Sıla-ı Rahim

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Akrabalık bağı sayfasından yönlendirildi)
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Biz, ömrü uzatmak için sıla-ı rahimden başka bir şey bilmiyoruz. Bazen birinin üç yıllık ömrü kalır ama sıla-i rahim yerine getirdiğinden, Allah ona otuz yıl daha ekler ve toplamda otuz üç yıl olur. Bazen de birinin otuz üç yıllık ömrü kalmasına ragmen, sıla-ı rahmi terk ettiğinden Allah, onu üç yıla indirir.”

Sıla-i rahim (Arapça: صلة الرحم), akrabalarla ilişki, görüşme ve onlara yardım etme anlamında kullanılan İslami fıkıh ve ahlak terimidir. Kur’an ve hadisler, sıla-ı rahme çokça vurgu yapmıştır. Kur’an-ı Kerim, sıla-ı rahim bağını koparanları “zarar ve ziyana uğrayanlar”[1] ve “lanetlenmişler”[2] olarak tanıtmıştır. Hadislerde ise, sıla-ı rahim imandan sonraki en üstün amel, kıyametin ilk konuşanı, müminin en üstün hasleti ve ömrün uzamasındaki en üstün faktör olarak belirtilmiştir. Hadisi kutside, sıla-ı rahmin Allah’ın rahmetinden alındığını ve dolayısıyla bu bağı koparanların Allah’ın rahmetinden mahrum kalacaklarının altı çizilmiştir.

Sıla-ı rahmin bir kısmı farz ve bir kısmı müstahap olmak üzere farklı aşamaları vardır. Bazı yerlerde sıla-ı rahme (akrabalara) yardım ve mali iyilikte bulunmak da farzdır. Sıla-ı rahmin mukabilinde akrabalarla lazım olan ilişki ve irtibatın kesilmesi günah-ı kebireden (büyük günahlardan) sayılmakta ve bunun için “kat-i rahim” tabiri kullanılmaktadır. Kat-i rahim, kötü huylu, geçimsiz ve günahkâr akrabalarla da caiz değildir.

Etimoloji

Sıla-ı rahim, “sıla” ve “rahim” sözcüklerinden teşkil olmuştur. “Sıla”, iki şeyin birleşmesi ve kavuşması anlamında “vasıl” kökünden gelir.[3] “Rahim”, bebeğin anne karnındaki yeri olan “dölyatağı”[4] ve “gebelik organı” anlamındadır.[5]

Sıla-ı rahim, terimde akrabalarla ilişki, görüşme ve onlara yardım etmek anlamındadır.[6]-[7] Bu terim, hediye, izdivaç ve mahkemede tanıklıkta bulunmak gibi, fıkıhtaki farklı baplarda da kullanılmaktadır.

Allah-u Teâlâ’nın “rahman” ve “rahim” gibi bazı sıfatları da “rahim/rahime”le hem lügatte ve hem de hakikatte aynı köktendir. Allah azze ve celle Kutsi hadiste şöyle buyurmuştur: “Ben, rahman Allah’ım; rahmi (akrabalığı) ben yarattım; ona kendi ismimden bir isim verdim. Dolayısıyla her kim sıla-ı rahimde bulunursa, onu kendi rahmetime alırım ve her kim kat-i rahim ederse, onu kendi rahmetimden uzak ederim.”[Not 1][8] Başka bir hadiste kıyamet günü kabrinden çıkan herkes şöyle bir talepte bulunacaktır: ‘Rabbim! Bana rahmet et.’ Ona cevap olarak şöyle söylenecektir: ‘Dünyada her ne kadar rahmet (merhamet) ve cömertlikte bulunduysan, bugün (o oranda) Hakk’ın rahmet ve lütfundan yararlanacaksın.”[Not 2][9]

Kur'an-ı Kerim


“Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.”
Muhammed, 22-23

Ayetlerde

Kur’an’ın bir çok ayetinde akrabalara hürmet, saygı ve mali yardımda bulunmak göze çarpmaktadır: - “Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.” (Nisa suresi, 1) - “Anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın; insanlara güzel söz söyleyin.” (Bakara, 83) - “İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler, akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç (hicret) edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır; çok merhametlidir.” (Nur Suresi, 22) ve daha bir çok ayet.[Not 3][10]-[11]-[12]-[13]-[14]
Bir konunun Kur’an’da tekrar edilmesi onun önemini göstermektedir. Allah-u Teâlâ bu ayetlerde rahimlerle (akrabalarla) ilişki ve bağa emirde bulunmuş ve kıyamette insanların bu konu hakkında sorguya çekilecekleri açıklanmıştır. Rahmi koparanların da lanete uğradıklarını ve onların göz ve kulaklarının hakikatleri idrak etmekten menedileceklerine dair tehditte bulunulmuştur.

Kur’an’da anne ve babanın tüm akrabalar arasında çok özel bir yerinin olduğu görülmektedir. Allah azze ve celle, Allah’a iman ve kulluktan sonra anne ve babaya iyilikte bulunmayı emretmektedir: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «of!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsra Suresi, 23)[15]

Hadislerde

Hadislerde ve Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) siretinde (siretin çoğulu olan siyer, sözlükte "tavır, hareket, hayat tarzı, vaziyet, hal, ahlak, biyografi ve hayat hikâyesi anlamlarına gelmektedir.) akrabalara yardım etmek, korumak, desteklemek ve sevgi göstermeğe olağanüstü bir önem verildiği açıkça görülmektedir. Buna karşın akrabalık bağının koparılması şiddetle nehyedilmiş ve bunun, kişi ve toplumun[16] Allah’ın rahmet ve lütfundan uzaklaşmasına neden olacağı belirtilmiştir. Allah-u Teâlâ açısından sıla-ı rahim o kadar önemlidir ki fasıkların akraba ve yakınları ile güzel ilişkiler kurması, onların rızıklarının artmasına ve buna karşın namaz ve oruç ehli olmalarına ragmen, sıla-ı rahimde bulunmayanların ahirette azaba uğramalarının yanı sıra, bu kişilerin hem rızıklarından kısılacağı ve hem de ömürlerinin kısalacağı belirtilmiştir.[17] Allame Meclisi, bu konu hakkında “Biharu’l-Envar” kitabının 71. cildinin “sıla-ı rahim” babında 110 hadis, anne-baba ve çocuk hakları babında 102 hadis bir araya getirmiştir.

Manevi Yakınlar ve Rahimler

Hadislerde anne ve babanın akrabaları ile ilişkiler ve irtibat tavsiye edildiği gibi, Ra’d Suresinin 21. ayetinde sıla ve bağ kapsamı genişletilerek, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’ini (a.s) de kapsamıştır. Nitekim Hz. Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ve Ali, bu ümmetin babalarıyız.”[18]

Dini kaynaklar, din âlimleri ile sıla (vuslat, birliktelik) ve ilişkiye de tavsiyede bulunmuş ve bu ilişki için çok sevap ve mükâfatlar verileceği beyan edilmiştir.[Not 4] Bir sonraki sıralamada din kardeşleri ile sıla ve birlikteliğe değinilmiştir: “Müminler ancak kardeştirler.”[19] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminler birbirlerinin kardeşi ve bir anne-babanın çocuklarıdırlar. Onlardan birisi rahatsız olursa, diğerleri onun için geceyi uyumayarak geçirir.”[20]

Sıla-ı Rahmin Etki ve Eserleri

Sıla-ı rahim’in, bir kısmı dünyada ve bir kısmı da ahirette olmak üzere bir takım sonuçları vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

  • Allah’ın sevgisi [21]
  • Allah’ın destek ve yardımı[22]
  • Akıbetin hayırlı olması[23]
  • Kötü olayların yaşanmasının önünün alınması[24]
  • Belaların defedilmesi[25]
  • Kıyamet hesabının kolay geçmesi[26]
  • Sırat köprüsünden kolay geçilmesi[27]
  • Günahların önlenmesi[28]
  • Günahların kefareti[29]
  • Nimetlerin muhafaza edilmesi[30]
  • Cennetlik olmak[31]
  • Amel ve ibadetlerin temizlenmesi[32]
  • Yoksulluğun bertaraf edilmesi ve rızkın artması[33]-[34]
  • Hacet ve dileklerin kabul olması[35]
  • Refah ve rahatlığın zekâtı[36]
  • Kinlerin ortadan kaldırılıp, giderilmesi[37]
  • Dünyada hızlı mükâfatlar[38]
  • Kamil sıla-ı rahim durumunda 100 şehidin sevabının verilmesi[39]
  • Güzel ahlak[40]
  • Bağış ve cömertlik[41]
  • Ruh ve canın huzur ve sevinci[42]
  • Ömrün uzamasındaki en etkili faktör[43]-[44]
  • Yaşam koşullarının gelişmesi[45]
  • Kolay ölüm.[46]

Akraba Bağını Koparmanın Sonuçları

Akrabalık bağının koparılması büyük günahlardandır. Kur’an ve hadislerde şiddetle nehyedilmiş ve Allah’a şirk koşulma sıralamasında zikredilmiştir.[47] Sonuçlarından bazıları şunlardır:

  • Allah’ın laneti[48]
  • Hızlı dünyevi cezalandırmalar[49]
  • Cennetten uzak durulması[50]
  • Sair işlerin faydalı olmaması[51]
  • Rahmet meleklerinin yardım etmemesi[52]
  • Sosyal servet ve malın kötü ve çirkin ellerde olması[53]
  • Birey ve çevresindekilerin ilahi rahmetten mahrum kalması.[54]

Akrabaların Sınır ve Hududu

Akrabalık iki türlüdür:

  • Nesebi akrabalık: Kan ve rahim birlikteliği yoluyla oluşmaktadır. Örneğin, baba, anne, çocuk, erkek kardeş, kız kardeş, amca, dayı, hala, teyze, büyük baba, büyük anne ve bütün bunların çocukları nesebi akraba ve yakınlardır; aynı zamanda onların her biri için rahim tabiri kullanılmaktadır.[55]
  • Sebebi akrabalık: Evlilik yoluyla meydana gelmektedir. Örneğin, karı ve koca arasındaki akrabalık ve iki tarafın akrabaları.

Kendisiyle ilişki ve irtibatın vacip olduğu akrabalardan birine hediye verilmesi durumunda, sonradan geri alınmasının caiz olmadığı akrabalar nesebi akrabalardır ve her ne kadar vasıtayla olursa olsun, bu böyledir (örneğin kız kardeşi, erkek kardeşi veya onun çocuğu yada çocuğunun çocuğu olsa dahi). İrtibat ve ilişki bağının vacip olduğu akrabaların mısdak ve ölçütü hakkında farklı görüşler vardır.[56]

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Sırat köprüsünün iki tarafında emanet ve sıla-ı rahim vardır. O halde kim insanların emanetine hıyanet etmez ve akrabalarına güzelce davranırsa, ondan kolaylıkla geçecek ve cennete girecektir. Ama eğer emanete hıyanet eder ve sıla-ı rahmi keserse, hiçbir amel ona fayda sağlamaz ve (cehennem) ateşine atılır.”

Sıla-ı Rahmin Aşamaları

Sıla-ı rahmin bir kısmı farz,[57] bir kısmı müstahap olmak üzere farklı aşamaları vardır. Akrabalık bağında yakınlık ve uzaklık bu hükümde etkilidir. Selamlaşmak, hal-hatır sormak, gidiş-geliş, onlara sahip çıkmak, mali veya fiziksel yardım (hastaya hemşirelik ve refakatçilik gibi)[58] ve onların haysiyet ve onurlarının korunması bu hükmün aşamalarındandır. Akrabalık bağını koparmanın da bazı aşamaları vardır. Dindarların gelenek ve örfünde sıla-ı rahmin ölçütü olarak kabul gören her amel ve davranış -öyle ki sıla-ı rahim yapılmaması halinde kişinin akrabalık bağını kopardığı ifade edilen her amel ve davranış din ve şeriat açısından vacip olur.[59]-[60]-[61]

Bazı taklit merci ve müçtehitler açısından, eğer bazı akraba ve yakınların evlerine gidip gelmek, onların rahatsız olmalarına ve hatta evlerine gittiğimizden dolayı hakarete uğramamız söz konusu olsa bile, sıla-ı rahim vazifemiz ortadan kalkmamaktadır. Bu durumda ilişkimizi korumalı, böyle olayların yaşanmaması için yeni yöntem ve metotlar denenmelidir. Örneğin bu kişilerin evlerine gitmek yerine telefonla (ve çeşitli mesajlaşma yollarıyla) hal ve hatırlarını sorabilir ve hatta dolaylı olarak onlara ilgimizi gösterebilir; başkaları aracılığı ile onların hal ve hatırlarını sorabilir ve dolaylı olarak onlara yardım edebiliriz. Bu, ister mali yardım olsun veya ister başkalarının yanında onları savunmakla olsun… her ne olursa olsun, akrabalara bir yabancı gibi davranmamak gerekir. Kırıcılık, nezaketsizlik ve densizliklerine ragmen, her yerde ve mümkün olan her şekilde onlarla olan bağ ve ilişkimizi göstermeliyiz.[62]-[63]

Mali Açıdan Sıla-ı Rahim

Akrabalık ilişkisinde önemli olan şey, bağlılık ruhu ve onlara olan ilgidir. Bu şekilde karşılıklı yardımlaşarak birbirlerinin duygusal ve ekonomik desteklerinden yararlanmaları gerekir.[64] Akraba ve yakınların sorunlarına kayıtsız kalmak ve onların sorunlarını düşünüp kavrayamamak, bir tür sıla-ı rahme riayet etmemek ve kat-i rahim sayılmaktadır. Mali sorumluluklar konusunda da yakınların öncelikli olduğu belirtilmiştir. Kur’an-ı Kerim, yakınlara yardım etmeyi mali haklardan saymaktadır. Yakınlara yardım konusu gündeme geldiğinde, onu bir hak olarak zikretmiş ve şöyle buyurmuştur: “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver” (İsra, 26) İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah tarafından bir servete sahip olursa, onunla kendi akrabalarına sahip çıksın.”[65]

Günahkârlarla Sıla-ı Rahim

İnsanın akraba ve yakınlarından birisi günah ehli ve dini konulara kayıtsız biri ise, ilk olarak ona emri bil maruf (iyiliği emretmek) ve nehyi anil münkerde (kötülükten sakındırmak) bulunmak gerekir. Eğer bunun bir faydası olmazsa, ilişkimizi koparmanın onun günahtan uzak kalmasına neden olacağına ihtimal verecek olursak, o zaman onunla kat-i rahim yapabilir ve ilişkimizi koparabiliriz. Bunun dışında onunla kat-i rahimde bulunmak caiz değildir.[66]

Sıla-ı Rahimdeki Tek İstisna

İslam dini, İslam düşmanlığı yapan kâfir ve müşrik akraba ve yakınlarla sıla-ı rahim yapılmasını tavsiye etmemiştir. Kur’an bu konu hakkında şöyle buyurmuştur: “Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, yakınları da olsalar Allah'a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ve ne de müminlere.”[67] Açıktır ki af dilemek ve dua etmek sıla-ı rahimden sayılmaktadır.

Tövbe suresinde, Hz. İbrahim (a.s) amcası için istiğfar etmiş ve sıla-ı rahmin şartlarından birini yerine getirmiştir; ancak onun Allah’ın düşmanı olduğunu anladıktan sonra, ondan uzak olduğunu açıklamış ve kat-i rahimde bulunmuştur.[68]

İslam’ın Sıla-ı Rahmi Tekit Etmesinin Felsefesi

Hz. Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Her kim akrabaları için mal veya canıyla koşturursa, Allah azze ve celle, ona yüz şehidin mükâfatını verir.”

İslam’ın akrabalık bağının korunmasına bu kadar tekitte bulunmasının nedeni, ister ekonomik açıdan, ister askeri açıdan ve isterse manevi ve ahlaki yönden olsun, her zaman büyük bir toplumun modifikasyon, geliştirme, ilerleme, tekâmül ve azametini sağlamak için onun küçük birimlerinden başlamak gerekmektedir. Tüm küçük birimlerin gelişim ve güçlenmesinin ardından, büyük bir toplum kendiliğinden değişime uğrayacak ve ıslah olacaktır. Genellikle insanların yardım, destek ve ihtişam bahşetmekten uzak durmadıkları, bu doğrultuda birimlerin ıslahına yönelik talimatta bulunulmuştur; sıla-ı rahimde Allah, damar ve derilerinde akmakta olan aynı kanları ve bir ailenin bireyleri olan kişilerin bünyelerinin güçlendirilmesini tavsiye etmektedir. Açıktır ki küçük akraba toplumları güçlendiğinde, onların büyük toplulukları toplumda ihtişam ve azamet bulur. Muhtemelen sıla-ı rahmin şehirleri bayındır ettiğini ileri süren hadis bu manaya işaret etmektedir.[69]

Hz. Fatıma’nın (s.a) ünlü hutbesinde sıla-ı rahmin vacip olma illeti, soy ve neslin artmasına bağlanmıştır.[70] İlişki ve akraba desteklerinin zayıfladığı günümüzde, doğurganlık oranı da azalmıştır.

Ahlaki açıdan da birey, her ne kadar aile hududunda olurak, kendisinin samimi ve özverili bir şekilde sevenlerin olduğunu görürse, gelişir ve büyür. Başkalarına sevgi beslemenin alıştırma ve pratiğini birinci adımda kendi yakınlarına, ikinci adımda din kardeşlerine ve üçüncü adımda başka insanlara yapmış olacak; kendinden geçme, fedakârlık ve daha bir çok ahlaki erdemler, bireyin vücudunda daha belirgin olacaktır. Bazı doktorlara göre, akraba, kavim ve dostları ziyaret etmek, duygusal ve insan ilişkilerinin diriltilmesine neden olmakta; psikolojik ve davranışsal açıdan da insanın sinir mekanizmasına şaşırtıcı bir şekilde etki etmekte ve bedende “Kortizon 2” denilen bir hormon salgılamaktadır. Bu da ömrün uzamasına, sağlık ve stresin azalmasına neden olmaktadır.[71]

Modern Yaşamda Sıla-ı Rahim

Adamın biri Hz. Resulullah’a (s.a.a) ‘Allah katında en kötü amel hangisidir?’ diye sorunca, Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurdu: “Allah’a şirk koşmak.” “Şirkten sonra hangi günahtır?” diye sorunca, Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurdu: “Sıla-ı rahmi kesmek…”

Kâfi, c. 5, s. 58.

Akrabalar arasındaki güçlü ilişki, hakikatte küçük ailelere yardım ve onları desteklemektir; zira her bir fert, evlilik ve aile kurmakla kendi ailesinin sosyal, duygusal ve mali desteğinden müstağni olmamaktadır. Gerçekte sıla-ı rahim, aile bireylerinin tüm yönlerden desteklenmesi ve nihayetinde toplumun sağlık, selamet ve emniyetine yardım etmek demektir.

Aileler, geçmişte genellikle geniş bir aile idi; birkaç nesil birbirleriyle ve birbirlerine yakın bir şekilde yaşamaktaydılar. Günümüzde ise, sosyal ve ekonomik değişiklikler nedeniyle geniş ailenin önem ve yaygınlığı yitirilmiş, karı-koca ve muhtemelen bir veya birkaç çocuktan teşkil olan ve endüstriyel yeni toplumla da uyumlu olan çekirdek aileler onun yerini almıştır.

Çağımızda, şehirleşmenin yaygınlaşması ve mesafelerin artmasıyla doğal olarak çekirdek ailelerin sınırlanması ve geniş ailelerin ortadan kalkmasına neden olmuş; akraba ilişkileri de geçmiş döneme atıfla daha da zayıflamıştır. Televizyon, internet, tablet, cep telefonu gibi gereçler, insanları fiziki olarak bir arada olsalar da birbirlerinden uzak atmosferlere sürmektedir.

Batıdaki akraba ilişkileri, bireyci düşüncelerin varlığından dolayı, değersiz ve bazen de değer karşıtı olarak algılanmaktadır. Çocuklar, ergenlik çağına girdikten sonra anne ve babadan ayrılmaktadır; bu ayrılık, ilişkilerin soğuk olmasına ve hatta içlerinden birisinin ölmesi durumunda, diğerlerinin üzülmemesini bile mümkün kılmaktadır.

Huzurevleri, yetiştirme yurtları ve hatta kreşlerin bu denli artmasının nedeni, bu tür ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Böyle duygusuz ortamlarda büyüyüp, eğitim alan insanlarla birlikte, hergün cinayet ve fuhuş da artmaktadır.[72]

Sıla-i Rahim Hakkında Hadisler

  • İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dindarların kendileriyle tanındığı bir takım alametleri vardır: “Doğru sözlülük, emanete riayet etmek, sözüne bağlı olmak, sıla-i rahimde bulunmak, zayıflara merhamet etmek, kadınlara az karışmak, iyilik etmek, güler yüzlü olmak, sabır ve tahammül etmek, ilme ve insanı Allah’a yaklaştıran şeye tabi olmak! Ne mutlu bunlara ve güzel akıbetlerine!”
  • İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sıla-i rahim ve iyilikte bulunmak, hesap işini kolaylaştırır ve insanı günahlardan korur.”
  • İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim ölümünün ertelenmesini ve rızkının çoğalmasını dilerse, sıla-i rahimde bulunsun.”
  • Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetin hazırda olanlarına ve burada olmayanlarına, kıyamete kadar erkeklerin bellerinde ve kadınların rahimlerinde olanlara, akrabaları bir yıllık yol miktarınca uzakta da olsa sıla-i rahimde bulunmalarını tavsiye ediyorum. Zira sıla-i rahim dinin bir parçasıdır.”
  • İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En çirkin günah, akrabalık ilişkisini kesmek ve anne babasına eziyet etmektir.”
  • Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aralarında akrabasından kopan birinin olduğu topluluğa rahmet inmez.”
  • İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer bir su içmekle de olsa, akrabalarınızla sıla-i rahimde bulunun. En iyi sıla-i rahim, akrabalara eziyet etmemektir.”

Okuma Kaynakları

Camiu’s-Saadet”, “Mi’racu’s-Saadet”, “Kalbi Selim”… gibi ahlak kitaplarında “Sıla-ı Rahim” diye bölümler vardır. Bu konuyu doğrudan ele alan kitaplar da yazılmıştır. Onlardan bazıları şunlardır:

  • Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, telif: Seyyid Hasan Tahiri Hurremabadi.
  • Sıla-ı Rahim der İslam, telif: Mahmut Ergani Hairi.
  • Adab-ı Muaşeret ba Hişavendan, telif: Mahmut Ergani Hairi.

Kaynakça

  1. “Onlar öyle (fâsıklar) ki, Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler; yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır.” Bakara, 27.
  2. “Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” Muhammed, 22-23.
  3. Lügatname-i Dehhuda, c. 7, s. 10519.
  4. Lügatname-i Dehhuda, c. 14, s. 20572.
  5. Müstedrek-i Sefine-i Bihar, c. 4, s. 112.
  6. Lügatname-i Dehhuda, c. 7, s. 10519.
  7. Tahiri Hurremabadi, Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, s. 12.
  8. Biharu’l-Envar, c. 47, s. 187.
  9. Biharu’l-Envar, c. 7, s. 121, h. 63.
  10. Nisa, 36.
  11. “Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir. Allah'ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (vâris olmağa) daha uygundur. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir.” Enfal, 75.
  12. “Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitapta yazılmış bulunmaktadır.” Ahzab, 6.
  13. “Demek, 'iş başına gelip yönetimi ele alırsanız' hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.” Muhammed, 22-23.
  14. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” Bakara, 215.
  15. Bu konuda ayrıca Bkz. Ra’d, 21, 22, 23, 24; En’am, 151; Bakara, 177; Nisa, 8; Mücadele, 22.
  16. “Sıla-ı rahmi kesen kavme rahmet inmez.” Müstedreku’l-Vesail, c. 15, s. 184.
  17. Biharu’l-Envar, c. 71, s. 135, h. 88 ve s. 138, s. 107.
  18. Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 1, s. 91.
  19. Hucurat, 10.
  20. Kâfi, c. 2, s. 165.
  21. Hz. Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim benim için bir şeye garanti verirse, ben onun için dört şey garanti veririm: ‘Sıla-ı rahim ederse, Allah onu sever; rızkını arttırır; ömrünü uzun eder ve vaat ettiği cennetine alır.” Biharu’l-Envar, c. 74, s. 93.
  22. “Adamın biri Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vararak, şöyle arz etti: “Ey Allah’ın Resulü! Kendisine gelip gittiğim bir akrabam var ama onlar bana eziyet ediyor. Bu yüzden onları terk etmek istiyorum.” Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu takdirde Allah hepinizi terk eder.” Adam, “O halde ne yapayım?” diye sorunca, Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Seni mahrum kılana bağışta bulun; seninle ilişkisini kesen kimseyle ilişki kur ve sana zulmedeni bağışla. Böyle yaptığın takdirde aziz ve celil olan Allah, onlar karşısında sana destek olur.” Biharu’l-Envar, c. 74, s. 100.
  23. Hz. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sadaka vermek; iyilikle harmanlanmak; anne-babaya iyilik yapmak ve sıla-ı rahimde bulunmak, talihsizliği iyi talihe çevirir; ömrü uzatır ve kötü sonuçları önler.” Nehcü’l-Fesahet, h. 1869.
  24. Nehcü’l-Fesahet, h. 1869.
  25. Usul-u Kâfi, c. 2, s. 150.
  26. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahim, ölümü geciktirir; ailede sevgi nedeni olur; kıyamet hesabını kolaylaştırır ve insandan günahları azaltır. Öyleyse akrabalarınızla sıla-i rahimde bulununuz ve güzel bir selam vermek veya selama cevap vermekle de olsa kardeşlerinize iyilik ediniz.” Biharu’l-Envar, c. 74, s. 94.
  27. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sırat köprüsünün iki tarafında emanet ve sıla-ı rahim vardır. O halde kim insanların emanetine hıyanet etmez ve akrabalarına güzelce davranırsa, ondan kolaylıkla geçecek ve cennete girecektir. Ama eğer emanete hıyanet eder ve sıla-ı rahmi keserse, hiçbir amel ona fayda sağlamaz ve (cehennem) ateşine atılır.” Biharu’l-Envar, c. 71, s. 118.
  28. Biharu’l-Envar, c. 74, s. 94.
  29. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sadaka ve sıla-ı rahimle günahlarınızı temizleyin ve kendinizi rabbinizin mahbubu kılın.” Gureru’l-Hikem, h. 7258.
  30. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nimetlerin korunması sıla-ı rahimdedir.” Gureru’l-Hikem, h. 4929.
  31. Biharu’l-Envar, c. 74, s. 93.
  32. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i Rahim, amelleri temizler; malları çoğaltır; belayı defender; (kıyamette) hesabı kolaylaştırır ve ölümü erteler.” Usul-u Kâfi, c. 2, s. 150.
  33. Hz. Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahim, ömrü uzatır ve yoksulluğu ortadan kaldırır.” Biharu’l-Envar, c. 71, s. 103.
  34. Usul-u Kâfi, c. 2, s. 150.
  35. Hz. Fahri Kâinat Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim mal veya malını rahim (akrabaları) ve yakınlarının yolunda harcarsa, Allah ona yüz şehidin sevabını verir. Bu yolda attığı her bir adıma kırk bin iyilik (mükâfat) verir ve günahlarından kırk bin günahı siler. Bu ölçüde ona manevi derece verilir… Yetmiş dünyevi hacet ve dileğini kabul eder.” Biharu’l-Envar, c. 73, s. 335.
  36. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Refahın zekâtı, komşulara iyilik ve sıla-ı rahimdir.” Gureru’l-Hikem, h. 5453.
  37. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahim, ahlakı güzelleştirir; eli bağışlayıcı kılar; ruhu temizler; rızkı arttırır ve eceli erteler.” Usul-u Kâfi, c. 2, s. 151.
  38. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahimin sevabı, her hayır işten daha çabuk insana ulaşır.” Kâfi, c. 2, s. 152, h. 15.
  39. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim akrabaları için mal veya canıyla koşturursa, Allah azze ve celle, ona yüz şehidin mükâfatını verir.” Men la Yahzuruhu’l-Fakih, c. 4, s. 16.
  40. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: ““Sıla-ı rahim, ahlakı güzelleştirir; eli bağışlayıcı kılar; ruhu temizler; rızkı arttırır ve eceli erteler.” Usul-u Kâfi, c. 2, s. 151.
  41. Kâfi, c. 2, s. 150, 151.
  42. Kâfi, c. 2, s. 150, 151.
  43. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Biz, ömrü (doğrudan) uzatmak için sıla-ı rahimden başka bir şey bilmiyoruz. Bazen birinin üç günlük ömrü kalır ama sıla-i rahim yerine getirdiğinden, Allah ona otuz yıl daha ekler ve toplamda otuz üç yıl olur. Bazen de birinin otuz üç yıllık ömrü kalmasına ragmen, sıla-ı rahmi terk ettiğinden Allah, onu üç yıla indirir.” Usul-u Kâfi, c. 2, s. 152.
  44. Kâfi, c. 2, s. 150.
  45. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar iyiler ehlinden olmasa da Sıla-i Rahim evleri bayındır kılar ve ömürleri uzatır.” Sefinetu’l-Bihar, c. 1, s. 514.
  46. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın ölümünü iyi kılmasını ve günahlarının kıyamet günü bağışlanmasını diliyorsan, öyleyse iyilik et; gizlide sadaka ver ve sıla-ı rahimde bulun. Şüphesiz bunlar ömrü uzatır ve yoksulluğu ortadan kaldırır.” Biharu’l-Envar, c. 93, s. 195.
  47. Adamın birisi Hz. Resulullah’a (s.a.a) “Allah katında en kötü amel hangisidir?” diye sorunca, Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurur: “Allah’a şirk koşmak”. “Şirkten sonra hangi günahtır?” diye sorunca, Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurur: “Sıla-ı rahmi kesmek…” Kâfi, c. 5, s. 58.
  48. İmam Seccad (a.s) oğluna nasihat olarak şöyle buyurmuştur: “Beş grup ile ilişkini kes. Onlardan birisi kat-i rahimde bulunanlardır. Kat-i rahim yapanlarla ilişki kurma ki Kur’an onları lanetlemiş ve kendi rahmetinden uzak olduklarını belirtmiştir.” Sefinetu’l-Bihar, c. 1, s. 514.
  49. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahim kadar sevabı insana çabuk ulaşan hiçbir amel, zulüm ve kat-i rahim kadar insana ulaşan hiçbir cezalandırma yoktur.” Nehcü’l-Fesahet, h. 2398.
  50. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennetin kokusu bin yıllık uzaklıktan insana ulaşır; ancak anne-baba ahı ve kat-i rahim edenler… istisna.” Biharu’l-Envar, c. 8, babu’l-Cennet ve neimuha, h. 174.
  51. İmam Bakır (a.s) Hz. Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir: “Sırat köprüsünün iki tarafında emanet ve sıla-ı rahim vardır. O halde kim insanların emanetine hıyanet etmez ve akrabalarına güzelce davranırsa, ondan kolaylıkla geçecek ve cennete girecektir. Ama eğer emanete hıyanet eder ve sıla-ı rahmi keserse, hiçbir amel ona fayda sağlamaz ve (cehennem) ateşine atılır.” Biharu’l-Envar, c. 71, s. 118.
  52. Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Misafirin girmediği eve, melekler girmez.” Camiu’l-Ahbar, s. 378.
  53. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar sıla-i rahimi terk ettiği zaman, servetler kötülerin eline geçer.” Kâfi, c. 2, s. 348, h. 8.
  54. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-ı rahmi kesen kavme rahmet inmez.” Müstedreku’l-Vesail, c. 15, s. 184.
  55. Pasuhgu websitesi.
  56. Kız kardeş ve erkek kardeş gibi doğrudan veya torun ve amcaoğlu gibi vasıtayla anne ve babayla müntesip olanlar.
  57. Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, s. 29, 51.
  58. Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, s. 65, 79.
  59. Pasuhgu websitesi.
  60. Portal Enhar.
  61. Enhar website.
  62. Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, s. 92, 118.
  63. Sıratu’n-Necat, Tebrizi ve Hoi, c. 3, s. 294.
  64. Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, s. 65, 79.
  65. “Her kim Allah tarafından bir servete sahip olursa, onunla kendi akrabalarına sahip çıksın.” Nehcü’l-Belağa, h. 142.
  66. Tavzihu’l-Mesail-i Meraci, c. 2, s. 772, s. 1058.
  67. “Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ve ne de müminlere.” Tövbe, 113. El-Mizan, c. 9, s. 10, 282.
  68. “İbrahim'in, babası (amcası) için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.” Tövbe, 114.
  69. Ehemmiyet-i Sıla-ı Rahim der İslam, Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 1, s. 156, 158.
  70. Hz. Fatımat’uz-Zehra (s.a) şöyle buyurmuştur: “Allah, sıla-i rahimi sayıların çoğalması için farz kılmıştır.”
  71. Şebistan Websitesi.
  72. Hawza Websitesi.
  1. “أنا الرحمنُ خلقتُ الرَّحم و شققتُ لها اسماً من اسمی فَمَن وَصَلَها وَصَلْتُه وَ مَنْ قَطَعَها قَطَعْتُه؛”
  2. “روی: ُ إِذَا کانَ یوْمُ الْقِیامَةِ ینَادِی کلُّ مَنْ یقُومُ مِنْ قَبْرِهِ اللَّهُمَّ ارْحَمْنِی فَیجَابُونَ لَئِنْ رَحِمْتُمْ فِی الدُّنْیا لَتُرْحَمُونَ الْیوْمَ.”
  3. “Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.”
  4. Hz. Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir âlimin yanında bir saat oturursa, Allah ona ‘habibimin yanında oturdun’ diye nida eder. İzzet ve celalime andolsun ki seni onunla cennete koyarım.” Yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Alimin toplantısında hazır olmak, teşyii etmek için bin cenazenin toplantısında hazır olmaktan, bin hasta ziyaretinden, bin geceyi ibadet etmek için uyanık kalmaktan ve bin gün oruç tutmaktan daha üstündür. Zira ibadet ve itaat ilmin ve bilginin sayesinde yapılarak, dünya ve ahiretin hayrı ilme bağlıdır.”

Bibliyografi

  • Pejuheşkede-i Bakıru’l-Ulum (a.s).
  • Ferhengi Fıkhı Farisi.
  • Kur’an.
  • Nehcü’l-Belağa.
  • Dehhuda, Ali Ekber, Lügatname, Müessese-i İntişarat-ı Danışgah-ı Tahran, birinci baskı, 1373 h.ş.
  • Nemazi, Ali, Müstedrek-i Sefinetu’l-Bihar, Müessese-i Neşr-i İslami, 1419 h.k.
  • Kuleyni, Muhammed b.Yakub, Usul-u Kâfi, Sadık Hasanzade, birinci baskı, Salavat, Kum, 1383 h.ş.
  • Meclisi, Muhammed Taki, Biharu’l-Envar, Beyrut, Daru’l-Vefa, 1403 h.k.
  • Muhammed b. Hasan Tusi, Maruf be Şeyh Tusi, Emali, Kum, Daru es-Sıkane, 1414 h.k.
  • Feyzi Kaşani, Muhammed b. Şah Murtaza, Mefatihu’ş-Şera-i Muhakkik, Recai, Mehdi, Ayetullah Meraşi kütüphanesi, Kum.
  • Destgayb, Seyyid Abdulhüseyin, Günahan-ı Kebire, Defter-i İntişarat-ı İslami, dokuzuncu baskı, Bahar, 1375.
  • Tahiri Hurremabadi, Sılatu’r-Rahim ve Katiatuha, Müessese-i Neşr-i İslami, 1407 h.k.
  • Nuri, Mirza Hüseyin, Müstedreku’l-Vesail, Müessese-i Alulbeyt, li-İhyau’t-Turas, birinci baskı, Kum, 1407 h.k.
  • Amedi Abdulvahid Muhammed, Gureru’l-Hikem, Tahran Üniversitesi baskısı.
  • Payende Ebu’l-Kasım, Nehcu’l-Fesahet, Daru’l-İlm, 1387 h.ş.
  • Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali, Men la Yahzuruhu’l-Fakih, Neşr-i Saduk, 1367 h.ş.
  • Muhakkik-i Kereki, Etaibu’l-Kelim fi Beyani Sıla-i Rahim, Menşurat-ı Kitabhane-i Ayetullah Meraşi.
  • Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Menşurat-ı Zevi’l-Kurba.
  • Ebu’l-Kasım Hoi, Sıratu’n-Necat fi Ecvebeti’l-İstiftaat, talike: Cevad Tebrizi, Neşr-i Berguzide, Kum, 1374.
  • Tovzihu’l-Mesail-i Meraci, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum.
  • Tefsir-i Numune, Mekarim Şirazi, Nasır, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, birinci baskı, 1374 h.ş.
  • Hüseyni Medeni Şirazi, Seyyid Ali Han, Riyazu’s-Salikin, altıncı baskı, Camiu Müderrisin.