Tevekkül

infobox'siz
wikishia sitesinden

Tevekkül (Arapça: توکل) ahlâkî faziletlerdendir ve yaşamın her merhalesinde elinden geleni yaparak işleri Allah'a (c.c) havale etmek, yalnızca Allah’a güvenerek yaşanan her olayda onu yegâne müessir olarak kabul etmektir. Kur’an-ı Kerim, tevekkülü imanın bir gereği olarak kabul eder. Hadisler bu konuyu imanın direklerinden biri olarak tanımlamıştır. Bazı ahlâk âlimleri, bir insanın dünya malını kazanması veya kaybetmesinden öncesi ve sonrasını aynı şekilde karşılamasını tevekkülün varlığına birer işaret olarak görmüşlerdir.

Tevekkülün en yüksek derecesi, insanın bütün işlerini Allah'a emanet etmesi, Allah'ın dışında bir gücün olmadığını kabullenmesi ve Allah'ın kendisi için takdir ettiğini beğenmesidir. Her insanın tevekkül derecesi, imanının ve tevhid inancının büyüklüğüne bağlıdır.

Ahlak bilginlerine göre İslam'da tevekkülle birlikte çabalamak ve çalışmak tevekkül etmek ile çelişmez; çünkü zahiren görünen nedenlerin bağımsız olarak doğrudan bir etkisi olmamakla birlikte etkileri yine takdiri ilahiye ve Allah'ın gücüne bağlıdır. Tevekkül başlıca faziletleri, rızkın yeterli olması, günlük işlerde kolaylık ve diğerlerinin nezdinde şeref sahibi olmak şeklinde belirtilmiştir.

Kelime Anlamı

Tevekkül, kelime anlamı olarak bir insanın üstesinden gelemediği bir işi başkasının sorumluluğuna vererek ona güvenmeyi ifade etmek demektir. [1] Muhammed Mehdi Naraki, Cami'u's Saadat kitabında dine göre tevekkül, insanın sadece Allah'ı (c.c) tüm en etkili güç olarak görmesi anlamına gelir; bu nedenle yalnızca ona güvenir ve onun dışındaki herkesten ümidini keserek işlerin nihai neticesini ona bırakır. [2]

Allame Tabatabai de tevekkülü Allah'ı her şeyin üstündeki en etkili güç olarak kabul etmek olduğunu belirtmiştir. [3] Şeyh Saduk, Ma'aniyü-l Ahbar kitabında İslam Peygamberinden (s.a.a) bir hadis naklederek tevekkülü şöyle tanımlamıştır; Tevekkül insanın, mahlukatın kendisine hiçbir faydası veya zararı olmadığını bilmesi, yalnızca Allah'tan beklentisi olması, ondan başkasından da korkmaması ve yalnız onun rızası için çabalamasıdır. [4]

Kur’an’da Ahlak isimli kitapta tevekkülün hakiki manasının “Her işte Allah'a gönülden güvenmek ve Allah'ın dışında her şeyi terk etmek” olduğu belirtilerek fiziki sebepler dahilinde çalışıp çabalamanın takva ile çelişmediği belirtilir. [5]

Tevekkül ile Tefviz, Rıza ve Teslimiyet İlişkisi

Tevekkül, tefviz (تفویض) ile yakından ilişkilidir. Tefviz, yapılması gereken bir işin sorumluluğunu başka birine yüklemek anlamına gelir. Kuleyni, el-Kafi isimli kitabında “بَابُ التَّفْوِيضِ إِلَى اللَّهِ وَ التَّوَكُّلِ عَلَيْه” yani: “Tefviz kapısı ve Allah’a tevekkül” adlı bir bölümde tevekkül ve tefviz ile ilgili hadisleri nakletmiştir. [6] Abdul Rezzak Kaşani, tevekkülü tefvizin kollarından biri olarak görmüştür [7] ve İmam Humeyni'nin Kırk Hadis Şerhi (Erbain Hadis) kitabında tevekkül ile tefviz arasındaki fark şöyle ele almıştır; tefviz insanın kendini güçsüz gördüğü durumlarda kişinin sadece Allah'ı etkili makam olarak görmesidir. Ancak tevekkülde Allah'a güvenilerek ondan hayırlı ve kişinin menfaatine olan istenir. [8]

Tevekkül, rıza ve teslimiyet gibi diğer ahlaki faziletlerle de ilişkilidir. Ariflere göre rıza ve teslimiyet makamı tevekkül makamından daha üstündür. [9] Tevekkül makamında insan Allah’ı (c.c) kendine vekil kılar ancak dünya işlerinden de vazgeçmez. Ancak rıza [10] ve teslimiyet [11] mertebesinde Allah'ın takdir ettiğine rıza gösterilir; hatta her ne kadar kendi isteklerine uymasa da durum böyledir.

Önemi ve Yeri

Tevekkül ve türevi kelimeler Kur’an-ı Kerim'de 70 defa kullanılmıştır. [12] Kur’an-ı Kerim, iman ve tevekkülden birkaç kez bir arada bahsetmektedir ve [13] bazı durumlarda ise tevekkülü imanın bir gereği olarak görmüştür. [14] Örneğin Enfal Suresi'nin ikinci ayeti kerimesinde müminler sadece Rablerine tevekkül edenler olarak tanıtılmaktadır. Bazı diğer ayetlerde ise و عَلی اللّهِ فَلْیتَوَکَلِ المُؤمنون meali: "Müminler yalnızca Allah'a tevekkül ederler." ifadesi kullanılmıştır. [15] Kur’an-ı Kerim ayetlerine göre Allah tevekkül edenleri sever [16] ve her kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona yeterdir. [17] Tevekül, bazı ayetlerde (Enfal Suresi 49 ve 61. ayetleri ve Tevbe Suresi 51. ayetler gibi) kafirlere karşı cihat etme, onlarla barışma veya siyasi ilişkiler kurmak gibi konuların yanı sıra münafıkların görüş ve davranışları konusunda nazil olmuştur. [18]

Hadislerde de tevekküle önem verilir ve sıkça tavsiye edilir. [19] İmam Ali'den (a.s) nakledilen bir rivayete göre tefviz ile birlikte tevekkül, ilâhî hükme rıza gösterme ve yine onun emirlerine teslimiyet imanın dört esasından biridir. [20] Ayrıca İmam Rıza'dan (a.s) alıntılanan bir hadise göre de Allah'a tevekkül etmek imanın şartlarından biri olduğu kesindir. [21] İmam Sadık'tan (a.s) aktarılan hadise göre tevekkül aklın askeri ve hırs da bunun karşıtı olarak tarif edilmiştir. [22]

Ahlak alimleri, tevekkülü nefsi terbiye etme evlerinden biri [23] ve ahlaki erdemlerden biri [24] olarak kabul etmişlerdir.

Seviyeleri ve Dereceleri

Ahlaki ve irfani kaynaklarda tevekkülün derecelerinden bahsedilir. Bu kitaplara göre tevekkül, güçlü ve zayıf olmasına bağlı olmak üzere üç dereceye sahiptir: [25]

  • Birinci Mertebe: Bu derecede bir kimse bir vekile (avukata) güvenir gibi Allah'a güvenir. [26] Molla Muhammed Mehdi Naraki bu seviyeyi en zayıf güven derecesi olarak değerlendirmiştir. [27]
  • İkinci Mertebe: Bu derecede Allah'a (c.c) tevekkül eden kimse, annesi dışında kimseyi tanımayan küçük bir bebek gibidir; annesi dışında başka kimseye sığınmaz ve ondan başkasına asla güvenemez. Bu tevekkül mertebesi ile birinci aşama arasındaki fark ise şöyle açıklanmaktadır. Bu mertebede tevekkül eden şahıs yalnızca Allah’a (c.c) odaklanır ve onun dışında kimseye kulak asmaz. [28] Ahlak alimleri bu tevekkül düzeyine ulaşmanın özel şahsiyetlere ait olduğunu düşünürler. [29]
  • Üçüncü Mertebe: Ahlak alimlerine göre bu derecede tevekkül eden kişi kendisini bir ölü misali kendisini yıkayan kişilerin takdirine bırakır. [30] Bu mertebe ile ikinci mertebe arasındaki fark ise şudur; ikinci aşamada tevekkül eden kişi duayı ve yakarmayı bırakmaz ancak üçüncü mertebede kişi Allah'a (c.c) büyük bir bağlılıkla tevekkül ettiği için dua etmeyi de terkeder ve tam şekilde her şeyi Allah'a bırakabilir. [31] Naraki’ye göre bu tevekkül derecesi en yüksek derece olmakla birlikte bunu başarmak çok çok nadir bir durumdur. Ona göre Hz. İbrahim'in (a.s) ateşe atılma kıssası da bu tevekkül türü içerisinde yer almaktadır. [32]
Bildirim Hz. İbrahim'i ateşe atacakları zaman Cebrail ona yardım için geldi ve "Bir isteğin var mı?" diye sordu. Hz. İbrahim ise ona: "امّا الیک فلا" yani "Sana ihdiyacım yok." diye buyurdular.[33]

Naraki’ye göre Cami'u'l Saadat kitabında, insanların tevekkül dereceleri farklı olmakla birlikte bu mertebeler onların iman derecesine ve tevhid inancına da bağlıdır. İman ne kadar güçlüyse insanın tevekkül derecesi de o kadar yüksek olur. [34]

Tevekkül Mertebesine Ulaşmanın Yolları

Muhammed Mehdi Naraki, tevekkül mertebelerine ulaşmanın tek yöntemini insanın tevhide olan inancını güçlendirmesi olarak görüyor. Öyle ki tevekkül eden kişi her şeyi Allah'tan bilir ve ondan başkasını hiçbir işte sorumlu tutmaz. [35] Ayrıca kişinin kendi yaratılışı üzerinde tefekkür etmesi ile birlikte Kur’an-ı Kerim'de tevekkül ile ilgili inmiş ayetler üzerinde düşünmeyi ve Allah'a tevekkül eden şahsiyetlerin tarihini okumayı da tavsiye etmiştir. [36]

Naraki'ye göre tevekkülün nişanesi çeşitli menfaatlerin ve mal kaybının veya tam aksi durumların insanın durumunu değiştirmemesidir. [37]

Tevekkülün Etkileri

Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı ayetlerde ve hadislerde tevekkülün etkilerinden bahsedilmektedir. Örneğin Talak Suresinin üçüncü ayetinde her kim ki Allah'a (c.c) tevekkül ederse Allah'ın ona yeteceği bildirilmektedir. Bazı hadislerde bu ayetten alıntı yapılarak tevekkülde bulunmanın olumlu etkileri olduğu ifade edilmiştir. [38] İmam Ali'den (a.s) rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: Kim Allah'a tevekkül ederse meşakkatler onun için kolaylaşır ve ona çeşitli imkânlar sağlanır. [39]

Ahlak alimleri, “وَ مَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزيزٌ حَكيمٌ” meali: "Her kim ki Allah'a tevekkül ederse bilsin ki (hiç şüphesiz kazanacak) Allah mağlubiyet kabul etmez ve o hikmet sahibidir." [40] Ayetine işaret ederek tevekkül eden kişinin başkalarının yanında kendini aşağılanmış hissetmemesi gerektiğine inanılır. [41] Ayrıca İmam Rıza'dan (a.s) edinilen bir rivayete göre de insanların en güçlüsü olmak isteyen Allah'a (c.c) tevekkül etmelidir. [42]

Tevekkül, Çalışma ve Çabalama Arasındaki İlişki

Gazali ve Muhammed Mehdi Naraki'ye göre bazıları tevekkülü, çalışıp çabalamaktan vazgeçerek kenara çekilip neticeyi beklemek olarak görmektedirler. [43] Feyzi Kaşani bu bakış açısına karşın şunları ifade etmiştir: İslam'da tevekkül, murad edilen şey için çalışıp çabalamak ile çelişmez. [44]

Tefsir-i Numune’de, zahiri sebeplere bağlanarak çalışıp çaba göstermek gibi amellerin tevhid inancı ile hiçbir çelişkisi olmadığı belirtilmektedir. Çünkü zahiri sebeplerin tek başına bağımsız bir gücü olmadığını ve etkisini Allah'ın kudret ve takdirinin dairesinde olduğu belirtilmektedir. [45] Yine hadislerde de tabiî sebeplere başvurmanın yanında tevekkülde bulunulması da emredilmiştir. Meselâ Peygamber Efendimizden (s.a.a) aktarılan bir hadiste devenin dizginini bağladıktan sonra Allah’a tevekkül etmeyi emrettiği rivayet edilmiştir. [46]

Mevlâna Celalettin Rumi, Mesnev-i Manevi'de bu hadisi bir şiire çevirmiştir: [47]

Şiir Tercümesi:
Evet, tevekkül kılavuz olsa da, şu sebep de Peygamberin sünnetidir, dedi.
Peygamber, yüksek sesle "tevekkülle beraber devenin ayağını bağla" dedi.
"Kazanan Allah sevgilisidir." işaretini dinle: Tevekkülden dolayı sebepte tembel olma.[48]

Kaynakça

  1. İbni Fars, Mu'cem Mekaisu'l Luga (معجم مقائیس اللغه), H. 1404, c. 6, s. 136.
  2. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3, s. 218-219 ve 226.
  3. Tabatabai, El Mizan, H. 1417, c. 19, s. 78.
  4. Şeyh Saduk, Maaniyu'l Ahbar, H. 1403, s. 261.
  5. Mekarim Şirazi, Kur'an'da Ahlak, H. Ş. 1377, c. 2, s. 265-266.
  6. Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 2, s. 63.
  7. Kaşani, Menazilu's Sairin Şerhi, H. Ş. 1379, s. 98.
  8. İmam Humeyni, Kırk Hadis, H. Ş. 1388, s. 217.
  9. Bkz: Kaşani, Menazilu's Sairin Şerhi, H. Ş. 1379, s. 94-98.
  10. İmam Humeyni, Kırk Hadis, H. Ş. 1388, s. 217.
  11. Tusi, Nasiri Ahlakı, İlmiyye-i İslamiyye, s. 80.
  12. Mahruzade, Tevekkül ve Tevessülün Sebebler ile İlişkisi (رابطه توکل و توسل به اسباب), s. 64.
  13. Mülk Suresi, 29. ayet; Yunus Suresi 84. ayet; Maide Suresi 34. ayet; Şura Suresi 36. ayet; Nahl Suresi 99. ayet; Enfal Suresi 2. ayet.
  14. Bkz: Al-i İmran Suresi, 122. ayet; Maide Suresi, 23. ayet; Tabatabai, El Mizan, H. 1417, c. 19, s. 188.
  15. Bkz: Al-i İmran suresi, 122 ve 160. ayet; Maide Suresi, 11. ayet; Tövbe Suresi, 51. ayet; İbrahim Suresi, 11. ayet; Tegabun Suresi, 13. ayet; Mücadele Suresi, 10. ayet.
  16. Bkz: Al-i İmran, 159. ayet.
  17. Bkz: Talak Suresi, 3. ayet.
  18. Bkz: Munteziri, Dirasat fi Vilayet El Fakih (دراسات في ولاية الفقيه), H. 1409, c. 2, s. 20, 721 ve 727; İmam Humeyni, Selasu Resail-Vilayetu'l Fakih (ثلاث رسائل ـ ولایة الفقیه), Bita, s. 41, Bir grup araştırmacı, Kur'an Aynasında Cihat, H. 1428, c. 1, s. 96; Allame Tabatabai, El Mizan fi Tefsiri'l Kur'an, H. 1417, c. 9, s. 99, 117, 306.
  19. Bkz: Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 2, s. 63-65; Meclisi, Biharu'l Envar, H. 1403, c. 68, s. 135, 138, 143, 147, 153.
  20. Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 2, s. 48.
  21. Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 2, s. 52.
  22. Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 1, s. 21.
  23. Kaşani, Menazilu's Sairin Şerhi, H. Ş. 1379, s. 94.
  24. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 220.
  25. Bkz: Gazali, İhya' Ulumu'd Din, H. 1406, c. 4, s. 278, 288; Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 408; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  26. Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 408; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  27. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  28. Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 408; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  29. Bkz: Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 408; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  30. Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 409; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  31. Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 409; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223.
  32. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 223, 224.
  33. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3, s. 223-224.
  34. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 229, 230.
  35. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 231, 232.
  36. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 231, 232.
  37. Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 232.
  38. Kuleyni, El Kafi, H. 1407, c. 2, s. 63-65.
  39. Temimi Amedi, Gureru'l Hikem ve Dereru'l Kelem (غرر الحکم و درر الکلم), H. Ş. 1366, s. 197.
  40. Enfal Suresi, 49. ayet.
  41. Gazali, İhya' Ulumu'd Din, H. 1406, c. 4, s. 260.
  42. Fıkhu'r Rıza, H. 1406, c. 1, s. 357.
  43. Gazali, İhya' Ulumu'd Din, H. 1406, c. 4, s. 282; Naraki, Cami'u's Saadat, H. 1383, c. 3 s. 226.
  44. Feyz Kaşani, el-Mehaccetü'l Beyza, İslami Yayın Ofisi, c. 7, s. 413.
  45. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, H. Ş. 1374, c. 10, s. 297.
  46. Tabersi, Mişkatü'l Envar, H. 1385, s. 319, 320.
  47. Mevlana, Mesnev-i Manevi, H. Ş. 1363, (Birinci Ofis) c. 1, s. 56-62.
  48. Mevlana, Mesnev-i Manevi, H. Ş. 1363, (Birinci Ofis) c. 1, s. 57.

Bibliyografya

  • İbni Fars, Ahmed bin Fars, Mu'cem Mekaisu'l Luga, Düzenleme: Abdusselam Muhammed Harun, Kum, Kum İlim Havzası İslami Tebliğler Ofisi, H. 1404.
  • El Fıkhu'l Mensub ile'l İmamu'r Rıza Aleyhisselam (الفقه المنسوب الی الامام الرضا علیه‌السلام), Meşhed, Alu'l Beyt Aleyhisselam Müessesesi, H. 1406.
  • İmam Humeyni, Seyyid Ruhullah, Kırk Hadis Şerhi, Tahran, İmam Humeyni'nin Eserlerini Düzenleme ve Yayınlama Müessesesi, H. Ş. 1388.
  • Temimi Amedi, Gureru'l Hikem ve Dareru'l Kelem Tasnifi, Düzenleme: Mustafa Dirayeti, Kum, Tebliğler Ofisi, H. Ş. 1366.
  • Hace Nasıruddin Tusi, Muhammed bin Muhammed, Tahran, İlmiyye-i İslamiyye, Bita
  • Bir Grup Araştırmacı, Kur'an Aynasında Cihad, Kum, Zemzem Hidayet, Birinci Baskı, H. 1428.
  • Humeyni, Seyyid Mustafa, Selasu Resail-Vilayetu'l Fakih, Tahran, İmam Humeyni'nin Eserlerini Düzenleme ve Yayınlama Müessesesi, Birinci Baskı, Bita.
  • Şairi, Muhammed bin Muhammed, Cami'u'l Ahbar, Necef, Haydariye Matbaası, Bita.
  • Şeyh Saduk, Muhammed bin Ali, Maaniyu'l Ahbar, Düzenleme: Ali Ekber Gaffari, Kum, İslami Yayınlar Ofisi (Kum İlim Havzası Müderrrisler Topluluğuna Bağlı), H. 1403.
  • Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, El Mizan fi Tefsiri'l Kur'an, Kum, Kum İlim Havzası Müderrrisler Topluluğu, H. 1417.
  • Tabersi, Ali bin Hüseyin, Mişkatu'l Envar fi Gureru'l Ahbar, Necef, El Mektebetu'l Haydariye, H. 1385/H. Ş. 1344/1965.
  • Allame Tabatabai, El Mizan, fi Tefsiri'l Kur'an, Kum, İslami Yayınlar, 5. Baskı, H. 1417.
  • Gazali, Muhammed bin Muhammed, İhya' Ulumu'd Din, Beyrut, Daru'l Kutubu'l İlmiyye, H. 1406/1986.
  • Feyz Kaşani, Muhammed bin Murtaza, El-Mehaccetü'l Beyza fi Tahzibu'l İhya, Düzenleme: Ali Ekber Gaffari, Kum, İslami Yayınlar Ofisi (Kum İlim Havzası Müderrrisler Topluluğuna Bağlı), Bita.
  • Kaşani, Molla Abdurrezzak, Menazilu's Sairin Şerhi Hace Abdullah Nasıri, Düzenleme: Ali Şirvani, Tahran, El Zehra, H. Ş. 1379.
  • Kuleyni, Muhammed bin Yakup, El Kafi, Düzenleme: Ali Ekber Gaffari ve Muhammed Ahundi, Tahran, Daru'l Kutubu'l İslamiyye, H. 1407.
  • Mahruzade, Tahire, Tevekkül ve Tevessülün Sebeplerle İlişkisi (رابطه توکل و توسل به اسباب), Name-i Came'e, Yıl: 13, Sayı: 115, H. Ş. 1394 Sonbahar.
  • Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu'l Envar, Beyrut, Darun İhya' Turasu'l Arabi (دار احیاء التراث العربی), H. 1403.
  • Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, Tahran, Daru'l Kutubu'l İslamiyye, H. Ş. 1374.
  • Mekarim Şirazi, Nasır, Kur'an'da Ahlak, İmam Ali bin Ebu Talib (a.s) Medresesi, H. Ş. 1377.
  • Munteziri Necef Abadi, Hüseyin Ali, Dirasat fi Vilayeti'l Fakih ve Fıkhi'l Devleti'l İslamiyye ( دراسات في ولاية الفقيه و فقه الدولة الإسلامية‌), Kum, Tefekkür Yayınları, 2. Baskı, H. 1409.
  • Mevlana, Celaleddin Muhammed bin Muhammed, Mesnev-i Manevi, Düzenleme: Reynold A. Nicholson, Nasrullah Purcevadi'nin Telaşlarıyla, Tahran, İlmi ve Kültürel Yayıncılık (انتشارات علمی و فرهنگی), H. Ş. 1363.
  • Naraki, Muhammed Mehdi, Cami'u's Saadat, Düzenleme: Seyyid Muhammed Kelanter, Necef, Necef Matbaası, H. 1383/1963.