İhya
İhya (Arapça: إحياء ) veya geceyi ihya etmek; geceyi dua ve ibadetle geçirmektir. İhya Müslümanlar arasındaki önemli sünnetlerden biridir.
Müfessirlerin çoğunun görüşüne göre bu ibadetin kaynağı Müzzemmil suresidir. İslam’ın ilk dönemlerinde gece namazı kılmak için geceyi ihya etmek yaklaşık bir yıl boyunca Allah Resulüne (s.a.a) farzdı ve Müslümanlar da Peygamber Efendimizle birlikte bu ameli yerine getirmekteydi. Fakih ve müfessirlerin çoğunluğunun görüşüne göre yaklaşık bir yıl sonra tıpkı Müzzemmil suresinin 1 ila 3. ayetlerinde belirtildiği gibi, Allah-u Teâlâ bu hükümde kolaylık sağladı ve bu amelin yerini teheccüt aldı.[1]
Özel Anlamıyla İhya
İhya kelimesinin ıstılahtaki özel anlamının, en önemlilerinden birisi Kadir Gecesi (Ramazan ayının on dokuz, yirmi bir ve yirmi üçüncü gecesi) olan, yılın özel gecelerinde geceyi uyanık kalarak ihya etmekle geçirmektir.[2] Ayrıca İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir rivayette Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Şaban aynın ortasındaki gece ve Recep ayının ilk gecesinin ihya edilerek geçirilmesi tavsiye edilmiştir.[3]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın yılda dört gece; Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Şaban aynın ortasındaki gece, Recep ayının ilk gecesi kendisini Allah’a ibadete vakfetmesini severim.”[4]
Bir başka hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri (a.s) üç gece uyumazdı: Ramazan ayının yirmi üçüncü gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban ayının ortasındaki gece. Bu gecelerde rızıklar bölüştürülür, ömrün süresi ve o yıl olacak olan her şey tayin edilir.”[5]
Hz. Resulü Kibriya’dan (s.a.a) rivayet edilen bir hadiste, bayram (Fıtır ve Kurban) gecelerini ihya eden kişinin kalplerin öldüğü günde kalbinin ölmeyeceği belirtilmiştir. Şaban ayının ortasındaki geceyi ihya etme hakkında da buna benzer rivayet nakledilmiştir.[6]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bayram (Fıtır ve Kurban) gecesi ve Şaban ayının ortasındaki geceyi ihya ederse, kalplerin öldüğü gün kalbi ölmez.”[7]
Kaynakça
- ↑ Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 20, s. 77; Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l Beyan, c. 10, s. 161.
- ↑ Dehhuda, Ali Ekber, Lügat Name, c. 9, s. 14109.
- ↑ Hürr’ü Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c. 7, s. 478; Dairetu’l Mearifi Teşeyyü, c. 1, s. 536 - 537.
- ↑ Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 87.
- ↑ Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 88.
- ↑ Hürr’ü Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c. 7, s. 478.
- ↑ Sevabu’l Amal, c. 1, s. 102.
Bibliyografi
- Hürr’ü Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, Kum, Müessesei A’lu’l Beyt li İhyau’t Turas.
- Dairetu’l Mearifi Teşeyyü, Ahmed Sadr Hacı Seyyid Cevadi, Bahauddin Hürremşahi ve Kamran Fani, Tahran, İntişaratı Hikmet, çapı şeşum, 1390.
- Dehhuda, Ali Ekber, Lügat Name, Tahran, Müessesei Lügat Nameyi Dehhuda, çapı dovvum, 1377.
- Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, Beyrut, Müessesei A’lemi li’l Matbuat, 1417.
- Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmeu’l Beyan, Beyrut, Müessesei A’lemi li’l Matbuat, 1415.