Ayat Namazı
Bu makale konuyu genel bakımdan ele almış açıklayıcı bir amaçla yazılmıştır ve fıkhi hükümleri ayrıntılı olarak anlamak için yeterli değildir. |
Fıkıh Hükümlerı |
---|
Âyât namazı(Arapça: صلاة الآيات) Güneş veya ay tutulduğunda veya deprem olduğunda yahut da korkunç bir rüzgar gibi bir doğal afet meydana geldiğinde mükellefin üzerine vacip olan namazdır. Söz konusu olaylardan birisi meydana geldiğinde bu olay sona ermeden yükümlü bu namazı yerine getirmelidir.
Âyât Namazının Hükmü
Adetli ve lohusa kadınlar dışında bütün yükümlülere Âyât namazı vaciptir.
Âyât Namazının Sebepleri
İlk; Güneşin tutulması. (Güneş tutulması: Ayın, güneş ile dünya arasına girmesi nedeniyle ayın, güneşin dünyayı ya bütünüyle veya kısmen aydınlatmasına engel olmasıdır.) ve ayın tutulması (Ay Tutulması: dünyanın güneş ile ay arasına girmesi nedeniyle dünyanın, güneşin ya bütünüyle veya kısmen ayı aydınlatmasına engel olmasıdır. Güneş ve ay tutulmasından dolayı mükelleflerde korku meydana gelmesi ile gelmemesi arasında fark söz konusu değildir. (Her iki durumda da yükümlünün üzerine Âyât namazı vacip olur.) İkincisi; Deprem. Mükelleflerin korkup korkmaması arasında herhangi bir fark söz konusu olmaksızın âyât namazı vacip olur. Üçüncüsü; Kara, kızıl ve sarı rüzgarlar, şiddetli karanlık, yıldırım, gök gürlemesi, gök yüzünde meydana gelen ateş gibi korkutucu ve ürkütücü bütün semavî olaylar. Ağır bir şeyin çökmesi ve şiddetli sarsıntılar gibi yerde meydana gelen ürkütücü olaylar da aynı şekildedir. Bu husustaki ölçüt şudur: Her ne kadar insan türünün bazı bireyleri korkmasa da genel olarak insan türünün doğal tabiatı gereği bu olaylardan ürkmesi ve korkması âyât namazının vacip olması için yeterlidir. Alışkanlık, katı kalplilik, doğal olayları bilimsel bir şekilde açıklayabilme gibi etmenlerden dolayı korkmayan insanların bu tutumu âyât namazı için ölçüt olamaz.
Âyât Namazının Vakti
Güneş ve ay tutulmasıyla başlar bütünüyle açılıncaya kadar devam eder. Güneş ve ay tutulmasının sona ermeden ve bütünüyle açılmadan önce Âyât namazı kılınmalıdır.
Kılınış Şekli
Âyât namazı iki rekattir. Her rekatte beş tane ruku vardır. Bu rükûlardan her birisinden önce kıraat yerine getirilmeli (Fâtiha ve bir sure okunmalı), her rükûdan sonra da kıyamda mutedil bir şekilde durulmalıdır. Beşinci kıyamdan sonra iki secde yerine getirilmeli, ikinci secdeden sonra teşehhüd okunup selam verilmelidir.
Âyât Namazının Kılınıç Şekli
Âyât namazının farklı suretleri (kılınış şekilleri) vardır. Aşağıda anlatılan iki suret bunlardandır.
- İlk Sûret
- a-Âyât namazına niyet edilmeli
- b-İhram (Başlangıç) tekbiri alınmalı
- c-Fâtiha Suresi okunmalı
- d-Bir sure okunmalı. Örneğin İhlas Suresi gibi.
- e- Günlük namazlarda yerine getirilen ruku gibi ruku yapılmalı
- f-Secdeye gitmeksizin tam bir şekilde doğrulmalı. İlkinde yerine getirildiği gibi FâtihaSûresi ve başka bir sûre okunmalı.
- g-İlkinde yerine getirildiği gibi ikinci bir defa rukuya gidilmeli
- h-Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalı, FâtihaSûresi ve başka bir sure okunmalı
- ı-Bir öncekinde olduğu gibi üçüncü bir defa rukuya gidilmeli
- i-Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalı, FâtihaSûresi ve başka bir sure okunmalı
- j-Bir öncekinde yapıldığı gibi dördüncü defa rukuya gidilmeli.
- k- Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalı, FâtihaSûresi ve başka bir sure okunmalı
- l-Bir öncekinde yapıldığı gibi beşincirukuya gidilmeli.
- m- Doğrulmalı
- n-Secdeye gidilmeli, günlük namazlarda yerine getirilen secde gibi iki tane secde yapılmalı
- o-Ayağa kalkılması. Birinci rekatte yapılan fiillerin aynısı tekrar edilmeli. Fâtiha Suresi ve bir sure okunduktan sonra rukuya gidilmeli. Beş tane ruku yerine getirilinceye kadar bu tekrarlanmalıdır.
- Ö-iki secde yapılmalı.
- P-Teşehhüd yapılıp secde edilmeli ve böylece namaz tamamlanmalıdır.
- İkinci Suret
- a-Âyât namazına niyet edilmeli
- b-İhram (Başlangıç) tekbiri alınmalı
- c-FâtihaSûresi okunmalı
- d-Bir ayet okunmalı. Örneğin İhlas Sûresini okuyacak olursa Bismillahirrahmanirrahim demelidir. (Besmelenin Surenin bir cüzü olmadığı görüşüne göre ise bu yeterli değildir.)
- e- Günlük namazlarda yerine getirilen ruku gibi rukuya gidilmeli. Adeti olduğu üzere ruku zikrini yerine getirmeli.
- f-Secdeye gitmeksizin tam bir şekilde doğrulmalı. Fâtiha Suresini okumaksızın bir öncekinde okuduğu surenin ikinci ayetini okumakla yetinmeli. Örneğin ‘Kul huvallahuehad’ demeli.
- g-İlkinde yerine getirildiği gibi ikinci bir defa rukuya gidilmeli
- h-Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalı, ve surenin üçüncü ayetini okumalı Örneğin ‘Allahüssamed’ demeli.
- ı-Bir öncekinde olduğu gibi üçüncü bir defa rukuya gidilmeli
- i-Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalıve surenin dördüncü ayetini okumalı. Örneğin ‘lemyelid ve lemyuled’ demeli
- j-Bir öncekinde yapıldığı gibi dördüncü defa rukuya gidilmeli.
- k- Bir öncekinde yapıldığı gibi doğrulmalı, surenin beşinci ayetini okumalı. Örneğin ‘ve lemyekunlehukufuvenehad’ demeli.
- l- Bir öncekinde yapıldığı gibi beşinci rukuya gidilmeli.
- m- Doğrulmalı
- n-Secdeye gidilmeli, günlük namazlarda yerine getirilen secde gibi iki tane secde yapılmalı ve böylece ilk rekat tamamlanmalıdır.
- o-Ayağa kalkılması. Birinci rekatte yapılan fiillerin aynısı tekrar edilmeli. Fâtiha S uresi ve bir sure okunduktan sonra rukuya gidilmeli. Beş tane ruku yerine getirilinceye kadar bu tekrarlanmalıdır.
- Ö-iki secde yapılmalı.
- P-Teşehhüd yapılıp secde edilmeli ve böylece namaz tamamlanmalıdır.
Âyât Namazına İlişkin Hükümler
a-Ürkütücü ve korkutucu ayetlerden (semavi olaylardan) birisi meydana gelirse Âyât namazı derhal yerine getirilmelidir. Eğer mükellef bu namazı ertelerse günahkar olur ve ömrünün sonuna kadar bu namazı yerine getirmekle yükümlü olur (boynunda kaza olarak kalır) b-Güneş veya ay tutulmasının bütünüyle bir tutulma olduğu ancak güneş veya ay açıldıktan sonra bilinecek olursa kaza edilmesi vaciptir. Eğer tutulmanın kısmî/cüzî olduğu anlaşılırsa kaza edilmesi vacip değildir. c-Günlük namazlardan birisinin vaktinde Âyât namazını gerektirecek olaylardan birisi gerçekleşecek olursa ikisini de eda edebilecek derece de vakit geniş ile dilediğini önce yerine getirmekte herhangi bir sıkıntı yoktur. Eğer vakit sadece birisini yerine getirebilecek kadar dar ise vakti dar olanın kılınması vaciptir. d-Âyât namazı, bu namazı gerektiren olaylardan birisi hangi şehirde gerçekleşmişse o şehirde yaşayan kimselerin üzerine vacip olur. O şehirde yaşamayan kimselerin –bu olayın gerçekleştiğini bilseler dahi- üzerlerine vacip değildir. e-Âyât namazının eda olsun kaza olsun cemaatle kılınması müstehaptır. Güneş yuvarlağının tutulmuş olup olmamasına göre eda veya kaza olarak kılınır. İmam bu namazda günlük namazlarda olduğu gibi sadece kıraati cemaat adına yerine getirebilir, namazın diğer fiillerini değil. f-Bir kimse, İmamın ilk rekatin rükûuna varmasından önce ona yetişecek olursa o rekati kılmış olarak kabul edilir. Her iki rekatin ilk rükûuna varmadan önce cemaat ona yetişecek olursa söz konusu rekate ulaşmış kabul edilir. Ama ilk rükûların dışındaki diğer rükûlara gelince ise burada işkal/sıkıntı vardır. g-Bu namazın rükuların rükündür. Günlük namazlarda olduğu gibi bir rukuu kasıtlı veya yanılarak artırmak veya eksiltmek namazı batıl eder. h-Her çift kıyamda (yani iki, dört, altı, sekiz ve onun kıyamlarda) rükûa varmadan önce kıraatten sonra kunûta durmak müstehaptır. Beşinci ve onuncu kıyamda iki kunûtla veya sadece onuncu kıyamın rükûuna varmadan önce tek bir kunûtla yetinmek de caizdir. I-Güneş tutulması ve diğer semavî olaylar ilimle, iki adil kişinin şehadetiyle sabit olur. Güvenilir bir kişinin şehadetiyle de sabit olur. Ancak bilgi sonucunu doğurmadığı takdirde rasathane görevlisinin haber vermesiyle sabit olmaz. i-Âyât namazını gerektiren sebepler -aynı türden veya farklı türden olmaları arasında herhangi bir farklılık söz konusu değildir- birden çok olursa her birisi için bir Âyât namazı vacip olur. j-Namazı eda ederken Âyât namazına sebep olan olayı tayin etmek vacip değil, müstehaptır. k-Güneş ve ay tutulması için kılınan Âyât namazlarında kıraati yüksek sesle okumak müstehaptır. l-Güneş tutulması için eda edilen Âyât namazında tutulma tamamen açılıncaya kadar namazı uzatmak müstehaptır. Eğer güneş tutulması sona ermeden namazı bitirecek olursa oturup dua ile meşgul olmalıdır.
Bibliyografi
- El-Bahrânî, Yûsuf b. Ahmed, El-Hedâikü’n-Nâdıra fî Ahkâmi’l-İtreti’t-Tâhire, Muhakkık: Muhammed Takî el-Îrvânî ve Abdürrezzâk el-Mukarrem, Qum/İran, 1405 Yayıncı: Müessesetü’n-Neşri’l-İslâmîy et-Tâbieti li Cemâeti’l-Müderrisîn, Qumİlmiyye Havzası
- El-Humeynî, Rûhullâh, Tahrîrü’l-Vesîle, Qum/İran, Yayıncı: MüessesetüMatbâûtiDâri’l-İlim, 1. Baskı,
- El-Hûî, Ebü’l-Kâsım, Minhâcü’s-Sâlihîn, Qum/İran, 1410, Yayıncı: NeşrüMedineti’l-İlim, 38. baskı
- Es-Sîstânî, Ali, el-Fetâva’l-Müyessere, Muhakkık: Abdülhâdî el-Hekîm, Qum/İran, 1416, Yayıncı: MektebüAyetillah es-Sîstânî, 1. Baskı
- Es-Sistani, Ali, Minhâcü’s-Sâlihîn, Qum/İran, 1417, Yayıncı:MektebüAyetillah es-Sîstânî, 5. Baskı
- El-Yezdî, Muhammed Kâzım, el-Urvetü’l-Vuskâfîmâteummubihi’l-Belvâ, Beyrût, 1409, Yayıncı: Müessesetü’l-Alemîli’l-Mâtbûât, 2. Baskı
- Sadî, EbûHabîb, el-Kâmûsu’l-Fıkhî Luğaten ve Istılâhen, Dımaşk/Suriye, 1408, Yayıncı: Dârü’l-Fikir, 2. Baskı
- Abdurrahmân, Mahmûd, Mucemü’l-Mustalahâtve’l-Elfâzi’l-Fıkhiyye