Seddu'l Ebvab

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
wikishia sitesinden
(Seddu’l Ebvab sayfasından yönlendirildi)

Seddu’l Ebvab veya Kapıların Kapatılması (Arapça: حديث سد الأبواب); yani Peygamber Efendimiz (s.a.a) zamanında Mescid-i Nebevi'ye açılan tüm ev kapılarının Allah'ın emri ile Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizce (s.a.a) kapatılması hadisesidir. Hicretin üçüncü yılı, Zilhicce ayının dokuzunda (Arefe günü) meydana gelen bu vakıada, Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) Allah’ın emriyle Hz. Ali’nin (a.s) kapısı dışında Mescid-i Nebi’ye açılan tüm kapıların kapatılmasını emretti. İmam Ali’nin (a.s) faziletlerinden biri sayılan Seddu’l-Ebvab hadisesi Şii ve Ehlisünnet kaynaklarında mütevatir olarak nakledilmiştir. İmam Ali (a.s) halifelik tayini için oluşturulan altı kişilik şurada bu faziletine istinat etmiştir.

Kapıların Kapatılması Macerası

Resul-ü Kibriya (s.a.a) Medine’ye girdiği ilk günlerde (sonraları “Mescidu’n-Nebi” olarak adlandırılan) bir mescit yaptı. Daha sonra Allah Resulü’nün (s.a.a) ve bazı eşlerinin sükûnet etmesi için mescide bağlı odalar inşa edildi. Zamanla sahabelerden bazıları da mescidin yanında kendileri için odalar yaptılar. Bu odaların dışarıya açılan kapılarının dışında, sahiplerinin namaz vakitlerinde o kapıdan girdiği ve namazdan sonra da aynı kapıdan evlerine döndüğü bir de mescide açılan kapıları vardı. Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) Allah’ın emriyle Hz. Ali’nin (a.s) kapısı dışında Mescid-i Nebi’ye bakan tüm kapıları kapatmakla görevlendirildi.

Tepkiler

Allah Resulü (s.a.a) bu emrini işitince, üzülen ve itirazlarda bulunanlara şöyle buyurdu: “Ben Ali’nin kapısı dışında tüm kapıların kapatılması için görevlendirildim, ama sizler bu konuda itirazlarda bulundunuz. Allah’a andolsun ki! Ben kendimden hiçbir kapının kapatılması veya açılması emrini vermedim. Ben bu iş için görevlendirilmişim ve ona itaat etmişimdir.[1]

Bazıları[2] Gazi Numan Magribi’nin “Şerhu’l Ahbar” kitabındaki gibi şöyle söylemekteler: Abbas b. Abdulmuttalib, Hz.Peygamber’in (s.a.a) yanına giderek şöyle dedi: Amcanı, Ebu Bekir’i ve Ömer’i men edip de, evinin kapısının mescide açık kalması için sadece Ali’ye mi izin verdin? Allah Resulü (s.a.a) ise, bu emrin Allah’ın emri olduğunu buyurdu.[3] Elbette Magribi, başka bir yerde soruyu soranı Hamza b. Abdulmuttalib olarak yad etmektedir.[4] Seyyid Cafer Murtaza, soruyu soranın Hamza olduğunu onaylayarak, Hamza’nın bu sözünü Allah Resulü’nün (s.a.a) emrine itiraz olarak kabul etmemekte ve kendi deyimiyle bu emrin esrarından sual ettiğine inanmaktadır.[5]

Tarih

Hadisi ve tarihi kaynaklarda “Seddu’l Ebvab” (kapıların kapanması) hadisinin sadır oluşunun kesin tarihi açıkça zikredilmemiştir. Meclisi de yılını zikretmeksizin, Arefe gününü bu hadisin sadır olduğu tarih olarak açıklamıştır.[6] Ancak bazı isimlerin zikri ve diğer karineler dikkate alındığında, bazıları bu hadisin hicri yılların ilk başlarında ve bazıları da Peygamber Efendimizin (s.a.a) ömrünün sonlarındaki yıllarda, Mekke’nin fethinden sonra bilmektedir.

  • Hicretin İlk Yılları: Bazıları Hamza’nın, Peygamber Efendimizden (s.a.a) soru sormasına istinat ederek, şöyle söylemişlerdir: Bu hadise hicretin ilk yıllarında vuku bulmuştur.[7][8] Hz. Peygamber’in (s.a.a) kızı Rukayye’nin isminin varlığı da onların görünüşünü teyit etmektedir. Bu raporda Osman’ın da evinin kapısını mescide kapattığı ve o zaman eşi olan Rukayye’nin hayatta olduğu zikredilmiştir.[9]
  • Mekke Fethinden Sonra: Hz. Peygamber’in (s.a.a) amcası Abbas’ın evinin kapısının mescide kapatılmasına itiraz etmesi,[10] bu hadisenin Mekke fethinden sonra gerçekleştiğini göstermektedir. Zira Abbas, Mekke fethinden sonra Medine’ye yerleşmiştir.[11] Bu görüşü güçlendiren amillerden biri de “Seddu’l Ebvab” hadisinin Menzilet hadisiyle eş zamanlı oluşudur.[12] Öyleki bazıları bu hadisin Menzilet hadisini sabit kılmak için beyan edildiğine inanmaktadır.[13] Bazı tarihçilerin söylediğine göre, Menzilet hadisi farklı yerlerde zikredilmiştir,[14] ama zikredildiği en maruf yer Tebük savaşından sonradır.[15]

Hadisin Senedi

İbn-i Şehraşub, Seddu’l Ebvab hadisinin farklı nakillerini farklı ravilerden zikretmiştir.[16] Onun söylediğine göre bu hadisi Zeyd b. Erkam, Sa’d b. Ebi Vakkas, Ebu Said Hudri, Ümmü Selam, Ebu Rafi’… gibi sahabeden yaklaşık 30 kişi rivayet etmiştir.

İbn-i Batrik “el-Umde” kitabının yirminci faslındaki “fi Seddi’l Ebvab mine’l Mescidi illa Babı Ali” babında bu konuyla ilgili farklı senetlerle on bir hadis nakletmiştir.[17] Kunduzi “Yenabiu’l Mevedde” kitabının 17. babındaki “fi Seddi Ebvabi’l Mescidi illa Babı Ali” başlıklı konuda farklı senetlerle çok hadis zikretmiştir.[18] İbn-i Asakir’de “Tercumetu İmam Ali b. Ebi Talib” kitabının yaklaşık 30 sayfasını bu hadislerin zikrine ayırmıştır.[19]

Allame Meclisinin söylemine göre, “Seddu’l Ebvab” hadisi mütevatir hadislerden sayılmaktadır.[20] Allame Emini “el-Gadir” kitabında bu hadisi zikretmeden önce şöyle yazmaktadır: “Ehlisünnetin ileri gelenleri, “Seddu’l Ebvab” hadisini çok fazla sahih senetlerle, sayıları tevatür derecesini geçen bir grup sahabeden nakletmiştir.”[21]

İmam Ali’nin (a.s) Özel Fazileti

Çoğu kişinin arzuladığı “Seddu’l Ebvab” hadisi İmam Ali’ye (a.s) özgü bir fazilettir. Hakim Nişaburi bu hadisi naklettikten ve hadisin senedinin sahih olduğunu beyan ettikten sonra şöyle yazmaktadır:

Ömer b. Hattab’tan şöyle dediği nakledilmiştir: Ali’ye üç haslet verilmiştir ki, onlardan birinin bende bulunmasını çok isterdim. Ona bu üç hasletin ne olduğu sorulunca şöyle cevap verdi: “1. Peygamber (s.a.a) Fatıma’yı (s.a) onunla evlendirdi. 2. Ali’yi mescidi nebevide sakin etti ve kendisine helal olan her şeyi ona da helal etti; 3. Hayber gününde sancağı Ali’nin (a.s) eline verdi.[22]

Abdullah b. Ömer’den de şöyle söylediği nakledilmiştir:

“Ali’ye üç haslet verilmiştir ki, onlardan birine sahip olmayı kızıl develere tercih ederdim. 1. Peygamber (s.a.a) Fatıma’yı (s.a) Ali ile evlendirdi ve onlardan Hasan ve Hüseyin dünyaya geldi. 2. Peygamber (s.a.a) Hayber günü “Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki Allah ve Resulü onu sever, o da Allah ve Resulünü sever” diye buyurduktan sonra sancağı Ali’ye vermesi. 3. Ali’nin (a.s) evinin kapısının dışında mescide açılan kapıların hepsini kapatması…”[23]

Altı Kişilik Şurada Bu Fazilete İstinat Etmesi

İmam Ali (a.s), üçüncü halifenin tayini için şekillenen altı kişilik şurada “Seddu’l Ebvab” hadisine istinat etmiş ve bu hadis hakkında orada bulunanlardan ikrar aldıktan sonra şöyle buyurmuştur:

Sizin aranızda Allah’ın kitabının pak saydığı kimse var mıdır? Öyleki Peygamber (s.a.a) muhacirlerin hepsinin kapısını mescide kapatarak, sadece benim kapımı açık tutmuştur.[24]

Ebu Bekir için Benzer bir Hadis

İmam Ali’nin (a.s) fazileti hakkında olan “Seddu’l Ebvab” hadisinin mukabilinde, ehlisünnetten bazıları şu hadisi zikrederek, Allah Resulü’nün (s.a.a) vefat anında, Ebu Bekir'in kapısı dışında mescide açık olan bütün kapıların kapatılmasını emrettiğine inanmaktalar.[25]

Ehlisünnetin Mutezili alimi İbn-i Ebi’l Hadid, Ebu Bekir hakkında rivayet edildiği iddia edilen “Seddu’l Ebvab” hadisini Bekriyye fırkasının uydurduğuna inanmaktadır. İbn-i Ebi’l Hadid şöyle yazmaktadır: Ebu Bekir’in takipçileri olan Bekriyye fırkası, Şiaların İmam Ali (a.s) hakkında naklettiği rivayetlerin karşısında hadis uyduran kimselerdir.[26]

Kaynakça

  1. Hakim Nişaburi, el-Müstedrek, c. 3, s. 125; İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 7, s. 342; Fettal Nişaburi, Rovzetu’l Vaizin, s. 118; İbn-i Hanbel, Fezailu Emire’l Müminin Ali b. Ebi Talib, s. 177.
  2. Uyun-u Ahbaru’r-Rıza (a.s), eş-Şeyh es-Saduk, c. 1, s. 232; Umdetu Uyun-u Sihahu’l Ahbar fi Mekanıbı İmamu’l Ebrar, en-Nas, s. 176; el-Gazi Numan, c. 2, s. 204; Tesliyetu’l Mecalis, el-Kereki el-Hairi, c. 1, s. 278; Müstedrekü’l Hakim, c. 3, s. 117.
  3. Şerhu’l Ahbar, el-Gazi Numan, c. 2, s. 205.
  4. Gazi Numan, Şerhu’l Ahbar, c. 2, s. 196.
  5. Es-Sahih mine’s-Sireti’n-Nebiyyi’l A’zam, Murtaza el-Amuli, c. 5, s. 344.
  6. Biharu’l Envar, el-Meclisi, c. 97, s. 384.
  7. Ed-Durru’l Mensur fi Tefsiri’l Me’sur, c. 6, s. 122.
  8. İhkaku’l Hak, eş-Şuşteri, c. 16, s. 348.
  9. Es-Sahih mine’s-Sireti’n-Nebiyyi’l A’zam, Murtaza el-Amuli, c. 5, s. 343.
  10. Uyun-u Ahbaru’r-Rıza (a.s), eş-Şeyh es-Saduk, c. 1, s. 232; el-Gazi Numan, c. 2, s. 205; Tesliyetu’l Mecalis, el-Kereki el-Hairi, c. 1, s. 278; Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 117.
  11. Es-Sahih mine’s-Sireti’n-Nebiyyi’l A’zam, Murtaza el-Amuli, c. 5, s. 344.
  12. Şerhu’l Ahbar, el-Gazi Numan, c. 2, s. 205.
  13. Movsuatu’t-Tarihu’l İslami, el-Yusufi el-Garevi, c. 3, s. 530.
  14. Es-Sahih mine’s-Sireti’n-Nebiyyi’l A’zam, Murtaza el-Amuli, c. 29, s. 272 - 273.
  15. İbn-i Hanbel, Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 277, c. 3, s. 417, c. 7, s. 513, 591; Buhari, Sahihu’l Buhari, c. 5, s. 129; Sahih-i Müslim, c. 2, s. 1870 – 1871; Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 683, 640 – 641; Sünen-i Nesai, s. 50 – 61; Hakim Nişaburi, Müstedrek, c. 3, s. 133 – 134; Ahmed b. Ubeydullah Taberi, er-Riyadu’n-Nadire fi Menakıbı’l Aşre, c. 3, s. 117 – 119; İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 5, s. 78; Heysemi, Mecmeu’z-Zevaid ve Menbeu’l Fevaid, c. 9, s. 110; Ayni, Umdetu’l Kari: Şerh-i Sahihu’l Buhari, c. 16, s. 301; Suyuti, Tarihu’l Hulafa, s. 168; Suyuti, ed-Durru’l Mensur, c. 3, s. 236, 291; Muttaki, Kenzu’l Ummal, c. 13, s. 163, 171 – 172; Mir Hamid Hüseyin, Abakatu’l Envar, c. 2, defter 1, s. 2959; Şerefuddin, s. 130; Hüseyni Milani, Nefehatu’l Ezhar, c. 18, s. 363 - 411.
  16. İbn-i Şehraşub, Menakıb-ı A’li Ebi Talib, c. 2, s. 36 - 40.
  17. Esedi Hilli, İbn-i Batrik, el-Umde, s. 175 - 181.
  18. Kunduzi, Süleyman b. İbrahim, Yenabiu’l Mevedde, c. 1, s. 275 - 260.
  19. İbn-i Asakir, Tercümetu İmam Ali b. Ebi Talib, c. 1, s. 275 - 305.
  20. Biharu’l Envar, c. 39, s. 35.
  21. Emini, Abdulhüseyin, el-Gadir, c. 3, s. 202.
  22. Hakim Nişaburi, Müstedrek, c. 3, s. 125.
  23. Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 26.
  24. Allame Emini, c. 3, s. 213.
  25. Amr b. Ebi A’sam, Kitabu’s-Sünne, s. 565; Beyhaki, Ahmed b. Hüseyin, es-Sünenü’l Kübra, c. 2, s. 442; Ahmed b. Hanbel, Fezailu’s-Sahabe, s. 3.
  26. İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehcü’l Belağa, c. 11, s. 49.

Bibliyografi

  • İbn-i Hanbel, Ahmed, Fezailu Emire’l Müminin Ali b. Ebi Talib (a.s), tahkik: Seyyid Abdulaziz Tabatabai, Kum, Daru’t-Tefsir, 1433.
  • İbn-i Hanbel, Ahmed, Müsnedü’l İmam Ahmed b. Hanbel, Beyrut, 1414 / 1993.
  • Nişaburi, Hakim, el-Müstedrek, Beyrut, Daru’l Kitabu’l Arabi.
  • İbn-i Kesir, İsmail, el-Bidaye ve’n-Nihaye, Beyrut, Daru’l Fikr, 1407.
  • Muhammed b. İsmail Buhari, Sahihu’l Buhari, baskı: Muhammed Zihni Efendi, İstanbul, 1401 / 1981, baskı ofset, Beyrut.
  • Gazi Numan, Şerhu’l Ahbar, Kum, Camiayı Müderrisin.
  • Fettal Nişaburi, Muhammed, Rovzetu’l Vaizin, Kum, Menşuratu’r-Rezi.
  • İbn-i Şehraşub, Menakıb-ı A’li Ebi Talib, Necef, Matbaatu’l Hayderiyye, 1376.
  • Esedi Hilli, İbn-i Batrik, el-Umde, Kum, Müessesetu’n-Neşri’l İslami, 1407.
  • Milani, Ali Hüseyni, Nefahatu’l Ezhar fi Hulaseti Abakatu’l Envar, Kum, 1384.
  • Kunduzi, Süleyman b. İbrahim, Evvel, Yenabiu’l Mevedde, Daru’l Usve, 1416.
  • Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Sevvum, Beyrut, Müessesetu el-Vefa, 1403.
  • Emini, Abdulhüseyin, el-Gadir, Çaharum, Beyrut, Daru’l Kitabu’l Arabi, 1397.
  • İbn-i Asakir, Tercümetu İmam Ali b. Ebi Talib, Dovvum, Beyrut, Müessesetu’l Mahmudi, 1978.
  • İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehcü’l Belağa, Daru İhyau’l Kutubu’l Arabiyye.
  • Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Daru’l Fikr.
  • Hakim Nişaburi, Muhammed b. Abdullah, el-Müstedrek ale’s-Sahiheyn ve Beziletu’t-Telhis li’l Hafız ez-Zehebi, Beyrut, Daru’l Marife.
  • Kereki, Seyyid Muhammed Hairi, Tesliyetu’l Mecalis ve Ziynetu’l Mecalis, Müessesetu’l Maarifi’l İslamiyye, Kum, 1418.
  • İbn-i Batrik, Yahya b. Hasan, Umdetu Uyun-u Sihahu’l Ahbar fi Menakıb-ı İmamu’l Ebrar, Camiayı Müderrisin, Kum, 1407, çap-ı evvel.
  • Taberi, Ahmed b. Abdullah, er-Riyazu’n-Nadire fi Menakıbı’l Aşre, Beyrut, 1405 / 1984.
  • Amuli, Seyyid Cafer Murtaza, es-Sahih min Sireti’n-Nebiyyi’l A’zam, Daru’l Hadis, Kum, 1426, çap-ı evvel.
  • Ayni, Mahmud b. Ahmed, Umdetu’l Kari: Şerh-u Sahihu’l Buhari, baskı: Abdullah Mahmud Muhammed Ömer, Beyrut, 1421 / 2001.
  • Şuşteri, Gazi Nurullah, İhkaku’l Hak ve İzhaku’l Batıl, Mektebetu Ayetullah Mer’aşi Necefi, Kum, 1409, çap-ı evvel.
  • Suyuti, Celaluddin, ed-Durru’l Mensur fi Tefsiri’l Me’sur, Kitaphane-i Ayetullah Mer’aşi Necefi, Kum, 1404.
  • Şerefuddin, Abdulhüseyin, el-Müracaat, baskı: Hüseyin Razi, Kum, 1416.
  • Suyuti, Abdurrahman b. Ebibekr, Tarihu’l Hulafa, baskı: Muhammed Muhyuddin Abdulhamid, Kum, 1370.
  • Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali, Uyun-u Ahbaru’r-Rıza (a.s), Neşr-i Cihan, 1387, çap-ı evvel.
  • Yusufi Garevi, Movsuatu’t-Tarihu’l İslami, Mecme-i Endişe-i İslami, Kum, 1417, çap-ı evvel.
  • Müslim b. Haccac, Sahih-i Müslim, baskı: Muhammed Fuad Abdulbaki, İstanbul, 1413 / 1992.
  • Muttaki Hindi, Ali b. Hisamuddin, Kenzu’l Ummal fi Süneni’l Akvali ve’l Ef’al, baskı: Bekri Hayyani ve Saffet Saka, Beyrut, 1409 / 1989.
  • Mir Hamid Hüseyin, Abakatu’l Envar fi İmameti'l Eimmeti'l Ethar (a.s), c. 2, defter 1, baskı: Abdurrahim Mübarek ve diğerleri, Meşhed, 1383.
  • Heysemi, Ali b. Ebu Bekr, Mecmeu’z-Zevaid ve Menbeu’l Fevaid, Beyrut, 1402 / 1982.
  • Tirmizi, Muhammed b. İsa, el-Camiu’s-Sahih ve Huve Sünenu’t-Tirmizi, c. 5, baskı: İbrahim Atve Öz, Beyrut.
  • Nesai, Ahmed b. Ali, Tehzibu Hasaisu’l İmam Ali, baskı: Ebu İshak Huveyni Eseri, Beyrut, 1406 / 1986.