Evlilik

Öncelik: a, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden


Evlilik (Arapça: الزواج) bir diğer adıyla "nikâh", iki ayrı cinsten olan fertlerin gerekli şer’i şartların yerine getirilmesiyle oluşan eşlik (karı-koca) bağıdır. Bu bağ gereğince erkek ve kadın arasında mahremiyet oluşmasının yanı sıra, birbiri arasında ahlaki ve hukuki taahhütler meydana getirir. İki çeşit evlilik vardır: Daimi ve geçici (muta) evlilik. Evliliğin gerçekleşmesi için nikâh akdi okunmalıdır ve tarafların razı olması yeterli değildir. Semavi dinlerde evlilik ve mahremiyet dışı gerçekleşen her türlü cinsel ilişki yasaklanmıştır.

Kur'an-ı Kerim ayetlerinde ve Ehlibeyt’ten (a.s) rivayet edilen hadislerde evlilik ve aile kurmaya yönelik çok fazla tavsiyeler bulunmaktadır. Öyle ki İslam Peygamberi (s.a.a), gençken evlenen kişinin dininin yarısını (belki üçte ikisini) koruduğunu bildirmiş, ümmetinin en kötülerinin bekarlar (evlenmediğinden dolayı cinsel baskıya maruz kalan kişiler) olduğunu belirtmiş ve bunun yanı sıra, nikâh sünnetinden sırt çevirenleri ise, kendisinden bilmemektedir. Ayrıca fakirlik ve yoksulluk korkusuyla evlenmemeyi de özür olarak kabul etmeyerek, bunu Allah'a karşı yapılan bir suizan olarak nitelendirmiştir.

İslam dininde evliliğin birçok hükmü bulunmaktadır. Mahremiyet, cinsel ilişki, mihr, nafaka, miras, boşanma, iddet bekleme ve cariye meseleleri gibi, farklı konularla ilintilidir.

Tanımı

"Evlilik" kelimesinin sözlük anlamı, çift olmak, eş almak ve kocaya varmaktır. Örf ve şer’i literatürde ise, evlilik anlaşması yapmak ve bu anlaşma esasınca erkek ve kadın arasında bir mahremiyetin oluşmasının yanı sıra, birbiri arasında ahlaki ve hukuki taahhütleri de meydana getirmektedir ki bu hukuki ve ahlaki taahhütleri yerine getirmemenin cezası ve azabı bulunmaktadır.[1] Eşler arasındaki bu akit, Kuran’da “nikâh” olarak da adlandırılmış ve iki ayrı manada kullanılmıştır: 1. Cinsel İlişki[2] 2. Evlilik Akdi (anlaşması).[3]

Evliliğin Önemi

Evlilik, bütün dinlerde özel kanun ve kurallara göre meydana gelmektedir. İslam dini diğer toplumların bu konudaki adet ve göreneklerine saygı göstermiştir. (لکلِّ قوم‌نکاحٌ)[4]

İslam dininde insanlar aile kurmaya (evliliğe) teşvik edilmiş ve herkes, eşi olmayanların evlenmesini sağlayacak hazırlıkları yerine getirmekle muvazzaf kılınmıştır.[5] Bu konuda (evlilik hazırlıklarını yapmak) özellikle babaların vazife ve sorumlulukları çok ağır olduğundan, üşengeçlik yapmaları durumunda evlatlarının doğru yoldan sapmalarıyla onların günahlarına ortak olacaklardır. Aynı şekilde toplumun diğer fertlerine, başlık parası ve benzeri şeylerden oluşan evlilik harcamalarında kolaylık sağlamaları tavsiye edilmiştir.

Rivayetlerde başlık parasının yüksek tutulması kadının uğursuzluğu olarak belirtilmiş, kadının yaşam masraflarının yüksek ve ağır olması da kadının uğursuzluğunun alametlerinden biri olarak gösterilmiştir. Allah-u Teâlâ evlilik kanunlarını koyarken, insanlara kolaylık sağlamış ve bu kolaylık sağlamayı da Hz. Şuayb’ın (a.s)[6] diliyle insanlara tavsiye etmiştir.

Kuran-ı Kerim’de fakirlik ve yoksulluğun evliliğe engel olmaması gerektiği buyrulmaktadır. Zira, Allah-u Teala kendi fazlıyla insanı zenginleştirir.[7]

Enbiyalar şehvetin, zina, istimna (mastürbasyon) ve eşcinsellik gibi meşru olmayan yöntemlerle söndürülmesini (giderilmesini) yasaklamıştır. Kuran-ı Kerim doğal yollardan (evlilik) şehvetlerini tatmin etme yolunu terk eden ve eşcinselliğe yönelen Lut kavmini, haddi aşan[8] ve müsrif[9] bir topluluk olarak nitelemiştir. Diğer ayetlerde ise, şehvetin meşru olmayan yollarla tatmin edilmesi "çirkin" ve "kötü yol" unvanları ile tabir edilmiştir.[10]

Cahiliyet Döneminde Evlilik

Cahiliyet Döneminde Makt nikâhı, Hadn nikâhı ve Şigar nikâhı gibi çeşitli evlilikler revaçtaydı.[11] Kur’an-ı Kerim’de Cahiliye Döneminde gelenek halinde olan nikâhlara işaret edilmiştir:

Normal durumlarda evlilik müstehaptır (sünnettir), ama bazı yan etkenlerden dolayı haram, farz, mekruh veya mübah olmaktadır. Örneğin harama düşmekten korkulursa veya bir zararın vuku bulmasıyla, evlilik farz olur ve dört eş sahibi (daimi evlilik) olmakla, beşinci eşi (daimi) de almak haram olur. Aynı şekilde şehvetin yok olmasıyla, evlilik mekruh olur ve iki eşi maslahatın olmasıyla da evlilik mubah olur.[25]

Kuran Ayetlerinde Evliliğin Etkileri

Kuran-ı Kerim’de «زوج» "zovc" (eş) maddesi ve türevleri seksen defa, “nikâh” kelimesi ve türemişleri ise, 23 yerde geçmektedir. Kur’an’da evlilik hakkında «استمتاع» "istimta" (yararlanma) kelimesinden de istifade edilmiştir. Ayrıca "talak", "zihar", "iyla", "iddet", "mer’e", "ba’l", "nisa", "zeker-ünsa", "ihsan", "sidak", "mihriyye", "ecr", "mes", "tahrim" ve "ihlal" kelimeleri de evlilik konusunun kapsamlı konuları arasında yer almaktadır. Kur’an-ı Kerim’de işaret edilen evliliğin fayda ve hedefleri şunlardan ibarettir:

  1. Hükümlerin bir çoğunun mukaddimesi olan soy ve nesebi koruma.
  2. Huzur ve sükûnete kavuşmak.
  3. Beşer türünün varlığını sürdürmesini sağlamak.[26]
  4. Salih evlat sahibi olmak.[27]
  5. Meveddet ve Rahmet.[28]
  6. Cinsel ihtiyaçların giderilmesi.
  7. Günahtan korunmak.[29]
  8. Rızkın artması.[30]

Toplumda bazı fertler evlilik sonrasında değil zengin olmak, belki daha da fakirleşiyorlar. Eğer bu ayet-i kerime ilahi vaadin tazmini ise, bu durumda vaadin gerçekleşmemesi verilen vaadin yerine getirilmemesi anlamına gelir ve bu da kötüdür. Bazıları bu ayetteki vaat için ilahi meşiyyetin takdirde alınmasına inanmaktadırlar.

Yani, evlilik sonrası eğer Allah-u Teâlâ isterse, onları zengin kılar. Nitekim Tevbe suresinin 28. ayetinde zenginlik ve muhtaç olmama gibi ilahi vaat için Allah’ın meşiyyetine vurgu yapılmıştır. «وَ‌اِن خِفتُم عَیلَةً فَسَوف یغنیکُمُ اللّهُ مِن فَضلِه اِن شاءَ‌...»

Burada şöyle söylenebilir: Nasıl evli insanların ihtiyaçsızlık ve zenginliği ilahi meşiyyete bağlı ise, bekâr ve eşi olmayan insanların da ihtiyaçsızlığı ve zenginliği ilahi iradeye bağlıdır. Öyleyse Allah-u Teâlâ'nın evli insanlara verdiği bu vaat ne tür bir vaattir? Zira evli insanlar nasıl ilahi iradeyle (zengin ve fakir olarak) ikiye ayrılıyorsa, bekâr ve eşi olmayanlar da iki kısma ayrılmaktadır. Bu sorunun cevabı şudur: İnsanlar genellikle evliliği ve aile bireylerinin çokluğunu fakirliğin ve bekârlığı ise, birikim yapmanın sebebi olarak görmektedirler. Ayet-i kerime bu tevehhümü kalplerimizden silip atmamızı ve gerçek rızık sahibinden gafleti ortadan kaldırmak istemekle birlikte bizlere "insanın malının bereket ve çokluğunun bazen evlilikte olacağını, bazen de insanın (aile fertlerinin azlığı veya bekar olması) her ne kadar çabalasa bile onun geçiminde bir ilerleme kaydedemeyeceğini" anlatmak istemektedir.[31] Ayrıca eş ve çocukların geçimini temin etmeyi üstlenmek onda sorumluluk hissi, vakti iyi değerlendirme, izzet ve itibar kazanmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı “Allah onları lütfuyla zenginleştirir”[32] ayeti bazen aile kurmakla fakirliğin onun hayatından çıkıp gideceğini vurgulamakta; her zaman için evliliğin fakirliği yok ettiğini vaat etmemektedir. Yoksa bu durumda “Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar.”[33] ayetiyle tezat içinde olurdu.[34] Fahr-i Razi bu ayetin “Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir” ilahi bir vaadi tazmin etmediği; belki bu ayetin içeriğinin fakirliğin evliliğin önüne geçen bir korku unsuru olmaması gerektiğine inanmaktadır. Zira mal fanidir ve asıl baki kalan Allah’ın fazlıdır ki bu fazlın ve lütfun peşinde olmak, mal peşinde koşmaktan daha hayırlıdır.[35] “De ki: “Ancak Allah’ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.”[36]

Ehlibeyt (a.s) Rivayetlerinde Evliliğin Etkileri

Rivayetlerde de evlilik hakkında faziletler ve çokça tavsiyelerde bulunulmuştur. Rivayetlerden bazıları şunlardan ibarettir:

  • İslam’dan sonra en büyük nimet evliliktir.[37]
  • Allah Resulü'nün (s.a.a) sünneti.[38]
  • Genç yaşta evliliğe teşvik.[39]
  • Başlık parasının düşük tutulması.[40]
  • Allah katında en güzel oluşum aile kurmaktır.[41]
  • Evli birinin kıldığı namazın bekâr birinin kıldığı namazdan yetmiş kat daha hayırlı olması.[42]
  • Rızkın çoğalma sebebi.[43]
  • Halvette sevgi ibraz etmeye tavsiye. [44]
  • İnsanın eşine hizmet etmesi, günahların bağışlanmasına ve çok fazla sevap elde edilmesine sebep olur.[45]
  • Eşle geçinmede itidalli olmak (incinme ve üzülmelerin meydana gelmemesi için).[46]
  • İnsani değerlerden biri de insanın eşine karşı şefkatli ve bağışlayıcı olmasıdır.[47]
  • İnsanın eşine saygı göstermesi ilahi keramete mazhar olmasına yol açar.[48]
  • İnsanın eşine muhabbetini ibraz etmesi, imanının kemalinin göstergesidir.[49]
  • Eş seçiminde özgür olmak.[50]
  • Erkeğin tatlı dil ve sözleriyle eşine sevgi göstermesi. [51]
  • Mali durumunun iyi olması durumunda, erkeğin ailesine karşı eli açık olmalı (tabi eğer israfa yol açmayacaksa).[52]
  • Ailenin yanında olmanın fazileti ve sevabı.[53]
  • Kadının eşine itaat etmesi tavsiyesi.[54]
  • Evliliği ertelemenin nehiy edilmesi.[55]
  • Ümmetin en kötülerinin bekârlar oluşu.[56]

Evliliğin Çeşitleri

Üç çeşit evlilik (nikah) [57] vardır: 1. Daimi evlilik, 2. Geçici (muta) evlilik, 3. Milki Yemin (köle ve cariye ile evlilik).

Daimi Evlilik

Daimi nikah ve evlilik, halk arasında yaygın olan evliliktir. Erkek ve kızın istemesi, mihrin belirlenmesi ve nikâh akdinin okunmasıyla erkek ve kadın birbirleri ile karı koca kimliğine kavuşurlar. Nikâh akdi okunmadan önce mahremiyet oluşmaz ve akdin okunmasından sonra ise, her ne kadar aynı evde yaşamasalar da artık karı kocadırlar.

Geçici Evlilik

Geçici evlilik veya muta nikâhı, İran’da “siga” olarak bilinen evliliktir. Kadın (ya da vekil tayin ettiği kişi) geçici şer’i nikâh akdini okuduktan sonra belirli bir süre ve belirli bir mihr karşılığında erkeğin nikâhlısı olur. Daimi evlilik ile geçici evlilik birçok şer’i hükümde ortaktır. Bundan dolayı geçici evlilik yapan erkek ve kadın için de "eş" kelimesi kullanılmakta ve bu evlilik yoluyla doğan çocuğun, daimi evlilik sonucu doğan çocuktan şer’i olarak hiçbir farkı bulunmamaktadır. Geçici evlilikte erkek kadının elbise, barınma ve diğer ihtiyaçlarını karşılama konusunda bir sorumluluğu bulunmamakta ve aynı şekilde kadının da evden dışarı çıkmak ve benzeri durumlar için erkekten izin alması gerekmemektedir. Nikâh akdinde belirlenen sürenin dolması veya erkeğin akdin süresini kadına bağışlamasıyla, talak (boşanma) akdinin okunmasına gerek kalmadan birbirlerinden ayrılmış olurlar ve kadının bir takım şartlar altında şer’i olarak iddet beklemesi gerekmektedir.

Geçici evlilik, toplumda çokça konuşulan konulardan biridir. Maalesef geçici evlilik konusunda yapılan bazı suistimaller, bazılarının bu evliliğe karşı çıkmalarına neden olmuştur.

Milki Yemin (Cariye) Evliliği

Milki yemin evliliği cariyelerle yapılan evliliğe denmektedir ve iki şekilde gerçekleşir. Bazen insan bir cariyenin malikidir. Bu durumda sahibin (eğer bir başkası ile evlenmemişse) cariye ile ilişkisi caizdir.[58] Bazen de cariyenin sahibi, bir başkasına cariyesi ile ilişki kurma izni verir ve buna terim olarak “Tahlil” denir. Her iki durumda da cariye sahibinin eli (nikahı) altındadır. Çoğunluk "tahlil-i temliki" menfaat bilmiştir. Ancak bazıları onu bir çeşit akid olarak saymıştır.[59]

Evlilik Akdi

Evlilik, akdin okunmasıyla başlar. Nikâh akdi okunmadan kadın ve erkek bir birlerine mahrem olmazlar. İki namahrem arasında var olan bütün yasaklar, onlar arasında da geçerlidir.

Nikâh akdinin bazı şartları bulunmaktadır. O şartlardan bazıları şunlardan ibarettir: Okunan akidde inşa kastının (akdi okumakla evliliği inşâ etmeyi kastetmelidirler. Yani, eğer kadın ve erkeğin kendileri akdi okuyorlarsa, kadının; "Kendimi sana eş yaptım" demekten maksadı, kendisini o andan itibaren erkeğin karısı yapmak olmalı; erkeğin de "Evliliği kabul ettim" demekten maksadı, onun kendisine eş olmasını kabul etmek olmalıdır) olması; okunan akdin içeriğine dikkat edilmeli; muvalat (nikâh akdinde gerçekleşen icap ve kabul kıraati arasında çok fazla sürenin geçmemesi); akdin Tenciz (yani akdin kesin olması ve belirsiz bir duruma veya işe bağlı olamaması) ve akdi okunan kadın ve erkeğin isim, vasıf veya işaret edilerek belirlenmesi ve akdin doğru olarak telaffuz edilmesi gibi.[60]

Halk arasında yaygın olan "nikah akdi (daimi ve geçici) okunmaksızın nişanlılık durumunun bazı mahremiyetleri oluşturduğu" inancı yanlıştır. Nikâh akdinde asıl karar hakkı, kadın ve erkeğe aittir.[61] Yalnızca evlenecek olan bayan bakire ise, fakihlerin çoğu kızın babasının veya büyük babasının iznini nikâh için şart bilmektedir. (bkz. Baba ve Büyük Babanın Velayeti)

Evliliğin Yasak Olduğu Durumlar

Bir kadınla erkeğin evlenmesi çeşitli yollardan haram olabilir.[62] Bu durum (evlenmenin haram olması) bazen daimi ve bazen de geçicidir. Şii fakihlerinin meşhur görüşleri kuramında evliliğin yasak olduğu durumlar şunlardan ibarettir:

Evlenilmesi Haram Olan Kadınlar Açıklama
1. Nesep yolu ile haram olan yakın akrabalar Anne, Kız, Kız kardeş, Hala, Teyze, Erkek kardeşin kızı ve Kız kardeşin kızı.[63]
2. Süt emme yolu ile haram olanlar Nesep yolu ile haram olan yakın akrabalar, süt emmekle veya süt kardeşliği yoluyla da birbirine haram olurlar. (…sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz… Nisa Suresi, 23)
3. Evlenme ile (Sebebi) akraba olanlar Kayınvalide, Eşin babasının annesi (Eşinin babaannesi), Eşin annesinin annesi (Eşin anneannesi), ve … Eşin diğer kocasından olan kızı, gelini, baldız, üvey anne.
4. Eşi olan ve iddet beklemeyen kadın (İhsan ve İ’tidat).
5. Eşi olan evli kadınla veya Ric’i olarak iddet bekleyen kadınla zina yapmak Ebedi olarak evlenilmesi haram olur.
6. Üçüncü Talak (üç kez boşama)
7. Dört kez daimi evlilik yapmak.
8. Kafirlerle evlenmek.
9. Kitap ehli ile evlenmek. Müslüman kadının kitap ehli (Yahudi, Hristiyan gibi semavi din mensupları) ile mutlak olarak; Müslüman erkeğin ise, daimi evlilik yapması haramdır. (Ancak Müslüman erkeklerin kitap ehli kadınlarla geçici nikah kıymalarında bir sakınca yoktur).

Evliliği Sona Erdiren Sebepler

Geçici evliliğin akdi, belirtilen sürenin son bulmasıyla veya erkeğin kalan süreyi kadına bağışlamasıyla biter. Genellikle daimi evlilik öncesi kızın istenmesinden sonra, kızın babasının izniyle nişanlılar arasında geçici evlilik akdi okunur. Böylelikle kız ve erkek arasında mahremiyet oluşur. Burada daimi akdin okunmasından önce erkeğin, eğer geçici akdin süresinden bir süre kalmışsa, kalan bölümünü eşine bağışlamış olması gerektiği konusuna dikkat edilmelidir.

Daimi evlilik akdi, gerekli şartlar doğrultusunda ve doğru bir şekilde meydana geldiyse, aşağıdaki durumların meydana gelmesiyle son bulur:

  1. Erkeğin eşini boşaması,
  2. Ölüm,
  3. Taraflardan birinin dinden çıkması,
  4. Evlilik zamanında Müslüman olmayan çiftlerden birinin evlilik sonrası İslam dinini kabul edip Müslüman olması (kendine özgü şart ve kaideleri ile),
  5. Lian (Lian boşama: Eşlerin bir takım sebeplerle oluşan geçimsizlik durumunda birbirlerinden lanetleşme ile boşanmalarıdır.)

Eşlerin Hakları

Eşlerin her birinin kendi hakları bulunmaktadır. Kuran-ı Kerim’de bu konuya “Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır.”[64] ayetinde işaret edilmiştir.[65] Kadın ve erkek her ikisi de toplumun bir bireyi oldukları için, benzer medeni haklara sahiptirler. Ama aile içinde bu iki birey birbirlerinden ayrı görülmemekte ve hatta birbirlerinin tamamlayıcısı rolündedirler. Her ne kadar aile içinde denge kursalar da aile içindeki görev ve vazifelerinden ötürü aynı hak ve hukuka sahip değillerdir. Aile nizamı gibi her düzenin bir müdür ve yöneticiye ihtiyacı vardır. Aile ocağında bu görev erkeğin omuzlarına yüklenmiştir.[66]

Kuran-ı Kerim’de "biz bazı insanları bazılarına yönetici karar kıldık" demekte ve "erkekleri kadınlara üstün kıldık" dememektedir. Asıl itibari ile insanların bir arada yaşadığı toplum, her cüzün bir vazifesinin olduğu bir mecmuadır. Bu mecmuanın her parçasının bir görevi vardır. Aile hukuku üç ana başlık altında incelenmektedir:

Kadın Hakları Erkeğin Hakları Kadın ve Erkeğin Karşılıklı Hakları
1. Mehriye ve onun erkek tarafından ödenmesini istemek ve mehriye miktarının kadın tarafından düşük tutulması.

2. Nafaka

3. Süt verme ve çocuğa bakma hakkı

4. Birlikte uyuma ve cinsel yakınlıkta bulunma hakkı[67]

1. Boşanma (Talak) Hakkı

2. İstimta Hakkı

3. Kocaya itaat etme; Dışarı gidiş ve gelişlerde ve başkalarının eve gidiş gelişinde kadının eşinden izin alması

4. İddet Bekleme

1. Birbirinin inanç ve ahlakına önem göstermek. [68]

2. Güzel Geçinme ve Muaşeret.[69]

3. Miras Hakkı[70]

İmam Seccad (a.s) hukuk risalesinde eşler arasında var olan hukuku şöyle tanıtmaktadır: “Bil ki eşin sana Allah katından verilmiş bir nimet ve senin huzur, esenlik, muhabbet ve sükûnet kaynağındır. Bu ilahi nimetin şükrünü yerine getir ve kadrini bildiğini ona saygı göstererek ve hüsnü muaşeret ile davranarak, geçimli olarak göster. Kadının erkeğin üzerindeki hakkı erkeğin ona karşı merhametli ve muhabbetli olması, kendisinin ve eşinin, huzur ve sükûnetini sağlaması ve onun doğal ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Erkeğin kadının üzerindeki hakkı kadının eşinin sözünü günaha davet olmadığı sürece kabul etmesi, tartışma çıkarmamasıdır. Bu ağır sorumluluk kadının üzerinedir.[71] Başka bir hadiste ise, şöyle rivayet edilmektedir: Erkeğin cihadı savaş meydanlarında savaşmak olarak ve kadının cihadı ise, eşlik görevini yerine getirmek ve kocasının bazı hoyrat davranışlarına tahammül etmek olarak tanıtılmıştır.[72]

Hukuk konusunun ele alınmasıyla kadın veya erkek tarafından “Nuşuz” (eşin hakkına riayet edilmemesi) meselesinin de gündeme gelmesi mümkündür.[73] Kadının erkeğin hukukunu ihlal etmesi ve yaşantısında sorunların çıkması durumunda, aile yuvasını ıslah etmesi için bir takım aşamalar Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir.

Eş Seçimi

İslam dininde eş seçimi ve kız istemek için özel bir yöntem yoktur. Erkek ve kadından her biri evlilik tavsiyesinde bulunabilirler. Elbette toplumların genelinde erkekler kızları istemeye gitmektedir.

Eş Seçiminde Ölçüler

Eş seçimi için tavsiye edilen bazı ölçüler şunlardır:

1. Din ve dindarlıkta iki taraflı tevafuk ve denklik: Elbette kasıt, ameli olmasa da dine bağlılıktır.[74] Ayrıca özellikle içki içen[75] zina yapan [76]insanlarla evlilik yapmak sakıncalıdır.

2. Güzel ahlak: [77] Şahsın birisi İmam Rıza’ya (a.s) şöyle sordu: “Kızımı kötü ahlaka sahip birisi istemeye geldi. Acaba kızımı ona vereyim mi? İmam Rıza (a.s) şöyle cevap verdi: "Eğer kötü ahlaka sahipse, kızını ona verme."[78]

3. Şerefli bir aileden olması.[79]

4. Aynı sosyal statüyü paylaşmak: Yani eğitim, yaş, kültür, düşünce, ahlaki tutum gibi realitelerde birlik, eşitlik ve denge. Bu ne kadar çoksa, aile içi sorunlar da bir o kadar az olacaktır. Kız ile erkeğin ruhsal halleri birbirine her ne kadar yakınsa, bu evlilik daha güçlü bağlara sahip olur. Bağımlılık ve benzeri sorunların aynı sosyal statüye sahip olma imkânını yok ettiği unutulmamalıdır.

Diğer ölçü ve meseleler daha çok kişisel olup, ferdin toplumsal konumu ile ilgilidir. Bunlar ikinci derecede önem taşır. Gerekli danışmayı yapılıp sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, çözülebilinir şeylerdir. Örneğin: dış güzellik, aynı ırktan olmak, ekonomik güç,…

Evlilik Adabı ve Kültürü

Her kültürde evlenmenin kendine özgü farklı adabı vardır. İlk adım tarafların birbirlerini tanımasıdır. Geçmişte toplumların yaşam alanlarının küçük olması sebebiyle, erkek çocuğun ailesi kendi ailesinin kültürüne ve adabına uygun çocuklarının da kişiliğini göz önünde bulundurarak, evlenilecek eş adaylarını evlatlarına önerirlerdi. Erkek çocuk ise, genellikle bu adaylar arasından birisini seçer ve ailesiyle birlikte kız istemeye giderdi.

Günümüzde ise toplumların yaşam alanlarının genişlemesi sonucu, gençler çoğunlukla kendileri bu görevi üstlenip, kendileri için ideal olan eşi ailelerine tanıtmaktadır. Ailelerin rıza göstermesi, tanışması ve ilk araştırmalar sonrasında kız isteme merasimi resmiyet kazanmaktadır.

İran bilimsel yardımlar encümeninin yaptığı bir araştırmanın sonuçları şöyledir: Kız ve erkek çocukların arasında meydana gelen "arkadaşlık" adı altındaki yakınlaşmaların yalnızca yüzde onu evlilikle sonuçlanmaktadır. Bu yüzde onluk kesimin gerçekleştirdiği evliliklerin en az yarısı ise, ilk bir yıl içeresinde boşanmayla sonuçlanmaktadır.[80] Bu tür arkadaşlıklar ve yakınlaşmalar İslam dininin doğru bulmadığı ve çoğunlukla da haram olan davranışlardır.

Genellikle evlilik yolunda ilk adımı erkek tarafı atar. Ama kız tarafı da sahip olduğu şartları göz önünde bulundurarak, böyle bir adım atabilir. Bunun bir sakıncası yoktur.[81] Kuran-ı Kerim’de geçen Hz. Şuayb (a.s) ve Hz. Musa’nın (a.s) hikayesinden anlaşıldığı üzere, ilk adımı kızın ailesi atmıştır.[82]

Evlilik gerçekleşinceye kadar düzenlenen merasimler, resmi olarak kız isteme merasimi, erkeğin kıza evlilik teklif etmesi, tatlı dağıtılması, nişan merasimi, kına geçesi, düğün vb… çeşitli kültürlerde farklı adablarla gerçekleştirilmektedir. Doğal olarak bu merasimlerin bir kısmı evliğinin ruhuna uygun ve bazıları ise, İslam dininin şer'i hükümleriyle çelişmektedir.

Dış Bağlantılar

Ayrıca Bakınız

Ahirette (Cennette) Evlilik

Kuran-ı Kerim’de cennet ehli eşlerden bahsedilir. Bu eşler ya huriler ya da cennetteki mümin kadınlardır.[83] Eğer eşlerin ikisi de cennet ehli ise ve cennette de birlikte yaşamaya temayülleri varsa, bu evlilik sürecektir. Cennet kadınları için bazı vasıflar zikir edilmiştir.
Örneğin: 1. Güzellik, 2. Muhabbet ehli olmaları, 3. Bekaret, 4. Üstün ahlak 5. Yaş eşitliği 6. Sonsuzluk.

Kaynakça

  1. Teşkil-i Hanivade der İslam, s. 19 ve et-Tahkik, c. 12, s. 234, “Nekehe”.
  2. Bakara Suresi, 230 ve Nisa Suresi, 6.
  3. Nur Suresi, 32.
  4. Tehzibu’l Ahkam, c. 8, s. 29 ve el-Hadaik, c. 24, s. 330.
  5. «و‌اَنکِحُوا الاَیمی مِنکُم والصّلِحینَ مِن عِبادِکُم و اِمائِکُم‌...» Nur Suresi, 32.
  6. Kasas Suresi, 27.
  7. «اِن یکونوا فُقَراءَ یغنِهِمُ اللّهُ مِن فَضلِهِ‌...» Nur Suresi, 32.
  8. «و‌تَذَرونَ ما خَلَقَ لَکُم رَبُّکم مِن اَزوجِکُم بَل اَنتُم قَومٌ‌عَادون» Şuara Suresi, 166.
  9. «اِنَّکم لَتَأتونَ الرِّجالَ شَهوَةً مِن دونِ النِّساءِ بل اَنتم قَومٌ مُسرِفون» Araf Suresi, 81.
  10. İsra Suresi, 32, Neml Suresi, 54.
  11. Buluğu’l İreb, c. 2, s. 45.
  12. Rovzu’l Cenan, s. 5, s. 295 ve et-Tefsiru’l Kebir, c. 10, s. 10.
  13. Mecmeu’l Beyan, c. 3, s. 44 ve Tefsir-i Kummi, c. 1, s. 162.
  14. Fethu’l Bari, c. 9, s. 150; Fıkhu’s-Sünne, c. 2, s. 8 ve Neylu’l Evtar, c. 6, s. 300.
  15. Maide Suresi, 5.
  16. Cevahiru’l Ukud, c. 2, s. 3; Fıkhü’s Sünne, c. 2, s. 8.
  17. Bakara Suresi, 231 - 232.
  18. “İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Bakara Suresi, 234.
  19. el-Keşşaf, c. 1, s. 491.
  20. Nisa Suresi, 20 - 21.
  21. el-Mizan, c. 5, s. 98.
  22. “Hani sen Allah’ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, “Eşini nikâhında tut (onu boşama) ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha lâyıktı. Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda müminlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.” Ahzab Suresi, 37.
  23. “… Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda müminlere bir zorluk olmasın. Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.” Ahzab Suresi, 37.
  24. Tefsir-i Numune, c. 17, s. 322.
  25. Cevahiru’l Kelam, c. 29, s. 33.
  26. el-Mizan, c. 13, s. 88.
  27. “Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir… Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin…”Bakara Suresi, 223; Bakara suresinin 187 ayetindeki “Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın.” ibaresinden kasıt bir çoğuna göre, evlat talep etmektir. Allah-u Teâlâ’dan salih evlat talep etmek, Kur’an’ın farklı konularında beyan edilmiştir. Araf suresinin 189. ayetinde anne ve baba ağzından şöyle nakledilmiştir: “Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince, eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri olan Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.” Başka bir ayet-i kerimede de Hz. Zekeriya’nın (a.s) Allah-u Teâlâ’dan kendi yerine geçecek liyakatte ve Allah’ın razı olduğu bir evlat talep etmesini konu edinmektedir; “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımın isyankâr olmalarından korkuyorum. Karım ise kısırdır. Kendi tarafından, bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” (Meryem Suresi, 5 – 6.) Al-i İmran suresinde de Hz. Meryem’in (s.a) üstünlüklerini gördükten sonra, Rabbine yönelerek şöyle buyurmaktadır: “Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi.” (Al-i İmran Suresi, 38)
  28. “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum Suresi, 21.) Eşler arasında ortak yaşamın başlarında birbirleri arasında birlikteliği sağlayan ve etkileri amel makamında zahir olan meveddettir. Ancak zamanın geçmesiyle yaşlılık ve güçsüzlük dönemine gelindiğinde, meveddetin (muhabbetin) yerini rahmet alır. Genellikle meveddet iki taraflı ama rahmet, tek taraflı ve fedakarlıkla ilgilidir. Çocukları yetiştirmek ve muhtaç olan eşe karşılıksız hizmet etmek, rahmet ve fedakârlıktır. Tefsir-i Numune, c. 16, s. 292 – 293.
  29. Bakara Suresinin 187. ayetinin tefsirinde (هُنَّ‌لِباسٌ لَکُم و اَنتُم لِباسٌ لَهُنّ) bazıları şöyle söylemektedir: Nasıl ki insan giydiği elbiseyle soğuktan, sıcaktan, haşerelerden ve cilt hastalıklarından korunuyorsa, kadın ve erkek de evlenerek birbirlerini günahlardan koruyorlar.
  30. “Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu iyi olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” Nur Suresi, 32.
  31. el-Keşşaf, c. 3, s. 235 – 236.
  32. Nur Suresi, 32.
  33. Nur Suresi, 33.
  34. Kenzu’l İrfan, c. 2, s. 135.
  35. et-Tefsiru’l Kebir, c. 23, s. 214.
  36. Yunus Suresi, 58.
  37. el-Kâfi, c. 5, s. 327; Tahzibu’l Ahkam, c. 7, s. 287.
  38. el-Kâfi, c.5, s. 329.
  39. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Genç yaşta evlenen her gencin ardından şeytan şöyle feryat eder: Yazıklar olsun ona dinini benden korudu." Nehcü’l Fesahe, s. 208, hadis 1034.
  40. Rivayet edildiği üzere Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin kadınlarından en üstünü, yüzleri herkesten güzel ve mihirleri herkesten az olanlardır.” Müstedrek, c. 2, s. 532.
  41. Allah Resulü'nün (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "İslam dininde evlilik oluşumu (yuva kurma ve aile) kadar Allah katında daha sevimli bir oluşum yoktur." Lealiu’l Ahbar, c. 3, s. 251.
  42. Kenzu’l Ummal, 44448.
  43. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Evlenmekle rızkınızı arayın.” Nehcü’l Fesahe: s. 92, hadis 481.
  44. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en hayırlı kadınlarınız, eşleri ile halvet ettiklerinde (baş başa kaldıklarında) haya elbisesini eşi için çıkarandır.” el-Kâfi, c.5, s. 329.
  45. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Kocasına içmesi için su veren kadın için, bir yıl ibadet etmesinden ve o yılın gündüzünü oruçla ve gecelerini ise, namazla geçirmesinden daha hayırlıdır. Kadının kocasına içmesi için verdiği her suda Allah-u Teâla onun için cennette bir şehir bina eder ve altmış günahını da bağışlar." Vesailu’ş-Şia, c. 14, s. 123.
  46. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Kadınlarla fazla halvet etmeyin ki birbirinizden bıkarsınız. Onların yanına gitmeyi azaltarak, bir miktar canını ve aklını baki bırak.” Biharu’l Envar, c. 103, s. 253.
  47. Hz. Fatıma Zehra (s.a) şöyle buyurmaktadır: “Sizin en iyileriniz / hayırlı olanlarınız, insanlara karşı en iyi / yumuşak davrananlarınızdır. En değerli olanlarınız ise, eşlerine karşı merhametli ve bağışlayıcı olanlarınızdır.” Kenzu’l Ummal, c. 7, s. 225.
  48. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Allah katında sizin en değerliniz, eşine saygılı olanınızdır.” Vesailu’ş-Şia, c. 21, s. 311, hadis 27157.
  49. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "İnsanın imanı arttıkça eşine daha fazla muhabbetini ibraz eder." Biharu’l Envar, c. 103, s. 227.
  50. İbn-i Ya’fur İmam Cafer-i Sadık’a (a.s) şöyle der: Bir kızla evlenmek istiyorum, ancak anne ve babam başka bir kızı benimle evlendirmek istiyor. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurur: “Kendi hoşlandığın kızla evlen, anne ve babanın istediği kızı da terk et!” Furu’u Kâfi c. 5, s. 401.
  51. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına “Seni seviyorum” demesi asla kadının kalbinden çıkmaz”. Vesailu’ş-Şia, c. 14, s. 10.
  52. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: “Kendisine rızık bolluğu verildiği halde, (maddi açıdan) ailesine zor tutan bizden değildir”. Müstedek, c. 2, s. 643.
  53. Bir hadiste Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Allah katında erkeğin, eşi ve çocuklarının yanında oturması benim mescidimde itikâf etmesinden daha sevimlidir." Tenbihu’l Havatır, c. 2, s. 122.
  54. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadının uğursuzluğu mehirinin çok oluşu ve eşine itaatsizliğidir.”.
  55. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Cebrail, Peygamber’e (s.a.a) nazil oldu ve şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Rabbin sana selam gönderdi ve şöyle buyurdu: “Bakire kızlar, ağaç üzerindeki meyveler gibidirler. Meyve yetişince, onu toplamaktan başka bir ilaç yoktur. Aksi takdirde güneş ve rüzgar sebebiyle bozulurlar. Bakire kızlar da ergenlik çağına erince, onlara kocadan (evlendirmekten) başka ilaç yoktur. Aksi takdirde, sapıklık ve fesattan güvende olamazlar.”.
  56. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin en kötüleri bekarlardır. Biharu’l Envar, c. 100, s. 220.
  57. Silsiletu’l Yenabiu’l Fıkhiyye, c. 18, s. 32; “el-Muknie”, c. 19, s. 379; “es-Serair”, 467, Şerai’ ve 527 “el-Muhtasar.”
  58. Silsiletu’l Yenabiu’l Fıkhiyye, c. 19, s. 540 “el-Muhtasar”.
  59. Silsiletu’l Yenabiu’l Fıkhiyye, c. 18, s. 332 “İsbahu’ş-Şia”.
  60. Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 222 - 223.
  61. Zenaşui ve Ahlak, s. 13; Hukuk-u Zen der Dovran-ı İzdivaç Çist?, s. 87.
  62. Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 235.
  63. “Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları…” Nisa Suresi, 23.
  64. Bakara Suresi, 228.
  65. Ruhu’l Maani, c. 2, s. 203.
  66. “Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır.” Bakara Suresi, 228 ve Nisa Suresi 34. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.”.
  67. Erkek eşine (eşin kendisini faydasız ve kenara itilmiş olarak hissedecek kadar) itinasız olmamalı. Kadının cinsel ilişki noktasında hakkı en az dört ayda birdir. Kadının ihtiyaç duyması durumunda bu süre daha da kısalabilir. Bakara Suresinin 226. ayetinde bu konu hakkında şöyle buyrulmuştur: “Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Cinsel ilişkinin şer’i bir vecibe olarak dört ay gerçekleşmesi gerekmektedir.
  68. Kadın ve erkek, mutlaka birbirlerinin dini ve ahlaki yaşayışlarına önem göstererek, her biri diğerinin kurtuluşu için adımlar atmalıdır. Bu sebeple, Kur’an’ın bakışıyla müşriklerle evlenilmesinin haram olmasının sırrı, onların ateş ve cehenneme yönlendirmeleridir. “Onlar ateşe çağırırlar…” Kur’an-ı Kerim Bakara Suresi, 221. ayette şöyle buyurmaktadır: “Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır.” (Taha Suresi, 132), Bir hadiste ise, şöyle nakledilmiştir: Gece namazına kalktığında kendi eşini de namaza kaldıran erkek ve kadına, Allah-u Teala rahmet eder. Mizanu’l Hikme, c. 2, s. 18653; Müsned-i Ahmed, c. 2, s 250; Sünen-i Ebi Davud, c. 1, s. 295; Başka bir ayette ise “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” (Tahrim Suresi, 6) ve “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tövbe Suresi, 71).
  69. Aile ortamında kadın ve erkeğin birbirine uygun davranması, aile yuvasını sükûn ve huzurlu bir ortama çevirir. Rum Suresi 21. ayette eşi huzur kaynağı olarak tanıtmıştır. “Kendileri ile huzur bulasınız diye, sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”; “(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah’ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında, kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah’ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah’ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir.” Bakara Suresi, 229. ve Nisa Suresi 19. ayet-i kerimede “Onlarla iyi geçinin” şeklinde emretmektedir.
  70. Kur’an-ı Kerim, kadın ve erkeğin mirası hakkında şöyle buyurmaktadır: “Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)” Nisa Suresi, 12.
  71. وَ أَمّا حَقّ رَعِیتِک بِمِلْک النّکاحِ فَأَنْ تَعْلَمَ أَنّ اللّهَ جَعَلَهَا سَکناً وَ مُسْتَرَاحاً وَ أُنْساً وَ وَاقِیةً وَ کذَلِک کلّ وَاحِدٍ مِنْکمَا یجِبُ أَنْ یحْمَدَ اللّهَ عَلَی صَاحِبِهِ وَ یعْلَمَ أَنّ ذَلِک نِعْمَةٌ مِنْهُ عَلَیهِ وَ وَجَبَ أَنْ یحْسِنَ صُحْبَةَ نِعْمَةِ اللّهِ وَ یکرِمَهَا وَ یرْفَقَ بِهَا وَ إِنْ کانَ حَقّک عَلَیهَا أَغْلَظَ وَ طَاعَتُک بِهَا أَلْزَمَ فِیمَا أَحْبَبْتَ وَ کرِهْتَ مَا لَمْ تَکنْ مَعْصِیةً فَإِنّ لَهَا حَقّ الرّحْمَةِ وَ الْمُؤَانَسَةِ وَ مَوْضِعُ السّکونِ إِلَیهَا قَضَاءُ اللّذّةِ الّتِی لَا بُدّ مِنْ قَضَائِهَا وَ ذَلِک عَظِیمٌ وَ لا قُوّةَ إِلّا بِاللّهِ.
  72. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala kadın ve erkekler için cihadı farz kılmıştır. Erkeklerin cihadı (din ve memleketi korumak için) mal ve canını Allah yolunda feda etmesidir. Kadının cihadı ise, eşinin sıkıntılarına sabır etmesidir. Mekarimu’l Ahlak fi Hakki’z Zovc ale’l Mer’e, Beyrut, s. 215.
  73. Cevahiru’l Kelam, c. 31, s. 201; Minhac, Sistani, c. 2, s. 106.
  74. Peygamber Efendimiz (s.a.a) evlenmek isteyen bir şahsa şöyle buyurmuştur: “Dindar bir eş edin” Vesail, c. 14, s. 30. Diğer bir hadiste ise, şöyle buyurmaktadır: “Her kim bir kadınla malı için evlenirse, Allah onu kendi başına bırakır. Her kim bir kadınla güzelliği sebebiyle evlenirse, onda hoşuna gitmeyen şeyi görür. O halde dindar kadınlarla evlenin. Kim bir kadınla dininden dolayı evlenirse, Allah bunları (diğer özellikleri) onun için bir araya getirir.”
  75. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İçki içen birisi evlenme teklifinde bulunursa, kabul etmeyin.” Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 79.
  76. “Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah’a ortak koşan bir kadınla evlenir. Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah’a ortak koşan bir erkek evlenir. Bu, mü’minlere haram kılınmıştır.” Nur Suresi, 3.
  77. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlaklı kişilerle evlenin. Eğer böyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük fitne ve fesat meydana gelir.” Vesail, c. 14, s. 51.
  78. Biharu’l Envar, c. 100, s. 235.
  79. “Hezra ed-Demen’den sakının.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! "Hezra ed-Demen" ne demektir?” diye sorduklarında ise, şöyle buyurdu: “Kötü bir ailede büyüyen güzel yüzlü kadın .Vesail, c. 20, s. 48.
  80. Asr-ı İran-i.
  81. Teşkili Hanivade der İslam, s. 131.
  82. “Şu’ayb, “Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan, o da senden olur. Ben, seni zorlamak da istemiyorum. İnşaallah beni, salih kimselerden bulacaksın” dedi.” (Kasas Suresi, 27).
  83. “Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.” Yasin Suresi, 56.

Bibliyografi

  • Emali.
  • el-İntisar.
  • Biharu’l Envar.
  • el-Burhan fi Tefsiri’l Kur’an.
  • et-Tibyan fi Tefsiri’l Kur’an.
  • Tahriru’l Vesile.
  • et-Tahkik fi Kelimati’l Kur’ani’l Kerim.
  • Teşkili Hanıvade der İslam.
  • et-Tefsiri’l Kebir.
  • Tefsir-i Kenzu’d-Dakaik ve Bahru’l Karaib.
  • Tefsiru’l Kummi.
  • Tefsir-i Numune.
  • Tefsir-i Nuru’s-Sakaleyn.
  • Tehzibu’l Ahkam.
  • Camiu Ahadisu’ş-Şia fi Ahkami’ş-Şeria.
  • Camiu’l Beyan an Te’vili’l Kur’an.
  • Cevhiru’l Kelam fi Şerh-i Şerayiu’l İslam.
  • el-Hadaiku’n-Nadire fi Ahkami’i İtreti’t Tahire.
  • Hukuk-u Zen der Dovranı İzdivaç Çist.
  • Hukuk-u Medeniyi Hanivade.
  • Sefinetu’l Bihar ve Medinetu’l Hükm ve’l Asar.
  • es-Sihah Tacu’l-Lugat ve Sihahu’l Arabiyye.
  • Urvetu’l Vuska.
  • el-Fıkh ale’l Mezahibi’l Erbaa ve Mezhebi Ehlibeyt (a.s).
  • Fıkhu’l Kur’an, Ravendi.
  • Kamus-u Kur’an.
  • el-Kâfi.
  • el-Keşşaf.
  • Kenzu’l İrfan.
  • Kenzu’l Ummal fi Süneni’l Akvali ve’l Ef’al.
  • Lisanu’l Arab.
  • Mecmeu’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an.
  • Muhtelefu’ş-Şia fi Ahkami’ş-Şeria.
  • Mesaliku’l Efham ila Ayati’l Ahkam.
  • Müstedreku’l Vesail.
  • el-Muğni ve Şerhu’l Kebir.
  • Miftahu’l Kerame fi Şerh-i Kavaidi Allame.
  • Müfredat-ı Elfazu’l Kur’an.
  • el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an.
  • en-Neseb ve Furuuhu’l Fıkhiyye.
  • Necatu’l İbad.
  • Vesailu’ş-Şia.