Beni Kurayza Gazvesi

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
resimsiz
infobox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Beni Kurayza Muharebesi sayfasından yönlendirildi)


Beni Kurayza Gazvesi
Beni Kurayza'dan geriye kalan tarihi kaleler
TarihHicri Kameri 5. Yıl Zilkade ayının sonları ve Zilhicce ayının başları
MekanBeni Kurayza kabilesinin Medine'deki kaleleri
NedeniBen-i Kurayza Yahudilerinin anlaşmayı bozması ve Hendek gazvesinde Müslümanlara karşı müşriklerle işbirliği yapmaları
SonucHz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) hakemiyet meselesini, Ben-i Kurayza kabilesinin kendi isteği üzerine Evs kabilesinin eşraflarından ve Ben-i Abd Eşhel kabilesinin reisi Sa’d b. Muaz’a bıraktı. Sa’d b. Muaz da, Tevrat’ın hükümlerine ve Ben-i Kurayza’nın savaştan önce Allah Resulü (s.a.a) ile yaptığı anlaşmaya istinaden, İslam peygamberine (s.a.a) karşı toplanan herkesin öldürülerek, kadın ve çocuklarının da esir alınmasına hükmetti. Allah Resulü de bu hükmün Allah’ın isteğiyle mutabık olduğunu beyan etti.
Savaşanlar
Savaş TaraflarıMüslümanlar
Beni Kurayza Yahudileri
Komutanlar
Savaş KomutanlarıHz. Muhammed (s.a.a)
Beni Kurayza
Can Kayıpları
Ben-i Kurayza kabilesinden 600 ile 800 kişinin öldürülmesi


Kurayza Oğulları Gazvesi (Arapça: غزوة بني قريظة), Allah Resulünün (s.a.a) Medine Yahudileri ile yaptığı son savaşın adıdır. Hicretin beşinci yılında vuku bulan bu gazve, Kurayza oğulları Yahudilerinin ahitlerini bozması ve Hendek gazvesinde müşrikler ile aynı safta yer almaları nedeniyle meydana gelmiştir. Bu gazvede Müslümanlar, Kurayza oğulları kalelerini kuşatma altına almıştır. Kuşatmadan yaklaşık bir ay sonra teslim olan Kurayza Yahudileri, Resul-ü Ekrem’e (s.a.a) Sa’d bin Muaz’ın hakem olmasını önermişlerdir. Bazı nakillere göre ise, Yahudilerin Peygamber (s.a.a) ile olan anlaşmasına ve aynı şekilde Tevrat’ın hükmüne istinaden, Sa’d bin Muaz kabile savaşçılarının öldürülüp, kadın ve çocukların esir alınarak, mallarına da el konulmasına hükmetmiş ve Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) de bu hükmü kabul etmiştir. Bazıları ise, Sa’d bin Muaz’ın bütün savaşçı erkeklerin öldürüldüğüne hüküm verdiği noktasında şüphe etmişlerdir.

Kurayza Oğulları Kabilesinin Tarihçesi

Kurayza oğulları kabilesinin menşei ve Yesrib’e (Medine) ne zaman ve hangi tarihte göç ettikleri hakkında farklı görüşler nakledilmektedir. Yahudilerin bazı sözlü nakillerine göre, Hz. Musa’nın (a.s) kardeşi Hz. Harun’un (a.s) neslinden oldukları tahmin edilen Kurayza oğulları kabilesi, Evs ve Hazrec kabilelerinin Medine’ye hicret etmelerine yol açan Arim selinden önce bu bölgeye yerleşmişlerdir.[1]

Bazı rivayetlere göre, Yahudilerle Rumlar arasında meydana gelen savaşın ardından (miladi 70 yılında) Kurayza oğulları kabilesi Hicaz’a kaçmış ve Yesrib nahiyelerinden Mahzur’a yerleşmişlerdir.[2] Bunun karşısında bazı kaynaklar da bu kabileyi Adiya b. Samuel (Şamuel: hükümet dönemi yaklaşık 1045 – 1075) zamanında Yahudileşen ve Filistin topraklarında yaşayan Cüzam taifesinden bir kabile olarak bilmişlerdir.[3]

Kurayza oğulları kabilesi, diğer Yahudi kabileleriyle birlikte Yesrib (Medine) şehrinin kontrolünü ellerine almayı başardılar. Onların hükümdarı da "el-Kaytavan" veya "Fetayun" adında biriydi.[4] O zamanlar Yahudi olan Yemen devletinin Rumların himayesi altındaki Hristiyan Habeşe padişahına yenilmesi (miladi 525 yılında), Medine’deki Yahudilerin gücünü azalttı. Neticede Hazrec kabilesinin Yahudilerle yaptığı savaşta Yahudilerin hükümdarı öldürüldü ve böylece Araplar şehrin idaresini ellerine aldılar.[5]

Arap kabilelerinin Medine’nin hakimiyetini eline alması, Yahudilerden çoğunun Medine’yi terk etmesine sebep oldu. Yahudi kabileleri İslam’ın zuhuruna yakın dönemde şehrin dışındaki kalelerinde yaşıyorlardı. Bu zamanda nüfus ve nüfuz açısından Nadir oğulları ve Kaynuka oğulları kabilelerine oranla daha muktedir olan Kurayza oğulları kabilesi, Medine’nin güneydoğusuna yerleşmiş ve genel olarak çiftçilikle uğraşıyorlardı. Kurayza oğullarına özgü tek rapor, onların hicretin beşinci yılında Müslümanlar ile yaptıkları savaş hakkındadır. Bu kabilenin durumu hakkındaki diğer bilgiler ise, Kurayza oğullarının Medine’deki iki Arap kabilesi, Evs ve Hazrec kabileleri zamanı ve İslam’ın zuhuruna yakın dönemle ilgilidir.

Ben-i Kurayza Gazvesinin Nedeni

Kurayza oğullarına karşı yapılan savaşın asıl nedeni, Kurayza oğulları kabilesinin anlaşmalarını bozması ve Ahzab savaşında Müslümanlara karşı müşriklerle müttefik olmalarıdır. İslam tarihi kaynaklarının raporlarına göre, Mekke müşrikleri ve müttefiklerinin ordusu Medine’ye yakınlaşınca, Huyey b. Ahtab (Nadir oğulları Yahudilerinden ve Ahzab savaşının şekillenmesinde büyük bir rolü olan) Kureyş’in temsilcisi olarak Kurayza oğulları kabilesinin ziyaretine gitti ve Müslümanlara karşı savaşta müşrikler ile işbirliği yapmaları için onların onayını aldı. [6]

Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) bu haberin doğruluğunu araştırmaları için Sa’d b. Muaz, Sa’d b. Ubade ve Useyd b. Hadir’den oluşan bir grup sahebeyi Kurayza oğulları kalesine gönderdi. Kurayza Oğullarının, gönderilen bu grup ile yaptığı görüşmede Allah Resulüne (s.a.a) hakaret ettikleri ve Müslümanlarla olan ittifaklarını da inkar ettikleri nakledilmiştir.[7]

Kurayza oğulları sahip oldukları coğrafi konumu hasebiyle, Müslümanlar hendeği savunmakla meşgul iken, arkadan Medine’ye saldırabilirlerdi. Bu nedenle Kurayza oğullarının anlaşmaya ihanet etme haberi, Müslümanların psikolojsi üzerinde yıkıcı bir etki yaptı. Bazı rivayetlere göre, Medine şehri müşriklerin kuşatması altındayken Kurayza oğulları gece vakti Medine’ye saldırma kararı almış ve bu amaç doğrultusunda müşriklere haber göndererek, onlardan destek istemiştir. [8]

Bu haberin duyulması üzerine Hz. Fahri Kainat efendimiz (s.a.a) Müslümanlardan 200 kişiyi Medine’yi savunmaları için görevlendirdi. Onlar sabaha kadar tekbir getirdiler ve havanın aydınlanmasıyla da tehlike ortadan kalkmış oldu. Bir gece Yahudilerden on savaşçı şehre saldırmış, ancak Müslümanlarla bir süre savaştıktan sonra kaçmışlardır.[9] Kurayza oğulları tehlikesi hakkında Ebu Bekir’in “Biz, Medine’deki çocuk ve kadınlarımız için, Kureyş’ten daha çok Kurayza oğulları ve Gatafan kabilelerinin saldırmalarından korkuyorduk” dediği nakledilmiştir.

Bu nedenle Allah Resulü (s.a.a), Hendek savaşında düşmanların dağılmasından hemen sonra Kurayza oğulları ile savaşmak için harekete geçmiştir.[10]

Ben-i Kurayza Savaşı ve Sonucu

İslam ordusu Kurayza oğullarının kale ve evlerini kuşatma altına aldı. Bu kuşatmanın 15 ila 25 gün olduğu rivayet edilmiştir. İslam ordusuyla mücadeleyi göze alamayan Kurayza oğulları, Nadir oğulları kabilesinin kabul ettiği şartlarla teslim olmayı önerdiler. Zira Nadir oğulları kabilesi mal ve varlıklarından feragat ederek, Medine’yi terk etmişlerdi. Ancak Allah Resulü (s.a.a) kendi hükmü dışındaki her hangi bir öneriyi reddetti. [11]

Daha sonra Resulullah (s.a.a) hakemiyet meselesini, Ben-i Kurayza kabilesinin kendi isteği üzerine Evs kabilesinin eşraflarından ve Abid Eşhel oğulları kabilesinin reisi Sa’d b. Muaz’a bıraktı.[12] Kurayza oğulları, Sa’d b. Muaz’ın hakemiyetini Evs kabilesinin Müslüman olmadan önce Kurayza oğulları ile müttefik olmaları nedeniyle önermişlerdi. Sa’d b. Muaz, Tevrat’ın hükümüne ve Kurayza oğullarının savaştan önce Allah Resulü (s.a.a) ile yaptığı anlaşmaya istinaden, İslam peygamberine (s.a.a) karşı birleşen herkesin öldürülmesine, [13] kadın ve çocuklarının da esir alınmasına hükmetti. Resul-ü Ekrem (s.a.a) de bu hükmün Allah’ın isteğine mutabık olduğunu bildirdi. Enfal Suresinin 56 - 58. ayetleri ve Ahzab suresinin 26 - 27. ayetleri, Kurayza oğulları savaşı hakkındadır.[14]

Öldürülenler hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazıları şöyle yazmışlardır: Sayıları 600 - 800 olarak nakledilen Kurayza oğulları erkekleri, buluğ çağına eren erkek evlatları ve bunun yanı sıra Müslüman birini öldüren Kurayza’lı bir kadın öldürüldü. Kurayza kabilesinin erkeklerinden "Rufae b. Simval" adındaki biri de Hz. Resulullah’ın (s.a.a) teyze çocuklarından olan Kays kızı Selma’nın aracılığıyla bağışlandı.[15] Ancak elde olan verilere göre, Kurayza oğulları erkeklerinden sadece Hz. Nebiyi Ekrem’e (s.a.a) karşı girişimlerde bulunan savaşçılar öldürülmüştür.[16]

Kurayza oğullarının malları Müslümanlar arasında paylaştırıldı. ilk kez bu savaşta atlı ve yaya savaşçıların payı belirlendi. Atlı savaşçılara iki pay verilirken, yaya askerlere ise bir pay verildi. Kaynaklarda zikri geçen, özellikle silah envanteri olmak üzere ganimetlerin envanterinden, Kurayza oğulları kabilesinden elde edilen ganimetlerin çok fazla miktarda olduğu anlaşılmaktadır. Muhtemelen bu durum (ganimetlerin çokluğu), ganimetlerin taksimi noktasında yeni bir yöntemin şekillenmesini mümkün kılmıştır.

Tarihsel İnceleme

Ben-i Kurayza'dan geriye kalan tarihi kaleler

Tarihsel verilerin genelinden, Müslümanların Kaynuka oğulları ve Nadir oğulları kabilelerinin sürgün edilmesinden edindikleri tecrübelerden dolayı, Kurayza oğullarının Medine’den sürgün edilmelerine razı olmadıkları neticesi alınabilir. Zira Kurayza oğullarının da Medine’den gönderilmeleri durumunda, Nadir oğulları gibileri Müslümanların Mekke’deki karşıtlarına ve Medine dışındaki Yahudilere katılacaklardı. Her halükarda Kur’an-ı Kerim’in beyanı (Ahzab suresinin 26 - 27. ayetleri) zikredilen hükmün onaylandığına ve icra edildiğine işaret etmektedir.[17] Fakat bütün erkekler değil, sadece Hz. Peygamber'e (s.a.a) karşı girişimlerde bulunanlar öldürülmüştür.

Seyyid Cafer Murtaza "el-Sahih" kitabında Ahzab suresinin 26. ayetinin tefsirinde, “onların bir kesimini öldürüyor ve bir kesimini de esir alıyordunuz” (فَرِیقًا تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِیقًا) ayetindeki kastın sadece erkekler olduğunu, "Te’sirun" (تَأْسِرُونَ) kelimesinin erkek esirlerle ilintili olduğunu ve kadınların esir alınması için "Sebaya" (سبایا) kelimesinden yararlanılması gerektiğini, ancak bazılarının yanlışlıkla "Te’sirun" kelimesini kadınlarla çocuklara ve "Taktilun" (تَقْتُلُونَ) kelimesini ise, erkeklere hamlettiğini ifade etmiştir.[18] Bu durumda öldürülenlerin sayısı dört yüz kişi olmaktadır. Nitekim İbn-i Şehraşub erkek savaşçılarının tamamının sayısını 700 kişi ve onlardan öldürülenlerin sayısının ise, 450 kişi olarak bilmiştir.[19]

Yahudilerin Öldürülmesindeki Şüphe

  • Dr. Şehidi şöyle yazmaktadır: Öyle görünüyor ki bu gazve hadisesi, olayın vuku tarihinden yıllar sonra Hazrec taifesi tarafından mizansenimsi bir tarzda manipüle edilerek, yeniden yazılmıştır. Bu mizansen anlatım aracılığı ile Evs kabilesinin Allah Resulü (s.a.a) nezdinde Hazrec taifesi kadar saygınlığının olmadığı (zira bundan dolayı Peygamber (s.a.a) Hazrec kabilesinin müttefiklerini öldürmemiş, Evs kabilesinin müttefiklerini ise kılıçtan geçirmiştir) ve aynı şekilde Evs kabilesi reisinin kendi müttefiklerinin tarafını tutmaya riayet etmediği gösterilmek istenmiştir.[20]
  • Malik b. Enes, bu hadisenin asıl ravisi olan İbn-i İshak’ı Deccal olarak nitelemiştir.[21] Malik’in, İbn-i İshak’ı Deccal olarak nitelemesinin sebebi, İbn-i İshak’ın Hz. Peygamber’in (s.a.a) Yahudiler ile yaptığı gazvelerine dair yazdıklarını, Medine’de yaşayan Yahudi torunlarına başvurarak, Yahudi ataları tarafından kendi bakış açılarıyla aktarılmış olan şekilleriyle nakletmesidir.[22] Dolayısıyla Malik b. Enes’i bu hikayenin muhaliflerinden biri sayabiliriz.
  • İbn-i Hacer Askalani, İbn-i İshak’ın Malik b. Enes tarafından zayıf kabul edilmesinin nedenini, bu tür hikayeleri nakletmesi olarak bilmiştir.[23] Bundan dolayı kendisi de bu hikayenin muhalifleri zümresinde yer almaktadır.
  • Seyyid Ahmed Berekat ise, çeşitli delillerle İbn-i İshak tarafından Kurayza oğulları Yahudileri hakkında nakledin hikayeyi reddetmektedir.[24]
  • Velid Arafat'da İbn-i İshak ile Kurayza oğulları savaşının arasındaki büyük zaman farkına değinerek (İbn-i İshak hicretten sonra 151 yılında, yani bahis konusu olayın gerçekleştiği tarihten 145 yıl sonra vefat etmiştir), İbn-i İshak’ın sahih bir senedinin olmayışını, bu hikayenin zayıflığının bir delili olarak kabul etmiş ve başka deliller de sunmuştur.[25]

Yahudi Kaynaklarında Sa’d b. Muaz’ın Hükmü

Sa’d b. Muaz, Kurayza oğulları kabilesinin İslam Peygamberi (s.a.a) ile olan anlaşmasına ve Yahudi dininin kaynaklarına istinaden böyle bir hüküm vermiştir.[26] Bu hüküm onlar tarafından da şer’i bir ceza olarak telakki ediliyordu.[27] Mevcut olan Tevrat’ta zorla girdikleri şehir hakkında şu ifadeler yer almaktadır: “Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin. Barış önerinizi benimser ve kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak ve size hizmet edecekler. Ama barış önerinizi geri çevirir ve sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın. Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin. Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi ganimet olarak alabilirsiniz. Tanrınızın size verdiği ganimetlerden yararlanınız.”[28]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Ebu’l-Ferec İsfahani, c. 22, s. 107; Makdisi, c. 4, s. 129 – 130; Yakut Hamevi, c. 5, s. 84.
  2. Ebu’l-Ferec İsfahani, c. 22, s. 108 - 109.
  3. Yakubi, Tarih-i Yakubi, c. 1, s. 408.
  4. Yakut Hamevi, c. 5, s. 83 - 85.
  5. Makdisi, c. 4, s. 130.
  6. Vakıdi, el-Mağazi, c. 2, s. 454 – 456; İbn-i Hişam, el-Siretu’n-Nebeviyye, Beyrut baskısı, c. 2, s. 220 – 221.
  7. Vakıdi, el-Mağazi, c. 2, s. 458 – 459; İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, Beyrut baskısı, c. 2, s. 221 – 222.
  8. Vakıdi, el-Mağazi, c. 2, s. 460.
  9. Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l-Mağazi, c. 2, s. 462.
  10. Mağazi, c. 1, s. 460.
  11. Vakıdi, c. 2, s. 501.
  12. El-Sahih, c. 12, s. 90.
  13. El-Sahih, c. 12, s. 88.
  14. Taberi, Silsileti Evvel, s. 1493; İbn-i Hişam, c. 3, s. 265 – 266; İbn-i Sa’d, c. 2, s. 75.
  15. Taberi, Silsileti Evvel, s. 1497 – 1500; İbn-i Hişam, c. 3, s. 263 - 264.
  16. El-Sahih, c. 12, s. 88.
  17. Kutup, c. 6, s. 569.
  18. El-Sahih, c. 12, s. 148.
  19. Menakıb, c. 3, s. 171, el-Sahih kitabından naklen, c. 12, s. 148.
  20. Şehidi, Tarih-i Tahliliyi İslam, s. 90.
  21. Tehzib, c. 9, s. 36.
  22. Et-Tehzib, c. 9, s. 39 - 40.
  23. Et-Tehzib, c. 9, s. 49 - 40.
  24. Barakat Ahmad, Muhammad and the Jews: A Re-examination, p. 24.
  25. W. N. Arafat, New Light on the Story of Banu Qurayza and the Jews of Medina, Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland (1976), pp. 100 - 107.
  26. Hasani, Siyretul-Mustafa (s) s. 519 - 521.
  27. Ebu Zehra, c. 2, s. 671 - 672.
  28. Kitabu Mukaddes, Sıfrı Tesniye, babı 20, Fakara 13 - 14.

Bibliyografi

  • İbn-i Sa’d, et-Tabakatu’l-Kubra, Beyrut, 1376 / 1957.
  • İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, tahkik: Muhammed Muhyuddin Abdulhamid, Kahire.
  • İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, tahkik: Mustafa es-Sakka, İbrahim el-Ebyari ve Abdulhafiz Şelebi, Beyrut, Daru’l-Marife.
  • İbn-i Hacer Askalani, Tehzibu’t-Tehzib, Beyrut, Daru’l-Fikr, birinci baskı, 1404.
  • Ebu’l-Ferec İsfahani, Ali b. Hüseyin, Kitabu’l-Egani, Beyrut.
  • Ebu Zehra, Muhammed, Hatemi Peyamberan, tercüme: Hüseyin Sabiri, Meşhed, 1373.
  • Hasani, Haşim Maruf, Siretu’l-Mustafa, Beyrut, 1406 / 1986.
  • Taberi, Muhammed b. Cerir, Tarihu’r-Rusul ve’l-Muluk, baskı Dahviyye, Liden, 1879 / 1896, baskı ofset Tahran, 1965.
  • Seyyid Kutup, Fi Zilali’l-Kur’an, Beyrut, 1386 / 1967.
  • Şehidi, Seyyid Cafer, Tarih-i Tahliliyi İslam, Tahran, Merkez-i Neşr-i Danişgahi, 1390.
  • Amuli, Seyyid Cafer Murtaza, es-Sahih min Sireti’n-Nebiyyi’l-A’zam, Daru’l-Hadis, Kum, 1385.
  • Kitabu Mukaddes, İntişarat-ı İlam.
  • Makdisi, Mutahhar b. Tahir, Kitabu’l-Bed’u ve’t-Tarih, Paris, 1899 / 1919, baskı ofset Tahran, 1962.
  • Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l-Mağazi, Marsden Johannes, Londra, 1966.
  • Yakut Hamevi, Mucemu’l-Buldan, Beyrut, 1408 / 1988.
  • Yakubi, Ahmed b. İshak, Tarih-i Yakubi, Beyrut, 1379 / 1960.
  • Barakat Ahmad, Muhammad and the Jews: A Re-examination.
  • W. N. Arafat, New Light on the Story of Banu Qurayza and the Jews of Medina, Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland (1976).

Dış Bağlantılar