Rukiyye bint Hüseyin

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
resimsiz
infobox'siz
kaynaksız
wikishia sitesinden
(Rugayye bint Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib sayfasından yönlendirildi)


Rukiyye bint Hüseyin
Rukiyye bint Hüseyin (s.a) haremi
İsimRukiyye bint Hüseyin (s.a)
Konumİmam Hüseyin'in kızı
Doğum yeriMedine
Vefatı5 Safer Hicri Kameri 61. yıl
Ömrü3 yıl
TürbeŞam
Babaİmam Hüseyin (aleyhi selam)
Akrabalarİmam Ali aleyhi selam, Hz. Zeynep (s.a) Hz. Abbas (a.s)
İmamzadeler
Hz. Zeynep (s.a)Hz. Abbas (a.s)Hz. Masume (s.a)Abdulazim HasaniRukayye bint AliRukiyye bint Hüseyinvb.


Rukiyye binti Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib (Arapça:رُقَیة بِنت الحسین بن علی بن ابی‌طالب) İmam Hüseyin’e (a.s) atfedilen bir kız çocuğudur. Bazı tarihî kaynaklara göre Kerbela vakıasında bulunmuş ve daha sonra Kerbela esirleri ile birlikte Şam’a götürülmüş ve orada üç veya dört yaşında iken vefat etmiştir. Şam’da onun adına bir türbe bulunmaktadır.

İsmi, vefatının niteliği, mezarı ve İmam Hüseyin’e (a.s) olan nispeti konusunda kuşkular ve ihtilaflar bulunmaktadır.

İsmi ve Nesebi

İbn-i Fenduk, “Lübabu’l Ensab” kitabında İmam Hüseyin’in (a.s) Fatıma ve Sukeyne’nin (Sakine) yanı sıra, “Rukiyye” adlı bir kızının daha olduğunu yazmaktadır.[1] Elbette İbn-i Fenduk, başka bir yerde Sukeyne, Zeynep ve Ümmü Gülsüm’ün, İmam Hüseyin’in (a.s) kızları olduğunu yazmış; Zeynep ve Ümmü Gülsüm’ün küçük yaşta vefat ettiklerini de eklemiştir.[2] Muhammed b. Talha Şafii, İmam Hüseyin’in (a.s) dört kızının olduğunu, yalnızca Zeynep, Sukeyne ve Fatıma’nın adlarını zikretmekte ve dördüncü kızının adını zikretmemektedir.[3] Necmuddin Tabesi, İbn-i Fenduk ve Metalibu’s-Suul’dan naklederek İmam Hüseyin’in (a.s) dördüncü kızının Rukiyye olduğunu ve künyesinin ise, Ümmü Gülsüm olduğunu belirtmektedir.[4] Buna rağmen eski tarihî kaynakların çoğu İmam Hüseyin’in (a.s) “Rukiyye” adlı bir kızından bahsetmemiştir. Şeyh Müfid, yalnızca Sukeyne ve Fatıma’nın adlarını İmam Hüseyin’in (a.s) çocukları listesinde getirmiştir.[5]

Kerbela’da Hazır Bulunması

Kaynaklarda Hz. Rukiyye’nin (s.a) Kerbela’da bulunduğu tasrih edilmemiştir. “El-Melhuf” kitabının bazı nüshalarında İmam Hüseyin’den (a.s) geride kalanlar için söylediği bazı sözler nakledilmiştir. Orada Rukiyye’nin adı geçmiştir, ancak İmam Hüseyin’in (a.s) kızı olduğuna dair bir işarette bulunulmamıştır.[6] [Not 1] “Yenabiu’l Meveddet” kitabında biraz farklılıkla aynı ifadeler zikredilmiş ve İmam Hüseyin’in (a.s) diğer kızlarının yanında “Rukiyye” adı da zikredilmiştir.[7]

Şu ihtimal de bulunmaktadır ki nakledilen bu nakillerdeki Rukiyye’den maksat, İmam Ali’nin (a.s) kızı Rukiyye de olmuş olabilir.[8] Bilhassa “Rukiyye” ismi, İmam Hüseyin’in (a.s) kız kardeşleri Ümmü Gülsüm ve Zeynep isimlerinin yanında zikredilmiş ve “Luhuf” kitabının bazı nüshalarında da bu ifadeler bulunmamaktadır.[9]

Vefat Olayı

Nakledildiğine göre, Kerbela esirleri arasında üç veya dört yaşlarında bir kız çocuğu da bulunmaktadır. Gece yarısı babasını rüyasında görür ve durmadan ağlayıp babasını isteyerek, bitap düşmüştür. Ağlama seslerini duyan Yezid, İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başını ona götürmelerini emreder. Rukiyye, babasının kesik başını görünce daha çok rahatsız olur ve sonunda üzüntüsünden ölür.[10]

İmam Hüseyin’e (a.s) Atfedilen Bir Kızın Şam’da Öldüğüne Dair Rivayetler

Hz. Rukiyye'nin Türbesinden Bir Görüntü

Tarihî kaynaklarda İmam Hüseyin’e (a.s) nispet verilen bir kızın, Şam’da vefat ettiğine dair rivayetler bulunmaktadır; ancak rivayetlerde bir uyum yoktur.

  • İmam Hüseyin’in (a.s) küçük yaştaki bir kızının Şam’da şehit olduğu hadisesini ilk yazan kaynak, İmaduddin Taberi’nin (700 h.k.) “Kamil Behai” kitabıdır. Bu yazar, kızın adını zikretmemiştir. Dört yaşında olduğunu ve vefatının babasının kesik başını Yezid’in sarayında gördükten birkaç gün sonra gerçekleştiğini yazmıştır.[11]
  • Molla Hüseyin Vaiz Kâşifi Sebzevari (910 h.k.) olayın Yezid’in sarayında yaşandığını ve ölümün kesik başı gördükten sonra gerçekleştiğini ifade etmiştir.[12]
  • Fahrettin Tureyhi (1085 h.k.) çocuğun üç yaşında olduğunu ve babasına (İmam Hüseyin’in (a.s) kesik başına doğru) hitabını ilk kez yazan tarihçidir.[13]
  • Muhammed Hüseyin Ercistani onüçüncü yüzyılın sonlarında, çocuğun isminin Zübeyde, yaşının üç ve hadisenin Şam harabelerinde gerçekleştiğini yazmıştır.[14] Yazar, bir önceki sayfada İmam Hüseyin’in (a.s) “Rukiyye” adlı bir kızının Şam’da olduğunu yazmıştır.[15]
  • Şeyh Muhammed Cevad Yezdi, on dördüncü yüzyılın başlarında, olayın Şam harabelerinde yaşandığını belirtmiş; ancak isminin Zübeyde, Rukiyye, Zeynep, Sakine veya Fatıma olduğunu yazmıştır.[16]
  • Seyyid Muhammed Ali Şah Abdulazimi (1334 h.k.) ilk kez, çocuğun isminin Rukiyye ve yaşının üç olduğunu belirtmiştir.[17] [Not 2]

Atfedilen Kabr-i Şerifleri

Suriye’nin başkenti Şam’da Hz. Rukiyye’ye mensup bir türbe bulunmaktadır. Bu türbe Şam’da bulunan Şialara ait ikinci önemli türbedir. Denildiğine göre, bu yer İmam Hüseyin’in (a.s) kızı, Hz. Rukiyye’nin şehit olduğu “Babu’l Feradis” denen yerde bina edilmiştir. Hz. Rukiyye’nin (s.a) türbesi büyük bir binaya ve İslami ve İrani mimariye sahiptir.[Not 3]

Kuşkular

İmam Hüseyin’e (a.s) atfedilen kız çocuğunun Şam’da vefatıyla ilgili nakillerde uyumsuzluk ve anlaşmazlıklar görülmektedir. Bu nakiller, ismi, vefatın zaman ve mekânı ve yine yaşı hakkındadır. Bu rivayetlerin uyumsuzluğu ve yine isminin eski tarihî kaynaklarda sarih bir şekilde zikredilmemiş olması, araştırmacılar arasında İmam Hüseyin’e (a.s) nispeti konusunda ciddi kuşkular doğmasına neden olmuştur. Şehit Mutahhari (r.a) bu kızın Şam’da vefat konusunu Aşura vakıasının lafzi tahriflerinden saymaktadır.[18]

Tahran’da minbere çıkan vaizlerden birisinin bu kızın Hz. İmam Hüseyin’e (a.s) atfedilmesi[19] konusunda kuşkular belirtmesiyle, İran’da itirazlar ve tepkiler dalgalar halinde yayılmıştır.[20]

Yas ve Matem

Şialar, Muharrem ayının üçüncü gecesini Hz. Rukiyye’ye mahsus bilmekte ve onun adına mersiyeler okumaktadır. Şii takvimlerde Sefer ayının 5’i Hz. Rukiyye’nin ölüm yıldönümüdür. Şialara ait bazı cami ve matem heyetlerine “Hz. Rukiyye” adı verilmektedir. Onun için mersiye ve şiirler okunarak ağıtlar yakılmaktadır. Bazı mersiye ve ağıtlarda Hz. Rukiyye’nin (s.a) varlığını inkâr edenlere itiraz edilir ve kınanır.

Büyük Şii Âlimlerin Görüşleri

Hz. Rukiyye'nin Zerihi
  • Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi:İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rukiyye'nin (s.a) Şam'daki olan mezarı eskiden beri meşhurdur. Sanki İmam Hüseyin (a.s), o pak hanedanın esaretini ve yaşanan o mezalimi inkâr edecek kimselerin ortaya çıkmasını engellemek için Şam'da onu kendinden bir nişane olarak bırakmıştır. Bu küçük kızın varlığı hatta esirlerin içinde dahi küçük kız çocuklarının da olduğunun büyük kanıtıdır. Biz Hz. Rukiyye'nin (s.a) bu mekânda can verip, defnedildiğinin meşhur oluşuna inanıyoruz.
  • Ayetullah Mekarim Şirazi: “Şüphe yok ki İmam Hüseyin'in (a.s) bir küçük kızı Şam'da vefat etti ve orada defnedildi. Şu anki harem de kendisine aittir. Fakat meşhur görüşe göre ismi “Rukiyye” olsa da “İsmi Rukiyye (s.a) miydi, yoksa başka bir ismi mi vardı?”, bu konuda ulema arasında ihtilaf var.
  • Ayetullah Nuri Hemedani: “Kamil Behai, “Nefesu'l Mehmum” ve diğer muteber kitaplarda, bazılarının adını “Rukiyye (s.a)” olarak zikrettiği ve Şam'da şehit olan küçük bir kızın İmam Hüseyin'in (a.s) kızı olduğunu belirtmişlerdir. Şam'da bulunan kabri de kendisine aittir.”
  • Ayetullah Mezahiri: “Hz. Rukiyye'nin (s.a) türbesi diye meşhur olan o yer (Şam’daki türbe), onun türbesidir ve onda şüphe etmek, mazlum Hüseyin'in (a.s) çocuğuna yapılmış büyük bir zulümdür. Bu şöhret, Hz. Zeyneb'in (s.a) türbesi konusunda da geçerlidir. Bunda şüphe eden, Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm etmiş olur ve Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm etmek, büyük bir günahtır. Kişilerin seyyid oluşu ve büyük insanların kabirleri gibi konularda elimizde meşhur olmanın dışında bir delil yoktur ve bu şöhret bütün fakihlerin nazarında hüccettir.”
  • Ayetullah Alevi Gorgani: “Hz. Rukiyye'nin (s.a) varlığı tarihî gerçeklerdendir. Şüphe onun varlığında değil, bilakis ismindedir. İmam Hüseyin'in (a.s) bir kızının Şam'da defnedildiği konusu, şüphe götürmez bir gerçektir. Bu konuda insanların inançlarında şüphe icat etmek isteyenlere tavsiyemiz; hiçbir fayda elde edemeyecekleri, ahiretlerini tehlikeye atacakları ve İmam Hüseyin'in (a.s) gazabına duçar olacakları, dolayısıyla bu tür konularla kendilerini meşgul etmemeleri olacaktır.”
  • Ayetullah Mubeşşir Kaşani:Allah’ın nurunu, ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler. Oysa Allah, nurunu tamamlayacak ve kuvvetlendirecektir. İsterse kâfirlerin zoruna gitsin ve istemesinler. İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rukiyye'nin (s.a) varlığı konusunda hiçbir şüphe yoktur. Tarihî şahitler göstermektedir ki o mazlum kız, Şam yolunda ve harabesinde yaşadığı onca zorluk ve musibetler karşısında küçücük yaşta dünyadan ayrıldı ve Şam'da defnedildi. Tartışılan konu sadece mübarek isminin “Rukiyye mi, Zeynep mi, yoksa başka bir isim mi?” olduğudur. Sonralardan “Rukiyye” ismiyle meşhur oldu.”

Kaynakça

  1. İbn-i Fenduk, Lübabu’l Ensab, s. 355.
  2. İbn-i Fenduk, Lübabu’l Ensab, s. 350.
  3. Şafii, Metalibu’s-Suul, s. 257.
  4. Tabesi, Rukeyye Binti Hüseyin, s. 8, 9.
  5. Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 135.
  6. Seyyid İbn-i Tavus, el-Melhuf, s. 141.
  7. Kunduzi, Yenabiu’l Meveddet, c. 3, s. 79.
  8. Tabesi, Rukiyye Binti Hüseyin, s. 25.
  9. Seyyid İbn-i Tavus, Luhuf.
  10. Taberi, Kamil Behai, s. 523.
  11. Taberi, Kamil Behai, s. 523.
  12. Vaiz Kaşifi, Ravzatu’ş-Şüheda, s. 484.
  13. Tureyhi, el-Muntehab fi Cemu’l Merasi ve’l-Huteb, yüz otuz altı.
  14. Muhammed Hüseyin Ercistani, Envaru’l Mecalis, s. 161.
  15. Muhammed Hüseyin Ercistani, Envaru’l Mecalis, s. 160.
  16. Şeyh Muhammed Cevad Yezdi, Şa’şa’tu’l Hüseyni, c. 2, s. 171, 173.
  17. Şah Abdulazimi, el-İkad, s. 179.
  18. Muhahhari, Mecmua Asar, c. 17, s. 586.
  19. İzharat-ı Mütefavit-i Ayetullah Hoşvekt der Bare-i Hz. Rukayye (s.a)
  20. Dört taklit mercinin Hz. Rukayye hakkındaki şüphelere cevapları.
  1. یا اُختاه! یا اُمّ کلثوم! وأنتِ یا زینب! وأنتِ یا رقیة! وأنتِ یا فاطمة! وأنتِ یا رَباب! انظرن إذا أنا قُتِلتُ فلاتشققنَ عَلَی جَیباً، و لاتُخمِشنَ عَلَی وَجهاً، و لاتَقُلنَ عَلَی هَجراً؛ "Ey bacım! Ey Ümmü Gülsüm! Sen ey Zeynep! Sen ey Rukiyye! Sen ey Fatıma ve sen ey Rubab! Sözümü hatırlayın; her ne vakit öldürülürsem benim için yaka paça yırtmayın; yüzünüzü tırmalamayın ve uygunsuz sözler söylemeyin."
  2. Makalenin bu bölümü, İmam Hüseyin (a.s) ansiklopedisinden telhis edilmiştir. Ayrıntılı bilgi için Bkz. Ayetullah Rey Şehri, Danışname-i İmam Hüseyin (a.s), c. 1, s. 389.
  3. Bu konuda nakiller farklıdır. Bkz. Hz. Rukiyye türbesi veya Danışname-i İmam Hüseyin (a.s), c. 1, s. 389, 393.

Bibliyografi

  • Şeyh Mufid, el-İrşad, Kongre-i Şeyh Müfid, Kum, 1413 h.k.
  • İbn-i Fenduk Beyhaki, Ali b. Yezid, Lubabu’l Ensab ve Elkab ve’l-İ’kab, tahkik: Mehdi Recai, Mektebetu Ayetullah Meraşi, Kum, 1385.
  • Seyyid İbn-i Tavus, el-Luhuf ale Katli’t-Tufuf-u Cihan, Tahran, 1358 h.ş.
  • Seyyid İbn-i Tavus, el-Luhuf ale Katli’t-Tufuf, tercüme Seyyid Ebu’l Hasan Mirtalibi.
  • Şafii, Muhammed b. Talha, Metalibu’s-Suul fi Menakib Al-i Resul, Beyrut, el-Belağ, 1419 h.k.
  • Fahrettin Tureyhi, el-Muntehab fi Cemu’l Merasi ve’l-Huteb, “Tureyhi Muntehabı” diye meşhurdur.
  • Molla Hüseyin Vaiz Kâşifi Sebzevari, Ravzatu’ş-Şüheda, Nevid-i İslam, Kum, 1382 h.ş.
  • Muhammed Hüseyin Ercistani, Envaru’l Mecalis.
  • Muhammedi Rey Şehri, Mehdi, Danışname-i İmam Hüseyin (a.s), Daru’l Hadis, Kum, 1430 h.k.
  • Şeyh Muhammed Cevad Yezdi, Şa’şa’tu’l Hüseyni.
  • Seyyid Muhammed Ali Şah Abdulazimi, el-İkad.
  • Taberi, İmaduddin Hasan b. Ali, Kamil Bahai, Murtaza, Tahran, 1383 h.ş.
  • Tabesi, Necmeddin, Rukayye binti Hüseyin (a.s), tanzim, Abbas Cihanşahi.
  • Kunduzi, Süleyman ibn-i İbrahim, Yenabiu’l Meveddet li-Zevil’l Kurba, Usve, Kum, 1422 h.k.
  • Mutahhari, Murtaza, Mecmau Asar Üstat Şehit Mutahhari.