İmam Muhammed Bakır (a.s)

Öncelik: aa, kalite: c
linksiz
resimsiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
İmam Muhammed Bakır aleyhi selam
Şiilerin beşinci imamı
İmamet
KonumŞiilerin beşinci imamı,
İmamet Süresi19 Yıl (95-114 h.k)
Kişisel Bilgiler
İsimMuhammed bin Ali
KünyeEbul Cafer
LakapBakır, Şakir, Hadi
Doğum1 Recep 57 h.k
Doğum YeriMedine
Yaşadığı YerMedine
Ömür57 Yıl
Şehadet7 Zilhicce 114 h.k
TürbeBâki Mezarlığı
Akraba
Babaİmam Seccad (a.s)
AnneFatıma İmam Hasan'ın (a.s) kızı
Ümmü Ferve • Ümmü Hekim
Çocuklarİmam Cafer Sadık (a.s)İbrahimUbeydullah • Ali • Zeynep • Ümmü Seleme
Şia İmamları
İmam Aliİmam Hasanİmam Hüseyinİmam Seccadİmam Muhammed Bakırİmam Cafer Sadıkİmam Musa Kazımİmam Rızaİmam Muhammed Cevadİmam Hadiİmam Hasan Askeriİmam Mehdi

İmam Bâkır diye meşhur olan Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebi Talib (Arapça: الإمام الباقر عليه السلام), Şiaların beşinci İmamıdır. İmamet süresi 19 yıldır. Küçük yaşta Kerbela vakıasına tanık olmuştur.[1] İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) zamanında tarihî koşulların münasip olmasından dolayı İmam (a.s) büyük bir ilmî hareket başlatmış ve daha sonra İmam Cafer Sadık (a.s) zamanında bu hareket doruk noktasına çıkmıştır. İlim, züht, azamet ve fazilet noktasında herkesten üstün olduğu belirtilen İmam Bakır'dan (a.s), fıkıh, tevhit, Kur'an, sünnet ve ahlak konularında çok sayıda hadis nakledilmiştir. Ayrıca Hz. Muhammed Bakır'ın (a.s) imameti döneminde Şia'nın ahlak, fıkıh, kelam ve tefsir gibi çeşitli alanlardaki görüşlerinin yazılması konusunda büyük adımlar atılmıştır.

Ehlisünnet büyükleri de İmam Muhammed Bâkır’ın (a.s) ilmî ve dinî şöhretine tanıklık etmişlerdir. Kabr-i şerifleri Medine’de Cennetü’l Baki mezarlığındadır.[2]

Nesep, Künye ve Lakapları

“İmam Bakır” (a.s) diye meşhur olan “Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talip, Şiaların beşinci imamı, İmam Seccad’ın (a.s) oğludur. Annesi İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) kızı Fatıma’dır. İmam Cafer Sadık (a.s) onu Al-i Hasan’da (a.s) bir benzerinin bulunamayacağı pak bir kadın olarak tanıtmıştır.[3]

İmam Muhammed Bakır (a.s) anne ve baba tarafından Haşim oğullarından olan ilk Haşimidir ve ayrıca nesebi, anne ve baba tarafından İmam Ali’ye (a.s) ulaşmaktadır.[4]

Lakapları: Şakir, Hadi ve Bakır’dır. “Bakır” en meşhur lakabıdır. “Bakır” yarıp açan anlamına gelir. Yakubi şöyle yazmaktadır: İlmi yardığı için “Bakır” olarak adlandırılmıştır.[5] Meşhur künyesi, Ebu Cafer’dir.[6] Hadis kaynaklarında daha çok "Birinci Ebu Cafer" olarak zikredilmektedir.

Doğumu ve Şehadeti

  • Doğumu:

İmam Muhammed Bakır (a.s) hicretin 57. yılında Recep ayının biri; salı günü[7] veya Cuma günü Medine’de dünyaya gelmiştir.[8] Ama bazıları tereddüt ederek İmam'ın, (a.s) Sefer ayının üçünde dünyaya geldiğini söylemiştir.[9] İmam Bakır (a.s) küçük yaşta Kerbela vakıasında hazır bulunmuş ve yaşanan o hadisenin bir bölümünü nakletmiştir.[10]

  • İsminin Konulması:

Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) İmam Muhammed Bakır (a.s) dünyaya gelmeden onlarca yıl önce onun adını “Muhammed” ve lakabını ise, “Bakır” koymuştur. Cabir ve başkalarının rivayeti buna delalet etmektedir.[11]

  • Şehadeti:

İmam Muhammed Bakır (a.s) hicretin 114. yılında, Zilhicce ayının yedisinde vefat etti.[12] Vefat ettiği yıl ve şehadeti hakkında da farklı görüşler bulunmaktadır.
İmam'ı (a.s) kim veya kimlerin şehit ettiği konusunda farklı tarihî nakiller bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda, Hişam b. Abdülmelik’in onun şehadetindeki en önemli faktör olduğu belirtilmiştir.[13] Bazıları İbrahim b. Velid’in zehirletilerek şehit edilmesindeki faktör olduğu belirtilmiştir.[14] Bazı rivayetlerde ise uzun yıllar boyunca İmam Muhammed Bakır’a (a.s) derin kin ve nefret duyan Zeyd b. Hasan’ın (a.s) bu komplonun yöneticisi olduğu belirtilmiştir.[15] Her takdirde, İmam Bakır’ın (a.s) şehadeti Hişam b. Abdülmelik’in döneminde gerçekleşmiştir.[16] Zira Hişam’ın hilafeti hicretin 105. yılından 125. yılına kadar sürmüştür. İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) vefatını tarihsel olarak en geç belirten nakillere göre ise, İmam Muhammed Bakır (a.s), hicretin 118. yılında şehit olmuştur.

Nakiller görüntüde farklı olsa da hepsinin bir şekilde doğru olma ihtimali, uzak bir ihtimal değildir. Zira her rivayet ve nakilde işaret edilen farklı kişilerin İmam Bakır’ın (a.s) şehadetinde rol almaları mümkündür. Hişam b. Abdülmelik’in İmam Muhammed Bakır’a (a.s) karşı olan zalimce ve acımasızca davranışları ve Emevilerin Hz. Ali (a.s) hanedanına karşı inkâr edilemez düşmanlıkları göz önünde bulundurulduğunda İmam'ın (a.s) şehit edilmesinde –elbette gayri aleni bir şekilde- bir güç odağının olduğu ortaya çıkmaktadır.

İmam Muhammed Bakır (a.s) Cennetü’l Baki mezarlığında babası İmam Seccad (a.s) ve babasının amcası İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yanında defnedilmiştir.[17] İmam'ın (a.s) namaz kıldığı elbiseyle defnedilmesini[18] ve vefatından sonra on yıl boyunca da Mina'da kendi malından matem merasimi düzenlemelerini vasiyet ettiği nakledilmiştir.[19]

Eşleri ve Çocukları

Kaynaklarda İmam Cafer Sadık’ın (a.s) annesi olan Ümmü Ferve’nin İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) eşi olduğu geçmektedir. Ayrıca Useyd Sakafi’nin kızı Ümmü Hekim, İmam Bakır’ın (a.s) iki çocuğunun annesidir ve yine İmam'ın (a.s) bir cariyeden olma üç çocuğu daha vardır.[20] İmam Bakır’ın (a.s) 5 erkek 2 kız olmak üzere 7 çocuğunun isimleri şu şekildedir:

  1. İmam Cafer
  2. Abdullah, Kasım b. Muhammed’in kızı Ümmü Ferve bu ikisinin annesidir.
  3. İbrahim
  4. Ubeydullah, Useyd Sakafi’nin kızı Ümmü Hekim’dir.
  5. Ali b. Muhammed Bakır
  6. Zeynep, bu ikisinin annesi bir cariye idi.
  7. Ümmü Seleme, annesi bir cariye idi.[21]

İmamet

İmam Muhammed Bakır (a.s) babasının şehadetinin ardından hicretin 95. yılında imamet makamına ulaştı ve hicretin 114. yılına kadar da imam ve önderlik görevini yaptı.

İmametinin Delilleri

Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmektedir: Cabir, Hz. Resul-ü Ekrem Efendimizden (s.a.a) Müminlerin Emiri Hz. Ali’den (a.s) sonraki imamları sorduğunda Efendimiz şöyle buyurmuştur: Cennet gençlerinin efendisi Hasan ve Hüseyin, sonra kendi zamanındaki ibadet edenlerin efendisi Ali b. Hüseyin, sonra Bakır, yani Muhammed b. Ali’dir. Ey Cabir! Sen onu göreceksin…[22]

İmam Seccad (a.s) da sürekli dikkatleri oğlu İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) üzerine çekmiştir. Örneğin oğlu Ömer, İmam Bakır’a çok fazla önem vermesinin sırrını sorduğunda İmam (a.s) şöyle buyurmuştur: İmamet, Kaimimiz (Hz. Mehdi) ayaklanıp dünyayı adaletle dolduracağı güne kadar onun çocukları arasında baki kalacaktır. Dolayısıyla o, hem imamdır ve hem de imamların babasıdır.[23]

Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: İmam Bakır (a.s) fazilet, bilim, züht ve takvada tüm kardeşlerinden daha üstündü. Herkes onu azametle övmekte, avam ve havas ona saygı göstermekteydi ve mevkisi herkesten daha yüceydi. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (a.s) çocuklarından onun dışındaki hiç birisinde din bilimi, Nebevi sünnet, Kur’ani hakikatler, ilahi siret, edep ve ahlak sanatı, değerli hatıralar ve edebi eserler hususunda geriye bir şey kalmamıştır. İmam Bakır’ı (a.s) müşahede eden Peygamberin (s.a.a) sahabelerinden geride kalanlar dini emirleri ve İslami ibadetleri ondan rivayet etmekteydiler. Yine Tabiin’in büyükleri ve Müslümanların fakihliğini üstlenenler ondan yararlanmaktaydılar. Fazilet ve büyüklüğü o kadar yüce boyutlara ulaşmıştı ki bilim ve kemal ehli tarafından ismi deyim olmuş, şairler onun hakkında şiirler yazmış ve eserlerini onun vasıflarıyla süslemişlerdir.[24]

Muasır Halifeler

İmam Muhammed Bakır (a.s) imamet süresi boyunca beş Emevi halifesi ile aynı dönemde yaşamıştır:

  1. Velid b. Abdülmelik (86-96)
  2. Süleyman b. Abdülmelik (96-99)
  3. Ömer b. Abdulaziz (99-101)
  4. Yezid b. Abdülmelik (101-105)
  5. Hişam b. Abdülmelik (105-125)

Bir hadde kadar insaf ve adalete riayet eden Ömer b. Abdülaziz dışındaki bu halifeler, adalet yolunda adım atmamış ve başta Şialar olmak üzere halka karşı şiddetli zulüm ve baskı uygulamışlardır. Bu halifelerin saraylarında fesat, ayrımcılık, intikam ateşi çokça müşahede edilmekteydi.

“A'yanü'ş-Şia” kitabında, Abdülmelik b. Mervan'ın İmam Bakır'ın (a.s) önerisi üzerine İslami sikkeler bastırdığı nakledilmiştir;[25] zira bu dönem öncesine kadar muameleler Rum sikkeleri üzerinden yapılmaktaydı. Bu konu İmam Seccad'ın (a.s) döneminde de gündeme getirildiği için, bazıları sikke basımı önerisini İmam Seccad'a (a.s) nispet vermiştir. Bazıları da İmam Bakır'ın (a.s) İmam Seccad'ın (a.s) emriyle bu öneriyi gündeme getirdiğini söylemişlerdir.[26]

İlmî Hareket

Hicretin 94. yılından 114. yılına kadarki yıllar fıkhi akımlar ve tefsir hakkında hadis nakillerinin zirve yaptığı yıllardır. Bunun nedeni Emevilerin zayıflaması ve devlet adamları arasındaki güç savaşlarıydı. Ehlisünnet ulemalarından İbn-i Şahab Zühri, Mekhavel, Hişam b. Urve… hadis nakli ve fetva verme alanında çalışmaktaydılar. “Havaric”, “Mürcie”, “Keysaniyye” ve “Gulat” gibi başka gruplar da kendi inançlarını yaymaya çalışmaktaydılar.

Şia fıkhı o zamana kadar kısıtlı olarak ezan, takiye, meyyit namazı… alanlarında malum olsa da İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ortaya çıkması ile bu doğrultuda çok önemli bir adım atılmış oldu ve Şialar arasında dillere destan bir kültürel hareket ortaya çıktı. Bu asırda Şia kendi kültürünü –fıkıh, ahlak ve tefsir alanında- tedvin etmeye başladı.[27] İmam Muhammed Bakır (a.s) bu dönemde, oğlu İmam Cafer Sadık (a.s) döneminde doruk noktasına çıkacak geniş bir ilmî hareket başlattı. Kendisi ilim, züht, azamet ve fazilette Ben-i Haşim’in tüm büyüklerinin başı konumundaydı ve din ilmi, nebevî sünnet, Kur’an ilimleri, siyer, ahlak ve adap alanında anlattığı hadis ve rivayetleri o güne dek Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin’in (a.s) çocukları arasında anlatan olmamıştı.[28]

İmam Muhammed Bakır (a.s) kıyas ashabının istidlallerini keskin bir şekilde reddetmekte[29] ve çarpık İslami fırkalar karşısında da keskin bir tutum sergilemekteydi. Bu tutum ve davranışı ile Ehlibeyt'in sahih inanç ve itikat yelpazesini çeşitli alanlarda, öteki fırkalardan ayırmak ve belirginleştirmeye çalışmaktaydı. Havaric (Hariciler) hakkında şöyle buyurmuştur: Havaric, cehalet yüzünden meydanı kendilerine daraltmıştır; din onların bildiklerinden daha yumuşak ve esnektir.[30]

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ilmî şöhreti Hicaz dışında, Irak ve Horasan’da da geniş bir alana yayılmıştı. Ravi şöyle demektedir: Horasan halkının onun çevresini sardığını ve ilmî problemlerini ona sorduklarını gördüm.[31]

Ayetullah Hamaney: İmam Bakır (a.s) yirmi yıllık verimli imamlığı boyunca din bilgisini genişletmiş, Kur'an'ın hikmet ve derslerini ve hükümlerini her yere taşımış ve İslam dininin iddiası olan Şiilik iddiasını yaymıştır. Hükümeti ve Alevi vilayetinin oluşumu ve nüfuzu ile birçok insanı kendi tarafına çekmiş, düşmanlarını mağlup etmiş, dostlarını örgütlemiş ve İmam Sadık'ın (a.s.) imamlığına zemin hazırlamıştır.


Şimdi özet olarak İmam Bakır’ın (a.s) çeşitli bilim dallarındaki mirasına değiniyoruz:

İmam Bakır (a.s) vaktinin bir kısmını tefsir konularının açıklamasına ayırırdı. Tefsir dersleri ve sorulara cevap ile ulema ve halkın şüphelerine yanıt verirdi. Denildiğine göre İmam Bakır (a.s) Kur’an tefsiri alanında bir kitap yazmış ve Muhammed b. İshak Nedim el-Fihrist kitabında onun ismini zikretmiştir.[32]

İmam Muhammed Bakır (a.s), Kur’an’ı tanıma ve marifetin Ehlibeyt'in (a.s) elinde olduğunu buyurmaktaydı. Çünkü yalnızca Ehlibeyt (a.s) Kur’an’ın muhkemlerini müteşabihlerinden, nasih ve mensuhlardan teşhis edebilir. Ehlibeyt dışında hiç kimsede böyle bir ilim yoktur. Bundan dolayı İmam şöyle buyurmuştur: "Kur’an tefsiri kadar hiçbir şey insanların aklından uzak değildir. Çünkü yapışık bir cümle olan ayetin başı bir konuyla ilgili, sonu başka bir konuyla ilgilidir, ancak buna karşın cümlenin kendisi birkaç şekle döndürülebilmektedir".[33]

Hadis

İmam Bakır (a.s) Hz. Resul-ü Kibriya’nın (s.a.a) hadislerine özel bir şekilde itina gösterir ve önem verirdi. Cabir b. Yezid Cu’fi, onun aracılığı ile Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) yetmiş bin hadis nakletmiştir. Ayrıca Aban b. Tağlib ve İmam'ın öteki öğrencileri bu büyük mirasın önemli bir bölümünü İmam'dan nakletmişlerdir.

İmam Muhammed Bakır (a.s) yalnızca hadisin nakledilmesi ve yayınlanmasıyla yetinmemiş, ashabını hadisin anlam ve kavramını öğrenmeye çağırmıştır. Örneğin şöyle buyurmuştur:

"Bizim Şialarımızın derecelerini Ehlibeyt'ten hadis nakletme ve o hadise olan marifetleri ölçüsünde tanıyınız. Marifet hadisin tanınması ve dirayetidir; hadisin anlam ve dirayeti ile mümin imanın en üst derecesine ulaşır."[34]

Kelam

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) zamanında oluşan fırsat ve hükumet tarafından uygulanan baskı ve kontrol mekanizmasının azalmasıyla çeşitli düşünce ve ekoller ortaya çıktı. Bu durum toplumda sapkın düşünce ve akımların oluşmasına ve yayılmasına neden oldu. Böyle bir ortamda İmam Bakır (a.s) Şia’nın asil ve doğru inançlarını açıklamakla birlikte batıl düşünce ve ekolleri reddederek, şüphelere yanıt vermekteydi. Dolayısıyla İmam (a.s) kelami bahislerini bu düşünce ve akımları göz önünde bulundurarak açıklamaktaydı. Örneğin insan aklının Allah’ın hakikatini idrak etmekten aciz olduğu,[35] Vacibü’l Vücudun ezeli olduğu[36] ve İmam'a itaat etmenin farz olduğu[37] gibi konulara işaret edilebilir.

İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) geriye başka miraslar da kalmıştır, fıkhi[38] ve tarihî[39] miraslar bunlardan ikisidir.

İmam Bakır'ın Münazaraları

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ilmî çalışmalarından bir diğeri de çeşitli insanlarla farklı konularda yaptığı münazaralardır. İmam'ın (a.s) yaptığı münazaralardan bazıları şunlardır:

  • Hristiyanların piskoposu ile münazarası
  • Hasan Basri ile münazarası
  • Hişam b. Abdülmelik ile münazarası
  • Muhammed b. Münkedir ile münazarası
  • Nâfi’ b. Ezrak ile münazarası
  • Abdullah b. Muammer Leysi ile münazarası
  • Kutade b. Diame ile münazarası

İsrailiyat ile Mücadelesi

O günlerde İslam toplumunda bulunan ve o günün kültürüne derin etkiler bırakan bir başka grup ise Yahudilerdi. Görüntüde Müslüman olan bir grup Yahudi Ahbari ve henüz Yahudilikte baki kalan başka bir grup, İslam toplumu arasında yayılmış ve saf ve düşük seviyeli bir tabakanın ilmî merciliğini yürütmekteydiler. İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) Yahudiler ve onların İslamî kültürdeki kötü yansıtmaları, peygamberler hakkında çıkardıkları yalancı ve sahte hadislerin tekzip edilmesi ve peygamberlerin gerçek yüzlerinin karalanmasına neden olan Yahudi söylemleri ile mücadelesi güzel bir şekilde görülmektedir. Burada bununla ilgili olarak birkaç örneğe değiniyoruz:

Zürare b. A'yan şöyle nakletmektedir: İmam Bakır’ın (a.s) yanında oturmuştum, İmam (a.s) Kâbe’nin karşısında oturmuş olduğu bir halde şöyle buyurdu: Allah’ın evine bakmak ibadettir. O sırada Asım b. Ömer adında birisi İmam'ın yanına gelerek şöyle dedi: Ka’bü’l Ahbar diyor ki: Kâbe her sabah Beytü’l Mukaddes'in önünde secde etmektedir.

İmam (a.s) şöyle buyurdu: Ka’bü’l Ahbar’ın bu sözü hakkında senin sözün nedir?

Adam dedi ki: Ka’bü’l Ahbar’ın sözü doğrudur.

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdular: “Sen ve Ka’bü’l Ahbar her ikiniz de yalan söylüyorsunuz.” Sonra oldukça rahatsız bir şekilde şöyle buyurdu: “Allah, yeryüzünde Kâbe’den daha sevimli bir mabet yaratmamıştır.”[40]

Ashap ve Öğrencileri

İmam Bakır (a.s):

“Kul günah işler ve bu sebeple de rızkı elinden alınır.”

el-Kâfi, 2/270/8

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) çağında, siyasi koşullar öylesine değişmişti ki o, bilimsel bir oluşum kurmayı başarmıştı ve bilim adamlarının ve şeriat değerlerine bağlı kişilerin eğitim ve yetiştirmesini üstlenmişti. Dolayısıyla İslam tarihinin sayfaları karıştırılacak olursa İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) yaşamında ilmî yönü ve yetiştirip topluma kazandırdığı çok sayıda öğrenci ve seçkin bilim adamının varlığına rastlanmaktadır.

Bunlara rağmen, İmam Bakır’ın (a.s) zamanın hükumetlerinin Ehlibeyt'e (a.s) karşı kısıtlama ve engellemelerden rahat ve güvende olduğu tasavvur edilmemelidir, bilakis hiç kuşkusuz atmosfer İmam Bakır’ın (a.s) yaşantısında şiddetli olarak takiyeyi gerektirmekteydi. Zira gayri meşru hükumetlerin İslam toplumuna hâkim olmasının sonucunda, takiyeden vazgeçmek demek bilimsel çalışmalardan soyutlanmak ve din usulleri marifetlerinin yayılmasından uzak durmak anlamına gelmekteydi.

Dönemin koşulları, İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Cafer Sadık (a.s) için öyle bir ortam hazırlamıştı ki öteki imamlar asla böyle bir imkâna sahip olmamışlardı. Bu müsait koşul, Emevi hükumetinin temellerinin sarsılmasıydı. O dönemdeki iç karışıklık ve krizler, zamanın yöneticilerine Risalet ailesine önceki hükumetlerin uyguladıkları gibi o denli baskı yapma ve onları inzivaya itme mecalini vermemekteydi. Bu müsait ortam, İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Cafer Sadık’tan (a.s) fıkıh, tefsir ve ahlak alanında geniş bir biçimde yararlanılması imkânını doğurmuştur.

Bu şekilde Muhammed b. Müslim, İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) otuz bin hadis[41]nakledebilmiş ve Cabir b. Cu’fi yetmiş bin hadis nakledebilmiştir.[42] Şia ulemalarının görüşüne göre, sadr-ı İslam’daki en fakih altı kişinin tamamı İmam Muhammed Bakır (a.s) ve İmam Cafer Sadık’ın (a.s) ashabından olan kişilerdir. O kişiler şunlardan ibarettir: Zürare b. A’yan, Maruf b. Harbuz Mekki, Ebu Basir Esedi, Fazıl b. Yesâr, Muhammed b. Müslim Taifi ve Berid b. Muaviye Acli.[43]

Şeyh Tusi, kendi rical kitabında, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ashap ve öğrencilerinin sayısını İmam'ın (a.s) kendi dilinden 462 kişi olarak nakletmiştir. Bunlardan ikisi kadındır.

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) ashap ve öğrencilerinden bazıları Ehlisünnet ve İmamiyye’nin itibar ettiği ve güven açısından ittifak ettikleri kişilerdir. Bunlardan bazıları derin Şii eğilimleri oldukları gerekçesi ile Ehlisünnet rical dairesinde yer almamıştır, ancak İmamiyye nezdinde itimat edilmekte ve güven duyulmaktadır.

Ulemaların Gözünde İmam Bakır (a.s)

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) kişilik ve karakteri yalnızca Şia’nın yanında seçkin değildir, bilakis Ehlisünnet uleması nezdinde de tektir. Aşağıda bunlardan bir kaçına değiniyoruz:

İbn-i Hacer Heytemi şöyle yazmaktadır: "Ebu Cafer Muhammed Bakır, yalnızca basiretsiz unsurlara veya kötü niyetlilere gizli olmayan bilimlerin gizli hazinelerini, ahkâmın hakikatini, hikmetleri ve lütufları aşikâr etti. Bundan dolayı onu “Bakırü’l Ulum” ve bilim bayrağının mimarı olarak adlandırmışlardır. Ömrünü Allah’a ibadetle geçirdi ve ariflerin makamı noktasında, konuşanların vasfını açıklamaktan aciz kaldıkları bir makama ulaştı. Kendisinin sülûk ve marifet konusunda oldukça fazla sözü vardır."[44]

İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) asrının büyük ulemalarından ve seçkin kişiliklerinden olan Abdullah b. Ata şöyle demektedir: "Ulemanın Ebu Cafer’in (İmam Muhammed Bakır’ın) huzurunda küçük oldukları kadar hiç kimsenin karşısında küçük olduklarını görmedim."[45]

Zehebi İmam Muhammed Bakır (a.s) hakkında şöyle yazmaktadır: "O, ilim, amel, büyüklük, şerafet, güvenilirlik ve metaneti kendisinde toplamış birisidir ve hilafet için ehliyeti vardır."[46]

Önceki
İmam Seccad (a.s)
Şiaların Beşinci İmamı
İmam Muhammed Bakır (a.s)
Hicri Kameri 95 - 114
Sonraki
İmam Sadık (a.s)


Hz. Resulü Ekrem'in (s.a.a) Hanedanı
 
 
 
 
 
 
Hatice
 
 
 
Muhammed
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hz. Fatıma (s.a)
 
 
 
Hz. Ali (a.s)
 
 
 
 
Ümmü’l-Benin
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Hüseyin
 
İmam Hasan (a.s)
 
Hz. Zeynep (s.a)
 
Ümmü Külsüm
 
Muhsin
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hz. Abbas (a.s)
 
Abdullah
 
Osman
 
Cafer
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Muhammed
 
Avn
 
Ali
 
Abbas
 
Ümmü Külsüm
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hasan
 
Kasım
 
Abdullah
 
Fatıma
 
Zeyd
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Abdullah
 
Zeynep
 
İbrahim
 
Hasan
 
Hasan
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Muhammed
 
 
İbrahim
 
 
İdris
 
 
 
Nefise
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Seccad
 
Ali Ekber
 
 
Ali Asker
 
 
Fatıma
 
Sekine
 
Rukayye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Bakır
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Zeyd
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Sadık
 
Abdullah
 
İbrahim
 
Ubeydullah
 
Ali
 
Yahya
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Kazım
 
Muhammed
 
Ali
 
İshak
 
Ümmü Ferve
 
Abdullah
 
İsmail
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Rıza
 
Hz. Masume
 
Hamza
 
İshak
 
Ahmed
 
İbrahim
 
Muhammed
 
 
 
 
 
İmam Cevad
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Hadi
 
 
Musa
 
 
 
 
Fatıma
 
 
 
Emame
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İmam Hasan Askeri
 
 
Hüseyin
 
 
 
 
Muhammed
 
 
 
Cafer
 
 
 
 
 
İmam Mehdi
 
 


Kaynakça

  1. Yakubi, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 289.
  2. Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 469; El-Müfid, el-İrşat, s. 508.
  3. Şeyh Müfid, el-İrşat, s. 508.
  4. Şeyh Müfid, el-İrşat, s. 508.
  5. Yakubi, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 289.
  6. Taberi, Delailü’l İmamet, s. 216.
  7. İbn-i Tolun, el-Eimmetü'l İsna Aşer, s. 81; Biharü’l Envar, c. 46, s. 212.
  8. Taberi, Delailü'l İmame, s. 215; Tabersi, İ'lamü'l Vera, c. 1, s. 498.
  9. Meclisi, Bihar, c. 46, s. 212.
  10. Yakubi, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 289.
  11. Kifayetü’l Eser, s. 144-145.
  12. Firaku’ş-Şia, s. 61; İ’lamü’l Vera, Zilhicce yerine, Rebiülevvel ayını söylemiştir. Bkz. s. 259.
  13. Kef’emi, Misbah, s. 691.
  14. Delailü’l İmamet, s. 216; Menakib İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 228.
  15. Firaku’ş-Şia, s. 61; İ’lamü’l Vera, s. 259.
  16. Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 289; Murucu’z-Zeheb, 3/219.
  17. Firaku’ş-Şia, s. 61; Usul-u Kâfi, 2/372; İrşadü’l Müfid, 2/156; Delailü’l İmamet, s. 216, İ’lamü’l Vera, 259, Keşfü’l Ğumme, 2/327; Tezkiretü’l Havas, s. 306; Misbahü’l Kef’emi, s. 691.
  18. Şebravi, el-İthaf bi Hubbi'l Eşraf, s. 287.
  19. Men La Yahzuruhu'l Fakih, c. 1, s. 182.
  20. Müfid, aynı eser, s. 524.
  21. Müfid, aynı eser, Eminü’l İslam Tabersi, İlamü’l Vera bi-İ’lamü’l Huda, tercüme: Azizullah Attaradi, s. 375.
  22. Kifayetü’l Eser, s. 144-145.
  23. Kifayetü’l Eser, s. 237.
  24. Müfid, el-İrşad, s. 509.
  25. Emin, A'yanu'ş-Şia, c. 1, s. 654.
  26. Hasani, Ali Ekber, Tarih-i Tahlili-yi İslam, c. 2, s. 114.
  27. Duha’l İslam, c. 1, s. 386; Dirasat ve Buhus fi’t-Tarih ve’l İslam, c. 1, s. 56-57, Caferiyan, Hayat Fikri ve Siyasi İmaman-ı Şia, s. 295’den naklen.
  28. Şeyh Müfid, el-İrşat, s. 507.
  29. Şeyh Hürrü’l Amuli, Vesailü’ş-Şia, c. 18, s. 39.
  30. Şeyh Tusi, et-Tehzib, c. 1, s. 241; Caferiyan, Hayat-ı Fikri ve Siyasi İmaman-ı Şia, s. 299’dan naklen.
  31. Kuleyni, Kâfi, c. 6, s. 266; Meclisi, Biharü’l Envar, c. 46, s. 357.
  32. İbn-i Nedim, el-Fihrist, s. 59; Şerif el-Kareşi, Bakır, Hayatü’l İmamü’l Bakır, c. 1, s. 174.
  33. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet, s. 320.
  34. El-Kareşi, Bakır Şerif, Hayatü'l İmam Muhammed el-Bakır, c. 1, s. 140 ve 141.
  35. Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 82.
  36. Kuleyni, c. 1, s 88-89.
  37. Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 185.
  38. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), s. 341’den 347’ye kadar.
  39. Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), s. 330’dan 334’e kadar.
  40. Meclisi, Biharü’l Envar, c. 46, s. 354.
  41. Meclisi, Biharü’l Envar, c. 11, s. 83.
  42. Ali Muhammed Ali Dahil, Eimmetuna, c. 1, s. 347.
  43. Menakib, İbn Şehraşub, c. 4, s. 211.
  44. İbn-i Hacer, es-Savaikü’l Muhrike, s. 201.
  45. Sıbt İbn el-Cevzi, Tezkiretü’l Havas, s. 337; Ali b. İsa el-Erbili, Keşfü’l Ğumme, c. 2, s. 329.
  46. Zehebi, Siyeri A’lamü’n-Nübela, c. 4, s. 402.

Bibliyografi

  • İbn-i Esir, İzzettin, el-Kamil fi’t-Tarih, Beyrut, Daru Sadır, 1402 h.k. / m. 1982.
  • İbn-i Nedim, Muhammed, Kitabu el-Fihrist, tercüme: Muhammed Rıza Teceddüd, Tahran, Siper yayınevi, üçüncü baskı, 1366 h.ş.
  • Sıbt İbn-i el-Cevzi, Tezkiretü’l Havas, Tahran, Mektebetu Neyneva el-Hadise, Nasır Husrev.
  • Süyuti, Celalettin, Tarihü’l Hulefa, tahkik: Muhammed Muhyiddin Abdulhamid.
  • Tabersi, Eminü’l İslam, İlamü’l Vera bi-İ’lamü’l Huda, tercüme: Azizullah Attaradi, Tahran, İslamiye kitapevi, 1377 h.ş.
  • Taberi, Muhammed b. Cerir, Delalü’l İmamet, Kum, Müessesetü’l Bi’set, el-Ula, 1413 h.k.
  • Meclisi, Biharü’l Envar, Beyrut, Daru İhyau’t-Turasü’l Arabi, 1403 h.k.
  • Kumi Razi, Ebü’l Kasım Ali b. Muhammed, Kifayetü’l Eser fi en-Nas Ale’l Eimmeti İsna Aşer, Kum, Matbaatü’l Hiyam, 1401 h.k.
  • Navbahti, Hasan b. Musa, Fireku’ş-Şia, Beyrut, Daru’l Adva, 1404 h.k.
  • Şehraşub, Ebu Cafer Muhammed b. Ali, Menakibu Al-i Ebu Talib, Zevi’l Kurba intişar, el-Ula, 1421 h.k. / 1379 h.ş.
  • İbn-i Hacer Heytemi, Ahmed, es-Savaikü’l Muhrike, Mektebetü’l Kahire.
  • Tabersi, Ebu Mansur Ahmed b. Ali, el-İhticac, Meşhed, Neşrü’l Mustafa, 1403 h.k.
  • Bir grup yazar, Pişvayan-ı Hidayet Şikafende Ulum Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s), tercüme: Kazım Hatemi Taberi, Kum, Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı, 1385 h.ş.
  • El-Kef’emi, Takiuddin İbrahim b. Ali, el-Misbah, Beyrut, Müessese el-A’lemi lil-Matbuat, el-Ula, 1414 h.k. / m. 1994.
  • Şerif el-Kareşi, Bakır, Hayatü’l İmam Muhammed el-Bakır, Kum, Darü’l Kutubü’l İlmiyye, İsmailiyan Necefi, 1397 h.k.
  • el-Kuleyni, Ebu Cafer Muhammed b. Yakup, el-Kâfi, tahkik: Ali Ekber Gaffari, Tahran, Darü’l Kutubü’l İslamiyye, es-Salise, 1388 h.k.
  • Dahil, Ali Muhammed Ali, Eimmetuna Siyretü’l Eimmetu’l İsna Aşer, Kum, Müessese Darü’l Kutubü’l İslamiyye, es-Salise, 1429 h.k. / m. 2008.
  • Tusi, Ebu Cafer Muhammed b. El-Hüseyin, İhtiyaru Marifetü’r-Rical, tashih: Hasan el-Mustafavi, Meşhed Üniversitesi, 1348 h.ş.
  • Amuli, Hur, Vesailü’ş-Şia ila Tahsili’l Mesaili’ş-Şeriat, Beyrut, Daru İhyaü’t-Turasü’l Arabi.
  • Müfid, Muhammed b. Muhammed b. Numan, el-İrşat, tercüme: Muhammed Bakır Saidi, Tahran, İslamiyye yayınları, 1380 h.ş.
  • Yakubi, İbn-i Vazıh, Tarih-i Yakubi, tercüme: Muhammed İbrahim Ayeti, Tahran, İntişar-ı İlmi ve Ferhengi, 1378 h.ş.