Ümmü Davud Duası

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
Ümmü Davud Duası
Dua Bilgileri
Diğer İsimlerİstiftah Duası
Me'sur/Me'sur OlmayanMe'sur
Yayınlayanİmam Cafer Sadık (a.s)
RavıÜmmü Davud
Şii kaynaklarıMisbahu’l-Muteheccid • İkbalu’l-A’mal • Fezayilu-l Eşhurü-s Selase
Sünni kaynaklarıHâkim Haskani, Fezayilu-l Şehru Recep
Zaman15 Recep
Meşhur Dualar ve Ziyaretler
Tevessül DuasıKumeyl DuasıNudbe DuasıSimat DuasıFerec DuasıEbu Hamza Sumali DuasıAşura ZiyaretiCamia Kebire ZiyaretiVaris ZiyaretiErbain Ziyareti


Ümmü Davud Duası (Arapça: دُعای اُمّ‌داوود) veya İstiftah Duası (Arapça: دعای اِستِفتاح), nesilden nesile aktarılan dualardan ve Ümmü Davud Amellerinden biridir. Ümmü Davud Amelleri Recep ayının on beşinde yerine getirilir ve Ümmü Davud Duası bu amellerin son kısmıdır.

İmam Sadık'ın (a.s) süt annesi olan Ümmü Davud'un bu duayı kendisinden rivayet etmesinden ötürü Ümmü Davud Duası olarak bilinir. Şeyh Saduk'a göre İmam Sadık (a.s) bu duayı çok değerli olarak nitelendirmiştir. Bazı Şii alimler de hacetlerin (ihtiyaç) giderilmesi ve kötülükleri geri püskürtmek için bu duanın okunmasını tavsiye etmişlerdir.

Şeyh Saduk'un yazdığı “فضایل الاشهر الثلاثة” Fezayilu-l Eşhurü-s Selase, Şeyh Tusi'nin “مصباح المُتَهَجِّد” Misbahü-l Müteheccid ve Seyit bin Tavus’un “ اِقبال الاعمال” İkbalü-l A’mal kitapları Ümmü Davud Duası’nın geçtiği hadis kaynakları arasındadır. Bu dua Sünni hadis kaynaklarından birinde de geçmektedir.

Ümmü Davud

Ana madde: Ümmü Davud Ümmü Davud'un adı Fatima veya Habibe'dir.[1] Oğlunun adı Davud bin Hasan olması sebebiyle Ümmü Davud künyesiyle bilinir.[2] Davut, İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık'ın (a.s) yarenlerinden biri olarak kabul edilir.[3] Hasan Müsenna'nın karısı ve İmam Sadık’ın (a.s) süt annesiydi.[4]

Dua’nın Hikayesi

Ümmü Davud Duasının hikâyesi, Şeyh Saduk’ın Fezayilu-l Eşhurü-s Selase (فضائل الاشهر الثلاثه) “Üç Ayların Faziletleri” ve Seyit bin Tavus’un yazdığı İkbalü-l A'mal (اقبال الاعمال) kitaplarında ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Özetle şöyle geçmektedir:

Ümmü Davud'un oğlu Davud, Abbasi halifesi Mansur Devaniki tarafından esir olarak alınıp Irak'a götürüldü ve uzun süre ondan haber alınamadı. Ümmü Davud, çocuğunun serbest bırakılması için birçok kez dua eder ve ibadet ehlinden de yardım ister ancak bir şey değişmez. Bir gün İmam Sadık'ın (a.s) huzuruna gider ve İmam Davud'un durumunu öğrenir. Ümmü Davud olayı aktarmaktadır. İmam Sadık ondan Recep ayının on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci günü oruç tutmasını ve on beşinci günün öğle vaktinde Ümmü Davud Amelleri olarak bilinen bazı amelleri yerine getirmesi ister. Bu ameller arasında Ümmü Davud Duası ya da diğer adıyla İstiftah Duası da vardır ve bu duayı ona öğretir.[5]

Bu iki habere göre Ümmü Davud, bu amelleri yerine getirdikten sonra, Peygamber'i (s.a.a) bir gece rüyasında görmüş ve oğlunun serbest bırakılacağının müjdesini almıştır. Bir süre sonra oğlu eve döndü ve kendisinin Recep ayının ortasında serbest bırakıldığını söyledi.[6]

Ümmü Davud Duasının Faziletleri

Şeyh Sadık'a göre, İmam Sadık (a.s), Ümmü Davud Duasını öğretmeden önce, Ümmü Davud’a Faziletlerini de öğretmiştir; Allah'ın göklerin kapılarını açtığı, melekler duaya icabet edildiğini ilan eder ve cennetten daha az bir ödülü bulunmamaktadır.[7]

Şeyh Tusi, Seyit bin Tavus ve Muhammed Bakır Meclisi gibi bazı tanınmış Şii alimleri, Ümmü Davud Duasının sıkıntıları gidermede, arzuları yerine getirmede ve zulmü ortadan kaldırmada etkili olduğunu düşünmüşlerdir.[8]

Dua’nın Okunuşu

Recep Ayının on beşinci günü okunan Ümmü Davud Duası, Ümmü Davud Amelleri’nin bir parçasıdır. Bu dua, Ümmü Davud Amelleri’nin son kısmıdır ve diğer ameller yerine getirdikten sonra okunur.[9] Ümmü Davud Amelleri’nin yerine getirmek için önce Eyyâmu’l-Bîz (Receb'in on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci günleri) oruç tutmalı, on beşinci gün öğlen vakti gusül alarak yıkanmalıdır. Daha sonra öğle ve ikindi namazlarını kıldıktan sonra Kur’an'dan bazı sureler okumalı ve en sonunda Ümmü Davud Duasını (İstiftah Duası) okumalıdır.[10]

Dua’nın Geçtiği Kaynaklar

Ümmü Davud Duası çeşitli Şii rivayetlerinde ve Sünni kaynakların birinde yer almaktadır. En eski kaynak Şeyh Saduk'un (H. Kameri 381'de öldü) “ فضائل الاَشهُر الثَّلاثه” Fezayilu-l Eşhurü-s Selase kitabıdır. Elbette bu kitapta sadece duanın senedine ve hikâyesine değinilmektedir. Şeyh Saduk, duanın tam metnine ulaşmak için Amelü-s Sünne adında bir eser daha yazdığını belirtmiştir.[11] Başka bir kaynakta da Şeyh Tusi'nin (H. Kameri 460’da öldü) yazdığı “مصباح المُتَهَجِّد” Misbahü-l Müteheccid kitabıdır. Bu kitap önceki kitaptan farklı olarak, duadan veya hikayesinden hiç bahsedilmemektedir ancak duanın tam metni 15 Recep'in amellerinden biri olarak aktarılmıştır.[12] Seyit bin Tavus'un İkbalü-l A'mal (اقبال الاعمال) adlı eserinde hem duanın hikâyesi hem de dua metni geçmektedir.[13] Söz konusu bu dua Sünni âlimlerden Hâkim Haskani (H. Kameri 490'da öldü) “فضائلُ شهرِ” Fezayilu-l Şehru Recep (Recep Ayının Faziletleri) kitabında da geçmektedir.[14]

Kaf’emi'nin eserlerinden Beledül Emin ve Mesbah,[15] Allame Meclisi'nin[16] Biharu’l Envar ve Şeyh Abbas Kumi'nin Mefatihu’l Cinan[17] adlı eserleri de başta saydığımız kitaplardan bu duanın metni alıntılar yapan kaynaklar arasındadır.[18]

Ümmü Davut Duası Metni

Duanın Arapça Metni Duanın Türkçe Anlamı
Arapçası

صَدَقَ اللَّهُ الْعَظِیمُ الَّذِی لا إِلهَ إِلَّا هُوَ الْحَی الْقَیومُ ذُو الْجَلالِ وَ الْإِکرامِ الرَّحْمنُ الرَّحِیمُ الْحَلِیمُ الْکرِیمُ الَّذِی لَیسَ کمِثْلِهِ شَیءٌ وَ هُوَ السَّمِیعُ الْعَلِیمُ الْبَصِیرُ الْخَبِیرُ شَهِدَ اللَّهُ أَنَّهُ لا إِلهَ إِلَّا هُوَ وَ الْمَلائِکةُ وَ أُولُوا الْعِلْمِ قائِماً بِالْقِسْطِ لا إِلهَ إِلَّا هُوَ الْعَزِیزُ الْحَکیمُ وَ بَلَّغَتْ رُسُلُهُ الْکرَامُ وَ أَنَا عَلَی ذَلِک مِنَ الشَّاهِدِینَ اللَّهُمَّ لَک الْحَمْدُ وَ لَک الْمَجْدُ وَ لَک الْعِزُّ وَ لَک الْفَخْرُ وَ لَک الْقَهْرُ وَ لَک النِّعْمَةُ وَ لَک الْعَظَمَةُ وَ لَک الرَّحْمَةُ وَ لَک الْمَهَابَةُ وَ لَک السُّلْطَانُ وَ لَک الْبَهَاءُ وَ لَک الِامْتِنَانُ وَ لَک التَّسْبِیحُ وَ لَک التَّقْدِیسُ وَ لَک التَّهْلِیلُ وَ لَک التَّکبِیرُ وَ لَک مَا یرَی وَ لَک مَا لَا یرَی وَ لَک مَا فَوْقَ السَّمَاوَاتِ الْعُلَی وَ لَک ما تَحْتَ الثَّری وَ لَک الْأَرَضُونَ السُّفْلَی وَ لَک الْآخِرَةُ وَ الْأُولَی وَ لَک مَا تَرْضَی بِهِ مِنَ الثَّنَاءِ وَ الْحَمْدِ وَ الشُّکرِ وَ النَّعْمَاءِ

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی جَبْرَئِیلَ أَمِینِک عَلَی وَحْیک وَ الْقَوِی عَلَی أَمْرِک وَ الْمُطَاعِ فِی سَمَاوَاتِک وَ مَحَالِّ کرَامَاتِک الْمُتَحَمِّلِ لِکلِمَاتِک النَّاصِرِ لِأَنْبِیائِک الْمُدَمِّرِ لِأَعْدَائِک

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مِیکائِیلَ مَلَک رَحْمَتِک وَ الْمَخْلُوقِ لِرَأْفَتِک وَ الْمُسْتَغْفِرِ الْمُعِینِ لِأَهْلِ طَاعَتِک اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی إِسْرَافِیلَ حَامِلِ عَرْشِک وَ صَاحِبِ الصُّورِ الْمُنْتَظِرِ لِأَمْرِک الْوَجِلِ الْمُشْفِقِ مِنْ خِیفَتِک اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی حَمَلَةِ الْعَرْشِ الطَّاهِرِینَ وَ عَلَی السَّفَرَةِ الْکرَامِ الْبَرَرَةِ الطَّیبِینَ وَ عَلَی مَلَائِکتِک الْکرَامِ الْکاتِبِینَ وَ عَلَی مَلَائِکةِ الْجِنَانِ وَ خَزَنَةِ النِّیرَانِ وَ مَلَک الْمَوْتِ وَ الْأَعْوَانِ یا ذَا الْجَلالِ وَ الْإِکرامِ* اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی أَبِینَا آدَمَ بَدِیعِ فِطْرَتِک الَّذِی کرَّمْتَهُ بِسُجُودِ مَلَائِکتِک وَ أَبَحْتَهُ جَنَّتَک اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی أُمِّنَا حَوَّاءَ الْمُطَهَّرَةِ مِنَ الرِّجْسِ الْمُصَفَّاةِ مِنَ الدَّنَسِ الْمُفَضَّلَةِ مِنَ الْإِنْسِ الْمُتَرَدِّدَةِ بَینَ مَحَالِّ الْقُدْسِ

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی هَابِیلَ وَ شَیثٍ وَ إِدْرِیسَ وَ نُوحٍ وَ هُودٍ وَ صَالِحٍ وَ إِبْرَاهِیمَ وَ إِسْمَاعِیلَ وَ إِسْحَاقَ وَ یعْقُوبَ وَ یوسُفَ وَ الْأَسْبَاطِ وَ لُوطٍ وَ شُعَیبٍ وَ أَیوبَ وَ مُوسَی وَ هَارُونَ وَ یوشَعَ وَ مِیشَا وَ الْخِضْرِ وَ ذِی الْقَرْنَینِ وَ یونُسَ وَ إِلْیاسَ وَ الْیسَعِ وَ ذِی الْکفْلِ وَ طَالُوتَ وَ دَاوُدَ وَ سُلَیمَانَ وَ زَکرِیا وَ شَعْیا وَ یحْیی وَ تُورَخَ وَ مَتَّی وَ إِرْمِیا وَ حَیقُوقَ وَ دَانِیالَ وَ عُزَیرٍ وَ عِیسَی وَ شَمْعُونَ وَ جِرْجِیسَ وَ الْحَوَارِیینَ وَ الْأَتْبَاعِ وَ خَالِدٍ وَ حَنْظَلَةَ وَ لُقْمَانَ اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ ارْحَمْ مُحَمَّداً وَ آلَ مُحَمَّدٍ وَ بَارِک عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ کمَا صَلَّیتَ وَ رَحِمْتَ [وَ تَرَحَّمْتَ] وَ بَارَکتَ عَلَی إِبْرَاهِیمَ وَ آلِ إِبْرَاهِیمَ إِنَّک حَمِیدٌ مَجِیدٌ

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی الْأَوْصِیاءِ وَ السُّعَدَاءِ وَ الشُّهَدَاءِ وَ أَئِمَّةِ الْهُدَی اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی الْأَبْدَالِ وَ الْأَوْتَادِ وَ السُّیاحِ وَ الْعُبَّادِ وَ الْمُخْلِصِینَ وَ الزُّهَّادِ وَ أَهْلِ الْجِدِّ وَ الِاجْتِهَادِ وَ اخْصُصْ مُحَمَّداً وَ أَهْلَ بَیتِهِ بِأَفْضَلِ صَلَوَاتِک وَ أَجْزَلِ کرَامَاتِک وَ بَلِّغْ رُوحَهُ وَ جَسَدَهُ مِنِّی تَحِیةً وَ سَلاماً وَ زِدْهُ فَضْلًا وَ شَرَفاً وَ کرَماً حَتَّی تُبَلِّغَهُ أَعْلَی دَرَجَاتِ أَهْلِ الشَّرَفِ مِنَ النَّبِیینَ وَ الْمُرْسَلِینَ وَ الْأَفَاضِلِ الْمُقَرَّبِینَ اللَّهُمَّ وَ صَلِّ عَلَی مَنْ سَمَّیتُ وَ مَنْ لَمْ أُسَمِّ مِنْ مَلَائِکتِک وَ أَنْبِیائِک وَ رُسُلِک وَ أَهْلِ طَاعَتِک وَ أَوْصِلْ صَلَوَاتِی إِلَیهِمْ وَ إِلَی أَرْوَاحِهِمْ وَ اجْعَلْهُمْ إِخْوَانِی فِیک وَ أَعْوَانِی عَلَی دُعَائِک اللَّهُمَّ إِنِّی أَسْتَشْفِعُ بِک إِلَیک وَ بِکرَمِک إِلَی کرَمِک وَ بِجُودِک إِلَی جُودِک وَ بِرَحْمَتِک إِلَی رَحْمَتِک وَ بِأَهْلِ طَاعَتِک إِلَیک وَ أَسْأَلُک اللَّهُمَّ بِکلِّ مَا سَأَلَک بِهِ أَحَدٌ مِنْهُمْ مِنْ مَسْأَلَةٍ شَرِیفَةٍ غَیرِ مَرْدُودَةٍ وَ بِمَا دَعَوْک بِهِ مِنْ دَعْوَةٍ مُجَابَةٍ غَیرِ مُخَیبَةٍ یا اللَّهُ یا رَحْمَانُ یا رَحِیمُ یا حَلِیمُ یا کرِیمُ یا عَظِیمُ یا جَلِیلُ یا مُنِیلُ یا جَمِیلُ یا کفِیلُ یا وَکیلُ یا مُقِیلُ یا مُجِیرُ یا خَبِیرُ یا مُنِیرُ یا مُبِیرُ یا مَنِیعُ یا مُدِیلُ یا مُحِیلُ یا کبِیرُ یا قَدِیرُ یا بَصِیرُ یا شَکورُ یا بَرُّ یا طُهْرُ یا طَاهِرُ یا قَاهِرُ یا ظَاهِرُ یا بَاطِنُ یا سَاتِرُ یا مُحِیطُ یا مُقْتَدِرُ یا حَفِیظُ یا مُتَجَبِّرُ یا قَرِیبُ یا وَدُودُ یا حَمِیدُ یا مَجِیدُ یا مُبْدِئُ یا مُعِیدُ یا شَهِیدُ یا مُحْسِنُ یا مُجْمِلُ یا مُنْعِمُ یا مُفْضِلُ یا قَابِضُ یا بَاسِطُ یا هَادِی یا مُرْسِلُ یا مُرْشِدُ یا مُسَدِّدُ یا مُعْطِی یا مَانِعُ یا دَافِعُ یا رَافِعُ یا بَاقِی یا وَاقِی یا خَلَّاقُ یا وَهَّابُ یا تَوَّابُ یا فَتَّاحُ یا نَفَّاحُ یا مُرْتَاحُ یا مَنْ بِیدِهِ کلُّ مِفْتَاحٍ یا نَفَّاعُ یا رَءُوفُ یا عَطُوفُ یا کافِی یا شَافِی یا مُعَافِی یا مُکافِی یا وَفِی یا مُهَیمِنُ یا عَزِیزُ یا جَبَّارُ یا مُتَکبِّرُ یا سَلَامُ یا مُؤْمِنُ یا أَحَدُ یا صَمَدُ یا نُورُ یا مُدَبِّرُ یا فَرْدُ یا وِتْرُ یا قُدُّوسُ یا نَاصِرُ یا مُونِسُ یا بَاعِثُ یا وَارِثُ یا عَالِمُ یا حَاکمُ یا بَادِی یا مُتَعَالِی یا مُصَوِّرُ یا مُسَلِّمُ یا مُتَحَبِّبُ یا قَائِمُ یا دَائِمُ یا عَلِیمُ یا حَکیمُ یا جَوَادُ یا بَارِئُ یا بَارُّ یا سَارُّ یا عَدْلُ یا فَاصِلُ یا دَیانُ یا حَنَّانُ یا مَنَّانُ یا سَمِیعُ یا بَدِیعُ یا خَفِیرُ یا مُعِینُ [مُغَیرُ] یا نَاشِرُ یا غَافِرُ یا قَدِیمُ یا مُسَهِّلُ یا مُیسِّرُ یا مُمِیتُ یا مُحْیی یا نَافِعُ یا رَازِقُ یا مُقْتَدِرُ [مُقَدِّرُ] یا مُسَبِّبُ یا مُغِیثُ یا مُغْنِی یا مُقْنِی یا خَالِقُ یا رَاصِدُ یا وَاحِدُ یا حَاضِرُ یا جَابِرُ یا حَافِظُ یا شَدِیدُ یا غِیاثُ یا عَائِدُ یا قَابِضُ یا مَنْ عَلَا فَاسْتَعْلَی فَکانَ بِالْمَنْظَرِ الْأَعْلَی یا مَنْ قَرُبَ فَدَنَا وَ بَعُدَ فَنَأَی وَ عَلِمَ السِّرَّ وَ أَخْفَی یا مَنْ إِلَیهِ التَّدْبِیرُ وَ لَهُ الْمَقَادِیرُ وَ یا مَنِ الْعَسِیرُ عَلَیهِ سَهْلٌ یسِیرٌ یا مَنْ هُوَ عَلَی مَا یشَاءُ قَدِیرٌ یا مُرْسِلَ الرِّیاحِ یا فَالِقَ الْإِصْبَاحِ یا بَاعِثَ الْأَرْوَاحِ یا ذَا الْجُودِ وَ السَّمَاحِ یا رَادَّ مَا قَدْ فَاتَ یا نَاشِرَ الْأَمْوَاتِ یا جَامِعَ الشَّتَاتِ یا رَازِقَ مَنْ یشَاءُ بِغَیرِ حِسَابٍ وَ یا فَاعِلَ مَا یشَاءُ کیفَ یشَاءُ وَ یا ذَا الْجَلَالِ وَ الْإِکرَامِ یا حَی یا قَیومُ یا حَیاً حِینَ لَا حَی یا حَی یا مُحْیی الْمَوْتَی یا حَی لا إِلهَ إِلَّا أَنْتَ بَدِیعُ السَّمَاوَاتِ وَ الْأَرْضِ

یا إِلَهِی وَ سَیدِی صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ ارْحَمْ مُحَمَّداً وَ آلَ مُحَمَّدٍ وَ بَارِک عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ کمَا صَلَّیتَ وَ بَارَکتَ وَ رَحِمْتَ [تَرَحَّمْتَ] عَلَی إِبْرَاهِیمَ وَ آلِ إِبْرَاهِیمَ إِنَّک حَمِیدٌ مَجِیدٌ وَ ارْحَمْ ذُلِّی وَ فَاقَتِی وَ فَقْرِی وَ انْفِرَادِی وَ وَحْدَتِی وَ خُضُوعِی بَینَ یدَیک وَ اعْتِمَادِی عَلَیک وَ تَضَرُّعِی إِلَیک أَدْعُوک دُعَاءَ الْخَاضِعِ الذَّلِیلِ الْخَاشِعِ الْخَائِفِ الْمُشْفِقِ الْبَائِسِ الْمَهِینِ الْحَقِیرِ الْجَائِعِ الْفَقِیرِ الْعَائِذِ الْمُسْتَجِیرِ الْمُقِرِّ بِذَنْبِهِ الْمُسْتَغْفِرِ مِنْهُ الْمُسْتَکینِ لِرَبِّهِ دُعَاءَ مَنْ أَسْلَمَتْهُ ثِقَتُهُ [نَفْسُهُ] وَ رَفَضَتْهُ أَحِبَّتُهُ وَ عَظُمَتْ فَجِیعَتُهُ دُعَاءَ حَرِقٍ حَزِینٍ ضَعِیفٍ مَهِینٍ بَائِسٍ مُسْتَکینٍ بِک مُسْتَجِیرٍ اللَّهُمَّ وَ أَسْأَلُک بِأَنَّک مَلِیک وَ أَنَّک مَا تَشَاءُ مِنْ أَمْرٍ یکونُ وَ أَنَّک عَلَی مَا تَشَاءُ قَدِیرٌ وَ أَسْأَلُک بِحُرْمَةِ هَذَا الشَّهْرِ الْحَرَامِ وَ الْبَیتِ الْحَرَامِ وَ الْبَلَدِ الْحَرَامِ وَ الرُّکنِ وَ الْمَقَامِ وَ الْمَشَاعِرِ الْعِظَامِ وَ بِحَقِّ نَبِیک مُحَمَّدٍ عَلَیهِ وَ آلِهِ السَّلَامُ یا مَنْ وَهَبَ لِآدَمَ شَیثاً وَ لِإِبْرَاهِیمَ إِسْمَاعِیلَ وَ إِسْحَاقَ وَ یا مَنْ رَدَّ یوسُفَ عَلَی یعْقُوبَ وَ یا مَنْ کشَفَ بَعْدَ الْبَلَاءِ ضُرَّ أَیوبَ یا رَادَّ مُوسَی عَلَی أُمِّهِ وَ زَائِدَ الْخِضْرِ فِی عِلْمِهِ وَ یا مَنْ وَهَبَ لِدَاوُدَ سُلَیمَانَ وَ لِزَکرِیا یحْیی وَ لِمَرْیمَ عِیسَی یا حَافِظَ بِنْتِ شُعَیبٍ وَ یا کافِلَ وَلَدِ أُمِّ مُوسَی [عَنْ وَالِدَتِهِ] أَسْأَلُک أَنْ تُصَلِّی عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ أَنْ تَغْفِرَ لِی ذُنُوبِی کلَّهَا وَ تُجِیرَنِی مِنْ عَذَابِک وَ تُوجِبَ لِی رِضْوَانَک وَ أَمَانَک وَ إِحْسَانَک وَ غُفْرَانَک وَ جِنَانَک وَ أَسْأَلُک أَنْ تَفُک عَنِّی کلَّ حَلْقَةٍ بَینِی وَ بَینَ مَنْ یؤْذِینِی وَ تَفْتَحَ لِی کلَّ بَابٍ وَ تُلَینَ لِی کلَّ صَعْبٍ وَ تُسَهِّلَ لِی کلَّ عَسِیرٍ وَ تُخْرِسَ عَنِّی کلَّ نَاطِقٍ بِشَرٍّ وَ تَکفَّ عَنِّی کلَّ بَاغٍ وَ تَکبِتَ [عَنِّی] کلَّ عَدُوٍّ لِی وَ حَاسِدٍ وَ تَمْنَعَ مِنِّی کلَّ ظَالِمٍ وَ تَکفِینِی کلَّ عَائِقٍ یحُولُ بَینِی وَ بَینَ حَاجَتِی وَ یحَاوِلُ أَنْ یفَرِّقَ بَینِی وَ بَینَ طَاعَتِک وَ یثَبِّطَنِی عَنْ عِبَادَتِک یا مَنْ أَلْجَمَ الْجِنَّ الْمُتَمَرِّدِینَ وَ قَهَرَ عُتَاةَ الشَّیاطِینِ وَ أَذَلَّ رِقَابَ الْمُتَجَبِّرِینَ وَ رَدَّ کیدَ الْمُتَسَلِّطِینَ عَنِ الْمُسْتَضْعَفِینَ أَسْأَلُک بِقُدْرَتِک عَلَی مَا تَشَاءُ وَ تَسْهِیلِک لِمَا تَشَاءُ کیفَ تَشَاءُ أَنْ تَجْعَلَ قَضَاءَ حَاجَتِی فِیمَا تَشَاء.

Sonra secdeye gidilerek yüzün her iki yanı toprağa sürülerek şu cümleler söylenmelidir:

اللَّهُمَّ لَک سَجَدْتُ وَ بِک آمَنْتُ فَارْحَمْ ذُلِّی وَ فَاقَتِی وَ اجْتِهَادِی وَ تَضَرُّعِی وَ مَسْکنَتِی وَ فَقْرِی إِلَیک یا رَب.

Tercüme

Rahman (ve) Rahim (olan) Allah'ın adıyla.
Doğru söyledi azim Allah; öyle bir zattır ki, O’ndan başka ilah yoktur; diri ve varlıkları ayakta tutandır; yüce ve bağış sahibidir; Rahman, Rahîm, Halim (sabırlı) ve Kerim’dir; O’nun benzeri hiçbir şey yoktur; O, (her şeyi) duyan, bilen, gören ve (her şeyden) haberdar olandır. Allah, melekleri ve ilim sahipleri, O’ndan başka bir ilah olmadığına; adaleti O’nun ayakta tuttuğuna şehadet eder. Ben de şehadet ederim ki O’ndan başka bir ilah yoktur; izzet ve hikmet sahibidir ve (gönderdiği) değerli peygamberler, (O’nun mesajlarını insanlara) tebliğ ettiler. Allah’ım! Hamd, yücelik, izzet, iftihar, galebe, nimet, azamet, rahmet, heybet, hâkimiyet, nuraniyet, ihsan, hep senindir. Tenzih ve takdis, tehlil (la ilahe illallah) ve tekbir hep sana mahsustur. Görünen ve görünmeyen, yüce göklerin üstünden yerin altına ve en aşağı yerlere kadar her şey sana aittir. Dünya ve ahiret senindir. Beğendiğin hamd ve sena, şükür ve nimetler hepsi sana mahsustur.

Allah’ım! Vahyinin emini olan, emrini yerine getirmede güçlü olup göklerinde itaat edilen keramet ve ikramlarına mazhar olan, sözlerini (vahiylerini) telakki eden, peygamberlerine yardımcı olan, düşmanlarını yok eden Cebrail’i rahmetine mazhar kıl.

Allah’ım! Rahmet meleğin olan, şefkatin için yaratılan, itaat ehli için mağfiret dileyen ve onlara yardımcı olan Mikail’i rahmetine mazhar kıl.

Allah’ım! Arşını yüklenen, (kıyametin kopması için) Sur’u üfleyecek olan, emrine itaat etmeyi bekleyen, korkundan mustarip ve perişan olan İsrafil’i rahmetine mazhar eyle.

Allah’ım! Arşını taşıyan pak meleklerine, değerli, iyi ve tertemiz elçilerine, amelleri yazmakla görevli değerli meleklerine, cennet ve cehennemde görevli meleklerine, ölüm meleğine (Azaril’e) ve yardımcılarına rahmet et; ey celal ve ikram sahibi!

Allah’ım! Yaratışının muhteşem ve eşsiz örneği olan, karşısında melekleri secdeye düşürerek yücelttiğin ve cenneti kendisine mubah kıldığın babamız Âdem’i rahmetine mazhar eyle.

Allah’ım! Fenalıklardan temizlenen, pisliklerden arınan, insanlar içerisinde üstün kılınan ve kutsiyete bürünmüş mekânlarda dolaşan annemiz Havva’yı rahmetine mazhar kıl.

Allah’ım! Habile’, Şeys’e, İdris’e, Nuh’a, Hud’a, Salih’e, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yusuf’a (Yakub’un) torunlarına, Lut’a, Şuayb’e, Eyyub’e, Musa’ya, Harun’a, Yuşa’a, Mişa’ya, Hızır’a, Zulkarneyen’e, Yunus’a, İlyas’a, Yesa’a, Zülkifl’e, Talut’a, Davud’a, Süleyman’a, Zekeriyya’ya, Şe’ya’ya, Yahya’ya, Turah’a, Metta’ya, İrmiya’ya, Haykuk’a, Danyal’a, Üzeyr’e, İsa’ya, Şem’un’a, Circis’e, havarilere ve tâbi olanlara, Halid’e, Hanzala’ya ve Lokman’a rahmet et.

Allah’ım! İbrahim ve soyuna rahmet edip onları rahmet ve bereketine mazhar kıldığın gibi, Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et; Muhammed ve Ehlibeyt’ine merhamet eyle; Muhammed ve Ehlibeyt’ine bereket ver; şüphesiz Sen beğenilen ve yücesin.

Allah’ım! (peygamberlerin) vasilerine, saadetlilere, şehitlere ve hidayet imamlarına rahmet et.

Allah’ım! Abdallara, evtadlara, (yeryüzünde Allah’ım! Azamet ve kudret nişanelerini görmek ve geçmiştekilerin eserlerini görüp ibret almak için) seyahat edenlere, abitlere, ihlaslı insanlara, zahitlere ve Allah rızası uğruna ciddiyet gösterip çalışanlara rahmet et ve onların arasından Muhammed ve Ehlibeyt’ini en üstün rahmetine ve en büyük keramet ve ikramlarına mazhar kıl. Onun ruhuna, cesedine benim tahiyyat ve selamımı ulaştır; onu, şeref ehli olan peygamberler ve resullerin ve mukarrep olan faziletli kişilerin en üstün derecesine yükseltinceye kadar, onun fazilet, şeref ve yüceliğini arttır.

Allah’ım! Meleklerinden, nebi ve resullerinden ve Sana itaat edenlerden, ismini andıklarımın veya anmadıklarımın hepsinin üzerine rahmetini gönder; benim selamlarımı onlara ve onların ruhlarına ulaştır. Senin yolunda onları bana kardeş kıl ve Sana dua etmemde onları bana yardımcı eyle. Allah’ım! Seni vasıta kılarak Sana, kereminle keremine, cömertliğinle cömertliğine, rahmetinle rahmetine ve itaat ehlini şefaatçi edinerek Sana yöneliyorum.

Allah’ım! (isimlerini zikrettiğim o yüce insanlardan) her birinin senden diledikleri ve senin reddetmediğin, Senden istedikleri ve Senin kabul ettiğin her şeyi ben de Senden istiyorum.

Ey Allah, ey Rahman, ey Rahîm, ey (günahkârlara karşı) tahammüllü olan, ey Kerim, ey Azametli, ey Celal sahibi, ey Bağış ve İhsan sahibi, ey Güzel, ey Kefil, ey Tövbeleri kabul eden, ey (sığınak isteyenlere) sığınak veren, ey her şeyden haberdar olan, ey her yeri aydınlatan, ey (zalimleri) yok eden, ey menaet sahibi, ey devlet bahşeden, ey tedbir sahibi, ey yüce, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeyi) gören, ey şükreden (şükürlere karşılık veren), (iyilik yapanlara) karşılık verip mükâfatlandıran, ey birr (iyilik) sahibi, ey temizliğin özü/kaynağı, ey temiz, ey kahreden/galip gelen, ey (her şeyi) kuşatan, ey (her şeye) gücü yeten, ey koruyan, ey telafi eden, ey yakın, ey Mecid (yücelik ve izzet sahibi), ey (varlıkların hayatını) başlatan, ey (onları hesap için) geri döndürecek olan, ey (her şeye) şahit olan, ey ihsan sahibi, ey müdara eden, ey nimet veren, ey bağış ve lütufta bulunan, ey (istediğinden nimet ve ihsanını) kesen, ey (istediğine nimet ve lütuf kapılarını) açan, ey hidayet eden, ey (elçiler) gönderen, ey irşat eden, ey sağlamlaştıran, ey nimet veren, ey engel olan, ey defeden, ey yücelten, ey Baki, ey koruyan, ey yaratan, ey karşılık beklemeden hibe ve bahşişte bulunan, ey hayır nefhalarının sahibi, ey fayda veren, ey bütün (hayır kapılarının) anahtarlarını elinde bulunduran, ey çok çok menfaat veren, ey çok merhametli, ey şefkatli, ey (her şeye) yeten, ey şifa veren, ey afiyet ve sıhhat veren, ey mükafat veren, ey (verdiği vaade) sadık kalan, ey sulta ve hakimiyet sahibi, ey izzet sahibi, ey Cebbar, ey Mütekebbir, ey Selam, ey Mu’min, ey Ehed (eşsiz ve tek olan), ey hiçbir eksikliği bulunmayan, ey Nur, ey alemleri idare eden, ey yegane, ey eşi ve ortağı olmayan, ey Kuddüs, ey yardımcı, ey (yalnızların) munisi, ey ölüleri dirilten, ey (kullarının) mirasçısı, ey bilen, ey hakimiyet sahibi, ey her şeyin başlangıcı, ey yüce, ey (her şeyi) tasvir eden, ey selamet veren, ey dost, ey (kendi zatı pakıyla) ayakta duran, ey ebedi, ey çok bilen, ey hikmet sahibi, ey cömret, ey yaratan, ey iyilik eden, ey gizli olan, ey adaletin özü, ey (hakkı batıldan) ayıran, ey (amellere) karşılık veren, ey çok şefkatli, ey çok ihsanda bulunan, ey (her şeyi) duyan, ey taklitsiz yaratan, ey sığınak veren, ey yardımcı olan, ey yayan, ey bağışlayan, ey Kadim, ey kolaylaştıran, ey müyesser kılan(kolaylıkla ortaya çıkaran), ey öldüren, ey dirilten, ey menfaat veren, ey rızıklandıran, ey her şeye güç yetiren, ey vesileleri oluşturan, ey imdada koşan, ey zenginleştiren, ey sermaye bağışlayan, ey yaratan, ey (her yerde) hazır olan, ey telafi eden, ey koruyan, ey (zalim ve kafirlere) şiddetli/sert olan, ey (mazlumların) sığınağı, ey menfaat ve ihsan sahibi, ey (ruhları) alan, ey yücelen ve (akla gelen her makamın) ötesine çıkan ve düşünebilen her makamın zirvesinde bulunan, ey varlıklara (düşünülmeyecek kadar) yakın ve (hayallerden, tasavvurlardan) son derece uzak olan, sırları bilen ve gizleyen, ey alemin tedbir ve takdirini elinde tutan, ey zorluklar kendisine kolay ve basit gelen, ey istediği şeye güç yetiren, ey rüzgarı gönderen, ey sabahları getiren, ey ruhları harekete geçirip (bedenlere) geri döndüren, ey cömertlik ve bağış sahibi, ey kaybedileni geri çeviren, ey ölüleri yayan (dirilten), ey dağılanları toplayan, ey istediğine hesapsız rızık veren, ey istediğini istediği şekilde yapabilen, ey celal ve ikram sahibi, ey diri, ey Kayyum (varlıkları ayakta tutan), ey hiçbir diri bulunmadığı zaman diri olan, ey ölüleri dirilten, ey diri! Senden başka ilah yoktur; gökleri ve yeri yaratan Sensin.

Ey benim mabudum ve efendim! İbrahim’i ve soyundan gelenleri kendi salat, bereket ve rahmetine mazhar kıldığın gibi Muhammed ve Ehlibeyt’ini rahmet ve selamına mazhar kıl; Muhammed ve Ehlibeyt’ine merhamet eyle ve Muhammed ve Ehlibeyt’ine bereket ver. Şüphesiz sen (her yönüyle) beğenilen ve yücesin, (Allah’ım!) zilletime, yoksulluk ve fakirliğime, yalnızlık ve kimsesizliğime, huzurunda eğilmeme, sana olan güvenime, yalvarış ve sızlayışlarıma acı. (Allah’ım!) huzurlu ve huşulu, zelil, korkmuş ve dehşete kapılmış, perişan, değersiz, hakir, aç, fakir, Rabbinin dergâhına çaresiz bir şekilde yönelen birisi gibi seni çağırıyor, dua ediyorum. Güvendiği kimseler kendisini bırakan, dostları kendisini terk eden, musibeti büyük, kalbi yanık, hüzünlü, zayıf, zelil, çaresiz, sana yönelen, sığınak isteyen birisinin duası gibi (dua ediyorum).

Allah’ım! Sen (varlık âleminin) padişahısın; istediğin her şey olur ve istediğin her şeye gücün yeter; bu yüzden sana el açıyorum. Bu haram ayın (Receb’in) hürmetine, Beytü’l-Haram’ın (Kâbe’nin) ve Beledü’l-Haram’ın (Mekke’nin) hürmetine, Rükun ve Makam’ın, yüce meş’arların ve peygamberin Muhammed’in (ona ve Ehlibeytine selam olsun) hürmetine sana yalvararak el açıyorum.

Ey Âdem’e Şeys’i, İbrahim’e, İsmail ve İshak’ı veren, ey Yusuf’u Yakub’a geri döndüren, ey belaya duçar ettikten sonra Eyyub’un sıkıntı ve zorluğunu gideren, ey Musa’yı annesine geri döndüren ve Hızır’ın ilmini arttıran, ey Davud’a Süleyman’ı, Zekeriyya’ya Yahya’yı ve Meryem’e İsa’yı bağışlayan, ey Şuayb’ın kızını koruyan, ey Musa’nın anasının yavrusuna kefalet eden (Rabbim)! Senden Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet etmeni, bütün günahlarımı bağışlamanı, beni azabından kurtarmanı, rızanı, emanını, ihsanını, mağfiret ve cennetini bana nasip etmeni diliyorum. Sana el açarak, bana eziyet edenlerle aramızdaki düşmanlık ve kin bağlarını çözmeni, her kapıyı yüzüme açmanı; her kıtayı yumuşatmanı, her zorluğu bana kolaylaştırmanı, kötü konuşan herkesi bana karşı susturmanı, her azgının bana karşı (yapabileceği kötülükleri) engellemeni, bana düşmanlık besleyen ve haset eden kimseleri benden uzaklaştırmanı, bütün zalimleri benden defetmeni, benimle isteklerim arasına girmek isteyen, benimle sana itaatin arasını açmak ve beni senin ibadetinden alı koymak isteyen engelleri ortadan kaldırmanı diliyorum.

Ey serkeş cinleri dizginleyen, isyankâr şeytanları ezen, zalimlerin boynunu alçaltıp zelil eden ve sultacı güçlerin hilesini mustazaflardan uzaklaştıran! İstediğin şeye kadir olduğun ve istediğin şeyi, istediğin şekilde kolaylaştırdığın gücün hakkına senden, hacet ve arzumu kendi istediğin şeyde kılmanı diliyorum.
Sonra secdeye gidilerek yüzün her iki yanı toprağa sürülerek şu cümleler söylenmelidir:

Allah’ım! Senin için secde ettim; sana iman ettim; o halde zilletime, yoksulluğuma, telaş ve ciddiyetime, yalvarış ve yakarışıma, meskenet ve fakirliğime merhamet et, ey Rabbim!

Ümmü Davud Duası'nı İndir

↓ Ümmü Davud Duasını indirip dinlemek için tıklayınız: ↓

Ümmü Davud Duası

Kaynakça

  1. Emin, E’yanü-l Şia, 1406 AH, 3. cilt, s. 476.
  2. Emin, E’yanü-l Şia, 1406 AH, 3. cilt, s. 476.
  3. Emin, E’yanü-l Şia, 1406 AH, cilt 6, s.368.
  4. Emin, E’yanü-l Şia, 1406 AH, cilt 6, s.368.
  5. Bkz. Saduk, Üç Şehrin Erdemleri, 2017 AH, s. 33 ve 34; Seyit İbn-i Tavus, Ikbal el-A'mal, 1997, cilt 3, s. 241 ve 242.
  6. Bkz. Saduk, Üç Şehrin Erdemleri, 2017 AH, s. 33 ve 34; Seyit İbn-i Tavus, Ikbal el-A'mal, 1997, cilt 3, s. 250 ve 251.
  7. Saduk, üç şehrin erdemleri, 2017 AH, s.34.
  8. Ekberi ve Rabi'natac, "Amoud Duasında Keşif", s.82.
  9. Kumi, Mefatih-ül Cinan, "Amadavud Elçilerin" altında.
  10. Kumi, Mefatih-ül Cinan, "Amadavud Elçilerin" altında.
  11. Ekberi ve Rabi'atac, "Amud Duasında Keşif", s.88.
  12. Bkz. Şeyh Tusi, Mesbah el-Muttahid, 1411 AH, cilt 2, s. 807-812.
  13. Bkz.Seyit İbn-i Tavus, İkbal el-A'mal, 1997, cilt 3, s. 242-248.
  14. Ekberi ve Rabi'natac, "Exploration in the Prayer of Amud", s. 88-91.
  15. Bkz. Kafami, el-Misbah, 1405 AH, s. 530-535; Kafami, el-Balad el-Emin, 1418 AH, 180-183.
  16. Bakınız Meclisi, Biharü-l Envar, 1403 AH, cilt 95, s. 400-403.
  17. Kumi, Abbas, Mefatih-ül Cinan, Amudavud'un eylemlerini takiben.
  18. Ekberi ve Rabi'natac, "Kaveş-i Ümmü Davud", s. 90 ve 91.

Bibliyografi

  • Rebi’ Netac, Seyyid Ali Ekber, Ekberi, Zehra, Kaveşi, Der Duayı Ümmü Davud, Sefine, sayı, 36, yıl, 9, 1391.
  • Ekberi, Zehra ve Seyit Ali Ekber Rabiantac, "Amoud Duasında Bir Keşif", Safineh Magazine, Tahran, Naba Mobin Cultural Institute, Sayı 36, Sonbahar 2012.
  • Emin, Seyit Muhsin, E’yanü-l Şia, Hasan el-Emin araştırması, Beyrut, Dar el-Ta'rif, 1406 AH.
  • Seyit İbn-i Tavus, Ali İbn-i Musa, İkbal Bal A'mal el-Hasna, Cavad Kayyumi Isfahani'nin araştırması, Kum, Daftar Tablighat Islami, ilk baskı, 1997.
  • Şeyh Saduk, Muhammed İbn-i Ali, Üç Şehrin Faziletleri, araştırma ve düzeltme, Gholamreza Erfanian Yazdi, Kum, Davari Kitabevi, birinci baskı, 2017 AH.
  • Tusi, Muhammed İbn-i el-Hasan, Dindarların Lambası ve Dindarların Silahı, Beyrut, Şii Hukuk Enstitüsü, 1411 AH.
  • Kumi, Abbas, Mefatih-ül Cinan, Asva, Kum. ب‌تا.
  • Kafami, Ibrahim bin Ali Ameli, el-Balad el-Emin va el-Daraa el-Hussein, Beyrut, el-A'lami Foundation for Publishations, ilk baskı, 1418 AH.
  • Kafami, Ibrahim İbn-i Ali Ameli, Mesbah el-Kafami, Kum Dar el-Razi, ikinci baskı, 1405 AH.
  • Meclisi, Muhammed Bakir, Bihar el-Enver el-Came'a saf İmamların haberleri için, bir grup araştırmacı, Beyrut, Dar el-Ihyaa el-Tarath el-Arabi, ikinci baskı, 1403 AH
  • Saduk, Muhammed bin Ali, Fezailu’l-Eşhuru’s-Selaset, Kum, Mektebetu’d-Daveri.
  • Kummi, Abbas, Mefatihu’l-Cinan, Usve, Kum.