Taslak:Şii Fırkaları
Şii fırkaları (Arapcça: فرق الشيعة), Şiilerin farklı kollarını ifade eder. Bu fırkalar, İmamet inancında yani doğrudan olarak Ali bin Ebi Talib’in (a.s) İmam olduğuna inanmaları bakımından ortak bir zeminde bulunsalar da, masum imamların sayısı gibi bazı temel inanç konularında birbirlerinden ayrılmışlardır. İmamiyye, Zeydiyye ve İsmailiyye mezhepleri, günümüzde varlığını sürdüren en önemli Şii fırkaları arasında yer alır. Bununla birlikte, bazı tarihi kaynaklar Keysaniyye, Fetehiyye, Vakıfiyye, Navusiyye ve tamamı günümüzde ortadan kalkmış olan Galiler gibi grupları da Şii topluluklar arasında zikretmişlerdir.
Şiilik içinde çeşitli fırkaların ortaya çıkmasının en önemli sebepleri arasında, imametin kime ait olduğu ve imamın (halefin) nasıl veya kim tarafından belirlenmesi gerektiği konusundaki ihtilaflar, guluv (iman önderlerini aşırı yüceltme inancı) düşüncesinin kökleşmesi ve Mehdi-i Mev‘ud'un (vaad edilen Mehdinin) kim olduğu hususunda ortaya çıkan sapmalar sayılmaktadır.
Nüfus bakımından, İmamiyye mezhebi Şii fırkaları arasında en geniş takipçi kitlesine sahip olanıdır. Bu fırkanın mensupları başta İran, Irak, Pakistan ve Lübnan olmak üzere birçok ülkede yaşamaktadır. Şii fırkalarını tanıtan ve aralarındaki farklılıkları açıklayan çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bu eserler arasında Hasan bin Musa Nubahti tarafından yazılan Fıraku’ş Şia adlı kitap, konuyla ilgili kaleme alınmış en eski yazılı kaynaklardan biri olarak kabul edilir.
Önemi
Şii fırkaları, İslam dininin iki büyük mezhebinden biri olan Şiiliğin kendi içindeki ayrılıklara, yani bu mezhep içerisinde tarih boyunca ortaya çıkan çeşitli kollar ve alt gruplara işaret eder. Bu fırkaların tamamı, İmam Ali’nin (a.s) imametini kabul etme ve bu inanç etrafında birleşme hususunda ortak bir görüşe sahiptir.[1] Şii fırkalarıyla ilgili tartışmalar ve sınıflandırmalar, İslam tarihinin ilk asırlarından itibaren gündeme gelmiştir. Ferakü’ş Şia adlı eser, bu konunun en eski ve en önemli kaynaklarından biri olup, Hasan b. Musa Nubahti tarafından hicri 3. ve 4. yüzyıllarda kaleme alınmıştır. Günümüzde, yani h.k 15. yüzyıl döneminde de bazı üniversitelerde “Şii fırkaları” veya “Tarih ve Şii fırkaları” adıyla bağımsız akademik bölümler kurulmuş ve bu konu akademik düzeyde incelenmeye başlanmıştır.[2]
İlk Ayrılıklar
Seyyid Muhammed Hüseyin Tebatebayi İslam’da Şiilik adlı eserinde, Şii mezhebindeki ilk büyük ayrılığın, İmam Hüseyin’ın (a.s) Kerbela’da şehit edilmesinden (şehadet yılı: 61 h.k) sonra meydana geldiğini belirtir. Ona göre, bu olaydan sonra Şiilerin çoğunluğu İmam Seccad’ın (a.s) imametini kabul etmiş, buna karşılık küçük bir grup, tarihi kaynaklarda Keysaniyye adıyla anılan bir fırka olarak, Muhammed b. Hanefiyye’yi — İmam Ali’nin (a.s) diğer bir oğlu — imam olarak tanımıştır.[3] Tebatebayi ayrıca, İmam Rıza (a.s) döneminden İmam Mehdi’nin (a.f) dönemine kadar, Şiilik içerisinde kayda değer bir ayrılığın ortaya çıkmadığını, ortaya çıkan küçük bölünmelerin ise yalnızca birkaç gün sürdüğünü ve kendiliğinden ortadan kalktığını ifade eder.[4] Bununla birlikte bazı araştırmacılara göre, Şiilik içerisindeki ilk grup, Osman b. Affan’ın hilafetinin son dönemlerinde ve İmam Ali’ın (a.s) hilafetinin başlarında ortaya çıkan Sebeiyye adlı topluluktur. Bu grubun kurucusunun Abdullah b. Sebe olduğu rivayet edilmektedir.[5]
Şii fırkalarının sayısı
Şii fırkalarının (yani Şiiliğin içinde ortaya çıkan farklı kolların ve grupların) sayısı konusunda İslam tarihi ve mezhepler tarihi kaynaklarında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Farsça kaynaklardan biri olan "Ferheng-i Şiʿe" adlı eserde, Şii fırkalarının sayısı yüz kadar olarak verilmiş ve bunların en tanınmış olanları arasında İmamiyye, Keysaniyye, Zeydiyye, İsmailiyye, Fetehiyye ve Gulat (aşırı görüşlere sahip olan gruplar) sayılmıştır.[6]
Dördüncü hicri yüzyılın önde gelen Şafii fakihlerinden olan Ebü’l Hüseyin Meleti, el-Tenbih ve’r Redd Ala Ehli’l Heva ve’l Bidaʿ adlı eserinde, Şii fırkalarının sayısını on sekiz olarak kaydetmiştir.[7]
Ayrıca, Şafii fakihi ve kelam alimi olan Abdülkahir el-Bağdadi (ö. 429 h.k), el-Fark Beyne’l Firak adlı kitabında Şii fırkaları arasında en temel ve etkili üç grubu İmamiyye, Keysaniyye ve Zeydiyye olarak kabul etmiştir.[8]
Daha sonra, meşhur İslam mezhepleri tarihçisi Şehristani (ö. 548 h.k), el-Milel ve’n Nihal adlı eserinde Şiiliğin beş ana kolunu; yani İmamiyye, Zeydiyye, Keysaniyye, İsmailiyye ve Gulat fırkalarını zikretmiştir.[9]
Son olarak, çağdaş düşünürlerden Seyyid Muhammed Hüseyin Tebatebayi (ö. 1402 h.k), İslam’da Şiilik adlı eserinde, Şii fırkalarının temel ve ana üç grubunu İmamiyye, İsmailiyye ve Zeydiyye olarak tanıtmıştır.[10]
Oluşum Etkenleri
Şii mezhebi içinde ortaya çıkan farklı fırkaların (dini grupların) oluşumunda çeşitli etkenler rol oynamıştır. Bu etkenlerden en önemlileri aşağıda ayrıntılı biçimde açıklanmıştır:
- İmamet: Resul Caferiyan’ın belirttiğine göre, imamet meselesi yani imamın tayini (belirlenmesi) ve halefiyet (yerine geçecek kişinin kim olacağı) konusundaki ihtilaf, Şiilik içinde farklı fırkaların ortaya çıkışında ilk ve en temel etken olmuştur.[11] Örneğin Keysaniyye fırkası, Şiilik içinde ortaya çıkan erken dönem gruplardan biridir. Bu fırkanın mensupları, İmam Ali’nin (a.s) şehadetinden sonra imametin İmam Hasan Mücteba’ya (a.s) değil, Muhammed bin Hanefiyye’ye geçtiğine inanmışlardır.[12]
- Aşırı yüceltme (guluv) inancının yayılması: İmam Ali (a.s) ve diğer masum imamların (a.s) hayatta oldukları dönemde, hatta onların vefatlarından sonra bile, bazı Şiiler imamları insanüstü, hatta tanrısal niteliklere sahip kişiler olarak görmüşlerdir. Bu tür aşırı inançlar (guluv), Şii tarihinin ilerleyen dönemlerinde çeşitli “gali” fırkaların (aşırı eğilimli kolların) doğmasına sebep olmuştur. Fırka tarihçileri bu grupları Şii mezhebiyle ilişkilendirmişlerdir.[13] Örneğin Sebeiyye fırkası, aşırı yücelten fırkalardan biri olup Abdullah bin Sebe’nin taraftarlarıydı. Bu fırkanın mensupları, İmam Ali’nin (a.s) ölmediğine ve asla ölmeyeceğine, bir gün yeniden dönerek zulüm ve haksızlıkla dolmuş yeryüzünü adaletle dolduracağına inanıyorlardı.[14]
- Mehdi inancında yanlış şahıs tayini: Beklenen kurtarıcı olan Mehdi-i Mev’ud’un kim olduğu konusundaki yanlış yorumlar ve yanlış kişilerin “Mehdi” olarak kabul edilmesi de, Şiilikte farklı fırkaların ortaya çıkmasına yol açan etkenlerden biriydi. Bu tür görüş ayrılıkları özellikle ilk üç yüzyıl boyunca çeşitli Şii grupların oluşmasına sebep olmuştur.[15]
Yaşayan fırkalar
İmamiyye, Zeydiyye ve İsmailiyye fırkaları, Şii dünyasında günümüzde de varlığını sürdüren en tanınmış ve en etkili Şii kollar arasında kabul edilmektedir.[16]
İmamiyye
İmamiyye’ye göre Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra, İmam Ali (a.s) Allah tarafından doğrudan doğruya imamet makamına seçilmiş ve Hz. Muhammed’in (s.a.a) vasisi ve halefi olarak tayin edilmiştir. Onlara göre bu ilahi imamet, İmam Hasan’a (a.s), daha sonra İmam Hüseyin’e (a.s) ve onun soyundan gelen dokuz imama intikal etmiştir. Bu dokuz imam sırasıyla İmam Zeynelabidin (a.s), İmam Muhammed Bakır (a.s), İmam Cafer Sadık (a.s), İmam Musa Kazım (a.s), İmam Rıza (a.s), İmam Muhammed Cevad (a.s), İmam Ali Hadi (a.s), İmam Hasan Askeri (a.s) ve son olarak İmam Mehdi’dir (a.f).[17]
İmamiyye inancına göre on ikinci imam olan İmam Mehdi (a.f), Kaim ve yani “beklenen kurtarıcı”dır. O, şu anda gaybet halindedir; yani insanlara görünmez bir şekilde yaşamaktadır ve ahir zamanda, yani dünyanın son dönemlerinde zuuhur ederek adaleti tüm dünyaya hakim kılacaktır.[18]
İmamiyye’ye göre ismet yani günahsızlık, imamlık makamının zorunlu bir özelliğidir. Bu anlayışa göre tüm Şii imamlar masumdur; yani hata ve günah işlemekten Allah tarafından korunmuşlardır.[19] İmamiyye düşüncesinde imamlar yalnızca siyasi veya dini önderler değil, aynı zamanda Kur’an’ın ve Sünnet’in hakiki, yani derin anlamlarını bilen ve açıklayan gerçek müfessirlerdir.[20]
İsmailiyye
Tahran Üniversitesi tarihçi ve profesörlerinden olan Muhammed Cevad Meşkur’un (öl. 1374 h.ş) “Fırak-ı İslami Kültürü” adlı eserinde belirttiğine göre, İsmailiyye, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) büyük oğlu İsmail b. Cafer veya onun torunu Muhammed bin İsmail’in imametine inanan toplulukların genel adıdır.[21] Meşkur’a göre bu mezhep, tarihinin ilk dönemlerinde iki ana kola ayrılmıştır: “Hassa İsmailiyye” (özel İsmailiyye) ve “Amme İsmailiyye” (genel İsmailiyye).[22]
Hassa İsmailiyye mensupları, İsmail’in babası hayatta iken imam olduğunu, daha sonra gizlendiğini (gaybete çekildiğini) ve onun yedinci Şii imam olduğunu savunuyorlardı. Buna karşılık, Amme İsmailiyye taraftarları, İsmail’in babasının sağlığında vefat ettiğine, fakat ölümünden önce kendi oğlu Muhammed’i halefi olarak tayin ettiğine inanıyorlardı.[23]
Tebatebayi ise Şiilik İslam’da adlı eserinde, bu iki grubun zamanla ortadan kalktığını ve onların yerini, İsmail’in babasının hayatı sırasında imam olduğuna ve imametin daha sonra oğlu Muhammed bin İsmail’e, oradan da onun soyuna geçtiğine inanan başka bir grubun aldığını ifade eder. Bu son grup, tarih boyunca varlığını sürdürmüş ve günümüzde hala belirli topluluklar arasında mensupları bulunmaktadır.[24]
Araştırmalara göre, İsmailiyye mezhebi, İmamiyye’den sonra en fazla mensuba sahip Şii koludur. Tarihsel süreç içinde birçok alt kola ayrılan İsmaililer, günümüzde Asya, Afrika, Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarına dağılmış olup, yirmi beşten fazla ülkede farklı topluluklar halinde yaşamlarını sürdürmektedirler.[25]
Zeydiyye
Zeyd bin Ali’nin önderliğini kabul eden ve onun imametine inanan topluluktur.[26] Şeyh Müfid (ö. 413 h.k), Evailü’l Makalat adlı eserinde, Zeydiyye’nin İmam Ali’nin (a.s), İmam Hasan’ın (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) imametine inandıklarını; onların ardından da Zeyd bin Ali’nin imametini kabul ettiklerini belirtmiştir.[27] Bazıları, Zeydilerin İmam Seccad’ın (a.s.) imametine de inandıklarını ileri sürmektedir.[28] Zeydiyye’ye göre imam, mutlaka Hz. Fatıma’nın (s.a) soyundan gelmelidir. Bu sebeple, Hz. Fatıma’nın neslinden gelen, ilim sahibi, cesur ve cömert olan, ayrıca hak uğruna kıyam eden her kimse imam sayılır.[29]
Zeydiyye, imamların ismetine (yani günahsız ve hatasız olduklarına) inanmadıkları gibi, Ric‘at inancını da kabul etmezler. Ayrıca İmamiyye mezhebinin savunduğu şekilde, İmam Ali’nin (a.s) halefliği konusunda açık ve belirgin bir nass-ı celi bulunduğuna da inanmazlar. Onlara göre Peygamber’in (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkında söylediği nass gizli (nass-ı hafi) bir nass idi ve İmam Ali (a.s), belirli siyasi veya toplumsal maslahatlar nedeniyle bu nassı sadece bazı yakın sahabelerine açıklamıştır.[30]
Her ne kadar Zeydiyye, İmam Ali’yi (a.s) Peygamber’in (s.a.a) doğrudan halefi olarak kabul etseler de, üç halifenin İmam Ali’den (a.s) önceki hilafetlerini de meşru ve geçerli görürler.[31] Muhammed Cevad Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami adlı eserinde Zeydiyye’den türeyen on altı ayrı fırkayı tanıtmıştır.[32] Bu fırkalar arasında en tanınmış olanları Carudiyye, Süleyman bin Cerir’in takipçileri olan Süleymaniyye ve Hasan bin Salih bin Hayy’in taraftarları olarak bilinen Butriyye’dir. Bu üç grup, Zeydiyye mezhebinin temel ve en önemli kolları arasında yer almaktadır.[33]
Ortadan Kalkmış Şii Fırkaları
Tarih boyunca çeşitli dönemlerde ortaya çıkmış, bir süre varlık gösterdikten sonra tamamen ortadan kalkmış olan en önemli Şii fırkalarından bazıları şunlardır. Bu fırkalar, Şii düşüncesinin gelişim sürecinde önemli bir rol oynamış, ancak zamanla ya inanç farklılıkları ya da tarihi şartlar sebebiyle varlıklarını sürdürememişlerdir.
Keysaniyye: Muhammed bin Hanefiyye’nin imametini savunan ve onu İmam Ali’nin (a.s) gerçek halefi olarak kabul eden Şii bir topluluktu.[34] Şehristani kendi tanınmış eseri el-Milel ve’n Nihal’da, Muhammed bin Hanefiyye’nin ölümünden sonra takipçileri arasında ciddi görüş ayrılıkları doğduğunu aktarır.[35] Bu farklı gruplardan bir kısmı, Muhammed bin Hanefiyye’nin ölmediğine, gizlendiğine ve ileride yeniden ortaya çıkıp yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracağına inanıyordu.[36] Diğer bir kısmı ise onun gerçekten vefat ettiğini ve imamet makamının oğlu Ebu Haşim’e geçtiğini kabul etmekteydi.[37] Araştırmacı Muhammed Cevad Meşkur’a göre Keysaniyye fırkası, Muhammed bin Hanefiyye’nin ölümünden sonra on iki ayrı kola ayrılmıştır[38] ve bu alt kolların tümü, onun imametini esas kabul etme noktasında birleşmişlerdir.[39] Keysaniyye’ye bağlı olup aşırı (gulat) eğilimleriyle tanınan bazı alt gruplar ise şunlardı: Haşimiyye,[40] Kerubiyye,[41] Hamziyye,[42] Beyaniyye,[43] ve Harbiyye.[44] Bu grupların tamamı, İmamet konusundaki yorumlarını kendi liderlerinin görüşleri doğrultusunda geliştirerek farklı alt inanç yapıları oluşturmuşlardı.
Fetehiyye: İmam Sadık’ın (a.s) vefatından sonra, onun oğlu Abdullah el-Efteh’in imametini kabul eden bir Şii topluluğuydu.[45] Şehristani’nin nakline göre Abdullah el-Efteh, babası İmam Sadık’ın (a.s) şehadetinden yaklaşık yetmiş gün sonra hayatını kaybetmiş ve arkasında hiçbir erkek evlat bırakmamıştır.[46] Bu durum, Abdullah’ın imametine inanışın ortadan kalkmasına yol açmış; taraftarlarının büyük kısmı daha sonra İmam Musa Kazım’ın (a.s) imametini kabul ederek onun etrafında toplanmıştır.[47] Böylece Fetehiyye fırkası kısa süreli bir akım olarak tarih sahnesinden silinmiştir.
Navusiyye: İmam Sadık’ın (a.s) ölmediğini ve onun aslında beklenen Mehdi olduğunu savunan, ayrıca onun Ahir zaman’da yeniden ortaya çıkarak dünyayı adaletle dolduracağına inanan bir Şii fırkasıydı.[48] Tarihi rivayete göre bu fırka adını, Basra’da yaşayan ve bu düşüncenin öncülerinden biri olan Aclan bin Navus adlı kişiden almıştır.[49]
Vakıfiyye: İmam Musa Kazım’ın (a.s) imametinde duraklayan, yani ondan sonra gelen İmam Rıza’ın (a.s) imametini reddeden bir grup Şiiydi.[50] Ricalü’l Keşşi adlı eserde bildirildiğine göre, İmam Musa Kazım (a.s) zindanda bulunduğu dönemde bazı yakın dost ve temsilcilerinin elinde imam payı olarak bilinen mallar mevcuttu. Bu kişiler söz konusu malları kendi çıkarlarına geçirdiler; daha sonra İmam Musa Kazım’ın (a.s) şehadet haberi kendilerine ulaştığında hem onun vefatını hem de oğlu İmam Rıza’ın (a.s) imametini inkar ederek bu noktada “vakf” ettiler, yani duraklama inancını benimsediler. Bu sebeple onların takipçilerine “Vakıfiyye” adı verilmiştir.[51] Bu fırkanın ortaya çıkışı, maddi menfaatle dini inançların nasıl iç içe geçebildiğini gösteren tarihi bir örnek olarak değerlendirilir.
Aşırı Görüşlere Sahip Şii Fırkaları (Gali Fırkalar)
Galiler, yani aşırıya gidenler; İmam Ali’ye (a.s) ve onun evlatlarına ilahlık veya peygamberlik isnat eden, onları yüceltme konusunda aşırıya kaçan kimselerdi.[52] Galilerin sayısı konusunda yazılmış olan klasik mezhep araştırmaları arasında farklılıklar görülmektedir. Bazı kaynaklar, gali fırkalarının sayısını dokuz olarak verirken; bazı diğer araştırmalarda bu sayının yüze kadar ulaştığı belirtilmiştir.[53]
Şii çevrelerle ilişkilendirilmiş, tarih içinde varlık göstermiş ancak günümüzde ortadan kalkmış olan en tanınmış gali fırkalardan bazıları şunlardır: Sebeiyye (yani Abdullah bin Sebe taraftarları), Beyaniyye, Hattabiyye, Beşiriyye, Müfevvize ve Muğiriyye.[54] Bu fırkalar, genellikle İmamların manevi makamlarını yüceltirken aşırıya gitmiş, onları beşeriyet sınırının ötesinde görmüşlerdir. Bu anlayış, Şiiliğin ana çizgisinden ayrılan bağımsız inanç akımları doğurmuştur.
Aliyyullahiler veya Ehl-i Hak olarak bilinen topluluklar da, tarih boyunca Şii gali fırkaları arasında değerlendirilmiştir. Günümüzde bu toplulukların bazı mensupları halen İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadır.[55] Rivayetlere göre, bu topluluklar Allah’ın peygamberlere bir sır (ilahi hakikat) emanet ettiğine ve bu sırrın, yani nübüvvet özünün, Hz. Adem’den başlayarak Hz. Muhammed’e (s.a.a) kadar aktarıldığına, ondan sonra ise bu sırrın İmam Ali’ye (a.s) ve ondan sonraki imamlara kadar ulaştığına inanmaktadırlar.[56] Onlara göre bu sır, On ikinci İmam’ın gaybetinden sonra da tamamen kaybolmamış, onun yolundan giden özel müridler ve kutuplar (liderler) aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.[57] Bu anlayış, Ehl-i Hak inanç sisteminde “ilahi sır” kavramının merkezinde yer almakta ve imametin sürekliliği fikrini mistik bir biçimde açıklamaktadır.
Gaybet-i Suğra Dönemindeki Sapkın (İnançta Sapma Gösteren) Gruplar
Hasan bin Musa Nubahti’nin Fıraku’ş Şia adlı eserinde aktardığına göre, İmam Hasan Askeri’ın (a.s) vefatından sonra Şiiler arasında imametin kime ait olduğu ve beklenen Mehdi’nin kim olduğu konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkmış ve bu meselede on dört ayrı fırka oluşmuştur.[58] Bu gruplardan bir kısmı, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) aslında vefat etmediğini, onun bizzat “Kaim Mehdi” olduğunu iddia ediyordu.[59] Bir başka grup ise İmam Hasan Askeri’nin (a.s) vefat ettiğini, fakat onun bir erkek evladı olmadığı için ölümünden sonra yeniden hayata döndüğünü ve bu şekilde “Mehdi Kaim” olduğunu ileri sürüyordu.[60] Yine bazı gruplar da, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) ardından onun kardeşi Cafer’in imamet makamına geçtiğini iddia etmişlerdi.[61] Şeyh Müfid kendi eseri el-Fusulü’l Muhtare’de bu konuda şöyle der: Nubahti’nin sözünü ettiği bu on dört fırkadan yalnızca İmamiyye mezhebi – ki onlar İmam Mehdi’nin (a.f) imametine inananlardır – varlığını sürdürmüş, diğer tüm fırkalar zamanla tamamen ortadan kalkmıştır.[62] Böylece İmamiyye, Gaybet-i Suğra döneminde imamet inancını koruyabilen tek ana akım olarak kalmıştır.
Ayrıca o dönemde bazı kişiler, örneğin Hasan Şeri‘i, Muhammed bin Nasir Numeyri, Ahmed bin Hilal Abertai ve benzerleri, Şii topluluklar içinden çıkıp Bablık iddiasında bulunmuşlardır. Onlar, İmam Mehdi’nin (a.f) kendilerini özel temsilcileri ve onun tarafından görevlendirilmiş “naibler” olduklarını iddia etmişlerdir. Bu kişiler etrafında belli küçük topluluklar meydana gelmiş, fakat bu grupların tamamı zamanla dağılmış ve günümüze ulaşmamıştır.[63] Bu hareketlerin ortaya çıkışı, Gaybet-i Suğra döneminde imamet otoritesinin gizli oluşunun, bazı kişileri kendi çıkarları doğrultusunda dini liderlik iddialarında bulunmaya yönelttiğini göstermektedir.
Nüfus ve Coğrafi Dağılım
1393 h.ş (2014) yılında yayımlanan "Müslümanların Dünya Nüfus Haritası" adlı eserde verilen bilgilere göre, dünyadaki Şiilerin (İmamiyye, İsmailiyye ve Zeydiyye kolları dahil) toplam nüfusunun 300 milyondan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam, dünya genelindeki Müslüman nüfusun yaklaşık beşte birine karşılık gelmektedir.[64]
BBC Farsça haber ajansının 1394 h.ş (2015) yılında yayımladığı bir haberde ise, İsmaili Şiilerin nüfusunun yaklaşık 15 milyon civarında olduğu belirtilmiştir. Bu oran, dünya üzerindeki tüm Şiilerin yüzde onundan daha azına tekabül etmektedir. Söz konusu İsmaililerin büyük bölümü Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Tacikistan gibi Güney ve Orta Asya ülkelerinde yaşamaktadır. Ayrıca İran sınırları içerisinde, özellikle Horasan, Kirman ve Merkezi eyaletlerinde yaklaşık otuz bin kişilik küçük bir İsmaili topluluğun bulunduğu da kaydedilmektedir.[65]
Britannica Ansiklopedisi’nin “Şia” maddesinde ise, Nizari kolunun İsmailiyye’nin en kalabalık alt gruplarından biri olduğu ifade edilmektedir. Ansiklopediye göre bu topluluğun nüfusu 5 ila 15 milyon kişi arasında değişmektedir.[66]
Mevcut Şii fırkalar arasında en az nüfusa sahip olanın Zeydiyye olduğu belirtilmektedir. Günümüzde, yani hicri 15. yüzyılda, Zeydilerin büyük çoğunluğu Yemen’de yaşamaktadır. Bu mezhep mensupları, ülkedeki toplam nüfusun yaklaşık yarısını oluşturmaktadır.[67] Bunun yanı sıra, bir kısmının Suudi Arabistan’ın güneyinde yer alan Necran bölgesinde ikamet ettiği de bildirilmektedir.[68]
Buna karşılık, Şii fırkalar arasında en geniş ve kalabalık topluluğu oluşturan grup İmamiyye’dır.[69] Bu mezhebin mensuplarının çoğu başta İran ve Irak olmak üzere, Pakistan ve Lübnan gibi ülkelerde yoğun biçimde yaşamaktadır. Bu durum, İmamiyye’nin yalnızca Şiiliğin değil, İslam dünyasının da en etkili topluluklarından biri olarak görülmesini sağlamıştır.[70]
Kaynakça
- ↑ Fermaniyan, Aşinai ba Ferak-ı Şia, 1387 h.ş, s. 21-22.
- ↑ “Tarih ve Şii Fırkaları Bölümü”, Danişgah-ı Edyan ve Mezahib.
- ↑ Tabatabai, İslam’da Şiilik, 1388 h.ş, s. 60.
- ↑ Tabatabai, İslam’da Şiilik, 1388 h.ş, s. 61.
- ↑ Fezai, “Mukaddime”, Tarih-i Akaid ve Mezahib-i Şia, 1353 h.ş, s. 9.
- ↑ Khatibi Kuşek ve diğerleri, Ferheng-i Şiʿe, 1386 h.ş, s.358.
- ↑ Malti, el-Tenbih ve’r redd, 1413 h.k, s.16.
- ↑ Bağdadi, el-Fark beyne’l firak, Darü’l Cil, s.38.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c.1, s.170.
- ↑ Tabatabai, İslam’da Şiilik, 1388 h.ş, s.61-62.
- ↑ Caferiyan, Atlasü’ş Şia, 1387 h.ş, s. 19.
- ↑ Nübühti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 23.
- ↑ Caferiyan, Atlasü’ş Şia, 1387 h.ş, s. 19.
- ↑ Nübühti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 22.
- ↑ Caferiyan, Atlasü’ş Şia, 1387 h.ş, s. 19.
- ↑ Tabatabai, Şia İslam’da, 1388 h.ş, s. 61; Emin, İslam Mezhepleri Ansiklopedisi, 1378 h.ş, s. 25.
- ↑ Şeyh Saduk, el-İ’tikadat, 1414 h.k, s. 93; Allame Hilli, Keşfü’l Murad, 1413 h.k, s. 397.
- ↑ Şeyh Saduk, el-İ’tikadat, 1414 h.k, s. 122; Fazıl Mukaddem, İrşadü’t Talibin, 1405 h.k, s. 377.
- ↑ Allame Hilli, Keşfü’l Murad, 1413 h.k, s. 364; Fazıl Mukaddem, İrşadü’t Talibin, 1405 h.k, s. 332 ve 374-375.
- ↑ Örneğin bkz. Kaşifü’l Gıta, Keşfü’l Gıta ‘an Mubhemati’ş Şeri‘ati’l Garra, 1420 h.k, c. 1, s. 64.
- ↑ Meşkur, Fırak-ı İslami Kültürü, 1375 h.ş, s.47.
- ↑ Meşkur, Fırak-ı İslami Kültürü, 1375 h.ş, s.48.
- ↑ Nubihkti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Ezva’, s.67-68; Meşkur, Fırak-ı İslami Kültürü, 1375 h.ş, s.48.
- ↑ Tabatabai, Şiilik İslam’da, 1388 h.ş, s.63.
- ↑ Daftari, İsmailiyye’nin Tarihi ve İnançları, 1386 h.ş, s.11.
- ↑ Nubah’ti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Ezva, s. 58; Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 179.
- ↑ Şeyh Müfid, Evailü’l makalat, Tahran Üniversitesi Yayınları, s. 39.
- ↑ Hüseyni Celali, Cihadü’l İmam Seccad, Darü’l Hadis Enstitüsü, s.30.
- ↑ Şeyh Müfid, Evailü’l makalat, Tahran Üniversitesi Yayınları, s. 39; Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 179.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 215.
- ↑ Hamidüddin, ez-Zeydiyye, 1424 h.k, s. 96; Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 216.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, s. 216.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 183.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 23.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 37.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 37.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 37.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 375.
- ↑ Bağdadi, el-Fark Beyne’l Fırak, 1977, s. 27.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 30-31; Eş’ari, Makalatü’l İslamiyyin, 1400 h.k, s. 20.
- ↑ Harizmi, Mefatihu’l Ulum, Darü’l Kitabi’l Arabi, s. 49; Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 27.
- ↑ Eş’ari Kummi, el-Makalat ve’l Fırak, 1361 h.ş, s. 56.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 34; Bağdadi, el-Fark Beyne’l Fırak, 1977, s. 28; Makrizi, el-Mevaiz ve’l İtibar, 1418 h.k, c. 4, s. 182.
- ↑ Eş’ari, el-Makalat ve’l Fırak, 1361 h.ş, s. 28; Eş’ari, Makalatü’l İslamiyyin, 1400 h.k, s. 22.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 195-196.
- ↑ Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 169.
- ↑ Şeyh Tusi, İhtiyar Ma‘rifeti’r Rical, 1409 h.k, c. 2, s. 161.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 67; Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 197.
- ↑ Subhani, Buhus fi’l Milel ve’n Nihal, 1427 h.k, c. 7, s. 52.
- ↑ Subhani, Buhus fi’l Milel ve’n Nihal, 1427 h.k, c. 8, s. 379.
- ↑ Şeyh Tusi, İhtiyar Ma‘rifeti’r Rical, 1409 h.k, c. 1, s. 493.
- ↑ Şeyh Müfid, Tashihu’l İ‘tikadat, 1414 h.k, s. 131.
- ↑ Örnek için bkz. Safri Furuşani, Galiler (Çavuşi der Ceryanha ve Berayendha), 1378 h.ş, s. 61-62.
- ↑ Örnek için bkz. Eş’ari, Makalatü’l İslamiyyin, 1400 h.k, s. 15; Şehristani, el-Milel ve’n Nihal, 1364 h.ş, c. 1, s. 210; Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 63 ve 83.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 78.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 78-79.
- ↑ Meşkur, Ferheng-i Fırak-i İslami, 1375 h.ş, s. 78-79.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 96.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 96.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 97.
- ↑ Nubihti, Fıraku’ş Şia, Darü’l Edva, s. 98.
- ↑ Şeyh Müfid, el-Fusulü’l Muhtare, 1413 h.k, s. 321.
- ↑ Örnek için bkz. Şeyh Tusi, el-Gayba, 1411 h.k, s. 398-399; Safri Furuşani, Galiler (Ceryanlar ve Sonuçlar), 1378 h.ş, s. 133-136.
- ↑ Takizade Daveri, Müslümanların Dünya Nüfus Haritası, 1393 h.ş, s. 11.
- ↑ “İran İsmaili Şiileri; Gürültüden Uzak Bir Azınlık”, BBC Farsça Haber Sitesi.
- ↑ Newman, Shiʿi, Britannica.
- ↑ Farmaniyan, Teşeyyu Fırkalarıyla Tanışma, 1387 h.ş, s. 101.
- ↑ Farmaniyan, Teşeyyu Fırkalarıyla Tanışma, 1387 h.ş, s. 101.
- ↑ Tabatabai, İslam’da Şiilik, 1388 h.ş, s. 67.
- ↑ Newman, Shiʿi, Britannica.
Bibliyografi
- Aş'arî Kummî, Sa‘d b. Abdullah, el-Makālât ve’l Fırak, Tahran, Şirket-i Neşr-i İlmi ve Ferhengî, 1361 h.ş.
- Aş'arî, Ebü’l Hasan, Makālâtü’l İslâmiyyîn ve İhtilâfü’l Musallîn, Almanya, Franz Steiner, 1400 h.k.
- Emîn, Şerîf Yahyâ, İslâmî Fırkalar Sözlüğü (Ferahengnâme-i Fırak-ı İslâmî), çev. Muhammed Rizâ Muhevvedî, Tahran, Bâz Neşriyatı, 1378 h.ş.
- Bağdâdî, Abdülkāhir, el-Fark Beyne’l Fırak, Mısır, Mektebetü ve Matbaatü Muhammed Ali Sabîh ve Evlâduh, 1977.
- Takîzâde Dâverî, Mahmûd, Müslümanların Dünya Nüfus Haritası, Kum, Şiîşinâsî (Şiîlik Araştırmaları Merkezi), 1393 h.ş.
- Ca‘feryân, Resûl, Şiî Atlası, Tahran, Silahlı Kuvvetler Coğrafya Kurumu, 1. Baskı, 1387 h.ş.
- Hamîdüddîn, Abdullah b. Muhammed, ez-Zeydiyye, San‘a, el-Merkezü’r Râid li’d-Dirâsât ve’l Buhûs, 1424 h.k.
- Hatîbî Kûşek, Muhammed ve diğerleri, Şiî Kültürü (Ferheng-i Şîa), Kum, Zemzem-i Hedâyet Neşriyatı, 1386 h.ş.
- Hârizmî, Muhammed b. Ahmed, Mefâtîhu’l Ulûm, Beyrut, Dârü’l Kitâbi’l Arabî, ts.
- Daftarî, Ferhâd, İsmâiliyye’nin Tarihi ve İnançları, çev. Ferîdûn Bedreî, Tahran, Ferzân-ı Rûz Neşriyatı, 1375 h.ş.
- Subhânî, Ca‘fer, el-Buhûs fi’l Milel ve’n Nihal, Kum, el-Müessesetü’l İmâm es-Sâdık (a.s), 1427 h.k.
- Şehristânî, Muhammed b. Abdülkerîm, el-Milel ve’n Nihal, Kum, eş-Şerîf er-Radî Neşriyatı, 3. Baskı, 1364 h.ş.
- Şeyh Sadûk, Muhammed b. Ali, el-İ‘tikādât, Kum, Şeyh Müfîd Kongresi Yayınları, 2. Baskı, 1414 h.k.
- Şeyh Tûsî, Muhammed b. Hasan, İhtiyâr Ma‘rifeti’r Ricâl, Meşhed, Meşhed Üniversitesi Yayınları, 1. Baskı, 1409 h.k.
- Şeyh Tûsî, Muhammed b. Hasan, Kitâbü’l Gaybe, tahkik: İbâdullah Tehrânî ve Ali Ahmed Nâsıh, Kum, Dârü’l Ma‘ârif el-İslâmiyye, 1411 h.k.
- Şeyh Müfîd, Muhammed b. Muhammed, el-Fusûlü’l Muhtâra, Kum, Şeyh Müfîd Kongresi Yayınları, 1. Baskı, 1413 h.k.
- Şeyh Müfîd, Muhammed b. Muhammed, Evâilü’l Makālât fî’l Mezâhib ve’l Muhtârât, Tahran, Tahran Üniversitesi Yayınları, ts.
- Şeyh Müfîd, Muhammed b. Muhammed, Tasḥîḥü’l İ‘tikādât, Kum, Şeyh Müfîd Kongresi Yayınları, 2. Baskı, 1414 h.k.
- “İran İsmâilî Şiîleri; Gürültüden Uzak Bir Azınlık”, BBC Farsça Haber Sitesi, yayımlanma tarihi: 29 Ordîbeheşt 1394 h.ş, ziyaret tarihi: 25 Behmen 1402 h.ş.
- Seferî Ferûşânî, Nimetullah, Ğâliyân (Cereyanlar ve Sonuçlar Üzerine Bir İnceleme), Meşhed, Âstân-ı Kuds-ı Rızavî Yayınları, 1378 h.ş.
- Tabâtabâî, Seyyid Muhammed Hüseyin, İslam’da Şiîlik, Kum, Büstân-ı Kitâb Neşriyatı, 5. Baskı, 1388 h.ş.
- Allâme Hillî, Yûsuf b. Mutahhar, Keşfü’l Murâd, Kum, Müessese-i Neşr-i İslâmî, 1413 h.k.
- Fâzıl Mukdâd, Mukdâd b. Abdullah, İrşâdü’t Tâlibîn ilâ Nehci’l Müsterşidîn, Kum, Âyetullah Meraşî Necefî Umumi Kütüphanesi, 1405 h.k.
- Farmâniyân, Mehdi, Teşeyyu Fırkalarıyla Tanışma, Kum, Kum Havzası İdare Merkezi, 1387 h.ş.
- Fazâî, Yûsuf, “Giriş”, *Şiî Mezhepler Tarihi ve İnançları* adlı eserde, Tahran, Atâî Yayınları, 1371 h.ş.
- Kâşifü’l Gıtâ, Ca‘fer, Keşfü’l Gıtâ ‘an Mubhemâti’ş Şerî‘ati’l Ğarrâ, Kum, Kum Havzası İslami Tebliğat Bürosu Yayınları, 1420 h.k.
- “Tarih ve Şiî Fırkaları Grubu”, Edyân ve Mezâhib Üniversitesi, ziyaret tarihi: 14 İsfend 1402 h.ş. (4 Mart 2024)
- Meşkûr, Muhammed Cevâd, “Önsöz”, Fıraku’ş Şîa (Şiî Fırkaları) adlı eserin çevirisinde, Tahran, İran Kültür Vakfı, 1353 h.ş.
- Meşkûr, Muhammed Cevâd, İslam Fırkaları Sözlüğü, Meşhed, Âstân-ı Kuds-ı Rızavî Yayınları, 1375 h.ş.
- Mekrîzî, Takiyyüddîn, el-Mevâ‘iz ve’l İ‘tibâr fî Zikri’l Hıtat ve’l Âsâr, Beyrut, Dârü’l Kütübi’l İlmiyye, 1418 h.k.
- Malatî Şâfiî, Muhammed b. Ahmed, et-Tenbîh ve’r Red, Kahire, Mektebetü’l Medbûlî, 1413 h.k.
- Nobehtî, Hasan b. Mûsâ, Fıraku’ş Şîa, Beyrut, Dârü’l Ezvâ Yayınları, ts.
- Newman, Andrew J., Shiʿi, Britannica, ziyaret tarihi: 25 Şubat 2024.