Nafaka
Fıkıh Hükümlerı |
---|
Nafaka (Arapça: النفقة), yiyecek, giyecek ve mesken gibi zorunlu geçim giderleri için kullanılan bir terimdir. Evlilik, akrabalık ve mülkiyet nafakanın farz olma nedenlerindendir.[1]
İhtiyaç durumunda ebeveyn ve çocukların ve daimi zevcenin nafakası farz, diğer akraba ve yakınların nafakası ise müstahaptır. Hanımın nafakası, nüşuz ve talak durumunda düşer.
Etimoloji
“Nafaka” sözlükte, hazine, harç, günlük giderler ve masraflar anlamındadır. Ayrıca başkasının geçimini üstlenmek ve o kişinin geçim masraflarını karşılamak anlamında da kullanılmaktadır (Türkiye’de daha çok bu anlam kullanılmaktadır). Fıkıh literatüründe de kişinin konum ve statüsünü gözetecek yaşamını sürdürmektir. Şöyle ki kişinin yiyecek, giyecek ve meskûn ihtiyacının karşılanmasının sağlanması.[2] Fakihler nafaka kavramına pek değinmemiş, daha çok onun mısdak ve ölçütünü zikretmişlerdir. Onlara göre, evlilik, akrabalık ve mülkiyet nafaka sebebidir.[3]
Kur’an’da Nafaka
Kur’an ayetlerinde nafakaya değinilmiştir:
- “Onların, yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir.”[4]
- “Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.”[5]
Eş ve Zevcenin Nafakası
Kadının nafakası erkeğin uhdesindedir ve erkeğin bu nafakayı vermesi için kadının nafakaya ihtiyaç duyma şartı yoktur.[6] Kadının nafakası onun konum ve statükosuna göre olmalıdır. Örneğin kadın evlenmeden önce hizmetçi sahibi ise, evlendikten sonra hizmetçi temin etmek kocanın uhdesindedir ve onun nafakasından sayılmaktadır. İslam fıkhında, kadının nafakasının belirli bir miktarı yoktur. Buradaki ölçüt kadının örfteki ihtiyaçlarının giderilmesidir. Örneğin yiyecek, giyecek ve mesken.
Nafakanın Tutar ve Miktarı
Kadının nafaka tutarının ölçüsü hakkında fıkıhta ihtilaf vardır. Erkeğin varlık ve yokluğu ile kadının durumu veya her ikisi de nafakada kıstas sayılmıştır. Şia fıkhında erkeğin varlık ve yokluğunun kıstas olduğunun delili Talak Suresinin 7. ayetidir.[7] Ancak muhalifler (Sünniler), zevç (koca), nafakadan her ne kadar ödeyebilirse (zevcenin statüsüne göre) ödemeli ve onun geri kalanı zevcin uhdesinde baki kalmaktadır. Onlar, buna delil olarak aynı ayetin sonuna istinat etmektedirler.[8] Cevahir kitabının yazarına göre, ayet zevce dışındakilerin nafakası hakkındadır ve infak edicinin olmaması durumunda sakıt olur.[9]
Bazı fakihler, erkeğin nafaka verme gücü yoksa, kadının fesih (evliliği bitirme) hakkının olduğunu ileri sürmüştür. Bakara Suresinin 229. ayeti onların dayanağıdır.[Not 1] Onlara göre, kadının nafaka vermeden tutulması bu ayetteki “iyilikle tutmak” değildir. Hâkimin olmaması durumunda, zevcenin fesih hakkı vardır. Şii fakihlerin çoğu, zevcenin böyle bir hakkı olmadığını ileri sürmektedir.[10]
Hükümleri
- Kadının nafakası, iddet beklediği dönemde kocanın uhdesindedir. (Boşanmış ve talak iddeti beklemekte olan kadın).
- (Geçici olmayan) daimi eşin nafakası farzdır.
- Kadının nafakası, kocasına nüşuz olduğunda veya talakla sakıt olur.
- Mürtedlik (kadın İslam dininden çıkarsa) durumunda nafaka sakıt olur.[11]
Ebeveyn ve Çocukların Nafakası
Şii fakihler, çocuklar için belirli bir nafaka yaşı belirlememişlerdir. Bilakis çocukların nafakasında çocuğun yoksulluğu ve ihtiyaç sahibi olması ve babanın varlığı şart koşulmuştur.
Baba ve annenin nafakası, ihtiyaçları durumunda, çocuklarına farzdır. Çocukların olmaması veya varlıklarının olmaması durumunda nafaka torunlarına aittir.[12] Çocukların nafakası, babaya aittir. Babanın ölmesi veya çocukların nafakasını üstlenmeye güç yetiremediği durumda, onların nafakası büyük babaya ait olur. Baba tarafından dedenin olmaması veya nafakayı verecek gücünün olmaması durumunda, onun temini anneye aittir. Annenin olmaması veya kendisinin de geçim sıkıntısı çekmesi halinde, baba ve annesinin annelerine aittir, yani babaannesi veya anneannesine ait olacaktır.[13]
Kişinin kendi nafakası, başka kişilere ve eşin nafakası akrabalarına daha önceliklidir.[14] Çocukların nafakası da ebeveynlere önceliklidir. Nafaka vermeye gücü yeten birisi, vermekten kaçınırsa, hâkim (yargıç) o kişiyi nafaka vermeye mecbur kılabilir.[15]
İran Medeni Yasası
İran medeni yasasında, eş, çocuklar ve ebeveynin nafakası ve konuyla ilintili bazı yasalar belirtilmiştir.[16]
Kaynakça
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 313.
- ↑ Dehhuda, c. 14, s. 22.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 313.
- ↑ Bakara, 233.
- ↑ Nisa, 34.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 319.
- ↑ “Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. Rızkı dar olan da, Allah'ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.”
- ↑ “Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.”
- ↑ Nefefi, Cevahiru’l Kelam, c. 31, s. 33, 333.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 287.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 314.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 322, 323.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 322, 323.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 319.
- ↑ İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, c. 2, s. 323.
- ↑ Kanun Medeni, madde, 1107, 1999, 1201, 1203.
- ↑ Boşanma iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir).
Bibliyografi
- İmam Humeyni, Tahriru’l Vesile, Müessese-i Matbuat-ı Daru’l İlm, Kum.
- Dehhuda, Lügatname, Muhammed Muin ve Seyyid Cafer Şehidi denetiminde, Müessese Lügatname Dehhuda, 1377 h.ş.<