Muhtar’ın Kıyamı
Muhtar’ın Kıyamı (Arapça: ثورة المختار الثقفي), Kerbela şehitlerinin öcünü almak için Muhtar b. Ebu Ubeyd-i Sakafi komutanlığında başlatılan bir harekettir. Bu kıyam hicretin 66. yılında Kufe’de başlamış ve Ubeydullah İbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd, Şimr b. Zi’l-Cevşen ve Sinan b. Enes gibi İmam Hüseyin (a.s) ve yârenlerinin şehadetine neden olan çok sayıda etkin kişiler öldürülmüştür. Muhtar’ın kıyamı, Muhammed b. Hanefiye’nin adıyla başlamıştır. Bazı Şia âlimleri ise, Muhtar’ın kıyamının İmam Seccad’ın (a.s) emriyle başladığı düşüncesindedir.
Kıyam’ın Hedefi
Muhtar b. Sakafi, Kerbela vakıasında hapiste bulunmaktaydı. Hapisten çıkar çıkmaz İmam Hüseyin’in (a.s) katillerinden intikam alma işine koyulmuştur. İlk önce Yezid’e Hicaz’da başkaldıran Abdullah b. Zübeyr’e katıldı. Ancak kendisiyle aynı düşüncede olmadığını anladı ve ondan ayrılarak kıyamı gerçekleştirmek için Kufe’ye geri döndü.
Abdullah b. Zübeyr’le Birlikteliği
Önceden Abdullah b. Zübeyr’le görüşmeler yapan Muhtar, çevresindekilerin kendisinden Abdullah b. Zübeyr’e biat etmesini istediklerinde, onlara Abdullah ile kendi hedefleri arasında farklar olduğunu söylemiş ve ona biat etmenin maslahata aykırı olduğunu ileri sürmüştür.[1] Ancak çevresindekilerin ısrarı üzerine iki şartla Abdullah b. Zübeyr’e biat etmiştir. Birinci şart: Abdullah b. Zübeyr yaptığı işlerde ona danışacak, tek başına kararlar almayacak,[2] ve ona karşı çıkmayacaktır.[3] İkinci şart: Hükûmetteki en üst makamı Muhtar’a verecektir.[4]
Yezid’in orduları Mekke’ye saldırdığında ve Abdullah b. Zübeyr kuşatıldığında, Muhtar onun yanında yer almış ve Yezid’in ordularına karşı savaşmıştır. Bazı kaynakların belirttiğine göre, Muhtar, Abdullah b. Zübeyr’in hile ve aldatmayla iş çevirdiğini[5] ve hilafet iddiasında bulunduğunu gördüğünde, ondan uzaklaşmış ve kıyam hazırlıklarını yapmak üzere Kufe’ye doğru yola çıkmıştır.[6]
Muhammed b. Hanefiye İle Görüşmesi
Muhtar, Kufe’ye doğru yola çıkmadan önce Muhammed b. Hanefiye ile görüşmüş ve kıyam edeceğine dair niyetini ona açıklamıştır. Muhammed b. Hanefiye’den icazet istemiş, o da genel ifadelerle ona izin verdiğini ima etmiş ve ondan takvalı olmasını istemiştir.[7] Belazuri’nin naklettiğine göre ise, Muhtar’a sarih bir şekilde izin vermiştir.[8]
Kufe Yolunda
Muhtar, Mekke’den Kufe’ye doğru yola çıktı. Kufe yakınlarındaki İmam Hüseyin (a.s) ve yârenlerinin şehit edildiği yerde durarak ağlamış ve ağıt yakmıştır. Yakınlarda olan Şialar bu sahneyi görmüş ve ona katılmışlardır.[9] Muhtar, Cuma günü Hiyre nehrine varmış ve orada gusül almış, güzel kokular sürmüş, başına sarığını koymuş, kılıcını kuşanmış ve Kinde meydanındaki Sekun camisine gitmiştir. Yolda her nereden geçmişse zafer kazanılacağına dair insanları müjdelemiştir.[10]
Kufe’ye Girişi
Muhtar’ın Kufe’ye girişi Yezid’in ölümünden altı ay sonra ve Ramazan ayının ortasında gerçekleşmiştir.[11] İbn-i Zübeyr ise, Abdullah b. Muti’yi Kufe’ye vali olarak atamıştır.[12]-[13]
Muhtar ve Tevvabin Kıyamı
Muhtar, Kufe’ye girdikten sonra Süleyman b. Surad’ın daveti ve Tevvabin kıyamı ile karşı karşıya kalmıştır. Onu kıyama uygun görmediği için onlarla işbirliği yapmaya yanaşmamıştır. Kufelilere de Süleyman'ın savaş için gerekli donanıma ve savaş taktiklerine sahip olmadığını söylemiştir. Ömer b. Sa'd da Kufe hâkiminin yanına giderek, Tevvabin'in onlar için bir zarar teşkil etmediğini, bilakis Muhtar’dan korkması gerektiğini ve Kufe için tehlike barındırdığını belirtmiştir.[14] Bu şekilde Tevvabin kıyamı sırasında Muhtar, Abdullah b. Zübeyr taraftarlarınca, zindanda bulunmaktaydı.[15]
Tevvabin'den Geriye Kalanlar
Tevvabin kıyamı hükûmet güçlerince bastırılınca Muhtar, onlardan geriye kalanlara mektup yazarak kendisine davet eder. Onlar da Muhtar’ın davetine olumlu yanıt verip, zindana saldırarak onu hapisten kaçırabileceklerine dair mesaj yollarlar. Muhtar, şimdilik sabretmelerini ve birkaç gün içinde normal bir şekilde tahliye edileceğini bildirir. Muhtar, Abdullah b. Ömer’in eşi olan kız kardeşi Safiye binti Ebi Ubeyd’e bir mektup yazarak hapisten çıkması için aracılık etmesini ister. Abdullah b. Ömer teklifi kabul eder. Muhtar’ın serbest bırakılması için gerekli adımları atar ve Muhtar hapisten çıkar.
Kufe Valisine Bağlılık Ahdi
Küfe hâkimi İbrahim b. Muhammed, Muhtar hapisten çıktığında ondan hükûmet karşıtı girişimlerde bulunmamasına dair söz alır ve eğer hükumet karşıtı girişimlerde bulunursa, bin deve kurban edeceği ve kadın-erkek tüm kölelerini azat edeceğine dair ondan yemin etmesini ister. Muhtar da yemin eder ve hapisten çıkar.
Hapisten çıktıktan sonra “amaçlarım uğrunda bin deve kurban etmem küçük bir şeydir ve yine amaçlarıma ulaşmak için tüm kölelerimin olmamasını yeğlerim” demiş ve yoluna devam etmiştir.[16]
Kıyam Hazırlıkları
Hükûmet güçleri Muhtar’ı takibe aldıkları için, Muhtar ilk olarak gizlice adamları aracılığı ile güç toplamaya çalışmıştır. Muhtar’ın elçi ve yakınları şunlardır:
- Saib b. Malik Eş’ari; Irak Şiilerinin ileri gelenlerinden ve Kum Eş'arilerinin dedesi.
- Yezid b. Enes.
- Ahmer b. Şamit.
- Rufai b. Şeddad; tevvabin kıyamının ileri gelenlerindendi.
- Abdullah b. Şeddad Beceli; tevvabin kıyamının ileri gelenlerindendi.
Muhammed b. Hanefiye Tarafından Temsilcilik
Muhtar, Kufe’de kendisinin Muhammed b. Hanefiye’nin vekili olduğunu, kendisini emin, vezir ve emir olarak atadığını ve onun tarafından Ehlibeytin (a.s) öcünü almak ve mülhitlerle savaşmak için görevlendirildiğini açıklamıştır.[17]-[18]
Muhtar’ın İddialarındaki Belirsizlik
Bir grup Şia, Sa’r b. Ebi Sa’r Hanefi’nin evinde oturmuştu. Abdurrahman b. Şarih şöyle dedi: “Muhtar, Muhammed b. Hanefiye’nin temsilcisi olduğunu iddia etmektedir. Bizim Medine’ye gidip olaydan haberdar olmamız yerinde olacaktır.”[19]
Kufelilerin Muhammed b. Hanefiye İle Görüşmesi
Başlarında Abdurrahman b. Şarih’in olduğu bir grup Medine’ye giderek Muhammed b. Hanefiye ile görüştü. Görüşmede Muhtar’ın kıyamı ve onun tarafından temsilcisi olup olmadığı soruldu. Muhammed Hanefiye şöyle dedi: “Allah’a andolsun ki Allah kullarından her kim düşmanlarımızdan öcümüzü alırsa, mutlu olurum.”[20]
Allame Meclisi’nin, İbn-i Nema’dan naklettiğine göre, Muhammed b. Hanefiye onları vazifelerinin ne olduğunu öğrenmeleri için İmam Seccad’ın (a.s) huzuruna götürmüştür. İmam Seccad (a.s) onlara şöyle buyurmuştur: “Amcacığım! Eğer Allah kullarından bir kişi bizi himaye etmek için kıyam ederse, insanlara ona yardım etmek vacip olur ve ben seni bu konuda elçim olarak atıyorum; öyleyse salah ve doğru olan neyse yap.”[21]
Dışarı çıktıklarında şöyle demişlerdir: İmam Zeynel Abidin (a.s) ve Muhammed b. Hanefiye bize izin verdi.[22]-[23] Böylece Kufe’ye döndüklerinde Muhtar’ı teyit etmişlerdir.[24]-[25]
Muhtemelen bu rivayet, Ayetullah Hoi ve Ayetullah Mamakani gibi bazı büyük Şia âlimlerinin Muhtar’ın kıyamı için “Muhtar, İmam Zeynel Abidin’den (a.s) özel izin almıştır” demelerine neden olmuştur.[26]-[27]
İbrahim b. Malik Eşter’in Rolü
Muhtar b. Sakafi, kıyamın amacına ulaşması için Şia ileri gelenlerinin önerisini kabul etmiş ve İbrahim b. Malik Eşter’i kıyama davet etmiştir.[28] İbrahim ilk önce kararsız kalmış, ancak Muhammed b. Hanefiye’nin Muhtar’ı destekleyen mektubunu gördükten ve önde gelen bazı Şiilerin mektubu teyit etmelerinden sonra, Muhtar’a biat etmiştir.[29] İbrahim b. Malik Eşter, kıyamın ikinci adamı hüviyeti ile kıyamda önemli rol oynamıştır.
Kıyamın Başlama Tarihi
Kıyamı hazırlayan stratejistler, kıyam tarihini hicretin 66. yılında Rebiülevvel ayının 14’dünde[30] Perşembe günü olarak belirlemişlerdir. Ancak İbrahim b. Malik Eşter’in Kufe ordu komutanı İyas b. Muzarib ile beklenmeyen erken çatışmasında İyas ölmüş ve kıyam tarihi mecburen iki gün erkene yani 12 Rebiülevvel’e alınmıştır.[31]
Şiar ve Sloganı
Muhtar, Abdullah b. Şeddad’dan “Ya mensur-u ümmet!”[32] diye slogan atmalarını istemiştir. Bu slogan Bedir savaşında[33] ve Mustalik Oğulları Savaşında[34] Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sloganı idi. Bir sonraki Şia kıyamında da bu slogan kullanılmıştır. Sonra Zeyd b. Ali’nin[35]-[36], Muhammed Nefsi Zekiyye’nin, İbrahim b. Abdullah’ın da istifade ettiği bir slogandı. Aynı şekilde Muhtar, Süfyan b. Leyla ve Kudame b. Malik’e de “Ya lesarati’l Hüseyin” yani “Hüseyin’in kanını (öcünü) isteyenler” sloganını atmalarını istemiştir.[37]
Daha sonra kıyam aleni olmuş ve birkaç gün sonra meydana gelen savaşta Kufe hâkimi Abdullah b. Muti kaçmıştır.[38]-[39]
Abdullah b. Muti, kıyama karşı zafer kazanması için Abdullah b. Zübeyr tarafından Kufe hâkimi olarak atanmıştı.
Kufe Sarayına Giriş
Muhtar, Hicretin 66. yılında Rebiülevvel ayının 15’inde Cuma günü Kufe sarayına girer ve Cuma namazı onun imamlığında kılınır. Kendisi Cuma hutbesinde iki hutbe okumuş ve orada kıyamının amaçlarını halka açıklamıştır. Cuma namazından sonra halktan biat alma töreni düzenlenmiştir.
Hükûmetteki Pozisyonların Belirlenmesi
- Abdullah b. Haris Nehai, -İbrahim b. Malik’in amcası- Ermenistan valisi
- Muhammed b. Umeyr, Azerbaycan valisi
- Abdurrahman b. Said b. Kays, Musul valisi
- İshak b. Mesud, Medain valisi
- Said b. Huzeyfe b. Yeman, Hilvan valisi
- Abdullah b. Malik Tai, Kufe kadısı
- Ebu Umre Keysani, Kufe’nin askeri kuvvet komutanı.
Katillerden İntikam
Suçlunun İsmi | Suçu | Cezalandırılma Şekli |
---|---|---|
Ömer b. Sa'd | Yezid'in ordu komutanı | Kılıçlarla vurulması ve başının kesilmesi |
Hafs b. Ömer Sa'd | Babası olan Ömer b. Sa'd'a yardım etmesi | Başının kesilmesi |
Şimr b. Zi'l-Cevşen | Piyade birliklerinin komutanı ve sayısız cinayet | Öldürülmesi ve başının kesilmesi |
Sinan b. Enes | İmam Hüseyin'in (a.s) başını kesen katil | Parmaklarının, el ve ayaklarının kesilmesi ve kazana atılması |
Havli b. Yezid Esbehi | İmam'ın (a.s) başını taşıyan ve sayısız cinayet | Ateşe atılarak yakıldı |
Becdel b. Selim Kelbi | İmam’ın (a.s) parmaklarını kesmiştir | Parmak, el ve ayaklarının kesilmesi |
Hermele b. Kâhil Esedi | Kerbela'da okçu ve sayısız cinayet | El ve ayaklarının kesilmesi ve ateşe atılması |
Hekim b. Tufeyl Tai | Hz. Abbas'ın katili | El ve ayaklarına çivi çakılması ve ok yağmuruna tutulması |
Murret b. Munkiz | Hz. Ali Ekber'in katili | Ellerinin kesilmesi ve ömrünün sonuna kadar felçli kalması |
Zeyd b. Rukkad | Okçu ve sayısız cinayet | taşlanması ve ok yağmuruna tutulması |
Amr b. Sabi' | Abdullah b. Müslim b. Akil'in katili | Mızrak darbeleriyle öldürülmüştür |
Malik b. Huşeym Bedai | İmam’ın (a.s) başlığını yağmalamıştır | El ve ayakları kesilmiş ve öldürülmüştür |
Abdullah b. Useyyid Cüheni | Kerbela'da aktif savaşçı | Boynunun vurulması |
Haml b. Malik Muharibi | Kerbela'da aktif savaşçı | Boynu vurulmuştur |
Rukad b. Malik Cebeli | İmam’ın (a.s) mallarını yağmalamıştır | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
Amr b. Halid Beceli | İmam’ın (a.s) mallarını yağmalamıştır | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
Abdurrahman b. Cebeli | Çadırları ve İmam’ın (a.s) elbisesini yağmalamıştır | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
Abdullah b. Kays Holani | Savaşa katılması ve malların yağmalanması | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
Malik b. Beşir Bedi | Kerbela'da aktif savaşçı | İki el ve ayakları kesilmiştir |
Umman b. Halid Cüheni | Abdurrahman b. Akil'in katili | Boynu vurulmuş ve yakılmış |
Ziyad b. Malik | Kerbela'da aktif savaşçı ve İmam’ın (a.s) şahsi elbisesini yağmalaması | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
Abdurrahman b. Ebi Hoşkare | Kerbela'da aktif savaşçı ve İmam’ın (a.s) şahsi elbisesini yağmalaması | Kamuya açık yerde boynunun vurulması |
İshak b. Hubet | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Ehnes b. Murşid | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Reca b. Munkiz Abdi | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Salim b. Heyseme | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Vahiz b. Naim | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Salih b. Veheb | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Hani b. Sebib | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
Useyd b. Malik | İmam’ın (a.s) naaşı üzerinde at koşturmuştur | El ve ayaklarının yere çivilenmesi |
İmam Seccad’ın (a.s) Bedduasının Kabul Olması
Medine’ye giderek İmam Seccad’la (a.s) bir görüşme yapan Minhal b. Amr’ın dediğine göre, İmam Seccad (a.s) Muhtar’ın kıyamı hakkında bilgi alıp Kerbela katillerinin öldürülüp öldürülmediğini sorduğunda Hermele b. Kahil’i de sormuştur. Hermele’nin hayatta olduğunu duyunca şöyle buyurmuştur:
- “Allah’ım! Ateş ve demirin hararet ve sıcaklığını ona tattır.”[40]
İmam Seccad’la (a.s) bir görüşme yapan Beşer b. Galib Esedi de Hz. Seccad Efendimizin (s.a) Hermele’yi lanetle andığını söylemiştir. Minhal b. Amr, Hac ziyaretinden Kufe’ye döndüğünde Hermele’nin ölüm sahnesini yakından müşahede etmiş ve İmam Zeynel Abidin’in (a.s) duasının kabul olduğunu görmüştür.
Ömer b. Sa'd’ın Amannamesi
Hz. Ali’nin (a.s) yakınlarından olan Abdullah b. Cu’de, Muhtar’ın yanına gelerek ondan Ömer b. Sa'd için amanname istemiştir. Muhtar, kendince gerekçelerle ona aman vermiştir. Ancak ona hiçbir hata ve yanlış yapmamasını ve Kufe’den dışarı çıkmama şartı koşmuştur.
Amannamenin İhlal Edilmesi
Ömer b. Sa’d’ın serbest kalmasından dolayı Muhammed b. Hanefiye’nin rahatsız olduğu haberi Muhtar’a ulaşınca[41] Muhtar, Ömer b. Sa’d’ı öldürme düşüncesine kapıldı. Muhtar, Ömer’in yakınlarının da olduğu bir toplantıda Kerbela vakıasının ana unsurlarından olan Ömer b. Sa’d’ın yakında öldürüleceğinin haberini verdi. Muhtar, amannameye istediği an Ömer’i ele geçirebilecek bir madde eklemişti. O maddede hiçbir hata ve yanlış yapmaması şartı vardı. İmam Muhammed Bakır (a.s) bu maddenin açıklaması hakkında şöyle buyurmuştur: Muhtar’ın hata ve yanlıştan maksadı abdesti batıl eden şeylerdi.[42] Muhtar, Ebu Umre’yi Ömer’i öldürmesi için evine gönderdi. Ebu Umre, Ömer’i öldürdükten sonra kesik başını Muhtar’a götürdü.
Şam Hükûmeti İle Savaş
Kufe’de bulunan Kerbela şehitlerinin katillerinin çoğu öldürülmüş, ancak az bir kısmı kaçmayı başarmıştır. Muhtar, daha sonra Kerbela vakıasının ana unsurları olan Emevilere karşı harekete geçme kararı aldı. Bazı rivayetlerde İmam Hüseyin’in (a.s) katillerini öldürdükten sonar, Muhtar’ın en büyük arzusu İbrahim b. Malik Eşter komutasında bir orduyu Şam’a göndermekti.[43]
İbrahim b. Malik’in Gönderilmesi
İmam Hüseyin’in (a.s) katilleri öldürüldükten sonar, İbrahim hicretin 66. yılında Zilhicce ayında Şam’a doğru yola çıktı. Muhtar, İbrahim komutasındaki orduya belli bir noktaya kadar eşlik etmiştir.[44]-[45]Öte yandan Ubeydullah b. Ziyad, İbrahim b. Malik’in ordusuna karşı koymak için yola çıktı. İki ordu Musul yakınlarında karşı karşıya geldi.
İbrahim’in ordusunun 8 bini İranlı, 4 bini Arap olmak üzere 12 bin kişilik bir ordudan oluştuğu rivayet edilmekte[46], bazıları ise 20 binle 30 bin arasında olduğunu söylemektedir.[47]
İbn-i Ziyad’la Karşı Karşıya Gelinmesi
İbrahim b. Malik Eşter’in 12 bin kişilik ordusu İbn-i Ziyad’ın 80 bin kişilik[48] ordusu ile Musul yakınlarında karşı karşıya gelir. İbrahim b. Malik’in zaferi ile sonuçlanan bu savaşta İbn-i Ziyad, Husayn b. Numeyr ve Şureyhbil b. Zil-Kila gibi önemli isimler öldürülür.[49] Ubeydullah b. Ziyad’ın ölümü bir sonraki yılın Aşura günü gerçekleşmiştir.[50]
Kerbela faciasının en önemli isimlerinden biri olan Ubeydullah b. Ziyad bu şekilde öldürülmüş, bedeni ateşe verilerek yakılmıştır.[51] Başı Muhtar’a gönderilmiş, Muhtar da Medine’ye İmam Seccad (a.s) ve Muhammed b. Hanefiye’ye göndermiştir.[52]
İbn-i Ziyad’ın Başı Medine’de
İbn-i Ziyad’ın kesik başı İmam Seccad’ın (a.s) huzuruna götürülünce, İmam (a.s) o esnada yemek yemekteydi. İmam (a.s), İbn-i Ziyad’ın kesik başını görünce şöyle buyurdu:
- “Bizi İbn-i Ziyad’ın yanına götürdüklerinde, İbn-i Ziyad yemek yemekle meşguldü ve babamın başı karşısında durmaktaydı. Dedim ki: ‘Allah’ım! İbn-i Ziyad’ın kesik başını görmeyene kadar canımı alma.”[53]
Haşebiye Ordusu
Abdullah b. Zübeyr aralarında Muhammed b. Hanefiye, Abdullah b. Abbas ve Hasan Müsenna’nın da olduğu Haşim Oğulları’ndan 17 kişiyi “Şe’bu Arim” adlı mağarada hapsederek, kendisine biat etmemeleri durumunda hepsini yakacağı tehdidinde bulundu. Muhammed b. Hanefiye, Muhtar’a bir mektup yazarak ondan yardım etmesini istedi. Muhtar da ellerinde yalnızca çubuk olan bir grubu Mekke’ye gönderdi. Zaten bundan dolayı onlara “Haşebiye” (çubukçular) denmiştir.[54] Ordunun kılıçlarla değil, çubuklarla Mekke’ye gönderilmesinin nedeni Mekke’nin saygınlığını korumak içindi.[55]
Mus’ab ve Muhtar’ın Savaşı
İmam Hüseyin’in (a.s) katillerinden bir grup kaçmayı başarmıştı. Onların başında Muhammed b. Eş’as ve Şebes b. Rabii bulunmaktaydı. Bu kişiler Basra’ya kaçmış ve Muhtar’la savaşması için Mus’ab b. Zübeyr’i tahrik etmekteydiler.
Kufe Dışında Savaş
İki grup ilk önce “Mezar” denilen yerde karşı karşıya geldi. Muhtar Sakafi’nin ordu komutanı Ahmer b. Şumeyt yardımcısı Abdullah b. Kamil ve Ebu Umre Keysan idi. Mus’ab b. Zübeyr’in ordu komutanı kendisi ve Muhlib b. Ebi Safre idi. Bu savaşta Muhtar’ın ordusu ağır bir yenilgi aldı. İbn-i Şumeyt, İbn-i Kamil ve Ebu Umre ve çok sayıda İranlı öldü.
Sonra savaş Muhtar’ın komutanlığında Kufe dışında devam etti. Bu savaşta da Muhtar’ın ordusu ağır bir yenilgi aldı ve Kufe’ye doğru geri çekildi. Bu savaşta Muhammed b. Eş’as öldürüldü.
Kufe İçinde Savaş
Mus’ab’ın ordusu Kufe içlerine doğru ilerlemeye devam etti ve içeride de yapılan çatışmaların ardından Muhtar’ın ordusunu yenilgiye uğratarak, Daru’l İmareyi kuşatmaya aldılar. Muhtar’la birlikte 6000 kişi içeride mahsur kaldı. Muhtar, onlardan düşmana saldırmalarını ve onurları ile ölmelerini istedi. Ancak onlar kabul etmediler.
Muhtar’ın Öldürülmesi
Muhtar 19 kişi ile birlikte dışarı çıktı ve adil olmayan bir çatışma sonucu öldürüldü. Bu hadise Ramazan ayının 14’ünde hicretin 67’sinde gerçekleşti.[56] Muhtar’la birlikte Hucr b. Adiy’nin oğulları Abdullah ve Abdurrahman[57] ve Kum Eş’arilerinin ceddi olan Saib b. Malik Eş’ari gibi kişiler de öldürülmüştür.[58]
Kuşatmaya Alınanların Akıbeti
Muhtar’ın isteğine karşı gelerek onurları ile savaşmaya yanaşmayan 6 bin kişilik grubun tamamı tutuklanmış ve boyunları vurulmuştur.[59] Günlerden bir gün Mus’ab, Abdullah b. Ömer’in yanından geçerken, Abdullah b. Ömer ona “sen bir günde kıble ehlinden 6000 kişiyi öldüren adamsın” dedi. Mus’ab onların kâfir olduklarını iddia etti. Bunun üzerine Abdullah şöyle demiştir: “Eğer babandan sana miras kalan bu kadar sayıdaki koyunları bile öldürmüş olsaydın, o bile haram ve israftı. Kaldı ki öldürdüklerin Müslümanlardı.”[60]-[61]
Muhtar’ın Eşinin Öldürülmesi
Mus’ab, tüm esirleri öldürdükten sonra Muhtar’ın iki eşi olan Samre binti Cundeb’in kızı Ümmü Sabit ve Numan b. Beşir’in kızı Umre’nin peşine düşmüştür. Onları tutukladıktan sonra onlardan Muhtar’a küfür ve hakaret etmelerini istedi.[62] Ümmü Sabit dediğini yaparak serbest bırakıldı. Ama Umre “Allah ona rahmet etsin. O Allah’ın salih kullarından bir kuldu” dedi. Bunu duyan Mus’ab onun öldürülme emrini verdi. Matar adlı bir kişi onu öldürmüştür. Yakubi şöyle yazmaktadır: “Mus’ab, Muhtar’ın eşi Umre’den Muhtar hakkındaki görüşünü sorduğunda o, Muhtar’ı iyilikle anmış ve şöyle demiştir: “İnnehu kane takiyyen, nakiyyen, siyamen” (O, takvalı, temiz ve çok oruç tutan biriydi). Bunun üzerine Mus’ab onun öldürülmesini emretmiştir. İslam’da boynu vurularak öldürülen ilk kadın Umre olmuştur.”[63]
Kaynakça
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 378.
- ↑ Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 907.
- ↑ Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 37.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 5, s. 575.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 317.
- ↑ Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 910.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 380.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 380.
- ↑ El-Kamil, c. 4, s. 174.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 5, s. 578.
- ↑ Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 43.
- ↑ Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 911.
- ↑ Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 44.
- ↑ El-Kamil, c. 4, s. 172.
- ↑ Emtau’l Esma, c. 12, s. 251.
- ↑ Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 137.
- ↑ Emtau’l Esma, c. 12, s. 250.
- ↑ Tarih-i İslam, c. 5, s. 62.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 384.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 14.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 365.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 365.
- ↑ Riyadu’l Esrar fi Menakibu’l Eimmeti’l Ethar, c. 1, s. 298.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 384.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 14.
- ↑ Mu’cemu’r-Rical, c. 18, s. 100.
- ↑ Tenkihu’l Mekal, c. 3, s. 101.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 15.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 16.
- ↑ Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 147.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 7, s. 183.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 309.
- ↑ Tabakat, c. 2, s. 10; Emtau’l Esma, c. 12, s. 250.
- ↑ El-İstiab, c. 2, s. 656.
- ↑ Taberi, c. 7, s. 183.
- ↑ Makatil, s. 133.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 390.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 392.
- ↑ Taberi, c. 6, s. 27.
- ↑ Keşfu’l Ğumme fi Marifeti’l Eimme, c. 2, s. 112.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 62.
- ↑ Tarih-i Taberi, c. 6, s. 61.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 323.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 323.
- ↑ El-Emali, Şeyh Tusi, s. 240.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 334.
- ↑ El-Ahbaru’t-Tival, s. 293.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 363.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 426.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 383.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 426.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 386.
- ↑ Biharu’l Envar, c. 45, s. 336.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 284.
- ↑ El-Kamil, c. 4, s. 251.
- ↑ Tarih-i Kum, s. 290.
- ↑ El-İsabe, c. 2, s. 34.
- ↑ Tarih-i Kum, s. 290.
- ↑ El-Muntezim, c. 6, s. 66.
- ↑ El-Bidayet ve’n-Nihayet, c. 8, s. 289.
- ↑ Ensabu’l Eşraf, c. 63, s. 445.
- ↑ Ahbaru’t-Tival, s. 309.
- ↑ Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 264.
Bibliyografi
- İbn-i Esir, Ali b. Ebu’l-Kerem, el-Kamil fi’t-Tarih, Beyrut, Daru Sadır, Beyrut, m. 1965.
- İbn-i Hacer Askalani, el-İsabet fi Temyizi’s-Sahabe, araştırma: Şeyh Adil Ahmed Abdulvucüt ve Şeyh Ali Muhammed Muavvez, birinci baskı, Beyrut, Daru’l Kutubu’l İlmiyye, 1415 h.k.
- İbn-i Haldun, el-İber Tarih-i İbn-i Haldun, tercüme: Abdulmuhammed Ayeti, Müessese-i Mutalaat ve Tahkikat-ı Ferhengi, birinci baskı, 1363 h.ş.
- İbn-i Kesir, İsmail b. Ömer, el-Bidayet ve’n-Nihayet, Beyrut, Daru’l Fikr, 1986.
- İbn-i Muskeveyh, Ebu Ali er-Razi, Tecaribu’l Umem, tahkik: Ebu’l Kasım İmami, Tahran, Suruş, ikinci baskı, 1379 h.ş.
- Erbili, Ali b. İsa b. Ebi’l Feth, Keşfu’l Ğumme fi Marifeti’l Eimme, Beyrut, Daru’l Adva, 1405 h.k.
- Belazuri, Ahmed b. Yahya Cabir, Ensabu’l Eşraf, araştırma: Suheyl Zekar ve Riyad Zerkuli, Beyrut, Daru’l Fikr, 1417 h.k.
- Cezairi, Seyyid Nimetullah, Riyadu’l Ebrar fi Menakibi’l Eimmeti’l Ethar, Müessese-i Tarih-i Arabi, Beyrut, 1427 h.k, birinci baskı.
- Hoi, Ebu’l Kasım, Mu’cemu’l Hadis ve Tefsil Tabakatu’r-Ruvat, Merkez-i Neşr-i es-Sekafeti İslamiye, Kum.
- Tusi, Muhammed b, el-Hasan, El-Emali, Tusi, Dar’u Sikafet, Kum, birinci baskı, 1414 h.k.
- Kummi, Hasan b. Muhammed, Tarih-i Kum, tercüme: Hasan b. Ali b. Hasan Abdulmelik Kummi, tahkik: Seyyid Celaleddin Tahrani, Tahran, Tus, 1361 h.ş.
- Mamakani, Abdullah, Tenkihu’l Mikal fi ilmi’r-Rical, Murtazeviye matbaası, Necef, 1349 h.k.
- Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Dar’u İhya Turas el-arabi, 1403 h.k, ikinci baskı.
- Mukaddesi, Mehter b. Tahir, Aferineş ve Tarih, tercüme: Muhammed Rıza Şefii Kedkeni, Tahran, birinci baskı, 1374 h.ş.
- Mukrizi, Takiyuddin Ahmed b. Ali, Emtau’l Esma bima li-Nebi mine’l-Ehval ve’l-Emval ve’l-Hifdet ve’l-Meta, araştırma: Muhammed Abdulhamid el-Nemisi, Beyrut, Daru’l Kutubu’l İlmiye, birinci baskı, 1999.
- Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub, Tarih-i Yakubi, Beyrut, Dar’u Sadır.