Bedir Bölgesi
Bedir (Arapça: بَدْر); Hicaz bölgesinde yer alan ve Hicretin ikinci yılı Ramazan ayının 17’sinde Müslümanlar ile Mekke müşrikleri arasında yapılan ilk önemli savaşın meydana geldiği bölgedir. Bu savaşta şehit olanların Bedir’de toprağa verilmeleri, bu bölgeye, özellikle Şii ziyaretçiler için özel bir önem bahşetmiştir. Bu köyde inşa edilen "Ariş" veya "Gamame" mescidi, Bedir gazvesinde İslam peygamberi (s.a.a) için yapılan gölgeliğin (Ariş’in) bulunduğu yere inşa edilmiştir.
Coğrafi Konumu
Bedir bölgesi, Medine – Mekke yolu üzerinde bulunan ve su kuyularına sahip olması nedeniyle meşhur olan, bayındır bir yerdir. Bedir bölgesi, su kaynaklarına ve yeşil alana sahip olmasından dolayı, Arapların eğlence yerlerinden biri sayılmaktaydı. Ayrıca Arapların mevsimlik alış-veriş yapmak için toplandıkları bir tür panayırdı.[1]
Medine’nin 130 km güneybatısında yer alan bu bölge, 9 km uzunluğunda ve 7 km genişliğinde (veya uzunluğu 8 km ve genişliği 4 km) düz bir ovadır. Safra vadisinin alt kısmında (yeni kaynaklar bu bölgeyi Fer’e vadisinin bir parçası saymaktadır) bulunan Bedir bölgesinin deniz seviyesinden yüksekliği ise, 187 metredir. Bedir’in yumuşak ve gevşek bir zemini olan ve şu anda yeşil hurmalıklarla kaplı güneybatısı dışındaki diğer bölgeleri, kumlu ve engebeli tepelerle çevrilmiştir. Bu vadinin iki girişine (kuzeybatı ve güneydoğu) Medine’ye olan yakınlık ve uzaklığına oranla ve Kur’an’dan iktibasla[2] “Udvetu’d Dünya” ve “Udvetu’l Kusva” denmektedir.[3] Bu iki girişin arasında, üzerinde denizin çok iyi görüldüğü “Cebel-i Esfel” adında büyük bir dağ bulunmaktadır.
Bedir, Medine yolunun Mekke’den Şam’a giden kervanlarla kesişme yeri olması ve su kaynaklarının bulunması nedeniyle, kervanların mola verme yeriydi. İslam’dan önce bu bölgede her yıl Zilkade ayının birinden sekizinci gününe kadar, eğlence programlarının yanı sıra, ibadi (putların karşısında) törenlerin de düzenlendiği bir panayır kurulurdu.[4]
İslam’ın ilk yıllarında bu bölgede Damre oğulları kabilesi yaşamaktaydı. Gıfar oğulları, Damre oğulları kabilesinin taifelerinden biridir.[5] İslam’ın ilk yıllarında Gıfar oğulları taifesini irşat etmekle görevlendirilen Ebuzer Gıfari de bu taifedendir.
İsimlendirilme Sebebi
Kaynaklarda bu bölgenin "Bedir" olarak adlandırılmasının sebebi hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre, "Bedir" burada bulunan su kuyularının sahibinin adıdır. Bu şahsın nesebi ve taifesi de birkaç şekilde rivayet edilmiştir. Diğerleri ise, Bedir’in bir şahış adı olmadığı ve Bedir kuyularının da belli bir kişinin mülkiyetinde olmaksızın Gıfar oğulları kabilesinin su ihtiyacını temin etmekte olduğu görüşündeler. [6]
Yeni batı ve Arap kaynaklarında bu bölgeye “Bedr-i Huneyn” denmiştir.[7] Bu ismin kullanılması Devati’ye nispet verilmiştir. Oysa eski coğrafya yazarları bu bölgenin ismini sadece “Bedir” olarak zikretmişlerdir. Bu isim değişikliğinin zaman ve nedeni belli değildir. Belki bu isim, bu Bedir ile Necran bölgesi yakınlarında bulunan Bedir’i birbirinden ayırmak için verilmiştir.
Bedir’in Tarihi Önemi ve Konumu
Bedr-i Kübra gazvesinin bu bölgede vuku bulması ve şehitlerinin de bu vadide toprağa verilmesi, Bedir bölgesine özel bir konum kazandırarak, burasını insanların ziyaretgahına çevirmiştir.[8] Devati buraya gerçekleştirdiği bir ziyarette, Bedir gazvesinin ilk şehitlerinin mezarının bulunduğu bir mahzen görmüştür. Zamanla köye ve ondan sonra da küçük bir şehre dönüşen Bedir şehrinin nüfusunun, hicri şemsi 1349 yılında yapılan sayımda 2000 ila 10000 kişi arasında olduğu zikredilmiştir.[9]
Bu bölgede bulunan ve Cuma namazların kılınan iki mescitten birinin adı "Gamame" veya "Ariş" mescididir. Bu mescit, Bedir savaşında Hz. Muhammed’in (s.a.a) savaşı komuta etmesi için yapılan gölgeliğin (Ariş’in) yerine inşa edilmiştir. Ariş camisinde üç yazıt (hicri şemsi 1318) görülmüştür. Bunlardan birincisi kırılmış bir şekilde mihrabın yanında, Tuğra hattıyla yazılan ikincisi mihrabın üstünde ve 21 Rebiyülevvel 906 tarihli ve imla hataları olan üçüncüsü ise, minberin üzerinde bulunmaktadır.[10] Osmanlı döneminde Hicaz valisi olan Şerif Abdulmuttalib bu bölgede bir kale inşa etmişti. Şimdilerde yıkılmış olan bu kalenin toprak hisarından da bir eser kalmamıştır.
Son Yıllarda Bedir
Şimdilerde küçük bir şehir olan Bedir, Medine’nin 153 km güneybatısında ve Mekke’nin ise 343 km kuzeyindedir. Hicazlı kabilelerin ikamet ettiği bu şehrin, 15 binden fazla nüfusu vardır.[11] Bedir şehri büyük Hicret yolu yapılmadan önce, Mekke'den gelip Medine'ye ve Medine’den gelip Mekke’ye giden yolcuların geçiş güzergahı idi. Ama şimdilerde yolcular buradan geçmemektedir.[12]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ↑ Vakıdi, Muhammed b. Ömer, el-Megazi, c. 1, s. 44.
- ↑ Enfal Suresi; 42.
- ↑ Bekri, c. 1, s. 231 – 232.
- ↑ Cevad Ali, c. 7, s. 371, 376 - 377.
- ↑ Bekri, c. 1, s. 231.
- ↑ Yakut Hemevi, c. 1, s. 524; Bekri, c. 1, s. 231.
- ↑ Ferheng-i Coğrafya-i Arabistan, "Bedir" kelimesinin açıklamasında.
- ↑ İbn-i Batuta, c. 1, s. 132.
- ↑ Ferheng-i Coğrafyayi-i Arabistan, "Bedir" kelimesinin açıklaması.
- ↑ Müşahidat-ı Muhammed Hamidullah, bkz. Ordu, "Bedir" kelimesinin açıklamasında.
- ↑ Yemani, Muhammed Abdu, Bedru’l Kubra, s. 25, 33 – 35, 39 - 45.
- ↑ Caferiyan, s. 393.
Bibliyografi
- İbn-i Batuta, Sefernamei İbn-i Batuta, tercüme: Muhammed Ali Muvahhid, Tahran, 1361.
- Ordu Dairetu’l Maarifi İslamiyye, c. 4, Lahor, 1389 / 1969, "Bedr" kelimesi (Muhammed Hamidullah’dan).
- İbn-i Hazm, Cemheretu'l Ensabu'l Arab, tahkik: Abdusselam Muhammed Harun, Kahire.
- Bekri, Abdullah b. Abdülaziz, Mu'cemu Musta'cem min Esmai’l Biladi ve’l Mevazi, çapı Mustafa Sakka, Beyrut, 1403 / 1983.
- Caferiyan, Resul, Asar-ı İslami-i Mekke ve Medine, Neşr-i Meş’ar, Tahran, çapı heştum, 1386.
- Cevad Ali, el-Mufassal fi Tarihi’l Arabi Gable’l İslam, Beyrut, 1976 - 1977.
- Hemevi, Mucemu’l-Buldan, tahkik: Ferdinand Wüstenfeld, Leipzig, 1866 – 1873, baskı ofset, Tahran, 1965.
- Vakıdi, Muhammed b. Ömer, Kitabu’l-Megazi, Marsden Johannes, Londra, 1966, baskı ofset Kahire.
Dış Bağlantılar