Hablullah

wikishia sitesinden

Hablullah (Arapça: حَبْل‌ُالله) (Allah'ın ipi anlamına gelir), İ'tisâm Ayetinde geçen bir Kur'an ifadesidir. Allah bu ayette Müslümanlara Hablullah'a tutunmalarını ve dağılmamalarını emretmektedir.[1]

Tefsirü'l-Ayyaşi, Ehlibeyt veya İmam Ali'nin (a.s) Hablullah'ın örneği olarak tanıtıldığına dair hadisler nakletmiştir.[2] Allame Tebatebayi de «... وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا» (Toptan Allah'ın ipine sarılın da ayrılmayın.) ayetinde Hablullah'tan kastedilenin Kur'an ve Peygamber (s.a.a) olduğuna inanmaktadır. O, ayrıca Âl-İ İmran Suresi'nin 101. ayetindeki «... و مَنْ یَعْتَصم بالله» (Kim Allah'a sarılırsa)[3] ifadesinin anlamını, İlahi Ayetlere ve Peygamber Efendimiz'e (s.a.a) (kitaba ve sünnete) sarılmak değerlendirmiştir.[4] Ed-Dürrü'l-Mensur (sünni alimlerden Süyûtî'nin (ö. 911 h.k) eseri) tefsirinde de cemaatin, Kur'an'ın, Peygamber İtretinin, namazın, ahitin ve Allah'a itaatin Hablullah örnekleri arasında yer aldığına dair rivayetler bulunmaktadır.[5] El-Minar tefsiri (ehl-i sünnet tefsirlerinden) Hablullah'ı Emr-i Bi'l Ma'rûf Ve Nehy-i Anil Münker şeklinde yorumlamıştır.[6]

Fazl bin Hasan Tabersi'ye (ö. 548 h.k) göre müfessirler Hablullah hakkında farklı görüşlere sahiptir. Bazıları onu Kur'an, bazıları İslam dini, bazı rivayetler de onu Peygamber'in Ehlibeyti olarak kabul eder. Tabersi, Hablullah'ın tüm bu anlamları taşıdığına inanmaktadır. Bu görüşünü teyit etmek için Kur'an ile Ehlibeyt'in (a.s) iki ip olarak tanıtıldığı Sakaleyn Hadisini zikretmiştir. Onun alıntısında Sakaleyn kelimesi yerine Hableyn terimi kullanılmış.[7]

Ayetullah Mekarim Şirazi'ye göre: Hablullah için önerilen olasılıklar birbirinden farklı değildir, çünkü ilahi sicimin anlamı, Allah'la iletişim kuran her türlü araçtır. Bu bağlantı Kur'an'la da olabilir, Peygamber Efendimiz'le (s.a.a) de olabilir, Ehlibeyt'le de veya başka şeylerle de yapılabilir.[8] O, ayrıca Hablullah'ın, insanın cehalet karanlığından kurtulmak için cehalet kuyusundan çıkmak için bir rehbere veya bir ipe ihtiyacı olduğu konusuna işaret ettiğine inanmaktadır.[9]

Kaynakça

  1. Âl-İ İmran Suresi, 103. ayet.
  2. Ayyaşi, Tefsir-i Ayyaşi, 1380 H., cilt.1, s.194.
  3. Kur'an Tercümesi, KadriÇelık
  4. Tebatebayi, El-Mizan, 1393 h.k, cilt.3, s.369.
  5. Süyûtî, Ed-Dürrü'l-Mensur, Dar el-Fikr, cilt 2, s. 284-288.
  6. Reşid Rıza, Tefsir el-Kur'an el-Hekim, 1990, cilt.4, s.39.
  7. Tabersi, Mecmau'l-Beyan, Dar el-Ma'rife, cilt 2, s.805.
  8. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nimune, 1373-1374 h.ş, cilt 3, s.29.
  9. Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nimune, 1373-1374 h.ş, cilt 3, s.32.

Bibliyografi

  • Reşid Rıza, Muhammed, Tefsir el-Kur'an el-Hekim (Tefsir el-Minar), el-Mısıriyye, 1990.
  • Süyûtî, Abdur Rahman bin Ebi Bekr, Ed-Dürrü'l-Mensur, Beyrut, Dar el-Fikr, Bita.
  • Tebatebayi, Seyyid Muhammed Huseyin, El-Mizan fi Tefsir El-Kur'an, Beyrut, El-Alami Yayınevi, üçüncü baskı, 1393 h.k.
  • Tabersi, Fazl bin Hasan, Mecmau'l-Beyan fi Tefsir el-Kur'an, Dar el-Marife, Bita.
  • Ayyaşi, Muhammad Bin Mesud, Tefsir-i Ayyaşi, editör: Seyyid Haşim Resuli Mehellati, Tahran, El-Mataba El-İlmiyye, ilk baskı, 1380 h.k.
  • Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nur, Tahran, Dar el-Kitab el-İslamiye, 1373-1374 h.ş.