Ebu Eyyub El-Ensari

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
resimsiz
kategorisiz
infobox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Ebu Eyyüb Ensari sayfasından yönlendirildi)


Ebu Eyyub El-Ensari
Ebu Eyyub El-Ensarinin İstanbuldakı türbesi
Kişisel Bilgiler
İsimHalid bin Zeyd bin Kelib bin Neccar
KünyeEbu Eyyub
Muhacir/ EnsarEnsar
Nesep/kabileHazrec kabilesi
VefatıHicri Kameri 52. Yıl
TürbeTürkiye, İstanbul, Eyüp Sultan
Sehabelik Bilgiler
KonumSehabe
Katıldığı savaşlarTüm kazveler; Cemel, Nehrevan, Sıffin ve Rumlara karşı
Şöhretinin nedeniHz. Resulullah’ın (s.a.a) Medine’ye hicret ettikten sonra –başkalarının yoğun ısrarına rağmen- onun evinde kalması
ÖzelliğiÜç halifeye karşı çıkışı, Sakife'ye itirazları, İmam Ali (a) tarafından Medine valisi oluşu
DiğerKur’an’ı Bir Araya Getiren Grupla Birlikte olması
Sehabeler
İmam Ali aleyhi selamAmmar bin YasirEbu BekirÖmer İbn HattabZübeyr bin AvvamZeyd bin HariseSelman-ı FarisiEbu Zer GifariMikdad bin AmrTalha bin UbeydullahEbu Eyyub El-EnsariEbu Talibvb.


Ebu Eyyub El-Ensari (Arapça: أبو أيوب الأنصاري; ö. 672 veya 674) diye ünlenen ve Türkçe’de Eyüp Sultan olarak anılan Halid b. Zeyd b. Kuleyb b. Neccar, Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) en büyük Sahabelerinden ve Hz. Ali’nin (a.s) taraftar ve Şialarından biridir. Kendisi ikinci Akabe biatine katılmış ve Hz. Resulullah Efendimiz (s.a.a) Medine’ye hicret ettikten sonra onun evinde kalmıştır. Ebu Eyyub Ensari, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz. Ali’nin (a.s) savaşlarına katılmıştır. Osman öldürüldükten sonra Hz. Ali’ye (a.s) biat eden ilk sahabelerden biridir. Sünni ulema onun sika (Hadis râvilerinde aranan şartlardan biri, adalet ve zabt sıfatlarını taşıyan güvenilir râvi) olduğuna inanmakta, ancak Şia Rical âlimleri onu yalnızca övmekle yetinmektedir.

Nesebi

Künyesi "Ebu Eyyub" olan Halid b. Zeyd b. Kuleyb b. Neccar’ın soyu Hazrec kabilesinden olan Neccar’a dayanmaktadır. Annesi, Sa’d b. Kays b. Amr b. Emru’l-Kays’ın kızıdır. Eşi, Zeyd b. Sabit’in kızıdır.[1] İbn-i Sa’d’ın dediğine göre, Abdurrahman adlı bir oğlu olmuş[2], ancak ondan geriye bir nesli kalmamıştır.

Öz Geçmişi

İkinci Akabe Biatine Katılması

Ebu Eyyub el-Ensari, Hz. Resul-ü Kibriya’yı (s.a.a) himaye edeceklerine dair ikinci akabe biatinde ahitleşen 70 kişiden biridir.[3] Nasr b. Muzahim, onu Ensar’ın büyüklerinden ve İmam Ali’nin (a.s) Şialarından bilmektedir.[4]

Kendisinden 150 hadis nakledilmiş, ancak Buhari ve Müslim ondan yalnızca 7 hadis nakletmekle yetinmiştir.[5]

Hz. Peygamberin Ev Sahibi

Ebu Eyyub el-Ensari’yi Müslümanların gözünde büyük kılan şey, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) Medine’ye hicret ettikten sonra –başkalarının yoğun ısrarına rağmen- onun evinde kalmasıdır. Bu yüzden, tarihçiler ittifakla onu Hz. Peygamberin (s.a.a) ev sahibi unvanıyla zikretmektedirler.[6] Belazuri’nin naklettiğine göre[7] Hz. Resulullah (s.a.a) 7 ay boyunca Mescid-i Nebi ve ev yapılma süresince onun evinde kalmıştır. Mesudi[8] bu sürenin 1 ay olduğunu belirtmiştir.

Hz. Ali’yi Savunması

Ebu Eyyup el-Ensari, Hz. Resulullah (s.a.a) vefat ettikten sonra 11 sahabe ile birlikte Hz. Ali’nin (a.s) hilafet ve vesayetini savunmuştur.[9] Bundan dolayı İbn-i Esir[10] onu Hz. Ali’nin (a.s) özel ashabından saymaktadır.

Kur’an’ı Bir Araya Getiren Grupla Birlikte

Buhari[11], Ebu Eyyub el-Ensari’yi, Hz. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.a) zamanında Kur’an’ı bir araya getiren Ensar’dan 5 kişiden biri olduğunu belirtmiştir.

Savaşlara Katılması

Ebu Eyyub el-Ensari, Hz. Peygamberin (s.a.a) tüm savaşlarına katılmıştır. Tarihçiler onun Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına katıldığını yazmışlardır.[12] Kendisi yalnızca İslam ordusunun komutanlığını genç birinin yaptığı bir savaşa katılmamış, ancak her zaman bundan pişmanlık duymuştur.[13] Tarihî kaynaklarda, Hz. Resulullah’a (s.a.a) olan bağlılığı, itaati, sadakati ve özel saygısı göze çarpmaktadır.[14] İbn-i Hişam’ın[15] naklettiği bir rivayete göre Hz. Peygamberin (s.a.a) emri ile Medine mescidinde Müslümanlarla alay eden ve aralarında akrabalarının da olduğu bir grup münafığın mescitten çıkarılmasında öncü olmuştur. Bazı rivayetlere göre, Kur’an’ın “İfk Hadisesine”[16] işaret ettiği ayet, o ve eşinin methine yöneliktir.[17]

Osman’ın Evinin Kuşatılmasına Katılması

Halkın Osman’ın evini kuşatması sırasında Müslümanlar namazlarını Ebu Eyyub el-Ensari’nin imamlığında kıldılar.[18] O da Osman’ın artık Allah’ın kitabı ve Peygamberin sünnetine göre amel edeceğine dair şahit olanlardan birisiydi.[19]

Biat ve Hz. Ali’nin Taraftarlığı

Ebu Eyyub el-Ensari, Osman öldürüldükten sonra Hz. Ali’ye (a.s) biat eden ilk kişilerden biri olmuş ve Ensar’ı da buna teşvik etmiştir.[20]

İmam Ali’nin Zamanındaki Savaşlara Katılması

Ebu Eyyub el-Ensari, Hz. Ali’nin (a.s) döneminde gerçekleşen tüm savaşlara katılmıştır.[21] Ancak İbn-i Sa’d yalnızca Nehrevan[22], Vakıdi ise, Sıffin savaşına katılmadığını zikretmişlerdir.[23] Ebu Eyyub’un şaşırtıcı kahramanlıklarını da kaydetmişlerdir.[24]

Nehrevan savaşında, Hz. Ali (a.s) onu süvari birliğinin komutanlığına atamış ve savaş başlamadan önce kendilerine nasihatte bulunması, hak yola dönmeleri ve gerekli kanıtları sunması için Haricilerin yanına göndermiştir.[25] Kendisine “Peygamberin büyük sahabelerinden olmana rağmen nasıl olur da Ali’nin (a.s) yanında Müslümanlarla savaşıyorsun?!” dediklerinde, onlara şöyle cevap vermiştir: “Allah Resulü (s.a.a), Ali (a.s) ile birlikte Nakisin, Kasıtin ve Marikin’e karşı savaşmamız için bizden ahit aldı.”[26]

Yine o, hicretin 35. yılında bir grupla birlikte Kufe’de “Gadir-i Hum” hadisini Hz. Resulullah’tan duyduğuna dair tanıklıkta bulunmuştur.[27]

Hz. Ali Tarafından Medine Valiliğine Atanması

Nehrevan savaşından sonra Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) tarafından Medine valiliğine atanmıştır.[28] Muaviye, hicretin 40. yılında Busr b. Ebu Ertad’ı 3000 kişilik bir ordu ile Hicaz’a gönderdikten sonra Ebu Eyyub el-Ensari Medine’yi terk ederek, Irak’a Hz. Ali’nin (a.s) yanına gitmiştir. Busr b. Ertad, Medine’ye saldırıp şehri işgal ettikten sonra, Ebu Eyyub el-Ensari’nin evini ateşe vererek yakmıştır.[29]

Rumlara Karşı Savaşa Katılması

Ebu Eyyub el-Ensari, Müminlerin Emiri (a.s) şehit olduktan sonra, bir kez daha savaşmak için sınıra gitmiştir. Taberi’nin[30] naklettiğine göre, Yezid b. Muaviye hicretin 49. yılında Rumlarla savaşmak için sefere çıktı ve yaşlı olmasına rağmen, onu da yanında götürdü.

Ölümü

Ebu Eyyub el-Ensari (r.a), hicretin 51. yılında Konstantiniye (İstanbul) Müslümanların kuşatması altında iken hastalık sonucu vefat etmiştir.[31] Nakledilen bazı rivayetlere göre, hicretin 50. veya 51. yılında vefat etmiştir.[32]

Ebu Eyyub el-Ensari, hasta döşeğinde yattığı sırada ziyaretine gelen Yezid’e şöyle vasiyette bulunmuştur: “Ölürsem, cesedimi kendinle birlikte götür ve düşman topraklarından nereye ulaşabilirsen, beni de orada toprağa ver.”[33]

Başka bir rivayete göre[34], Yezid cenazesine namaz kıldırmış ve şehrin surlarının dibine gömülmesini emretmiştir.[35] Yine başka rivayetlere göre defnedildiği yerin düşman tarafından bilinmemesi için süvari birliklerine atlarla kabrin üzerinde koşturmaları talimatını vermiştir.[36]

Kabrinin Müslümanlar ve Rumlarca Ziyareti

İbn-i Sa’d’ın[37] naklettiğine göre Rumlar, Ebu Eyyub el-Ensari’nin kabri şeriflerine saygı duyar ve özellikle kuraklık dönemlerinde kabrini ziyaret ederek, yağmur talebinde bulunurlardı. İbn-i Abd Rabbih’in[38] yazdığına göre kabrine -kendi zamanında da mevcut olan- sonralardan kubbe yapılmıştır.

1453 yılında Türkler tarafından Konstantiniye şehri fethedilince, Ebu Eyyub el-Ensari’nin kabri şeriflerinin yeri tam olarak bilinmemekteydi. O tarihte mezarı Şeyhülislam Akşemsettin tarafından efsanevi bir şekilde (manevi keşif yoluyla) tespit edilir. 1458 yılında 2. Sultan Mehmet tarafından bir cami –Eyüp Sultan- ve kabre bir türbe yaptırılır. Daha sonraki yıllarda bir çok Osmanlı ileri geleni orada toprağa verilmeye başlanmıştır. Osmanlı padişahları tahta oturmadan önce onun kabrini ziyaret eder ve bazı özel törenlerden sonra "Osman’ın kılıcı" diye bilinen atalarından kalma kılıcı bellerine (kınına) takarlardı.[39]

Hz. Ebu Eyyub el-Ensari’nin (r.a), Medine’deki evi de daima Müslümanların ilgisini çekmiştir. Nitekim orada dört ehli sünnet mezhebi için adına “Şehabiye” denilen bir medrese yaptırılmıştır. Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) devesinin yattığı yer tespit edilmiş ve teberrük için orası ziyaret edilmektedir.[40]

Ebu Eyyub’tan Rivayet Edenler

Ebu Eyyub el-Ensari’den rivayet nakleden sahabelerden bazıları şunlardır: “İbn-i Abbas, Berra b. Azib, Cabir b. Semure, Mukaddem b. Mu’di Kerb, Ebu Emame Bahili, Zeyd b. Halid Cuheni…

Said b. Musayyib, Urvet b. Zübeyr ve Abdullah b. Huneyn gibi tabiinden bazıları da ondan hadis nakletmişlerdir. İbn-i Sa’d[41] ve Muzzi[42] de ravilerinin listesini zikretmişlerdir.

Sika Oluşu veya Methedilmesi

Ebu Eyyub el-Ensari’yi tüm Ehlisünnet Rical alimleri övmüş; bazıları da vesaket ve sika oluşunu belirtmişlerdir[43], ancak Şia alimleri onu övmekle yetinmiş ve sika oluşunu tasrih etmemişlerdir.[44] Hatta İbn-i Davud Hilli[45] onu “Muhmelin”den (hadis ilminde görüş, düşünce ve inancı tam olarak bilinmeyenler) saymıştır.

Şia Rical âlimleri, Ebu Eyyub el-Ensari’nin Muaviye komutanlığında müşriklere karşı oğlu Yezid ile birlikte de Rumlara karşı savaşa katılmasının gerekçesinde -her ne kadar Hz. Ali’nin (a.s) hilafetini güçlü bir şekilde desteklemesine rağmen- ihtilafa düşmüşlerdir. Fazıl b. Şazan, onun bu tutumunu içtihatta hata ve gaflet olarak saymış ve şöyle eklemiştir: Her ne kadar o, kendi dönemindeki halifeden hoşnut olmasa da İslam’ın güçlenmesi ve ilerlemesi için bu savaşlara katılmıştır.[46] Bunun delili ise, onunla Muaviye arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve ihtilaflardır.[47] Ancak Ayetullah Hoi[48] bu görüşü reddederek, Ebu Eyyub el-Ensari’nin zamanın masum imamı, Hz. İmam Hasan b. Ali’den (a.s) izin aldığı ihtimali üzerinde durmaktadır.

Şiir Okuma Becerisi

Ebu Eyyub el-Ensari (r.a), şiir okuma yeteneğine de sahipti.[49] Belki de ona şair yakıştırması yapılmasının nedeni, Sıffin savaşında okuduğu beyitler ve ayrıca Muaviye b. Ebu Süfyan’ın mektubuna cevaben okuduğu beyitlerdir.[50]

Resimler

Kaynakça

  1. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484; İbn-i Abdu’l-Berr, el-İstiyab, c. 2, s. 424.
  2. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484.
  3. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484; İbn-i Esir, Usdu’l-Ğabe, c. 2, s. 80.
  4. Nasr b. Muzahim, Vakatu’s-Sıffin, s. 366.
  5. Nevevi, Tehzibu’l-Esma ve’l-Lügat, c. 1, s. 177.
  6. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 2, s. 141; İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484.
  7. Belazuri, Fethu’l-Buldan, s. 20.
  8. Mesudi, Murucu’z-Zeheb, c. 2, s. 280.
  9. Berki, Ahmed b. Muhammed, er-Rical, s. 63, 66.
  10. İbn-i Esir, Usdu’l-Ğabe, c. 5, s. 143.
  11. Buhari, et-Tarihu’s-Sağir, c. 1, s. 66.
  12. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 2, s. 100.
  13. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484.
  14. Örnek olarak Bkz. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 2, s. 144; İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 8, s. 126.
  15. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 2, s. 185.
  16. Nur 12/24.
  17. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 3, s. 316; Taberi, Tarih, c. 2, s. 617.
  18. Taberi, Tarih, c. 4, s. 423.
  19. Belazuri, Ensab, c. 4, s. 553.
  20. Yakubi, Tarih, c. 2, s. 178.
  21. İbn-i Abdu’l-Berr, el-İstiyab, c. 2, s. 425; İbn-i Esir, el-Kamil, c. 3, s. 459.
  22. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484.
  23. İbn-i Habib, el-Muhayyer, s. 291.
  24. Bkz. İbn-i A’sam, c. 3, s. 48, 50.
  25. Dinaveri, el-Ahbaru’t-Tival, s. 207, 210.
  26. Eskafi, el-Mi’yar ve’l-Muvazene, s. 37; Keşşi, Marifetu’r-Rical, c. 1, s. 172, 173; İbn-i Manzur, Muhtasar-ı Tarih-i Demeşk li-İbn-i Asakir, c. 7, s. 340; Zehebi, Seyru İ’lamu’n-Nubela, s. 2/ 410.
  27. İbn-i Esir, Usdu’l-Ğabe, c. 5, s. 205.
  28. Belazuri, Ensab, c. 2, s. 382.
  29. Taberi, Tarih, c. 5, s. 139; Sakafi, el-Garat, c. 2, s. 602, 604.
  30. Taberi, Tarih, c. 5, s. 232.
  31. İbn-i Sa’d, Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484; İbn-i Asakir, et-Tarihu’l-Kebir, c. 5, s. 37.
  32. Halife b. Hayyat, et-Tabakat, c. 1, s. 202; Mesudi, Murucu’z-Zeheb, c. 3, s. 24.
  33. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 8, s. 126.
  34. İbn-i Abd Rabbih, el-Akdu’l-Ferid, c. 5, s. 116.
  35. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 8, s. 126.
  36. İbn-i Kuteybe, el-Maarif, s. 274.
  37. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 8, s. 126.
  38. İbn-i Abd Rabbih, el-Akdu’l-Ferid, c. 5, s. 116.
  39. Bkz. Kanar, s. 73; İşli, s. 23, 30.
  40. Yafii, Mir’atu’l-Cinan, c. 1, s. 124.
  41. İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, c. 3, s. 484.
  42. Muzzi, Tehzibu’l-Kemal, c. 8, s. 67, 68.
  43. Bkz. İbn-i Habban, Kitabu’s-Sikat, c. 3, s. 102; Zehebi, Seyru İ’lamu’n-Nubela, c. 2, s. 402; Yafii, Mir’atu’l-Cinan, c. 1, s. 124.
  44. İbn-i Davud, er-Rical, s. 392; Allame Hilli, s. 65.
  45. İbn-i Davud, er-Rical, s. 137.
  46. Keşşi, Marifetu’r-Rical, c. 1, s. 177.
  47. Bkz. Nasr b. Muzahim, Vakıe’tu’s-Sıffin, s. 366.
  48. Ayetullah Hoi, Mu’cemu’l-Hadis, c. 7, s. 24.
  49. Emin, A’yanu’ş-Şia, c. 6, s. 238.
  50. Bkz. İbn-i A’sam, c. 3, s. 48, 49; İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcü’l-Belağe, c. 8, s. 44, 45.

Bibliyografi

  • İbn-i Ebi’l-Hadid, Abdulhamid b. Hibetullah, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, Muhamed Ebu’l-Fazl İbrahim, Kahire, 1960 m.
  • İbn-i Esir, Ali b. Muhammed, Usdu’l-Ğabe, Tahran, 1377 h.k.
  • İbn-i Esir, el-Kamil, İbn-i A’sam, Ahmed, Kitabu’l-Futuh, Haydarabad, 1970 m.
  • İbn-i Habban, Muhammed, Kitabu’s-Sikat, Haydarabad, 1977 m.
  • İbn-i Habib, Muhammed, el-Muhayyer, Lihten Eşteter, Haydarabad, 1942 m.
  • İbn-i Davud Hilli, Hasan b. Ali, er-Rical, Celalettin Muhaddis baskısı, Tahran, 1342 h.ş.
  • İbn-i Sa’d, Muhammed, et-Tabakatu’l-Kubra, Beyrut, Daru Sadır.
  • İbn-i Abdu’l-Berr, Yusuf b. Abdullah, el-İstiyab, Ali Muhammed Becavi baskısı, Kahire, Mektebetu’l-Nehzet.
  • İbn-i Abd Rabbih, Ahmed b. Muhammed, el-Akdu’l-Ferid, Abdulmecid et-Terihini baskısı, Beyrut, 1983 m.
  • İbn-i Asakir, Ali b. Hasan, et-Tarihu’l-Kebir, Abdulkadir Efendi Bedran baskısı, Dımeşk, 1332 h.k.
  • İbn-i Kuteybe, Abdullah b. Müslim, el-Maarif, Servet Akaşe baskısı, Kahire, 1960 m.
  • İbn-i Manzur, Muhammed b. Mukrim, Muhtasar-ı Tarih-i Demeşk li-İbn-i Asakir, Ahmed Rayt Hammuş ve Muhammed Nesaci el-Ömer baskısı, Demeşk, 1984 m.
  • İbn-i Hişam, Abdulmelik, es-Siyretu’n-Nebeviyye, Mustafa Saka ve başkaları, Kahire, 1955 m.
  • İskafi, Muhammed b. Abdullah, el-Miyar ve’l-Muvazine, Muhammed Bakır Mahmudi baskısı, Beyrut, 1981 m.
  • Emin, Muhsin, A’yanu’ş-Şia, Hasan Emin baskısı, Beyrut, 1403 h.k.
  • Buhari, Muhammed b. İsmail, et-Tarihu’s-Sağir, Mahmud İbrahim Zaid baskısı, Beyrut, 1406 h.k.
  • Berki, Ahmed b. Muhammed, er-Rical, Celalettin Muhaddis baskısı, Tahran, 1342 h.ş.
  • Belazuri, Ahmed b. Yahya, Ensabu’l-Eşraf, c. 2, Muhammed Bakır Mahmudi baskısı, Beyrut, 1974 m.
  • Belazuri, Ensab, c. 4, İhsan Abbas, Beyrut, 1979 m.
  • Belazuri, Fethu’l-Buldan, Rıdvan Muhammed Rıdvan baskısı, Beyrut, 1978 m.
  • Sakafi, İbrahim b. Muhammed, el-Garat, Celalettin Muhaddis baskısı, Tahran, 1353 h.ş.
  • Halebi, Ali b. Burhanettin, es-Siyretu’l-Halebiye, Beyrut, Mektebetu’l-İslamiye.
  • Hatib-i Bağdadi, Ahmed b. Ali, er-Rihlet fi Talebu’l-Hadis, Nurettin Atr baskısı, Dımeşk, 1395 h.k.
  • Halife b. Hayyat, et-Tabakat, Suheyl Zakkar baskısı, Demeşk, 1966 m.
  • Hoi, Ebu’l-Kasım, Mu’cem Ricau’l-Hadis, Beyrut, 1403 h.k.
  • Dinaveri, Ahmed b. Davud, el-Ahbaru’t-Tival, Abdulmun’im Amir ve Cemalettin Şiyal baskısı, Kahire, 1959 m.
  • Zehebi, Muhammed b. Ahmed, Siyer İ’lamu’n-Nubela, Şuayb Ernevut, Beyrut, 1985 m.
  • Taberi, Tarih, Alleme Hilli, Hasan b. Yusuf, Rical, Muhammed Sadık Bahru’l-Ulum baskısı, Necef, 1961 m.
  • Keşşi, Muhammed, Marifetu’r-Rical, İhtiyar Tusi, Şerh-i Mir Damad Esterabadi, Kum, 1404 h.k.
  • Muzzi, Yusuf b. Abdurrahman, Tehzibu’l-Kemal, Beşşar Avvad Maruf baskısı, Beyrut, 1407 h.k.
  • Mesudi, Ali b. Hüseyin, Murucu’z-Zeheb, Yusuf Es’ad Dağir baskısı, Beyrut, 1965 m.
  • Nasr b. Muzahim, Vaketu’s-Sıffin, Abdusselam Muhammed Harun baskısı, Kahire, 1382 h.k.
  • Nevevi, Yahya b. Şeref, Tehzibu’l-Esma ve’l-Lügat, Kahire, İdare et-Tabaetu’l-Muniye.
  • Yafii, Abdullah b. Es’ad, Mir’atu’l-Cinan, Haydarabad, 1338 h.k.
  • Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakup, Tarih, Beyrut, 1960 m.

Dış Bağlantılar