İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı
| Diğer isimler | İmam Hüseyin (a.s) Hareketi |
|---|---|
| Olayın açıklaması | İslam toplumunu doğru yola geri döndürmek ve sapmalara karşı mücadele etmek amacıyla, İmam Hüseyin’in (a.s) Yezid bin Muaviye’ye karşı başlattığı protesto hareket. |
| Taraflar | İmam Hüseyin (a.s.) Yezid bin Muaviye |
| Zaman | 60 - 61 h.k |
| Dönem | Emeviler Dönemi |
| Yer | Medine’den Kerbela’ya |
| Hedefler | İslam toplumunu doğru yola geri döndürmek ve sapmalara karşı mücadele etmek |
| Sonuçlar | İmam Hüseyin'in (a.s) Şehadeti ve aile fertlerinin esareti Tevvabin Kıyamı Muhtar’ın Kıyamı Hâzer Savaşı Zeyd bin Ali'nin Kıyamı |
| İlgili | Kerbela Olayı Muharrem Matemi |
- Bu madde İmam Hüseyin (a.s) kıyamının tahlili hakkındadır. Bu kıyamın tarihî boyutunu öğrenmek için Kerbela Vakıası ve Aşura Günü Olayları maddelerine bakınız.
İmam Hüseyin’in (a.s) Kıyamı, İmam Hüseyin’in (a.s) Yezid bin Muaviye yönetimine karşı gerçekleştirdiği itiraz hareketidir. Bu hareket, onun şehadeti ve ashabının şehadeti ile Muharrem’in onuncu günü 61 h.k’de sonuçlanmış ve ailesinin esareti ile devam etmiştir. Hareket, İmam Hüseyin’in (a.s) Medine’de Yezid’in temsilcisi olan valiyle biat etmeyi reddetmesi ve Recep 60 h.k’da Medine’den çıkışıyla başlamış, esirlerin Medine’ye dönüşüyle sona ermiştir.
İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamdaki temel hedefi, Muhammed bin Hanefiyye’ye vasiyetinde ifade edildiği üzere, İslam toplumunu doğru yola döndürmek ve sapmalara karşı mücadele etmekti. Bununla birlikte, hükümet kurmak, şehadet, canını korumak ve Yezid’e biat etmeyi reddetmek onun diğer hedefleri arasında sayılmıştır. Şehid-i Cavid kitabının yazılması ve hükümet kurma düşüncesinin İmam Hüseyin’in (a.s) asıl hedefi olarak ileri sürülmesiyle birlikte, Şii yazarların bunu tenkit etmesi sonucunda kıyamın hedeflerini inceleme meselesi Aşura araştırmaları içinde yer almış, bu bağlamda farklı teoriler ortaya çıkmıştır. Bu teoriler arasında şehadet taleb etmek ve hükümet kurma en önemlileri kabul edilmiştir.
İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı, Emeviler yönetimine karşı kıyamların doğmasına sebep olmuş ve bu yönetimin yıkılmasında rol oynamıştır. Şiiler her yıl bu vakıanın yıldönümünde çeşitli merasimler düzenlemektedirler. Matem ayinlerinin yayılması, Aşura edebiyatının oluşması, dini binalar ve mekanların inşası, sanatsal eserlerin üretilmesi ve zulme karşı durma ruhunun güçlenmesi bu olayın Şii toplum ve kültürü üzerindeki etkileri arasında yer almaktadır.
Elli yıl'dan Sonra İmam Hüseyin kıyamı üzerine yeni bir araştırma adlı Seyyid Cafer Şehidi’nin eseri ile Aşura Hareketi Üzerine Bir İnceleme adlı Resul Caferiyan’ın eseri, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının tahlili ve değerlendirilmesi hakkında yayımlanan kitaplar arasında bulunmaktadır.
Aşura Vakıası
Kerbela vakıası, İmam Hüseyin’in (a.s) ve ashabının Kufe ordusuyla 61 h.k yılının Muharrem ayında yaptıkları savaşa işaret etmektedir. Bu büyük hadise, İmam Hüseyin’in (a.s) Yezid bin Muaviye’ye biat etmeyi reddetmesi sonucunda meydana gelmiş ve onunla birlikte sahabilerinin şehadetiyle, ardından da Ehl-i beytinin esaretiyle sonuçlanmıştır. İmam Hüseyin (a.s), Recep 60 h.k’da, Medine valisine biat etmeyi kabul etmeyerek ailesi ve Beni Haşim’den bazı kimselerle birlikte Medine’den ayrılmış ve Mekke’ye gitmiştir.[1]
O, yaklaşık dört ay boyunca Mekke’de kalmıştır. Bu süre zarfında ona Kufelilerin davet mektupları ulaşmıştır.[2] Bunun üzerine 8 Zilhicce günü Kufe’ye doğru yola çıkmıştır.[3] Ancak Kufe’ye ulaşmadan önce, Kufelilerin verdikleri sözden dönüp sadakatsizlik gösterdiklerini öğrenmiştir[4] ve Hür bin Yezid Riyahi’nin ordusuyla karşılaştıktan sonra Kerbela’ya yönelmiştir. Orada Ömer bin Sad’ın ordusuyla karşı karşıya gelmiştir; bu orduyu Ubeydullah bin Ziyad onun üzerine sevk etmiştir.[5] Sonunda iki ordu 10 Muharrem günü savaşmıştır. İmam Hüseyin (a.s) ve sadık sahabeleri şehit edildikten sonra, geride kalan aile fertleri esir alınmıştır.[6]
Kıyamın Zemini
Seyyid Murtaza Avini:
Artık zaman gelmiştir ki İmam’ın kervanında Asura sahabisinin safı, menfaatperest fırsatçılardan ve rüzgarla yön değiştirenlerden ayrışsın. Çünkü herkes çok iyi bilmektedir ki Kufe, İbn Ziyad’ın tam kontrolü altındadır. Kufe’den ölümün soğuk nefesini taşıyan ve kan kokusuyla dolmuş bir rüzgar esmektedir. Bununla birlikte, geri dönüş yolları henüz bütünüyle kapanmamıştır ve uçsuz bucaksız çöl, insan iradesinden Hakk’ın mutlak kudretine uzanan hayret verici bir vadidir. İmam’a kalbini teslim etmeyenler için bu vadi, yarınsız ve dayanılması son derece zor olan bir dehşet alanıdır. Ancak İmam’ın Asura sahabileri için bu vadi, aşkın sonsuz menziline açılan bir yol olmuştur; onlar sevgilinin diyarında konaklamışlardır.[7]
Bazı araştırmacılar, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının asıl sebebini İslam toplumunun dini ve ahlaki değerlerden uzaklaşması ve yozlaşma sürecine girmesi olarak açıklamışlardır.[8] Çünkü Emeviler döneminde cahiliye ve kabilecilik değerleri yeniden güç kazanmış, iktidar mücadelesinde önemli bir araç haline gelmiş[9] ve özellikle Beni Haşim ile Beni Ümeyye arasındaki kabile çekişmeleri daha da şiddetlenmiştir.[10]
Ayrıca Muaviye’nin Yezid’i halife olarak tanıtması ve Yezid’in İmam Hüseyin’den (a.s) biat almakta ısrar etmesi de bu kıyamın diğer önemli sebepleri arasında yer almıştır. İmam Hüseyin (a.s), Yezid’i hilafete layık görmüyor, onun halife olarak tanıtılmasını ise İmam Hasan ile Muaviye arasındaki barış antlaşmasının açık hükümlerine aykırı sayıyordu; çünkü o sulhnamede, Muaviye’nin kendisinden sonra herhangi birini halef tayin etme hakkının olmadığı açıkça belirtilmişti.[11]
Kıyamın Amaçları ve Programları
İmam Hüseyin’in Yezid’e karşı gerçekleştirdiği kıyamın temel amacı hakkında tarihçiler ve araştırmacılar arasında farklı görüşler ortaya atılmıştır. Muhammed Esfendiyari’nin belirttiğine göre İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının amacı üzerine ciddi tartışmalar esasen Şehid-i Cavid adlı kitabın yazılmasıyla yaygın hale gelmiştir.[12] Esfendiyari, Hüseyin’in hedefi ile onun bu hedefe ulaşmak için uyguladığı programların birbirine karıştırıldığını düşünmektedir. Bu nedenle, İmam Hüseyin’in (a.s) gayesine erişmek için izlediği programları “ikinci dereceden amaçlar” olarak adlandırmış ve bu bağlamda yedi farklı görüşü bir araya getirmiştir.[13] İmam Hüseyin’in kıyamı için zikredilen amaçlardan bazıları şunlardır: dini muhafaza etmek ve emr bi’l ma‘ruf ve nehy ani’l münker görevini yerine getirmek, hayatını korumak, İslami bir hükümet kurmak ve şehadete erişmek.
Emr-i Bi'l Ma'rûf Ve Nehy-i Anil Münker (Dinin ve Nebevi Sünnetin Muhafazası)
Tarihçi Muhammed Esfendiyari (d. 1338 h.ş) “Aşura Şinasi” adlı kitabında İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının en asli gayesini hakkın ihyası, emr bi’l ma‘ruf ve nehy ani’l münker vazifesini yerine getirmek, sünneti canlandırmak ve bid'atleri ortadan kaldırmak şeklinde açıklamaktadır.[14] Ayrıca Ayetullah Hamaney’e göre, İmam Hüseyin’in (a.s) amacı İslam toplumunu asıl ve doğru çizgisine geri döndürmek, büyük sapmalarla mücadele etmekti.[15] Hamaney, bazı kimselerin Hüseyin’in hedefi ile onun sonucunu birbirine karıştırdıklarını ifade eder; zira bu gayenin sonucu ya İslami bir hükümetin kurulması ya da şehadet olmuştur, fakat bizzat bu ikisi asıl hedef değildir.[16] Ayetullah Cevadi Amuli ise düşmanların Hz. Muhammed’den (s.a.a) sonra ilk iş olarak Kur’an’ı ve dini kendi arzularına göre açıklayabilmek için esaret altına aldıklarını, sıradan insanların kanının bu esareti ortadan kaldıramayacağını, bu yüzden Hüseyin b. Ali’nin (a.s) kendi kanıyla cahiliyeti ilahi vahyin akılcılığına dönüştürdüğünü ve dinin özünü yok olmaktan kurtardığını belirtmektedir.[17]
Ben ne isyan, ne gösteriş, ne fesat ne de zulüm için kıyam etmedim. Ben sadece dedemin ümmetinde ıslah talebiyle ayağa kalktım. İstiyorum ki emr bi’l ma‘ruf ve nehy ani’l münker görevini yerine getireyim ve dedemin ve babam Ali b. Ebi Talib’in yolunu takip edeyim.[18]
Biattan Kaçınma ve Canını Koruma
Başka bir görüşe göre, İmam Hüseyin’in (a.s) Medine’den Mekke’ye ve oradan da Kufe yönüne doğru olan hareketi doğrudan kıyam amacı taşımıyordu; bilakis bu hareket, zorla biat etmeye karşı bir itiraz ve aynı zamanda savunma idi. Zira o, Yezid’e biat etmeyi reddediyordu ve bu sebeple canı tehlikeye girmişti; bu yüzden önce Medine’den, ardından da Mekke’den ayrılmak zorunda kaldı.[19] Bu yaklaşımı Ali Peneh Eştehardi[20] ve Muhammed Sehhati Serdrodi[21] savunmuşlardır. Ancak bu görüşü kabul etmek, kahramanlık ruhunu küçültmek ve İmam Hüseyin’in (a.s) şahsiyetini ve makamını aşağıya indirmek anlamına gelmektedir.[22]
Hükümet Kurmak
Bu görüşe göre İmam Hüseyin (a.s) kıyamını esasen bir hükümet kurmak için başlatmıştır. Nimetullah Salehi Necefabadi (1302-1385 h.ş), Şehid-i Cavid adlı eserinde İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının ilk ve temel hedefini hükümet kurma amacı olarak açıklamıştır.[23] Onun inancına göre Seyyid Murtaza, Şii kelamcılarından biri olarak, aynı görüşü taşımaktadır. Seyyid Murtaza’nın ifadesiyle İmam Hüseyin (a.s), Kufe halkının yoğun ısrarı ve çağrısı, onların güç ve imkânlarını, aynı zamanda Kufe yönetiminin zaafını görünce bu daveti kabul etmiştir.[24] Ona göre İmam Hüseyin’in (a.s) zaferine giden şartlar ve imkânlar büyük ölçüde hazırdı; fakat sonraki gelişmeler beklentilerin aksine cereyan etti. Kufelilerin ahde vefasızlığı ortaya çıkınca İmam Hüseyin (a.s), kardeşi İmam Hasan (a.s)’ın yaptığı gibi geri dönmeyi ve savaşı bırakmayı uygun gördü; fakat bu barışçı tavrı kabul edilmedi.[25] Bu yaklaşımın İmamın gaybî ilmi ile uyuşmadığı söylenmiştir; çünkü bu görüş, İmam Hüseyin’in (a.s) kesin olarak galip gelmeyeceğini bilmediğini gerektirir. Buna cevap olarak denilmiştir ki İmam Hüseyin (a.s) kendi şehadetine ve zafer elde etmeyeceğine dair ilme sahipti; fakat Allah tarafından normal beşerî bilgi ve şartlara göre hareket etmekle yükümlüydü.[26]
Şehadet
Bazılarına göre İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının asıl hedefi şehadet olmuştur. Ancak şehadet kavramı farklı biçimlerde yorumlanmıştır:
- Siyasal şehadet: Bu görüşe göre İmam Hüseyin (a.s), kendi şehadetiyle Yezid’in hükümetinin meşruiyetini ortadan kaldırmayı ve İslam’ı Emevîlerin elinden kurtarmayı amaçlamıştır.[27] Bu fedakârane eylemiyle halkı yönetim karşısında harekete geçirmeyi hedeflemiştir.[28] Muhammed Esfendiyari’nin belirttiği üzere bu en yaygın görüş olup, çok sayıda taraftarı vardır.[29] Ali Şeriati, Mirza Halil Komreî, Murtaza Mutahhari, Seyyid Rıza Sadr, Celaleddin Farsi, Seyyid Muhsin Emin, Haşim Maruf Hüseyni, Ayetullah Safi Golpaygani ve Muhammed Cevad Muğniye bu teoriyi savunan isimler arasında sayılmıştır.[30]
- Fidyevi şehadet: Bazı görüşlere göre İmam Hüseyin (a.s) şehadete ulaşarak günahkârları şefaat yoluyla arındırmak ve onların manevi derecelerini yükseltmek istemiştir.[31] Nitekim Hristiyanlıkta İsa’nın (a.s) öldürülmesi hakkında benzer düşünceler vardır.[32] Şerif Tabatabai, Molla Mehdi Neraki ve Molla Abdurrahim İsfahani bu görüşün savunucularındandır.[33] Ayrıca bazılarına göre İmam Hüseyin (a.s) bu uğurda şehit oldu ki insanlar onun için gözyaşı döksün, bu sayede doğru yola yönelsin.[34]
- İrfani şehadet: Bu görüşte İmam Hüseyin (a.s), şehadet nimetine kavuşmak ve aynı zamanda ashabını da bu nimetle şereflendirmek için kıyam etmiştir.[35][36] Bu yorumda siyasi mücadeleden söz edilmez, aksine kıyamın siyasetten soyutlanmış bir şekilde açıklanması görülür.[37] Seyyid b. Tavus, Fazıl Derbendi, Safi Ali Şah, Oman Samani ve Neyyir Tebrizi İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamına tasavvufi bir bakış getirmişlerdir.[38]
- Teklifi şehadet: Bir diğer yoruma göre İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı sırlarla doludur; o Allah tarafından şehadete memur edilmiştir. Ancak bu amacın hakikati beşer için tam manasıyla bilinemez, onun sırrını yalnızca Allah bilir.[39]
Şehadet teorisine yöneltilen eleştirilerden biri de şudur: Bu anlayış, İmam Hüseyin’in (a.s) kendi canını korumak için mücadele ettiğini ve ölümü istemediğini gösteren tarihi raporlar ve rivayetlerle uyuşmamaktadır.[40]
Hükümet ve Şehadet
Bazı araştırmacılara göre İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının gayesi hükümet ile şehadetin bir araya gelmesidir. Bu görüşe göre İmam Hüseyin başlangıçta İslam toplumu üzerinde adalet esaslı bir hükümet kurmayı hedefleyerek kıyama kalkmıştır. Ancak yolda kendisine destek verecek yardımcı ve taraftar bulamayacağını görünce, asıl gayesini şehadete yöneltmiştir.[41]
Bir başka görüşe göre ise İmam Hüseyin’in siyasi hedefi dört aşamalı bir plan şeklinde açıklanabilir. Birinci aşama, Medine’den Mekke’ye doğru hareket ettiği dönemdir ki bu safhanın özelliği Yezid’in iktidarına karşı açık bir itirazdır. İkinci aşama, Mekke’den Kufe’ye gitme kararı almasıyla başlayıp Hür’un ordusu ile karşılaşmasına kadar sürmektedir; bu safhada hedefi Kufe ve Irak’ı ele geçirmektir. Üçüncü aşama, Hür’un ordusu ile karşılaşmadan başlayıp Kufe ordusu ile karşı karşıya gelmesine kadar devam eder; burada İbn Ziyad’ın tuzağından kurtulmayı düşünmektedir. Dördüncü ve son aşama ise Kufe ordusu ile karşılaşma anıdır ki bu noktada İmam Hüseyin bilinçli bir tercihle şehadeti seçmektedir.[42]
Çeşitli Gayelerin Bileşkesi
Ayetullah Mekarim Şirazi’ye göre İmam Hüseyin’in (a.s) sözleri ve onun hakkında nakledilen ziyaret metinlerinden hareketle kıyamın on farklı hedefini saymak mümkündür.[43] Bu on hedef şunlardır: İslam toplumunun ve Peygamber’in (s.a.a) ümmetinin ıslahı,[44] emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münkerin ihyası,[45] Peygamber’in (s.a.a) sünnetinin canlandırılması ve bid’atların ortadan kaldırılması,[46] hakkın savunulması ve batıl ile mücadele,[47] cehalet ile savaşarak insanları dalalet ve sapkınlıktan kurtarma,[48] İslami hükümetin tesis edilmesi,[49] adaletin uygulanması ve zulmün engellenmesi,[50] münafıkların yüzünün açığa çıkarılması,[51] Müslümanların geniş çaplı bir imtihana tabi tutulması[52] ve nihayet en yüce şefaat makamı olan şefaat-i uzmaya ulaşılması.[53]
Eserler ve Sonuçlar
İmam Hüseyin’in kiyami cok sayida sonuca yol acti; bunlardan bazıları su şekilde siralanabilir:
İslam dininin ve Peygamber’in sünnetinin ihyasi
Bazı arastirmacilar, İmam Hüseyin’in (a.s) kiyaminin ve onun sehadetinin en onemli neticesini İslam dininin yeniden canlandirilmasi ve Peygamber’in (s.a.a) sünnetinin ihyasi olarak görmüşlerdir.[54] İmam Hümeyni’ye göre eğer Kerbela hadisesi vuku bulmasaydi, Yezid bin Muaviye İslam dinini ve Peygamber’in (s.a.a) sünnetini tersine cevirip tahrif etmiş olurdu.[55]
Emevilere karşı itiraz hareketlerinin başlangıcı
İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinden sonra Emevilere karşı geniş capli itiraz hareketleri meydana geldi. Tarih-i Taberi’de bildirildiğine göre Emevilere karşı ilk kıyamın başlangıcı 61 h.k yilina dayanır. Bu tarihten sonra daima bir grup insan onun kaninin intikami icin harekete geçmiştir.[56] İlk ciddi itiraz, Abdullah bin Afif Ezdi’nin, Küfede İbn Ziyad’in hütbesine karşı çıkmasıyla oldu. O, İmam Hüseyin’i (a.s) yalanci diye nitelendiren İbn Ziyad’a ve babasina “siz yalancisiniz” diyerek meydan okudu.[57] Tarih-i Sistân’da aktarıldığına göre de Sistân halkı, İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinden duyunca vali olan Ubeydullah bin Ziyad’ın kardeşine karşı ayaklandi.[58] Medine halki da 63 h.k yilinda, Abdullah bin Hanzala bin Ebi Amir’in liderliğinde Yezid bin Muaviye’ye karşı ayaklandi.[59] Ali bin Hüseyin Mesudi, dördüncü yüzyılın tarihçisi, Medine halkinin isyan sebeplerinden birinin de İmam Hüseyin’in (a.s) katledilmesi olduğunu belirtmiştir.[60]
Tevvabin kıyamı
Tevvabin Hareketi, Kerbela Olayı'ndan sonra İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela Şehitleri'nin intikamını almak amacıyla, Süleyman bin Sured el-Huzai liderliğinde 65 h.k yılında (684) meydana geldi.[61] Tevvabin ordusu Kerbela'ya ulaştığında, atlarından indiler, ağlayarak İmam'ın (a.s) mezarına giderek coşkulu bir toplantı düzenlediler.[62] Süleyman onların arasında şöyle dedi: "Allah'ım, sen şahit ol ki, biz Hüseyin'in (a.s) dininin ve yolunun takipçileriyiz ve onun katillerinin düşmanıyız."[63]
Muhtar'ın kıyamı
Muhtar es-Sekafi, 66 h.k yılında (685) İmam Hüseyin (a.s)'nin intikamını almak için ayaklandı ve Kufe'deki Şiiler ona katıldı.[64] Ayaklanmasında Ya Lesarat el-Hüseyin (Ey Hüseyin'in intikamını alacak olan) ve Ya Mensur Emit (Ey Muzaffer, (düşmanlarımızı) öldür.) olmak üzere iki slogan kullandı.[65] Bu ayaklanmada, Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Saad, Şimr bin Zilcevşen ve Huli bin Yezid Esbehi de dahil olmak üzere Kerbela olayının birçok faili öldürüldü.[66]
Zeyd bin Ali'nin kıyamı
Zeyd bin Ali bin Hüseyin'in ayaklanması, Emevi yönetimine karşı gerçekleşti. Zeyd, Kufe halkından on beş bin kişinin biatına dayanarak, 122 h.k yılında (740) Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik'e karşı ayaklandı. Şii alimlerinden Şeyh Müfid, Zeyd bin Ali'nin Beni Ümeyye yönetimine karşı ayaklanmasının temel motivasyonunun İmam Hüseyin'nin (a.s) intikamını almak olduğunu belirtmiştir.[67]
Kerbela kıyamı'nın Emeviler'in yıkılışındaki etkisi
Kerbela Ayaklanması, Emeviler'in yıkılışında etkili olmuştur. Zira halk, Emevileri Kerbela olayının faili olarak görüyordu. İmam Hüseyin (a.s) de ayaklanmasını Yezid'in yönetimine karşı gerçekleştirmiş ve onun yönetimini ile Beni Ümeyye'yi "İslam'a elveda" gibi ifadeler kullanarak ve Yezid'in köpek dövüştürme ve içki içme gibi davranışlarını gündeme getirerek sorgulamıştı.[68]
Abbasiler de Emevilere karşı ayaklanmalarının temel nedenlerinden birinin İmam Hüseyin'in (a.s.) intikamını almak olduğunu iddia etmişlerdi.[69]
Kerbela Kıyamının Şii Toplumu Üzerindeki Etkisi
İmam Hüseyin’in kıyamı, Şii toplumu üzerinde derin ve kalıcı tesirler bırakmıştır.[70] Bu etkilerden bazıları şunlardır:
Zulme Karşı Direniş Ruhunun Güçlenmesi
İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı, Şiilerin tarih boyunca zalim hükümetlere karşı mücadele ruhunun oluşmasında ve zulme boyun eğmeme iradesinin kökleşmesinde büyük rol oynamıştır. Birçok yazar, halkın özgürlük hareketleri ve ıslahçı kıyamlarının, hatta İran İslam Devrimi gibi büyük inkılapların bu kıyamdan ilham aldığını belirtmektedir.[71] İmam Humeyni, Her gün Aşura’dır ifadesinin, daima zulme karşı durma zorunluluğunu dile getirdiğini vurgulamıştır.[72]
Mahatma Gandhi; Hindistan bağımsızlık hareketinin lideri:
Ben İmam Hüseyin’in (a.s), İslam’ın büyük şehidinin hayatını dikkatle okudum. Kerbela’nın sayfalarına yeterince eğildim. Benim için artık açıktır ki, eğer Hindistan özgür ve galip bir ülke olmak isterse, İmam Hüseyin’i (a.s) örnek almak zorundadır.”.[73]
Matem ve Ağıt Törenlerinin Yaygınlaşması
Matem ve İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela şehitleri için düzenlenen yas merasimleri, Şii kimliği ve toplumsal yapının şekillenmesinde temel unsurlardan biri olmuştur.[74] Tarihi rivayetlere göre, bu tür yas merasimleri Kerbela hadisesinden kısa bir süre sonra ve Şia imamlarının teşvikiyle Şiiler arasında yayılmış, fakat ferdi ve sınırlı bir uygulamadan toplumsal ve kitlesel bir merasim hâline gelmesi Büveyhiler dönemiyle birlikte gerçekleşmiştir.[75] İbn Kesir’in aktardığına göre, hicri 359 yılında Şiiler Aşura gününde çarşıları kapatarak topluca matem merasimleri düzenlemişlerdir.[76] Özellikle Muharrem’in on günü boyunca dünyanın farklı bölgelerindeki Şiiler, ikram, nezr ve toplu merasimlerle İmam Hüseyin’in (a.s) yasını tutmayı gelenek haline getirmişlerdir.[77]
Aşura Edebiyatının Ortaya Çıkışı
Aşura hadisesi, Arap edebiyatında şiirsel matem (mersiye) türünün gelişmesine zemin hazırlamıştır. Bu konuda ilk şiir yazan Arap şairi, Ukbe b. Amr Sehmi olmuştur.[78] Abdülcelil Kazvini Razi, Hanefi ve Şafii şairlerin İmam Hüseyin (a.s) için söyledikleri şiirlerin sayısının sınırsız olduğunu ifade etmiştir.[79] Aşura Şiir Ansiklopedisi’ne göre, Farsça şiirde de İmam Hüseyin (a.s) için mersiye söyleme geleneği hicri 4. yüzyılda başlamış ve ilk örneği Kesai Mervezi’ye (ö. 390 h.k) aittir.[80] Safeviler döneminde İran’da Fars edebiyatının önemli bir bölümü Aşura’ya ayrılmıştır.[81] Bu ansiklopedinin yazarı, 345 şairin ismini ve İmam Hüseyin (a.s) için yazdıkları şiirlerden bazı örnekleri toplamıştır.[82]
Maktel Yazıcılığının Yaygınlaşması
Maktel yazıcılığı, önemli şahsiyetlerin öldürülüşünü veya şehadetini konu alan tarih yazıcılığı türüdür. İmam Hüseyin’in (a.s) ve onunla birlikte şehit düşenlerin hayatını ve şehadetini anlatan maktel kitapları, Şiilerin tarihi ve edebi mirası içinde yer almaktadır. Bu eserlerin yazımı, Aşura’dan sonra hızla yayılmış ve zamanla Şii toplumunun hafızasında kalıcı bir yere sahip olmuştur. Maktel yazıcılığı yalnızca Kerbela ile sınırlı kalmamış, diğer masum imamların (a.s) ve önde gelen Şii şahsiyetlerin şehadetlerini konu alan eserler de kaleme alınmıştır. Ancak özellikle Kerbela olayı için maktel türünün çokça işlenmesi sebebiyle, zamanla “maktel” kelimesi daha çok İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının şehadetiyle ilgili rivayetler için kullanılmaya başlanmıştır.
Özel Mekânların İnşası
Şiiler, İmam Hüseyin (a.s) için yas tutmak amacıyla Hüseyniye, tekye ve imam-bare gibi özel mekânlar inşa ederler. Bu yapılarda toplu matem ve yas merasimleri düzenlenir. Ayrıca Hindistan’ın bazı bölgelerinde, Kerbela şehitlerinin kabirlerini, İmam Hüseyin’in türbesini veya Hz. Ebulfazl (a.s)’ın kabrini temsil eden sembolik ziyaretgâhlar yapılır ve buralarda ziyaret duaları okunur.[83]
Sanatsal Eserler
İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı, Şii sanatına da yansımış ve dini sanatın önemli bir alanını oluşturmuştur. Bu çerçevede, ikonografi, resim, hat, sinema ve benzeri dallarda Kerbela olayını konu alan çok sayıda eser ortaya konmuştur.[84]
Ehl-i Sünnet’in Görüşü
Ehl-i Sünnet yazarları, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamı hakkında tek tip bir yaklaşım sergilememişlerdir. Örneğin, Ebu Bekir İbn Arabi bu hareketi meşru bir yönetim karşısında gayrimeşru bir kalkışma olarak değerlendirmiştir.[85] İbn Teymiyye, İmam Hüseyin’in (a.s) mazlum bir şekilde şehit olduğunu kabul etmekle birlikte, onun kıyamının dünyevi ve uhrevi faydadan yoksun bulunduğunu, Aşura kıyamının İslam ümmeti içinde büyük fitnelere yol açtığını ve Peygamber sünnetine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.[86] Ancak Hemid Enayet’a göre, özellikle Seyyid Cemaleddin Esedabadi’den sonraki son yüz yılda Ehl-i Sünnet yazarlarının çoğu, İmam Hüseyin’in kıyamını olumlu bir hareket olarak değerlendirmeye başlamışlardır.[87] Abdülcelil Razi de Nakz adlı eserinde, Muhammed b. İdris Şafii gibi bazı Ehl-i Sünnet alimlerinin İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela şehitleri hakkında mersiyeler söylediğini kaydetmektedir.[88] Bunlardan Şafii’ye atfedilen bir mersiye şu beyitle başlamaktadır:[89]
İleri Okomalar

İmam Hüseyin’in kıyamı hakkında farklı eserler kaleme alınmıştır. Bunlardan, kıyamın nedenleri ve amaçları üzerine analitik bir yaklaşımla yazılmış bazı çalışmalar şunlardır:
- Aşuraşinasi: Pejuheshi darbare-ye Hadaf-e İmam Hüseyin (a.s) - (Aşura Araştırmaları: İmam Hüseyin'in (a.s.) Hedefi Üzerine Bir İnceleme), Muhammed Esfendiyari’nin eseridir. Kitapta üç bölüm bulunmaktadır: "Kıyamın Hedefini Anlama", "Kufe: İmam'ın Doğru Tercihi" ve "Geçmiş Alimlerin Görüşleri". Yazar, ikinci bölümde İmam Hüseyin’in kıyamının amaçları hakkında yedi farklı teoriyi ele alır.[90] Ona göre, İmam Hüseyin kıyamını devlet kurmak amacıyla gerçekleştirmiştir. Bu nedenle üçüncü bölüm, Şii alimlerinin İmam Hüseyin’in hedefi hakkında, yazarın görüşüyle uyumlu olan düşüncelerine ayrılmıştır.
- Pas az Pancah Sal, Pejuheşi Taze Piramun-e Kiyam-e Hosein (a.s) - (Elli yıl'dan Sonra İmam Hüseyin kıyamı üzerine yeni bir araştırma), Seyyid Cafer Şehidi (1297-1386 h.ş) tarafından kaleme alınmıştır. Eser analitik bir bakış açısıyla yazılmış olup, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamının oluşumunda rol oynayan toplumsal, siyasi, etnik ve dini arka planları incelemektedir. Kitap 1358 h.ş (1979) yılında yayımlanmıştır.
- Ta'ammoli der Nehzat-e Aşura - (Aşura Hareketi Üzerine Bir İnceleme), Resul Caferiyan’a aittir. Bu eserde Kerbela olayıyla ilgili bazı kaynaklar tanıtılmış, ayrıca kıyamın arka planı, olayların seyri, İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetindeki hikmet, kıyamın sonuçları, slogan ve sembolik boyutları, olayın tahrifleri ve Ehlisünnet’in İmam Hüseyin için düzenlediği matem merasimlerinin tarihçesi ele alınmıştır.[91]
- Kiyam-e Aşura der Kalam ve Payam-e İmam Humeyni - (İmam Humeyni'nin Sözlerinde ve Mesajlarında Aşura Kıyamı). Eserin ilk bölümünde Muharrem ve Aşura hakkında üç konuşma yer alır. İkinci bölüm, Aşura kıyamının sebepleri ve etkenleri, matem ve röze-hani (ağıt okuma) geleneğinin felsefesine ayrılmıştır. Son bölümde ise İmam Humeyni’nin Muharrem ve Kerbela kıyamına dair seçilmiş sözleri derlenmiştir.[92]
- Ahdaf-e Kiyam-e Hoseini - (Hüseyinî Kıyam'ın Hedefleri) adlı eser Nasır Mekarim Şirazi’ye aittir.
- Barrasiy ve Tahlil-e Kiyam-e İmam Hüseyin (a.s) - (İmam Hüseyin'in (a.s.) Kıyamının İncelenmesi ve Analizi), Seyyid Muhammed Bakır Hakim’in konuşmalarına dayalıdır.
- Kiyam-e İmam Hüseyin (a.s) der Manabeʿ-e Ahl-e Sonnet - (Ehl-i Sünnet Kaynaklarında İmam Hüseyin'in (a.s.) Kıyamı), Ğulam Hüseyin Feyyaz tarafından yazılmıştır.
Kaynakça
- ↑ Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 341; Mufid, el-İrşad, 1399 h.k, c. 2, s. 34.
- ↑ Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 352; Mufid, el-İrşad, 1399 h.k, c. 2, s. 38.
- ↑ Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 381; İbn A‘sam, el-Fütuh, 1411 h.k, c. 5, s. 81.
- ↑ Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 398.
- ↑ Dineveri, Ahbarü’t tival, 1368 h.ş, s. 253; Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 409.
- ↑ Taberi, Tarihü’l ümem ve’l müluk, 1967, c. 5, s. 456.
- ↑ Avini, Feth-i Hun, 1390 h.ş, s. 29.
- ↑ Bkz. Şehidi, Pencah sal ba‘d, 1380 h.ş, s. 112-123.
- ↑ Zemineha-yi kıyam-i İmam Hüseyin, 1383 h.ş, c. 2, s. 18.
- ↑ Şehidi, Pencah sal ba‘d, 1380 h.ş, s. 69-78.
- ↑ İbn A‘sam, el-Fütuh, 1411 h.k, c. 4, s. 290-291.
- ↑ Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s.25.
- ↑ Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s.59.
- ↑ Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s.33.
- ↑ Hamenei, İnsan 250 Sâle, 1394 h.ş, s.179.
- ↑ Hamenei, İnsan 250 Sâle, 1394 h.ş, s.172.
- ↑ «Sadece ilahî bir önder cahiliyeti vahyin akılcılığına çevirebilir», Âyetullah Cevadi Amuli’nin ilmî ve dinî mercii ofisinin web sayfası.
- ↑ Kareşi, Hayâtü’l İmam el-Hüseyin, 1975, c.2, s.264.
- ↑ Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s.60.
- ↑ Eştehardî, Heft-sâle Çerâ Sedâ Derâverd?, 1391 h.ş, s.154.
- ↑ Sehhati Serdrodî, Âşûrapejuhi, 1384 h.ş, s.441.
- ↑ Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s.68.
- ↑ Salehi Necefâbâdi, Şehid-i Cavid, s.159.
- ↑ Seyyid Murtaza, Tenziyhü’l enbiya, s.176.
- ↑ Seyyid Murtaza, Tenziyhü’l enbiya, s.176-178.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.21.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.156-157.
- ↑ Caferiyan, Tefekküri der Nehzat-i Aşura, 2007 h.ş, s.243.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.157.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.93.
- ↑ Mehrizi, “Tahliyi derbare-yi Ahdaf-i Kıyam-i İmam Hüseyin (a.s)”, s.13.
- ↑ Mehrizi, “Tahliyi derbare-yi Ahdaf-i Kıyam-i İmam Hüseyin (a.s)”, s.13.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.84.
- ↑ Bkz. Sehhati Serdruudi, Aşurapejuhi, 2005 h.ş, s.338.
- ↑ Bkz. Seyyid b. Tavus, Lühuf, el-Alem, s.3 ve 28.
- ↑ Fazıl Derbendi, İksirü’l İbadat, el-Alem, c.1, s.56.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.70.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.70-74.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.77-78.
- ↑ Esfendiyari, Aşura Şinası, 2008 h.ş, s.157.
- ↑ Bkz. Esfendiyari, Âşûraşinasi, 1387 h.ş, s. 68-69.
- ↑ Caferiyan, Ta’moli der Nehzate Âşura, 1386 h.ş, s. 242.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 11 ve 18.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 21-22.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 37.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 47-48.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 61.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 73.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 83.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 93 ve 97.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 105.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 111.
- ↑ Mekarim Şirazi, Ahdaf-e Kiyame Hoseyni, 1389 h.ş, s. 117.
- ↑ Kadivar, «Nakş-e nehzat-e Aşura dar şeklgiri va tedavom-e enkelab-e eslami-ye İran», s.12.
- ↑ Imam Humeyni, Sahife-ye Imam, 1389 h.ş, c.17, s.52.
- ↑ Taberi, Tarikh al-umam wa’l muluk, 1967, c.5, s.558.
- ↑ Taberi, Tarikh al-umam wa’l muluk, 1967, c.5, s.459.
- ↑ Tarih-i Sistân, 1366 h.ş, s.100.
- ↑ Ibn Kuteybe, al-Imama wa’s-siyasa, 1410 h.k, c.1, s.230.
- ↑ Mesudi, Muruc ez-zeheb, 1409 h.k, c.3, s.68-69.
- ↑ İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, 1407 h.k, c.8, s.251.
- ↑ İbn Esir, el-Kamil fi't-Tarih, 1417 h.k, c.3, s.264.
- ↑ Taberi, Tarih'ül-Ümem ve'l-Mülük, 1967, c.5, s.589.
- ↑ İbn Esir, Üsdü'l-Gabe, 1409 h.k, c.4, s.347.
- ↑ Bkz. Taberi, Tarih'ül-Ümem ve'l-Mülük, 1967, c.6, s.20.
- ↑ İbn Esir, Üsdü'l-Gabe, 1409 h.k, c.4, s.347.
- ↑ Şeyh Müfid, el-İrşad, 1413 h.k, c.2, s.171-172.
- ↑ Caferiyan, Te'mmoli der Nehzet-i Aşura, 1386 h.ş, s.245.
- ↑ Rafii, «Aşura ve Ehl-i Beyt Dönemindeki Matem Törenlerinin Emevîler'in Yıkılışı ve Abbasîler'in Zaferindeki Rolü», s.72.
- ↑ Caferiyan, Taʾammoli der Nehzat-e Aşura, 1386h.ş, s.251.
- ↑ Goli-Zovare Komşeʾi, "Hamasah-ye Hosseini ve Enkelab-e Eslami", s.105-106.
- ↑ İmam Humeyni, Sahife-ye İmam, 1389h.ş, c.9, s.445.
- ↑ Haşimi Nejad, Dersi ke Hossein be Ensanha Amuht, 1382h.ş, s.289.
- ↑ Rahmani, Ayin ve Osture der İran-e Şii, s.10.
- ↑ Rahmani, Ayin ve Osture der İran-e Şii, s.58.
- ↑ İbn Kesir, el-Bidâye ve’n Nihâye, 1407h.k, c.11, s.267.
- ↑ Şiişinasi Moʾassese, Sonnat-e Azadari ve Menakib hani, 1386h.ş, s.156.
- ↑ Mehmandar, "İmam Hüseyin der Ayine-ye Şoʿr ve Adab", s.53.
- ↑ Razi Kazvini, Nakz, Anjoman-e Asar-e Melli, s.371.
- ↑ Mohammadzade, Dâneşname-ye Şoʿr-e Aşuraʾi, 1386h.ş, c.2, s.717.
- ↑ Mohammadzade, Dâneşname-ye Şoʿr-e Aşuraʾi, 1386h.ş, c.2, s.719.
- ↑ Bkz: Mohammadzade, Dâneşname-ye Şoʿr-e Aşuraʾi, 1386h.ş, c.2.
- ↑ Moʾassese-ye Şiişinasi, Sonnat-e Azadari ve Menakib hani, 1386h.ş, s.158.
- ↑ "Kerbela; Hastgah-e Tajalli-ye Honar", Habargozari-ye IMNA.
- ↑ Hazʿali, "Kiyam-e İmam Hüseyin ez Didgah-e Olama-ye Ahl-e Sonnet", s.58-59.
- ↑ İbn Teymiyye, Menhaj al-Sonne, 1406h.k, c.4, s.530.
- ↑ Enayat, Andişe-ye Siyasi der Eslam-e Moaser, 1365h.ş, s.314.
- ↑ Razi, Nakz, Anjoman-e Asar-e Melli, s.370-371.
- ↑ Razi, Nakz, Ancuman-i Asar-i Melli, s.370.
- ↑ Esfendiyari, Aşuraşinasi, 1387h.ş, s.59.
- ↑ Caferiyan, Taʾammoli der Nehzat-e Aşura, 1386h.ş, s.12.
- ↑ "Kiyam-e Aşura der Kalam ve Payam-e İmam Humeyni (s)", Portal-e İmam Humeyni.
Bibliyografi
- Âvînî, Seyyid Murtazâ, Feth-i Ḫûn, Vâhe, 1390 h.ş.
- Ebû Miḫnef, Maktelü’l Ḥüseyn (a.s.), tah. ve ta‘lîḳ Ḥüseyn Ğaffârî, Kum, Maṭbaʿatü’l ʿilmiyye, ts.
- İbnü’l Esîr, ʿAlî b. Muḥammed, Esedü’l ġābe fî maʿrifeti’ṣ-ṣaḥâbe, Beyrut, Dâru’l Fikr, 1409 h.k/1989 m.
- İbnü’l Esîr, ʿAlî b. Muḥammed, el-Kâmil fî’t târîḫ, tah. ʿÖmer Muḥammed ʿAbdesselâm Tedmurî, Beyrut, Dâru’l Kitâbi’l ʿArabî, 1417 h.k/1997 m., ts.
- İbn Aʿṣam, el-Fütûḥ, tah. ʿAlî Şîrî, Beyrut, Dâru’l Aḍvâʾ, 1411 h.k/1991 m.
- İbn Teymiyye, Aḥmed b. ʿAbdülḥalîm, Minhâcü’s-Sünne’n Nebeviyye fî nakżi kelâmi’ş-Şîʿati’l Kaderiyye, tah. Muḥammed Reşâd Sâlim, Câmiʿatü’l İmâm Muḥammed b. Suʿûd el-İslâmiyye, 1406 h.k/1986 m.
- İbn Ḳuteybe, ʿAbdullâh b. Müslim, el-İmâme ve’s-Siyâse, tsh. ʿAlî Şîrî, Dâru’l Aḍvâʾ, Beyrut, 1410 h.k/1990 m.
- İbn Kesîr Dımaşkî, İsmâʿîl b. ʿÖmer, el-Bidâye ve’n Nihâye, Dâru’l Fikr, 1407 h.k/1986 m.
- Esfendiyârî, Muḥammed, Âşûrâşinâsî: Ḥedef-i İmâm Ḥüseyn (a.s.) Üzerine Bir Tetkîk, Kum, Ṣaḥîfe-yi Ḫırad, 1387 h.ş./1430 h.
- Eştehârdî, ʿAlîpenâh, Heft Sâle Çerâ Ṣedâ Derâverd?, Kum, Neşr-i ʿAllâme, ilk baskı, 1391 h.ş.
- İmâm Ḫomeynî, Seyyid Rûḥullâh, Ṣaḥîfe-yi İmâm, Müessese-yi Tenẓîm ve Neşr-i Âsâr-ı İmâm Ḫomeynî, Tahran, 1389 h.ş.
- Belâẓurî, Aḥmed b. Yaḥyâ, Ensâbü’l Eşrâf, tah. Muḥammed Bâḳır Maḥmûdî, İḥsân ʿAbbâs, ʿAbdülʿAzîz Dûrî, Muḥammed Ḥamîdullâh, Beyrut, Müessesetü’l Aʿlemî, ts.
- Târîḫ-i Sistân, tsh. Muḥammedtaḳî Bahâr, Tahran, Padîde-yi Ḫâver, 1366 h.ş.
- Caʿferî, Ḥüseyn Muḥammed, Taşeyyuʿ der Mesîr-i Târîḫ, terc. Muḥammedtaḳî Âyetullâhî, Dafter-i Neşr-i Ferheng-i İslâmî, 1387 h.ş.
- Caʿferiyân, Resûl, Teʾemmülî der Nehżet-i Âşûrâ, Kum, Neşr-i Muverriḫ, 1386 h.ş.
- Cemʿî ez Nevisendegân, Zemîne-hâ-yi Ḳıyâm-i İmâm Ḥüseyn, Kum, Zemzem-i Hidâyet, 1383 h.ş.
- Ḫâmeneʾî, Seyyid ʿAlî, İnsân-ı 250 Sâle, Tahran, Ṣaḥbâ, 50. baskı, 1394 h.ş.
- Ḫazʿalî, Ensiyye, Ḳıyâm-i İmâm Ḥüseyn ez Dîdgâh-i ʿUlemâ-yi Ehl-i Sünnet, der: Mecmûʿa-yi Maḳālât-ı Hümayiş-i İmâm Ḥüseyn, c.11, Mecmaʿ-ı Cihânî-yi Ehl-i Beyt (a.s.), Tahran, 1381 h.ş.
- Râzî Ḳazvînî, ʿAbdü’l Celîl, Nakż, tsh. Celâlüddîn Ermûvî, Tahran, Encümen-i Âsâr-ı Mellî, ts.
- Raḥmânî, Cebbâr, Âyîn ve Ustûre der Îrân-i Şiʿî, Neşr-i Ḫeyme, Tahran, 1394 h.ş.
- Refîʿî, Muḥammedṭâhir, «نقش عاشورا و عزاداریهای عصر ائمه(ع) در سقوط امویان و پیروزی عباسیان», Maʿrifet, sy.11, Behmen 1390 h.ş (Ocak–Şubat 2012).
- Seyyid b. Ṭâvûs, Mûsâ, el-Lühûf ʿalâ ḳatlâ’l ṭufûf, el-ʿÂlem, ts.
- Seyyid Murtazâ, ʿAlî b. Ḥüseyn, Tenẓîhü’l Enbiyâʾ, Kum, eş-Şerîfü’r Rażî, ts.
- Şehîdî, Seyyid Caʿfer, Pes ez Pencâh Sâl; Püjûheşî Tâze Pirâmûn-i Ḳıyâm-i Ḥüseyn (a.s.), Tahran, Dafter-i Neşr-i Ferheng-i İslâmî, 1380 h.ş.
- Ṣıḥḥatî Serdûrûdî, Muḥammed, Âşûrâ-Püjûhî bâ Rûykerdî be Taḥrîf-şinâsî-yi Târîḫ-i İmâm Ḥüseyn (a.s.), Kum, Neşr-i Ḫâdimü’r Riżâ, ilk baskı, 1384 h.ş.
- Ṭaberî, Muḥammed b. Cerîr, Târîḫü’l Ümem ve’l Mulûk, tah. Muḥammed Ebû’l Fażl İbrâhîm, Beyrut, Dâru’t Turâs, 1967 m./1387 h.k.
- ʿInâyet, Ḥâmid, Endîşe-yi Siyasî der İslâm-i Muʿâṣır, terc. Bahâʾuddîn Ḫorramşâhî, Neşr-i Ḫârazmî, Tahran, 1365 h.ş.
- Fâżıl Derbendî, Âġâ b. ʿÂbid, اکسیر العبادات, Kerbelâ, el-ʿAtabetü’l Ḥüseyniyye, ts.
- Ḳuraşî, Bâḳır Şerîf, Ḥayâtü’l İmâm el-Ḥüseyn, Necef, Maṭbaʿatü’l Âdâb, 1975 m./1395 h.k.
- «قیام عاشورا در کلام و پیام امام خمینی(س)», Portal-ı İmâm Ḫomeynî, görüldü 29 Mordâd 1401 h.ş (20 Ağustos 2022).
- Kedîver, Cemîle, «نقش نهضت عاشورا در شکلگیری و تداوم انقلاب اسلامی ایران», Râhbord, sy.6, Bahâr 1374 h.ş (İlkbahar 1995).
- «کربلا؛ خاستگاه تجلی هنر», Ḫabargüzârî-yi İmnâ, 24 Mordâd 1400 h.ş (15 Ağustos 2021), görüldü 29 Mordâd 1401 h.ş (20 Ağustos 2022).
- Gülî-Zuvâre Ḳumşeʾî, «حماسه حسینی و انقلاب اسلامی», Ferheng-i Kevser, sy.73, 1387 h.ş.
- Müessese-yi Şîʿe-Şinâsî, Sünnet-i ʿAzâdârî ve Menaḳıbetḫvânî der Târîḫ-i Şîʿe-yi İmâmiyye, Müessese-yi Şîʿe-Şinâsî, Kum, 1386 h.ş.
- Muḥammedzâde, Marẓiyye, Dânişnâme-yi Şiʿr-i Âşûrâʾî, Vezâret-i Ferheng ve Erşâd-i İslâmî, 2. baskı, Tahran, 1386 h.ş.
- Mesʿûdî, ʿAlî b. Ḥüseyn, Murûcü’ẓ-Ẓeheb ve Meʿâdinü’l Cevher, tah. Esʿad Dâġır, Dârü’l Hicre, Kum, 1409 h.k.
- Muṭahharî, Murtazâ, Ḥemâse-yi Ḥüseynî, Tahran, Neşr-i Ṣadrâ, 59. baskı, 1387 h.ş.
- Mekârim Şîrâzî, Nâṣır, Ahdâf-i Ḳıyâm-i Ḥüseynî, haz. Ebü’l Ḳâsım ʿAliyyân-Nejâdî, Kum, İmâm ʿAlî b. Ebî Ṭâlib (a.s.), 2. baskı, 1389 h.ş.
- Mehrîzî, Mehdî, «تحلیلی درباره اهداف قیام امام حسین(ع)», Ḥadîsnet, görüldü 27 Mordâd 1401 h.ş (18 Ağustos 2022).
- Mihmândâr, Mehdî, İmâm Ḥüseyn der Âyîne-yi Şiʿr ve Edeb, der: Mecmûʿa-yi Maḳālât-ı Hümayiş-i İmâm Ḥüseyn, c.12, Mecmaʿ-ı Cihânî-yi Ehl-i Beyt (a.s.), Tahran, 1381 h.ş.
- Nâṣırî Dâvûdî, ʿAbdülmecîd, Şehâdet-i İmâm Ḥüseyn ez Manẓar-i Ehl-i Sünnet, der: Negâhî-i Nev be Ceryân-i Âşûrâ, nezâret: Seyyid ʿAlîrizâ Vâseʿî, Bûstân-i Kitâb, Kum, 1390 h.ş.
- Hâşimînejâd, ʿAbdülkerîm, Dersi ki Ḥüseyn (a.s.) be İnsân-hâ Âmûḫt, Meşhed, Âstân-i Ḳuds-i Rażavî, 1382 h.ş.