Dört Naip

wikishia sitesinden

Dört Naip veya Novvab-i Erbe’a (Arapça: النُواب الأربَعَة), İmam Mehdi'nin (a.s) Gıybeti Suğra’ya çekilmesinden sonra İmam ile Şiiler arasında irtibatı sağlamak amacıyla görevlendirilmiş dört naibidir. Başka bir deyişle İmam Mehdi’nin dört özel temsilcisini ifade eden bir söylemdir: Osman bin Said, Muhammed bin Osman, Hüseyin bin Ruh ve Ali bin Muhammed Semuri. Novvab-i Erbe’a, her biri kendisinden önceki naip tarafından tanıtılmasıyla ardı ardına gelen, İmam Zaman’ın (a.s) görevlendirdiği tecrübeli ve güvenilir yarenleridir. Bu dört kişi yetmiş yıl boyunca İmam'ı temsil etmek suretiyle en uzak İslam ülkelerinde temsilciler bulundurmakla birlikte buralarda yaşayan Şiilerin istek ve taleplerini İmam'a, İmam'ın cevaplarını da halka ilettiler. Naiplerin bir diğer görevi de Hz. Mehdi (a.s) İle ilgili şüpheleri gidermek, imamın yerini ve fiziki özelliklerini gizlemekti.

Özel Naipler

Naiplik terimi, doğrudan iletişimin mümkün olmadığı durumlarda, İmam’ın (a.s) halkla iletişim kurmak için kişisel halefi anlamına gelir. Bu durumda İmam, ilk halefini halkla tanıtır ve daha sonra gelecek olan halefler önceki bir sonrakini halka tanıtması suretiyle bir silsile oluşturulur.[1]

Naipler ve Görev Süreleri

İmam-ı Zaman'ın (a.s) Özel Temsilcilerinin (Naiplerinin) görev yaptıkları tarih H. Kameri 260 ila 329 (yaklaşık 70 yıl), yani Gıybeti Suğra’da idi. Bu zaman zarfı içinde, bazıları onuncu ve on birinci İmamların ashabından olup Şia ekolünün tanınmış simaları olan bu dört naip İmam zamanı temsil etmekten sorumluydu. İmam ile Şiiler arasındaki irtibat görevli Naipler bu yıllarda Müslüman Şehirleri ve topraklarında yine kendilerini temsil eden başka bölge vekilleri de bulunduruyordu.[2]

  • Osman bin Said Emri (Ölüm 267 H. Kameri) İmam Zaman'ın ilk özel naibidir. İmam Hasan Askeri'nin (a.s), oğlu İmam Mehdi'yi (a.s) Kırk ashabına göstererek, on ikinci İmam'ın gıybetinde Osman bin Said aracılığıyla İmam’la iletişim kurmalarını söylediği rivayet edilmektedir.[3] Böylelikle İmam Kum halkının da görüşlerini alarak Osman bin Said'in naipliğini işaret etti ve onları iletişimi sağlamak için ona yönlendirdi.[4] Osman bin Said, hayatının sonuna kadar (yaklaşık 6 yıl) İmam Zaman'ın genel temsilciliğini üstlendi.

İmam Zaman'ın Semuri'ye Mektubu

"Allah, ölümünden sonra kardeşlerine ecir ve inayetini nasip etsin. Sen altı güne kadar öleceksin. Öyleyse yarım kalan işini bitir ve kimseyi yerine tayin etme; Şu andan itibaren ikinci Gıybet başladı ta ki Allah’ın izin vereceği gün gelip çatıncaya kadar, onların (insanların) kalpleri acımasızlıkla dolana kadar, dünya adaletsizlikle dolana kadar ve taraftarlarıma (Şialarıma) gelerek beni gördüklerini iddia edenler ortaya çıkana kadar. Ancak şunu bil ki kim ki Süfyani'nin ayaklanmasından ve göklerden gelecek o sesten önce gördüğünü iddia ederse o kişi bir iftiracı ve yalancıdır."
Sünen-i Ebu Davud, c. 2, s. 310, h: 4283.
  • Muhammed bin Osman bin Said Emri (Ölüm 305 H. Kameri), birinci Naibin oğludur ve İmam Zamanın ikinci özel Naibidir. İlk vekil öldüğünde, İmam Zaman (a.s) Oğlu Muhammed bin Osman'a bir mektup yazdı ve kendisine taziyelerini sunarken babasının yerine geçmesi için ona talimat verdi.[5] İmam Zaman onu bu göreve atamadan öncesinde de İmam Hasan Askeri onu tanıtmıştı.[6] Muhammed bin Osman, kırk yıl kadar İmam'ın naipliğini icra etti.[7]
  • Hüseyin bin Ruh Nubahti (Ölüm 326 H. Kameri), İmam Mehdi'nin (a.s) üçüncü naibidir. Muhammed bin Osman’ın itimat ettiği Mütevelli heyetinden ve Bağdat'taki yakınlarının biriydi. Muhammed bin Osman, hayatının son günlerinde İmam-ı Zaman'ın emriyle onu halefi olarak tanıttı.[8] Başta Abbasi yönetiminde özel bir konumda ve saygı duyulan bir şahsiyet iken daha sonra başı yönetimle o kadar derde girdi ki bir süre gözlerden ırak yaşamak zorunda kaldı. Daha sonra aynı yöneticiler yüzünden beş yıl zindanda kaldı.[9] Muhammed bin Osman yaklaşık 21 yıl İmam Zaman’ın (a.s) Naipliğini yaptı.
  • Ali bin Muhammed Semuri (Ölüm 329 H. Kameri), üç yıl (H. Kameri 326-329) İmam Mehdi’nin (a.s) naipliği görevinde bulunan dördüncü naiptir. Semuri'nin görev süresi boyunca şiddet, baskı ve katı hükümet politikaları hiç bitmedi, bu da onu naip olarak kapsamlı faaliyetler düzenlemekten alıkoydu.[10] Ali bin Muhammed Semuri'nin ölüm haberi ile birlikte İmam Zaman (a.s) Gıybeti Kübra’ya çekilmiş ve son Naibin vefatıyla Naiplik dönemi sona ermiştir.[11]

Eylemler ve Aktiviteler

Özel temsilcilerin tüm eylemleri İmam Zaman'ın emrine göre gerçekleştirilmekteydi.[12] Bu faaliyetler birkaç kategoriye ayrılabilir:

Faaliyetlerin Gizlenmesi

İmam Askeri'nin şehit edilmesi ve on ikinci İmam'ın gıybeti ile, Novvab-i Erbe’a Şii meseleleriyle ilgilenen tek yetkili irtibat noktası oldu. Abbasilerin yönetimde bulunduğu bir dönem olduğundan, gizlilik ve takiyye gibi tedbirler özellikle ikinci, üçüncü ve dördüncü naiplerin döneminde zirveye ulaştı. [13] Öyle ki Hüseyin bin Ruh bir süre gizlilik içinde yaşadı ve sonunda beş yıl hapsedildi. Sonuç olarak İmamiye Şiaları, Abbasi halifeliği döneminde varlıklarını sürdürdüler ve resmen tanınmış bir azınlık olarak kendilerini Abbasi hükümetine ve Bağdat'taki Sünni aşırıcılara zorla da olsa kabul ettirebildiler.[14]

Halifelikle ile İlişkiler

O zamanlar bazı Şiilerin, özellikle de naiplerin izlediği ve masum imamların da desteklediği politikalardan biri, Abbasi halifeliğinde yer edinmek, hatta bir bakanlık pozisyonunu elinde bulundurmaktı.[15] Hüseyin bin Ruh Nubahti naipliğe başladığı sırada Abbasi döneminin güçlü hanedanlarından Nubahti hanedanı ve İbn-i Fırat hanedanının da desteğini arkasına alarak Abbasi hükümetinde iktidar ve Şiilerden sorumlu bakanlık görevini elde etmiştir. Abbasi rejiminde nüfuza sahipti ve saygı görüyordu.[16] [17]

Gulatlar ile Mücadele

Gulat meselesi, Novvab-i Erbe’a döneminde en önemli konulardan biriydi. Çünkü bazı masum İmamların oğulları ve bazı Şii siyasi figürler Gulatlar’a destek veriyordu. Bunlardan biri de Cafer Kezab lakaplı İmam Hadi'nin oğlu Cafer’di.[18] Novvab-i Erbe’a’nın görevlerinden biri de bu sahtekarları ifşa etmek ve İmam Zaman’ın (a.s) ifrata düşmüş bu tür insanları lanetlediği mesajını Şiilere ulaştırmaktı.[19] Bu Gulatlar’dan biri olan Nusayri Camiasının lideri Muhammed bin Nusayri, mahrem olan kadınlarla evlenmeyi caiz görmüş ve halkı ensest evliliğine teşvik etmiştir. Muhammed bin Osman, onu lanetleyerek kendini ondan beri ettiğini ilan etmiştir.[20] Şelmegani, Hüseyin bin Ruh’un Naipliği dönemindeki iyi olan pozisyonuna rağmen tamahkarlığı nedeniyle konumunu kötüye kullanarak Gulatların tarafına geçen bir diğer Şia vekilidir. Hüseyin bin Ruh, onu kendinden uzaklaştırdı ve İmam Zaman (a.s) tarafından yazılan mektuplarda lanetlenmiş olarak ilan edildi.[21]

Hz. Mehdi ile İlgili Şüphelerin Ortadan Kaldırılması

Şeyh Tusi'nin naklettiğine göre, İbn-i Ebi Ganim Kazvini ile bir grup Şii arasında İmam Askeri'nin çocuğu olup olmadığı hakkında bir tartışma vardı. Bu nedenle Şiiler, İmam Mehdi’ye (a.s) mektuplar gönderip bu konudaki tartışmaya son vermesini istediler. Buna cevaben İmam Zaman (a.s), Allah'ın On birinci İmam'dan sonra dinini sahipsiz bırakmadığını hem kendisi ile hem de kullarıyla ilişiğinin devam ettiğini ve bunun kıyamete kadar süreceğini vurguladı. Durmadı ve kıyamete kadar da öyle olmayacak.[22]

Rivayetlere göre İmam Mehdi’den (a.s) gelen bir başka mektupta da Cafer Kezab'ın İmam Askeri'nin (a.s) halefi olduğunu iddia etmesiyle ilgilidir. Bu mektupta İmam Zaman, İmamların İmameti hususunda onların ilmi ve masumiyetine atıfta bulunurken, Cafer'in nelerin İslam fıkhına göre nelerin haram ve nelerin helal olduğu hususundaki bilgisizliğine, doğruyu yanlıştan ayırt edemediğine vesaire işaret etmiştir. Bu mektubunda İmam, bütün bu durumlara rağmen nasıl İmamlık iddiasında bulunduğunu sormuştur.[23]


Babası on birinci İmam'ın (a.s) vekillerinden biri olan Muhammed bin İbrahim bin Mahziar'ın şüphesi, İmam Zaman’nın (a.s) mektuplarını okuyunca bertaraf oldu.[24] Bu mektuplarla İmam Zaman aynı zamanda şüphecilere karşı varlığını kanıtlarken, bazı fıkhi meselelere de gerekli cevapları iletmiştir.[25]

Vekillerin Tayini

Farklı bölgelerin işlerini yönetmek ve Şiilerle İmamlar arasında ilişkiyi canlı tutmak için belli bölgelere vekil tayin edilmesi durumu diğer imamların döneminde de kullanılmıştır. Bu yöntem en az İmam Kazım (a.s) döneminden beri Şiiler arasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Gıybetin başlamasından sonra, vekillerin İmam Mehdi (a.s) ile doğrudan temas kurması durduruldu ve Şiilerle iletişimin ekseni, on ikinci İmam tarafından atanan özel Naiplerle devam etti. Vekiller, dini işler için halktan aldıkları paraları çeşitli şekillerde Bağdat'taki özel Naib’e gönderirken, özel Naip bu toplanan paraları imamın emrine göre kullanırlardı. Ahvaz, Samera, Mısır, Hicaz, Yemen'deki vekillerin yanı sıra İran'ın Horasan, Rey ve Kum gibi bölgelerindeki vekiller de ravilerin metinlerinde çok az da olsa yer almıştır.[26]

İmam Mehdiyi Gizleme

İmam’ın (a.s) yerini ve fiziki özelliklerini gizlemek, özel Naiplerin temel görevlerinden biri olmuştur. Tarihi kaynaklar ve rivayetler dikkate alındığında İmam'ın Irak, Mekke ve Medine'de bulunduğunu, özel naibiyle görüşmek için kendine has yöntemler kullandığını göstermektedir.[27] Hüseyin bin Ruh Nubahti İmam'ın Naipliğini yaptığında, Ebu Sehl Nubahti, İbn-i Ruh'un yeri ve konumu hakkında şunları söyledi: Ebu-l Kasım'ın bildiği gibi şuan gıybette olan İmam'ın yerini bilseydim, sıkıştığımda onun yerini düşmana gösterebilirdim ama Ebu-l Kasım, İmam'ı abasının altında bile saklasa, onu makasla parçalara ayırsalar bile, asla kimseye yerini söylemez. [28] İmam-ı Zaman'ın Naipleri İmam’ın özelliklerini öğrenmekte ısrar edenlere bu konuda ısrar etmemelerini ve bu uygulamanın onun güvenliğini sağladığını belirtmişlerdir.[29]

Fıkhi ve İtikadı Konulardaki Sorular

Novvab-i Erbe'a, Şiilerin içtihadi ve dini soruları İmam Mehdi'ye ileterek cevabı aldıktan sonra bunları halka ilan ederlerdi. Bu faaliyetler dini konularla sınırlı değildi. Naipler çeşitli sohbetlerle itikadi soruların yanı sıra sosyal konularda da halka yol göstererek sorunlarını çözmek için toplumu yönlendirmişlerdir.[30] İmam Zaman’ın (a.s) fıkhi ve şer’i hükümlerinin yazılı olduğu mektuplardan deliller getirmek suretiyle İshak bin Yakup[31] ve Muhamed bin Cafer Esedi[32] ilmi münazara ve sohbetler düzenlemişlerdir. Hüseyin bin Ruh şahsen bu faaliyetlere iştirak etmek suretiyle onları teyit etmiştir.[33]

Ziyaretname

Seyyid bin Tavus, Mesbahü-z Zair kitabında, İmam Zaman'ın (a.s) dört naibinin her biri için ayrı ayrı okunabilecek bir ziyaretname yazmıştır. O bu ziyaret metnini Hüseyin bin Ruh Nubahti'nin babasına atfetmektedir.[34]

[Not 1] ...السَّلَامُ عَلَيْكَ يَا فُلَانَ بْنَ فُلَانٍ أَشْهَدُ أَنَّكَ بَابُ الْوَلِيِّ أَدَّيْتَ عَنْهُ وَ أَدَّيْتَ إِلَيْهِ مَا خَالَفْتَهُ وَ لَا خَالَفْتَ عَلَيْهِ

Ayrıca Allame Meclisi de Biharü-l Envar'da Osman bin Said için bir ziyaret duası aktarmıştır ve bu duayı Şii bir alimin eski bir yazısında gördüğünü söylemiştir.[35]

[Not 2]...السَّلَامُ عَلَیک أَیهَا الْعَبْدُ الصَّالِحُ النَّاصِحُ لِلَّهِ وَ لِرَسُولِهِ وَ لِأَوْلِیائِهِ الْمُجِدُّ فِی خِدْمَةِ مُلُوک الْخَلَائِقِ أُمَنَاءِ اللَّهِ وَ أَصْفِیائِهِ

Monografi

Ali Gaffarzade tarafından yazılan "İmam Zaman'ın (a.s) Özel Naiplerinin Hayatı Üzerine Araştırma" adlı eser Novvab-i Erbe’a üzerine yazılmış tek kitaptır. Ayetullah Cafer Subhani'nin girişine bir taktim yazdığı ve Nubuk Yayınları'nın ilk kez 1996'da yayınladığı Novvab-i Erbe’a tanıma alanında bağımsız bir çalışmadır.

Kaynakça

  1. Ahmedi, Nevab-ı Erba'a ve sosyal kişilikleri, 1390.
  2. Ahmedi, Nevab-ı Erba'a ve sosyal kişilikleri, 1390.
  3. Tusi, el-Gıybeh, s. 232-231, Saduk Kemal el-Din, s. 435.
  4. Saduk, Kemaludin, H.K. 1395, 2. cilt, s. 476.
  5. Saduk, Kemaludin, H.K. 1395, 2. cilt, s. 510.
  6. Tusi, el-Gıybeh, h.k. 1411, s. 356.
  7. Sadr, el-Gıybeh, 1412 AH, cilt 1, s. 404.
  8. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 371.
  9. Caferyan, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, şemsi 1381, s.583.
  10. Cabbari, Savunuculuk Organizasyonu, Şemsi 1382, cilt 2, s.480.
  11. Saduk, Kemaludin, H.K. 1395, 2. cilt, s. 516.
  12. Ghaffarzade, Navab has Imam Zaman'ın Yaşamı Üzerine Bir Araştırma, s.85.
  13. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 112.
  14. Cabbari, Savunuculuk Organizasyonu, Şemsi 1382, cilt 1, s.66.
  15. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 109.
  16. Cassem Huseyin, Onikinci İmamın Yokluğunun Siyasi Tarihi, Şemsi 1385, s.198.
  17. Caferyan, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, şemsi 1381, s.585.
  18. Caferyan, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, şemsi 1381, s.585.
  19. Cabbari, Savunuculuk Organizasyonu, Şemsi 1382, cilt 2, s. 688.
  20. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 398.
  21. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, Sayfa 187, 252 ve 253.
  22. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, Sayfa 285 ve 286.
  23. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, Sayfa 287 ve 289.
  24. Kuleyni, Kafi, 1983, cilt 1, s.518.
  25. Kuleyni, Kafi, 1983, cilt 1, s. 176.
  26. Caferyan, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, şemsi 1381, s.588.
  27. Cassem Huseyin, Onikinci İmamın Yokluğunun Siyasi Tarihi, şemsi 1385, s.166.
  28. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 391.
  29. Caferyan, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, şemsi 1381, s.588.
  30. Gaffarzade, Navab has Imam Zaman'ın Yaşamı Üzerine Bir Araştırma, Şemsi 1379, s.87.
  31. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 290.
  32. Saduk, Kemaludin, H.K. 1395, 2. cilt, s. 520.
  33. Tusi, el-Gıybeh, 1411 AH, s. 290.
  34. İbn Tavus, Mesbah el-Za'ir, 1416, AH, s. 514.
  35. Meclisi, Buharü-l Envar, 1403 AH, cilt 99, s.293.
  1. قُمْتَ خَاصّاً وَ انْصَرَفْتَ سَابِقاً جِئْتُكَ عَارِفاً بِالْحَقِّ الَّذِي أَنْتَ عَلَيْهِ وَ أَنَّكَ مَا خُنْتَ فِي التَّأْدِيَةِ وَ السِّفَارَةِ السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ بَابٍ مَا أَوْسَعَكَ وَ مِنْ سَفِيرٍ مَا آمَنَكَ وَ مِنْ ثِقَةٍ مَا أَمْكَنَكَ أَشْهَدُ أَنَّ اللَّهَ اخْتَصَّكَ بِنُورِهِ حَتَّى عَايَنْتَ الشَّخْصَ فَأَدَّيْتَ عَنْهُ وَ أَدَّيْتَ إِلَيْهِ ثُمَّ تَرْجِعُ فَتَبْتَدِئُ بِالسَّلَامِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ ص إِلَى صَاحِبِ الزَّمَانِ وَ تَقُولُ بَعْدَ ذَلِكَ جِئْتُكَ مُخْلِصاً بِتَوْحِيدِ اللَّهِ وَ مُوَالاةِ أَوْلِيَائِهِ وَ الْبَرَاءَةِ مِنْ أَعْدَائِهِمْ وَ مِنَ الَّذِينَ خَالَفُوكَ يَا حُجَّةَ الْمَوْلَى وَ بِكَ اللَّهُمَّ تَوَجُّهِي وَ بِهِمْ إِلَيْكَ تَوَسُّلِي ثُمَّ تَدْعُو وَ تَسْأَلُ اللَّهَ مَا تُحِبُّ تَجِبُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَعَالَى‏ .
  2. السَّلَامُ عَلَیک أَیهَا الْعَبْدُ الصَّالِحُ النَّاصِحُ لِلَّهِ وَ لِرَسُولِهِ وَ لِأَوْلِیائِهِ الْمُجِدُّ فِی خِدْمَةِ مُلُوک الْخَلَائِقِ أُمَنَاءِ اللَّهِ وَ أَصْفِیائِهِ السَّلَامُ عَلَیک أَیهَا الْبَابُ الْأَعْظَمُ وَ الصِّرَاطُ الْأَقْوَمُ وَ الْوَلِی الْأَکرَمُ السَّلَامُ عَلَیک أَیهَا الْمُتَوَّجُ بِالْأَنْوَارِ الْإِمَامِیةِ الْمُتَسَرْبِلُ بِالْجَلَابِیبِ الْمَهْدِیةِ الْمَخْصُوصُ بِالْأَسْرَارِ الْأَحْمَدِیةِ وَ الشُّهُبِ الْعَلَوِیةِ وَ الْمَوَالِیدِ الْفَاطِمِیةِ السَّلَامُ عَلَیک یا قُرَّةَ الْعُیونِ وَ السِّرَّ الْمَکنُونَ السَّلَامُ عَلَیک یا فَرَجَ الْقُلُوبِ وَ نِهَایةَ الْمَطْلُوبِ السَّلَامُ عَلَیک یا شَمْسَ الْمُؤْمِنِینَ وَ رُکنَ الْأَشْیاعِ الْمُنْقَطِعِینَ السَّلَامُ عَلَی وَلِی الْأَیتَامِ وَ عَمِیدِ الْجَحَاجِحَةِ الْکرَامِ السَّلَامُ عَلَی الْوَسِیلَةِ إِلَی سِرِّ اللَّهِ فِی الْخَلَائِقِ وَ خَلِیفَةِ وَلِی اللَّهِ الْفَاتِقِ الرَّاتِقِ السَّلَامُ عَلَیک یا نَائِبَ قُوَّامِ الْإِسْلَامِ وَ بَهَاءِ الْأَیامِ وَ حُجَّةَ اللَّهِ الْمَلِک الْعَلَّامِ عَلَی الْخَاصِّ وَ الْعَامِّ الْفَارُوقَ بَینَ الْحَلَالِ وَ الْحَرَامِ وَ النُّورَ الزَّاهِرَ وَ الْمَجْدَ الْبَاهِرَ فِی کلِّ مَوْقِفٍ وَ مَقَامٍ السَّلَامُ عَلَیک یا وَلِی بَقِیةِ الْأَنْبِیاءِ وَ خِیرَةَ إِلَهِ السَّمَاءِ الْمُخْتَصَّ بِأَعْلَی مَرَاتِبِ الْمَلِک الْعَظِیمِ الْمُنْجِی مِنْ مَتَالِفِ الْعَطَبِ الْعَمِیمِ ذی [ذَا اللِّوَاءِ الْمَنْصُورِ وَ الْعَلَمِ الْمَنْشُورِ وَ الْعِلْمِ الْمَسْتُورِ الْمَحَجَّةَ الْعُظْمَی وَ الْحُجَّةَ الْکبْرَی سُلَالَةَ الْمُقَدَّسِینَ وَ ذُرِّیةَ الْمُرْسَلِینَ وَ ابْنَ خَاتِمِ النَّبِیینَ وَ بَهْجَةَ الْعَابِدِینَ وَ رُکنَ الْمُوَحِّدِینَ وَ وَارِثَ الْخِیرَةِ الطَّاهِرِینَ صَلَّی اللَّهُ عَلَیهِمْ صَلَاةً لَا تَنْفَدُ وَ إِنْ نَفِدَ الدَّهْرُ وَ لَا تَحُولُ وَ إِنْ حَالَ الزَّمَنُ وَ الْعَصْرُ اللَّهُمَّ إِنِّی أُقَدِّمُ بَینَ یدَی سُؤَالِی الِاعْتِرَافَ لَک بِالْوَحْدَانِیةِ وَ لِمُحَمَّدٍ بِالنُّبُوَّةِ وَ لِعَلِی بِالْإِمَامَةِ وَ لِذُرِّیتِهِمَا بِالْعِصْمَةِ وَ فَرْضِ الطَّاعَةِ وَ بِهَذَا الْوَلِی الرَّشِیدِ وَ الْمَوْلَی السَّدِیدِ أَبِی مُحَمَّدٍ عُثْمَانَ بْنِ سَعِیدٍ أَتَوَسَّلُ إِلَی اللَّهِ بِالشَّفَاعَةِ إِلَیهِ لِیشْفَعَ إِلَی شُفَعَائِهِ وَ أَهْلِ مَوَدَّتِهِ وَ خُلَصَائِهِ أَنْ یسْتَنْقِذُونِی مِنْ مَکارِهِ الدُّنْیا وَ الْآخِرَةِ اللَّهُمَّ إِنِّی أَتَوَسَّلُ إِلَیک بِعَبْدِک عُثْمَانَ بْنِ سَعِیدٍ وَ أُقَدِّمُهُ بَینَ یدَی حَوَائِجِی أَنْ تُصَلِّی عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ شِیعَتِهِ وَ أَوْلِیائِهِ وَ أَنْ تَغْفِرَ لِی الْحُوبَ وَ الْخَطَایا وَ تَسْتُرَ عَلَی الزَّلَلَ وَ السَّیئَاتِ وَ تَرْزُقَنِی السَّلَامَةَ مِنَ الرَّزَایا فَکنْ لِی یا وَلِی اللَّهِ شَافِعاً نَافِعاً وَ رُکناً مَنِیعاً دَافِعاً فَقَدْ أَلْقَیتُ إِلَیک بِالْآمَالِ وَ وَثِقْتُ مِنْک بِتَخْفِیفِ الْأَثْقَالِ وَ قَرَعْتُ بِک یا سَیدِی بَابَ الْحَاجَةِ وَ رَجَوْتُ مِنْک جَمِیلَ سِفَارَتِک وَ حُصُولَ الْفَلَاحِ بِمَقَامِ غِیاثٍ أَعْتَمِدُ عَلَیهِ وَ أَقْصِدُ إِلَیهِ وَ أَطْرَحُ نَفْسِی بَینَ یدَیهِ وَ السَّلَامُ عَلَیک وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَکاتُهُ ثُمَّ صَلِّ صَلَاةَ الزِّیارَةِ وَ أَهْدِهَا لَهُ وَ لِشُرَکائِهِ فِی النِّیابَةِ صَلَّی اللَّهُ عَلَیهِمْ أَجْمَعِینَ ثُمَّ وَدِّعْهُ مُسْتَقْبِلًا لَهُ إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَعَالَی.

Bibliyografya

  • İbn-i Tavus, Ali İbn-i-i Musa, Mesbah el-Zayer, Kum, el-Beyt, 1375.
  • Ahmadi, Muhammed Hossein, "Navab Arba'a ve sosyal kişilikleri", History TV Magazine, Yazı 2011 - Sayı 4.
  • Cabbari, Muhammed Reza, Advocacy Organization and its Role in the Age of Imams, Kum, Imam Khomeini Research and Training Institute, 2003.
  • Caferyan, Resül, Şii İmamların Fikri ve Siyasi Hayatı, Kum, Ensaryan, 2002.
  • HÜseyin, cassem, Onikinci İmam'ın Yokluğunun Siyasi Tarihi, Seyyed Muhammed Taghi Ayetullah, Tahran Amirkabir, 2006.
  • Sadr, Seyyid Muhammed, Görünmeyenlerin Tarihi, Beyrut, Dar el-Ta'rif, 1412 H.
  • Saduk, Muhammed İbn-i-i Ali, Kamaluddin and all the blessings, Tahran, Islamic, 2016.
  • Tusi, Muhammad İbn-i-i Hassan, el-Ghaybah, Kum, Dar el-Ma'arif el-Islamiyya, 1411 AH.
  • Ghaffarzadeh, Ali, Navab Khas Imam Zaman'ın Hayatı, Kum, Nabogh Yayınları, 2000.
  • Kuleyni, Muhammed İbn-i-i Ya'kub, Yeterli İlkeler, Ali Ekber Ghaffari Araştırması, Tahran, İslam Kütüphanesi, 2009.
  • Maclisi, Muhammed Bakir, Behar el-Anvar el-came'a Athar İmamlarının haberleri için, Tahran, İslam, 1984.