Dumetu-l Cendel

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
resimsiz
kategorisiz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Dumetu'l Cendel sayfasından yönlendirildi)
Dosya:Dumetu'l-Cendel.jpg
Dumetu'l-Cendel Bölgesinin Coğrafi Konumu

Dumetu-l Cendel (Arapça:دُومَةُ الجندَل); geçmişte Şam’a bağlı olan ve günümüzde ise, Suudi Arabistan’ın "Cevf" eyaletinde yer alan bir şehirdir. Coğrafi olarak Hicaz, Irak ve Şam yolu üzerinde bulunmasından dolayı önem arz etmekteydi. Dumetu-l Cendel gazvesi gibi bazı tarihi hadiselerin bu bölgede meydana gelmesi, İslam tarihi kaynaklarında isminin sık sık zikredilmesine yol açmıştır. Bu şehrin veya bölgenin diğer adı "Cevfu’s-Serhan"dır. Sıffin savaşındaki hakemiyet olayı da burada gerçekleşmiştir.

Coğrafi Konum ve Özellikleri

"Dumetu-l Cendel" bölgesi, Suudi Arabistan’ın kuzeyinde yer alan "Cevf" eyaletinin şehirlerindendir. Bu bölge, kuzeybatıdan Ürdün’e ve güneyden ise, Hail ve Tebük’e komşudur. Dumetu-l Cendel, Cevf eyaletinin merkezi olan Sakaka şehrinin güneybatısında yer almaktadır. Havası kuru ve çöl iklimli olan bu bölge, bu eyaletin en sıcak şehirlerinden biridir. Dumetu-l Cendel şehrinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a olan uzaklığı 900 km ve Mekke-i Mükerreme’ye olan uzaklığı ise, yaklaşık 1220 km’dir. 2010 yılında yapılan nüfus sayımına göre, Dumetu-l Cendel şehrinin nüfusu 49.646 kişidir.

Tarihçe

İslamiyet Öncesi

Yakut Hamevi gibi İslam tarihi ve coğrafyası eserleri yazarlarından nakledilen bir rivayete göre, bu şehrin isminin ilk kelimesi, bu şehri kur'an ve orada çamur ve taştan sağlam bir kale inşa eden İsmail b. İbrahim’in (a.s) oğlu “Duma”nın isminden alıntılanmıştır.

"Cendel" kelimesi, Cendele (taş ve çamur) teriminin çoğuludur ve "Dumetu-l Cendel" kelimesi Duma’nın taşlık bir bölgede inşa ettiği kale manasına gelmektedir.[1] Dumetu-l Cendel'in, geçmiş zamanlarda Irak ve Hicaz’dan Şam’a giden ve Şam’dan Hicaz ve Irak’a gelen ticaret kervanlarının geçiş güzergâhı olması hasebiyle ticari ve nizami öneme sahip olduğu belirtilmiştir.

Arkeologların Cevf bölgesinde keşfettikleri eserler, Cevf ve çevresinin binlerce yıl önce insan ve beşeri temeddünün yaşadığı bir bölge olduğunu göstermektedir.[2]

İslamiyet Dönemi

İslam’ın zuhuru döneminde Dumetu-l Cendel ve etraf bölgelerinde Kelb kabilesinden Kenane oğulları taifesi yaşamaktaydı ve orada bulunan halkın geneli Hristiyan’dı. Bölgenin hakimi olan Ükeydir b. Abdülmelik Kindi[3] de Hristiyan’dı ve Rum padişahının egemenliği altındaydı.[4] Tarihi kaynaklara göre, Müslümanlar birkaç kez Dumetu-l Cendel’e ordu göndermiş ve bunun neticesinde de Ükeydir ve bölge halkı Müslüman olmuştur.

Dumetu’l Cendel Gazvesi

Hicretin beşinci yılında bazı kimselerin, tüccarların yol güzergâhı üzerinde olan Dumetu-l Cendel bölgesinde pusu kurarak, gelip-geçenlere zulüm ettikleri haberi Allah Resulüne (s.a.a) ulaştı. Hz. Resul-ü Ekrem de (s.a.a) bin kişilik bir orduyla o bölgeye doğru yola çıktı. Ancak yol kesiciler bu durumdan haberdar olunca saklandılar. İslam ordusu Dumetu-l Cendel bölgesine ulaştığında onlardan geriye sadece çobanlar ve hayvanları kalmış ve Dumetu-l Cendel halkı da dağılmıştı. Bu durum üzerine Allah Resulü de (s.a.a) Medine’ye geri dönmüştü. Dumetu-l Cendel hakiminin Hristiyan dinine mensup olması ve Rum padişahının egemenliği altında olması hasebiyle, bu İslam ordusu ile Rumların ilk karşılaşması olarak bilinmiştir.[5]

Abdurrahman b. Avf Seriyyesi

Hicretin 6. yılında, bir kez daha Allah Resulüne (s.a.a) Dumetu-l Cendel bölgesinde, geçiş yapan tüccarlar için güvensizlik oluştuğu haberi ulaştı. Bunun üzerine Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) Abdurrahman bin Avf’ı o bölgeye gönderdi ve ondan bu sorunu gidermesinin yanı sıra orada yaşayan halkları İslam’a davet etmesini istedi. Bu seriyye bölgenin ileri gelenlerinden Esbağ bin Amr el-Kelbi’nin Müslüman olması ve Abdurrahman b. Avf’ın da onun kızıyla evlenmesiyle sonuçlanmıştır.[6]

Halid b. Velid Seriyyesi

Hicretin 7. Yılında Peygamber Efendimiz (s.a.a) Tebük savaşından dönerken Halid bin Velid’i Dumetu-l Cendel bölgesine gönderdi. Zira o bölgenin hakimi olan Ükeydir bin Abdulmelik’in Müslümanlara karşı Rumlara yardım edeceğinden korkuluyordu. Ükeydir sağlam bir kalede gizleniyordu. Kalesinden çıkınca Halid bin Velid ona saldırdı. Bu arada Ükeydir’in kardeşi olan Hassan öldürüldü ve Ükeydir de yeniden kalesine sığındı. Daha sonra Halid bin Velid Ükeydir’e teslim olması durumunda onu öldürmeyeceği ve Medine’ye Peygamberin (s.a.a) yanına götüreceği sözünü verdi.

Bunun üzerine Ükeydir teslim oldu ve Halid’le birlikte Medine’ye, Allah Resulünün (s.a.a) yanına gitti. Ükeydir Müslüman oldu ve Allah Resulü (s.a.a) onunla bir sözleşme yazarak, Dumeteu’l-Cendel’deki hâkimiyetini onadı. Daha sonra Ükeydir kendi bölgesine geri döndü. Bazı kaynaklar ise, Ükeydir'in Müslüman olmadığını ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) onunla yaptığı anlaşmada onun cizye ödemesi kararlaştırıldığı belirtilmiştir. Her hâlükârda her iki kaynakta Ükeydir’in Allah Resulü'nün (s.a.a) vefatından sonra anlaşmayı bozarak, cizye veya zekât vermeyi bıraktığını zikretmişlerdir. En sonunda Halid b. Velid Irak’tan Şam’a dönerken, Ükeydir’i bir kez daha kuşatma altına aldı ve Ükeydir bu kuşatmada öldürüldü.[7]

Sıffin Savaşındaki Hakemiyet

Bazı tarihi kaynakların belirttiğine göre, Sıffin savaşında müzakere yapmak ve taraflardan birinin lehine hüküm vermek için (İmam Ali’nin (a.s) ordusundan) Ebu Musa Eş’ari ve (Muaviye bin Ebi Süfyan’ın ordusundan) Amr bin As arasında gerçekleşen Hakemiyet hadisesi, Dumetu-l Cendel bölgesinde vuku bulmuştur.[8]

Kaynakça

  1. Hamevi, c. 2, s. 488.
  2. http://www.scta.gov.sa/en/Antiquities-Museums/Researches/Documents/Archeological_Sites_in_AlJouf.pdf
  3. İbn-i Esir, c. 1, s. 135.
  4. Makdisi, c. 4, s. 214.
  5. Makdisi, c. 4, s. 214.
  6. Zehebi, c. 2, s. 3560.
  7. Hamevi, c. 2, s. 488; İbn-i Esir, c. 1, s. 135.
  8. Dineveri, s. 242.

Bibliyografi

  • İbn-i Esir, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Cezeri, Usdu’l-Ğabe fi Marifeti’s-Sahabe, Beyrut, Daru’l-Fikr, 1409 / 1989.
  • Dineveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, Ahbaru’t-Tival, tercüme: Mahmud Mehdevi Damgani, Tahran, Neşr-i Ney, dördüncü baskı, 1371.
  • Zehebi, Şemsuddin Muhammed b. Ahmed, Tarihu’l-İslam, tahkik: Ömer Abdusselam Tedmuri, Beyrut, Daru’l-Kutubu’l-Arabi, Tab’atu’s Saniye, 1413 / 1993.
  • Makdisi, Mutahhar b. Tahir, el-Bed’u ve’t-Tarih, Mektebetu’s-Sakafeti’d-Diniyye.