Kırkısya (Arapça: قرقیسیا ; Latince: Circesium), ahir zaman ve Süfyani hakkında nakledilen rivayetlerde kendisinden bahsedilen bir savaşın adıdır. İslami rivayetler, ahir zamanda İmam Mehdi’nin (a.f) zuhuru eşiğinde çok sayıda savaş, fitneler ve isyanların vuku bulacağını haber vermektedir. Peş peşe yaşanacak fitneler bir çok ülkeyi kapsayacaktır. Müslümanların inancına göre gelecekte eşi benzeri görülmemiş ve görülmeyecek “Kırkısya savaşı” diye bir savaş yaşanacaktır. Bu savaş, Süfyani’nin yaşantısındaki en büyük geçitlerden biri olacaktır. Muhaliflerini ortadan kaldırdıktan sonra Irak’a saldırı başlatacaktır. Bundan dolayı büyük bir ordu ile Irak’a doğru yola koyulacaktır. Yolda bugünkü Suriye’nin kuzeyinde yer alan “Kırkısya” denilen yerde onunla başka bir ordu arasında çok acı bir savaş yaşanacaktır. Kırkısya Bölgesi günümüzde Suriye'nin Deyrizor ilinin Busayra ilçesinde yer almaktadır.

Kırkısiya (Busayra)
Kırkısiya (Busayra)

Hadislerde Kırkısya Savaşı

Deyrizor ili Busayra İlçesi (Kırkısiya)
Deyrizor ili Busayra İlçesi (Kırkısiya)

Şia ve Sünni kaynaklarında Kırkısya savaşından bahsedilmiş ve bu savaşın büyüklüğüne ve eşi benzeri olmadığına değinilmiştir.

Şia Rivayetleri

Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) bu isyanlar ve başkaldırıları hakkında şöyle buyurmuştur:

“Bir fitne başlayacak ve ardı sıra başka bir fitne baş gösterecektir. Birinci fitne, keskin kılıç darbeleriyle darbe yemek gibi olan ikinci fitnenin yanında kırbaç yemek gibi kalacaktır! Daha sonra tüm haramların helal sayıldığı başka bir fitne baş gösterecektir! İşte o anda hilafet yeryüzündeki en üstün kişiye ulaşacaktır ve o kişi o anda evinde oturmuş olacaktır.”[1] İmam Muhammed Bakır (a.s) Müyesser’e hitaben yaptığı bir konuşmada Kırkısya savaşının büyüklüğü ve eşi benzeri olmadığına dair açıklamalarda bulunmuştur.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:

Ey Müyesser! Buradan Kırkısya’ya ne kadarlık bir yol vardır?

Dedim ki: Bu yakınlardadır. Fırat sahilinde yer almaktadır.

Buyurdu ki: Bu bölgede eşi benzeri görülmemiş bir olay yaşanacaktır. Allah Tebareke ve Teâlâ’nın yerleri ve gökleri yarattığı günden beri ve var olacakları güne kadar yaşanmamış bir olay yaşanacaktır. Burada yeryüzünün yırtıcı hayvanları ile gökyüzünün kuşlarının yararlanacağı bir sofra kurulacaktır.”[2]

Yine başka bir rivayette İbn Ebi Ya’fur, İmam Muhammed Bakır’dan şöyle nakletmiştir:

“Hiç kuşkusuz Abbas ve Mervan oğulları için Kırkısya’da bir hadise yaşanacaktır. Genç oğlanlar orada yaşanacaklardan ötürü yaşlanacaktır ve Allah onlardan her türlü yardımı alacak ve gökyüzündeki kuşlarla yeryüzündeki vahşi hayvanlara zalimlerin etleriyle karınlarını doyurmalarını ilham edecektir. Sonra Süfyani çıkacaktır.”[3]

İmam Muhammed Bakır (a.s) başka bir rivayette Kırkısya savaşı ile Süfyani’nin çıkışını ilişkilendirmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Süfyani orduları Kırkısya’dan geçtiklerinde orada savaşa tutuşacaklardır. Sonra zalimlerden yüz bin kişi öldürülecektir. Süfyani, o sırada sayıları yetmiş bini bulacak bir orduyu Kufe’ye doğru gönderecektir.”[4] İmam Cafer Sadık (a.s) başka bir rivayette Kırkısya savaşına değinmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Hiç kuşkusuz Allah için Kırkısya’da bir sofra kurulacak ve gök meleği onu haber verecektir. Sonra ey gökteki kuşlar ve ey yerdeki yırtıcı hayvanlar! Doymak için zalimlerin etlerine doğru koşun, diye çağrıda bulunacaktır.”[5]

Çağımız araştırmacı yazarlarından birisi de kitabında bu hadise değinerek şöyle yazmaktadır:

Rivayetlerin işaret ettiği gibi savaş meydanı, kuru, susuz ve çorak toprakların olduğu bir yer olacaktır. Kendi ölülerini defnetmeyecekler veya gömmeye imkanları olmayacaktır. Bundan dolayı gökteki kuşlar ve yeryüzündeki yırtıcı hayvanlar onların cesetlerini yiyerek karınlarını doyuracaktır. Öldürülen askerler de zalimlerden olacaktır. Zira onlar zalim ve gaddarların askerleridirler veya her iki tarafta da zalim komutan ve subaylar olacaktır.[6]

Ehli Sünnet Rivayetleri

Ehli sünnet kaynaklarında da Kırkısya’da yaşanacak savaşın şiddetini ortaya koyan rivayetler yer almaktadır. Örneğin İbn Hammad’ın naklettiği aşağıdaki rivayet: Süfyani ordusu ile birlikte onlara galip gelecektir. Türkleri ve Rumları orada katledecek ve yeryüzünün yırtıcı hayvanları onların etleriyle beslenecektir.[7] İbn Hammad başka bir rivayette İmam Ali’den (a.s) şöyle bir rivayet nakletmektedir: Süfyani Şam’a galip gelecektir. Sonra Kırkısya’da aralarında bir savaş yaşanacaktır. Daha sonra yeryüzünün yırtıcı hayvanları ile gökyüzünün kuşları onların ölüleri ile karınlarını doyuracaklardır.[8]

Kırkısya Savaşının Nedenleri

Rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Kırkısya savaşı Fırat’ta bulunan bir hazine yüzünden gerçekleşecektir. İbn Hammad’ın, Hz. Resulullah’tan (s.a.a) naklettiği bir hadiste Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Fırat, altın ve gümüşten bir dağı ortaya serecektir. Sonra onun yüzünden savaş yaşanacaktır. Öyle ki her dokuz kişiden yedisi ölecektir. Öyleyse eğer o günü görecek olursanız ondan uzak durunuz.”[9] “el-Fiten ve’l Melahim”de İbn Kesir Hz. Peygamberden (s.a.a) naklettiği hadiste de bu hazineye değinilmiştir: “Yakında Fırat altından bir dağı ortaya koyacaktır, ondan bir şey alınmamalıdır.”[10] İbn Hisam Cunpuri de “el-Burhan” kitabında Fırat’taki altın hakkında şöyle yazmaktadır: Fırat altından bir dağı aşikar etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar ondaki hazine için savaşacaklar ve onlardan onda dokuzu ölecektir.[11] Asr-ı Zuhur kitabının yazarı Süfyani’nin çıkışı hakkında şöyle yazmaktadır: Süfyani’nin Irak savaşındaki amacı o ülkeye egemen olmak ve Irak üzerinden Suriye ve Kudüs’e hareket eden İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu hazırlayan İran güçleri karşısında bir direniş göstermektir. Ancak Irak yolunda yaşanacak olağandışı bir hadise yüzünden Kırkısya’da bir savaş patlak verecektir. Olağandışı hadise Fırat’taki hazine olayı veya Fırat nehri hadisesidir. Öyle ki bir grup insan onu ele geçirmek için çaba sarf edecek ve aralarında savaş başlayacaktır. Onlardan 100 binden çoğu ölecek ve hiç birisi kesin bir zafer elde edemeyecek ve o hazineyi ele geçirmeyecektir. Bilakis hepsi ondan vazgeçecek ve kendi işleriyle meşgul olacaklardır.[12]

Kırkısya Savaşında Savaşacak Güçler

Rivayetlerden elde edildiğine göre Kırkısya savaşında savaşacak gruplar dört gruptan oluşmaktadır:

  • Türkler: Türkler, Mezopotamya[13] (beynul nehreyn) bölgesinde güçlerini toplamıştır;
  • Rumlar (Batılılar): Rumlar, Filistin (İsrail) topraklarında güçlerini toplamıştır;
  • Süfyani: Süfyani, Şam ve Ürdün topraklarını ele geçirmiştir;
  • Abdullah: Abdullah, Rumların (Batılıların) bölgedeki müttefikidir;
  • Kays: Mısır topraklarının o dönemdeki komutan ve lideridir;
  • Abbas Oğulları: Irak topraklarından ortaya çıkacaklardır.[14]

Burada, bu konu hakkında nakledilen bazı rivayetlere değineceğiz:
Batılılar (Rumlar) Mısır’a doğru hareket edeceklerdir. Onların bu topraklara girişi Süfyani’nin çıktığının göstergesi olacaktır. Ondan önce çağrıda bulunan bir kişi kıyam edecek ve Türkler Hira’ya[15], Batılılar (Rumlar) da Filistin topraklarına girecektir. Abdullah da onlardan öne geçecek ve iki ordu nehrin başında karşı karşıya gelecektir. Sonra aralarında büyük bir savaş çıkacaktır. Mağrip sahibi (Rumların müttefiki) de yola çıkacak erkekleri öldürecek ve kadınları da esir alacaktır. O sırada Kayş’a dönecek ve Süfyani Hira şehrine girecektir ve onların bir araya getirdiği her şeyi Süfyani yok edecek ve ondan sonra Kufe’ye doğru yola çıkacaktır.[16]

Süfyani orduları ile onlara galip gelecektir. Türkleri ve Rumları Kırkısya’da öldürecektir.[17] Başka bir yerde ise şöyle nakledilmiştir: Sonra Türklerle Rumlar toplanarak birbirleriyle savaşacaklardır.[18] Şam’da üç bayrak dalgalanacaktır. Sonra Süfyani onlarla savaşa tutuşacak ve Kırkısya bölgesinde onlara ulaşacaktır.
Başka bir rivayette ise şöyle gelmiştir: Süfyani’nin Kufe’ye girişi Kırkısya’da Türkler ve Rumlarla savaşmasından sonra olacaktır.[19]

Abdullah İbn Zübeyr’in, İmam Ali’den (a.s) naklettiği bir rivayette de Abdullah adında iki kişinin orduları ile birlikte Kırkısya’da olacaklarına değinilmiştir: "Abdullah, Abdullah’ın ardı sıra ortaya çıkacak ve orduları Kırkısya’da nehrin yanında birbirleriyle karşı karşıya gelecektir."[20]

Kırkısya Savaşının Vakti

Kırkısya savaşı, Şevval ayında ve iki büyük hadisenin arasında yaşanacaktır:

  • İlk olarak Süfyani’nin ortaya çıkışı
  • İmam Mehdi’nin (a.s) zuhuru.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Ruzgar-ı Rehai, Süleyman Kamil, tercüme: Ali Ekber Mehdi Pur, s. 894.
  2. Ruze-i Kâfi, Sikatu’l İslam Şeyh Kuleyni, s. 451.
  3. El-Gaybet, Muhammed b. El-Hasan el-Tusi, s. 422.
  4. Biharu’l Envar, Muhammed Bakır Meclisi, c. 52, s. 237.
  5. Es-Süfyani ve Alamatu’z Zuhur, Muhammed Fakih, s. 127.
  6. Asr-ı Zuhur, Ali Kurani, tercüme: Abbas Celali, Sazmanı Tebligatı İslami, Tahran, 1375, s. 130.
  7. El-Fiten, İbn Hammad, h. 797, s. 195.
  8. El-Fiten, İbn Hammad, h. 838, s. 208.
  9. El-Fiten, İbn Hammad, h. 233, s. 921.
  10. El-Fiten ve’l Melahim, es-Seyyid İbn Tavus, c. 106, s. 58.
  11. El-Burhan fi Alamatu Mehdi Ahiri Zaman, Alaattin Ali el-Muttaki el-Hindi, s. 1111.
  12. Asr-ı Zuhur, Ali Kurani, tercüme: Abbas Celali, Sazmanı Tebligatı İslami, Tahran, 1375, s. 129.
  13. Mezopotamya (iki ırmak arasındaki bölge), Ortadoğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu bölgesi, güneybatı İran ve Kuveyt topraklarından oluşmaktadır.
  14. El-Fiten, İbn Hammad, h. 797, s. 195.
  15. Hira, günümüzde Necef şehrinin 6,5 kilometre güneyinde yer alan Mezopotamya'nın kadim şehirlerindendir.
  16. Şeş Mah Payani, Mücteba es-Sade, tercüme: Mahmut Mutahhari Niya, Mevud-u Asr, Tahran, 1383, s. 128.
  17. Şeş Mah Payani, Mücteba es-Sade, tercüme: Mahmut Mutahhari Niya, Mevud-u Asr, Tahran, 1383, s. 129.
  18. El-Fiten, İbn Hammad, h. 596, s. 145.
  19. El-Fiten, İbn Hammad, h. 850, s. 212.
  20. El-Fiten, İbn Hammad, h. 923, s. 203.

Bibliyografi

  • Kırkısya Savaşı (1)
  • Kırkısya Savaşı (2)
  • Asr-ı Zuhur, Ali Kurani, tercüme: Abbas Celali, Sazmanı Tebligatı İslami, Tahran, 1375.
  • Şeş Mah Payani, Mücteba es-Sade, tercüme: Mahmut Mutahhari Niya, Mevud-u Asr, Tahran, 1383.
  • Süfyani ve Nişaneha-i Zuhur, Seyyid Şahpur Hüseyni, Mevud-u Asr, Tahran, 1385.
  • Mevud-u Cevan, Ordubeheşt ve Hordad 1382, ş 25.
  • Mahname-i Mevud, altıncı yıl, ş. 31.