Cemaat Namazı
Bu makale konuyu genel bakımdan ele almış açıklayıcı bir amaçla yazılmıştır ve fıkhi hükümleri ayrıntılı olarak anlamak için yeterli değildir. |
Cemaat namazı (Arapça:صلاة الجماعة ), toplu olarak yapılan en önemli ibadetlerden biridir. Cemaat namazı, dinin toplumsal ve ibadi olan iki yönünü kapsamına almaktadır. Önde duran kişiye “imam” ve arkada durarak cemaat imamına uyan kişilere ise, “me’mum” denir.
Fıkıh Hükümlerı |
---|
Bazı hadislerden anlaşıldığı kadarıyla, namaz ilk olarak cemaat namazı şeklinde teşrii edilmiştir.[1] İlk cemaat namazı, Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) imametinde ve Hz. Ali (a.s) ile birlikte kılınmıştır.
Cemaat namazının ibadet ve ahlaki boyutları olduğu gibi, siyasi ve sosyal alanda çok sayıda faydaları da vardır. Allah’a hep beraber ve birlikte ibadetin izhar edilmesi, toplum düzeyinde dinin zuhur ve tecellisi, güzel işleri gerçekleştirip, günahlardan uzak durmak için yardımlaşma ve işbirliği, İslam toplumunun hüviyet bulması, insanların birbirini daha yakından tanıması ve Müslümanlar arasında kendine has bir disiplinle dayanışma ve ilişkisi gibi faydaları vardır.[2]
Hadislerde cemaat namazına katılmak için çok vurgu yapılmış ve bunun için gerekirse zorluklara katlanılması istenilmiştir.[3] Cemaat namazının bir çok sevabından bahsedilmiştir. Öyle ki cemaat namazına katılan kişilerin sayısı onu geçerse, sevabı sayılamayacak kadar çoktur. Cemaat namazı, Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) sünnetlerindendir ve her kim özürsüz olarak cemaat namazına katılmazsa, gerçek namaza ulaşamaz.[4]
Cemaat Namazının Yeri
Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’in iki yerinde cemaat namazına emretmiştir.[5]-[6] Rivayet ve hadislerde çok sayıda tavsiyelere ek olarak, bir çok bereket ve faydasından da bahsedilmiştir. Örneğin: Nifaktan uzak durma nedeni,[7] Allah ve meleklerinin hoşnutluğu,[8] günahların bağışlanması,[9] kıyamet zorluklarından kolaylık, cennete girmek,[10] duaların kabul olma nedeni[11] ve başkaları için şefaat başarı ve tevfiki.[12]
Özürsüz olarak cemaat namazını terk etmek, namazın kabul olmama nedenlerinden sayılmış ve cemaat namazını küçük saymak Allah’ı küçük saymak olarak değerlendirilmiştir.[13]
Cemaat namazında sayı her ne kadar çok olursa, Allah katında daha sevimli[14] ve sevabı daha çoktur:
Eğer me’mum 1 kişi olursa, namazın fazileti 150 kat;
Eğer 2 kişi olursa, namazın fazilet ve sevabı 600 kat;
Eğer 9 kişiden çok olursa, böyle bir namazın sevabını Allah’tan başka kimse sayamaz.[15]
Bazı hadislerde cemaatle kılınan bir namazın evde kırk yıl boyunca kılınan namazdan daha üstün olduğu geçmiştir.[16] Başka bir rivayette bir âlimin arkasında cemaat namazı kılmanın fazileti, Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) imametinde kılınan namazla aynı tutulmuştur.[17]
Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim camiye doğru giderse, attığı her adımda amel defterine bin iyilik (sevap) yazılır ve ona yetmiş bin derece verilir. Eğer bu hal üzere ölürse, Allah-u Teâlâ kabirde onu ziyaret etmeleri ve kabirdeki yalnızlıkta onun arkadaş ve refakatçisi olmaları için, yeniden dirilecekleri güne kadar onunla kalmaları için yetmiş bin meleği görevlendirir.”[18]
Tarihçe
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Meryem’in (s.a) cemaat namazına katıldığı geçmiştir. İslam dininde ilk cemaat namazı, Hz. Resul-ü Ekrem’in (s.a.a) imametinde ve Hz. Ali (a.s) ile kılınmıştır. Daha sonra Cafer-i Tayyar, babası Ebu Talib’in emri ile bu cemaate katılmıştır.[19] Hz. Hatice (s.a) İslam’da cemaat namazına katılan ilk kadındır.[20]
Cemaat Namazı, Müstahap mı, Farz mı?
Şia fakihlerinin görüşüne göre, cemaat namazı tekitle müstahaptır.[21] Hanbeliler ve bazı Hanefiler cemaat namazını farz-ı ayn bilmektedirler,[22] ancak cemaatin ikame edilmesini onun doğruluk şartı olarak bilmemektedirler.[23] Bazı Şafiler ise, cemaat namazını erkekler için sefer hali dışında farz-ı kifai bilmektedirler.[24] Hanefilerin, Malikilerin çoğunluğu ve bazı Şafiiler, Cuma namazı dışındaki tüm farz namazlarda cemaat namazında hazır bulunmayı meşakkatli olmaması ve hazır olma gücü olması halinde tekitle müstahap bilmektedirler.[25]
Şia fakihlerinin meşhur görüşüne göre, fıtır bayramı ve kurban bayramı namazlarının, tüm vücub şartlarının (masum İmamın huzurda olma şartı dahi) olması durumunda cemaatle kılınması farzdır.[26] Hanefi[27] ve Hanbelilerin görüşü de bu yöndedir. Ancak Malikiler ve Şafiiler bayram namazlarını cemaatle kılmayı müstahap bilmektedirler.[28] Aynı şekilde tüm İslam mezheplerine göre Cuma namazında cemaat, namazın doğruluk şartıdır.[29]
Ehli sünnet fakihlerinin çoğunluğunun görüşüne göre, müstahap namazların tamamı cemaatle kılınabilir.[30] Malikiler ve Hanefiler, Ramazan ayındaki müstahap namazlar ve Ayat namazları dışındaki namazların cemaatle kılınmasını mekruh bilmektedirler.[31] Şia fakihler, müstahap namazların cemaatle kılınmasını yağmur namazı dışında meşru bilmemekte ve cemaatle kılınan tüm müstahap namazları –teravih namazı dâhil- bidat bilmektedirler.[32] Elbette bazı fakihlere göre, Fıtır ve Kurban bayramı namazlarının cemaatle kılınması gaybet döneminde caiz ve müstahaptır.
Cemaat Namazı Nasıl Kılınır?
Cemaat namazının, farz namazlardaki kılınma şekli neredeyse tüm İslam mezheplerinde aynıdır. Bu namazda cemaat imamı, kendisine uyulan me’mumların temsilcisi unvanı ile onlar adına birinci ve ikinci rekatta Fatiha suresi ve sureyi okur; imama uyanlar ise, cemaat imamına uyma adına ilk iki rekatın hareket ve amellerinin zikirlerini okuyarak, geriye kalan rekatların tüm amellerini sessizce imamla birlikte yerine getirirler. Me’mumlar, namazın fiillerinde bilerek cemaat imamından öne geçemezler. Şia fakihlerin meşhur görüşüne ve bazı Ehli sünnet mezheplerine göre, her ne kadar bazı fakihler doğruluk şartı ve bazıları cemaat şartı bilseler dahi, me’munların cemaat imamına namazın fiillerinde uymaları namazın doğruluk şartı değildir.[33]
Cemaat Namazının Doğruluk Şartı
Şia ve Sünni fakihler, cemaat namazının doğru bir şekilde icra edilmesi için bazı şartları gerekli bilmişlerdir. İşte o şartlardan bazıları:
- Cemaat namazında en az iki kişi olmalıdır. Bunlardan birisi imamlık görevini üstlenmelidir. Bu şart, Cuma ve bayram namazlarında daha farklıdır.
- Cemaat imamı ile muktedilerin (imama uyanlar) namazlarının farz veya müstahap olması açısından bir olması (yağmur namazı gibi cemaatle kılınabilen müstahap namazlar).
- Muktedilerin cemaat imamından önde olmamaları.
- Cemaat imamı ile birinci saftakiler arasında bir engel olmamalıdır. Öyle ki muktediler cemaat imamını görebilmelidirler.
- Cemaat namazının sıraları birbirine bağlantılı olmalıdır.
- İmamın durduğu yer, cemaatin durduğu yerden yüksekte olmamalıdır. Bundan dolayı genellikle camilerin mihrapları daha aşağıda yapılmaktadır.
Cemaat İmamının Şartları
Cemaat namazında önde duran ve arkadakilerin kendisine uyduğu kimseye “imam” denir. İslam’ın sosyal ve siyasi düzeninde bir grubun önderliğini yapan kişilerin, bazı fazilet ve üstünlüklerinin olması gerekmektedir. Bu şekilde onun fazilet ve üstünlükleri başkalarına esin ve ilham vermiş olur. Cemaat namazında da imamın adalet ve doğru kıraatinin yanı sıra, ilim, amel ve takva gibi başkalarından bir takım üstünlüklere sahip olması gerekmektedir. Bu şekilde insanların güvenebileceği birisi,[34] muktedilerin (ona uyanların) dünyada manevi liderliğine layık,[35] ahirette şefaatçi[36] olması ve camilerin ziynet ve süsü olmuş olsun.[37]
İmama uyan muktediler de empati ile cemaat imamına uymalı ve caminin yöneticiliğini onun takdir ve iradesine bırakmalı, tenkitçi olmamalı, cemaatin fayda ve avantajlarını küçük isteklere tercih etmemeli ve her daim “Yedullahi maa’l Cemaat”[38] (Allah’ın eli ve yardımı cemaat üzerinedir) olduğunu hatırlarında tutmalıdırlar.
Mezkûr şartlar hakkında İslam mezhepleri arasında cemaat imamının adaleti hakkında anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Şia ve Hanefiler ve bazı Şafiiler bu şarta oldukça vurgu yapmış ve açıkça fasık imamın kıldırdığı cemaat namazının batıl olduğunu beyan etmişlerdir. Ancak öteki Ehli sünnet mezhepleri cemaat namazının ikame edilmesine vurgu yapmışlardır.[39]
Tüm fıkhi mezheplerin tamamının görüşü, içlerinde erkek olan cemaate kadının imamlık yapamayacağı yönündedir. Ancak Şafii, Hanbeli ve bazı Şia fakihlerinin görüşüne göre, kadınlardan teşkil olan cemaate kadının imamlık yapmasında sakınca yoktur.[40]
Cemaat Namazının Adabı
Namaz kılanların ‘Allah yolunda cihat sevabı verilen’[41] ilk sırayı düzenlemeleri ve korumaları[42] çok iyidir. Kendi namazları ile ilgilenmeleri ve başkalarının yaptıklarına aldırmamaları, cemaat imamının yaptıklarıyla uyumlu olmaları, onun yaptıklarına riayet etmeleri, cemaatin düzenini korumaları ve bozmamaları, en güzel elbiselerini giymeleri, koku sürmeleri, sıralarda başkalarına rahatsızlık vermemeleri, beden veya ağızlarının kokusu başkalarını rahatsız etmemeli, namaz sırasında başkalarını rahatsız edecek şekilde ses (namazı sesli bir şekilde kıraat etmesi gibi) çıkarmaması, din kardeşlerinin halini sorarak selamlaşması, orada olmayan cemaattekilerin durumunu sorması müstahaptır. Cemaat imamı da cemaate katılanların hal ve durumuna riayet etmelidir.[43]
Cemaat Namazının Eser ve Etkileri
İslam dininin cemaat namazına yönelik oldukça fazla vurgu yapması, cemaat namazının Müslümanların sosyal ve manevi yaşamlarında çok sayıda eser ve bereketini ortaya koymaktadır. Bu eser ve bereketin en önemlileri şunlardan ibarettir: İslam’ın tanınması ve genelleşmesi, insanlar arasında ihlas,[44] dinin azametine işaret, düşmanların kalbinde korku icat ederek müminlere huzur vermesi, toplumda namazın yayılması ve derinleşmesi, sosyal psikolojinin takviye edilmesi ve dini kardeşlik duygusunun güçlendirilmesi, otoriter ve bireyci ruh halinin yok edilmesi, din kardeşleri arasında işbirliği, yardımlaşma ve sorunların çözümü, ilim, takva, adalet, düzen, salihlerle birlikte olma…gibi.
En Önemli Cemaat Namazları
Yüzyıllar boyunca her millet ve mezhepten Müslümanların birlikte teşkil ettiği ve aralarında birlik ve empatiye neden olan Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebi’de kılınan namazlar en önemli cemaat namazlarından sayılabilir. Hac döneminin en kalabalık dönemlerinde Mescid-i Haram’da kılınan cemaat namazına yaklaşık olarak 4 milyon Müslüman katılmaktadır.
Ayetullah Muhammed Hüseyin Kaşifu’l Ğıta, Irak alimleri tarafından hicri kameri 1350 yılında “Kudüs İslam Kongresi”ne katılmıştır. Ayetullah Kaşifu’l Ğıta’nın büyük bir şahsiyet olması, Mescidu’l Aksa’da onun cemaat imamı olmasına neden olmuş ve kongreye katılan başta İslam alimleri olmak üzere, binlerce kişi ona iktida ederek uymuştur. O dönemler Şialar hatta Beyrut’ta bile takiyesiz bir şekilde camilerde namaz kılamamaktaydılar. Ancak bu olaydan sonra durum değişmiş ve Şialara öteki mezheplere baktıkları gibi bakmaya başlamışlardır.
Kaynakça
- ↑ İştihardi, c. 2, s. 84.
- ↑ İbn-i Babeveyh, c. 1, s. 262, c. 2, s. 325.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mızrak uçlarında da olsa cemaat namazlarına katılın.” Yani cemaat namazına katılmak, her ne kadar zor ve sıkıntılı olsa da katılın. Biharu’l Envar, c. 88, s. 4.
- ↑ Kuleyni, c. 3, s. 372.
- ↑ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرّٰاكِعٖينَ ; “Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.” (Toplu olarak rükudan kasıt cemaat namazıdır), Bakara, 43.
- ↑ يَا مَرْيَمُ اقْنُتٖى لِرَبِّكِ وَاسْجُدٖى وَارْكَعٖى مَعَ الرَّاكِعٖينَ ; “Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle (rüku edenlerle) beraber sen de eğil (rüku et). Al-i İmran, 43.
- ↑ Müstedreku’l Vesail, c.1, s. 488.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah üç gruptan hoşnuttur: 1- Gece kalkarak gece namazı kılanlardan. 2- Safa durarak namaz kılan topluluktan. 3- Düşmanlar karşısında Allah yolunda sırada duran topluluktan.” Sevabu’l A’mal, s. 96.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim imanlı ve temiz bir niyetle cemaat namazına katılırsa, amellerini baştan alsın.” (geçmiş günahlarının af edildiğine kinayedir). Sevabu’l A’mal, s. 87.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Cemaat namazına doğru yürüyen hiçbir mümin yoktur ki Allah kıyamet gününün dehşetini ondan hafifletmiş ve ona cennete gitmesini emretmiş olmasın.” Vesailu’ş Şia, c. 5, s. 372.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah, namazını cemaatle kılan ve sonra O'ndan hacetini isteyenin hacetini oradan ayrılmadan yerine getirmemekten hayâ eder.” Biharu’l Envar, c. 88, s. 4.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah, her birinin (kıyamet gününde) seksen bin kişiye şefaat etmesine izin verdiği üç grubu hesapsız olarak cennete koyacağını vaat etmiştir: 1- Müezzin. 2- Cemaat imamı. 3- Abdest alıp, sonra camiye girip ve cemaat namazına katılan herkes.” Müstedreku’l Vesail, c. 1, s. 488.
- ↑ “Her kim onu hakir görürse, şüphesiz ve kesinlikle Allah da onu hakir eder.” Men la Yahduruhu’l Fakih, c. 1, s. 377.
- ↑ Kenzu’l Ummal, c. 8, s. 258.
- ↑ Müstedreku’l Vesail, c. 1, s. 487; Risale-i İmam Humeyni, mesele: 1400.
- ↑ Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.a) cemaat namazının önemi hakkında şöyle buyurmuştur: “Kişinin cemaatle kıldığı namaz, kırk yıl evinde kıldığı namazdan daha üstündür.” Denildi ki: “Ya Resulullah! Günlük namaz mı?” Resulullah Efendimiz (s.a.a): “Tek bir namaz” diye buyurdu. Müstedreku’l Vesail, c. 1, s. 488.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir alimin arkasında namaz kılarsa, sanki Resulullah’ın arkasında namaz kılmış gibi olur.” Biharu’l Envar, c. 88, s. 119.
- ↑ Sevabu’l A’mal, s. 259; Bihar, c. 85, s. 434.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 85, s. 3.
- ↑ Usdu’l Ğabe, İbn-i Esir, c. 3, s. 414.
- ↑ Tusi, 1387, Neraki, c. 8, s. 11, 12.
- ↑ İbn-i Esir, c. 5, s. 564, 566.
- ↑ Zuheyli, c. 2, s. 1169.
- ↑ Hatip Şerbini, c. 1, s. 229, 230.
- ↑ Nevevi, c. 4, s. 188; Zuheyli, c. 2, s. 1167, 1168.
- ↑ İbn-i Babeveyh, 1415, s. 149; Muhakkik-i Hilli, c. 1, s. 78; Neraki, c. 6, s. 6.
- ↑ Bkz. Kasani, c. 1, s. 616.
- ↑ Bkz. Hatip Şerbini, c. 1, s. 225; Behuti Hambeli, c. 1, s. 553.
- ↑ Ebu’l Fazl Musili, c. 1, s. 83; Allame Hilli, c. 1, s. 51; Behuti Hambeli, c. 1, s. 552, 553.
- ↑ İbn-i Kudame, c. 1, s. 775, 776; Ceziri, c. 1, s. 370, 371.
- ↑ Şemsu’l Eimme Serahasi, c. 2, s. 37; Ceziri, c. 1, s. 370.
- ↑ Tusi, c. 1, s. 530.
- ↑ Ceziri, c. 1, s. 381, 85; Burucerdi, c. 17, s. 229, 232.
- ↑ Müstedreku’l Vesail, c. 1, s. 490.
- ↑ Müstedreku’l Vesail, c. 1, s. 491; Vesail, c. 5, s. 416.
- ↑ Vafi, c. 2, s. 177.
- ↑ Nuru’s Sakaleyn, c. 2, s. 19.
- ↑ “Allah’ın eli ve yardımı cemaat üzerinedir.” Nehcü’l Belağa, Subhi Salih, s. 31.
- ↑ İbn-i Kudame, c. 2, s. 22.
- ↑ Şafii, c. 1, s. 191; Tusi, c. 1, s. 157; İbn-i Kudame, c. 2, s. 33; Nevevi, c. 4, s. 255.
- ↑ Hz. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Birinci safta namaz kılmak, Allah yolunda cihat etmek gibidir.” Vesailu’ş Şia, c. 5, s. 387.
- ↑ Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim namazda ilk sıra ve birinci tekbiri korur ve Müslümana eziyet etmezse, Allah ona müezzinlere dünya ve ahirette verdiği mükâfatı verir.” Vesailu’ş Şia, c. 5, s. 387.
- ↑ Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) beni Yemen’e gönderirken ona şöyle sordum: ‘Onlara nasıl namaz kılayım?’ Şöyle buyurdular: “Onların en zayıflarının kıldığı gibi namaz kıl ve müminlere karşı şefkatli ve merhametli ol.” Nehcü’l Belağa, 52. Mektup.
- ↑ İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cemaat namazı, ihlas, tevhit, İslam ve Allah’a ibadetin zahir, aşikâr ve meşhur olması için teşrii edildi.” Vesailu’ş Şia, c. 5, s. 372.
Bibliyografi
- Kur’an-ı Kerim.
- İbn-i Esir, Camiu’l Usul fi Ahadisi’r Resul, Abdulkadir Arnavut baskısı, Beyrut, 1983.
- İbn-i İdris-i Hilli, Kitabu’s Serair el-Havi li-Tahriri’l Fetava, Kum, 1410- 1411.
- İbn-i Babeveyh, İlelu’ş Şeraii, Necef, Kum Ofset baskısı, 1966.
- İbn-i Babeveyh, el-Muknie, Kum, 1415.
- İbn-i Hacer-i Askalani, Telhisu’l Habir, Beyrut, Daru’l Fikr.
- İbn-i Hacer-i Askalani, Fethu’l Bari, Şerh-i Sahih-i Buhari, Beyrut, Daru’l Marifet.
- İbn-i Hazm, el-Muhalla, Ahmed Muhammed Şakir baskısı, Beyrut, Daru’l Cil.
- İbn-i Abidin, Haşiye Reddu’l Muhtar ale’d Durru’l Muhtar, Şerh-i Tenviri’l Ebsar, Beyrut ofset, 1979.
- İbn-i Kudame, el-Muğni, Beyrut, Daru’l Kitabu’l Arab.
- İbn-i Mace, Sünen-i İbn-i Mace, Muhammed Fuat Abdu’l Baki, Kahire, 1954.
- Abdullah b. Mahmut Ebu’l Fazl Musili, el-İhtiyar li-Talili’l Muhtar, Talikat Mahmut Ebu Dakika İstanbul, 1984.
- Süleyman b. Eş’es Ebu Davut, Sünen-i Ebu Davut, Sait Muhammed Liham baskısı, Beyrut, 1990.
- Ali Penah İştihardi, Takrir Bahsi es-Seyyidu’l Burucerdi, Kum, 1416.
- Muhammed Hüseyin İsfahani, Buhus-u fi’l Fıkh, Kum, 1418.
- Muhammed b. İsmail Buhari, Sahih-i Buhari, İstanbul, 1981.
- Murtaza Burucerdi, el-Mustened fi Şerhi’l Urveti’l Vuska, Takrirat-ı ders-i Ayetullah Hoi, c. 17, Kum, 2000.
- Mansur b. Yunus Behveti Hambeli, Keşşafu’l Kına an metni’l İkna, Muhammed Hasan Şafii baskısı, Beyrut, 1997.
- Muhammed b. İsa Tirmizi, Sünen-i Tirmizi, c. 1, Abdulvahhab Abdullatif baskısı, Beyrut, 1403.
- Tavzihu’l Mesail Meraci, Kum, Defter-i İntişarat-ı İslami, ş. 1378.
- Abdurrahman Ceziri, Kitabu’l Fıkh ale’l Mezahibi’l Erbea, Beyrut, 1990.
- Hurr-ü Amuli, Vesailu’ş Şia.
- Muhammed b. Ali Hasaki, ed-Durru’l Muhtar, İbn-i Abidin.
- Muhammed b. Ahmed Hatip Şerbini, Muğni’l Muhtac ila Marifeti Meani Elfazi’l Minhac, maa Talik Cubeli b. İbrahim Şafii, Beyrut, Daru’l Fikr.
- Ahmed Hansari, Camiu’l Medarik fi Şerhi’l Muhtasaru’n Nafi, Ali Ekber Ğaffari, c. 1, Tahran, 1355 h.ş.
- Ebu’l Kasım Hoi ve Cevad Tebrizi, Sıratu’n Necat, Ayetullah Uzma Hoi'nin İstiftaatı ve Ayetullah Uzma Tebrizi’nin Talikatı, Kum, 1418.
- Vehbe Mustafa Zuheyli, el-Fıkhu’l İslami ve Edilletuhu, Dimeşk, 1997.
- Muhammed b. İdris-i Şafii, el-Umm, Beyrut, 1983.
- Muhammed b. Ahmed Şemsu’l Eimme Sarahsi, Kitabu’l Mebsut, Beyrut, 1986.
- Muhammed b. Mekki, Şehid-i Evvel, ed-Durusu’ş Şeriyyet fi Fıkhı’l İmamiye, Kum, 1414.
- Muhammed b. İsmail Sanaani, Sebulu’l İslam, Şerh-i Buluğu’l Meram, İbn-i Hacer Askalani, Beyrut, 1960.
- Muhammed b. Hasan Tusi, Tehzibu’l Ahkam, Hasan Musevi Horasan baskısı, Beyrut, 1981.
- Muhammed b. Hasan Tusi, Kitabu’l Hilaf, Kum, 1417.
- Muhammed b. Hasan Tusi, el-Mebsut fi Fıkhi’l İmamiye, c. 1, Muhamemd Taki Keşfi baskısı, Tahran, 1387.
- Hasan b. Yusuf Allame Hilli, Tahriru’l Ahkam, Kum, Müessese-i Al-i Beyt.
- Ali b. Hüseyin Alemu’l Huda, Resailu’ş Şerifi’l Murtaza, Mehdi Recai baskısı, Kum, 1410.
- Ali b. Hüseyin Alemu’l Huda, Mesailu’n Nasiriyat, Tahran, 1997.
- Ebu Bekir b. Mesut Kasani, Bidai’s Sanai fi Tertibi’ş Şerai, Muhammed Adnan b. Yasin Derviş baskısı, Beyrut, 1998.
- Kuleyni, Muhammed, el-Kafi, Ali Ekber Ğaffari baskısı, Tahran, 1391.
- Malik b. Enes, el-Muvatta, Muhammed Fuat Abdulbaki baskısı, Beyrut, 1406.
- Cafer b. Hasan Muhakkik-i Hilli, Şeraiu’l İslam fi Mesaili’l Helal ve’l Haram, Sadık Şirazi baskısı, Tahran, 1409.
- Müslim b. Haccac, el-Camiu’l Sahih, Beyrut, Daru’l Fikr.
- Ahmet b. Muhammed Mehdi Neraki, Müstenedu’ş Şia fi Ahkami’ş Şeriat, Kum, C. 6, 1416.
- Yahya b. Şeref Nevevi, el-Mecmu, Şerhu’l Muhazzeb, Beyrut, Daru’l Fikr.