Hz. Masume (s.a)

Öncelik: aa, kalite: c
linksiz
resimsiz
kategorisiz
infobox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Hz. Masume sayfasından yönlendirildi)
Hz. Masume (s.a)
Hz. Masume'nin (s.a) Türbesi, Kum
İsmiFatıma binti Musa (a.s)
LakaplarıMasume • Tahire • Hamide • Barre • Raşide • Takiye • Nakiye • Raziye • Merziye • Seyyide • Uhtu Rıza
Doğum TarihiH. 173, Zilkade'nin birinci günü
Doğum YeriMedine
Ölüm Tarihih. 201, 10 Rebiülahir
Baba Adıİmam Musa Kâzım (a.s)
Anne AdıNecme Hatun (s.a)
Ömrü28 yıl
TürbesiKum, İran

Hz. Fatıma Masume (Arapça: فاطمة المعصومة), İmam Kâzım’ın (a.s) kızı, Ehlibeyt ailesinin seçkin ve faziletli hanımefendisi, özel bir yücelik ve konuma sahip, Kum Şehri imamzadesidir.

Doğumu ve Nesebi

Eski kaynaklarda Hz. Masume’nin (s.a) doğum tarihi hakkında her hangi bir açıklama yapılmamış, ancak sonraki kaynaklarda doğum tarihinin hicretin 173. yılında ve Zilkade ayının birinci günü Medine’de olduğu belirtilmiştir.[1] Babası, Şiaların yedinci imamı, Hz. Musa b. Cafer’dir (a.s). Şeyh Müfid, İmam Kâzım’ın (a.s) kızları arasında adları "Fatıma Suğra" ve "Fatıma Kübra" olan iki kızın adını da zikretmektedir.[2]
İbn-i Cevzi, İmam Kâzım’ın (a.s) çocuklarını saydığında bu isimlere ilave olarak "Fatıma Vusta" ve "Uhra" isimlerini de saymıştır.[3] Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) annesi İmam Rıza’nın (a.s) da annesi olan Necme Hatun’dur.[4]

İsim ve Lakapları

"Masume", kendisinin en meşhur lakabıdır. Bu isim Hz. Ali b. Musa er-Rıza’dan (a.s) nakledilen bir rivayette geçmiştir. İmam Rıza (a.s) bu hadiste şöyle buyurmuştur: Her kim Masume’yi Kum’da ziyaret ederse, beni ziyaret etmiş gibi olur.[5] Aynı şekilde rivayet edildiğine göre hazret kendisini İmam Rıza’nın (a.s) kız kardeşi “Masume” olarak tanıtmıştır.[6] "Tahire", "Hamide", "Barre", "Raşide", "Takiye", "Nakiye", "Raziye", "Merziye", "Seyyide" ve "Uhtu Rıza" diğer lakaplarıdır.[7]
Ziyaretnamesinde ise, "Sıddıka" ve "Seyyidetü’n-Nisai’l Alemin" lakaplarına da işaret edilmiştir.[8] Hz. Masume (s.a) günümüzde Ehlibeytin Kerimesi olarak ünlenmiştir.

Karakteristik Özellikleri

Dini kaynak ve metinlerde nakledildiğine göre, Hz. Musa b. Cafer’in (a.s) çok sayıdaki çocuğu arasında İmam Rıza’dan (a.s) sonra hiç kimse Hz. Masume’nin (s.a) seviyesinde değildir.[9] Şeyh Abbas Kummi şöyle yazmaktadır: Musa b. Cafer’in (a.s) çocukları arasında en üstünleri "Masume" diye meşhur olan seyyide, celile ve azamet sahibi Fatıma’dır.[10] İmam Humeyni 44 beyitlik kasidesinde onu Hz. Zehra (s.a) ile mukayese etmiştir.[11]

İlmî Makamı

Hz. Masume’nin (s.a) ilmî makamı hakkında nakledildiğine göre, bir gün bir grup Şia, Medine’ye gelerek, sorularını sormak için Hz. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) mübarek evlerine gelirler. Ancak İmam (a.s) yolculuktadır. Bu yüzden Hz. Fatıma Masume (s.a) soruların yanıtını yazarak, onlara teslim eder. Onlar da cevaplarını alarak Medine’yi terk ederler; ancak şehir dışında İmam Kâzım’la (a.s) karşılaşırlar. Sonra İmam (a.s) sorulan soruları ve verilen yanıtı gördükten sonra üç kere şöyle buyurur: “Fedaha Ebuha” (Babası feda olsun) der.[12]

Evlilik Yapmaması

Yakubi’nin naklettiğine göre, İmam Musa b. Cafer (a.s) kızlarına evlilik yapmamalarını vasiyet etmiştir;[13] ancak bazıları bu haberin uydurma olduğunu dile getirerek, reddetmiştir.[14] İmam Kâzım’ın (a.s) vasiyetinde tüm çocuklarının İmam Rıza’dan (a.s) uzaklaştırılacağına vurgu yapılmış ve şöyle yer almıştır: Kızlarımdan hiçbirisini anneden olma kardeşleri, sultanlar veya amcaları kocaya vermemelidir; ancak Rıza’nın (a.s) görüş ve istişaresi ile olabilir. Eğer onun izni olmadan böyle bir girişimde bulunacak olurlarsa, Allah ve Resulullah’a (s.a.a) karşı gelmiş ve Allah’ın saltanatıyla çatışmaya girmiş olurlar. Zira o (İmam Rıza) kavminin izdivaç konusundaki maslahat ve çıkarlarını daha iyi bilmektedir. Dolayısıyla o, istediğini evlendirir ve istemediğini evlendirmez.[15]

Ancak daha titiz bir bakış açısıyla Hz. Masume’nin (s.a) evlenmemesinin sebebi şudur: Harun Reşit ve Me’mun’un zamanında İmam Kâzım (a.s) başta olmak üzere, Şialar ve Aleviler en acımasız baskı ve zulüm altında bulunmakta ve sosyal iletişimleri son derece kısıtlı olanaklara sahipti. Dolayısıyla Ehlibeyt hanedanı ile bırakın aile bağı kurmak, hatta hiç kimse Ehlibeyt (a.s) hanedanının yakınına yaklaşmaya bile cüret edememekteydi.

Kendisinden Nakledilen Hadisler

Hz. Fatıma Masume’den (s.a) ravi konumunda bazı hadisler nakledilmiştir. Örneğin: Gadir hadisi,[16] Menzilet hadisi,[17] Al-i Muhammed sevgisi,[18] İmam Ali (a.s) ve Şialarının makamı…[19]

İran’a Hicreti ve Kum’a Girişi

"Kum Tarihi" kitabının yazarı şöyle yazmaktadır: Hicretin 200. yılında Abbasi halifesi Me’mun, İmam Ali b. Musa er-Rıza’dan (a.s) kendisinin veliahdı olması için Medine’den Merv şehrine gelmesini talep etti. İmam Rıza’nın (a.s) kız kardeşi hicretin 201. yılında abisini görmek için Merv’e doğru yola çıktı.[20] Denildiğine göre Hz. Fatıma Masume (s.a) abisinden "Kendini yolculuk için hazırla"[21] diye bir mektup aldıktan sonra, kendi yakınları ve akrabaları ile birlikte İran’a doğru yola çıktı. İran’ın Save şehrine vardıklarında Ehlibeyt düşmanları ile aralarında şiddetli bir çatışma yaşandı. Bu çatışmada tüm kardeş ve kardeş çocukları şehadete erdi. Hz. Masume (s.a) tüm yakınlarının cenazelerini o şekilde görünce, ağır bir şekilde hastalandı.[22] Bu olaydan sonra, hadimine onu Kum’a götürmesi için emir verdi.[23]

Başka bir görüş ise, Hz. Masume’nin (s.a) hastalandığını duyan Al-i Sa’d hanedanının, onun huzuruna vararak, Kum’a davet etmek için karar aldıklarıdır. Bu meyanda, İmam Rıza’nın (a.s) ashabından Musa b. Hazrec öncülük etmiş ve Hz. Fatıma Masume’nin (s.a) yanına gitmiştir. Hz. Masume’nin (s.a) devesinin hörgücünden tutarak, Kum’a kadar getirmiş ve kendi evinde ona yer vermiştir.[24] Yeni kaynaklarda Hz. Masume’nin (s.a) Kum’a girişi 23 Rebiülevvel olarak belirtilmiştir.[25] Hz. Masume (s.a), Kum’da 17 gün kaldığı süre zarfında günlerini ibadet ve Allah’a raz-ı niyazla geçirdi. Günümüzde Hz. Masume’nin (s.a) Musa b. Hazrec’in evinde ibadetle geçirdiği yer Kum’da “Satiye” veya “Beytu’n-Nur” diye meşhurdur.[26]

Aşure günü Hazreti Masumenin türbesinin avlusunda yas alayı

Vefat

Hz. Masume’nin (s.a) doğum yıl dönümü hakkında eski kaynaklarda her hangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak yeni kaynaklarda vefat yıl dönümünün hicretin 201. yılında ve Rebiülahir ayının 10’unda 28 yaşında iken olduğu geçmektedir.[27] Bazıları ise, Rebiülahir ayının 12’sini belirtmiştir.[28] Şialar Hz. Masume’nin (s.a) naaşını kaldırmış ve Musa b. Hazrec’e ait "Babelan" adındaki bölgede defnetmişlerdir. Nakledildiğine göre, kabir hazır olduğunda Şialar kimin kabre inmesi gerektiği konusunda aralarında istişare etmeye başladılar. Sonunda "Kadir" adlı takvalı bir yaşlı adam konusunda aralarında anlaştılar. Yaşlı adamın peşi sıra gittiklerinde ansızın yüzleri kapalı iki atlı Rikzar tarafından gelerek, defin işlemlerine başladı. O iki kişi defin işlemleri bittikten sonra kimse ile bir kelime bile konuşmadan atlarına binerek, oradan uzaklaştılar.[29] Sonra Musa b. Hazrec kabrin üzerinde hasırdan bir gölgelik yaptı. İmam Cevad’ın (a.s) kızı Zeynep hicretin 256. yılında halasının kabrini ziyaret etmek için Kum’a bir yolculuk gerçekleştirdi. Bu ziyaretinde kabrin üzerine bir kubbe yaptırdı.[30]

Hazreti Masume'nin türbesine ait mozaik çini çalışması. İmam Rıza (a.s): Kim onu ​​(Hz. Mesûme) makamını bilerek ziyaret ederse, cennet onun içindir.

Kabrinin Ziyaret Fazileti

Ana Madde: Ziyaret

Hz. Masume’nin (s.a) ziyaretinin fazileti hakkında Masum İmamlardan (a.s) bazı hadisler nakledilmiştir. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Allah’ın bir haremi vardır ve orası Mekke’dir. Resulullah’ın (s.a.a) bir haremi vardır ve orası, Medine’dir. Müminlerin Emiri’nin (a.s) bir haremi vardır ve orası, Kufe’dir ve biz Ehlibeyt’in bir haremi vardır ve orası, Kum’dur".[31]

Başka bir rivayette ise, İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kum’da, benim çocuklarımdan adı “Fatıma binti Musa” olan birisi vefat edecek ve onun şefaati ile tüm Şialarımız cennete girecektir.[32] ve başka bir açıklamada onun ziyaret edilmesi cennetin eşdeğeri olarak bilinmiştir.[33]

İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen bir hadiste "Her kim onu ziyaret ederse, beni ziyaret etmiş olur"[34] buyurmuş ve başka bir yerde ise, şöyle buyurmuştur: “Cennet ondandır”[35] İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim halam Hz. Masume'yi (s.a) ilgi ve marifetle Kum’da ziyaret edecek olursa, cennet ehli olur.[36]-[37]

Ayetullah Cevadi Amuli:

“Hazreti Mesûme'nin ziyaretnamesinden, Ehl-i Beyt'in mübarek Kerime'sinin varlığının, Celile Peygamberler ve Evliyalar zincirinde, yani Nebiler ve Evliyalar silsilesinde olduğu anlaşılmaktadır. Yani Allah nebilerinin ve evliyalarının zinciri sona erdiğinde, sıra seçkin şahıslara ve İmamların özel sahabelerine geldi. Bu asil Ehl-i Beyt Kerimesi, İmamların (a.s) müritliği sayesinde o İlahi ilimlerin varisidir ve paklık, ilim, zühd, ibadet, bilgi, akılı elde etmiştir. .”

Cayegahe Hazret Masume ve luzume marufet be an. İsra portalı.

Hz. Masume'nin (s.a) Ziyaretnamesi

Ziyaretnamenin Türkçe Anlamı

Mukaddes mezarın yanına vardığında kabrin baş ucunda durup, kıbleye doğru yönel. 34 defa "Allah-u Ekber", 33 defa "Subhanallah", 33 defa da "Elhemdulillah" de ve sonra şu ziyaretnameyi oku:

“Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

“Selam olsun Allah’ın seçkin kulu Âdem’e; Selam olsun İbrahim Halilullah'a; Selam olsun Musa Kelimullah’a; Selam olsun İsa Ruhullah’a. Selam olsun sana ey Resulullah! Selam olsun sana ey Allah'ın en iyi yaratığı! Selam olsun sana ey Allah'ın seçkin kulu! Selam olsun sana ey Muhammed b. Abdullah, (ey) Peygamberlerin sonuncusu! Selam olsun sana ey Emir-ül Müminin Ali b. Ebi Talib, (ey) Resulullah'ın vasisi! Selam olsun sana ey alemlerin kadınlarının efendisi Fatıma! Selam olsun size ey Rahmet Peygamberinin torunları ve Cennet gençlerinin efendileri (Hasan ve Hüseyin)! Selam olsun sana ey ibadet edenlerin efendisi ve (ilahi nura) bakanların gözünün nuru Ali b. Hüseyn! Selam olsun sana ey Peygamber’den sonra ilmi yaran Muhammed b. Ali! Selam olsun sana ey doğru konuşan, iyi iş yapan ve emin olan Cafer b. Muhammed! Selam olsun sana ey tertemiz ve pak Musa b. Cafer! Selam olsun sana ey hakka rıza gösteren ve beğenilmiş olan Ali b. Musa! Selam olsun sana ey Takva sahibi Muhammed b. Ali! Selam olsun sana ey halis, hayır seven ve emin Ali b. Muhammed! Selam olsun sana ey Hasan b. Ali! Ve selam olsun ondan sonraki vasiye.

Allah'ım nurun, çırağın, velinin vasisi ve yaratıklarına hüccet olan İmam’a (Hz. Mehdi’ye) salat (ve selam) eyle.

Selam olsun sana ey Resulullah'ın kızı! Selam olsun sana ey Fatıma ve Hatice'nin kızı! Selam olsun sana ey Emir-ül Müminin (Ali’nin) kızı! Selam olsun sana ey Hasan ve Hüseyin'in kızı! Selam olsun sana ey Allah'ın velisinin kızı! Selam olsun sana ey Allah'ın velisinin bacısı! Selam olsun sana ey Allah'ın velisinin halası! Selam olsun sana ey Musa b. Cafer'in kızı! Allah'ın rahmeti, bereketi ve Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Allah-u Teala, cennette bizimle sizin aranızı buluştursun; bizi sizinle beraber haşr eylesin ve peygamberimizin havuzunun başına getirsin. Ali b. Ebu Talib'in eliyle ceddinizin kâsesinden bize su içirsin. Allah'ın selamı (hepinizin) üzerine olsun. Sizinle ilgili olarak bize sevinç ve kurtuluş göstersin. Bizi ve sizi ceddiniz Muhammed'in (s.a.a) zümresinde bir araya getirsin. Marifetinizi bizden almasın. Şüphesiz O'dur veli ve kadir (olan Allah).

Ben sizin sevginizle düşmanlarınızdan uzak durmak; (siz Ehlibeyt’in hakkını) inkâr etmemek; (bu konuda) tekebbür etmeden Allah'a teslim olmak (O’nun emirlerine) razı olarak; Muhammed'e (s.a.a) getirilen şeye yakin ederek; buna rıza göstermek yoluyla Allah’a yakınlık arıyor, bu vesileyle senin rızanı ve ahiret evinin saadetini (talep ediyorum.) Yâ Fatıma (Masume)! Cennette bana şefaat et. Şüphesiz Allah katında senin büyük bir makamın vardır. Allah'ım! Senden (ömrümü) saadetle sona erdirmeni ve içerisinde bulunduğum şeyi (iman ve diğer nimetlerini) benden almamanı istiyorum. Yüce Allah'ın gücü ve kudreti dışında hiçbir güç ve kuvvet yoktur. O büyüktür ve azametlidir.

Allah'ım! Dualarımızı ve ziyaretimizi keremin, izzetin, rahmetin ve affın hakkına kabul buyur. Muhammed’e ve Ehlibeytine sâlat ve selam eyle. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!”

Ziyaretnamenin Arapçası

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
السَّلامُ عَلَى آدَمَ صِفْوَةِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَى نُوحٍ نَبِيِّ اللَّهِ السَّلامُ عَلَى إِبْرَاهِيمَ خَلِيلِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَى مُوسَى كَلِيمِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَى عِيسَى رُوحِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا خَيْرَ خَلْقِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا صَفِيَّ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ خَاتَمَ النَّبِيِّينَ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ وَصِيَّ رَسُولِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا فَاطِمَةُ سَيِّدَةَ نِسَاءِ الْعَالَمِينَ السَّلامُ عَلَيْكُمَا يَا سِبْطَيْ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ وَ سَيِّدَيْ شَبَابِ أَهْلِ الْجَنَّةِ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا عَلِيَّ بْنَ الْحُسَيْنِ سَيِّدَ الْعَابِدِينَ وَ قُرَّةَ عَيْنِ النَّاظِرِينَ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدَ بْنَ عَلِيٍّ بَاقِرَ الْعِلْمِ بَعْدَ النَّبِيِّ ،

السَّلامُ عَلَيْكَ يَا جَعْفَرَ بْنَ مُحَمَّدٍ الصَّادِقَ الْبَارَّ الْأَمِينَ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا مُوسَى بْنَ جَعْفَرٍ الطَّاهِرَ الطُّهْرَ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا عَلِيَّ بْنَ مُوسَى الرِّضَا الْمُرْتَضَى السَّلامُ عَلَيْكَ يَا مُحَمَّدَ بْنَ عَلِيٍّ التَّقِيَّ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا عَلِيَّ بْنَ مُحَمَّدٍ النَّقِيَّ النَّاصِحَ الْأَمِينَ السَّلامُ عَلَيْكَ يَا حَسَنَ بْنَ عَلِيٍّ السَّلامُ عَلَى الْوَصِيِّ مِنْ بَعْدِهِ اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى نُورِكَ وَ سِرَاجِكَ وَ وَلِيِّ وَلِيِّكَ وَ وَصِيِّ وَصِيِّكَ وَ حُجَّتِكَ عَلَى خَلْقِكَ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ رَسُولِ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ فَاطِمَةَ وَ خَدِيجَةَ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ أَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ الْحَسَنِ وَ الْحُسَيْنِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ وَلِيِّ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا أُخْتَ وَلِيِّ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا عَمَّةَ وَلِيِّ اللَّهِ السَّلامُ عَلَيْكِ يَا بِنْتَ مُوسَى بْنِ جَعْفَرٍ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ ،

السَّلامُ عَلَيْكِ عَرَّفَ اللَّهُ بَيْنَنَا وَ بَيْنَكُمْ فِي الْجَنَّةِ وَ حَشَرَنَا فِي زُمْرَتِكُمْ وَ أَوْرَدَنَا حَوْضَ نَبِيِّكُمْ وَ سَقَانَا بِكَأْسِ جَدِّكُمْ مِنْ يَدِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ أَسْأَلُ اللَّهَ أَنْ يُرِيَنَا فِيكُمُ السُّرُورَ وَ الْفَرَجَ وَ أَنْ يَجْمَعَنَا وَ إِيَّاكُمْ فِي زُمْرَةِ جَدِّكُمْ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ آلِهِ وَ أَنْ لا يَسْلُبَنَا مَعْرِفَتَكُمْ إِنَّهُ وَلِيٌّ قَدِيرٌ أَتَقَرَّبُ إِلَى اللَّهِ بِحُبِّكُمْ وَ الْبَرَاءَةِ مِنْ أَعْدَائِكُمْ وَ التَّسْلِيمِ إِلَى اللَّهِ رَاضِيا بِهِ غَيْرَ مُنْكِرٍ وَ لا مُسْتَكْبِرٍ وَ عَلَى يَقِينِ مَا أَتَى بِهِ مُحَمَّدٌ وَ بِهِ رَاضٍ نَطْلُبُ بِذَلِكَ وَجْهَكَ يَا سَيِّدِي اللَّهُمَّ وَ رِضَاكَ وَ الدَّارَ الْآخِرَةِ يَا فَاطِمَةُ اشْفَعِي لِي فِي الْجَنَّةِ فَإِنَّ لَكِ عِنْدَ اللَّهِ شَأْنا مِنَ الشَّأْنِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ أَنْ تَخْتِمَ لِي بِالسَّعَادَةِ فَلا تَسْلُبْ مِنِّي مَا أَنَا فِيهِ وَ لا حَوْلَ وَ لا قُوَّةَ إِلا بِاللَّهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ اللَّهُمَّ اسْتَجِبْ لَنَا وَ تَقَبَّلْهُ بِكَرَمِكَ وَ عِزَّتِكَ وَ بِرَحْمَتِكَ وَ عَافِيَتِكَ وَ صَلَّى اللَّهُ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ أَجْمَعِينَ وَ سَلَّمَ تَسْلِيما يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.

Kaynakça

  1. Müstedrek Sefinetu’l Bihar, c. 8, s. 261.
  2. El-İrşat, c. 2, s. 244.
  3. Tezkiretü’l Havas, s. 315.
  4. Delailu’l İmamet, s. 309.
  5. Reyahinu’ş-Şerife, c. 5, s. 35.
  6. Daru’l İslam, c. 2, s. 170.
  7. Envaru’l Meşaşiin, c. 1, s. 211.
  8. Zubdetu’t-Tasanif, c. 6, s. 159.
  9. Tavarihu’n-Nebi Ve’l’al, s. 65.
  10. Münteha’l A’mal, c. 2, s. 378.
  11. Bonyad-ı Endişe-i İslami.
  12. Kerime-i Ehlibeyt, s. 63 ve 64, Keşfu’l Leali’den naklen.
  13. Tarih-i Yakubi, c. 3, s. 151.
  14. Hayatu’l İmam Musa b. Cafer, c. 2, s. 497.
  15. Kâfi, c. 1, s. 317.
  16. El-Gadir, c. 1, s. 107.
  17. El-Gadir, c. 1, s. 107.
  18. El-Avalim, c. 21, s. 354.
  19. Biharu’l Envar, c. 65, s. 76.
  20. El-Gadir, c. 1, s. 170.
  21. Men la Yahzuruhu’l Hatib, c. 4, s. 461.
  22. Kıyamu Saadat-ı Alevi, s. 160.
  23. Tarih-i Kum, s. 163.
  24. Biharu’l Envar, c. 48, s. 290.
  25. Hz. Masume (s.a), Fatıma-ı Dovvom, s. 111.
  26. Münteha’l A’mal, c. 2, s. 379.
  27. Encum Feruzan, s. 58; Gencine-i Asar-ı Kum, c. 1, s. 386.
  28. Müstedrek-i Sefinetu’l Bihar, s. 257.
  29. Tarih-i Kum, s. 166; Biharu’l Envar, c. 48, s. 290.
  30. Münteha’l A’mal, c. 2, s. 379.
  31. Biharu’l Envar, c. 48, s. 317.
  32. Müstedrek-i Sefinetü’l Bihar, s. 596; En-Nakz, s. 196.
  33. Biharu’l Envar, c. 57, s. 219.
  34. Reyahinu’ş-Şerife, c. 5, s. 35.
  35. Uyun-u Ahbari Rıza (a.s), c. 2, s. 271; Mecalisu’l Mü’minin, c. 1, s. 83.
  36. Kamilu’z-Ziyarat, s. 536, h. 827.
  37. Biharu’l Envar, c. 102, s. 266.

Bibliyografi

  • Namazi Şahrudi, Ali, Müstedrek-i Sefinetu’l Bihar, Kum, Müessese-i en-Neşru’l İslamiyye, 1419 h.k.
  • Şeyh Müfid, Muhammed b. Muhammed b. Numan, el-İrşat fi Marifeti Hücecüllah ale’l İbad, Beyrut, Daru’l Müfid, k. 1414.
  • Tabari, Muhammed b. Cerir, Delailu’l İmamet, Kum, 1413 h.k.
  • Mahallati, Zebihullah, Reyahinu’ş-Şerife, Tahran.
  • Nuri, Mirza Hüseyin Nuri, Daru’l İslam, Kum.
  • Katuziyan, Muhammed Ali b. Hüseyin, Envaru’l Meşeşiin, taş baskı, Tahran.
  • Hansari, Mevla Haydar, Zubdetu İttisanif, Kum, 1415 h.k.
  • Tusteri, Muhammed Taki, Tavarihu’n-Nebi ve’l A’l, Tahran, 1391 h.k.
  • Kummi, Şeyh Abbas, Münteha’l A’mal fi Tevarihi’n-Nebi ve’l A’l, Kum, Camie Müderrisin, 1422 h.k.
  • Mehdi Pur, Ali Ekber, Kerime-i Ehlibeyt, Kum.
  • Yakubi, İbn-i Vazıh Ahbari, Tarih-i Yakubi, Necef, 1384 h.k.
  • Kureş, Bakır Şerif, Hayatu’l İmam Musa b. Cafer (a.s), Beyrut, Daru’l Belağa, 1413 h.k.
  • Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kâfi, Tahran, Daru’l Kutubu’l İslamiyye, 1363 h.ş.
  • Emini, Allame Abdu’l Hüseyin, el-Gadir, tercüme: Bir grup yazar, Tahran, Bonyad-ı Bi’set.
  • Bahrani, Şeyh Abdullah, Avalim, Kum, 1409 h.k.
  • Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Beyrut, Daru İhyau’t-Turasu’l Arabi, 1403 h.k.
  • Dâhil b. Seyyid, Seyyid Hüseyin, Men la Yahzuruhu’l Hatib, Beyrut, 1412 h.k.
  • Teşeyyüd, Ali Ekber, Kıyamı Saadat Alevi, Tahran, 1331 h.ş.
  • Nasır eş-Şeriat, Muhammed Hüseyin, Tarih-i Kum, Allame Tabatabai, 1383 h.ş.
  • Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali b. Babaveyh, Uyun-u Ahbari er-Rıza, Beyrut, Müessese-i el-A’lemi, 1404 h.k.
  • Şuşteri, Gazi Nurullah, Mecalisu’l Mümiminin, Tahran.
  • Kazvini Razi, Abdulcelil, en-Nakz, Tahran, 1358 h.ş.