Müslim bin Avsece

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
resimsiz
kategorisiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Müslim bin Avsece Esedi sayfasından yönlendirildi)
Müslim bin Avsece
Kerbela şehidlerinin türbesi
İsmiMüslim bin Avsece
Nesebi ve kabilesiBeni Esed kabilesi
Yaşadığı yerKufe
Şehid olduğu tarihAşura Günü
Türbeİmam Hüseyin (aleyhi selam) haremi
Kimin Sehabesiİmam Hüseyin (aleyhi selam)
Ehlibeyt Ashabı
Habib bin MuzahirMeysem-i TammarMüslim bin AvseceMüslim bin AkilHâni bin UrveKumeyl b. Ziyad Nahaivb.


Müslim b. Avsece Esedi (Arapça: مسلم بن عوسجة اسدی), Kufeli, İmam Hüseyin’in (a.s) yârenlerinden ve Kerbela’da şehit olan şehitlerdendir.

İsim ve Nesebi

Ebu Hacl Muslim b. Avsece b. Saad b. Sa’lebe b. Dudan b. Esed b. Huzeyme Esedi[1] Kufe ahalisinden ve İmam Hüseyin’in (a.s) ashabındandır.[2] O da Habib b. Muzahir gibi Ben-i Esed kabilesindendir. Abid, şerif, sahavet ve mürüvvet sahibi birisidir.[3]

Faziletleri

Müslim b. Avsece, sadr-ı İslam’da Arap kahramanlardan birisiydi. Azerbaycan’ın fethinde ve diğer yerlerin ele geçirilmesinde Müslümanlarla birlikteydi.[4] İmam Hüseyin’in (a.s) ashabı arasında şehit olan ilk kişidir. İlk saldırı sırasında şehit düşmüştür.[5]

Başkalarının Perspektifinden

  1. İbn-i Saad, “Tabakat” kitabında: Kendisi Hz. Resulullah’ı (s.a.a) görmüş olan ashabındandır. Şa’bi onun aracılığı ile rivayetler nakletmiştir. Cesur ve yiğit birisiydi. İsmi, İslami fetih ve savaşlarda sadr-ı İslam fatihleri arasında parlardı.[6]
  2. Şebes b. Rabii: Ömer b. Saad’ın adamları, Müslim b. Avsece’nin şehadetini kutlayıp müjdelediklerinde, Kufe ordu komutanlarından Şebes b. Rabii rahatsız oldu ve onlara şöyle nasihatte bulundu: Size yazıklar olsun; anneniz yasınıza durup ağlasın. Acaba sizler kendi elinizle kendinizi öldürüyor ve başkaları için kendinizi zillete mi atıyorsunuz? Müslim’in öldürülmesine mi seviniyorsunuz? Allah’a andolsun ki o, Müslümanlar arasında nasıl da değerli bir makama sahipti! Ben onu Azerbaycan’ın fethinde gördüm. Müslüman orduları yetişmeden müşriklerden altı kişiyi öldürmüştü.[7]

Kufe’de

Müslim b. Akil’i Kufe’de koruyup destekleyen Müslim b. Avsece, onun için silah ve para topluyor ve İmam Hüseyin (a.s) için ona biat alıyordu.[8]

Müslim b. Akil, İmam Hüseyin’in (a.s) emri ile Kufe’ye gidince, bazı nakillere göre ilk önce Müslim b. Avsece’nin evine gitti.[9] Kufe halkı, oraya gitmekte ve İmam Hüseyin’e (a.s) Müslim b. Akil aracılığı ile biat etmekteydiler. Onlar son nefeslerine kadar İmam’ı (a.s) can ve mallarıyla koruyacaklarına dair yemin ettiler. Bu haber, Mekke’de İmam Hüseyin’e (a.s) ulaştı. Bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s) Kufe’ye doğru yola koyuldu. Müslim b. Avsece tüm bu aşamalarda çok önemli roller oynadı.[10]

Ubeydullah İbn-i Ziyad’ın ajanlarından Mu’kil, Müslim b. Akil’in saklandığı yerden haberdar oldu.[11]

Müslim b. Akil, Hani b. Urve tutuklandıktan sonra adamlarını düzene sokmak için komutanlar atadı. Müslim b. Avsece’yi Muzhec ve Ben-i Esed kabilelerinin komutanı olarak atadı.[12]

Müslim b. Avsece, Müslim b. Akil ve Hani b. Urve’nin şehadetinin ardından bir süre gizlendi. Daha sonra ailesi ile birlikte İmam Hüseyin’in (a.s) kafilesine doğru yola çıktı ve sonunda Kerbela’da İmam Hüseyin’e (a.s) ulaştı.[13]

Kerbela’da

Bazı rivayetlerden Müslim b. Avsece’nin eş ve çocuklarının da Kerbela kıyamında oldukları anlaşılmaktadır. Tarihçiler şöyle yazmaktadır: Müslim b. Avsece’nin büyük oğlu Halef b. Müslim b. Avsece, Aşura günü babasının yanında yer alarak İmam Hüseyin’in (a.s) hak yolunda şehit olmuştur. Bir gencin İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmek için çadırlardan çıktığını ve annesinin de ardı sıra çıktığını yazan tarihi kayıtlardaki kişilerden maksat, Müslim b. Avsece’nin oğlu ve eşidir.[14]

Aşura Gecesi

İmam Hüseyin (a.s) Aşura gecesi bir konuşma yaptı. Biatini yârenlerinin üzerinden kaldırarak onlara gitmek veya kalmakta özgür olduklarını açıkladığında, İmam’ın (a.s) adamlarının her biri İmam’a (a.s) olan bağlılıklarını ve sözlerinde vefalı olduklarını açıkladılar. Ben-i Haşim gençlerinden sonra Müslim b. Avsece ayağa kalkarak konuşma yapan ilk kişi olmuştur. Müslim orada şunları söylemiştir:

“Ey Ebu Abdullah! Biz seni terk mi edelim? O zaman Allah katında senin hakkında nasıl bahane getiririz? Vallahi, hayır. Biz asla seni terk etmeyeceğiz. Senin elini bırakmayacağım. Mızrağımla düşmanların göğüslerine vuracağım. Kılıcım elimden düşene kadar onlara hep vuracağım ve ondan sonra eğer hiçbir silahım kalmazsa, o zaman da düşmanlara taşlarla saldırarak onları taş yağmuruna tutacağım. Allah’a ant olsun ki Allah Resulü’nün saygınlığını senin hakkında koruduğumuzu Allah bilene (Onun için sabit olana) kadar senden asla ayrılmayacağım. Allah’a ant olsun ki eğer öldürülecek olur, sonra tekrar dirilir, sonra yakılacak olursam ve küllerim rüzgarla savrulur ve yeniden dirilirsem ve bu şekilde yetmiş kere aynı şeyleri tekrar yaşayacağımı bilsem, yine de asla senden ayrılmayacağım ve senin yanında şehadete ereceğim. Nasıl böyle yapmayayım? Hâlbuki yalnızca bir kere öldürüleceğim ve sonra sonsuz keramet ve mutluluk mu olacak?”

İmam Hüseyin (a.s) yârenlerinin her birine ayrı ayrı teşekkür ederek yerine (komuta yeri) geçti.[15]

Aşura Günü

Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: İmam Hüseyin (a.s) ve yârenleri çadırların arkasını korumak için hendekler kazarak içinde ateş yaktılar. Şimr b. Zilcevşen, odun ve ateşi görünce şöyle bağırdı: Ey Hüseyin! Kıyametten önce dünyada mı ateşe koşuyorsun?! İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Konuşan kimdir? Sanki Şimr b. Zilcevşen’dir.” Dediler ki evet konuşan Şimr’dir. İmam Hüseyin (a.s) Meryem suresinin 70. ayetine işaret ederek şöyle buyurdu: “Ey keçi otlatanın oğlu! Sen cehennem ateşine daha layıksın” Müslim b. Avsece şöyle dedi: “Ey Allah Resulü’nün oğlu! Bu zalim fasığa ok atmam için izin verir misiniz? Benim görüş alanımdadır ve okum hata yapmaz.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Onu vurma, ben savaşı başlatan taraf olmak istemiyorum.”[16]

Savaştaki Sloganı

Müslim b. Avsece’nin yaşamındaki önemli noktalardan birisi onun bilgece ve arifane slogan ve şiarlarıdır. Bu da onun Ehlibeyt (a.s) mektebine olan marifetinin derinliğini ortaya koymaktadır. Hz. Müslim b. Avsece (r.a) zalim düşmana karşı saldırdığında şu şekilde recez okumaktaydı:

Eğer bana kim olduğumu sorarsanız
Cesaret dolu aslan ve Ben-i Esed (Aslan) kabilesindenim
Her kim bana zulmetmeye kalkarsa Haktan uzak
Ve ihtiyacı olmayan Allah’a kafir olursunuz[17]

Şehadeti

Nahiye-i Mukaddese” ziyaretine göre Müslim b. Avsece (r.a) İmam Hüseyin’e (a.s) olan sözünde sadık kalmış ve Kerbela’da şehit olan ilk kişi olmuştur. Bu ziyaretnamede Masum İmam (a.s) Kâbe’nin Allah’ına ant içerek Müslim’in kurtulanlardan olduğunu açıklamaktadır.[18]

Hz. Müslim b. Avsece’nin (r.a) katili “Müslim b. Abdullah ed-Dabai” ve “Abdurrahman b. Ebu Goşkare”’dir.[19]

Müslim b. Avsece kanlara bulanmış ve ömrünün son anlarını geçirdiği bir halde yere yığıldı. İmam Hüseyin (a.s) Habib b. Muzahir (r.a) ile birlikte onun yanına koştular. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Müslim! Allah seni bağışlasın.” Daha sonra şu ayeti kerimeyi tilavet etti: “Müminlerden kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.[20] Habib b. Muzahir ise şöyle dedi: “Senin ölümün bana son derece ağırdır, ancak sana cenneti müjdeliyorum.” Müslim b. Avsece zayıf bir sesle şöyle söyledi: “Allah sana hayırları müjdelesin.” Daha sonra Habib ona şöyle söyledi: “Eğer şehadetim yakın olmamış olsaydı, dini ve akrabalık bağını yerine getirmek için senin için önemli şeyleri bana vasiyet etmeni isterdim.” Müslim b. Avsece, İmam Hüseyin’i (a.s) işaret ederek Habib’e şöyle dedi: “Sana İmam Hüseyin’i (a.s) vasiyet ediyorum. Allah sana rahmet etsin. Canın bedeninde olduğu sürece onu savun ve ölünceye kadar ona yardım et.” Habib b. Muzahir şöyle dedi: “Senin vasiyetini yerine getireceğim ve gözlerini aydınlatacağım.[21]

Nahiye-i Mukaddese ziyaretinde Hz. Müslim’in öldürülmesinde parmağı olan herkes lanete uğramıştır.[22]

Ziyaret Name

İmam Hüseyin’in (a.s) Şaban ayının on beşinde okunan ziyaretnamesinde ve başka yerlerde[23] Hz. Müslim b. Avsece’nin (r.a) ismi geçmektedir.[24]

Kaynakça

  1. Semevai, Ebsaru’l Ayn fi Ensaru’l Hüseyin, s. 135.
  2. Maktelu’l Hüseyin, Mukrim, s. 177.
  3. Ricalu Şeyh Tusi, s. 80.
  4. İ’lam, c. 7, s. 222.
  5. Ebu Muhannef, Vakatu’t-Taf, s. 225.
  6. Maktelu’l Hüseyin (a.s), Ebu Muhannef, dipnot, s. 136 – 138.
  7. Ebu Muhannef, Vakatu’t-Taf, s. 159.
  8. Şeyh Abbas Kummi, Nefsu’l Mehmum, s. 120.
  9. İbn-i Kesir, el-Bidayet ve’n-Nihayet, c. 7, s. 152.
  10. İbn-i Kesir, c. 8, s. 163.
  11. Ebu Muhannef, Vakatu’t-Taf, s. 225.
  12. Kureyşi, Müessese Siyretu Ehlibeyt (a.s), c. 13, s. 380.
  13. Semevai, Ebsaru’l Ayn fi Ensaru’l Hüseyin, s. 137.
  14. Şeyh Muhammed Mehdi Hairi, c. 1, s. 48.
  15. Seyyid İbn-i Tavus, Luhuf, s. 117.
  16. Mufid, el-İrşat, s. 449.
  17. Semevai, Ebsaru’l Ayn fi Ensaru’l Hüseyin, s. 139.
  18. Seyyid İbn-i Tavus, Luhuf, s. 50.
  19. Şeyh Abbas Kummi, Nefsu’l Mehmum, s. 121.
  20. Ahzab, 23.
  21. Seyyid İbn-i Tavus, Luhuf, s. 123.
  22. Seyyid İbn-i Tavus, İkbal, s. 50.
  23. Meclisi, Biharu’l Envar, c. 98, s. 271, 272 ve 340.
  24. Seyyid İbn-i Tavus, İkbalu’l A’mal, s. 229.

Bibliyografi

  • İbn-i Kesir, el-Bidayet ve’n-Nihayet, Daru İhya’ut-Turas el-Arabi.
  • Seyyid İbn-i Tavus, Ali b. Musa b. Cafer b. Musa, Luhuf, tercüme: Behşaişi, Kum, Defter-i Nevidi İslami, 1378.
  • Şeyh Muhammed Mehdi Hairi, Şeceretu Tuba, Necef, Menşurat el-Mektebetu’l Haydariye.
  • Şeyh Mufid, el-İrşat fi Marifeti Hücecullah ale’l İbad, Kum, Müessese Alulbeyt li-İhyau’t-Turas, 1416 h.k. / m. 1995.
  • Ebu Mihnef, Lut b. Yahya b. Said b. Mihnef, Kum, Müessese Neşr-i İslami, 1376.
  • Şeyh Abbas Kummi, Nefesu’l Mehmum, tercüme: Kemreyi, Tahran, İslamiye baskısı, 1376.
  • Kureyşi, Bakır Şerif Kureyşi, Müessese Siyretu Ehlibeyt (a.s), Kum, Darul Maarfu, 2009.
  • Semavi, Muhammed b. Tahir Semavi, Ebsaru’l Ayn fi-Ensari’l Hüseyin (a.s), tercüme: Abbas Celali, Kum, İntişar-ı Zair, 1381.
  • Seyyid b. Tavus, İkbalu’l A’mal, Tahran, Daru’l Kutubu’l İslamiyye, 1367.