Peygamber’in (s.a.a) Savaşları
| İslam Tarihi |
|---|
| Şahsiyetler |
| Gazveler ve Seriyyeler: |
| Seriyyeler |
| Şehirler ve Mekanlar |
| Vakıalar |
| İlgili Terimler |
- Bu madde Peygamber’in (s.a.a) savaşları hakkındadır. Bu savaşların listesini görmek için “Peygamber’in (s.a.a) savaşlarının listesi” maddesine bakınız.
Peygamber’in (s.a.a) savaşları, onun hicretten sonra Medine’ye yerleşmesiyle birlikte, İslam toplumunu korumak, İslam devletini kurmak, müşriklerin saldırılarına karşı koymak ve fitneyi ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleşti. Bazı araştırmacılara göre bu savaşların tamamı müşriklerin ahitlerini bozması yahut askeri girişimlerinden kaynaklanmıştır. Bu sebeple, müsteşriklerin savaşların hedeflerini maddi çıkarlarla ilişkilendiren iddiaları, yanlış ve tarihi rivayetlere aykırı kabul edilmiştir.
Peygamber’in (s.a.a) bizzat katıldığı savaşlara “gazve”, onun katılmadığı savaşlara ise “seriyye” denilmektedir. Tarihi rivayetlerde, Peygamber için yaklaşık seksen savaş kaydedilmiş olup, bunların yaklaşık otuzunda fiilî çatışma yaşanmış, sadece beşinde ise şiddetli muharebe olmuştur. Tüm savaşlarda Müslüman ve gayrimüslimlerden toplam ölenlerin sayısının 900 ile 1600 arasında olduğu tahmin edilmiştir.
Kur’an’da bazı savaşlara işaret edilmiş ve bazılarının adı zikredilmiştir. Müfessirlere göre, Hac Suresi 39. ayet ile Bakara Suresi 190. ayetin nüzulüyle Müslümanlara ilk kez savaş emri verilmiştir. Kur’an’a göre Allah, savaşlarda Müslümanlara meleklerden oluşan bir grup, düşmanların kalplerine korku salmak ve müminlerin kalplerine huzur vermek suretiyle yardım etmiştir.
Peygamber (s.a.a) savaşlarda askeri prensiplere riayet eder, kader belirleyici savaşların kumandasını bizzat üstlenirdi. O, savaşlarda insan haklarını gözetir, kadınların, çocukların ve yaşlıların öldürülmesini yasaklardı. Ashabıyla istişare etmek, toplu katliamdan kaçınmak ve Medine’de yerine bir halef belirlemek de Peygamber’in savaşlardaki sünnetleri arasındadır.
Peygamber (s.a.a) savaş yönetiminde çeşitli taktiklerden, özellikle aldatma ve psikolojik harp taktiklerinden yararlanır, ordusunu öncü kuvvet, merkez, sağ kanat, sol kanat ve destek kuvvetleri olmak üzere beş kısımda düzenlerdi. Hiçbir Müslüman savaşa katılmaya zorlanmaz; güçsüzlerin ve yaşı küçüklerin cepheye gitmesine izin verilmezdi.
Bazı kadınlar —Fatıma Zehra (s.a), Ümmü Eymen, Ümmü Atiyye ve Ümmü Ammare— erkeklerle birlikte savaşlara katılır, yaralıları tedavi eder, savaşçılara su ulaştırır, yiyecek hazırlar, okları toplar ve muhafaza ederlerdi.
Peygamber’in (s.a.a) savaşlardaki hedefleri
Peygamber (s.a.a), İslam dinini yaymak ve İslam devletini kurmak için[1] müşriklere, Yahudilere ve Romalılara karşı savaşlar yapmıştır.[2] Çünkü Peygamber’in düşmanları İslam devletinin gerçekleşmesini engelliyorlardı.[3] Müşriklerin saldırılarına karşı koymak ve fitneyi ortadan kaldırmak da Peygamber’in savaşlardaki diğer hedeflerindendi.[4] Bu sebeple Peygamber, savaştan önce düşmanlarını İslam’a davet eder, ancak daveti kabul edilmediğinde savaşı başlatırdı.[5] Rivayet edildiğine göre, Peygamber’in (s.a.a) savaşlardaki ilahi hedefleri dikkate alındığından, dini literatürde “savaş” kelimesi yerine “Allah yolunda cihad” tabiri kullanılmıştır.[6] Bazı araştırmacıların belirttiğine göre, Peygamber (s.a.a) savaşlarda sebepleri, hedefleri ve savaşın ilkelerini İslam ordusuna açıklamakta, ardından güçlü bir askeri teşkilat kurmaktaydı.[7]
Bununla birlikte, müsteşriklerin çoğu Peygamber’in (s.a.a) savaşlarını maddi hedefler, siyasi ve ekonomik hakimiyet elde etme çabasıyla açıklamışlardır.[8] Ancak onlar Peygamber’in savaşlardaki hedeflerini açıklarken aynı görüşte değildir; ganimet ve geçim elde etme, makam hırsı ve muhaliflerden intikam alma gibi amaçlar ileri sürmüşlerdir.[9] Araştırmacılar bu iddiaları doğru bulmamış, tarihi belgelerin bu tür iddiaları reddettiğini savunmuşlardır.[10] Ayrıca bazı müsteşriklere göre Peygamber (s.a.a) imkan buldukça savaştan uzak durur, yalnızca zaruret halinde İslam’ı ve Müslümanları savunmak için savaşırdı.[11]
Gazveler ve Seriyyeler

İslam tarihiyle ilgili eserlerde Peygamber’in (s.a.a) savaşları iki kısma ayrılır: gazve ve seriyye.[12] Peygamber’in (s.a.a) katıldığı ve bizzat kumanda ettiği savaşlara “gazve”, onun katılmadığı, fakat bir komutan tayin ederek bir bölgeye birlik gönderdiği savaşlara ise “seriyye” denilir.[13] Ancak bazı araştırmacılar, bu tarifin kesin olmadığını belirtmişlerdir. Onlara göre, çok sayıda savaşçıyla açıkça ve örgütlü biçimde gerçekleşen savaşlara gazve, az sayıda savaşçıyla gizlice ve örgütsüz yapılan savaşlara ise seriyye denir.[14] Bu iki tanım gazve ve seriyyelerin örneklerinde farklılık arz etmemektedir; zira son tanıma göre, az sayıda kişinin katıldığı, amacı yıpratma veya keşif olan harekatlara Peygamber (s.a.a) katılmamıştır.[15]
İstatistik
Tarihi rivayetlerde Peygamber (s.a.a) için yaklaşık seksen savaş kaydedilmiştir.[16] İbn Cevzi’nin Tazkiretü’l-Havas adlı eserinde İmam Hadi’den (a.s) nakledilen bir rivayete göre, Peygamber’in (s.a.a) savaşlarının toplamı seksen iki idi.[17] Gazve ve seriyyelerin toplamından yaklaşık otuzunda askeri çatışma yaşanmış, diğerlerinde ise savaş olmadan sonuçlanmıştır.[18] Ayrıca askeri çatışmaya yol açan savaşlardan yalnızca beşinde önemli ve şiddetli muharebe olmuştur.[19] Tarih araştırmacıları, farklı tarihi rivayetlere dayanarak Peygamber’in (s.a.a) savaşlarında ölenlerin toplam sayısının —Müslüman ve gayrimüslim— 900 ila 1600 arasında,[20] Müslüman şehitlerin ise 317 olduğunu aktarmışlardır.[21]
Peygamber’in Savaşları Kur’an’da

Kur’an’ın Bakara, Al-i İmran, Nisa, Maide, Enfal, Tevbe, Ahzab, Fetih, Haşr, Saff ve Adiyat surelerinde Peygamber’in (s.a.a) bazı savaşlarına işaret edilmektedir.[22] Bununla birlikte Kur’an’da sadece üç savaşın adı açıkça geçmiştir:[23] Bedir,[24] Hendek[25] ve Huneyn.[26] Şeyh Tusi, et-Tibyan adlı tefsirinde, Hac suresi 39. ayetin nüzulüyle Müslümanlara ilk kez savaş emrinin verildiğini kaydetmiştir.[27] Ancak el-Mizan tefsirinin müellifi Allame Tabatabai’ye göre bu emir, Bakara suresi 190. ayetin nüzulüyle gerçekleşmiştir.[28]
Gaybi Yardımlar

Kur’an’ın beyanına göre bazı savaşlarda Allah, gaybi yardımlarla Peygamber’e destek olmuştur:
- Enfal suresi 9-11. ayetlere göre Bedir’de Allah, İslam ordusunu bir grup melekle desteklemiş, düşmanların kalbine korku salmış ve kısa süreliğine Müslümanları hafif bir uykuya daldırarak kalplerini sükunete kavuşturmuş, neticede zaferle sonuçlanmıştır.[29]
- Al-i İmran suresi 151. ayete göre Uhud’da müşrikler, Müslümanların bir grubunun hatasından faydalanıp galip geldiler. Medine’ye saldırarak İslam’ı kökten yok edebilecek durumdayken, Allah onların kalbine korku saldı ve geri dönüp Mekke’ye gittiler.[30]
- Ahzab suresi 9. ayete göre Hendek savaşında Mekke müşrikleri ve çevre kabileleri birleşerek Medine’ye saldırıp Peygamber’i (s.a.a) öldürmek ve İslam’ı yok etmek istediler; fakat Allah görünmeyen ordular, rüzgar ve fırtına göndererek Müslümanlara yardım etti ve zafer onların oldu.[31]
- Tövbe suresi 26. ayete göre Huneyn savaşında Müslüman ordusunun bir kısmı gurura kapıldığı için başlangıçta müşrikler üstün geldiler. Ancak Allah müminlerin kalbine sekinet ve huzur indirerek onları yeniden savaşa hazırladı ve neticede zafer onların oldu.[32]
Peygamberin Savaşları: Savunma mı, Başlatıcı mı?
Bazı İslam araştırmacılarına göre Peygamber (s.a.a) hiçbir zaman savaş başlatmamış, tüm savaşlar müşriklerin antlaşmaları bozması veya askeri saldırıları sebebiyle gerçekleşmiştir.[33] Bununla birlikte Muhammed Taki Mesbah Yezdi’ye göre İbtidai Cihad de bir tür savunmadır; zira nasıl ki Müslümanların canlarını ve topraklarını savunmaları farz ise, Allah’ın hakkını savunmaları da farzdır.[34]
Peygamber’in Savaşlardaki Sîreti
Peygamber (s.a.a), savaşlarda askeri prensiplere riayet ederdi.[35] O, askerlerin disiplinine büyük önem verir, hiç kimsenin görev yerini terk etmesine izin vermezdi.[36] Bedir, Uhud ve Hendek gibi büyük ve kader tayin edici savaşların komutasını bizzat üstlenirdi.[37] Nehcü’l Belağa’ya göre Peygamber, savaşlarda ön saflarda bulunur ve Müslümanlar zorluk anlarında ona sığınırdı.[38] Ayrıca Peygamber (s.a.a), düşman hakkında bilgi edinmeye çok önem verir,[39] düşman ordusuna casuslar yerleştirir ve Müslüman ordusunun sırlarının ifşa edilmemesi için dikkatli davranırdı.[40]
Aşağıdaki hususlar da Peygamber’in savaşlardaki yöntemleri arasında zikredilmektedir:
İnsanî Haklara Riayet: Bazı araştırmacılara göre Peygamber, savaşlarda can ve mal kaybını en aza indirmeye çalışırdı.[41] Düşmanların cesetlerini parçalamayı, ağaçları kesmeyi, kadınları, çocukları ve yaşlıları öldürmeyi yasaklardı.[42] Kadın ve çocuklar savaşa katılsalar bile onları öldürmemeyi emrederdi.[43] Bazı araştırmacılara göre esirler ve sivillere dair kanunlar, tarihte ilk kez İslam’da yazılı hale gelmiştir.[44]
Savaşta Aktif Diplomasi: Peygamber, savaşların yanında aktif diplomasiye de önem verirdi. Bu doğrultuda tarafsız güçlerle siyasi antlaşmalar yapılır; böylece onların düşman saflarına katılması engellenir ve aynı zamanda ihtiyaçların karşılanmasında desteklerinden yararlanılırdı.[45] Ayrıca, müzakere ve sulh (barış) yapmayı kendi hedefleri doğrultusunda faydalı gördüğü durumlarda sulh eder, aksi halde müzakereden kaçınırdı.[46]
Harp Şûrası Teşkili: Peygamber, harp şurası oluştururdu.[47] Örneğin Uhud savaşında şehir içi veya dışı savunma için harp meclisi kurulmuş,[48] Hendek savaşında ise hendek kazılması hususunda istişare edilmiştir.[49]
Medine’de Naib Bırakmak: Peygamber (s.a.a), her savaşta Medine’den ayrılırken yerine mutlaka birini bırakırdı.[50]
Af ve Büyüklük: Mekke’nin fethinde, kendisini yurdundan çıkaran, akrabalarını ve dostlarını öldüren Kureyş’in önderlerine eman vermiştir.[51]
Toplu Katliamdan Kaçınmak: Peygamber, şehirlerin zehirlenmesini yasaklamıştır.[52]
Savaşa Katılanlar
Peygamber (s.a.a), hiçbir Müslümanı orduya katılmaya zorlamazdı.[53] Gayrimüslimlerden silah satın alsa da insan gücü olarak onlardan yardım almazdı.[54] Müslümanların savaşa katılabilmesi için yaş sınırının on beş olduğu rivayet edilmiştir;[55] on beş yaşından küçüklerin savaşa katılmalarına Peygamber izin vermezdi.[56] Eğer savaş fazla askere ihtiyaç duymuyorsa genel seferberlik ilan edilmezdi; ancak Müslüman ordusunun daha çok askere ihtiyaç duyduğu durumlarda genel seferberlik ilan edilir ve güçsüzler hariç herkes savaşa çağrılırdı.[57] Yine de hiçbir zaman kimseyi zorla savaşa götürmezdi.[58] Ayrıca savaş gücü olmayanların katılımına engel olurdu.[59]
Harp biatı (Beyʿatü’l-harb) gereğince Medine’de Peygamber’in (s.a.a) can güvenliğini Medineliler üstlenmişti; onun şehir dışındaki savaşlarında ise sorumlulukları bulunmuyordu.[60] Bu sebeple Bedir savaşına kadar Peygamber’in ordusunu yalnızca Ensar oluşturuyordu. Bedir’le birlikte Muhacirler de savaşa katılmak istediklerini belirterek orduya dahil oldular.[61]
Savaşta kadınların varlığı
Kadınlar da erkekler gibi Peygamber’in savaşlarında bulunmuşlardır.[62] Yaralıların tedavisi, askerlere su ulaştırmak, yemek hazırlamak, ok ve silahları toplamak, yaralı ve şehitleri şehre taşımak onların görevleri arasındaydı.[63] Ka'ibe bint Sa'd ve Refide Ensariyye gibi bazı kadınların özel çadırları bulunur, yaralılar ve hastalar buraya getirilerek tedavi edilirdi.[64]
Hayber savaşında Peygamber’in ordusunda altı kadın yer almıştı.[65] Uhud savaşına ise on dört kadın katılmış, yaralıları tedavi etmiş, askerlere su ve yemek ulaştırmışlardır.[66] Bu kadınlar arasında Fatıma Zehra (a.s), Aişe ve Ümmü Eymen de vardı.[67] Uhud’da Fatıma (a.s), İmam Ali (a.s) ile birlikte Peygamber’in yaralarını sarıyordu.[68] Ümmü Eymen, Uhud ve Hayber savaşlarında bulunmuştu.[69] Ümmü Atıyye pek çok savaşa katılmış, kendi ifadesine göre yedi savaşta yer almıştır.[70] Rabi' bint Mu'avviz de Peygamber’in (s.a.a) yanında savaşlara katılan kadınlardandı.[71] Ümmü Amâre ise Uhud, Hayber ve Huneyn gibi birçok savaşta erkeklerle birlikte savaşmış, defalarca yaralanmıştır. Uhud’da müşrikler Peygamber’e saldırdığında kılıcıyla onu savunmuştur.[72][73]
Taktikler
Hz. Peygamber bazı gazvelerde, örneğin Hayber gazvesi’nde,[74] ordusunu düzenlerken “Hamis” denilen teşkilatlanma modelini uygulamıştır.[75] Bu teşkilatta birlikler beş bölüme ayrılırdı: öncü, merkez, sağ kanat, sol kanat ve ihtiyat.[76] Hz. Peygamber’in savaş taktiklerinden biri, savaşı düşman topraklarında başlatarak bütün savaş zararlarını onlara yüklemekti.[77] Bazen de ordusunu tali yollardan sevk ederek düşmanın istihbaratından hedeflerini gizlerdi.[78] Yine bazen düşmanların Müslümanlara saldırmak için toplandıkları haberini alır almaz ani baskınlarla onları dağıtır ve daha büyük bir savaşın çıkmasını engellerdi.[79]
Hz. Peygamber’in başka bir taktiği de yanıltma idi.[80] Mesela Hayber savaşı’nda önce orduyu Ğatfân üzerine yönlendirdi; ardından küçük bir birlik gönderdikten sonra ana kuvvetlerle aniden Hayber’e döndü. Böylece hem Ğatfân hem de Hayber halkı gafil avlandı ve birbirlerine yardım edemediler.[81] Bazı savaşlarda düşmanı bozguna uğratmak için psikolojik harp yöntemleri uygulanıyordu;[82] mesela Hamrau’l-Esed’de geceleyin beş yüz noktada ateş yakıldı, böylece düşman korkuya kapıldı.[83] Mekke’nin fethinde de Abbas b. Abdülmuttalib, Hz. Peygamber’in emriyle Ebu Süfyan’ı bir vadinin başına götürdü ve orada Müslümanların büyük ordusunu görmesini sağladı.[84] Böylece onun zihninden her türlü mukavemet fikri silinmiş oldu ve Mekke savaşsız fethedildi.[85] Hz. Peygamber birçok savaşta da sürpriz (gaffillik) ilkesini uyguladı; mesela Beni Kurayza’yı muhasara sırasında, Hayberlileri çarpışma anında ve müşrik Ahzâbı da savaş taktiğinde gafil yakaladı.[86]
Savaş kaynakları ve ekipmanları
İslam devleti güçlendikten sonra savaş için gerekli kaynak ve teçhizatın temini Hz. Peygamber’in sorumluluğunda oldu. Fakat hicretin ilk yıllarında savaş için gerekli araç ve gereçler, savaşa katılanlar, zenginler ve halk tarafından karşılanıyordu.[87] Örneğin Hz. Peygamber, S'ad b. Zeyd’e Beni Kurayza esirleriyle birlikte Necd’e gidip İslam ordusu için at ve silah almasını emretmişti.[88] Yine Tebük Savaşı’nda bazı sahabeler Resulullah’tan, cihadın fazîletinden geri kalmamaları için kendilerine binek ve savaş azığı vermesini istediler; Hz. Peygamber onların isteklerinin karşılanmasını emretti.[89]
Hz. Peygamber çeşitli kabilelerle, ordunun silah ve ihtiyaçlarını onlardan satın alabilmek için anlaşmalar yapmıştı.[90] Ayrıca bazı durumlarda ordusunun ihtiyaç duyduğu araç-gereçleri kabilelerden ödünç alıyordu.[91] Müslümanlar bazı savaşlarda mancınık[92] ve debbâbe (surları yıkmak için kullanılan bir tür savaş arabası)[93] gibi daha gelişmiş silahlar kullanmışlardı.[94]
Kaynakça
- ↑ Muʿâvinet-i Pejuheşî-yi Müʾessese-yi Tanzîm ü Neşr-i Âsâr-i İmâm Humeynî, Simâ-yi Maʿsûmîn der Ândeşe-yi İmâm Humeynî, 1375 h.ş, s. 132.
- ↑ Kâʾidân, “Sâzmândehî-yi Cengî der Ğazavât-i ʿAsr-i Peygamber”, s. 75.
- ↑ Muʿâvinet-i Pejuheşî-yi Müʾessese-yi Tanzîm ü Neşr-i Âsâr-i İmâm Humeynî, Simâ-yi Maʿsûmîn der Ândeşe-yi İmâm Humeynî, 1375 h.ş, s. 132.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ü Rehberî-yi Peyğamber-i Ekrem (s.a.a) der ʿArsahâ-yi Nezâmî”, s. 23.
- ↑ SâdiKî, “Usûl-i HuKûK-i Ceng der Sîre-yi Nebevî”, s. 119.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ü Rehberî-yi Peyğamber-i Ekrem (s.a.a) der ʿArsahâ-yi Nezâmî”, s. 35.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ü Rehberî-yi Peyğamber-i Ekrem (s.a.a) der ʿArsahâ-yi Nezâmî”, s. 7.
- ↑ ʿAbdolmohammedî ve Akberî, “NaKd ü Berresî-yi Didgâh-i MosteşreKân der Bâre-yi Ahdâf-i Ğazavât ü Sarâyâ-yi Peyğamber (s.a.a)”, s. 7.
- ↑ ʿAbdolmohammedî ve Akberî, “NaKd ü Berresî-yi Didgâh-i MosteşreKân der Bâre-yi Ahdâf-i Ğazavât ü Sarâyâ-yi Peyğamber (s.a.a)”, s. 8-12.
- ↑ ʿAbdolmohammedî ve Akberî, “NaKd ü Berresî-yi Didgâh-i MosteşreKân der Bâre-yi Ahdâf-i Ğazavât ü Sarâyâ-yi Peyğamber (s.a.a)”, s. 17-29.
- ↑ ʿAbdolmohammedî ve Akberî, “NaKd ü Berresî-yi Didgâh-i MosteşreKân der Bâre-yi Ahdâf-i Ğazavât ü Sarâyâ-yi Peyğamber (s.a.a)”, s. 13-14.
- ↑ Subhânî, Ferâz-hâyî ez Târîḫ-i Peyğamber-i İslam, 1386 h.ş, s. 216.
- ↑ Subhânî, Ferâz-hâyî ez Târîḫ-i Peyğamber-i İslam, 1386 h.ş, s. 216.
- ↑ Kâʾidân, “Sâzmândehî-yi Cengî der Ğazavât-i ʿAsr-i Peygamber”, s. 79-80.
- ↑ Kâʾidân, “Sâzmândehî-yi Cengî der Ğazavât-i ʿAsr-i Peygamber”, s. 80.
- ↑ SâdiKî, “Usûl-i HuKûK-i Ceng der Sîre-yi Nebevî”, s. 137.
- ↑ İbn Cevzî, Tazkiratü’l-Ḫavâṣṣ, 1418 h.k, s. 322.
- ↑ ʿAlîḫânî, “Taḥlîl-i Sîyâsî-yi Ceng-hâ-yi Peyğamber-i Ekrem Râhbordî Berây-i Emrûz”, s. 71.
- ↑ ʿAlîḫânî, “Taḥlîl-i Sîyâsî-yi Ceng-hâ-yi Peyğamber-i Ekrem Râhbordî Berây-i Emrûz”, s. 71.
- ↑ Naṣîrî, Târîḫ-i Peyğamber-i İslam, 1383 h.ş, s. 76.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ü Rehberî-yi Peyğamber-i Ekrem (s.a.a) der ʿArsahâ-yi Nezâmî”, s. 15.
- ↑ Mesbâh Yezdî, Ceng ü Cihâd der Kur’ân, 1394 h.ş, s.118.
- ↑ Mesbâh Yezdî, Ceng ü Cihâd der Kur’ân, 1394 h.ş, s.118.
- ↑ Âl-i İmrân Suresi, 123. Ayet.
- ↑ Ahzâb Suresi, 22. Ayet.
- ↑ Tevbe Suresi, 25. Ayet.
- ↑ Şeyh Tûsî, et-Tibyân, Dâr İhyâʾi’t-Turâs el-ʿArabî, c.7, s.123.
- ↑ Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.2, s.60.
- ↑ Mekârim Şîrâzî ve diğerleri, Tefsîr-i Nemûne, 1374 h.ş, c.7, s.103-107.
- ↑ Mekârim Şîrâzî ve diğerleri, Tefsîr-i Nemûne, 1374 h.ş, c.3, s.125-126; Tabâtabâî, el-Mîzân, 1417 h.k, c.4, s.43.
- ↑ Mekârim Şîrâzî ve diğerleri, Tefsîr-i Nemûne, 1374 h.ş, c.17, s.216-218.
- ↑ Mekârim Şîrâzî ve diğerleri, Tefsîr-i Nemûne, 1374 h.ş, c.7, s.338-341.
- ↑ Muntazerî, Hükûmet-i Dînî ve Hukûk-i Ensân, 1387 h.ş, s.68-69; Sâlihî Necefâbâdî, Cihâd der İslâm, 1382 h.ş, s.34.
- ↑ Mesbâh Yezdî, Ceng ü Cihâd der Kur’ân, 1394 h.ş, s.148-151.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.120.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.120.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.118.
- ↑ Nehcü’l-Belâğa, thk. Sübhi Sâlih, Hikmet 266, s.520.
- ↑ Vuter, Fenü’l-harb el-İslâmî fî ʿahdi’r-Resûl (s.a.a), Dârü’l-Fikr, s.143.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.120.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.119.
- ↑ Küleynî, el-Kâfî, 1407 h.k, c.5, s.27.
- ↑ Küleynî, el-Kâfî, 1407 h.k, c.5, s.29.
- ↑ Hûşyâr ve diğerleri, “Bâztâb-i Cenghâ-yi Peygamber (s.a.a) der Kitâbhâ-yi Târîh-i İslâm-i Îrân ez sâl-i 1358 h.ş tâ kûnûn”, s.82.
- ↑ Celîlî, Sîyâset-i Hâricî-yi Peygamber (s.a.a), 1374 h.ş, s.105-106.
- ↑ Celîlî, Sîyâset-i Hâricî-yi Peygamber (s.a.a), 1374 h.ş, s.112-114.
- ↑ Takîzâde Ekberî, “Ravesh-i Fermândehî-yi Peygamber-i Aʿzam (s.a.a)”, s.15.
- ↑ Vâkıdî, el-Megâzî, 1409 h.k, c.1, s.209-211.
- ↑ Kummî, Tefsîrü’l-Kummî, 1363 h.ş, c.1, s.177.
- ↑ ʿAbdüşşâfî, es-Sîretü’n-Nebeviyye ve’t-Târîhu’l-İslâmî, 1428 h.k, s.153.
- ↑ Takîzâde Ekberî, “Ravesh-i Fermândehî-yi Peygamber-i Aʿzam (s.a.a)”, s.9.
- ↑ Küleynî, el-Kâfî, 1407 h.k, c.5, s.28.
- ↑ Sâdıkî, “Usûl-i Hukûk-i Ceng der Sîre-i Nebevî”, s.129.
- ↑ Sâdıkî, “Usûl-i Hukûk-i Ceng der Sîre-i Nebevî”, s.127.
- ↑ Sâdıkî, “Usûl-i Hukûk-i Ceng der Sîre-i Nebevî”, s.131.
- ↑ el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 1424 h.k, c.9, s.37.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ve Rehberî-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a) der Arsehâ-yi Nezâmî)”, s.13.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ve Rehberî-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a) der Arsehâ-yi Nezâmî)”, s.15.
- ↑ Merkez-i Tahkîkât-i Sepâh, Cenghâ-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a), 1378 h.ş, s.120.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ve Rehberî-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a) der Arsehâ-yi Nezâmî)”, s.12.
- ↑ Kâʾidân, “Modîriyyet ve Rehberî-yi Peygamber-i Ekrem (s.a.a) der Arsehâ-yi Nezâmî)”, s.12.
- ↑ Celâlî Kendrî, “Huzûr-i Nezâmî-yi Zenân der Sadr-i İslâm”, s.108.
- ↑ Celâlî Kendrî, “Huzûr-i Nezâmî-yi Zenân der Sadr-i İslâm”, s.108; ayrıca bkz. el-Buhârî, Sahîh, 1422 h.k, c.4, s.24.
- ↑ İbn Saʿd, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 1414 h.k, c.8, s.226-227; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, 1415 h.k, c.8, s.297; İbn ʿAbdilberr, el-İstîʿâb, 1412 h.k, c.4, s.1838; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, 1415 h.k, c.8, s.135-136.
- ↑ İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, 1409 h.k, c.6, s.334.
- ↑ Vâkıdî, el-Megâzî, 1409 h.k, c.1, s.249-250.
- ↑ Vâkıdî, el-Megâzî, 1409 h.k, c.1, s.249-250.
- ↑ İbn Haccâc, Sahîh-i Müslim, Dârü İhyâʾi’t-Turâs el-ʿArabî, c.3, s.1416.
- ↑ İbn Saʿd, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 1414 h.k, c.8, s.180.
- ↑ İbn ʿAbdilberr, el-İstîʿâb, 1412 h.k, c.4, s.1947.
- ↑ İbn Saʿd, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 1414 h.k, c.8, s.333.
- ↑ İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, 1412 h.k, c.5, s.137; İbn Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, 1415 h.k, c.8, s.132-133.
- ↑ İbn Sa‘d, et-Tabakātü’l-kübrā, 1414 h.k, c.8, s.303-305.
- ↑ İbn Sa‘d, et-Tabakātü’l-kübrâ, 1414 h.k, c.2, s.81.
- ↑ Kāidân, “Yönetim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) askerî sahalardaki liderliği”, s.26.
- ↑ Kāidân, “Yönetim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) askerî sahalardaki liderliği”, s.26.
- ↑ Hıtâb, er-Resûlü’l-kāid, 1422 h.k, s.208.
- ↑ Hıtâb, er-Resûlü’l-kāid, 1422 h.k, s.203.
- ↑ TaKīzâde Ekberî, “Ravş-i fermândehî-i Peyğamber-i A‘zam (s.a.s)”, s.17-18.
- ↑ TaKīzâde Ekberî, “Ravş-i fermândehî-i Peyğamber-i A‘zam (s.a.s)”, s.18-19.
- ↑ Hıtâb, er-Resûlü’l-kāid, 1422 h.k, s.452-453.
- ↑ TaKīzâde Ekberî, “Ravş-i fermândehî-i Peyğamber-i A‘zam (s.a.s)”, s.19.
- ↑ İbn Seyyidünnâs, Uyûnü’l-eser, 1414 h.k, c.2, s.54.
- ↑ İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, Dârü’l-ma‘rifa, c.2, s.403-404.
- ↑ Hıtâb, er-Resûlü’l-kāid, 1422 h.k, s.337.
- ↑ Fîrûzî & Hüseynî, “Berresî-i ehemmiyet-i aslü’l-ğāfilgîrî der cenghā-yi Peyğamber-i Ekrem (s.a.s) ve kârbord-i ân der asr-i hâzer”, s.196-200.
- ↑ Kāidân, “Yönetim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) askerî sahalardaki liderliği”, s.16-17.
- ↑ Beyhakî, Delâilü’n-nübüvve, 1405 h.k, c.4, s.24.
- ↑ Vâkıdî, el-Meğāzî, 1409 h.k, c.3, s.994.
- ↑ Kāidân, “Yönetim ve Resûl-i Ekrem’in (s.a.s) askerî sahalardaki liderliği”, s.18; ayrıca bkz. Belâzurî, Futûhu’l-büldân, 1988 m., s.71; Makrîzî, İmtâ‘u’l-esmâ‘, 1420 h.k, c.9, s.367.
- ↑ İbn Sa‘d, et-Tabakātü’l-kübrâ, 1414 h.k, c.1, s.220.
- ↑ İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğābe, 1409 h.k, c.1, s.30.
- ↑ Sâlihî Şâmî, Sebelü’l-hüdâ, 1414 h.k, c.6, s.210.
- ↑ Bkz. Yâkût el-Hamevî, Mu‘cemü’l-büldân, 1995 m., c.4, s.12.
Bibliyografi
- Kur’ân-ı Kerîm.
- İbnü’l-Esîr, İzzeddîn, Üsüdü’l-Ğâbe fî Maʿrifeti’s-Sahâbe, Beyrut, Dâru’l-Fikr, 1409 h.k.
- İbnü’l-Cevzî, Abdurrahman b. Ali, el-Muntaẓam fî Târîḫi’l-Ümem ve’l-Mülûk, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1412 h.k.
- İbnü’l-Cevzî, Yusuf b. Kuzaoğlî, Teẕkiratü’l-Ḫavâṣ mine’l-Ümme fî Ẕikri Ḫaṣâʾiṣi’l-İmmeti, Kum, Menşûrâtü’ş-Şerîf er-Razî, 1418 h.k.
- İbn Haccâc, Müslim, Ṣaḥîḥ-i Müslim, Beyrut, Dâr İhyâʾi’t-Türâsi’l-ʿArabî, t.y.
- İbn Ḥacer el-Askalânî, Ahmed b. Ali, el-İṣâbe fî Temyîzi’s-Saḥâbe, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1415 h.k.
- İbn Saʿd, Muhammed, eṭ-Ṭabaḳātü’l-Kübrâ, Tâif, Mektebetü’s-Sıddîḳ, 1414 h.k.
- İbn Seyyidinnâs, Muhammed, ʿUyûnu’l-Eser fî Funûni’l-Meġâzî ve’ş-Şemâʾil ve’s-Siyer, Beyrut, Dâru’l-Kalem, 1414 h.k.
- İbn ʿAbdilber, Yusuf b. Abdullah, el-İstîʿâb fî Maʿrifeti’l-Aṣḥâb, Beyrut, Dârü’l-Cîl, 1412 h.k.
- İbn Hişâm, Abdu’l-Melik, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Beyrut, Dârü’l-Maʿrifa, tsz.
- Buhârî, Muhammed b. İsmail, Ṣaḥîḥu’l-Buḫârî, Beyrut, Dâr Ṭavki’n-Necât, 1422 h.k.
- Belâzurî, Ahmed b. Yahyâ, Futûḥu’l-Büldân, Beyrut, Dâr ve Mektebetü’l-Hilâl, 1988.
- Beyhakî, Ahmed b. Hüseyin, es-Sünenü’l-Kübrâ, Beyrut, Dâru’l-Fikr, 1424 h.k.
- Beyhakî, Ahmed b. Hüseyin, Delâʾilü’n-Nübüvve ve Maʿrifetü Aḥvâli Ṣâḥibi’ş-Şerîʿa, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1405 h.k.
- Taqîzâde Ekberî, Ali, «روش فرماندهی پیامبر اعظم(ص)»، Faslname-i Ḥuṣûn, sayı 9, sonbahar 1385 h.ş.
- Celâlî Kendirî, Soheylâ, «حضور نظامی زنان در صدر اسلام»، Faslname-i ʿUlûm-i Ensânî Dânişgâh-ı Zehrâ, sayı 46-47, yaz-sonbahar 1382 h.ş.
- Celîlî, Saʿîd, Peygamber’in Dış Politikası, Tahran, Merkez-i Çap ve Neşr-i Sâzmân-ı Teblîġât-i İslâmî, 1374 h.ş.
- Ḫıṭâb, Mahmûd Şît, er-Resûlü’l-Kâʾid, Beyrut, Dâru’l-Fikr, 1422 h.k.
- Ẕeylâbî, Negâr, “Harp, İslâm’ın Başlangıcından Abbâsîler’in Sonuna Kadar”, Dânişnâme-i Cihân-ı İslâm, c. 11, Tahran, Bonyâd-i Dâʾiretü’l-Maʿârif-i İslâmî, 1386 h.ş.
- Sübḥânî, Caʿfer, Hz. Peygamber’in Tarihinden Kesitler, Tahran, Meşʿar, 1386 h.ş.
- Seyyid Raḍî, Muhammed b. Hüseyin, Nehcü’l-Belâġa, tsh. Ṣubhî Ṣâliḥ, Kum, Hicret, 1414 h.k.
- Şeyḫ Tûsî, Muhammed b. Hasan, et-Tibyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Beyrut, Dâr İhyâʾi’t-Türâsi’l-ʿArabî, t.y.
- Ṣâdıḳî, Muṣṭafâ, “Hz. Peygamber’in Sîretinde Harp Hukukunun Esasları”, Faslname-i Ḥuṣûn, sayı 21, sonbahar 1388 h.ş.
- Ṣâliḥî Şâmî, Muhammed b. Yusuf, Sübülü’l-Hüdâ ve’r-Reşâd fî Sîreti Ḫayri’l-ʿIbâd, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1414 h.k.
- Ṣâliḥî Necefâbâdî, Niʿmetullah, İslâm’da Cihâd, Tahran, Ney, 1382 hş.
- Ṭabâṭabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Kum, Dafter-i İntişârât-i İslâmî, 1417 h.k.
- ʿAbdü’ş-Şâfî, Muhammed ʿAbdullaṭîf, es-Sîretü’n-Nebeviyye ve’t-Târîḫu’l-İslâmî, Kahire, Dârü’s-Selâm, 1428 h.k.
- ʿAbdülmuhammedî, Hüseyin & Hâdî Ekberî, «نقد و بررسی دیدگاه مستشرقان درباره اهداف غزوات و سرایای پیامبر(ص)»، Mecelle-i Târîḫ-i İslâm, sayı 51, sonbahar 1391 h.ş.
- ʿAlîḫânî, Ali Ekber, «تحلیل سیاسی جنگهای پیامبر اکرم راهبردی برای امروز»، Pîʿûheşnâme-i ʿUlûm-i Sîyâsî, sayı 7, yaz 1386 h.ş.
- Fîrûzî, Saʿîd & Hüseynî, Seyyid Hedâyetullah, «بررسی اهمیت اصل غافلگیری در جنگهای پیامبر اکرم(ص) و کاربرد آن در عصر حاضر»، Dû Faslname-i Pîʿûheşhâ-yi ʿUlûm-i Neẓâmî, sayı 2, sonbahar-kış 1399 h.ş.
- Ḳâʾidân, Aṣġar, “Hz. Peygamber Dönemi Gazvelerinde Harp Organizasyonu”, Mecelle-i Muṭâlʿât-i Târîḫî-yi Ceng, sayı 3, bahar 1397 h.ş.
- Ḳâʾidân, Aṣġar, «مدیریت و رهبری پیامبر اکرم(ص) در عرصههای نظامی»، Faslname-i Muṭâlʿât-i Râhburdî-yi Besîc, sayı 31, yaz 1385 h.ş.
- Ḳummî, Ali b. İbrahim, Tefsîrü’l-Ḳummî, Kum, Dârü’l-Kitâb, 1363 h.ş.
- Kuleynî, Muhammed b. Yaʿkûb, el-Kâfî, Tahran, Dârü’l-Kutubi’l-İslâmiyye, 1407 h.k.
- Sepâh Araştırma Merkezi, Hz. Peygamber’in Gazveleri, Tahran, Setâd-i Niyâbet-i Velî-yi Fakîh, 1378 h.ş.
- Muṣbâḥ Yezdî, Muhammed Taqî, Kur’ân’da Harp ve Cihâd, Kum, Müessese-i Âmûzeşî ve Pîʿûheşî-i İmâm Ḫomeynî, 1394 h.ş.
- Müessese-i Tanzîm ve Neşr-i Âsâr-ı İmâm Ḫomeynî (Araştırma Birimi), İmâm Ḫomeynî’nin Düşüncesinde Maʿsûmların Sîreti, 1375 h.ş.
- Maḳrîzî, Ahmed b. Ali, İmtâʿu’l-Esmaʿ bimâ li’n-Nebî mine’l-Aḥvâl ve’l-Emvâl ve’l-Ḥafede ve’l-Metâʿ, Beyrut, Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1420 h.k.
- Mekârim Şîrâzî, Nâṣır ve diğerleri, Tefsîr-i Nemûne, Tahran, Dârü’l-Kutubi’l-İslâmiyye, 1374 h.ş.
- Munteẓerî, HüseynʿAlî, Dînî Hükûmet ve İnsan Hakları, Kum, Erġuvân-i Dâniş, 1387 h.ş.
- Naṣîrî, Muhammed, Hz. Peygamber’in Tarihi, Kum, Neşr-i Maʿârif, 1383 h.ş.
- Vâḳıdî, Muhammed b. ʿUmer, el-Meġâzî, Beyrut, Müʾessese-i Aʿlemî li’l-Maṭbûʿât, 1409 h.k.
- Vetter, Muhammed Ẕâhir, Fenni’l-Ḥarbü’l-İslâmî fî ʿAhd-i’r-Resûl, Dımaşk, Dâru’l-Fikr, t.y.
- Hûşyâr, Ferînâz ve diğerleri, «بازتاب جنگهای پیامبر(ص) در کتابهای تاریخ اسلام ایران از سال ۱۳۵۸ش تا کنون»، Faslname-i ʿİlmî-Pîʿûheşî-i Târîḫ, sayı 65, Tîr 1401 hş.
- Yâḳût el-Ḥamevî, Muʿcemü’l-Büldân, Beyrut, Dâr Ṣâdir, 1995.