Yönelenlerin Münacatı
Dua Bilgileri | |
---|---|
Diğer İsimler | Müştakların münacatı |
Konu | Allah’a tevekkül, itimat ve hüsnü zanda bulunmak ve istiğfar etmek |
Me'sur/Me'sur Olmayan | Me'sur |
Yayınlayan | İmam Seccad (a.s) |
Şii kaynakları | Biharu’l-Envar • Mefatihu’l-Cinan |
Monograflar | Seccadehayi Suluk, Şerh-i Münacathayi Hz. Seccad (a.s) (Ayetullah Misbah) |
Zaman | Salı günü |
Meşhur Dualar ve Ziyaretler | |
Yönelenlerin veya müştakların münacatı (Arapça: مناجات الراغبین), İmam Zeynel Abidin’den (a.s) nakledilen on beş münacattan biridir. Korku ve ümit arasında denge ve teadülün oluşturulması, ahiret seferi için gerekli ve yeterli azığın hazırlanması, Allah’a tevekkül, itimat ve hüsnü zanda bulunmak ve istiğfar etmek, duanın konuları arasında yer almaktadır.
Senedi
İmam Zeynel Abidin’den (a.s) nakledilen bu dua, es-Sahifeti’s-Saniyeti’s-Seccadiye, Biharu’l-Envar[1] ve Mefatihu’l-Cinan[2] kitaplarında nakledilmiştir. Allame Meclisi (r.a), bu duanın Salı günü okunduğunu belirtmiştir.[3]
İçeriği ve Mesajları
- Azaptan korku ve insanın Allah’a ümit etmesine neden olan korku ve ümit arasında bir denge ve teadülün sağlanması
- Ahiretin uzun yolculuğunu göz önünde bulundurarak, yeterli azığın olmaması insanın endişe duymasına neden olur.
- Allah’a tevekkül etmek ve Onun sonsuz rahmetine bel bağlamak insana ümit verir ve endişe duymamasına neden olur.
- Şialara sağlam azme sahip olmaları tavsiyesinde bulunmakta.
- Münacat sırasında Allah’tan yüce makamları istemek.
- Allah’ın insana verdiği büyük ikram ve güzel nimetlerinden dolayı indine varma ve cemaline nazar etme isteği.
- Her kes kendi marifet ve kemal derecesine göre Allah nezdinde kusurlu ve günah işlemiştir, dolayısıyla istiğfar etmenin gerekliliği açıklanmıştır.
- Allah’a kullukta kusur edildiğini göz önünde bulundurarak Allah’ın sonsuz rahmetine ümit etmek.[4]
Duanın Metni ve Tercümesi
Duanın Arapça Metni | Duanın Türkçe Anlamı | |
---|---|---|
بِسْمِ اللَّـهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ
اِلهٰي اِنْ كانَ قَلَّ زادي فِي الْمَسيرِ اِلَيْكَ فَلَقَدْ حَسُنَ ظَنّي بِالتَّوَكُّلِ عَلَيْكَ، وَاِنْ كانَ جُرْمي قَدْ اَخافَني مِنْ عُقُوبَتِكَ فَاِنَّ رَجائي قَدْ اَشْعَرَني بِالأَمْنِ مِنْ نِقْمَتِكَ وَاِنْ كانَ ذَنْبي قَدْ عَرَضَني لِعِقابِكَ فَقَدْ آذَنَني حُسْنُ ثِقَتي بِثَوابِكَ، وَاِنْ اَنامَتْنِي الْغَفْلَةُ عَنِ الاِسْتِعْدادِ لِلِقائِكَ فَقَدْ نَبَّهَتْنِي الْمَعْرِفَةُ بِكَرَمِكَ وَآلائِكَ، وَاِنْ اَوْحَشَ ما بَيْني وَبَيْنَكَ فَرْط الْعِصْيانِ وَالطُّغْيانِ فَقَدْ انَسَني بُشْرَى الْغُفْرانِ وَالرِّضْوانِ اَسْأَلُكَ بِسُبُحاتِ وَجْهِكَ وَبِاَنْوارِ قُدْسِكَ، وَاَبْتَهِلُ اِلَيْكَ بِعَواطِفِ رَحْمَتِكَ وَلَطائِفِ بِرِّكَ اَنْ تُحَقِّقَ ظَنّي بِما اُؤَمِّلُهُ مِنْ جَزيلِ اِكْرامِكَ، وَجَميلِ اِنْعامِكَ فِي الْقُرْبى مِنْكَ وَالزُّلْفى لَدَيْكَ وَالَّتمَتُعِّ بِالنَّظَرِ اِلَيْكَ، وَها اَنـَا مُتَعَرِّضٌ لِنَفَحاتِ رَوْحِكَ وَعَطْفِكَ، وَمُنْتَجِعٌ غَيْثَ جُودِكَ وَلُطْفِكَ، فارٌّ مِنْ سَخَطِكَ اِلى رِضاكَ، هارِبٌ مِنْكَ اِلَيْكَ، راجٍ اَحْسَنَ ما لَدَيْكَ، مُعَوِّلٌ عَلى مَواهِبِكَ، مُفْتَقِرٌ اِلى رِعايَتِكَ اِلهٰي ما بَدَاْتَ بِهِ مِنْ فَضْلِكَ فَتَمِّمْهُ، وَما وَهَبْتَ لي مِنْ كَرَمِكَ فَلا تَسْلُبْهُ، وَما سَتَرْتَهُ عَلَيَّ بِحِلْمِكَ فَلا تَهْتِكْهُ، وَما عَلِمْتَهُ مِنْ قَبيحِ فِعْلي فَاغْفِرْهُ اِلهٰي اِسْتَشْفَعْتُ بِكَ اِلَيْكَ، وَاسْتَجَرْتُ بِكَ مِنْكَ، اَتَيْتُكَ طامِعاً في اِحْسانِكَ، راغِباً فِي امْتِنانِكَ، مُسْتَسقِياً وابِلَ طَوْلِكَ، مُسْتَمْطِراً غَمامَ فَضْلِكَ، طالِباً مَرْضاتَكَ، قاصِداً جَنابَكَ، وارِداً شَريعَةَ رِفْدِكَ، مُلْتَمِساً سَنِيَّ الْخَيْراتِ مِنْ عِنْدِكَ وافِداً اِلى حَضْرَةِ جَمالِكَ، مُريداً وَجْهَكَ، طارِقاً بابَكَ، مُسْتَكيناً لِعَظَمَتِكَ وَجَلالِكَ، فَافْعَلْ بي ما اَنْتَ اَهْلُهُ مِنَ الْمَغْفِرَةِ وَالرَّحْمَةِ وَلا تَفْعَلْ بي ما اَنَا اَهْلُهُ مِنْ الْعَذابِ وَالنَّقْمَةِ بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ —
|
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla Şimdi şefkat ve rahmet esintilerine kendimi hedef kılıyor, senin rahmet ve bağış yağmurunu arıyorum. Senin gazabından rızana, senden sana kaçıyorum. Ümidim, senin indinde en iyi olan şeye kavuşmaktır. Bağışına güvenim var. Senin korumana muhtacım. Ey Rabb'im! İlk olarak fazl ve kereminle beni andın; öyleyse bu nimetini tamamla, kereminden bana yaptığın bağışı geri alma; kendi sabrınla günahlarımın üzerini örttün; bu perdeyi yırtma. Benden bildiğin çirkin amellerimi bağışla. Ey Rabb'im! Senden sana şefaat talep ediyorum (kendin hakkına beni bağışlamanı istiyorum.) Senden sana sığınıyorum. İhsanına göz dikerek, nimetlerine meylederek, rahmet yağmurunla kanmayı ve fazilet bulutunda yağmuru yağdırmanı dileyerek, hoşnutluğunu talep ederek, cenabınıza yönelerek, bağış nehirlerinin kıyısına gelerek, indinde olan en yüce hayırları dileyerek, yüce cemaline gelerek, vechini (müşahede etmeyi) isteyerek, kapını çalarak ve azamet ve celalinin karşısında eğilerek sana geldim. Bağış ve rahmetin hatırına benim hakkımda kendin layık olduğun şeyi yap, kendi rahmetin hatırına benim layık olduğum azap ve intikama beni müptela etme; ey merhametlilerin en merhametlisi! |
Kaynakça
- ↑ Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 91, s. 145.
- ↑ Kummi, Mefatihu’l-Cinan, 168, 169.
- ↑ Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 91, s. 145.
- ↑ Misbah, Seccadehayi Suluk, c. 1, s. 307, 361.
Bibliyografi
- Misbah, Muhammed Taki, Seccadehayi Suluk, Şerhi Münacathayi Hz. Seccad (a.s), İntişarat Müessese Amuzeş ve Pejuheş İmam Humeyni (r.a), Kum, 1390.
- Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, daru ihya et-turas el-arabi, Beyrut, ikinci baskı, k. 1403.
- Kummi, Şeyh Abbas, Mefatihu’l-Cinan, Neşri Meş’er, Kum, ş. 1387.