İçeriğe atla

Peygamber'in Atalarının İmanı

wikishia sitesinden
Şia İnançları
İlahiyat
TevhidZati TevhidSıfati TevhidEfali Tevhidİbadette Tevhid
FüruuTevessülŞefaatTeberrük
Adalet (İlahi Fiiler)
Hüsn ve KubhBedaEmru'n Beyne'l Emreyn
Nübüvvet
Peygamberlerin İsmetiİslam Peygamberinin HatemiyetiGaybet İlmiMucizeKur’an’ın Tahrif Olmadığı
İmamet
İnançlarİmam'ın Tayin Edilmesinin Gerekliliğiİmamların İsmetiTekvini Velayetİmamların Gaybi İlmiGaybet (Küçük Gaybet, Büyük Gaybet), İntizar, ZuhurRic'at
İmamlar
Mead
BerzahCismani MeadHaşirSıratAmel DefteriMizan
Belirgin Konular
EhlibeytOn Dört MasumTakiyeMerceiyyetİsmet


Peygamber’in atalarının imanı, Hz. Muhammed’in (s.a.a) baba ve ecdadının tevhid ehli olduğuna işaret eder. Şii alimler ile bazı Sünni alimler, Hz. Peygamber’in bütün atalarının Allah’a inanan muvahhit kimseler olduklarını savunmuşlardır. Bu görüşe göre birçok ayet ve rivayet, Peygamber’in müşrik olmayan bir soy zincirinden dünyaya geldiğine delalet eder. Bu anlayış doğrultusunda Âzer’in, Hz. İbrahim’in (a.s) babası değil, onun amcası ya da bakıcısı olduğu kabul edilir; zira Âzer’in müşrik olduğu bilinmektedir.

Buna karşılık bazı Sünni alimler, Âzer’in Hz. İbrahim’in hayatındaki konumuna dayanarak, Peygamber’in soy zincirinde müşriklerin de bulunmuş olabileceğini ileri sürerler.

Önemi ve Konumu

Hz. Peygamber’in atalarının muvahhit mi yoksa müşrik mi olduğu meselesi, İslam mezhepleri arasında tartışmalı konulardan biridir.[1] Bu konuda çok sayıda makale ve eser kaleme alınmış, çeşitli kitaplarda da bölümler bu konuya tahsis edilmiştir.[2] Celaleddin Süyuti (ö. 911 h.k), bu meseleye dair özel risaleler yazmıştır.[3]

Peygamber’in Bütün Ataları Muvahhit miydi?

Şeyh Saduk (ö. 380 h.k), Hz. Peygamber’in atalarının Hz. Adem’den Abdullah’a kadar tamamının Allah’a teslim olan (genel anlamda Müslüman) kişiler olduğunu belirtmiştir.[4] Şeyh Müfid (ö. 413 h.k) ise bütün hak ehlinin, Peygamber’in tüm atalarının Allah’a iman ettiğinde icma (ittifak) ettiklerini ifade eder.[5] Sünni müfessirlerden Âlusi (ö. 1270 h.k), bu görüşün sadece Şiilere ait olmadığını, Fahreddin Razi’nin aksi yöndeki görüşünün eksik araştırmadan kaynaklandığını savunur.[6]

Nasiruddin Tusi (ö. 672 h.k) ve Allame Hilli (ö. 726 h.k) gibi Şii kelamcılar, Tecridü-l İtikat ve onun şerhinde, peygamberlerin atalarının her türlü düşüklük ve kusurdan uzak olması gerektiğini belirtmişlerdir.[7] Eşʿari kelamcılardan Alâeddin Kuşçu (ö. 879 h.k) da Tecridü-l İtikat şerhinde, peygamberlerin soy zincirinin şirkle lekelenmemesi gerektiğini söylemiştir.[8]

Peygamber’in Atalarının Muvahhit Olduğuna Dair Deliller

Kur’an Ayetleri

Rivayetler

Medeni Becistani’nin sınıflamasına göre rivayetler şu gruplara ayrılabilir:

‘Peygamber’in Atalarının İmanı’ başlıklı makalenin yazarı, bu konuda yer alan rivayetleri beş gruba ayırmıştır:

  1. Peygamber’in bazı atalarının imanını açıkça bildiren rivayetler.
  2. Peygamber’in temiz sulb ve rahimlerde taşındığını belirten rivayetler.
  3. Peygamber’in en hayırlı nesil ve ailede olduğunu bildiren rivayetler.
  4. Peygamber’in hep peygamberlerin sulbünde yer aldığına dair rivayetler.
  5. Peygamber’in doğduğu sulbun cehennem ateşine haram olduğuna dair rivayetler.[13]

Örneğin el-Kafî’de, cehennemin Peygamber’i taşıyan sırt, rahim ve onu koruyanlara haram kılındığı geçmektedir.[14] el-Emali’de geçen bir hadise göre Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Nutfem, Âdem’den babama kadar hep temiz sulblarda ve rahimlerde taşındı; cahiliyye pisliği bana bulaşmadı.”[15] Bu tarz rivayetler Sünni kaynaklarda da yer almaktadır.[16]

Akli Deliller

Şii müfessir Ebu’l Fütuh Razi’ye göre, peygamberlerin ataları aklen muvahhit olmak zorundadır; aksi takdirde, halk onların davetini kabul etmeyebilir[17] ve “sizin atalarınız da müşriktir” diyerek peygamberleri reddederler.[18] Ayrıca Kur’an’da müşrikler “necis” olarak nitelendirilmiştir ve Allah’ın, necis kökten gelen birini peygamber olarak göndermesi aklen mümkün değildir.[19]

İtirazlar ve Karşı Görüşler

Eş'ari kelamcısı Fahreddin Razi (ö. 606 h.k), Peygamber’in bütün atalarının muvahhit olduğu görüşünü kabul etmez ve bunu sadece Şiilere özgü bir inanç sayar.[20] Selefi alim İbn Teymiyye (ö. 728 h.k), Mecmu'u’l-fetava’da Peygamber’in babasının kafir olduğunu yazar.[21] Reşid Rıza (ö. 1935) ise peygamberlerin atalarının temizliği fikrini, Kur’an ve sahih hadislerle çelişkili bulur.[22] Raşid Rıza, Peygamber’in babasının kafir ve cehennemlik olduğunu bildiren hadislere dayanarak, peygamberlerin babalarının müşrik olabileceğini söylemiştir.[23] Peygamberin ecdadının imanını inkar edenler ayrıca, Hz. İbrahim’in babası Âzer’in putperest olduğunu öne sürerek, Peygamber (s.a.a)’in bazı ecdadının muvahhid olmadığını savunmuşlardır.[24]

Bu görüşe karşı çıkanlar, Âzer’in Hz. İbrahim’in babası değil, amcası ya da velisi olduğunu iddia ederler.[25] El-Mizan tefsirinin müellifi Allame Tebatebayi’ye (ö. 1360 h.ş) göre, Hz. İbrahim’in babası Âzer değil başka bir kişiydi; zira İbrahim (a.s), yaşlılık çağında babası için mağfiret dilemiş[26] ve "eb" (baba) kelimesi yerine "vâlid" (doğuran baba) ifadesini kullanmıştır.[27]

İlgili Konular

Kaynakça

  1. Medenî Becistânî, “Îmân-ı Ecdâd-ı Resûlullāh”, s. 162.
  2. Medenî Becistânî, s. 188.
  3. Medenî Becistânî, s. 166.
  4. Şeyh Sadûk, el-İʿtiḳādât, 1413 h.k, s. 110.
  5. Şeyh Müfîd, Taṣḥîḥu’l-İʿtiḳād, 1413 h.k, s. 139.
  6. Âlûsî, Rûḥu’l-Meʿânî, 1415 h.k, c. 4, s. 184.
  7. Allâme Hillî, Keşfu’l-Murâd, 1422 h.k, s. 472.
  8. Kuşçu, Şerḥu’t-Tecrîd, s. 359.
  9. Fahreddîn Râzî, Mefâtîḥu’l-Ğayb, 1420 h.k, c. 24, s. 537.
  10. Şeyh Tûsî, et-Tibyân, c. 8, s. 68.
  11. Tabersî, Mecmaʿu’l-beyân, 1415 h.k, c. 7, s. 356.
  12. Medenî Becistânî, s. 170–171.
  13. Medenî Becistânî, s. 175–176.
  14. Küleynî, el-Kâfî, 1407 h.k, c. 1, s. 446, ḥ. 21.
  15. Şeyh Tûsî, el-Emâlî, 1414 h.k, s. 500, ḥ. 1095.
  16. Ṭabarânî, el-Muʿcemü’l-kebîr, 1415 h.k, c. 11, s. 362; Ḥalebî, es-Sîretü’l-Ḥalebiyye, 2006 m, c. 1, s. 44; Heysemî, Mecmaʿu’z-zevâʾid, 1414 h.k, c. 7, s. 86.
  17. Ebu’l-Fütûḥ Râzî, Ravnü’l-cenân, 1376 h.ş, c. 7, s. 340.
  18. Ebu’l-Fütûḥ Râzî, Ravnü’l-cenân, 1376 h.ş, c. 7, s. 340.
  19. Ebu’l-Fütûḥ Râzî, Ravnü’l-cenân, 1376 h.ş, c. 7, s. 340.
  20. Bkz: Fahreddîn Râzî, Mefâtîḥu’l-Ğayb, 1420 h.k, c. 13, s. 31–34.
  21. İbn Teymiyye, Mecmûʿu’l-fetâvâ, 1416 h.k, c. 1, s. 144.
  22. Reşîd Rızâ, el-Menâr, 1990, c. 7, s. 451–454.
  23. Reşîd Rızâ, el-Menâr, 1990, c. 7, s. 451.
  24. Reşîd Rızâ, el-Menâr, 1990, c. 7, s. 449.
  25. Tabâtabâî, el-Mîzân, 1371 h.ş, c. 7, s. 164–165.
  26. İbrahim suresi, 14:41.
  27. Tabâtabâî, el-Mîzân, 1371 h.ş, c. 7, s. 164–165.
  1. وَتَقَلُّبَكَ فِي ٱلسَّـٰجِدِينَ (Çeviri: ve Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.)
  2. رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَا ۖ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ (Çeviri: Rabbimiz, bizi sana teslîm olmuş kullardan et, soyumuzdan da Müslüman bir ümmet izhar eyle. İbadet yerlerini, ibadetimizin yolunu yordamını göster bize. Tövbe ettikçe tövbemizi kabul et. Şüphe yok ki sen, tövbeleri kabul eden rahîmsin.)
  3. وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (Çeviri:.Ve onu (tevhit kelimesini), belki dönerler diye ardından gelenler için kalıcı bir kelime kıldı.)

Bibliyografi

  • Ebü’l-Fütûh er-Râzî, Hüseyin b. Ali, Ravzu’l-cinân ve rûhu’l-cinân fî tefsîri’l-Kur’ân, tahkik: Muhammed Ca‘fer Yâhakī, İslâmî Araştırmalar Vakfı, Meşhed, 1376 h.ş.
  • Âlûsî, Mahmûd, Rûhu’l-meânî fî tefsîri’l-Kur’ânı’l-azîm, tahkik: Ali Abdü’l-Bârî Atıyye, Beyrut, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 1415 h.k.
  • İbn Teymiyye, Ahmed b. Abdü’l-Halîm, Mecmû‘u’l-fetâvâ, tahkik: Abdurrahman b. Muhammed b. Kâsım, Medîne, Mecmau’l-Melik Fehd, 1416 h.k.
  • Halebî eş-Şâfiî, Ali b. İbrâhîm, es-Sîretu’l-Halebiyye, tahkik: Abdullah Muhammed el-Halîlî, Beyrut, Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 2006.
  • Reşîd Rızâ, Muhammed, Tefsîru’l-Menâr, Mısır, el-He’yetü’l-Mısriyye li’l-kitâb, 1990.
  • Şeyh Sadûk, Muhammed b. Ali, el-İ‘tikādât, Kum, el-Mu’temerü’l-Âlemî li’ş-Şeyh el-Mufîd, 1413 h.k.
  • Şeyh Tûsî, Muhammed b. Hasan, el-Emâlî, Kum, Dârü’s-sekāfe, 1414 h.k.
  • Şeyh Tûsî, Muhammed b. Hasan, et-Tibyân fî tefsîri’l-Kur’ân, tahkik: Ahmed Kasîr Âmilî, Beyrut, Dârü ihyâi’t-türâsi’l-‘Arabî, t.y.
  • Taberânî, Ebü’l-Kāsım, el-Mu‘cemü’l-kebîr, tahkik: Hamdî b. Abdülmecîd es-Selefî, Kahire, Mektebetü İbn Teymiyye, 1415 h.k.
  • Şeyh Mufîd, Muhammed b. Muhammed, Tashîhu i‘tikādâti’l-İmâmiyye, Kum, el-Mu’temerü’l-Âlemî li’ş-Şeyh el-Mufîd, 1413 h.k.
  • Tabâtabâî, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî tefsîri’l-Kur’ân, Kum, İsmailiyân Neşriyat Kurumu, 1371 h.ş.
  • Tabersî, Fazl b. Hasan, Mecmau’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân, Beyrut, Müessesetü’l-A‘lemî li’l-matbû‘ât, 1415 h.k.
  • Allâme Hillî, Hasan b. Yûsuf, Keşfü’l-merâd fî şerhi Tecrîdi’l-i‘tikād, tahkik: Hasan Hasanzâde Âmelî, Kum, Müessesetü’n-Neşri’l-İslâmî, 9. bs., 1422 h.k.
  • Fahreddîn Râzî, Muhammed b. Ömer, Mefâtîhu’l-gayb, Beyrut, Dâru ihyâi’t-türâsi’l-‘Arabî, 1420 h.k.
  • Kuşçu, Alâeddîn, Şerhu tecrîdi’l-akāid, Kum, Rezî-Yaygın-Azîzî Yayınları, t.y.
  • Kuleynî, Muhammed b. Ya‘kūb, el-Kâfî, Tahran, Dâru’l-kütübi’l-İslâmiyye, 1407 h.k.
  • Medenî Becistânî, Seyyid Mahmûd, “Îmân-ı Ecdâdi’n-Nebî (s.a.a)”, Mîkāt-ı Hac dergisi, sayı 44, yaz 1382 h.ş.
  • Heysemî, Ali b. Ebî Bekr, Mecmau’z-zevâid ve menba‘u’l-fevâid, tahkik: Husâmuddîn Kudsî, Kahire, Mektebetü’l-Kudsî, 1414 h.k.