Şahitlik Ayeti
Ayetin Özellikleri | |
---|---|
Ayetin Adı | Şahitlik Ayeti |
Numara | 17 |
Sure | Hud Suresi |
Cüz | 12 |
İçerik Bilgileri | |
Nüzul Sebebi | Hz. Peygamberi (s.a.a) yalan söylemekle itham etmesinden sonra onun adımlarını sağlamlaştırmak ve Peygamber Efendimizin imanına takviyede bulunmak |
Nüzul Yeri | Mekke |
Konu | İtikadi |
Hakkında | İmam Ali'nin (a.s) Hz. Peygamberin (s.a.a) sadıklığına şahit olması hakkında |
Diğer | İmam Ali'nin Faziletleri |
Şahitlik Ayeti (Hud Suresi, 17. Ayeti), Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.a) peygamberliğini Kur'an-ı Kerim aracılığı ile önceki semavi kitapları ve gerçek müminlerin tasdikine işaret eder. Bu ayet müşriklerin Hz. Peygamberi (s.a.a) yalan söylemekle itham etmesinden sonra onun adımlarını sağlamlaştırmak ve Peygamber Efendimizin imanına takviyede bulunmak amacıyla indirilmiştir.
Şii ve Sünni hadis ve tefsir kaynaklarında bu ayetteki "Şahit" kelimesinin İmam Ali’ye (a.s) işaret ettiği belirtilmiştir. Ancak bazıları da bu kelime için Peygamber'in dili olan Cebrail ve Kur'an-ı Kerim gibi başka örnekleri işaret etmişlerdir.
Şahitlik Ayeti, İmam Ali'nin (a.s) velayeti ve hilafetinin bir delili olarak zikredilmiştir. Çünkü ayete göre şahit Peygamber Efendimizin (s.a.a) nefsi olmalıdır ve İmam Ali'nin (a.s) Mubahele Ayetine göre Peygamberin nefsi olarak tanıtılmıştır.
Hadisin Metni ve Tercümesi
Hûd Suresi 17. Ayet, Şahitlik Ayeti olarak adlandırılır. [1] Ayetin tam metni:
Muhtevası
Allame Tebatebayi, El-Mizan Tefsirinde, Şahitlik Ayetinin sağlamlığının ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) Allah'ın (c.c) Kitabına olan inancının güçlenmesinin temeli olarak kabul eder. Ona göre bu ayet, müşriklerin Hz. Peygambere (s.a.a) karşı ithamlarını bertaraf etmek için indirilmiştir. [2]
Mecmeü-l Beyan'ın tefsirlerinde ve bu ayetin iki tefsir örneğinden söz edilmektedir:
- Birinci tefsirde “أَفَمَنْ کانَ عَلی بَینَةٍ مِنْ رَبِّهِ” meali: “Rabbi tarafından apaçık bir delili bulunan ve kendi nefsinden bir şahidi olan.” tabirinin Peygamberin (s.a.a) şahsına tatbik eder ki bu Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) nübüvvetinin hakikati üç yolu ile ispatlanmıştır; 1. Açık bir delil olan Kur’an-ı Kerim; 2. Onun işaretlerini ortaya koyan önceki semavi kitaplardır. Tevrat bunlara örnek olarak gösterilebilir; 3. Bir ekolün meşruiyetinin alametlerinden biri olan Ali bin Ebi Talib gibi gerçek müminler ve sadık takipçilerdir. [3]
- Başka bir tefsirde, “أَفَمَنْ کانَ عَلی بَینَةٍ مِنْ رَبِّهِ” meali: “Rabbi tarafından apaçık bir delili bulunan ve kendi nefsinden bir şahidi olan.” ibaresinin anlamı İslam Peygamberi'ne (s.a.a) açık ve inandırıcı nedenlerle Peygamber'in nübüvvetinin doğruluğuna inanan tüm müminler, önceki kitaplar ile birlikte Kur’an-ı Kerim'e uyanlara işaret edilir. [4]
Beyyine “بّینه” yani şahit kelimesinin ayetteki anlamı, nur gibi sadece kendini göstermekle kalmayan aynı zamanda içerisine katılan her şeyi de beraberinde aydınlatan çok açık şeyler olarak kabul edilir. [5]
Şahit Kimdir?
Hûd Suresi'nin 17. ayetinde geçen "şahit" kelimesinin kim veya ne anlama geldiği hususunda müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir; Birçok rivayet kitabında [6] Şii ve Sünni tefsirlerinde bu ayetteki şahidin İslam Peygamberi'ne (s.a.a) ilk inanan İmam Ali (a.s) olduğu şeklindedir. [7]İmam Ali (a.s) bir rivayette kendisinin ayetteki şahit olarak tanıtmıştır. [8]
Hâkim Hesekani, Şevahidü-l Tenzil adlı kitabında İmam Ali'nin (a.s) şahit olduğunu ispatlamak için 16'dan fazla rivayet getirmiştir; Örneğin, Enes İbn-i Malik'ten nakledildiğine göre “اَفَمَنْ کانَ عَلی بَینَة مِنْ رَبِّهِ” ifadesinin Hz. Muhammed (s.a.a) ve “وَیتْلُوُهُ شاهِد مِنْهُ” ifadesinin de Ali İbn-i Ebi Talib (a.s) olduğunu aktarmaktadır. [9] Bu rivayetin devamında İmam Ali'nin (a.s) Mekkelilere ahdini bozduklarında Resûlullah (s.a.a)'in dili olduğu söylenmektedir. [10] Bir başka hadiste de Hesekani'den alıntılar yapılmış ve bu rivayette İbn-i Abbas, İmam Ali'nin (a.s) bahsedilen şahit olduğu söylenmiştir. [11]
Yukarıdaki ayette geçen "şahit" kavramı hakkında Müslüman müfessirler arasında farklı görüşler de vardır; Fazl bin Hasan Tabersi'ye göre Mecmaü-l Beyan'da, ilk müfessirlerden ikisi İbn-i Abbas ve Mücahid, Allah'tan (c.c) alıp Hz. Peygamber'e (s.a.a) Kur'an-ı Kerim’i indiren Cebrail'i “Şahit” kelimesinin karşılığı olarak kabul etmişlerdir. Başka bir görüşte ise "şahit" kavramının, Kur’an-ı Kerim’i okuma aracı olan İslam Peygamberimizin (s.a.a) diline ve hareketlerine atıfta bulunulduğu kabul edilmektedir. Bazıları da ayetteki “Beyyine” kelimesinin manasını aklî bir sebep olarak görmüş, şahitliğin manası ise Kur’an-ı Kerim'dir. [12]
Allame Tabatabai [13], diğer görüşleri reddederek ve bazı diğer rivayetleri de aktararak, “وَیتْلُوُهُ شاهِد مِنْهُ” meali: “ve kendi nefsinden bir şahidi olan.” ibaresinin yorumunu İmam Ali'ye (a.s) uygun görmektedir. [14]
İmam Ali'nin (a.s) Velayeti ve Halifeliğinin Göstergesi
Şahitlik Ayeti, İmam Ali'nin (a.s) velayet ve hilafet konumunu kanıtlamak için kullanılmıştır. Bazı alimlere göre bu ayette geçen "Yatluhu" kelimesi, kıraat değil, itaat demektir. Çünkü bu ayetteki "Yatluhu" ve "Minhu" zamirleri "Efmen" kelimesine ithaf olunur. Sonuç olarak "Minhu" kelimesinin anlamı, Hz. Peygamberin (s.a.a) ile zatî, manevî bir bağı bulunan ve onun nefsi olan bir şahittir. [15] Ayrıca Mudare (Yatluhu) fiilinin devamlılığı ifade ettiğine işaret edilerek Rasûlullah'a (s.a.a) şehitlik etmenin her mertebede ve her zaman Mubahele Ayetinde olduğu gibi İmam Ali (a.s) olduğu belirtilmektedir. [16]
Tevrat|Tevrat'a Neden İşaret Edilmektedir?
Şahitlik Ayetinde önceki kitaplar arasında sadece Tevrat'ın adı geçmektedir; Müfessirler bunu Kur’an-ı Kerim'in vahiy bağlamında daha çok Yahudi düşüncesinin yayılmasına ve Hıristiyanların Şamat ve Yemen gibi daha uzak bölgelerde yaşamasına bağlamışlardır. [17] Diğer bir sebep de Tevrat'ta Peygamber Efendimizin (s.a.a) sıfatlarının daha kapsamlı olarak zikredilmesidir. [18]
Kaynakça
- ↑ Allame Hilli, Nehc-ül hakk,1408 h.k,s.195
- ↑ Allame Tebatebayi, El-Mizan, 1390 h.k, cilt 10, s.183.
- ↑ Tabersi, Mecmaul-Beyan, 1372, cilt 5, sayfa 226; Mekarim Şirazi, Tefsiri-Nümune, 1371, cilt 9, sayfa 51-52.
- ↑ Tabersi, Mecmaul-Beyan, 1372, cilt 5, sayfa 226; Mekarim Şirazi, Tefsiri Nümune, 1371, cilt 9, s. 53-54.
- ↑ Allame Tebatebayi, El-Mizan, 1390 H.k, cilt 10, s.183
- ↑ Örneğin bakınız: Kulyni, El-Kafi, 1407 H.k, cilt 1, s.190; İbn Hayun El-Mağribi, Deaimul-İslam, 1385 h.k, 1, s.19.
- ↑ Huveyzi, Nur-ussakaleyn,1415,h.k,c.2,s.344,346; Tabersi,Mecmaul-Beyan,1272.h,ş,c.5,s.226,227. Süyuti,Eddürrül-Mensur,1404.h.k.c 3,s324
- ↑ Helali, Salim bin Qeys el-Hilali'nin kitabı, 1405 h.k, cilt 2, sayfa 903; İbn Ugda Kufi, Fadaeli Amiril-Mu'minin (AS), 1424 hşk,s. 193
- ↑ Haskani, Şevahidut-Tenzil, 1411 h.k, cilt 1, s. 370-359.
- ↑ Haskani, ,Şevahidut-Tenzil, 1411 h.k, cilt 1, s.366.
- ↑ Haskani, Şevahidut-Tenzil, 1411 h.k, c.1, s.365.
- ↑ Tabersi, Mecmaul-Beyan, 1372, cilt 5, s. 226-227.
- ↑ Allame Tebatebayi, El-Mizan, 1390 h.k, Cilt 10, sayfa 194-196.
- ↑ Allame Tebatebayi, El-Mizan, h.k 1390, cilt 10, sayfa 185.
- ↑ Mansuri ve Sadeghi, "Hud Suresi 17. ayetin açılış cümlesindeki farklı edebî şekiller ve bunun şahid Minh ibaresinin tefsirindeki yansıması", s. 119."
- ↑ Mansuri ve Sadeghi, "Hud Suresi 17. ayetin açılış cümlesindeki farklı edebî şekiller ve bunun şahid Minh ibaresinin tefsirindeki yansıması", s. 119.",
- ↑ Mekarim Şirazi, Tefsiri-nümune, 1371, cilt 9, s.56.
- ↑ Mekarim Şirazi, Tefsiri-nümune, 1371, cilt 9, s.56.
Bibliyografi
- İbn Hayun el-Mağribi, Nu'man ibn Muhammed, Deaimul-islam ve Zikri Helali ve Haram, El-Kadaya ve El-Ahkam, Kum, El-Bayt (A.S.), İkinci Baskı, H. 1385.
- İbn Uqde Kufi, Ahmed İbn Muhammed, Fadaeli Amir al-Mu'minin (AS), Kum, Delile Ma, 1424 H.k
- Haskani, Ubeydullah bin Abdullah, Şevahidut-Tanzil liqevaid et-tefzil, Tahran, Hidayet Bakanlığı Yayın Enstitüsü, 1411 h.k
- Huveyzi, Abdul-Ali bin Cuma, Tefsiri Nurus-Sakaleyn, Kum, İsmailiyan Müessisesi, 1415 h.k.
- Siyuti, Abdur-Rahman bin Ebi Bekir, Eddurerul-Mensur fil-Mesur, Kum, Ayetullah Meraşi Necefi Kütüphanesi, 1404 h.k
- Tebatebaeyi, Muhammed Huseyin, El-Mizan fi Tafsiril-Kur'an, Beyrut, Al-Alami lil-matbuat, 1390 h.k.
- Tabersi, Fezl bin Hasan, Mecmeul-Beyan, Tahran, Nasser Khosro, 1372.
- Allame Hilli, Hasan bin Yusuf, Nehcül-Hak, Kum, Dar al-Hijra Enstitüsü, 1407 h.k.
- Küleyni, Muhammed bin Yaqub, El-Kafi, Tahran, Darül-Kitab El-İslamiyye, 1407 h.k.
- Mekarem Şirazi, Naser, Tefsiri Nümune, Tahran, Darul-Kitab El-İslamiyye, 1371.
- Mansuri, Seyyid Muhammed ve Zehra Sadegi, "Hud Suresi 17. ayetin açılış cümlesindeki farklı edebî şekiller ve bunun Shahid Meneh ibaresinin tefsirindeki yansıması", Kur'an ve Hadis Bilimleri Araştırmaları Dergisi, No: 26 , 2014.
- Helali, Süleym bin Geys, Süleym bin Qeys al-Hilali'nin kitabı, Kum, Al-Hadi, 1405 h.k.