Hucurat Suresi

wikishia sitesinden
(Hucurat suresi sayfasından yönlendirildi)
Hucurat Suresi
Hucurat
Sure Numarası49
Cüz26
Nüzul
Nüzul Sırası107
Mekki/MedeniMedeni
İstatistiksel Bilgiler
Ayet Sayısı18
Kelime Sayısı353
Harf Sayısı1533


Hucurat Suresi (Arapça: سورة الحجرات), Kur'an-ı Kerim'in 26-cı cüzünde de yer alan 49-cu sure olup Medeni surelerden biridir. "Hücurat"ın, dördüncü ayette de belirtildiği gibi "oda" anlamına gelmektedir. Hucurat Suresi'nde Peygamber Efendimiz (sav)'e karşı davranış adabının yanı sıra suizen, casusluk, gıybet gibi bazı kötü sosyal ahlâklardan da bahsedilmektedir.

Kardeşlik ayeti, Nebe' ayeti ve gıybet ayeti bu surenin meşhur ayetleri arasındadır. Allah katında en şerefli insanı, en takvalıları sayan on üçüncü ayet, bu surenin meşhur ayetlerinden biri olarak kabul edilir.

Hucurat Suresi'ni okumanın faziletinde, onu her gece veya her gün okuyanın, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'i ziyaret olanlardan olacağı zikredilmektedir.

Tanıtım

Bu sure, adını odalar veya küçük odalar anlamına gelen "Hucurat" (hücreler) kelimesinden alır. Odalardan maksat, Hz. Fahr-i Kâinat efendimizin (s.a.a) eşlerine ait odalar olduğu, bunların hürmet ve saygınlığının korunması gerektiği, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) ashabının, efendimizin evlerine davetli veya davetsiz olarak nasıl gitmeleri gerektiğinin adabını öğretmektedir.

Kur'an'ın bütün müfessir ve karilerine göre, ayet sayısı 18, kelime sayısı 353 ve harf sayısı ise, 1533’tür. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla kırk dokuzuncu ve iniş sırasına göre ise, yüz altıncı suredir. Sure, Medeni surelerdendir. Mesani surelerin sonuncusu, hacim ve boyut olarak da bir hizbin yarısı kadardır. [1]

İçeriği

Bu sure, toplumsal ahlak, adap ve düzeni ele aldığı gibi, Hz. Peygamberle (s.a.a) muaşeret adabını, araştırılmadan her habere itibar edilmemesi gerektiğini, başkalarına kötü söz söylenmemesi ve gıybet edilmemesini, insanların ayıplarının araştırılmamasını, bazılarının günah olduğu her zanna kapılmaması gerektiğini ve Müslümanların kardeş olarak, kendi aralarında sulh ve barışın tesis edilmesi için çaba ve telaş göstermeleri gerektiğini istemektedir. [2]

Danışname-i Kur’an, bu sureyi "ahlak", "edep" ve "toplumsal düzen suresi" olarak adlandırmaktadır. Zira bu sure, Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) karşı davranış biçiminin nasıl olacağının anlatılmasının yanı sıra, şayialara araştırmadan teveccüh etmemeyi, başkaları hakkında gıybet ve kötü söz söylememeyi, insanların ayıbını araştırmaktan uzak durmayı, ihtimaller üzerine yola çıkmayıp, Müslümanlar arasında sulh ve barışın tesis edilmesini istemektedir. [3]

Tefsir-i Numune, Hucurat Suresi'nin ihtiva ettiği konuları aşağıda görüldüğü üzere özetlemiştir:

  • Birinci bölüm; Surenin başlangıcında yer alan ve Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) karşı davranış adabını beyan eden ayetlerden oluşmaktadır.
  • İkinci bölüm; En önemli ahlaki ve toplumsal esaslar, bu esasları hayata geçirmenin, camiada birlik-beraberliğin, muhabbettin, samimiyet ve emniyetin oluşmasına neden olan ayetlerden oluşmaktadır.
  • Üçüncü bölüm; Müslümanlar arasında meydana gelebilecek tartışma, sürtüşme ve ihtilaflarla nasıl mücadele edilebileceğiyle ilgili düsturları içeren ayetlerden oluşmaktadır.
  • Dördüncü bölüm; İnsanın Allah katındaki değerinin ölçüsü, takva meselesinin önem ve ehemmiyeti hakkındaki ayetlerden oluşmaktadır.
  • Beşinci bölüm; İmanın sadece sözle olmadığı, kalbi inancın yanı sıra, imanın eser ve etkisinin amelde aşikâr olmasını gerektiren ayetlerden bahsetmektedir.
  • Altıncı bölüm; İslam ve imanın, Allah’ın müminlere hediyesi olduğunu ve bu nedenle müminlerin inanmış kimseler olmalarından dolayı, kimseyi minnet altında bırakmamaları gerektiğini beyan eden ayet-i kerimelerden oluşmaktadır.
  • Yedinci bölüm; Allah’ın ilminden, varlık âlemindeki sırlara ve insanların amellerine vakıf oluşundan bahsetmektedir. [4]


Meşhur Ayetler

Nebe Ayeti

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ

Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz. ( Hucurat Suresi / 6)

Fıkıh Usûlü’nde "Nebe" ayetinden çokluca bahsedilmiştir. Fıkıh Usûlü alimleri, bu ayet-i kerimenin ‘‘Haber-i Vahid’’in hüccet, delil ve kanıt olduğunu ima ettiğini inceleyerek, araştırmışlardır. [6]

Müfessirlerin çoğunluğu Hucurat Suresi 6. Ayet-i kerimenin ‘‘Velid b. Ukba’’ hakkında nazil olduğuna inanmaktadırlar. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Velid b. Ukba’yı zekât toplaması için Ben-i Mustalik kabilesine göndermişti. [7]

Mecmau’l-Beyan Tefsiri’nde yazılanlara göre, Ben-i Mustalik kabilesinin ahalisi, Allah Resulü’nün (s.a.a) temsilci gönderdiğini duyar duymaz, sevinç ve mutlulukla Hz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) göndermiş olduğu temsilciyi karşılamaya koştu. Ancak ‘‘Velid b. Ukba’’, Cahiliye Döneminde ‘‘Ben-i Mustalik’’ kabilesine karşı olan düşmanlığından dolayı, kabile ahalisinin kendisini öldürmeye geldiğini düşündü.

Bundan dolayı Velid b. Ukba, Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına döndü ve "Ben-i Mustalik kabilesinin zekât ödemek istemediğini" söyledi. Bunu duyan Peygamber Efendimiz (s.a.a) gazaplandı ve Ben-i Mustalik kabilesine karşı savaş açmak istedi. İşte tam o sırada bu ayet-i kerime nazil oldu ve Müslümanlara şöyle bir düstur verdi: Bir fasık haber getirdiğinde, onu mutlaka iyiden iyiye araştırın. [8]

Uhuvvet Ayeti

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Hiç şüphe yok ki inananlar, ancak kardeştirler, artık kardeşlerinizin arasını bulun, barıştırın, uzlaştırın onları ve çekinin Allah'tan da acınmışlardan olun. ( Hucurat Suresi / 10)

Uhuvvet ayeti olarak meşhur olan Hucurat Suresi'nin 10. ayet-i kerimesinde, Allah-u Teâlâ müminler arasındaki kardeşlik ilişkilerinden ve Müslümanların birbirlerine karşı olan vazifelerinden bahsetmektedir. Bu ayet-i kerimeye göre müminler birbirlerinin kardeşidir. Eğer aralarında sürtüşme ve çatışma çıkarsa, diğer Müslümanların vazifesi onları barıştırmaktır.

Uhuvvet ayeti nazil olur olmaz, Peygamber Efendimiz (s.a.a) Müslümanlar arasında kardeşlik akdi okudu. Ebu Bekir ve Ömer, Osman ve Abdurrahman b. Avf ve diğer sahabeler arasında derecelerine göre kardeşlik akdi okudu. İşte tam o sırada İmam Ali’yi (a.s) kendine kardeş olarak seçti ve Hz. Ali’ye (a.s) şöyle hitap etti: ‘‘Sen benim kardeşimsin ve ben de senin kardeşinim’’. [9] [10]

Gıybet Ayeti

وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ

Bir kısmınız, bir kısmınızın gıyâbında kötülüğünü de söylemesin; biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Tiksindiniz, değil mi? ( Hucurat Suresi / 12)

Yukarıdaki ayette ahlaki ve toplumsal meselelerde üç tane İslami hüküm gündeme getirilmiştir: Kötü zandan sakınmak, tecessüs (araştırmak) ve gıybet. [11]

İşte sırf bundan dolayı, ahlak ve tefsir kitaplarında birçok kez dikkate alınmıştır. Tefsir-i Numune şöyle yazmaktadır: Bu üç ahlaki mesele, birbiriyle ilişkilidir. Kötü zan, tecessüsün ve araştırmanın zemin ve ortamını hazırlar. Başkalarının işini tecessüs edip araştırmakta, onların gıybetini etmeleri ve özel hayatlarındaki meseleleri açığa vurmaları için gerekli koşulları oluşturur. [12]

El-Mizan «كَثِيراً مِنَ الظَّنِّ» (Zanların birçoğu) ibaretinden maksadın, kötü zanlar olduğunu kabul etmektedir. Zira hüsn-ü zan (İyi zan) veya hayırda zan, yasak olmadığı gibi aksine iyidir. Kur’an, Nur Suresi 12. ayet-i kerime de hüsn-ü zanda bulunmayı tavsiye etmektedir. [13]

Ayet-i kerimede gıybet etmek, ölü kardeşinin etini yemeye benzetilmiştir. Bu da gıybet etmenin fevkalade çirkin ve büyük bir günah olduğunun göstergesidir. Tefsir-i Numune bu benzetme hakkında şu şekilde yazmıştır: Müslüman kardeşinin haysiyet ve şerefi, aynı onun bedeninin eti gibidir. Gıybet sayesinde bu haysiyet ve şeref beş paralık edilir. Aynı zamanda gizli sırların ifşa edilmesi de tıpkı onun etini yemek gibi sayılır. [14]

Takva Ayeti

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ…

Ey insanlar, şüphe yok ki biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi, aşîretler ve kabîleler haline getirdik tanışın diye; şüphe yok ki Allah katında sevâbı en çok ve derecesi en yüce olanınız, en fazla çekineninizdir;… ( Hucurat Suresi / 13)

Yukarıda geçen ayet-i kerime, insanların ırk olarak birbirlerine olan üstünlüğünü nefyettiği için, ahlaki yazılarda ve inançsal konularda genelde ilgileri üzerine çekmeyi başarmıştır. Tefsir-i Numune’de yazılanlara göre ayet-i kerime, tüm insanların ortak bir kökten geldiğini, soy ve kabile açısından birbirlerine üstünlük taslamamaları gerektiğini beyan etmektedir. Ayet-i kerime, insanların Allah katında gerçek manada birbirlerine olan üstünlüğünün sadece takva olduğunu hatırlatmaktadır. [15]

"Şuubiye hareketi" siyasi ve fikri olarak bu ayet-i kerimeye atıfta bulunmuştur. İranlı bir grup olan Şuubiler, yukarıdaki ayet-i kerimeye atıfta bulunarak, hiçbir kavmin bir diğerine üstün olmadığına inanmakta ve Emevilerin uygulamakta olduğu ırkçılık siyasetine karşı sürekli muhalefet etmekteydiler. [16]

Fazilet ve Özellikleri

Mecmau’l Beyan Tefsiri’nde, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Hucurat Suresi'ni okursa, Allah-u Teâlâ ona kendisine itaat ve itaatsizlik edenlerin sayısınca, 10 hasane ve iyilik verir. [17]

Sevabu’l Amal kitabında nakledildiğine göre; her kim Hucurat Suresi'ni her gece veya her gündüz okursa, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) ziyaretçilerinden olur. [18]

Ahkâm Ayetleri

Ayet Numarası Ayet Bab Konu
9
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Cihad İki mümin grubun arasını bulup barıştırmak, haddi aşan saldırgan grupla savaş

Hucurat Suresi Arapça ve Türkçe Meali


Önceki Sure
Fetih Suresi
Hucurat Suresi Sonraki Sure
Kaf Suresi

Dış Bağlantılar

Kaynakça

  1. Hürremşahi, Danışname-i Kur’an, 1377 h.ş.
  2. Danışname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, s. 1251–1252.
  3. Hürremşahi, Danışname-i Kur’an, c 2, s 1251 ve 1252.
  4. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, 1374 h.ş, c 22, s 129 ve 130.
  5. Hameger, Muhammed, Kur’an sureleri, Nuru’s-Sakaleyn Kur’an ve İtret Kültür merkezi, birinci baskı, Kum, Neşri Nuşera, ş. 1392.
  6. Merkez-i İttilaat ve Medarik-i İslami, Ferhengname-i Usul-u Fıkıh, 1389 h.ş, s 62.
  7. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, 1374 h.ş, c 22, s 53.
  8. Tabersi, Mecmau’l Beyan, 1372 h.ş, c 9, s 198.
  9. Behrani, el-Burhan fi Tefsiri’l Kur’an, c 5, s 108.
  10. Hakim-i Nişaburi, el-Müsdekrek ala’s-Sahiheyn, c 3, s 14.
  11. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, c 22, s 181.
  12. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, c 22, s 184.
  13. Allame Tabatabai, el-Mizan, 1417 h.k, c 18, s 323.
  14. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, c 22, 1374 h.ş, s 184.
  15. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, 1373 h.ş, c 22, s 197.
  16. Ahmedi Behrami, Şuubiye ve Tesirat-ı an der Siyaset ve Edeb-i İran ve Cihan-ı İslam, 1382 h.ş, s 136.
  17. Tabersi, Mecmau’l Beyan, 1372 h.ş, c 9, s 196.
  18. Şeyh Saduk, Sevabu’l Amal ve İkabu’l Amal, 1406 h.k, s 115.

Bibliyografi

  • Kur’an-ı Kerim, tercüme: Muhammed Mehdi Fuladvend, Tahran, Dâru'l Kur'âni'l Kerîm, 1418 h.k. / m. 1376.
  • Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, Bahaddin Hürremşahi’nin katkılarıyla, Tahran, Dustan, Nahid, 1377 h.ş.
  • Hakim-i Nişaburi, İmam Hafız Ebu Abdullah, el-Müstedrek ela Sahiheyn, Daru’l Marife, Beyrut (Lübnan) Bi’ta.
  • Behrani, Haşim b. Süleyman, el-Burhan fi Tefsiri’l Kur’an, Bonyad-ı Bi’set, Tahran, 1416 h.k.
  • Saduk, İbn-i Babeveyh, Muhammed b. Ali, Sevabu’l Amal ve İkabu’l Amal, Kum, Daru’ş-Şerif, 1406 h.k.
  • Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, Kum, İntişarat-ı İslami, 1417 h.k.
  • Tabersi, Fazıl b. Hasan, Mecmau’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, Tahran, Nasır Hüsrev, 1372 h.ş.
  • Merkez-i İttilaat ve Medarik-i İslami, Ferhengname-i Usul-u Fıkıh, Kum, Pejuheşgah-ı Ulum ve Ferheng-i İslami, Birinci baskı, 1389 h.ş.
  • Marifet, Muhammed Hadi, Amuzeş-i Ulum-u Kur’an, Kum, Temhid, 1371 h.ş.
  • Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, Tahran, Daru’l Kutubi’l İslamiye, 1374 h.ş.