Nebe' Ayeti

wikishia sitesinden
Hucurat Suresi'nin 6. ayeti
Nebe' Suresi ile karıştırmayın.

Nebe' Ayeti (Arapça: آية النبأ) (Hucurat Suresi: 6) Usûlü'l-Fıkıh'ta Heber-i Vâhid'in sıhhatinin delili olarak incelenir. Müfessirlerin çoğu bu ayetin nüzul sebebini Velid bin Ukbe'nin Beni Mustalik kabilesinin zekât vermeyi reddettiği haberiyle ilgili olarak değerlendirmişlerdir. Bu haberin yayınlanmasından sonra Nebe' Ayeti nazil oldu ve Müslümanlar Velid'in haberini araştırıp yanlışlığını anladılar.

Usûlü'l-Fıkıh'ta Haber-i Vâhid'in sıhhatinin incelenmesinde nebe' ayeti de ele alınmaktadır.

Metin ve Tercüme

Hucurat Suresi'nin 6. ayeti nebe' ayeti olarak bilinmektedir. Ayetin metni şu şekildedir:

یا أَیهَا الَّذِینَ آمَنُوا إِن جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَیَّنُوا أَن تُصِیبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَیٰ مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِینَ؛

Ey iman edenler! Eǧer bir fasık size bir haberle gelirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.[1]

Nüzul Sebebi

Müfessirler bu ayet için iki nüzul sebebi bahsetmişlerdir:

Çoğu şöyle yazmıştır: Bu ayet Velid bin Ukbe hakkındanazil oldu, İslam Peygamberi (s.a.a) onu Zekat toplamak için Beni Mustalik kabilesine gönderdiği zaman.[2] Mecmeu’l-Beyan'da Fazl bin Hasan Tabersi'ye göre: Beni Mustalik kabilesi, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) bir temsilcisinin kendilerine geleceğini öğrenince onu karşılamaya geldiler. Fakat Velid Cahiliye döneminde onlarla yaşadığı düşmanlık nedeniyle onların kendisini öldürmeye geldiklerini düşünüyordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) döndü ve onların zekat vermeyi reddettiklerini söyledi. Peygamber Efendimiz (s.a.a) onlarla savaşmaya karar vermiş ancak bu ayet nazil olmuş ve Müslümanlara, fasık bir kimse bir haber getirdiğinde araştırma yapmalarını emretmiştir.[3]

Bazıları da şöyle yazmıştır: Bu ayet, Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) eşi Mâriye'ye atılan iftira hikayesi hakkında nazil olmuştur. Bu hikayede günahkarlari cezalandırmakla görevli olan İmam Ali (a.s), Peygamber'e (s.a.a) gözlemlerinin başkalarının söyledikleriyle çelişmesi durumunda söylentilere güvenip güvenemeyeceğini sordu. Peygamber (s.a.a) de ona izin verdi. Sonuçta herhangi bir suç işlenmediği ve söylentilerin asılsız olduğu ortaya çıktı.[4]

Haber-i Vahid Hücciyeti'nin Ayetle İspatı

Usûlü'l-Fıkıh'ta Haber-i Vâhid'in hücciyeti'nin (doğruluğunun) ispatı için nebe' ayeti'nden bahsetmişlerdir. Elbette usûlcüler Haber-i Vâhid'in hücciyeti'nin bu ayetle ispat edilmesi konusunda hemfikir değiller. Muhammed Huseyin Naini'ye göre bu ayet Haber-i Vâhid'in hücciyeti'nin bir delilidir.[5] Ancak Şeyh Ensari, ayetin Haber-i Vâhid'in hücciyetini göstermediğine inanıyor.[6]

Kaynakça

  1. Kadri Çelik, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe tercümesi
  2. Makarem Şirazi, Tefsir el-Nimune, 1374 h.ş, cilt 22, s. 153.
  3. Tabarsi, Mecma el-Beyan, 1372 h.ş, cilt.9, s.198.
  4. Tabersi, Mecma el-Beyan, 1372 h.ş, cilt.9, s. 198 ve 199.
  5. Naini, Fevaid el-Usul, 1376 h.ş, cilt 3, s. 187.
  6. Şeyh Ensari, Feraid el-Asul, 1416 h.k, s. 116-136.

Bibliyografi

  • Şeyh Ensari, Murtaza, Faraid el-Usul, Kum, Naşr el-Islami Foundation, beşinci baskı, 1416 h.k.
  • Tabersi, Fazl bin Hasan, Mecma el-Beyan fi Tefsir el-Kur'an, Tahran, Nasır Hüsrev, 1372 h.ş.
  • Makarem Şirazi, Nasir, Tefsir el-Nimune, Tahran, Dar al-Kutub el-Islamiye, 1374 h.ş.
  • Naini, Muhammed Huseyin, Fevaid el-Usul, Kum, Kum ilahiyat topluluğu, ilk baskı, 1376 h.ş.