Hatemiyet

wikishia sitesinden

Hatemiyet (Arapça: خاتَمِیّت), Hz. Muhammed'in (s.a.a) son peygamber, İslam'ın son semavi din olması ve sonrasında başka hiçbir peygamber veya ilahi dinin gelmeyeceği anlamına gelmektedir. Hatemiyet meselesi Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra İslami hadislerde de geçmektedir ve Müslüman alimler bunu İslam'ın bir gereği olarak (Dinin gereklilikleri) görmektedirler.

Ahzab Suresi 40. ayette İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a), "Hatemü-l Enbiya" (خاتَم‌الانبیا) olarak anılmaktadır. Bu tabir Müslüman alimlerinin onu Allah'ın son Peygamberi olduğu şeklinde tefsir etmesine neden olmuştur. İslam dininin geniş kapsamlı olması ve Kur’an-ı Kerimin tahrifata karşı Allah tarafından korunuyor olması gibi sebeplerden dolayı yeni bir dine ihtiyaç duyulmamasına gerekçe olarak gösterilmiş ve Hatemiyet kavramı oluşmaya başlamıştır.

Hatemiyet, yirminci yüzyılın sonundan bu yana İslam'da Bahailik ve Babiyet gibi sonradan ortaya çıkan dini görüşler nedeniyle pek çok teolojik (dini) tartışmanın konusu olmuştur. Ayrıca kelami konularda vahiy ve nübüvvet (peygamberlik) hakkındaki yeni görüşler de Hatemiyet konusunu daha da tartışılır hale getirmiştir.

Hatemiyet hakkında yazılan eserler arasında Şii merci taklitçilerinden Cafer Sübhani'nin Kitabü-l Hatemiyet fi-l Kitab ve-l Sünne ve-l Aklü-l Serih kitabı, El-Hatamiyyah kitabı ve Hatemi'l-Hatemi'l-Kitabı yer almaktadır. Ebu-l A’la Mevdudi (Hicri Şemsi 1358-1282) tarafından yazılan Hatemü-l Nübuve fi Zev’u-l Kur’an ve-l Sünne kitabı da bu konuyu ele almış kitaplardandır.

Kelime Analamı

Hatemiyet, hatem “ خَتَم” kelime kökünden gelmektedir. Hatem, bir şeyin sonuna ulaşmak demektir.[1] "Hatemü-l Nebiyyin" (خاتَم‌ُالنببین) lafzı kendisiyle birlikte nübüvvetin sona erdiği peygamber demektir.[2] Hatemiyet, Deyimsel anlamda, bu kelime İslam Peygamberi'nin (s.a.a) son ilahî peygamber olduğunu ve ondan sonra başka bir peygamber gelmeyeceğini de ifade eder.[3] Hz. Muhammed'in (s.a.a) itibaren tebliğ edilen İslam dininin son din olduğunu ve böylece son ilahî din olduğu sonucuna varılır.[4]

Hatemiyet'in Konumu ve Onemi

Hatemiyet meselesi Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra birçok hadislerde de geçmektedir ve Müslüman alimleri bunu İslam'ın bir gereği olarak görmektedirler.[5]

Bazı alimlere göre yirminci yüzyılın sonuna kadar Hatemiyet meselesi İslami kaynaklarda geniş bir şekilde ve ayrı bir tartışılma konusu olmamuştur. Babilik ve Bahailik gibi mezheplerin ortaya çıkışı ve yeni bir şeriat oluşturmak gibi çeşitli dini iddialar ile birlikte nübüvvet, vahiy ayrıca hadislerin belirli bir yorumuna yol açan geleneksel din görüşüne farklı bir yaklaşımın oluşumları ele alındığında Hatemiyet konusu önemli bir unsur olarak tartışma konusu olmuştur.[6]

Bazıları Hatemiyete yönelik bu yeni bakış açısının İkbal Lahuri'nin sözleriyle başladığını ve böylece büyük bir tartışma konusu haline geldiğini söylemişlerdir.[7] Lahuri'nin düşünceleri hakkında çeşitli kitaplar ve risaleler yazılmıştır. Mürteza Mutaharri, İkbal Lahuri'nin düşüncelerini ilk eleştirenlerden biriydi.[8]

Hıristiyanlığın öğretilerinde Hatemiyetten hiç bahsedilmez. Ancak bazı Hıristiyan alimlerin, özellikle Hicri Kameri ikinci yüzyılda Müslümanlarla kelami ve ilmi tartışmalarda Hz. İsa'nın Peygamberlerin Hatemiyet (sonuncusu) olduğunu söyledikleri belirtilmektedir.[9]

Hatemiyetin Delilleri

İslam Peygamberinin "Hatemü-l Enbiya" (خاتَم‌الانبیا) yani son peygamber olduğu hem Kur’an-ı Kerim'de hem de İslami hadislerde geçmektedir.[10]

Kur’an-ı Kerim’den Delilleri

Kelamcılar bu görüşlerini savunurken Kur’an-ı Kerim'de Ahzab Suresi'nin kırkıncı ayetini bu gerekçelerinden biri dir: “ما کانَ مُحَمدٌ أبا أَحَدٍ مِنْ رجالِکمْ وَلکنْ رسولَ اللّهِ و خاتمَ النبیینَ” meali: “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir. O, Allah'ın Resûlü ve Peygamberlerin sonuncusudur.”[11]

Söz konusu bu ayette Hatem “خاتم” kelimesi iki şekilde okunmaktadır: Hatem “ خاتَم” ve Hatim “خاتِم” : Asım'ın kıraatinde Hatem, "te" olarak telaffuz edilir ve geçmiş zaman fiilinin müfaale babından olan bitirme ya da son anlamlarını taşımaktadır.[12] Diğer bir okuma şeklinde ise “ti” yani esre şeklinde telaffuz edilir. Hatim kelimesi faildir yani öznenin sonudur ve nübüvvetin sonu anlamına gelmektedir.[13]

Mürteza Mutahari'ye göre her iki durumda da ayetin anlamı Hz. Muhammed'in (s.a.a) Allah'ın (c.c) gönderdiği son peygamberi neticesi elde edilir.[14]

Hatemiyetin ispatı için başka ayetler de zikredilmiştir; Örneğin İslam Peygamberi’nin (s.a.a) görevlerini genel ve geniş bir şekilde tanımlayan ayetlerin Hatemiyeti de ifade ettiği söylenmiştir.[15] Aşağıdaki ayetler bu kategoride değerlendirilmektedir:[16]

  • «وَ ما أَرْسَلْناک إِلاَّ کافَّهً لِلنَّاسِ بَشِیراً وَ نَذِیراً»

meali: “Biz seni bütün insanları kapsayan bir mesajla müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.”[17]

  • «تَبارَک الَّذِی نَزَّلَ الْفُرْقانَ عَلی عَبْدِهِ لِیکونَ لِلْعالَمِینَ نَذِیراً»

meali: “Âlemlere uyarıcı olması için Furkan'ı (hak ile batılı ayırt eden bu kitabı) kuluna indiren (Allah) pek yücedir.”[18]

  • «و ما اَرسلناک اِلّا رحمةً لِلعالمین»

meali: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[19]

Rivayetlere Dayanan Deliller

Hatemiyet ile ilgili rivayetler Şii ve Ehli Sünnet hadis kitaplarında rivayet edilmiştir. Örneğin İslam Peygamberi (s.a.a) Menzilet Hadisinde, Ali'nin (a.s) kendisiyle olan bağını, Harun'un Musa ile olan bağına eşdeğer olarak kabul etmiş ancak ondan sonra peygamber gelmeyeceğini de hadisin sonunda belirtmiştir.[20] Ayrıca peygamber efendimizin benden sonra peygamber olduğunu (Nübüvvet) iddia eden yalancıdır, şeklinde buyurdukları da rivayet arasındadır.[21]

Masum İmamların (a.s) rivayet ettiği bazı dualarda da İslam Peygamberi'nin son peygamber olduğu açıkça zikredilmektedir.[22]

Peygamberliğin Sona Ermesinin Nedeni

Özellikle çağımızın Müslüman düşünürleri, Kur’an-ı Kerim'in ilahi koruma altında olması (Kur’an’ın Tahrif Olmadığı), İslam'ın kapsamlıği ve peygamberlerin tebliğ etmesine artık ihtiyaç duyulmaması da olmak üzere bazı çeşitli sebeplere dayandırılarak Hatemiyet nedenleri üzerinde tartışılmıştır. Bunlardan bazıları:

Kur’an-ı Kerim'in İlahi Koruma Altında Olması

Yeni bir ilahi dinin ortaya çıkması önceki peygamberlerin getirdiği dinlerinin çarpıtılmasından kaynaklanıyordu. Ancak bu durum İslam için geçerli değildir. Çünkü Allah Kur’an-ı Kerim’in tahrif edilmeyeceğini garanti etmiştir. Dolayısıyla da İslam'dan sonra başka bir dine ihtiyaç yoktur.[23]

İslam'ın Kapsamlıği

İkmal Ayetin de belirtildiği gibi “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim” ibaresine göre İslam geniş kapsamlı bir dindir ve geleceğin ihtiyaçlarını da içinde içerir. Dolayısıyla da yeni bir dine ihtiyaç duyulmaz.[24]

Peygamberlerin Tebliğde Bulunmasına Gerek Kalmamış Olması

Yeni bir peygamberin gönderilmesinin sebeplerinden biri de şeriatın detaylarının ifade edilmesi ve Allah ile kulları arasındaki ilişkinin devam ettirilmesidir. İslam'da bu konu Peygamber efendimizin (s.a.a) ardı sıra Masum İmamlar (a.s) tarafından sağlanır ve On İkinci İmam'ın gıybetine de dinin açıklanması nitelikli müçtehitlere emanet edilmiştir. Dolayısıyla da yeni bir peygamberin tebliğde bulunmasına da ihtiyaç yoktur.[25] Çağdaş bir filozof ve düşünür olan Morteza Mutahari, Hatemiyet döneminin önceki dönemlere göre insan düşüncesi dönemi olduğuna inanmaktadır. Uzmanlaşma kursu olan üniversite kursu gibi. Son dininin dönemi aynı zamanda insanoğlunun fikir sahibi olma dönemidir. Dini İçtihat, insan düşüncesi döneminde değer kazanır. O İbrahim, Musa ve İsa'nın dinlerinde de böyle bir şeyin olmadığına inanır ve Kuran'ın "fıkıh" ve "din tefekkohu" olarak yorumladığı şeyler, bu dinlerde hiçbir şekilde görülmez.[26]

Hatemiyete Sorunlar

İslam alimlerinin cevap verdiği ve İslam Peygamberi'nin hatemiyeti konusunda oluşan bazı sorunlar bulunmaktadır.[27]

Hatem Süs(Yüzük) Anlamına Gelmektedir

Mesela şöyle denilmiştir: Ahzab Suresi 40. ayette "Hatam" (خاتم) yüzük anlamına gelir ve bununla birlikte Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) peygamberlerin sonuncusu olduğu değil, ziyneti (yeganesi) olduğu manasına ulaşılır.[28]

Söz konusu bahse cevap olarak Hatem (خاتم) kelimesinin temel olarak hatmetme (tamamlama) aracı anlamına geldiğini ve geçmişte yüzüklerin üzerine harfler kazınarak damgalama ya da mühürlemenin çok yapıldığı için bu yüzüklerin Hatem olarak da adlandırıldığını söylemişlerdir. Ancak "Hatem" kelimesinin "ziynet" anlamında kullanılması ayetten akla gelen ilk anlamına da aykırıdır.[29]

Risalet Sonu Mu Yoksa Nübüvvet Sonu Mu?

Ayrıca başka bir eleştiride de Kur’an-ı Kerim'in Hz. Peygamber'den "Hatemü-l Enbiya" (خاتَم‌الانبیا) olarak bahsetmesi yani nebi demesidir ve buna binaen “Hatemü-l Mürselin” (خاتم‌المرسلین) lafzının geçmemesi yani resul lafzının zikredilmemesidir. Dolayısıyla da bu durum neticesinde Peygamber Efendimiz (s.a.a) son nebidir, son resul (elçi) değildir ve ondan sonra da başka bir elçi (resul) gönderilebilir yorumu yapılmaktadır.[30]

Ayrıca şöyle de denilmiştir: Risalet mertebesi, nübüvvet mertebesinin de ötesindedir ve ancak daha önce nübüvvete sahip (peygamber olan) bir kimse Risalet makamına ulaşır. Dolasıyla sonuç olarak peygamberlik (nebilik) makamı son bulduğunda Risalet de sona erer.[31]

Hatemiyete göre Vilayetin Sonu ve Akılcılığın Başlangıcı Teorisi

Abdülkerim Suruş, “بسط تجربه نبوی” Bast Tecrübe Nebevi kitabının görüşlerine dayanarak dini ve vahiy tecrübelerinin Hz. Peygamber'den sonra da devam edeceğine inanmaktadır.[32] Suruş, aynı zamanda Hatemiyetin manasında ve Hatemiyet anlayışında bazı değişiklikler yapmış, İkbal Lahuri’nin öğretisini savunarak onun görüşlerini haklı ve kabul edilebilir bulduğunu belirtmiştir.[33]

İkbal Lahuri'ye göre insan aklı, insanın mutluluk ve hidayet yolunu bulabileceği düzeyde bir büyüme ve olgunluğa ulaşmıştır. Bu nedenle de vahinin yerini akıl almıştır ve peygamber göndererek nübüvveti devam ettirmeye gerek kalmamıştır.[34] Lahuri, insanların tamamen nefislerine uydukları dönemlerde peygamberlerin gönderildiğini ve insanlığın artık bu devri (heva ve hevesin hâkim olduğu dönemi) geride bırakarak aklın hâkim olduğu dönemine ulaştığını savunarak dolayısıyla da yeni bir peygambere ve vahye ihtiyaç kalmadığına inanır.[35] Sonuç olarak İslamiyet bu yolla insanı çocukluktan olgunluğa taşımıştır.[36]

İkbal Lahuri'ye göre İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) eski dünya ile yeni dünya arasında durmaktadır. Ona göre insanlığın çocukluğunun sonuna kadar olan dönemi eski dünyaya ile insanlığın yetişkinlik dönemi (yani aklın emrindeki) dönem ise yeni dünyaya aittir.[37]

Suruş, peygamberlerin nadiren akıl yürüttüğüne inanmaktadır.[38] Ona göre peygamber kendisini bir argüman sunmaya veya karşı bir tez oluşturmaya ya da bir kaide sunmaya mecbur görmemiştir. Dolayısıyla da dinlerin kullandığı dil vilayet dilidir; muhakeme dili değildir.[39]

Suruş'a göre hatemiyetin anlamı onun şanına dayanmaktadır; Hz. Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra tartışma ve münakaşalara gerek kalmadan bir konuda destur verme ortadan kalkmıştır; Peygamber Efendimizden (s.a.a) sonra hiç kimsenin başkalarına akla uymayan ve sebep sunmaksızın bir konuda hüküm vermeye hakkı yoktur.[40]

Peygamber'den sonra devam eden dinî tecrübeler, hatemiyet kavramının anlamı ile çelişmemektedir; Çünkü Peygamber'in dini tecrübeleri başkaları için pratikte uygulanması gereken amellerdir ve bu da sadece kişinin kendisi ile sınırlı olan[41] başkaları üzerinde bir karar vericilik sıfatı olmayan insanların dini amellerine aykırıdır.[42] Hz. Peygamberden (s.a.a) sonra hiç kimsenin bir başkası üzerinde velâyeti (hâkimi) yoktur ve sadece kollektif akıl insanların ortak hükümdarı (belirleyicisi) ve koruyucusudur.[43]

Hatemiyetin bu husustaki mesajı şudur; hiçbir dini görüşü hatem anlayışı (kesin) olarak görmememizdir ki bu şekilde bu denizin yolunu diğer denizlere açmamız ve peygamberlik tecrübesinin genişlemesine izin vermemizdir.[44]


Eleştiriler

Hatimiyetin ifade ettiği manaya göre peygamberleri takip etmenin aklın söylediğine ters gitmek olduğu ve nübüvvetin son bulması ise aklın kurtuluşuna denk olacağına dair mantık dışı bir yaklaşım olarak kabul edilir.[45] Kur’an-ı Kerim, inkâr edenleri kanıtlarını ifade etmeye davet ederken “هاتُوا بُرْهانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صادِقین”, [46] Meali: “Eğer doğru söylüyorsanız delillerinizi getirin.”[47] sadece onlardan kanıt istemekle kalmayarak Kur’an-ı Kerim’in bizzat kendisi de kanıtlarını sundu. Allah (c.c), Firavun ve benzerleri gibi şüphesi batıl olmayan bir kimse için bile delilleri ortaya koymuştur.[48]

Kur'an-ı Kerim, ortaya koyduğu hükümlerinin mantığı ile hikmeti hakkında insanlara onlarca defa bilgi vermiş ve her bir beyanından sonra "لعلکم‌ یرشدون" “Umulur ki irşat olunasınız”, "لعلکم‌ تهتدون" “Umulur ki hidayet olasınız.”, “لعلهم‌ تفلحون” “Umulur ki doğru yolu bulsunlar.” gibi ifadeler kullanılmış ve hükümlerinin hikmetini açıklamıştır.[49]

Ayrıca İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) de şöyle buyurmuştur: “نحنُ معاشِرَ الأنبِیا اُمِرنا اَن نُکَلَّمَ‌الناسَ عَلی قَدرِ عُقُولِهِم” yani: “Biz peygamberler, insanlarla akıllarının alabileceği kadarını söylemekle (açıklamakla) görevlendirildik.”[50] Bu ve benzeri rivayetler, peygamberlerin öğretilerinde akılcılığı göstermektedir.[51]

Alimler, Hatemiyet felsefesinden yola çıkılarak rasyonel (mantık) rehberliğinin vahiy rehberliğinin yerini aldığı düşünülecek olursa dinin gereklilik ilkesinin ortadan kalkabileceği tehlikesini öne sürmektedirler. Söz konusu bu alimlerden Şehit Mutaharri bunun sadece nübüvvetin sonu değil, dinin de sonu olabileceğine inanmaktadır.[52]

Hatemiyet karşıtları insanlığın fikrî olgunluğuna kavuşmasıyla aklaniyetin vahyin yerini alması hususundaki söz konusu bu teorinin, çoğu kesimin dini ve tarihi meseleleri gerekçe olarak gösterip dinden çıkmasına yol açtığına inanmaktadır.[53] Ayrıca bu açıdan bakıldığında tüm dini ilimler de akıl dışı bir konu olarak kabul edilir.[54]

Hatemiyet Ve Hz. Isa Ric'eti

Hatemiyet Ayeti tefsirinin Altında Hz. Isa (a.s) Ric'eti konusu da ele alındı, Elbette bunu Resûlullah'in (s.a.a) Hatemiyetine aykırı görmezler. Çünkü Mesih (a.s) döndüğünde Müslüman olacaktır.[55] Çünkü onun nubuvveti aslen İslam Peygamberin'den (s.a.a) önce idi.[56] Çünkü Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) gelişiyle bütün dinler yürürlükten kaldırılmıştır[57] ve diğer dinlere mensup olanların iddiaları kabul edilmez[58], Bu yüzden İsa (a.s), Hz. Muhammed'in (s.a.a) şeriatının bir temsilcisi ve ümmetinin bir parçası olarak geri dönecektir.[59]

Konu Hakkında Başlıca Eserler

Hatemiyet hakkında çeşitli kitaplar yazılmıştı; Bunlardan bazıları şunlardır:

  • “ختم النبوة فی ضوء القرآن و السنة” “Kur'an ve Sünnet ışığında Nübüvvetin Sonu”, Ebu-l Ali Mevdudi (H. Ş. 1358-1282), Pakistan, Cemaat-i İslami'nin kurucusu. Bu kitap Urduca yazılmış ve şu konuları incelenmiştir: Kur’an-ı Kerim ve hadislerdeki Hatemiyet, Hatem kelimesinin lügat anlamı, sahâbîlerin ve Müslüman alimlerin nübüvvetin sonu (hatemiyet) konusunda ittifakları, Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuru ve Hz. İsa'nın (a.s) inişi. Halil Ahmed Hamidi bu eseri Arapçaya tercüme etmiştir.
  • “لخاتمیة فی الکتاب و السنة و العقل الصریح” Kitap, Sünnet ve Akılcılıkta Hatemiyet. Bu eser Cafer Sübhani tarafından kaleme alınmıştır. Söz konusu eserin dili Arapçadır. İçinde hatemiyetin lügat çalışması, Kur'ân’dan deliller, rivâyetler ve fikrî sebepleri gösterilmiş ve çeşitli sorulara cevap verilmiştir. Rıza Ustadi bu kitabı Farsçaya çevirmiştir.[60]

Kaynakça

  1. İbn-i Faris, Karşılaştırmalı Diller Sözlüğü, 1404 h.k, cilt 2, s. 245.
  2. Mutaharri, Hatemiyet, 1380 h.ş, s. 26.
  3. Tebatebayi, el-Mizan, 1417 h.k, cilt 16, s. 325.
  4. Misbah, Rahnama Shenasi, 1376 h.ş, s. 177.
  5. Örneğin, bkz. Allameh Hali, Wajib al-Etiqad, 1374 h.s, s.52; Sobhani, "Masum İmamların Yok Oluşu ve Bilimsel Otoritesi", s.59; Misbah, Kılavuz, 1376 h.s, s.177.
  6. Rızanecad, "Hatemiyet, Babit'in inkarı", s. 397.
  7. Abbasi, "Ustad Mutahhari ve İkbal Lahori'nin Perspektifinden Hatemiyet", s. 7.
  8. Abbasi, "Ustad Mutahhari ve İkbal Lahori'nin Perspektifinden Hatemiyet", s. 9.
  9. Paketçi, "Hatamiyet", s. 584.
  10. Arifi, Hatemiyet ve Yeni Sorular, 1386 h.ş, s. 19.
  11. Ahzab Suresi, 40. Ayet.
  12. Mutaharri, Hatemiyet, 1380 h.ş , s. 14.
  13. Meybudi, Keşfü-l Esrar, 1371 h.ş, cilt 8, s. 62.
  14. Mutaharri, Hatemiyet, 1380 h.ş, s. 14.
  15. Bkz. Mutaharri, Hatemiyet, 1380 h.ş, s. 17.
  16. Mekarim Şirazi, Tefsir Numune, 1374 h.ş, cilt 17, s. 341-342.
  17. Seba Sursi, 28. Ayet.
  18. Furkan Suresi, 1. ayet.
  19. Enbiya Sursi, 107. Ayet.
  20. Muslim İbn-i Haccac, Sahih Muslim, Dar el-Ahya el-Toras el-Arabi, cilt 4, s.1870. «باب من فضائل علی بن ابی‌طالب رضی الله عنه»
  21. Şeyh Saduk, Man La Yahzorohu-l Fakih, 1414 h.k, cilt 4, s. 163.
  22. Örneğin bkz. Tusi, Misbah el-Mutahid, 1411 h.k, cilt 1, s.83, Seyyed Ibn Tawoos, Fallah al-Sail, 1406 h.k, s.221.
  23. Misbah, Rahnama Shenasi, 1376 h.ş, s. 184-185.
  24. Misbah Yazdi, Rahnama Shenasi, 1376 h.ş, s. 185-186.
  25. Misbah Yazdi, RahnamaShenasi, 1376 h.ş, s. 186-187.
  26. «آشنایی با قرآن» Motahari, Kuran'ı Tanımak, cilt 2, sayfa 17.
  27. Mirza Hossein Ali Baha, ibqan, s.136; Arefi, Khatamit, 1386 h.ş, s.65'ten alıntılanmıştır..
  28. Hüseyni Tebatebayi, Story of Bab and Baha, s. 163: Arifi'den alıntı, Hatemiyet, 1386 h.ş, s. 62.
  29. Misbah, Rahnama Shenasi, 1376 h.ş, s. 180.
  30. Mekarim Şirazi, Tefsir Numune, 1374 h.ş, cilt 17, sayfa 338.
  31. Mekarim Şirazi, Tefsir Numune, 1374 h.ş, cilt 17, sayfa 338.
  32. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişlemesi, 1385 h.ş, s.65.
  33. Caferi, "Akıl erbabının gözünden Hatemiliğin anlamı ve esası", s. 40.
  34. İkbal Lahori, İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden Canlandırılması, 1346 h.ş, s. 145-146.
  35. İkbal Lahori, İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden Canlandırılması, 1346 h.ş, s. 145-146.
  36. İkbal Lahori, İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden Canlandırılması, 1346 h.ş, s. 145-146.
  37. İkbal Lahori, İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden Canlandırılması, 1346 h.ş, s. 145-146.
  38. "Dr. Sorush ile Söyleşide Dini Entelektüellerin Temelleri" «مبانی روشنفکری دینی در گفتگو با دکتر سروش»
  39. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişlemesi, 1386 h.ş, s.74.
  40. "Dr. Sorush ile Söyleşide Dini Entelektüellerin Temelleri" «مبانی روشنفکری دینی در گفتگو با دکتر سروش»
  41. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişletilmesi, 1386 h.ş, s.73.
  42. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişletilmesi, 1386 h.ş, s. 75-76.
  43. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişletilmesi, 1386 h.ş, s. 75-76.
  44. Suruş, Peygamberlik Deneyiminin Genişlemesi, 1386 h.ş, s. 87.
  45. Behmenpur, "Seni mutlu eden cinayete bak", s. 827.
  46. Bakara Suresi, 111. Ayet.
  47. Fazıli, "Nadirlik", s. 83.
  48. Fazıli, "Nadirlik", s.84.
  49. Fazıli, "Nadirlik", s.83.
  50. Molla Sadra, Yeterli İlkelerin Açıklaması, 1384 h.s, cilt 2, s.138.
  51. Molla Sadra, Yeterli İlkelerin Açıklaması, 1384 h.s, cilt 2, s.138.
  52. Fazıli, "Nadirlik", s. 85.
  53. "Dr. Sorush ile Söyleşide Dini Entelektüellerin Temelleri" «مبانی روشنفکری دینی در گفتگو با دکتر سروش»
  54. "Dr. Sorush ile Söyleşide Dini Entelektüellerin Temelleri" «مبانی روشنفکری دینی در گفتگو با دکتر سروش»
  55. Beidawi, Anwar al-Tanzil, 1418 h.k, cilt 4, 233; Qomi Mashhadi, Kanz al-Daqaeq, 1368 h.ş, cilt 10, s.398.
  56. Shabar, Al-Cevher el-Semin, 1407 h.k, cilt 5, sayfa 150.
  57. Sabzevari Najafi, Ershad al-Azhan, 1419 h.k, s.428.
  58. Tabersi, Majma al-Bayan, 1372 h.ş, cilt 8, s.567.
  59. Zamahshari, al-Kashaf, 1407 h.k, cilt.3, s.545.
  60. İran Milli Kütüphanesi ve Dokümantasyon Teşkilatı «سازمان اسناد و کتابخانه ملی ایران»

Bibliyografyi

  • İkbal Lahori, Muhammed, İslam'da dini düşüncenin canlanması, çeviren Ahmed Aram, Tahran, Resalat Qalam, 1346 h.ş.
  • Şeyh Sadouq, Muhammed Bin Ali, Man Lai Hadzura Al-Faqih, Ali Ekber Ghafari, Qom 1414h.k tarafından yayınlandı.
  • Rezanjad, Ezzeddin, «خاتمیت، نفی بابیت», Intezir Mououd, Cilt 186, 1391 h.ş.
  • İbn Faris, Ahmed İbn Faris, Muaqays al-Laghga, Abdus Salam Muhammed Haroun tarafından Araştırma, Kum, Kum Ruhban Okulu İslami Propaganda Ofisi, 1404 h.k.
  • İbn Tavus, Ali İbn Musa, Falah Al-Saqiil ve Najah Al-Masail, Kum, Bostan Kitab, 1406 h.k.
  • Baidawi, Abdullah bin Omar, Anwar al-Tanzil and Asrar al-Tawil, Beyrut, Dar Ehiya al-Tarath al-Arabi, 1418 h.k.
  • Paktachi, Ahmed, «مدخل خاتمیت»'in Büyük İslam Ansiklopedisi'ndeki girişi.
  • Zamakhshari, Mahmoud bin Umar, Al-Kashaf, Ghawamaz al-Tanzil ve Ayun al-Aghawil'in ta'awil açısından gerçekleri, Beyrut, Darul Kitab al-Arabi, üçüncü baskı, 1407 h.k.
  • Sobhani, Cafer, «خاتمیت و مرجعیت علمی امامان معصوم علیهم‌السلام», İslami Kelam, No. 55, Sonbahar 1384 h.ş.
  • Hassan Muhammed Makki Ameli tarafından yazılan Sobhani, Ja'far, Al-Ilohiyat Ali Hoda Al-Kitab wa Sunnah wa Al-Aql, Cilt 3, Kum 1412 h.k.
  • Sabzevari Najafi, Muhammed, Irshad al-Azhan to Tafsir al-Qur'an, Beyrut, Dar al-Tarafif yayınları için, 1419 h.k.
  • Shabar, Abdullah, Al-Jawhar al-Thamein fi Tafsir al-Kitab Al-Mubin, Kuwait, Maktaba Al-Alfin Company, 1407 h.k.
  • Tabatabaei, Mohammad Hossein, Al-Mizan fi Tafsir al-Qur'an, Qom, Kum ilahiyat fakültesi topluluğuna bağlı İslami yayınevi, 1417 h.k.
  • Tabersi, Fazl bin Hassan, Majma al-Bayan fi Tafsir al-Qur'an, Tahran, Nasser Khosrow, üçüncü baskı, 1372 h.ş.
  • Tarihi, Fakhruddin, Majma Al-Baharin, editör: Seyyed Ahmad Hosseini, Tahran, kitapçı, 1416 h.k.
  • Tousi, Muhammed bin Hassan, Misbah al-Mutahjad ve Selah al-Mutabbad, Beyrut, Fıkh al-Shia Institute, 1411 h.k/1991.
  • Arefi Shirdaghi, Mohammad Ishaq, Khatamit and new Questions, Mashhad, Razavi University of Islamic Sciences, 1386 h.ş.
  • Abbasi, Valiullah, «خاتمیت از دیدگاه استاد مطهری و اقبال لاهوری», Rowaq Andisheh, Cilt 28, Nisan 1383.
  • Allameh Hali, Hasan bin Yusuf, Wajib al-Itiqad Ali Jami al-Abad, Kum, Ayetullah Marashi Necefi Kütüphanesi, 1374 h.ş.
  • Qomi Mashhadi, Mohammad bin Mohammad Reza, Tefsir of Kanz al-Daqayq and Bahr al-Gharaib, Tahran, Bakanlığı Kültür ve İslami Rehberlik, 1368 h.ş.
  • Kilini, Muhammed bin Yaqub, el-Kafi, düzeltme: Ali Ekber Ghafari ve Muhammed Akhundi, Tahran, Dar al-Kitab al-Islamiya, 1407 h.k.
  • Muslim bin Hajjaj, al-Musnad al-Sahih al-Mukhatsar, Banqul al-Adl al-Adl'dan Allah'ın Resulü'ne, Allah onu korusun ve huzur versin, Beyrut, Dar Ihya al-Tarath al-Arabi, Bita.
  • Misbah, Mohammad Taqi, Path and Guidance (Kuran Eğitimi Bölüm 4 ve 5), İmam Humeyni Eğitim ve Araştırma Enstitüsü, Kum, 1376 h.ş.
  • Motahari, Morteza, usta Shahid Motahari, Bina, Bita'nın eserlerinin koleksiyonu.
  • Motahari, Morteza, Khatamit, Tahran, Sadra, 1380 h.ş.
  • Makarem Shirazi, Nasser, Tefsir al-Nashon, Tahran, Dar al-Katb al-Islamiya, 1374 h.ş.
  • Meybodi, Ahmed bin Abis Saud, Kashf al-Asrar and Adeh al-Abrar, Araştırma: Ali Asghar Hikmet, Tahran: Amir Kabir Yayınevi, 1371 h.ş.