İfk Olayı
- Bu madde İfk Hadisesi hakkındadır. Kur’an’da geçen İfk olayıla ilgili bilgi edinmek için “İfk Ayetleri” maddesine bakınız.
İfk Olayı, İslam’ın ilk dönemlerinde Peygamber’in eşlerinden birine yönelik ağır ve haksız iffet suçlamasıyla başlayan, nifak ehlinin (münafıkların) Hz. Peygamber’in şahsiyetini zedelemeyi ve onun liderlik konumunu sarsmayı hedeflediği en temel iç entrikalardan biri olarak tanımlanır. Bu olayda düşmanların niyeti, toplumun gözünde Peygamber’in konumunu zayıflatmak ve onun yönetim ehliyetini tartışmalı hale getirmekti. Ancak Allah Teala, Kur’an’da İfk ayetlerini nazil ederek bu sinsi planı boşa çıkarmış ve müminlerin kalplerine güven duygusunu yeniden yerleştirmiştir.
Kaynaklarda, suçlamanın muhatabı hakkında iki temel rivayet (rapor) aktarılmıştır. Birinci rivayet, Ehl-i Sünnet kaynaklarında ve bazı Şii rivayetlerde yer alır. Buna göre İfk ayetleri, münafıkların Aişe’ye yönelik iftiralarının ardından nazil olmuştur. Rivayet şöyledir: Aişe, Peygamber ile birlikte Beni Mustalik Gazvesi’ne katılmış, fakat dönüş yolunda kafileden geride kalmış ve daha sonra Safvan b. Muattal’ın yardımıyla orduya yetişmiştir. Münafıkların bir kısmı ise bu durumu fırsat bilerek Aişe ile Safvan arasında gayrimeşru bir ilişki olduğu yönünde asılsız söylentiler yaymışlardır. Bununla birlikte birçok Şii araştırmacı, bu anlatının hem sened hem de metin açısından ciddi problemler taşıdığını belirtmiştir. Mesela Peygamber’in kendi eşine şüpheyle bakmasının nübüvvet makamının ismet (günahsızlık) ilkesiyle çelişmesi, ayrıca Peygamber’in eşlerinin başka savaşlara katılmamış olması gibi tutarsızlıklar bu rivayetin tenkit edilen yönlerindendir.
İkinci rivayet ise Şii kaynaklarından sayılan Tefsir-i Kummi’de aktarılır. Buna göre iftira hadisesinin muhatabı Aişe değil, Peygamber’in cariyesi Mariye Kıbtıyye’dir. Rivayete göre, Peygamber’in oğlu İbrahim vefat ettiğinde, Aişe Mariye’ye iftira ederek İbrahim’in gerçek babasının “Cerih” adında biri olduğunu ileri sürmüştür. Hz. Peygamber bu iddia üzerine Hz. Ali’yi (a.s) Cureyh’i öldürmekle görevlendirmiştir. Fakat Hz. Ali, Cureyh ile yüzleşince bu isnadın temelsiz ve tamamen uydurma olduğunu anlamış, böylece olayın içyüzü açığa çıkmıştır. Bu rivayet de bazı açılardan sorunlu bulunmuştur; zira Kur’an ayetleriyle çelişmesi, Peygamber’in herhangi bir araştırma yapmadan öldürme emri vermesi, ayrıca iftiracıya had cezası (kazf cezası) uygulanmaması gibi noktalar ciddi eleştiriler almıştır.
Bazı Şii alimler — örneğin Muhammed Hüseyin Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah, Nasır Mekarim Şirazi ve Cafer Subhani — her iki rivayetteki zorluklara dikkat çekerek hiçbirini kabul etmemişlerdir. Tabatabai sadece şu noktayı teyit etmiştir: Kur’an’da geçen İfk ayetlerinden anlaşıldığına göre iftiraya uğrayan kişi toplum içinde tanınmış, Hz. Peygamber’in hanedanına mensup bir şahsiyettir.
Hem Şii hem de Sünni kaynaklarda Aişe’nin Mariye’ye iftira ettiği yönünde başka rivayetler de nakledilmiştir; fakat bunlarda İfk ayetlerinin bu olaya işaret ettiği belirtilmemektedir. Şii alimler arasında yalnızca son dönem ulemadan Seyyid Ebü’l Kasım Hoyi (ö. 1371 h.ş) ve Seyyid Murtaza Askeri (ö. 1386 h.ş), İfk ayetlerinin Mariye olayına dair olduğunu savunmuşlardır.
İfk hadisesine dair rivayetlerin değerlendirilmesi, İslam tarihinin en müşkil konularından biri kabul edilir. Zira mesele, sadece tarihi bir olayla sınırlı olmayıp, tefsir, kelam, fıkıh ve rical ilimleriyle de doğrudan bağlantılıdır. Buna ilaveten, dönemin siyasi ve mezhebi eğilimleri de bu tartışmayı daha karmaşık bir hale getirmiştir. Konu üzerine müstakil eserler kaleme alınmıştır; örneğin Seyyid Cafer Murtaza Amili’nin “Hadisu’l İfk” adlı kitabı ve Ali Mahmud Reşvan’ın yazdığı “Hadisu’l İfk mine’l Menzuri’l İ‘lami” bunlardan bazılarıdır.
İfk Olayının İslam Tarihindeki Önemi
| İslam Tarihi |
|---|
| Şahsiyetler |
| Gazveler ve Seriyyeler: |
| Seriyyeler |
| Şehirler ve Mekanlar |
| Vakıalar |
| İlgili Terimler |
İfk (Arapçada yalan[1] ve iftira[2] anlamına gelir), Hz. Peygamber’in (s.a.a) hayatında meydana gelen bir hadise olup, bu olayda Peygamber’in eşlerinden birine haksız ve temelsiz bir suçlama yöneltilmiştir. Bu olay üzerine Allah Teala, İfk Ayetleri olarak bilinen Nur suresi 11-26. ayetleri indirmiştir (inzal etmiştir).[3] Rivayet edildiğine göre iftirayı yayanlar, bu şekilde Hz. Peygamber’in şahsiyetini sarsmak ve toplumdaki güvenilirliğini yok etmek istiyorlardı; fakat Allah, bu ayetleri indirerek söylentileri yayanları kınamış, gerçeği ortaya çıkarmış ve düşmanların komplosunu boşa çıkarmıştır.[4]
Bazı araştırmacılar, İfk olayını münafıkların Hz. Peygamber’in nübüvvet esasına ve onun siyasi liderliğine karşı giriştiği en ciddi iç entrika olarak değerlendirmiştir.[5] Çünkü onların niyeti, hem risaletin doğruluğundan şüphe ettirmek hem de Hz. Peygamber’in liderlik ehliyetini tartışmalı hale getirmekti.[6] Bu da Peygamber’in sosyal ve siyasi olarak toplumdan tecrit edilmesine yol açabilirdi.[7] Nitekim bazı alimlerin de vurguladığı üzere, İfk hadisesiyle ilgili rivayetlerin tahlili, İslam tarihinin en karmaşık meselelerinden biri sayılır. Çünkü bu konu, yalnızca tarihi bir vaka olmayıp aynı zamanda tefsir, kelam, fıkıh ve rical ilimleriyle de yakından ilişkilidir. Buna ek olarak, siyasi ve mezhebi eğilimler de meseleyi daha çetrefilli kılmıştır.[8]
İfk Ayetleri
Nur suresi 11-26. ayetlerde, Müslümanlardan birine fuhuş isnadı yapıldığı ve bu söylentilerin toplumda yayıldığı anlatılmaktadır. Allah Teala, iftiracıları bu davranışları sebebiyle kınamış ve onları ağır bir azapla tehdit etmiştir.[9] Ayrıca müminler, delil ve araştırma olmaksızın bu tür dedikodulara kulak verdikleri için uyarılmıştır.[10]
Allame Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan adlı tefsirinde bu ayetleri inceleyerek, iftiraya uğrayan kişinin tanınmış biri ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) ailesine mensup olduğunu, iftirayı yayanların ise bir grup insan olduğunu belirtmiştir.[11]
Allah bu ayetlerde, iffetli kadınlara iftira atılmasını kesin bir şekilde yasaklamış, namuslu kadınların böyle isnatlardan bütünüyle uzak ve temiz olduklarını bildirmiştir.[12]
İfk Hadisesine Dair Farklı Raporlar
İfk olayında suçlamanın yöneltildiği kişi hakkında İslam tarihçileri ve müfessirleri arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır.[13] Bazı Şii kaynaklarında Hz. Peygamber’in cariyesi Mariye el-Kıbtıyye iftiranın muhatabı olarak zikredilirken, Ehl-i Sünnet rivayetlerinin büyük çoğunluğunda ve bazı Şii rivayetlerinde ise Aişe bu hadisenin merkezindeki kişi kabul edilmiştir.[14] Ali b. İbrahim Kummi’nin Tefsiru’l Kummi[15] adlı eserindeki ifadelerden, sanki Şiiler arasında İfk ayetlerinin Mariye hakkında nazil olduğu görüşünde bir ihtilaf bulunmadığı ya da en azından bu görüşün daha yaygın olduğu sonucu çıkarılmıştır.[16] Bununla birlikte bazı araştırmacılar, erken dönem Şii ulemanın nazarında bu görüşün hiçbir şekilde yaygın olmadığını, hatta bilakis ilk alimlerin İfk ayetlerini Aişe’ye nispet ettiklerini belirtmişlerdir.[17] Nitekim sekizinci hicri yüzyılda yaşamış büyük Şii fakihi ve kelamcısı Allame Hilli, bu ayetlerin Aişe hakkında nazil olduğunu söylemiş ve buna muhalif bir rivayetin bulunduğundan habersiz olduğunu özellikle dile getirmiştir.[18]
Birinci Rivayet: Aişe’ye Atılan İftira
Şii müfessirlerinden Muhammed Cevad Muğniyye’nin ifadesine göre, müfessirlerin ve tarihçilerin çoğunluğu İfk ayetlerini Hz. Peygamber’in (s.a.a) Beni Mustalik Gazvesi’nden (hicri 5.[19] veya 6.[20] yılda gerçekleşmiştir) dönüşünde yaşanan hadise ile bağlantılı görmüştür.[21] Aişe'nin rivayetine göre Hz. Peygamber seferlerde genellikle eşlerinden birini beraberinde götürürdü ve bu gazvede yanında Aişe bulunuyordu.[22] Dönüş yolunda konaklama esnasında Aişe ihtiyacını gidermek için ordudan uzaklaşmış, fakat bu esnada gerdanlığını kaybettiği için uzun süre oyalanmıştır.[23] Ordu ise onun yokluğunu fark etmeyerek yoluna devam etmiş, kervandaki deve örtüsünü de içinde olduğunu sanarak alıp götürmüştür.[24] Aişe geri döndüğünde kervanı bulamayınca aynı yerde beklemiş, bir süre sonra Safvan b. Muattal kendisine rastlamış ve onu deveye bindirerek Müslüman ordusuna ulaştırmıştır.[25] Aişe, bu seyahatten döndükten sonra hastalık yatağındayken, Peygamber’in (s.a.a) davranışındaki değişiklikleri ve Safvan ile ilişkisi hakkında söylentileri fark etti.[26] Bir süre sonra, iftira atanları azarlayan Kur’an ayetleri nazil oldu.[27]
Şii ulemasından bazıları da bu görüşü benimsemiştir. Bunlar arasında Nasır b. Muzahim’in Vakıʿatü Ṣıffin’i,[28] Nuʿmani’ye nispet edilen tefsir,[29] Şeyh Müfid’in el-Cemel’i,[30] Şeyh Tusi’nin et-Tibyan’ı,[31] Tabersi’nin İʿlamü’l Vera’sı,[32] Kutbüddin Ravendi’nin Fikhu’l Kurʾan’ı[33] ve Mukaddes Erdebili’nin Zübdetü’l Beyan’ı[34] sayılabilir.
İftirayı Yayanlar Kimlerdi?
Kur’an’daki İfk ayetlerinde bu söylentileri çıkaranlar topluluk olarak zikredilmiş, ancak isim verilmemiştir.[35] Bununla beraber bazı tarihi kaynaklarda Abdullah b. Übeyy, Hassan b. Sabit ve Mistah b. Usase gibi isimlerin olayın öncüsü oldukları kaydedilmiştir.[36]
Aişe İçin Bir Fazilet Anlatısı mı?
Ehl-i Sünnet alimleri, bu ayetlerin Aişe hakkında nazil olmasını onun için büyük bir fazilet olarak görmüşlerdir.[37] Ancak Şii tarihçi Seyyid Cafer Murtaza Amili’ye göre, bu rivayetlerin neredeyse tamamı doğrudan Aişe’nin kendi anlatımlarına dayanmaktadır.[38] Bazı araştırmacılar, Aişe’nin bu olayı kişisel bir meseleye dönüştürerek[39] kendine fazla paye çıkarmaya çalıştığını,[40] bunun da Şiiler nezdinde rivayetin güvenilirliğini zedelediğini ifade etmişlerdir.[41] Bu nedenle, Şiilerin çoğunluğu açısından, ayetlerin gerçekten Aişe hakkında nazil olmuş olması durumunda bile, bunun sadece onun iffetine delil teşkil ettiği, fakat bundan başka bir üstünlük anlamı taşımadığı savunulmuştur.[42]
İkinci Rivayet: Mariye el-Kıbtıyye’ye Yönelik İftira
İfk ayetlerinin Mariye el-Kıbtıyye olayıyla bağlantılı olduğu iddiası, ilk kez Ali b. İbrahim el-Kummi’nin tefsirinde nakledilmiştir.[43] Ona göre, Aişe Mariye’yi “Cerih” adlı bir Kıpti ile ilişki kurmakla suçlamış, Peygamber’in oğlu İbrahim’in de aslında bu kişiden olduğunu ileri sürmüştür.[44] Bu rapora göre, Peygamber (s.a.a) oğlu İbrahim’in ölümü nedeniyle üzgün olduğunda, Aişe’nin şu sözleriyle karşılaştı: «İbrahim’in ölümü için üzülme; çünkü o, Cerih’in oğludur.»[45] Hz. Peygamber, bu sözler karşısında Hz. Ali’yi (a.s) Cerih’i öldürmekle görevlendirmiştir.[46] Cerih, İmam Ali (a.s) tarafından niyetin farkına varınca ağacın tepesine kaçtı[47] ve bu sırada giysisi kaydı; Ali (a.s) onun cinsel organının olmadığını fark etti.[48] Böylece Mariye ile ilişki iftirası kalktı ve İfk ayetleri nazil oldu.[49]
Bununla birlikte, Şii alimler arasında bu görüşü benimseyenlerin sayısı sınırlıdır.[50] Daha ziyade son dönem alimlerinden Seyyid Ebü’l Kasım Hoyi,[51] Seyyid Cafer Murtaza Amili[52] ve Seyyid Murtaza Askeri[53] bu rivayeti kabul etmişlerdir. Şeyh Müfid ise bu konuda müstakil bir risale kaleme almış (Mariye Hakkında Bir Risale).[54] O, Mariye’ye dair bu rivayeti sahih kabul etmiş, ancak bu anlatımda İfk ayetlerinin nüzulünden söz edilmemiştir.[55] Ayrıca birçok başka kaynakta da Mariye kıssası anlatılmış, fakat ayetlerin nüzulüne atıf yapılmamıştır. Bunlar arasında Emali (Seyyid Murtaza),[56] el-Hidayetü’l Kübra,[57] Delailü’l İmame[58] ve el-Menakıb[59] zikredilebilir.
Sünni kaynaklar ise genel olarak İfk ayetlerini Aişe’ye yönelik iftiralarla ilişkilendirmiştir. Buna rağmen, Mariye’ye yönelik suçlama, Ehli Sünnet kaynaklarında da yer almıştır; bunlardan bazıları şunlardır: Sahih-i Müslim,[60] Tabakatü’l Kübra,[61] Ensabü’l Eşraf,[62] el-Müstedrek ale’s Sahiheyn[63] ve Safvetu’s Safve[64] bunlar arasındadır.
İki Rivayetin Eleştirileri
Bu iki rivayetin her birine yönelik birtakım eleştiriler ileri sürülmüştür. Bazı müfessirler, örneğin Muhammed Hüseyin Tabatabai,[65] Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah,[66] Mekarim Şirazi[67] ve Cafer Subhani, bu rivayetlerde zikredilen sorunları dikkate alarak her iki rivayeti de reddetmişlerdir.[68] Her iki naklin de sahih olmadığını kabul edenlere göre, ihtimal vardır ki söz konusu ayet büsbütün üçüncü bir şahıs hakkında nazil olmuş olsun.[69] Bunun karşısında bazı araştırmacılar, her iki olayın da doğru olabileceğini savunmuşlardır. Onlara göre ifk olayı bağlamında Aişe hakkında ayetler nazil olmuş, fakat Mariye kıssasına dair özel bir ayet gelmemiştir.[70]
Aişe İle İlgili Rivayete Yönelik Eleştiriler
Şiiler, peygamber eşlerinin – ister Hz. Nuh’un eşi olsun ister Hz. Lut’un – zina gibi büyük günahlardan korunmuş ve münezzeh olduklarına inanırlar.[71] Bununla birlikte bazı Şii alimlere göre, ifk ayetlerinin Aişe hakkında nazil olduğunu söyleyen rivayetler ciddi problemler içermektedir.[72] Seyyid Ca‘fer Murtaza, bu kıssayı tamamen uydurma kabul etmiş ve nakledenlerin gayesini Aişe için fazilet icat etmek olarak değerlendirmiştir.[73] Ayrıca bazı rivayetlerin senedinin zayıf olması,[74] bazılarının birbiriyle çelişmesi[75] yanında, birçok başka gerekçe de zikredilmiştir:
- Böylesine hassas bir meselede Peygamber’in küçücük bir çocuktan görüş istemesi: Rivayetlere göre Hz. Peygamber (s.a.a), bu hususta Hz. Ali b. Ebi Talib ile Üsame b. Zeyd’e danışmış, Üsame Aişe’yi savunmuş, Hz. Ali ise aksi görüş bildirmiştir.[76] Halbuki o sırada Üsame’nin yaşının küçük olduğu bilinmektedir.[77]
- Savaşlara katılım meselesi: Rivayetlerde, Hz. Peygamber’in gazvelere eşlerinden birini yanına alması onun sürekli uyguladığı bir sünnet gibi yansıtılmıştır. Halbuki diğer savaşlar için benzeri bir kayıt yoktur.[78]
- Hz. Peygamber’in Aişe hakkında şüphe duyması: Sünni kaynaklarda anlatıldığına göre, Hz. Peygamber Aişe’den şüphelenmiştir. Bu iddia, peygamberin ismet makamıyla bağdaşmaz.[79]
- Kazf cezasının uygulanmaması: Kur’an’dan anlaşıldığı kadarıyla kazf hükmü bu olaydan önce inmiştir. Eğer hadise Aişe hakkında doğru olsaydı, neredeyse bir ay boyunca süren dedikodular sırasında Hz. Peygamber’in iftira edenlerden delil istememesi ve kazf cezasını uygulamaması düşünülemezdi.[80] Yalnız, tarihçi Ya‘kubi’nin nakline göre Peygamber iftira atanlara ceza vermiş ve onlara kazf haddini tatbik etmiştir.[81]
- Safvan b. Muattal’ın evli oluşu: Rivayetlerde Safvan bekar diye tanıtılmış, halbuki başka rivayetler onun evli olduğunu, hatta eşinin şikayette bulunduğunu aktarır.[82]
- Böyle önemli bir olayın tek kişiden nakledilmesi: Seyyid Cafer Murtaza’ya göre bu bölümdeki rivayetlerin neredeyse tamamı Aişe’den gelmiştir. Böylesine büyük bir olayın yalnızca bir şahıs tarafından aktarılması makul görünmemektedir.[83]
Mariye İle İlgili Rivayete Yönelik Eleştiriler

Mariye hakkındaki rivayet de tıpkı Aişe kıssası gibi pek çok açıdan tenkit edilmiştir.[84] Bazı alimler bu rivayetin de ciddi sorunlar barındırdığını söylemişlerdir. Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlullah’a göre, Mariye kıssasının sorunları Aişe ile ilgili nakillerden daha fazladır.[85] Bunlardan bazıları şunlardır:
- Kazf haddinin uygulanmaması: Eğer kazf hükmü bu olaydan önce açıklanmışsa, niçin Hz. Peygamber Mariye’ye iftira edenlere hadd tatbik etmemiştir?[86]
- Peygamber’in bir suç isnadı karşısında hiçbir delil ve tahkik (inceleme, araştırma) olmadan öldürme emri vermesi: Nasıl düşünülebilir ki Peygamber, bir ithamın (suç isnadının) doğruluğu veya yanlışlığı tetkik edilmeden, suçlanan kişinin öldürülmesini emretsin? Kaldı ki, böyle bir günahın dini-hukuki cezası, kişinin öldürülmesi değildir.[87]
- Kur’an ayetleriyle uyumsuzluk: İfk ayetlerinden, iftiracıların bir topluluk olduğu anlaşılır. Halbuki bu rivayette yalnız Aişe’nin tek başına ithamda bulunduğu aktarılmaktadır.[88]
Monografiler
Şii ve Sünni araştırmacılar, ifk hadisesi üzerine farklı yönlerden pek çok kitap telif etmişlerdir. Bu eserler arasında öne çıkan iki kitap şunlardır:
- “Hadisü’l ifk”, Seyyid Cafer Murtaza Amili’nin kaleminden çıkan önemli bir çalışmadır. Müellif, kitabın muhtevasını on dört bölüm halinde tertip etmiş, hem Aişe hem de Mariye ile ilgili iki olayı ayrıntılı biçimde aktarıp değerlendirmiştir.[89] Yazar, Aişe ile bağlantılı rivayeti temelden sahih görmemekte, buna mukabil Mariye hakkında nakledilen rivayeti güvenilir kabul etmekte ve yöneltilen tenkitlere uzun cevaplar vermektedir.[90] Bu eserin ikinci baskısı, 1439 h.k yılında Beyrut’ta el-Merkezü’l İslami li’d Dirasat tarafından 403 sayfalık hacimli bir kitap halinde yayımlanmıştır.[91]
- “Hadisü’l ifk mine’l manzuri’l i‘lami”, Ali Mahmud Reşvan tarafından kaleme alınmış bir başka eserdir. Sünni bir yazar olan Reşvan, söz konusu kitapta Aişe ile ilgili olayı kesin ve tartışmasız kabul etmiş, buna karşılık Mariye’ye dair rivayeti gündeme dahi almamıştır.[92] Kitabın muhtevası üç bölümde düzenlenmiştir.[93] Bu bölümlerde olayın gerçekleştiği zaman ve mekanın tahlili, hadisenin geçtiği dönemin genel atmosferi, farklı şahısların ve toplulukların bu olay karşısındaki tavırları ve ayrıca meseleye dair Kur’ani değerlendirmeler ayrıntılı bir biçimde ele alınmaktadır.[94] Bu eser, Mekke’deki Cami‘atu Ümmi’l Kura tarafından 1415 h.k yılında 162 sayfa halinde yayımlanmıştır.[95]
Kaynakça
- ↑ el-Ferâhîdî, el-ʿAyn, 1410 h.k, c.5, s.416.
- ↑ İbn Manzûr, Lisânü’l ʿArab, 1414 h.k, c.10, s.390.
- ↑ Hüseynîân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.160.
- ↑ Muntazarî, Pâsuh be Porsişhâ-yi Dînî, 1389 h.ş, s.43.
- ↑ Hüseyniyân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.160.
- ↑ Reşvân, Ḥadîsü’l İfk mine’l Manẓûri’l İslâmî, 1415 h.k, s.12.
- ↑ Caʿferniyâ, “Berresî ve Nakd-i Gozārişhâ-yi Hâdise-i İfk”, s.47.
- ↑ Hüseynîân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.160.
- ↑ Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.15, s.89.
- ↑ Mekârim Şîrâzî, el-Emsâl, 1421 h.k, c.11, s.46.
- ↑ Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.15, s.89.
- ↑ Sûre-i Nûr, âyet 20-26.
- ↑ Muntazirî, Pâsuh be Porsişhâ-yi Dînî, 1389 h.ş, s.42.
- ↑ Muntazirî, Pâsuh be Porsişhâ-yi Dînî, 1389 h.ş, s.42.
- ↑ Kummî, Tefsîru’l Kummî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Hüseynîân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.166.
- ↑ Ḫaşin, Abḥâs Ḥavle’s Seyyide ʿÂişe, 1438 h.k, s.258.
- ↑ Allâme Hillî, Ecûbetü’l Mesâʾil el-Mihnâʾiyye, 1401 h.k, s.121.
- ↑ İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, c.2, s.48-50; Mes'udi, Tenbih ve'l-Eşraf, Müessesetü Neşrü'l-Menabii'l-Fekriye'l-İslamiyye, s.215.
- ↑ İbnü't-Tıfâr, Esedü'l-Gâbe, 1409 h.k, c.1, s.29.
- ↑ Mughnîye, Tefsîru'l-Kâşif, 1424 h.k, c.5, s.403.
- ↑ Buhârî, Sahîhü'l-Buhârî, 1422 h.k, c.6, s.101.
- ↑ Vâkıdî, el-Megâzî, 1409 h.k, c.2, s.428.
- ↑ İbn Hişâm, es-Sîretü'n-Nebeviyye, Dârü'l-Ma'rife, c.2, s.298.
- ↑ Muslim, Sahîhü Muslim, Dârü Ehyâü't-Turâsü'l-Arabî, c.4, s.2129.
- ↑ San'ânî, el-Musannaf, 1403 h.k, c.5, s.410.
- ↑ Vâhidî Nişâbûrî, Esbâbu Nüzûli'l-Kur'ân, 1411 h.k, s.332.
- ↑ İbn Muzâḥim, Vakʿatü Ṣıffîn, 1404 h.k, s.523.
- ↑ Nuʿmânî, Risâletü’l Muḥkem ve’l Muteşâbih, 1384 h.ş, s.156.
- ↑ Şeyh Müfîd, el-Cemel, 1416 h.k, s.157.
- ↑ Şeyh Tûsî, et-Tibyân, c.7, s.415.
- ↑ Tabersî, İʿlâmü’l Verâ, 1417 h.k, c.1, s.197.
- ↑ Ravendî, Fiḳhu’l Ḳurʾân, 1405 h.k, c.2, s.388.
- ↑ Mukaddes Erdebilî, Zübdetü’l Beyân, Mektebetü’l Murtażaviyye, s.388.
- ↑ Sûre-i Nûr, âyet 11.
- ↑ Yaʿḳûbî, Târîḫu’l Yaʿḳûbî, c.2, s.53.
- ↑ Örneğin bkz. Fahru'r-Râzî, et-Tefsîru'l-Kebîr, 1420 h.k, c.23, s.338; İbnü't-Tıfâr, Esedü'l-Gâbe, 1409 h.k, c.6, s.191.
- ↑ Âmilî, Ḥadîsü’l İfk, 1439 h.k, s.90.
- ↑ Hüseynîân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.161.
- ↑ Câfernîyâ, «Berîsî ve Nakd-i Raporlârı Hadiseyi Efk», s.52; Hüseyniyân Mukaddem, «Berîsî Tarihî-Tefsîrî Hadiseyi Efk», s.161.
- ↑ Caʿferniyâ, “Berresî ve Nakd-i Gozārişhâ-yi Hâdise-i İfk”, s.52.
- ↑ Hüseynîân Mukaddem, “Berresî-yi Târîḫî-Tefsîrî-yi Hâdise-i İfk”, s.161.
- ↑ Hüseyniyân Mukaddem, «Berîsî Tarihî-Tefsîrî Hadiseyi Efk», s.166.
- ↑ Kummî, Tefsîru’l Kummî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Kumî, Tefsîru'l-Kumî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Kummî, Tefsîru’l Kummî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Kummî, Tefsîru’l Kummî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Kumî, Tefsîru'l-Kumî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Kummî, Tefsîru’l Kummî, 1363 h.ş, c.2, s.99.
- ↑ Ḫaşin, Abḥâs Ḥavle’s Seyyide ʿÂişe, 1438 h.k, s.258.
- ↑ Ḫûî, Ṣırâṭu’n Nejât, 1416 h.k, c.1, s.463.
- ↑ Âmilî, Ḥadîsü’l İfk, 1439 h.k, s.381-382.
- ↑ ʿAskerî, Aḥâdîs Ümmü’l Müʾminîn ʿÂişe, 1425 h.k, c.2, s.186-187.
- ↑ Şeyh Müfîd, Risâle ḥavle ḫaber Mâriye, 1413 h.k, s.18.
- ↑ Ḫaşin, Abḥâs Ḥavle’s Seyyide ʿÂişe, 1438 h.k, s.254.
- ↑ Seyyid Murtazâ, Emâlî, 1998, c.1, s.77.
- ↑ Ḫuṣaybî, el-Hidâye el-Kübrâ, 1419 h.k, s.297-298.
- ↑ Ṭaberî, Delâʾilü’l İmâme, 1413 h.k, s.386-387.
- ↑ İbn Şehrâşûb, el-Menâḳıb, 1379 h.k, c.2, s.225.
- ↑ Müslim, Ṣaḥîḥu Müslim, c.4, s.2139.
- ↑ İbn Saʿd, eṭ-Ṭabaḳātü’l Kübrâ, 1410 h.k, c.8, s.172.
- ↑ Belâzürî, Ensâbü’l Eşrâf, 1959, c.1, s.450.
- ↑ Ḥâkim Nîşâbûrî, el-Müstedrek ʿale’ṣ-Ṣaḥîḥeyn, 1411 h.k, c.4, s.41.
- ↑ İbn Cevzî, Ṣafvetu’ṣ-Ṣafve, 1421 h.k, c.1, s.345.
- ↑ Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.15, s.89.
- ↑ Fadlullah, Tefsîr min vahyi’l Kur’ân, 1419 h.k, c.16, s.252-257.
- ↑ Mekârim Şîrâzî, Tefsîr-i Nemûne, 1374 h.ş, c.14, s.391-393.
- ↑ Subhânî, Menşûr-ı Câvid, 1390 h.ş, c.9, s.118.
- ↑ Ca‘ferniyâ, “Berresî ve nakd-i gozareshhâ-yi hâdiseyi ifk”, s.47.
- ↑ Ḫaşin, Abhâs havl es-seyyide Âişe, 1438 h.k, s.263.
- ↑ Tûsî, et-Tibyân, Dâr ihyâi’t turâsi’l ‘arabî, c.10, s.52; Tabersî, Cevâmi‘u’l câmi‘, 1418 h.k, c.3, s.596.
- ↑ Amilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k, s.55-334; Askerî, Ahâdîs ümmi’l mü’minîn Âişe, 1425 h.k, c.2, s.167-181.
- ↑ Amilî, es-Sahîh min sîreti’n nebî el-a‘zam, 1426 h.k, c.12, s.77-78, 81, 97.
- ↑ Amilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k, s.57-90.
- ↑ Amilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k, s.94-112.
- ↑ İbn Hişâm, es-Sîretü’n nebeviyye, Dâru’l ma‘rifa, c.2, s.307.
- ↑ Amilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k, s.178-181.
- ↑ Tâî, Sîretü’s seyyide Âişe, 1427 h.k, c.1, s.205-206.
- ↑ Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.15, s.101; Mekârim Şîrâzî, el-Emşel, 1421 h.k, c.11, s.40.
- ↑ Mekârim Şîrâzî, el-Emşel, 1421 h.k, c.11, s.41; Ca‘ferniyâ, “Berresî ve nakd-i gozareshhâ-yi hâdiseyi ifk”, s.53.
- ↑ Ya‘kûbî, Târîhü’l Ya‘kûbî, Dâr Sâdir, c.2, s.53.
- ↑ Ca‘ferniyâ, “Berresî ve nakd-i gozareshhâ-yi hâdiseyi ifk”, s.58.
- ↑ Amilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k, s.91.
- ↑ Ḫaşin, Abhâs havl es-seyyide Âişe, 1438 h.k, s.249.
- ↑ Fadlullah, min vahyi’l Kur’ân, 1419 h.k, c.16, s.255.
- ↑ Ḫaşin, Abhâs havl es-seyyide Âişe, 1438 h.k, s.250.
- ↑ Fadlullah, min vahyi’l Kur’ân, 1419 h.k, c.16, s.256.
- ↑ Mekârim Şîrâzî, el-Emşel, 1421 h.k, c.11, s.41.
- ↑ Âmilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k.
- ↑ Âmilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k.
- ↑ Âmilî, Hadîsü’l ifk, 1439 h.k.
- ↑ Reşvân, Hadîsü’l ifk mine’l manzûri’l i‘lâmî, 1415 h.k.
- ↑ Reşvân, Hadîsü’l ifk mine’l manzûri’l i‘lâmî, 1415 h.k.
- ↑ Reşvân, Hadîsü’l ifk mine’l manzûri’l i‘lâmî, 1415 h.k.
- ↑ Reşvân, Hadîsü’l ifk mine’l manzûri’l i‘lâmî, 1415 h.k.
Bibliyografi
- Kur’an-ı Kerim.
- İbnü’l Esîr, Ali b. Muhammed, Esedü’l Ğabe fî Maʿrifeti’s Sahâbe, Beyrut, Dârü’l Fikr, 1409 h.k.
- İbnü’l Cevzî, Abdurrahman b. Ali, Safvetü’s Safve, Kahire, Dârü’l Hadîs, 1421 h.k.
- İbn Saʿd, Muhammed, et-Tabakâtü’l Kübrâ, Tâif, Mektebetü’s Sadîk, 1414 h.k.
- İbn Şehrâşûb, Muhammed b. Ali, Menâkıb Âl-i Ebî Tâlib (a.s), Kum, Allâme, 1379 h.ş.
- İbn Müzâhim, Nasr, Vâkıʿatü Sıffîn, Kum, Ayetullah Meraşi Necefî Kütüphanesi, 1404 h.k.
- İbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l Arab, Beyrut, Dâr Sâdır, 1414 h.k.
- İbn Hişâm, Abdülmelik, es-Sîretü’n Nebeviyye, tahkik: Mustafa es-Sekâ, İbrahim el-Ebyârî, Abdurrahfîz Şelebî, Beyrut, Dârü’l Maʿrife, ts.
- Buhârî, Muhammed b. İsmâil, Sahîhü’l Buhârî, Beyrut, Dâr Tûku’n Necât, 1422 h.k.
- Belâzurî, Ahmed b. Yahyâ, Ensâbü’l Eşrâf, tahkik: Muhammed Hamîdullah, Mısır, Dârü’l Maʿârif, 1959.
- Caʿferniyâ, Fâtıma, «بررسی و نقد گزارشهای حادثه افک», Tarih Araştırmaları Dergisi, sayı 47, 1396 h.ş, yaz.
- Hâkim Nîşâbûrî, Muhammed b. Abdullah, el-Müstedrek ʿale’s Sahîhayn, Beyrut, Dârü’l Kütübi’l İlmiyye, 1411 h.k.
- Hüseyniyân Mukaddem, Hüseyin, «بررسی تاریخیـتفسیری حادثه افک», Mecelle-i Târîh-i İslâm der Âyine-i Pejûheş, sayı 7, 1384 h.ş, güz.
- Horasânî, Ali ve Seyyid Muhammed Deştî, Âyetlerin Ünleri, Kum, Neşr-i Cemâl, 1388 h.ş.
- Haşin, Hüseyin Ahmed, Ebhâs Havle’s Seyyide Âişe, Ruʾyetün Şiʿiyye Muʿâsıra, Beyrut, Dâr Revâfid, 1438 h.k.
- Husaybî, Hüseyin b. Hemdân, el-Hidâyetü’l Kübrâ, Beyrut, el-Belâğ, 1419 h.k.
- Hoyî, Seyyid Ebü’l Kâsım, Sırâtü’n Necât, hâşiye: Mirza Cevâd Tebrîzî, Kum, Dafter-i Neşr-i Bergezîde, 1416 h.k.
- Râvendî, Saʿîd b. Hebetullah, Fıkhü’l Kurʾân, Kum, Ayetullah Meraşi Necefî Kütüphanesi, 1405 h.k.
- Reşvân, Ali Mahmûd, Hadîsü’l İfk mine’l Menzûr el-İslâmî, Mekke, Câmiʿatü Ümmü’l Kurâ, 1415 h.k.
- Sübhanî, Caʿfer, Menşûr-u Câvid, Kum, Müessese-i İmâm Sâdık (a.s), 1390 h.ş.
- Seyyid Murtazâ, Ali b. Hüseyin, Emâlîü’l Murtazâ, Kahire, Dârü’l Fikrü’l Arabî, 1998.
- Şeyh Tûsî, Muhammed b. Hasan, et-Tibyân fî Tefsîri’l Kurʾân, Beyrut, Dâr İhyâʾü’t Türâsü’l Arabî, ts.
- Şeyh Müfîd, Muhammed b. Nuʿmân, el-Cemel, Kum, Mektebü’l Iʿlâmü’l İslâmî, 1416 h.k.
- Şeyh Müfîd, Muhammed b. Nuʿmân, Risâle havle Haber Mâriye, Kum, el-Muʾtemerü’l Âlemî li-Elfiyyeti’ş-Şeyh Müfîd, 1413 h.k.
- Sanʿânî, Abdurrezzâk b. Hemmâm, el-Musannef, Hindistan, el-Mecmau’l İlmî, 1403 h.k.
- Tâî, Necâh, Sîretü’s Seyyide Âişe, Kum, Dârü’l Hüdâ li-İhyâʾi’t Türâs, 1427 h.k.
- Tabâtabâî, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî Tefsîri’l Kurʾân, Kum, Dafter-i Neşr-i İslâmî, 1417 h.k.
- Tabrîsî, Fazl b. Hasan, Iʿlâmü’l Verâ, Kum, Müessese-i Âl-i Beyt, 1417 h.k.
- Tabrîsî, Fazl b. Hasan, Cevâmiʿu’l Câmiʿ, Kum, Dafter-i Neşr-i İslâmî, 1418 h.k.
- Taberî, Muhammed b. Cerîr b. Rüstem, Delâʾilü’l İmâme, Kum, Baʿset, 1413 h.k.
- Taberî, Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l Ümem ve’l Mülûk, tahkik: Muhammed Ebü’l Fazl İbrahim, Beyrut, Dârü’t Türâs, 1387 h.k.
- Âmilî, Seyyid Caʿfer Murtazâ, es-Sahîh min Sîreti’n Nebî el-Aʿzam, Kum, Dârü’l Hadîs, 1426 h.k.
- Âmilî, Seyyid Caʿfer Murtazâ, Hadîsü’l İfk, Beyrut, el-Merkezü’l İslâmî li’d-Dirâsât, 1439 h.k.
- Askerî, Seyyid Murtazâ, Ahâdîs Ümmü’l Müʾminîn Âişe, Tahran, Dânişkede-i Usûlü’d-Dîn, 1425 h.k.
- Allâme Hillî, Hasan b. Yûsuf, Ecüvetü’l Mesâʾili’l Mehnâʾiyye, Kum, Matbaatü Hayyâm, 1401 h.k.
- Fahru’r-Râzî, Muhammed b. Ömer Kureyşî Taberistanî, et-Tefsîru’l Kebîr, Beyrut, Dâr İhyâʾü’t Türâsü’l Arabî, 1420 h.k.
- Ferâhidî, Halîl b. Ahmed, el-ʿAyn, Kum, Dârü’l Hicre, 1410 h.k.
- Fadlullah, Muhammed Hüseyin, Tefsîr min Vahyü’l Kurʾân, Beyrut, Dârü’l Melâk, 1419 h.k.
- Kummî, Ali b. İbrâhîm, Tefsîru’l Kummî, Kum, Dârü’l Kitâb, 1363 h.ş.
- Mesʿûdî, Ali b. Hüseyin, et-Tenbîh ve’l Eşrâf, Kahire, Dârü’s Sâvî, ts. (Ofset baskı: Kum, Müessesetü Neşri’l Menâbiʿ es-Sekâfeti’l İslâmiyye, ts.).
- Müslim, İbnü’l Haccâc Kuşeyrî, Sahîh-i Müslim, tahkik: Muhammed Fuâd Abdülbâkî, Beyrut, Dâr İhyâʾü’t Türâsü’l Arabî, ts.
- Muğniyye, Muhammed Cevâd, Tefsîru’l Kâşif, Tahran, Dârü’l Kütübi’l İslâmiyye, 1424 h.k.
- Mukaddes Erdebilî, Ahmed b. Muhammed, Zübdetü’l Beyân, Tahran, Mektebetü’l Murtazaviyye, ts.
- Mekârim Şîrâzî, Nâsır, el-Emesel fî Tefsîri Kitâbi’llâhi’l Münzel, terc. ve telh. Muhammed Ali Âzerşeb, Kum, Medresetü İmâm Ali b. Ebî Tâlib, 1421 h.k.
- Mekârim Şîrâzî, Nâsır, Tefsîr-i Nemûne, Tahran, Dârü’l Kütübi’l İslâmiyye, 1374 h.ş.
- Muntazarî, Hüseyn Ali, Dînî Sorulara Cevap, Kum, Dafter-i Âyetullah Muntazarî, 1389 h.ş.
- Nuʿmânî, Muhammed b. İbrâhîm, Risâletü’l Muhkem ve’l Müteşâbih, Meşhed, Mecmau’l Buhûsi’l İslâmiyye, 1384 h.ş.
- Vâhidî Nîşâbûrî, Ali b. Ahmed, Esbâbü Nüzûli’l Kurʾân, Beyrut, Dârü’l Kütübi’l İlmiyye, 1411 h.k.
- Vâkıdî, Muhammed b. Ömer, el-Meğâzî, tahkik: Marsden Jones, Beyrut, Müessesetü’l Aʿlemî, 1409 h.k.
- Yaʿkûbî, Ahmed b. Ebî Yaʿkûb, Târîhu’l Yaʿkûbî, Beyrut, Dâr Sâdır, ts.