Cilbab Ayeti

wikishia sitesinden

Cilbab Ayeti (Arapça: آية الجِلباب), Ahzab Suresi’nin 59. Ayetidir ve kadınlara erkekler tarafından tacize ya da bir saldırıya uğramalarını engellemek için elbiselerini (cilbablarını) düzgün bir biçimde giyinmelerini emreder. Bu ayette elbisenin yani cilbabın çoğulu olan "celabib" (جَلابیب) kelimesi kullanılmıştır. Cilbab, başörtüsünden daha büyük olan bir giysi türü olarak tanımlanır.

Şii müfessirlerden Fazl bin Hasan Tebersi, bu ayetin hür kadınların tesettüre girerek köle sanılmamaları için olduğuna ve böylelikle de kimsenin onlara saldıramayacağına inancını taşırken bir başka grup da bu ayetin hür kadınlar için olduğuna inanmaktadır. Bu ayet, tüm kadınları yanlış anlaşılmamaları ve kimseden hakarete ya da tacize maruz kalmamaları için tesettüre riayet etmeye davet eder.

Şii taklit mercilerinden Seyit Hüseyin Burucerdi ve Şii müfessir Seyit Muhammed Hüseyin Tabatabayi, Cilbab ayetine göre kadınların yüzlerini de örtmeleri gerektiğine inanmaktadırlar. Cafer Sübhani ve Mürteza Mutaharri ise bu görüşe karşı çıkmakla beraber kadınların saçlarını örtmesinin yeterli olduğunu belirtmektedirler.

Ayetin Tanımı, Metni ve Meali

Bir örtünme türünden söz edilen Ahzab Suresi'nin 59. ayeti “Cilbab Ayeti” olarak da bilinmektedir. [1]

Cilbab Ayeti
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlara, çarşaflarını üzerlerine almalarını söyle. Bu onların tanınması ve incitilmemesi için daha uygundur.”

Nüzul Sebebi

Kumi Tefsiri'ne göre ayetin nazil olmasının sebebi, Peygamber (s.a.a) zamanında kadınlar cemaatle namaz kılmak için mescide gittiklerinde, bazı gençlerin kadınların yollarına çıkması ve onların tacizine maruz kalmasıdır. [2]

Cilbab Kelimesinin Anlamı

"Celabib" kelimesi "Cilbab" kelimesinin çoğuludur. Rakıb İsfahani, cilbab lafzını gömlek ve başörtüsü olarak adlandırıldığını belirtmiştir. [3] Ancak Mecma’ü-l Bahreyn kitabında cilbabın, kadınların başlarına geçirerek örtündükleri cübbeden daha küçük, başörtüsünden daha büyük ve göğüslerini de tamamen örten küçük bir elbise olduğu belirtilmektedir. [4] Kur'an sözlükbilimcisi Hasan Mustafeviye göre, cilbabın bedeni ve elbiseyi bir arada kapsayan bir şey anlamına geliyor. Kadının tüm vücudunu örten ve elbise üzerine giyilen peçe, çarşaf ve elbisedir. [5]

Tanınmamak lafzı ne anlama gelmektedir?

Hicrî Kameri altıncı asrın Şiî müfessirlerinden Fazl bin Hasan Tabersi, Mecma’ü-l Beyan şerhinde, “ذلِكَ أَدْنى‏ أَنْ يُعْرَفْنَ فَلا يُؤْذَيْنَ” meali: "Zarar görmemeleri için bilinmeleri onlar için daha hayırlıdır." Lafzı için iki tefsire işaret etmiştir:

  • Tebersi'nin kendi görüşü olan birinci tefsire göre yukarıdaki ibarede bilinmesinden maksat onların köle değil, hür kadınlar olduklarını belirtmek ve dolayısıyla da taciz ve ya saldırıya uğramamalarının önüne geçilmesidir. Çünkü o dönemde özgür olmayan bazı kadınlara eziyet edilirdi. Tüm bunların yanı sıra kadınlar birinin eziyetine maruz kaldıklarında ve sorgulandığında, münafıklar o kadını köle sandıklarını söyleyerek serbest kalıyorlardı. Böylece bu yolla da münafıkların bu bahaneyi öne sürme imkânı ellerinden alınmış oldu. [6]
  • Tabersi'nin Ceba'i'ye atfettiği ikinci tefsirde ise söz konusu tanınmanın asıl amacının bu kadınların tesettürlü ve iffetli olduklarını bilmek ve böylece art niyetli insanların onlara karışmasının önüne geçmek olduğunu nakletmiştir. Çünkü art niyetli insanlar, bir kadının iyi giyimli ve iffetli olduğunu gördüklerinde ona karışmazlar. [7] Allame Tebatebayi ve Mürteza Mutaharri de bu tefsiri daha doğru bulmuşlardır. [8]

Fıkhi Uygulamaları

Cilbab ayeti fıkhî tartışmalarda da zikredilmiştir. [9] Zemahşeri ve Fahri Razi gibi müfessirlerin çoğunun bu ayetten kadının yüzünü örtmesinin de farz olduğu şeklinde yorumladıkları söylenmiştir. [10] Allame Tebatebayi de bu yorumda bulunmuştur. [11] Bu isimlerin yanı sıra Cafer Sübhani'ye göre Ayetullah Burucerdi de aynı görüşte olup ayette emredilen kapanmada mutlaka yüzün tamamının da birlikte kapatılacağını savunmuştur. [12]

Mürteza Mutaharri ve Cafer Sübhani bahsi geçen bu argümanı kabul etmemişlerdir. Mutaharri'ye göre bu ayet örtünmenin sınırlarını belirtmek niyetinde değildir. Ancak bunun yanı sıra Müslüman kadınların iffet ve haysiyetle davranmaları gerektiğine işaret edilir ve örtünmelerinin sadece eziyet görmemeleri için gerekli olduğuna işaret etmektedir. Ayette geçen "فَلَا يُؤْذَيْنَ" (zulme uğramamak) ibaresinin bu görüşü teyit ettiğini belirtmiştir. [13] Sübhani de aynı ifadeyi aktararak, cilbabın yakınlaştırılmasındaki amacının özgür kadınların kölelerden ayırt edilmesi ve herhangi bir tacize uğramamak olduğunu belirtir. Söz konusu bu amaca kadınların saçlarını kapatılmasıyla ulaşıldığını da eklemiştir. Bu nedenle de yüzün kapatılmasına kesinlikle gerek yoktur. [14]

Kaynakça

  1. Cem`i ez muhakkikin, Ferhengnameye ulum Kur`an, h.ş 1394, s.126.
  2. Kumi, Tefsiri Kummi, h.ş 1367, cilt 2, s.196.
  3. Rageb Esfahani, MÜfredat, 1412 H.k, cilt 1, s. 199, "Celabib" kelimesi altında.
  4. TÜreyhi, Mecmeul-Bahreyn, h.ş 1375, cilt 2, s.24, "Cilbab" kelimesi altında.
  5. Mustafavi, ET Tahkik fi kelamati'l-Kur'an-ı Kerim, h.ş 1368, cilt.2, s.95.
  6. Tabersi, Mecmaul-Beyan, h.ş 1372, cilt.8, s.581
  7. Tabersi, Mecmaul-Beyan, h.ş 1372, cilt.8, s.581.
  8. Tebatebai, El-Mizan, 1417 H.k, Cilt 16, s. 339-340; Mutaharri, Mecmueyi asar, h.ş 1390, cilt 19, s. 504-505.
  9. Örneğin bkz. Şubeyri Zencani, Kitabun-Nikah, 1419 H.k, cilt 2, s. 462-470; Sübhani, Nizamun-Nikah, h.ş 1375, cilt.1, s.52; Makarem Şirazi, Kitabun-Nikah, 1424 H.k, cilt.1, s.32.
  10. Mutahheri, Mecmueyi asar, h.ş 1390, cilt.19, s.505.
  11. Tebatebayi, El-Mizan, H.k 1417, cilt 16, s. 339.
  12. Sübhani, Nizamun-Nikah, h.ş 1375, cilt.1, s.52
  13. Mutahheri, Mecmueyi asar, h.ş 1390, cilt.19, s.503-504
  14. Sübhani, Nizamun-Nikah, h.ş 1375, cilt.1, s.52

Bibliyografya

  • Cem`i ez nevisendegan, Ferhengneme Ulumu Kur`an, Kum, Pejuheşgahe ulum ve ferhenge Eslami, ilk baskı, h.ş 1394.
  • Rageb Esfahani, Huseyin bin Muhammed, el-Mufradat fi Garib al-Kur'an, tahkik: Safvan Adnan Davudi , Şam/Beyrut, ilk baskı, 1412 H.k
  • Subhani, Cafer, Nizamun-Nikah fi -eş Şeriatil İslamiyyetil Ğarra, Kum, Muessiseyi İmam Sadık (a.s), h.ş 1375.
  • Şubeyri Zencani, Seyyid Musa, Kitabun-Nikah, Kum, Muessiseyi pejuheşi Rai Pardaz , ilk baskı, 1419 H.k
  • Tebatebayi, Seyyed Muhammed Huseyin, El-Mizan fi Tefsir al-Kur'an, Kum, defter intişarate Eslami, beşinci baskı, 1417 H.k
  • Tabersi, Fazl bin Hasan, Mecma el-Beyan fi Tefsir el-Kur'an, Tahran, Nasır Hüsrev, üçüncü baskı, h.ş 1372.
  • Tureyhi, Fahreddin, Mecmaul-Bahreyn, tahkik: Seyyed Ahmed Huseyni, Tahran, ketabfuruşiye Mortazavi, üçüncü baskı, h.ş 1375.
  • Kummi, Ali İbn İbrahim, Tefsir al-Kummi, tahkik: Tayyeb Musavi Cezayari, Kum, Dar al-Kitab, üçüncü baskı, 1404 H.k
  • Mustafavi, Hasan, Tahqiq fi Kelimat el-Kur'an al-Karim, Tahran, Vezarete ferheng ve erşade Eslami, ilk baskı, h.ş 1368.
  • Mutahheri, Murteza, Mecmueyi asar, Tahran, intişarat Sadra, 2013.
  • Mekarem Şirazi, Naser, Kitab al-Nikah, tahkik: Muhammed Reza Hamidi ve Masud Mekarem, Kum, Medreseye İmam Ali Bin Abi Talib (a.s), ilk baskı, 1424 H.k