Kurb-i Nevafil Hadisi (Arapça: حدیث قُرْب نَوَافِل), Allah'ın (c.c) Hz. Muhammed Peygamber (s.a.a) Miraca yükseldiğinde ona hitap ettiği kutsi hadistir. Bu hadis müminin Allah katındaki konumundan, insanın Allah’a yakınlaşmak için yerine getirmesi gereken görevlerinden (farzlardan) ve nevafilden (müstehaplardan) bahseder.

Bu hadiste Allah'ın (c.c) velisine hakaret etmek Allah'a savaş açmak olarak kabul edilmekte ve Allah, koruyucusu olduğu kuluna yardım etmek için çok aceleci davrandığı anlatılmaktadır. Bu hadisin yine başka bir bendinde belirtildiğine göre mümin kul nafile ibadetler yaparak Allah'a yakınlaşır ve böylece Allah onun gözü ve kulağı olur.

İslam dünyası arifleri bu tanımlamayı doğru bularak vahdet-i vücud görüşünün de bir delili niteliğinde kabul etmişlerdir ve bunun Allah'ın sıfatlarında fenâ (hiç) olma durumunu veya fenâfillah mertebesini ifade ettiğini iddia etmektedirler; Ancak râvilere ve fakihlere göre bu yorum mecazidir ve Allah'ın müminlere yardımını veya Allah'ın müminlere yakınlığını ya da başka yakın manaları ifade etmektedir.

Kurb-i Nevafil Hadisi, Şii ve Sünnî kaynaklarda küçük farklılıklarla Peygamberimiz'den (s.a.a) rivayet edilmektedir.

İsimlendirme

Kurb-i Nevafil Hadisi, Allah'ın (c.c) Hz. Muhammed Peygamber (s.a.a) Miraca yükseldiğinde ona hitap ettiği kutsi hadistir. Bu hadis, Hz. Peygamberin (s.a.a) müminin Allah katındaki konumuyla ilgili sorduğu soruya cevap olarak verilmiştir.[1] Bu hadisin "Kurb-i Nevafil" (قرب نوافل) olarak isimlendirilmesinin temel nedeni olarak hadisin son bölümünde nevafil (nafile) ibadetlerin eda edilmesi müminler için Allah (c.c) ile özel bir yakınlık oluşmasına vesile olacağının belirtilmesidir. Ayrıca İslam tasavvufçuları bu hadisten esinlenerek "Kurb-i Nevafil" mertebesine işaret ettiklerinden hadis için bu tabirin kullanımı yaygınlaşmıştır.[2] Nafile, fazladan herhangi bir şey,[3] lütuf veya fazladan yapılan iş [4] anlamlarına gelmektedir.

Hadisin Muhtevası

Kurb-i Nevafil Hadisinde, Allah'ın (c.c) velisine hakaret etmek Allah'a savaş açmak olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Allah, koruyucusu olduğu kuluna yardım etmek için çok aceleci davrandığı şu ifadelerle anlatılmaktadır: “Bir müminin ölümünden başka hiçbir şeyde tereddüt etmem; Çünkü o ölümden hoşlanmıyor ve ben de onun bu hoşnutsuzluğundan hoşlanmıyorum.” Yine bu hadiste, mümin kulların bir kısmının ancak yoksulluk ve mahrumiyetle, bir kısmının ise sadece zenginlikle ıslah olacağı ve aksi bir durumda ise helak olacakları belirtilmektedir.

Kurb-i Nevafil Hadisinde, farzların yerine getirilmesi, Allah (c.c) nezdinde en sevilen amel olarak belirtilir ve kulun rabbine yaklaştırmaya vesilesi olduğu ifade edilir. Nevafil (müstehablar) da ilahi yaklaşmanın ve takarrübün (تقرب) bir yolu olarak tarif edilmiştir. Allah (c.c) şöyle buyurur: Bir kimse bana nevafil (müstehablar) vesilesi ile yaklaşırsa ona muhabbet duyarım ve onun kulağı, gözü, dili ve eli olurum. Beni anacak olursa ona icabet edeceğim ve onun isteklerini yerine getireceğim. [5]

Hadisin Tefsiri

Ariflerin Görüşü

Müslüman Arifler bu hadisi tasavvufi ve irfani tartışmaları için bir delil niteliğinde kabul etmişlerdir.[6] İbn-i Arabi, Nevâfil Hadisinin sözlerini hakikat olarak kabul etmiş ve bunu vahdet-i vücudun bir delili olarak değerlendirmiştir.[7] Ona göre Allah'ın mümin bir kulun gözü ve kulağı olması mânası, insanın fenâ olması (fenafillaha ermesi) Hak Teâlâ’nın sıfatlarında fenâ (yok) olmasındadır.[8]

Seyit Haydar Amili bunu fenafillah “فنای فی الله” (Allah katında yok oluşun) ve aşık ile maşukun birliğinin bir nişanesi olarak değerlendirmiştir. [9] Ariflere göre irfan yolculuğu (seyru süluk), "Kurb-i Ferayiz" (قرب فرایض) ve "Kurb-i Nevafil" (قرب نوافل) olmak üzere iki merhalede yapılır. İmam Humeyni, Kurb-i Nevafil’i, amellerin, sıfatların ve zatların yok oluşunun müşahedesi olarak görmüş ve Kurb-i Ferayiz’i ise fenâ’dan sonra bekaya tatbik etmiştir.[10]

Bazı arifler, Kurb-i Ferayiz’in derecesini, Kurb-i Nevafil’in mertebesinden daha yüksek bir makam olarak kabul etmektedirler. Onlara göre Kurb-i Ferayiz’in neticesi, Allah'ın zatında yok olmaktır, Kurb-i Nevafil’in neticesi ise Allah'ın sıfatlarında yok olmaktır. Ayrıca Kurb-i Ferayiz mertebesinde insanın yükselerek rabbine ulaştığına, Kurb-i Nevafil mertebesinde ise Allah'ın (c.c) kuluna nüzul ettiğine (indiğine) inanmaktadırlar. [11]

Fıkıhçıların ve Muhaddislerin Görüşleri

Bazı fıkıhçılar ve raviler bu hadisin sözlerini mecazi anlamda söylenmiş bir kinaye olarak kabul etmekte ve caiz görmektedirler. Bunun yanı sıra hadisin sözlerinin vahdet-i vücud felsefesine veya fenafillah görüşüne tatbik edilmeden tefsir edilmesi gerektiğine inanmaktadırlar.[12] Bu grup için söz konusu hadis farklı yorumları ifade ederek belirtmektedir. [13]Şeyh Hurr Amili de dahil olmak üzere, Kurb-i Nevafil Hadisinin anlamının sahih (doğru) olarak tefsir edildiğinde ortaya çıkan yönleri aşağıdaki gibi sıralamıştır:

  • Tüm amellerini yalnızca Allah rızası için yapan müminin ilahi yardım alması.
  • Allah'ın (c.c) mümine bedeninin uzuvları, eli kolu, gözü gibi yardım etmesi.
  • Müminin Allah'ı (c.c) bedeninin her bir uzvunu sevdiği gibi sevmesi.
  • Müminin sadece Allah'a (c.c) güvenmesi.
  • Allah'ın (c.c) mümine yakınlığı.[14]

Hadisin Senedi

Kurb-i Nevafil Hadisi, Şii ve Sünnî kaynaklarda çok az farklılıklarla Peygamberimiz Efendimizden (s.a.a) rivayet edilmiştir. Söz konusu hadisi, Eban bin Taklib tarafından İmam Bakır'dan (a.s), Hamid bin Beşir tarafından İmam Sadık'tan (a.s) ve her iki imam da Hz. Muhammed Mustafa’dan (s.a.a) rivayet etmiştir.[15]

Ayrıca Kurb-i Nevafil Hadisi, Sünnî kaynaklarında Aişe, [16] Meymûne [17] ve Ebû Hüreyre[18] gibi râvîler vasıtasıyla Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledilmiştir. Bu rivayet, bir kısmı sahih, bir kısmı zayıf olarak kabul edilen çeşitli senetlerle nakledilmiştir.[19]

Hadisin Tam Metni ve Tercümesi

Kurb-i Nevafil Hadisinin Arapça Metni: “لَمَّاأُسْرِی‏ بِالنَّبِی ص‏ قَالَ يَا رَبِّ مَا حَالُ الْمُؤْمِنِ عِنْدَكَ؟ قَالَ يَا مُحَمَّدُ! مَنْ أَهَانَ لِي وَلِيّاً فَقَدْ بَارَزَنِي بِالْمُحَارَبَةِ، وَأَنَا أَسْرَعُ شَيْ‌ءٍ إِلَى نُصْرَةِ أَوْلِيَائِي، وَمَا تَرَدَّدْتُ عَنْ شَيْ‌ءٍ أَنَا فَاعِلُهُ كَتَرَدُّدِي عَنْ وَفَاةِ الْمُؤْمِنِ يَكْرَهُ الْمَوْتَ، وَأَكْرَهُ مَسَاءَتَهُ، وَإِنَّ مِنْ عِبَادِيَ الْمُؤْمِنِينَ مَنْ لَا يُصْلِحُهُ إِلَّا الْغِنَى، وَلَوْ صَرَفْتُهُ إِلَى غَيْرِ ذَلِكَ لَهَلَكَ، وَإِنَّ مِنْ عِبَادِيَ الْمُؤْمِنِينَ مَنْ لَا يُصْلِحُهُ إِلَّا الْفَقْرُ، وَلَوْ صَرَفْتُهُ إِلَى غَيْرِ ذَلِكَ لَهَلَكَ، وَمَا يَتَقَرَّبُ إِلَيَّ عَبْدٌ مِنْ عِبَادِي بِشَيْ‌ءٍ أَحَبَّ إِلَيَّ مِمَّا افْتَرَضْتُ عَلَيْهِ، وَإِنَّهُ لَيَتَقَرَّبُ إِلَيَّ بِالنَّافِلَةِ حَتَّى أُحِبَّهُ فَإِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْتُ إِذاً سَمْعَهُ الَّذِي يَسْمَعُ بِهِ، وَبَصَرَهُ الَّذِي يُبْصِرُ بِهِ، وَلِسَانَهُ الَّذِي يَنْطِقُ بِهِ، وَيَدَهُ الَّتِي يَبْطِشُ بِهَا، إِنْ دَعَانِي أَجَبْتُهُ، وَ‌إِنْ سَأَلَنِي أَعْطَيْتُهُ.”

Hadisin Tercümesi: Hz. Peygamber (s.a.a) miraca yükseldiğinde Allah’a (c.c) sordu: "Ya Rabbi, senin katında müminin yeri nedir?" Allah (c.c) ona “Ey Muhammed, kim dostlarımdan birine hakaret ederse, açıkça benimle savaşmaya kalkışmıştır ve ben dostlarıma yardımcı olmada her işimden daha hızlı davranırım. Bir müminin ölümünden başka hiçbir konuda tereddüt etmem; çünkü o ölümden hoşlanmıyor ve ben de onun bu hoşnutsuzluğundan hoşlanmıyorum ve gerçekten bazı mümin kullar vardır ki, maldan başka, onları düzeltecek (onların hakkında hayırlı olacak) bir yol bulunmaz. Eğer onları (bu durumunu farklı) kılarsam, helak olurlar; (bununla beraber) kullarımdan bir kısmı da gerçekten mümindir ki yokluk ve yoksulluktan başka bir şey onları düzeltmez (onların hayrına olmaz) ve eğer onları başka bir duruma getirirsem mutlaka helak olurlar. Ve hiç bir şey bana, kullarıma emrettiğim (farz) amellerle bana yakınlaşmasından daha sevimli gelmez; Onu sevdiğim kadar nafile ibadetler ile bana yaklaşması doğrudur ve ben de onu sevdiğim için onun işittiği kulağını olurum ve onun gördüğü gözü olurum ve konuştuğu dili olurum ve onun tuttuğu eli olurum. Beni anacak olursa ona icabet edeceğim ve onun isteklerini yerine getireceğim.

Kaynakça

  1. Kuleyni, El-Kafi, 1407 H.k, cilt 2, s.352.
  2. Muzafferi, "Qorb Nevafil ve Feraiz ve bunların mistik otoritelere uygulanması", s. 7.
  3. Tebatebai, El-Mizan, 1417 h.k, cilt 13, sayfa 175.
  4. Mekarem Şirazi, Tefsir Nümune, 1374, cilt 13, sayfa 454.
  5. Kuleyni, El-Kafi, 1407 H.k, cilt 2, s.352.
  6. Azerhoşi, "Farikeyn kaynaklarında Kurb-i Nevafil Hadisinin yeri ve mutasavvıfların ve muhaddislerin bu konudaki yaklaşımlarının karşılaştırmalı bir incelemesi", s. 18.
  7. İbn Arabi, el-Futuhat el-Mekkiyye, Daru Sadr, cilt 2, sayfa 322-323;İbn Turke Şerhi Fusus el-Hikem, 1420 H.k, cilt 1, sayfa 319
  8. Keyseri, Şerhi Fususul-Hikem, 1375, s. 350 ve 351.
  9. Amuli, El-mukaddimat En-Nassun Nusus, 1352, s. 269
  10. Muzafferi, "Qorb Nevafil ve Feraiz ve bunların mistik otoritelere uygulanması", s.11 .
  11. Samedi Amuli, Şerhi deftere del Allame Hassanzade Amuli, 1379, cilt 1, s. 345 - 348.
  12. Movahhedi, "Uruc Merdiveni; Gozeri ber hedise Kurb-i Nevafil", s. 174-177; Gazali, İhya-ul Ulum, Daru al-Kitab al-Arabi, cilt 14, s. 61-62.
  13. Bakınız: Meclisi, Bihar-ul Envar, 1403 H.k, cilt 84, s.31-32; Meclisi, Miratul Ugul, 1404 H.k, cilt 10, sayfa 390-393; Hurr Amuli, el-Fevaidul Tusiyye, 1403 H.k, s. 81-82.
  14. Hurr Amuli, el-Fevaidul Tusiyye, 1403 H.k, s. 81-82
  15. Kuleyni, El-Kafi, 1407 H.K, cilt 2, s.352.
  16. Tebarani, El-Mu'cam El-Avsat, 1415 H.K, cilt 9, s.139.
  17. Musuli, Musnedi Abi Ya'la, 1408 H.K, cilt 12, sayfa 520.
  18. Buhari, Sahih el-Buhari, 1401 H.K, cilt.7, s.190.
  19. Azerhoşi, "Farikeyn kaynaklarında Kurb-i Nevafil Hadisinin yeri ve mutasavvıfların ve muhaddislerin bu konudaki yaklaşımlarının karşılaştırmalı bir incelemesi", s. 18.

Bibliyografya

  • İbn Türke, Ali İbn Muhammed, Fusus el-Hikem'in şerhi, Muhsin Bidarfar'ın araştırması, Kum, Bidar Yayınları, 1420 H.K/1378 H.Ş
  • İbn Arabi, Muhammed İbn Ali, el-Futuhat el-Mekkiyye, Beyrut, Dar Sader.
  • Azerhoşi, Mustafa ve Majid Ma'arif, "Caygahe ehadise gorbe nevafil der menabe farikeyn ve berresiye tatbikiye ruykerd urefa ve muheddesan nesbet be an, sayı 7, yaz ve 2009 sonbaharı.
  • Amuli, Seyyed Hayder, El-mukaddimat min kitabi nassin nusus, Tahran, İranoloji Bölümü, İran ve Fransa Enstitüsü, İran'da Bilimsel Araştırmalar, 1, 1352.
  • Buhari, Muhammad bin İsmail, Sahih el-Buhari, Dar al-Fikr Lit-tebaeti ven-neşri ve-tevzi, 1401 H.K/1981 M (Darut-Tebareti Al-Amira Bistanbul baskısından dengelenmiştir).
  • Hurr Amuli, Muhammed bin Hasan, al-Fevaid et-Tusiyye, Mehdi Laceverdi tarafından düzenlendi, Kum, al-Mattabah al-Alamiya, 1403 H.K.
  • Samedi Amuli, Davud, Şerhi deftere dele Allame Hasanzade Amuli, Nubuğ, ilk baskı, 1379 H.Ş
  • Allame Seyyid Muhammed Huseyin Tabetabai, El-mizan fi tefsiril Kur'an, Cameeye müderrisine bağlı yayın evi, Kum, 1417 H.K.
  • Taberani, Al-Mu'cam el-Avsat, Dar al-Harameyn, Dar al-Haramain'in basın ve yayın için araştırma bölümünün araştırılması, H.K 1415/1995 M.
  • Kayseri, Davud, Fusus al-Hikem Üzerine Yorum, Tahran, İlmi ve medeni yayın evi, birinci baskı, 1375 H.Ş
  • Gazali, Muhammed bin Muhammed, İhya al-Ulum, Beyrut, Dar al-Kitab al-Arabi.
  • Ali Ekber Ğaffari ve Muhammed Ahundi tarafından düzenlenmiş Kuleyni, Muhammed bin Yaqub, Al-Kafi, Tahran, Dar al-Kitab al-Islamiya, 1407 H.K.
  • Muzafferi, Huseyin, "Gorbe Nevafil ve Feraiz onların irfani makamlara uygunlanması", Hikmat Erfani dergisinde, sayı 10, ilkbahar ve yaz 2015.
  • Meclisi, Muhammad Bakir bin Muhammad Taki, Bihar el-Anvar al-Jamaa Lidureri ehbari al-Eimmeti el-Athar, editör Muhammed Baqir Mahmudi ve meslektaşları, Beyrut, Daru İhya el-Turas el-Arabi, 1403 H.K/1983 M.
  • Meclisi, Muhammed Bakir bin Muhammed Taki, Mirat el-Ugul fi şarhi Akhbar Al-Ar-Resul, Tahran, Darul-e-Kitab al-İslamiyye, 1404 H.K/1363 H.Ş.
  • Mekarim Şirazi, Naser, Tefsiri Nümune, Tahran, Dar al-Kitab al-İslamiyya, 1374 H.Ş.
  • Muvahhedi, Abdullah, Nerdebane uruc; Kurbi Nevafil hadisi üzerine bir tahkik", Tasavvuf araştırmaları dergisinde, sayı 1, yaz 2004.
  • Musuli, Abu Ya'la, Musnad Abi Ya'la, Hasan Salim Asad'ın araştırması, Dar al-Ma'mun litturas, H.K 1408/1988 M.