İçeriğe atla

Hz. Fatıma'nın (s.a) Evine Baskın Olayı

wikishia sitesinden
Hz. Fatıma’nın Evine Yapılan Baskın
Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Fatıma’nın evinden zorla çıkarılıp zorla biat ettirilmesini tasvir eden Hasan Ruhü’l Emin’in tablosu
Zaman11 h.k
DönemEbu Bekir’in hilafeti
YerMedineHz. Fatıma’nın evi
NedeniEbu Bekir’e biat etmeyen bazı sahabenin Hz. Fatıma’nın evinde toplanması
HedeflerHz. Ali’den (a.s) Ebu Bekir için Biat almak
FaillerÖmer b. Hattab
Abdurrahman b. Avf
ve diğerleri
EtkilerHz. Fatıma’nın evinin yakılması
Muhsin’in düşürülmesi
Hz. Fatıma’nın (s.a) Şehadeti
İlgiliBeni Haşim Mahallesi
Hz. Fatıma’nın Şehadeti
Hz. Fatıma’nın Cenazesi ve Defni


Bu madde, Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan saldırıya dair tarihi olayları konu almaktadır. İlgili olaylar için Hz. Fatıma'nın (s.a) şehadeti maddesine bakınız.

Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan baskın hadisesi, Ömer b. Hattab ve beraberindekilerin Hz. Fatıma’nın (s.a) evinin önüne gelerek Ali b. Ebi Talib ve evde bulunan diğer şahısları Ebu Bekir’e biat etmeye çağırmalarına işaret eder. Şii ve Ehl-i Sünnet kaynaklarının nakline göre, bu olay Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra (28 Safer) 11 h.k yılında meydana gelmiş, Ömer b. Hattab ev halkı dışarı çıkmazsa evi ateşe vereceğini söyleyerek tehditte bulunmuştur.

Süleym b. Kays Hilali’nin Kitabı, İsbatü’l Vasıyye ve Tefsir-i Ayyaşi gibi erken Şii kaynaklarında bu olayın evin kapısının kırılıp yakılmasıyla sonuçlandığı ve bunun neticesinde Hz. Fatıma’nın (s.a) cenini Muhsin'nin düşük olduğu, ardından kısa süre sonra Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadet ettiği aktarılmaktadır. Ehl-i Sünnet kaynakları ise kapının yakıldığını ve Fatıma’nın (s.a) zarar gördüğünü reddetmiş, bu rivayetleri nakledenleri Rafızi olmakla itham etmişlerdir.

Bu hadisenin sebepleri hakkında, Ebu Bekir’in Hz. Ali’nin (a.s) biatına ihtiyaç duyduğu ve bununla hilafet makamını sağlamlaştırmak istediği söylenmiştir. Muhammed Hadi Yusufi Ğarevi (doğ. 1327 h.ş) isimli İslam tarihi araştırmacısına göre bu olay, Peygamber’in (s.a.a) vefatından yaklaşık 50 gün sonra meydana gelmiştir.

Süleym b. Kays Hilali’nin Kitabı ve el-İmametü ve’s Siyase’nin nakline göre Hz. Fatıma (a.s), Ebu Bekir ve Ömer ile yaptığı görüşmede Bez’a Hadisi’ni hatırlatarak Allah’ı şahit göstermiş ve bu iki şahsın kendisini incitip öfkelendirdiklerini söylemiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında ise Ebu Bekir’in hayatının son anlarında “Keşke Fatıma’nın (s.a) evine girmem için emir vermemiş olsaydım” dediği rivayet edilmiştir.

Konumu ve Önemi

Hz. Fatıma’nın (s.a) evine yapılan baskın olayı, Sakife Hadisesi’nden sonra ve esas itibarıyla Ebu Bekir için hilafet otoritesini güçlendirecek şekilde İmam Ali’nin (a.s) biatını elde etme amacıyla gerçekleşmiştir.[1] Bu gelişme, neticede Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadeti ile sonuçlanmış,[2] ayrıca Şiiler ile Ehl-i Sünnet arasındaki ilişkiler üzerinde uzun vadeli derin etkiler bırakmıştır. İlk dönem Şii kaynaklarından olan Kitabü Süleym, İsbatü’l Vasıyye, Tefsir-i Ayyaşi ve Delailü’l İmame bu hadisenin cereyan edişini ve doğurduğu sonuçları tafsilatlı şekilde aktarmışlardır.[3] Buna karşılık, Ehl-i Sünnet’e mensup birçok müellif kapının ateşe verilmesini ve Hz. Fatıma’nın (s.a) düşük yapmasını reddetmiş, bu rivayetleri nakleden ravileri Rafızi olmakla itham ederek güvenilmez saymışlardır.[4]

Şiilerin Eyyam-ı Fatımiyye’de düzenledikleri matem merasimlerinden biri

Şiiler, Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadet yıl dönümünde “Eyyam-ı Fatımiyye” adıyla bilinen günlerde geniş çaplı matem merasimleri ve ağıt törenleri düzenlemekte, bu merasimler yalnızca İran’da değil, Azerbaycan, Tacikistan ve Pakistan gibi farklı İslam coğrafyalarında da yaygın şekilde gerçekleştirilmektedir.[5]

Hz. Fatıma’nın (s.a) evinin ve ehlinin konumu

Şii ve Sünni rivayetlerde, Peygamber’in (s.a.a) Hz. Fatıma’nın (s.a) ve Hz. Ali’nin (a.s) evini, Kur’an-ı Kerim’de şu ayette bahsedilen en yüce evlerden biri olarak nitelendirdiği nakledilmektedir: «فِی بُیوتٍ أَذِنَ اللهُ أَن تُرْ‌فَعَ وَیذْکرَ فِیهَا اسْمُهُ یسَبِّحُ لَهُ فِیهَا بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ» – “Allah’ın, yüceltilmelerine (değer ve konum bakımından yükseltilmelerine) ve içinde isminin anılmasına izin verdiği evlerde; sabah akşam O, bu evlerde anılır ve ibadet edilir.”[6]

Şii ve Ehl-i Sünnet tefsirlerinde, Kur’an’daki bazı ayetlerin nüzul sebebinin Hz. Fatıma’nın (s.a) evi halkı olan Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s) ile ilgili olduğu belirtilmiştir. Bu ayetler arasında özellikle İt‘am Ayeti[7] ve Tathir Ayeti bulunmaktadır.[8]

Hz. Fatıma’nın (s.a) evinin günümüzdeki yeri; Mürabbaatü’l kabr direğinin (resimde 7 numara) yanında

Sebepler ve Zemin Hazırlayan Unsurlar

Peygamber’in (s.a.a) vefatının hemen ardından, Muhacirlerden ve Ensardan bir grup, Beni Saide Sakifesi denilen yerde toplandılar. Bu toplantının sonucunda Ebu Bekir’in hilafet görevini üstlenmesi konusunda anlaşmaya vardılar ve kendisine biat ettiler.[9] İbn Kesir’in rivayetine göre, bu biat, Peygamber’in (s.a) defin işlemleri tamamlanmadan önce gerçekleştirilmiştir;[10] yani tam da Hz. Ali’nin (a.s), Peygamber’in (s.a) mübarek bedenini kefenleyip defne hazırladığı saatlerde olmuştur.[11]

Bundan daha önce, 18 Zilhicce 10 h.k tarihinde, Haccetü’l veda dönüşünde Peygamber (s.a.a) Ali b. Ebi Talib (a.s)’ı kendi yerine vasi ve halef olarak tanıtmış,[12] hatta o gün Ömer b. Hattab da Ali’yi (a.s) tebrik edenler arasında yer almıştı.[13]

Hüseyin Muhammed Caferi’nin, “Teşeyyu‘ der Mesir-i Tarih” (Tarihte Şiiliğin Seyri) adlı eserinde belirttiğine göre, Ebu Bekir ve Ömer, İmam Ali’nin (a.s) veya taraftarlarının ciddi bir tepki göstermesinden endişe ederek onları biate çağırmış; fakat onların çekimser kalmasıyla karşılaşınca zor kullanmışlardır.[14]

Olayın Ayrıntılı Tasviri

3. yüzyıl müellifi olan Ya‘kubi’nin rivayetine göre, Beni Saide Sakifesi olayı sırasında, sahabelerden bazı isimler — Abbas b. Abdülmuttalib, onun oğlu Fadl b. Abbas, Selman-ı Farisi, Ebu Zerr el-Gıfari, Ammar b. Yasir ve Bera b. AzibEbu Bekir’e biat etmeyi reddettiler ve bu konuda kesin bir tavır ortaya koydular.[15]

15. h.k yüzyıl tarihçilerinden olan Seyyid Murtaza Askeri’nin aktardığına göre, Ebu Bekir’e biat etmeyen bu sahabeler, Hz. Ali’nin (a.s) etrafında toplanarak, Hz. Fatıma’nın (s.a) evinde tahassun (korunma ve barınma amacıyla toplanma) gerçekleştirdiler.[16]

Ayrıca büyük tarihçi Taberi, bu hadiseye dair açıklamalarında, Talha b. Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvam’ın da Ali’nin (a.s) yanında yer alan ve tahassun edenler arasında bulunduğunu kaydeder.[17]

Ebu Bekir’in Ali’den (a.s) ve onun beraberindekilerden biat alınması emri

Ebu Bekir, genel biat merasiminden sonra, kendisine bağlılık göstermeyen bazı sahabelerin durumunu araştırdı ve onların isimlerini sordu.[18] İbn Kuteybe’ye nispet edilen el-İmame ve’s Siyase adlı eserde nakledildiğine göre, Ebu Bekir dört defa Ömer b. Hattab ile hizmetkarı Künfuz’u Hz. Fatıma’nın (s.a) evine gönderdi; amaç, Ali’yi (a.s) ve onunla birlikte evde tahassun edenleri dışarı çıkarıp, onları biate zorlamaktı.[19]

Bu rivayete göre ilk gidişte evde bulunanların çoğu, Ömer’in sert tehdidi üzerine dışarı çıkıp biat ettiler; ancak Ali (a.s) evinden çıkmayı reddetti ve “Ben, Kur’an-ı Kerim’i mushaf haline getirip tamamlamadan dışarıya çıkmamaya yemin etmişimdir” dedi. İkinci ve üçüncü seferde Künfuz yeniden gönderildi, fakat o da olumsuz cevapla döndü.[Not 1] Nihayet dördüncü defada Ömer, kalabalık bir grupla birlikte eve giderek Ali’yi (a.s) zorla dışarı çıkardı ve Ebu Bekir’in yanına götürdü.[21]

İslam tarihi ve Şii araştırmacısı Muhammed Hadi Yusufi Ğarevi’nin değerlendirmesine göre, Ebu Bekir ilk iki defa Ali’yi (a.s) ikna yoluyla çağırdı, ancak üçüncü seferde sertlik ve şiddet yöntemlerine başvurdu.[22]

İmam Ali’nin (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonraki olaylar hakkında sözleri:
“Allah Resulünü (s.a.a) yanına alınca, bir grup eski hallerine döndüler, çeşitli yollara saparak sapıklığa sürüklendiler. Kendi sevdikleri dostlara katıldılar, akrabalık bağlarını kopardılar. Allah’ın onları dost edinmeye mecbur tuttuğu vesileden ayrıldılar. Temeli kökünden yıktılar ve binayı başka yerde kurdular.”

—Nehcü’l Belağa, Hutbe 150, Seyyid Cafer Şehidi tercümesi.

Şeyh Müfid’e nispet edilen el-İhtisas adlı kaynakta nakledildiğine göre, Ali (a.s) mescide götürülürken evde bulunan Zübeyr b. Avvam kılıcını çekerek, “Ey Abdülmuttalib’in evlatları! Siz hala hayatta iken Ali’ye böyle mi davranılıyor?!” diye haykırdı ve Ömer’in üzerine yürüdü. Ancak Halid b. Velid bir taş fırlatıp onun kılıcını düşürdü. Ömer o kılıcı alıp taşa vurdu ve kırdı.[23] Buna karşılık, 3. yüzyıl tarihçisi Taberi olayı farklı biçimde aktarır; onun rivayetine göre Zübeyr evden çıkarken ayağı kaymış, kılıcı elinden düşmüştür.[24]

Daha sonra Ali (a.s) Ebu Bekir’in huzuruna çıkarıldı ve kendisine, “Eğer biat etmezsen boynunu vuracağız” diye tehdit savruldu.[25] Süleym b. Kays’ın naklettiği rivayette, Ali (a.s) bu mecliste itiraz ederek Resulullah’ın (s.a) Gadir-i Hum’da ve diğer birçok vesilede kendi yerine Ali’yi (a.s) halef tayin ettiğini hatırlattı. Ancak Ebu Bekir, “Ben Resulullah’tan (s.a) bizzat duydum; nübüvvet ve hilafet Ehlibeyt’te (a.s) birlikte toplanmaz” cevabını verdi.[26]

Şeyh Müfid, Ali’nin (a.s) Sakife gününde biat etmediğini, fakat daha sonraki dönemlerde biat edip etmediği hususunda farklı rivayetler bulunduğunu aktarır. Bazı nakillere göre kırk gün sonra, kimine göre altı ay sonra, bazı rivayetlerde ise Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadetinden sonra biat ettiği söylenmiştir. Ancak Müfid’in kanaatine göre, Ali (a.s) aslında hiçbir zaman biat etmemiştir.[27]

Bir rivayette, Ali (a.s) ölüm tehdidiyle karşı karşıya bırakıldığında, Abbas b. Abdülmuttalib (Peygamber’in amcası) onun elini tutarak Ebu Bekir’in eline götürdü; bu hareket, Ali’nin (a.s) hayatını kurtardı ve o anda baskı hafifletildi.[28] Ancak el-İmame ve’s Syase’deki rivayette, Ebu Bekir’in, “Fatıma (s.a) onun yanında bulunduğu ve ondan yana olduğu sürece Ali’yi (a.s) zorla biate mecbur etmeyeceğim” dediği kaydedilir.[29]

Fatıma’nın (s.a) tepkisi

Ebu Bekir’in gönderdiği elçiler, ilk defasında Ali’yi (a.s) ve beraberindekileri götürmek için Fatıma’nın (s.a) evine vardıklarında, Fatıma (s.a) kapının önüne çıkarak şöyle dedi: “Hiçbir topluluk tanımıyorum ki varlığı sizin varlığınızdan daha zararlı ve daha uğursuz olsun; siz Resulullah’ın (s.a.a) mübarek naaşını önümüzde bırakıp gittiniz, hilafet hususunda kendi aranızda karar aldınız, bizden fikir sormadınız ve hakkımızı bize bırakmadınız.”[30]

Dördüncü defasında ise Ömer, Ali’yi (a.s) götürmek için geldiğinde, Fatıma (s.a) yüksek sesle haykırdı: “Ey babacığım! Ey Allah’ın Resulü (s.a.a)! Senin vefatından sonra biz Hattab’ın oğlu ile Ebu kuhafe’nin oğlundan neler neler çektik!” Ömer’in beraberindekiler bu sözleri işitince duygulandı, bir kısmı derhal geri döndü.[31]

Ya'kubi’nin rivayetine göre, Fatıma (s.a) evine zorla girenlere şöyle hitap etti: “Allah’a andolsun ki, eğer çıkıp gitmezseniz Allah’a yönelip feryat edeceğim, ondan yardım talebinde bulunacağım.” Bu sözü işitince, orada bulunanların hepsi evden dışarı çıktı.[32] Ebu Bekir el-Cevheri (ö. 323h.k) de "es-Sakife ve Fedek" adlı eserinde nakleder ki, Ömer Ali’yi (a.s) zorla evden çıkardığında, Fatıma (s.a) kapıya gelerek Ebu Bekir’e şöyle dedi: “Ne kadar da çabuk Resulullah’ın (s.a.a) Ehl-i Beyti’ne saldırdınız! Vallahi, Ömer’le asla konuşmayacağım; ta ki Allah’ın huzuruna varıncaya kadar.”[33][Not 2] Aynı rivayete göre Ebu Bekir, daha sonra Fatıma’nın (s.a) yanına gidip Ömer için şefaatte bulundu ve Fatıma (s.a) ondan razı oldu.[34] Bununla birlikte, Sahih-i Buhari’de yer alan bir başka rivayete göre, Fatıma (s.a) Fedek arazisinin müsadere edilmesinden ötürü Ebu Bekir’e darıldı; ömrü boyunca ondan razı olmadı ve onunla bir daha konuşmadı.[35]

Ayrıca Tefsir Ayyaşi’de de nakledilmiştir ki, Ali (a.s) evinden zorla çıkarıldığında, Fatıma (s.a) Ebu Bekir’in yanına giderek şöyle dedi: “Eğer Ali’yi (a.s) serbest bırakmazsanız, Peygamber’in (s.a.a) kabrine gidip, saçlarım dağınık bir halde Allah’a şikayet edeceğim.” Bunun üzerine Ali (a.s), Selman’ı Fatıma’nın (s.a) yanına gönderdi, onu bu niyetinden vazgeçirmesini istedi. Fatıma (s.a), Ali’nin (a.s) mesajını işitince geri dönüp evine girdi.[36]

Evi yakma tehdidi

Bazı Ehl-i Sünnet kaynaklarında, örneğin el-İkdü’l Ferid,[37] Tarih-i Taberi,[38] Ensabü’l Eşraf,[39] el-Musannef,[40] ve el-İmame ve’s Siyase[41] gibi eserlerde nakledildiğine göre, Ömer bin Hattab, Ebu Bekir’in emriyle Fatıma’nın evine giderek Ali (a.s) ve beraberindekileri biata götürmek istedi. Ancak ev halkının direnişiyle karşılaşınca odun toplanmasını emretti ve evi içindekilerle birlikte yakmakla tehdit etti. Üçüncü ve dördüncü hicri yüzyıllarda yaşamış edip ve tarihçi İbn Abdürabbih’in aktardığına göre, Ebu Bekir Ömer’e, “Eğer evden çıkmazlarsa onlarla savaş” dedi. Bunun üzerine elinde meşale bulunan Ömer, eğer biat etmezlerse evi ateşe vereceğini söyledi.[42] el-İmame ve’s siyase’deki rivayete göre ise, Ömer bu tehdidi yaptığı sırada kendisine “Bu evde Fatıma var” denildiğinde, “O evde olsa da fark etmez” diye karşılık verdi.[43]

Tarihi kaynaklarda Ömer’in bu baskınında yanında bulunan bazı kişilerin isimleri de zikredilmektedir. Bunlar arasında Üseyd bin Hudayr, Seleme bin Selame bin Vakş,[Not 3] Hazrec kabilesinden Sabit bin Kays bin Şemmas,[44] Abdurrahman bin Avf, Muhammed bin Mesleme[45] ve Zeyd bin Eslem yer almaktadır.[46]

Seyyid Cafer Şehidi, Ömer’in Fatıma’nın evini yakma tehdidinin, Ensabü’l Eşraf[47] ve el-İkdü’l Ferid[48] gibi Ehl-i Sünnet kaynaklarında da yer aldığına dikkat çekerek, bunun Şiilerin veya onlarla aynı çizgideki siyasi grupların uydurması olamayacağını belirtmektedir. Zira Şiiler ilk yüzyıllarda siyasi ve toplumsal açıdan güçsüz bir azınlık durumundaydılar. Ayrıca bu rivayet, Şii nüfusunun bulunmadığı Mağrib İslam dünyasındaki kaynaklarda da kaydedilmiştir.[49] Şehidi’ye göre, Sakife’de hazır bulunanların öncelikli kaygıları din değil, siyasi iktidar ve yönetim meselesiydi.[50]

Kapının yakılması, Fatıma’nın (s.a) yaralanması ve Muhsin’in düşmesi

Bazı erken dönem Şii kaynaklarda rivayet edildiğine göre, Fatıma’nın evine yapılan saldırıda evin kapısı ateşe verilmiş, bu olay sırasında Fatıma (s.a) ağır biçimde yaralanmış ve karnındaki Muhsin düşmüştür. Süleym bin Kays Kitabı’nda nakledildiğine göre, Ömer bin Hattab tehdidini fiilen yerine getirdi, Fatıma’nın (s.a) evinin kapısını ateşe vererek yaktı ve eve zorla girdi. Fatıma (s.a) ona karşı koyduğunda, Ömer kılıcının kını ile onun böğrüne vurdu ve bu olay neticesinde Fatıma (s.a) ciddi şekilde incindi.[51] Ayrıca dördüncü hicri yüzyıl tarihçilerinden Ali bin Hüseyin Mesudi’ye nispet edilen İsbatu’l Vasiyye adlı eserde şu ifadeler yer alır: “Eve saldırarak kapıyı ateşe verdiler, Ali’yi (a.s) zorla dışarı çıkardılar ve kadınların efendisini kapının arkasında sıkıştırdılar; bu baskı sebebiyle Muhsin düşük oldu.”[52] Delailu’l İmame’de nakledildiğine göre ise, Ömer Kunfuz’a Fatıma’ya (s.a) vurmasını emretti.[53]

Ayyasi, muhaddis ve Gaybet-i Sugra döneminde yaşamış olan Şii alimlerdendir. Onun nakline göre, Ömer hurma dallarından yapılmış olan kapıya şiddetle tekme attı, kapı kırıldı ve evin içine girdi. Daha sonra Ali’yi (a.s) kolları bağlanmış şekilde zorla dışarı çıkardı.[54]

Olayın Zamanı

Muhammed Hadi Yusufi Garevi, İslam tarihi ve Şiilik araştırmacılarındandır. Onun görüşüne göre, Fatıma’nın (s.a) evine yapılan baskın, Sakife olayı ve Ebu Bekir’le gerçekleşen ilk biattan hemen sonra değil, yaklaşık elli gün veya daha da uzun bir süre Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra meydana gelmiştir.[55] Onun ileri sürdüğü delillerden biri, Usame ordusu ile Mute savaşına gitmiş olan Bureyde bin Husayb Eslemi’nin, dönüşünde Medine’ye geldiğinde Sakife’de yaşananları öğrenmesidir. Bureyde, kavminden bazı kişilerle birlikte İmam Ali’nin (a.s) tarafını tuttu ve “Ali biat etmedikçe biz de biat etmeyeceğiz” dedi. Bu gelişmenin ardından halife ve etrafındaki kişiler Ali’den (a.s) biat almak düşüncesine yöneldiler. Yusufi Garevi’ye göre, ordunun gidiş ve dönüş süresi ile bu olayların öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, söz konusu baskın yaklaşık elli gün sonra, yani Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra gerçekleşmiştir.[55]

Sonuçlar

Hz. Fatıma'nın (s.a) evine yapılan hücumun çeşitli sonuçları kaydedilmiştir; bunlar arasında şunlar yer almaktadır:

Fatıma (s.a)ʼnın Ebu Bekir ve Ömerʼe hoşnutsuzluğu

Süleym bin Kays Kitabı ile el-İmame ve’s Siyase ve Delailü’l imame gibi kaynaklarda nakledildiğine göre, Fatıma'nın (s.a) evine yapılan hücumun ardından Ebu Bekir ve Ömer Fatıma'nın gönlünü almak ve özür dilemek üzere harekete geçtiler ve onunla görüşmeye geldiler. Fatıma (s.a) bu iki kişiyi doğrudan kabul etmedi; fakat onlar, aracı olarak İmam Aliʼyı (a.s) devreye soktular ve onun vasıtasıyla Fatıma ile görüştüler. Görüşme sırasında Fatıma (s.a) onlardan yüz çevirdi, Peygamberʼın (s.a.a) «Fatıma benim bedenimin bir parçasıdır; onu üzen beni üzmüştür» sözünü onlara hatırlattı ve ardından şöyle dedi: «Ben Allahʼı şahid tutarım ki siz ikiniz beni incittiniz ve öfkelendirdiniz.»[56] [Not 4]

Muhsin'in düşmesi ve Fatıma (s.a)ʼnın şehadeti

Muhsin bin Ali'nin (a.s) hamilelik sırasında düşmesine ilişkin en eski nakil, birinci hicri asır kaynaklarından sayılan Süleym bin Kays Kitabı'nda bulunmaktadır; daha sonraki pek çok Şii kaynağı — örneğin el-İhticac (Ahmed bin Ali Taberisi), Gayetü'l Meram ve Hüccetü'l Hisam (Seyyid Haşem Bahrani) ve Biharu'l Envar (Allame Mecellici) gibi — bu haberi o kaynağa dayanarak aktarmışlardır. Bu dizgedeki kayıtlar, olayın şiddeti ve sonuçları hakkında sonraki Şii literatüründe geniş yankı bulmuştur ve Muhsin'in düşmesinin bu hücumla doğrudan ilintili olduğu şeklindeki nakillerin temelini oluşturur.[57]

Ebu Bekirʼin pişmanlığı

Bazı Ehl-i Sünnet kaynaklarında — mesela İbn Asakirʼin Tarihu Medineti'ş Şam adlı eserinde,[58] Taberani'nin el-Mu'cemü'l Kebir kayıtlarında[59] ve Zehebi'nin Tarihü'l İslam adlı eserinde[60]— Ebu Bekirʼin son nefesleri öncesinde üç hususta pişmanlık duyduğuna işaret edilir; bunlardan biri de Fatıma'nın evine girilmesine dair verdiği emirden dolayı duyduğu teessürdür.[Not 5]

Ehl-i Sünnet’in Görüşü

Ömer bin Hattab’ın Fatıma’nın (s.a) evini yakmakla tehdit ettiğine dair rivayetler, Ehl-i Sünnet kaynaklarında, örneğin Ensabu’l Eşraf[62], Taberi Tarihi[63], İkdu’l Ferid[64], Musannef[65] ve el-İmamet ve’s Siyase[66] gibi eserlerde zikredilmiştir. Ancak bu kaynaklarda, kapının yakılması, Fatıma’nın (s.a) kapının sıkıştırmasıyla yaralanması ve Muhsin bin Ali’nin (a.s) düşmesi reddedilmiş ve bu rivayetleri nakleden raviler Rafızi olmakla itham edilmiştir.

Eş'ari kelamcı ve fırak alimlerinden olan Muhammed bin Abdülkerim Şehristani (ö. 548 h.k), Ebu Huzeyl Allaf’ın (Mu'tezile’ye bağlı Hüzeyliyye kolunun kurucusu) görüşlerini aktarırken, onların Ömer’in biat gününde Fatıma’ya (s.a) zarar verdiğine ve onun çocuğunu düşürmesine sebep olduğuna inandıklarını belirtir. Şehristani ise bu rivayeti uydurma ve asılsız kabul etmiştir.[67]

Memlük tarihçilerinden Halil bin Aybek Safedi (ö. 746 h.k), el-Vafi bi’l Vefeyat adlı eserinde, Mu‘tezile büyüklerinden İbrahim bin Seyyar en-Nezzam’ı tanıtırken, onun Rafızi eğilimli olduğunu belirtmiş ve ondan naklen, Ömer’in Fatıma’ya (s.a) zarar verdiğini ve bunun neticesinde Muhsin’in (a.s) düşüğe uğradığını aktarmıştır.[68]

Monografiler

Fatıma’nın evine yapılan saldırı hakkında müstakil eserler kaleme alınmıştır; bunlardan bazıları şunlardır:

  • el-Hucum ala beyti Fatıma aleyha’s selam, Mehdi Abduz Zehra tarafından Arapça kaleme alınmıştır. Eserin amacı, Şii ve Ehl-i Sünnet’in muteber kaynaklarından nakillerle saldırı hadisesine dair net bir tablo sunmaktır. Bu kitabın “Neğareşi be esnad ve medarike hücum be hane-i Sadıka Tahire (s.a) ez karn-i evvel hicri ta konun” adlı Farsça özeti tercüme edilmiş ve farklı yayınevleri tarafından basılmıştır.[69]
  • Hakikat-i hücum be hane-i Hazret-i Fatıma Zehra (s.a) ez manabi-i amme, Cafer Tebrizi tarafından Farsça yazılmıştır. Müellifin beyanına göre eser, Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra Fatıma’nın (s.a) uğradığı bütün haksızlık ve musibetleri ele almaktadır. Kitap, baskın vakasını Ehl-i Sünnet kaynaklarından çıkarıp aktarmayı ve buna yönelik şüphelere cevap vermeyi hedeflemiştir.[70] Bu eser Arapçaya, “el-Hucum ala beyti’s seyyide Fatıma’tiz Zehra (s.a) mine’l i‘tida ila’l i‘tiraf (bilisani masadiri ehli’s sünne ve’l cemaa)” adıyla tercüme edilmiştir.[71]

İlgili Konular

Kaynakça

  1. İbn Kuteybe, el-İmametü ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  2. Taberi el-İmami, Delailü’l imame, 1413 h.k, s.134.
  3. Süleym b. Kays, Kitabü Süleym b. Kays, 1420 h.k, c.1, s.150; Mes‘udi, İsbatü’l Vasıyye, 1384 h.ş, c.1, s.146; Ayyaşi, Tefsirü’l Ayyaşi, 1380 h.k, c.2, s.67.
  4. Safedi, el-Vafi bi’l Vefeyat, 1420 h.k, c.6, s.15; Zehebi, Siyeru A‘lami’n nübela, 1405 h.k, c.15, s.578; İbn Hacer el-Askalani, Lisanü’l Mizan, 2002, c.1, s.609.
  5. «Eyyam-ı şehadet-i Hz. Fatıma (s.a) Pakistan’da», IRNA Haber Ajansı; «Hz. Fatıma’nın (s.a) şehadeti münasebetiyle Azerbaycan ve Tacikistan’da yapılan matem törenleri», İran Tacik Radyosu; «Eyyam-ı Fatımiyye merasimleri Hamburg İslam Merkezi’nde», Mehr Haber Ajansı.
  6. Nur Suresi, 36. ayet; Süyuti, ed-Dürrü’l mensur, Darü’l fikr, c.6, s.203; Erbili, Keşfü’l ğumme, 1421 h.k, c.1, s.313.
  7. Örnek olarak bkz.: Tusi, et-Tibyan, Dar İhyaü’t Türas el-‘Arabi, c.10, s.211; Tabersi, Mecma‘u’l beyan, Darü’l ma‘rifet, c.10, s.611-612; Haskani, Şevahidü’t tenzil, 1411 h.k, c.2, s.403-408; Fahreddin Razi, et-Tefsiru’l kebir, 1420 h.k, c.30, s.746.
  8. Bkz.: Tirmizi, Sünenü’t Tirmizi, 1403 h.k, c.5, s.699; Saduq, Me‘ani’l ahbar, 1403 h.k, c.2, s.403; Taberi, Cami‘u’l beyan, 1420 h.k, c.20, s.264-267; İbn Ebi Hatim, Tefsirü’l Kur’ani’l azim, Mektebetü Nizar Mustafa el-Baz, c.9, s.341-343.
  9. Taberi, Tarihu’l ümem ve’l müluk, 1387 h.k, c.3, s.206; İbnü’l Esir, el-Kamil fi’t tarih, Dar Sadır, c.2, s.327.
  10. İbn Kesir, el-Bidaye ve’n nihaye, Dar İhyai’t türas el-‘Arabi, 1408 h.k, c.5, s.268.
  11. İbn Sa‘d, et-Tabakatü’l kübra, 1410 h.k, c.2, s.212.
  12. İbn Kesir, el-Bidaye ve’n nihaye, Darü’l fikr, c.5, s.209-210; İbn Asakir, Tarihu Medineti Dımaşk, 1415 h.k, c.42, s.233; Şeyh Müfid, el-İrşad, 1413 h.k, c.1, s.177.
  13. Hatib el-Bağdadi, Tarihu Bağdad, 1417 h.k, c.8, s.284; Şeyh Müfid, el-İrşad, 1413 h.k, c.1, s.177.
  14. Ca‘feri, Tashayyu‘ der Mesir-i Tarih, 1386 h.ş, s.67-68.
  15. Ya‘kubi, Tarihu’l Ya‘kubi, Dar Sadır, c.2, s.124.
  16. Askeri, Sakife: Berresi-i nehve-yi şekil-giri-yi hokumat pas ez Peygamber, 1387 h.ş, s.99.
  17. Taberi, Tarihu’l ümem ve’l müluk, 1387 h.k, c.3, s.202.
  18. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  19. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  20. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1410 h.k / 1990, c.1, s.30.
  21. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  22. Yusufi Ğurvi, “Tarih-i Hücum be-Hane-yi Hz. Zehra (a.s)”, s.14.
  23. Şeyh Müfid’e nispet edilen, el-İhtisas, 1413 h.k, s.186.
  24. Taberi, Tarihu’l ümem ve’l müluk, 1387 h.k, c.3, s.202.
  25. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  26. Süleym b. Kays, Kitabü Süleym b. Kays, 1420 h.k, c.1, s.153-155.
  27. Şeyh Müfid, el-Fusulü’l muhtara, 1413 h.k, s.56-57.
  28. İbn Ayyaş el-İyaşi, Tefsiru’l İyaşi, 1380 h.k, c.2, s.68.
  29. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30-31.
  30. İbn kuteybe, el-İmame ve’s Siyase, 1413h.k, c.1, s.30-31; Şuştari, İḥkāku’l Ḥakk, 1409h.k, c.33, s.360.
  31. İbn kuteybe, el-İmame ve’s Siyase, 1413h.k, c.1, s.30-31; Şuştari, İḥkāku’l Ḥakk, 1409h.k, c.33, s.360.
  32. Ya‘kūbi, Tariḫu’l Ya‘kūbi, Dar Ṣadir, c.2, s.126.
  33. Cevheri, es-Sakife ve Fedek, 1401h.k, s.53; İbn Ebi’l Ḥadid, Şerḥu Nehci’l Belaġa, Mektebetü ayetullāh el-‘Uẓma el-Meraşi’n Necafi (r.h), c.2, s.57.
  34. Cevheri, es-Sakife ve Fedek, 1401h.k, s.53.
  35. Buḫari, Ṣaḥiḥu’l Buḫari, 1422h.k, c.8, s.149, h.6726.
  36. ʿAyyaşi, Tefsiru’l ʿAyyaşi, 1380h.k, c.2, s.67.
  37. İbn Abdürabbih, el-İkdü’l ferid, Darü’l kütübi’l ilmiyye, 1404h.k, c.5, s.13.
  38. Taberi, Tarihu’l ümem ve’l müluk, 1387h.k, c.3, s.202.
  39. Belazüri, Ensabü’l eşraf, 1417h.k, c.1, s.586.
  40. İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, 1425h.k, c.13, s.469.
  41. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413h.k, c.1, s.30.
  42. İbn Abdürabbih, el-İkdü’l ferid, Darü’l kütübi’l ilmiyye, 1404h.k, c.5, s.13.
  43. İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413h.k, c.1, s.30-31.
  44. Şeybani Bağdadi, es-Sünne, 1406h.k, c.2, s.553; Diyarbekri, Tarihu’l hamis, Dar Sadir, c.2, s.169.
  45. İbn Kesir, el-Bidaye ve’n nihaye, Dar İhyai’t türasi’l Arabi, 1408h.k, c.5, s.270.
  46. Allame Hilli, Nehcü’l hak, 1982, s.271.
  47. Belazüri, Ensabü’l eşraf, 1417h.k, c.1, s.586.
  48. İbn Abdürabbih, el-İkdü’l ferid, 1404h.k, c.5, s.13.
  49. Şehidi, Zendegani-yi Fatıma Zehra, 1363h.ş, s.109.
  50. Şehidi, Zendegani-yi Fatıma Zehra, 1363h.ş, s.111-112.
  51. Süleym bin Kays, Kitabü Süleym bin Kays, 1420 h.k, c.1, s.150.
  52. Mesudi, İsbatu’l vasiyye, 1384 h.ş, s.146.
  53. Taberi, Delailu’l imame, 1413 h.k, s.134.
  54. Ayyasi, Tefsiru’l Ayyasi, 1380 h.k, c.2, s.67.
  55. 55,0 55,1 Yusufi Gurrevi, “Tarih-i hücum be hane-i Hazret-i Zehra”, s.9-14.
  56. Süleym bin Kays, Kitabü Süleym bin Kays, 1420 h.k, c.1, s.869; İbn Kuteybe, el-İmame ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.31; Taberi (İmami), Delailü’l imame, 1413 h.k, s.134-135.
  57. Allah-ekberi, “Muhsin bin Ali (a.s)”, s.69.
  58. İbn Asakir, Tarihu Medinetü'ş-Şam, 1415 h.k, c.30, s.422.
  59. Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, Kahire, c.1, s.62.
  60. Zehabi, Tarihü'l-İslam, 1413 h.k, c.3, s.118.
  61. Taberi, Tarihu Taberi, Beyrut, c.3, s.430.
  62. Belazeri, Ensabu’l eşraf, 1417 h.k, c.1, s.586.
  63. Taberi, Tarihu’l ümem ve’l müluk, 1387 h.k, c.3, s.202.
  64. İbn Abd Rabbih, el-İkdu’l ferid, Daru’l kutubi’l ilmiyye, 1404 h.k, c.5, s.13.
  65. İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, 1425 h.k, c.13, s.469.
  66. İbn Kuteybe, el-İmamet ve’s siyase, 1413 h.k, c.1, s.30.
  67. Şehristani, el-Milel ve’n nihal, Daru’l ma‘rifa, c.1, s.57.
  68. Safedi, el-Vafi bi’l vefayat, 1420 h.k, c.6, s.15.
  69. Abdulzehra, Neğareşi be esnad ve medarike hücum be hane-i Sadıka Tahire (s.a), 1391 h.ş, s.10.
  70. Tebrizi, Hakikat-i hücum be hane-i Hazret-i Fatıma Zehra (s.a) ez manabi-i amme, 1397 h.ş, s.10-11.
  71. «Kitab el-Hucum ala beyti’s siyde Fatıma’t Zehra (s.a) mine’l i‘tida ila’l i‘tiraf (bilisani masadiri ehli’s sünne ve’l cemaa)» Şebeke-yi cami-i ketab-ı Gisum.
  1. İbn Kuteybe’nin aktardığına göre, Künfuz Ali’ye (a.s), Ebu Bekir’in “Resulullah’ın (s.a) halifesi seni çağırıyor” şeklindeki mesajını iletti. Bunun üzerine Ali (a.s), “Ne kadar da hızlı bir şekilde Resulullah’a (s.a) iftira isnad ettiniz” diye cevap verdi. Künfuz bu haberi Ebu Bekir’e götürdüğünde, Ebu Bekir uzun süre ağladı.[20]
  2. قالت يا أبا بكر ما أسرع ما أغرتم على أهل بيت رسول الله و الله لا أكلم عمر حتى ألقى الله.
  3. Başka bir rivayette Seleme bin Eslem bin Cüreyş olarak geçmektedir. (Taberi İmami, el-Müsterşid fi’l imame, 1415h.k, s.378.)
  4. Ayrıca rivayetlerde Fatıma'nın ellerini göğe kaldırıp «Allah'ım, şahid ol; onlar beni incittiler, ben onları sana ve Resulüne şikayet ediyorum; yemin ederim ki onların rızasını asla kabul etmeyeceğim; ta ki babam Resulullah'ı görüp onlara yaptıklarınızı O'na bildireyim ve O hükmünü versin» dediği aktarılmaktadır. (Allame Mecellici, Büharü'l-Envar, 1403 h.k, c.43, s.199.)
  5. Rivayetlerde Ebu Bekir'in, eğer o emri vermeseydim veya o kapıyı zorla açtırmasaydım diye üzüntü belirttiği; ayrıca bazı nakillerde kapıyı açtırmasının ve Fuca'e Sülema gibi kişilerin yakılmasının veya öldürülmesinin başka tercihlerle önlenebileceğini söylediği ifade edilir.[61] Bir rivayette geçeniyle: «Fatıma'nın kapısını hiçbir şartta açtırmazdım, savaş maksadıyla bile kapatılmış olsa; Süleyma'nın evini ansızın ateşe vermezdim; onu ya öldürürdüm ya affederdim; Sakife günü hilafeti o iki kişiden birine (Ebu Ubeyde ya da Ömer) yüklerdim; o emir sahibi olur, ben de vezir olurdum» şeklinde nakledilir. (Taberi, Tarihu Taberi, Beyrut, c.3, s.430.)

Bibliyografi

  • İbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Muhammed, Tefsîrü’l Kur’ân el-ʿAzîm, thk. Es‘ad Muhammed et-Tayyib, Mekke, Mektebetu Nizâr Mustafa el-Bâz, ts.
  • İbn Ebî Şeybe, Abdullah b. Muhammed, el-Musannef, thk. Muhammed Luhaydan, Riyad, Mektebetü’r Rüşd, 1425 h.k.
  • İbn Hacer el-Askalânî, Ahmed b. Ali, Lisânü’l Mîzân, Beyrut, Dârü’l Beşâir el-İslâmiyye, 2002.
  • İbn Sa‘d, Muhammed, et-Tabakâtü’l Kübrâ, thk. Muhammed Abdulkadir Atâ, Beyrut, Dârü’l Kütüb el-İlmiyye, I. Baskı, 1410 h.k./1990.
  • İbn Şehrâşûb, Muhammed b. Ali, el-Menâkıb, Kum, Allâme, 1379 h.k.
  • İbn Abd Rabbih, Ahmed, el-ʿİkdü’l Ferîd, Beyrut, Dârü’l Kütüb el-İlmiyye, I. Baskı, 1404 h.k.
  • İbn Asâkir, Ali b. Hasan, تاریخ مدینة دمشق , Beyrut, Dârü’l Fikr, 1415 h.k.
  • İbn Kuteybe, el-İmâme ve’s Siyâse, Kum, Seyyid Rızî, 1413 h.k.
  • İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n Nihâye, thk. Ali Şîrî, Beyrut, Dâr İhyâi’t Türâs el-ʿArabî, I. Baskı, 1408 h.k.
  • İbn Hişâm, Hişâm b. Abdülmelik, es-Sîretü’n Nebeviyye, Mısır, Şirket Mektebe ve Matbaʿa Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve Evlâduhu, II. Baskı, 1375 h.k.
  • Ebû Hayyân et-Tevhîdî, Ali b. Muhammed, el-Besâir ve’z Zeḫâir, Beyrut, Dâr Sâdır, 1408 h.k.
  • Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ahmed b. Abdullah, Maʿrifetü’s Sahâbe, Riyad, Dârü’l Vatan li’n Neşr, 1419 h.k.
  • Erbilî, Ali b. Îsâ, Keşfü’l Ğumme fî Maʿrifeti’l Aʾimme, Kum, Rızî, 1421 h.k.
  • Allah Ekberî, Muhammed, «Muhsin bin Ali (a)», Tolûʿ Dergisi, s. 29, 1388 h.ş.
  • Emîn, Seyyid Muhsin, Aʿyânü’ş Şîʿa, Beyrut, Dârü’t Taʿâruf, 1403 h.k.
  • «ایام شهادت حضرت فاطمه الزهرا سلام الله علیها در پاکستان‎», İRNA Haber Ajansı, yayın: 6 Nisan 2020, görüntüleme: 23 Mayıs 2021.
  • Bahrânî, Seyyid Hâşim, el-Burhân fî Tefsîri’l Kur’ân, Müessese-i Baʿset, ts.
  • Buhârî, Muhammed b. İsmâil, صحیح البخاری, thk. Muhammed Zuhayr b. Nasır en-Nasır, Dâr Tûk en-Necât, I. Baskı, 1422 h.k.
  • Belâzurî, Ahmed b. Yahyâ, Ensâbü’l Eşrâf, Beyrut, Dârü’l Fikr, 1417 h.k.
  • Tabrîzî, Hakîkat Hücûm be Hâne-i Hazret-i Fâtıma Zehrâ (a) ez Menâbi-i ʿÂmme, Dârü’s Sıddîkatü’ş Şehîde, 1397 h.ş.
  • Tirmizî, Muhammed b. Îsâ, Sünenü’t Tirmizî, thk. ve tashih Abdülvehhâb Abdüllatîf, Beyrut, Dârü’l Fikr, II. Baskı, 1403 h.k.
  • Caʿferî, Hüseyin Muhammed, Şîʿa der Mesîr-i Târîh, Tahran, terc. Muhammed Takî Âyetullâhî, Dafter Neşr-i Ferheng-i İslâmî, XIV. Baskı, 1386 h.ş.
  • Cevherî Basrî, Ebûbekir Ahmed b. Abdülazîz, es-Sakîfe ve Fedek, Beyrut, Şirketü’l Kütübî, II. Baskı, 1401 h.k.
  • Haskânî, Ubeydullah b. Abdullah, Şevâhidü’t Tenzîl li-Kavâʿidi’t Tafdîl, thk. Muhammed Bâkır Mahmûdî, Tahran, Vezâret-i Ferheng ve İrşâd-i İslâmî, I. Baskı, 1411 h.k.
  • Diyârbekrî, Hüseyin, Târîhu’l Hamîs, Beyrut, Dâr Sâdır, ts.
  • Zehebî, Muhammed b. Ahmed, تاریخ الاسلام, Beyrut, Dârü’l Kitâb el-ʿArabî, 1413 h.k.
  • Zehebî, Muhammed b. Ahmed, Siyeru Aʿlâmi’n Nübelâ, Beyrut, Müessesetü’r Risâle, 1405 h.k.
  • سلیم بن قیس, Kitâbü Sülêym b. Kays, Kum, el-Hâdî, 1420 h.k.
  • Semhûdî, Ali b. Ahmed, Vefâʾü’l Vefâ bi-Ahbâri Dâri’l Mustafâ, Beyrut, Dârü’l Kütüb el-İlmiyye, 2006 m.
  • Süyûtî, Celâlüddîn, ed-Dürrü’l Mensûr, Beyrut, Dârü’l Fikr, ts.
  • Şehristânî, Muhammed b. Abdülkerîm, el-Milel ve’n Nihal, Beyrut, Dârü’l Maʿrifa, ts.
  • Şehîdî, Seyyid Caʿfer, Zendegânî-yi Fâtıma Zehrâ, Tahran, Dafter Neşr-i Ferheng-i İslâmî, 1363 h.ş.
  • Kâzî Nûrullah Şûştarî, İhkâkü’l Hak ve İzhâkü’l Bâtil, Kum, Mektebetu Âyetullâh el-Merʿaşî en-Necefî, 1409 h.k.
  • Şeybânî Bağdâdî, Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, Dammâm (Suudi Arabistan), Dâr İbnü’l Kayyim, 1406 h.k.
  • Sadûk, Muhammed b. Ali, Uyûnu Ahbâri’r Rızâ, Tahran, Neşr-i Cihân, 1378 h.ş.
  • Sadûk, Muhammed b. Ali, Maʿânî’l Ahbâr, thk. Ali Ekber Ğaffârî, Kum, İntişârât-i İslâmî, 1403 h.k.
  • Safedî, Halîl b. Aybek, el-Vâfî bi’l Vefeyât, Beyrut, Dâr İhyâi’t Türâs, 1420 h.k.
  • Taberânî, Süleyman b. Ahmed, المعجم الکبیر, Kahire, Mektebetü İbn Teymiyye, 1415 h.k.
  • Tabersî, Fazl b. Hasan, Mecmaʿu’l Beyân, Beyrut, Dârü’l Maʿrifa, ts.
  • Taberî Emâmî, Muhammed b. Cerîr b. Rüstem, el-Müsterşid fi’l İmâme, Kum, Kûşânpûr, 1415 h.k.
  • Taberî Emâmî, Muhammed b. Cerîr b. Rüstem, Delâʾilü’l İmâme, Kum, Baʿset, 1413 h.k.
  • Taberî, Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l Ümem ve’l Mülûk, Müessesetü’l Aʿlemî, Beyrut, IV. Baskı, 1403 h.k.
  • Taberî, Muhammed b. Cerîr, Câmiʿu’l Beyân fî Teʾvîli’l Kur’ân, Beyrut, Müessesetü’r Risâle, 1420 h.k.
  • Tûsî, Muhammed b. Hasan, et-Tibyân fî Tefsîri’l Kur’ân, Beyrut, Dâr İhyâi’t Türâs el-ʿArabî, ts.
  • Abdüzzehrâ, Mehdî, Negereşî be Esnâd ve Medârik-i Hücûm be Hâne-i Sıddîka Tâhire (s) ez Karn-i Evvel-i Hicrî tâ Künûn, Tahran, Neşr-i Tek, V. Baskı, 1391 h.ş.
  • Allâme Hillî, Hasan b. Yusuf, Nehcü’l Hak ve Keşfü’s Sıdk, Beyrut, Dârü’l Kitâb el-Lübnânî, 1982 m.
  • ʿAyyâşî, Muhammed b. Mesʿûd, تفسیر العیاشی, thk. Seyyid Hâşim Resûlî Muhallatî, Tahran, el-Matbaʿatü’l ʿİlmiyye, I. Baskı, 1380 h.k.
  • Fahru’r Râzî, Muhammed b. Ömer, et-Tefsîru’l Kebîr, Beyrut, Dâr İhyâi’t Türâs, 1420 h.k.
  • Gencî Şâfiʿî, Muhammed b. Yusuf, Kefâyetü’t Tâlib fî Menâkıb-i Ali b. Ebî Tâlib, Tahran, Dâr İhyâi Türâs Ehli’l Beyt, II. Baskı, 1404 h.k.
  • «مراسم سوگواری ایام فاطمیه در مرکز اسلامی مرکز اسلامی هامبورگ», Mehr Haber Ajansı, 4 Mart 2017, erişim: 23 Mayıs 2021.
  • «مراسم سوگواری شهادت حضرت فاطمه(س) در جمهوری آذربایجان و تاجیکستان»,İran Tacik Radyosu, 13 Nisan 2013, erişim: 23 Mayıs 2021.
  • Mesʿûdî, Ali b. Hüseyin, اثبات الوصیة, Kum, Ensâriyân, 1384 h.ş.
  • Mesʿûdî, Ali b. Hüseyin, Murûcü’z Zeheb ve Meʿâdinü’l Cevher, thk. Esʿad Dâğir, Kum, Dârü’l Hicre, II. Baskı, 1409 h.k.
  • Müfîd, Muhammed b. Muhammed, الفصول المختاره, thk. Ali Mîrşerîfî, Kum, Kongre-i Şeyh Müfîd, I. Baskı, 1413 h.k.
  • Müfîd, Muhammed b. Muhammed, el-İhtisâs, thk. Ali Ekber Ğaffârî ve Mahmûd Mehramî Zerendî, Kum, el-Muʾtemerü’l Âlemî li-elfiyyeti’ş Şeyh el-Müfîd, 1413 h.k.
  • Müfîd, Muhammed b. Muhammed, el-İrşâd fî Maʿrifeti Huceci’llâh ʿale’l ʿIbâd, 1413 h.k.
  • Müntazerî Mukaddem, Hâmid, «Reşk ber Emîrü’l Müʾminîn (a) - Dâremedî ber Revânşinâsî-yi Munâsebât der Târîh-i İslâm», Mecelle-i Târîh der Âyine-yi Pîjûheş, 1383 ş, sayı 3.
  • Heysemî, Ali b. Ebî Bekr, Mecmaʿu’z Zevâid, Kahire, Mektebetü’l Kudsî, 1414 h.k.
  • Yaʿkûbî, Ahmed b. İshak, تاریخ الیعقوبی, Dâr Sâdır, ts.
  • Yûsufî Ğaravî, Muhammed Hâdî, «تاریخ هجوم به خانه حضرت زهرا (علیها السلام)», Târîh der Âyine-yi Pîjûheş, sayı 27, payız 1379 h.ş.