Kumeyl Duası (Arapça: دعاء كميل), Kumeyl b. Ziyad en-Nahai’nin Hz. Ali’den (a.s) rivayet ettiği bir duadır. Bu dua Allah'ı tanıma ve günahların bağışlanması talebi noktasında engin ve yüce maarifleri içermektedir. Allame Meclisi (r.a) Kumeyl duasını en iyi dualardan biri saymıştır. Kumeyl Duası'nı Şialar Şaban ayının on beşinci gecesinde ve yine her Cuma gecesinde (Perşembe gününün akşamında) okumaktadır.
Dua Bilgileri | |
---|---|
Konu | Allah'ı tanıma ve günahların bağışlanması talebi |
Me'sur/Me'sur Olmayan | Me'sur |
Yayınlayan | Hz. Ali (a.s) |
Ravı | Kumeyl b. Ziyad Nahai |
Şii kaynakları | Misbahu’l Müteheccid • İkbalu’l Amal • Zadu’l Mead |
Monograflar | Şerh-i Duayı Kumeyl,Mirza Ebu’l Hasan Lari • Enisu’l Leyl der Şerh-i Duayı Kumeyl; Muhammed Rıza Kelbasi • Şerh-i Duayı Kumeyl; Mirza Muhammed Tenkabeni • El-Misbahu’l Munir; Mirza Ali Mişkini • Şerh-i Duayı Kumeyl; Hüseyin Ensariyan |
Zaman | Cuma gecesi • 15 Şaban |
Meşhur Dualar ve Ziyaretler | |
Kumeyl b. Ziyad’ın Hayatı
Nahai kabilesinden olan Kumeyl b. Ziyad b. Nehik en-Nahai Allah Resulünün (s.a.a) ashabının tabiinlerinden ve İmam Ali (a.s) ve İmam Hasan’ın (a.s) has yârenlerindendir. Ömrünün 18 yılını Peygamber Efendimizin (s.a.a) döneminde geçiren Kumeyl, Hz. Ali’nin (a.s) hilafetinin ilk günlerinde İmam Ali’ye (a.s) biat eden ve Sıffin savaşı gibi İmam Ali’ye (a.s) karşı başlatılan savaşlara katılan Şialardan biridir. Emire’l Müminin’in sırrı (sır arkadaşı) olarak da bilinen Kumeyl, üçüncü halife Osman zamanında Kufe’den Şam’a sürgün edilen on kişiden biriydi.[1] Kumeyl b. Ziyad hicri kameri 82 yılında Haccac b. Yusuf Sakafi’nin emriyle öldürüldü.[2]
Duanın Senedi ve Bu İsmi Almasının Sebebi
Kumeyl duasının kaynağı Şeyh Tusi’nin “Misbahu’l Müteheccid” kitabıdır.[3] Şeyh Tusi bu duayı Hızır Duası olarak Şaban ayı amelleri bölümünde zikretmiştir. Şeyh Tusi, “Rivayet edildiği üzere Kumeyl b. Ziyad en-Nahai, İmam Ali’yi (a.s) Şaban ayının on beşi gecesinde secde halinde bu duayı okurken görmüş” dedikten sonra meşhur Kumeyl duasını nakletmektedir. Seyyid b. Tavus İkbalu’l Amal’da[4], Allame Meclisi Zadu’l Mead kitabında[5] ve aynı şekilde Kef’emi[6] Şaban ayının on beşinci gününün amellerinde bu duayı getirmişlerdir. Şeyh Abbas Kummi de Mefatihu’l Cinan[7] kitabında Kumeyl duasını Misbahu’l Müteheccid kitabından nakletmiştir. Allame Meclisi[8] Kumeyl duasını duaların en iyisi olarak tanıtmıştır.
Duanın bu adla adlandırılmasının sebebi ise bu duayı Kumeyl’in Hz. Ali’den (a.s) nakletmiş olmasıdır.
Kumeyl Duasının İçeriği
- “Ey mabudum, ey seyyidim, mevlam ve Rabbim! Azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim? Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim? Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim.”
Kumeyl duası, Allah'ı tanıma ve günahların bağışlanması talebi noktasında engin ve yüce maarifleri içermektedir.
İmam Ali (a.s) bu duaya Allah’ın adıyla başlamakta ve daha sonra birkaç satırda Allah’ın rahmet, kuvvet, ceberut, izzet, azamet, saltanat, zat, esma, ilim ve ilahî nuruna ant içmektedir. Daha sonra “یا نُورُ یا قُدُّوسُ یا أَوَّلَ الْأَوَّلِینَ وَ یا آخِرَ الْآخِرِینَ” (Ey Nur, ey Kutlu, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri!) cümlesiyle Allah’a nida etmekte ve insanoğlunun amellerinin etki ve sonuçlarını hatırlatarak Allah-u Teâlâ’dan af ve bağışlanma talep etmektedir.
Müminlerin Emiri (a.s) duanın devamında, Allah’a onun zikriyle yakınlaşmayı istemekte, Allah’ı şefaatçisi kılarak, Allah’tan cömertliği hakkına kendisine yaklaştırmasını niyaz etmektedir. Şükrünü eda etmeyi öğretmesini, zikrini ilham etmesini, Allah'tan huzu ve huşu talep etmekte ve kullanmış olduğu ibarelerle Allah’a olan özlemini ona dile getirmektedir.
Duanın devamında Allah’ın âlem üzerindeki saltanat ve etkisine işaret etmekte ve bazı cümlelerle Allah’ı hata ve kabahatleri örten bağışlayıcı olarak tanıtmaktadır.
İmam Ali (a.s) duanın diğer paragraflarında, Allah’ın ayıpları örten (Settare’l Uyub) olduğunu ve belaların defedilmesi, hatalardan korunması, kulun temcid ve övgüye layık olmadığını beyan etmekte ve acizlik, eksiklik, kötü halli olma, belaların ağırlığı, zorluklar, başarısızlıklar ve kusurlara değinerek onlardan ötürü şikâyet etmekte ve ilahi lütuf ve keremden onların ortadan kalkması için yardım dilemektedir. Aynı şekilde Allah’ın izzetine tevessül ederek ondan bazı isteklerde bulunmakta ve nefsin aldatmasına ve şeytanın tezyinine değinmektedir. Ardından yaratıcının ezeli lütfuna değinerek Allah’ın, vahdaniyetine inananları ve ibadet edenleri cehennem ateşinde yakmayacağını eklemektedir.
İmam Ali (a.s) daha sonra dünya belaları ile ahiret azabını karşılaştırarak şöyle buyurmaktadır: “Ey Mabudum, ey seyyidim, mevlam ve Rabbim! Azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim? Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim?” Ardından mümin kulun ilahî rahmete olan ümidine işaret ederek şöyle buyurmaktadır: “Mümin olan birisi, fasık olan birisiyle bir olur mu?” Duanın sonunda ise Allah’a sıfatları ile nida ederek Allah’tan bazı isteklerini talep etmektedir.
Kumeyl Duasını Okumanın Sevabı
İmam Humeyni (r.a):
“Kumeyl Duası Şaban ayının amelleri bölümünde zikredilmiştir. Şaban ayının on beşinde ve gecesinde okunmakta olan Kumeyl Duası, bizim erişemediğimiz sırları içermektedir.”
Seyyid İbn-i Tavus İkbalu’l Amal[9] kitabında, Şeyh Tusi’nin Misbahu’l Müteheccid kitabındaki sözlerini zikrettikten sonra başka bir rivayet daha nakletmektedir ki o rivayette Kumeyl b. Ziyad şöyle söylemekte: “Günlerden bir gün mevlam Hz. Ali (a.s) ve ashabından bir grupla birlikte Basra şehrinin camisinde oturuyorduk. Hz. Ali’den (a.s) “Her sağlam iş, o gecede kararlaştırılır.”[10] ayetinin manası hakkında sorulması üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: O gece Şaban ayının on beşinci gecesidir. Ali’nin canı elinde olan Allah’a andolsun ki, her kulun yıl sonuna kadar başından geçecek olan iyi (hayır) ve kötü işlerin tümü Şaban ayının on beşinci gecesinde bölünür (belirlenir). Kim bu geceyi ibadetle ihya eder (uyanık kalır) ve Hz. Hızır duasını okursa, kesinlikle onun duası kabul olur.”
Kumeyl şöyle devam etmekte: Daha sonra Hz. Ali (a.s) evine döndü. Ben de geceleyin evine gidip kapısını çaldım. Beni görünce: “Niçin geldin?” dedi. Cevabında: “Hz. Hızır’ın duasını istemek için huzurunuza geldim” dedim. İmam (a.s): “Otur” diye buyurdu. Daha sonra bana hitaben şöyle buyurdu: “Ey Kumeyl! Bu duayı ezberlediğinde, her Cuma gecesinde, olmazsa ayda bir kere, o da olmazsa yılda bir kere, o da olmazsa ömründe bir defa bu duayı oku; onu okuman işlerinde sana kifayet edecektir. Allah sana yardım edecek, rızkın artacak ve de Allah'ın mağfiretinden ayrı düşmeyeceksin. Ey Kumeyl! Uzun bir zaman bizimle birlikte olman ve yapmış olduğun hizmetler, seni böyle büyük bir nimet ve kerametle yüceltmeme sebep oldu.” Sonra da “Yaz” diye buyurdu ve duayı bana aktardı.
Fıkhi Hüküm (Ahkâm)
İmam Humeyni (r.a):
“Kumeyl Duası çok özel bir duadır. Kumeyl Duası'nın bazı bölümleri, normal bir insanın dile getirebileceği sözler değildir”
Hayız veya cünüp olan biri “Kumeyl” duasını okumak isterse, ihtiyat gereği duadaki “أَفَمَن کانَ مُؤْمِنًا کمَن کانَ فَاسِقًا لَّا یسْتَوُونَ”[11] (Efe men kane müminen kemen kane fasıkan la yestevun) bölümünü okumamalıdır; zira duanın bu bölümü Secde suresinin bir cüzüdür.[12] Bazı fakihler ise hayız ve cünüp olan birisinin bu ayeti okumasını haram bilmektedirler.[13]
Kumeyl Duasının Zamanı
Seyyid b. Tavus’un İkbalu’l Ama’l[14] kitabında söylediğine göre, Kumeyl duası Şaban ayının on beşinci gecesi ve cuma gecesinde okunmaktadır. İran’da da genel olarak Şialar bu duayı Şaban ayının on beşinci gecesi ve cuma geceleri belirlenen mekânlarda toplu olarak okumaktadırlar.
Kumeyl Duasının Metni
Kumeyl Duasının Arapça Metni |
اَللّهُمَّ إنِّي أَسْأَلُكَ بِرَحْمَتِكَ الَّتي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْء، وَ بِقُوَّتِكَ الَّتي قَهَرْتَ بِها كُلَّ شَيْء، وَ خَضَعَ لَها كُلُّ شَيء، وَ ذَلَّ لَها كُلُّ شَيء، وَ بِجَبَرُوتِكَ الَّتي غَلَبْتَ بِها كُلَّ شَيء، وَ بِعِزَّتِكَ الَّتي لا يَقُومُ لَها شَيءٌ، وَ بِعَظَمَتِكَ الَّتي مَلأَتْ كُلَّ شَيء، وَ بِسُلْطانِكَ الَّذي عَلا كُلَّ شَيء، وَ بِوَجْهِكَ الْباقي بَعْدَ فَناءِ كُلِّ شَيء، وَ بِأَسْمائِكَ الَّتي مَلأَتْ أرْكانَ كُلِّ شَيء، وَ بِعِلْمِكَ الَّذي أَحاطَ بِكُلِّ شَيء، وَ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذي أَضاءَ لَهُ كُلُّ شيء، يا نُورُ يا قُدُّوسُ، يا أَوَّلَ الأوَّلِينَ وَ يا آخِرَ الآخِرينَ. اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تَهْتِكُ الْعِصَمَ، اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُنْزِلُ النِّقَمَ، اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُغَيِّرُ النِّعَمَ، اَللّهُمَّ اغْفِرْ لي الذُّنُوبَ الَّتي تَحْبِسُ الدُّعاءَ، اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُنْزِلُ الْبَلاءَ، اَللّهُمَّ اغْفِرْ لي كُلَّ ذَنْب اَذْنَبْتُهُ، وَ كُلَّ خَطيئَة اَخْطَأتُها. اَللّهُمَّ اِنّي اَتَقَرَّبُ اِلَيْكَ بِذِكْرِكَ، وَ اَسْتَشْفِعُ بِكَ إلى نَفْسِكَ، وَ أَسْأَلُكَ بِجُودِكَ أن تُدْنِيَني مِنْ قُرْبِكَ، وَ أَنْ تُوزِعَني شُكْرَكَ، وَ أَنْ تُلْهِمَني ذِكْرَكَ، اَللّهُمَّ إني أَسْأَلُكَ سُؤالَ خاضِع مُتَذَلِّل خاشِع أن تُسامِحَني وَ تَرْحَمَني وَ تَجْعَلَني بِقِسْمِكَ راضِياً قانِعاً، وَ في جَميعِ الأحوال مُتَواضِعاً. اَللّهُمَّ وَ أَسْأَلُكَ سُؤالَ مَنِ اشْتَدَّتْ فاقَتُهُ، وَ اَنْزَلَ بِكَ عِنْدَ الشَّدائِدِ حاجَتَهُ، وَ عَظُمَ فيما عِنْدَكَ رَغْبَتُهُ. اَللّهُمَّ عَظُمَ سُلْطانُكَ، وَ عَلا مَكانُكَ، وَ خَفِي مَكْرُكَ، وَ ظَهَرَ اَمْرُكَ وَ غَلَبَ قَهْرُكَ، وَ جَرَتْ قُدْرَتُكَ، وَ لا يُمْكِنُ الْفِرارُ مِنْ حُكُومَتِكَ. اَللّهُمَّ لا أجِدُ لِذُنُوبي غافِراً، وَ لا لِقَبائِحي ساتِراً، وَ لا لِشَيء مِنْ عَمَلِي الْقَبيحِ بِالْحَسَنِ مُبَدِّلاً غَيْرَكَ، لا اِلهَ إلاّ أنْتَ، سُبْحانَكَ وَ بِحَمْدِكَ، ظَلَمْتُ نَفْسي، وَ تَجَرَّأْتُ بِجَهْلي، وَ سَكَنْتُ إلى قَديمِ ذِكْرِكَ لي وَ مَنِّكَ عَلَيَّ. اَللّهُمَّ مَوْلاي كَمْ مِنْ قَبيح سَتَرْتَهُ، وَ كَمْ مِنْ فادِح مِنَ الْبَلاءِ اَقَلْتَهُ، وَ كَمْ مِنْ عِثارٍ وَقَيْتَهُ، وَ كَمْ مِنْ مَكْرُوهٍ دَفَعْتَهُ، وَ كَمْ مِنْ ثَناءٍ جَميلٍ لَسْتُ اَهْلاً لَهُ نَشَرْتَهُ. اَللّهُمَّ عَظُمَ بَلائي، وَ اَفْرَطَ بي سُوءُ حالي، وَ قَصُرَتْ بي اَعْمالي، وَ قَعَدَتْ بي اَغْلالي، وَ حَبَسَني عَنْ نَفْعي بُعْدُ اَمَلي، وَ خَدَعَتْنِي الدُّنْيا بِغُرُورِها، وَ نَفْسي بِجِنايَتِها، وَ مِطالي يا سَيِّدي فَأَسْأَلُكَ بِعِزَّتِكَ أن لا يَحْجُبَ عَنْكَ دُعائي سُوءُ عَمَلي وَ فِعالي، وَ لا تَفْضَحْني بِخَفِي مَا اطَّلَعْتَ عَلَيْهِ مِنْ سِرّي، وَ لا تُعاجِلْني بِالْعُقُوبَةِ عَلى ما عَمِلْتُهُ في خَلَواتي مِنْ سُوءِ فِعْلي وَإساءَتي، وَدَوامِ تَفْريطي وَجَهالَتي، وَ كَثْرَةِ شَهَواتي وَ غَفْلَتي، وَ كُنِ اللّهُمَّ بِعِزَّتِكَ لي في كُلِّ الأحوالِ رَؤوفاً، وَ عَلَي في جَميعِ الاُْمُورِ عَطُوفاً. اِلهي وَ رَبّي مَنْ لي غَيْرُكَ أَسْأَلُهُ كَشْفَ ضُرّي، وَ النَّظَرَ في اَمْري، اِلهي وَ مَوْلاي اَجْرَيْتَ عَلَي حُكْماً اِتَّبَعْتُ فيهِ هَوى نَفْسي، وَ لَمْ اَحْتَرِسْ فيهِ مِنْ تَزْيينِ عَدُوّي، فَغَرَّني بِما اَهْوى وَ اَسْعَدَهُ عَلى ذلِكَ الْقَضاءُ، فَتَجاوَزْتُ بِما جَرى عَلَيَّ مِنْ ذلِكَ بَعْضَ حُدُودِكَ، وَ خالَفْتُ بَعْضَ اَوامِرِكَ، فَلَكَ الْحَمْدُ عَلي في جَميعِ ذلِكَ، وَ لا حُجَّةَ لي فيما جَرى عَلَيَّ فيهِ قَضاؤُكَ، وَاَلْزَمَني حُكْمُكَ وَبَلاؤُكَ. وَقَدْ اَتَيْتُكَ يا اِلهي بَعْدَ تَقْصيري وَ اِسْرافي عَلى نَفْسي مُعْتَذِراً نادِماً مُنْكَسِراً مُسْتَقيلاً مُسْتَغْفِراً مُنيباً مُقِرّاً مُذْعِناً مُعْتَرِفاً، لا أجِدُ مَفَرّاً مِمّا كانَ مِنّي، وَ لا مَفْزَعاً اَتَوَجَّهُ إليه في أَمْري، غَيْرَ قَبُولِكَ عُذْري، وَ اِدْخالِكَ اِيّايَ في سَعَة رَحْمَتِكَ. اَللّهُمَّ فَاقْبَلْ عُذْري، وَ ارْحَمْ شِدَّةَ ضُرّي، وَ فُكَّني مِنْ شَدِّ وَثاقي. يا رَبِّ ارْحَمْ ضَعْفَ بَدَني، وَ رِقَّةَ جِلْدي، وَ دِقَّةَ عَظْمي، يا مَنْ بَدَأَ خَلْفي وَ ذِكْري وَ تَرْبِيَتي وَ بِرّي وَ تَغْذِيَتي هَبْني لاِبْتِداءِ كَرَمِكَ، وَ سالِفِ بِرِّكَ بي. يا اِلهي وَ سَيِّدي وَ رَبّي، اَتُراكَ مُعَذِّبي بِنارِكَ بَعْدَ تَوْحيدِكَ، وَ بَعْدَ مَا انْطَوى عَلَيْهِ قَلْبي مِنْ مَعْرِفَتِكَ، وَ لَهِجَ بِهِ لِساني مِنْ ذِكْرِكَ، وَ اعْتَقَدَهُ ضَميري مِنْ حُبِّكَ، وَ بَعْدَ صِدْقِ اعْتِرافي وَدُعائي خاضِعاً لِرُبُوبِيَّتِكَ، هَيْهاتَ أنْتَ اَكْرَمُ مِنْ أنْ تُضَيِّعَ مَنْ رَبَّيْتَهُ، أوْ تُبَعِّدَ مَنْ أدْنَيْتَهُ، اَوْ تُشَرِّدَ مَنْ آوَيْتَهُ، اَوْ تُسَلِّمَ اِلَى الْبَلاءِ مَنْ كَفَيْتَهُ وَ رَحِمْتَهُ، وَ لَيْتَ شِعْري يا سَيِّدي وَ اِلهي وَ مَوْلايَ، اَتُسَلِّطُ النّارَ عَلى وُجُوه خَرَّتْ لِعَظَمَتِكَ ساجِدَةً، وَ عَلى اَلْسُن نَطَقَتْ بِتَوْحيدِكَ صادِقَةً، وَ بِشُكْرِكَ مادِحَةً، وَ عَلى قُلُوبٍ اعْتَرَفَتْ بِإلهِيَّتِكَ مُحَقِّقَةً، وَ عَلى ضَمائِرَ حَوَتْ مِنَ الْعِلْمِ بِكَ حَتّى صارَتْ خاشِعَةً، وَ عَلى جَوارِحَ سَعَتْ إلى أوْطانِ تَعَبُّدِكَ طائِعَةً، وَ اَشارَتْ بِاسْتِغْفارِكَ مُذْعِنَةً، ما هكَذَا الظَّنُّ بِكَ، وَ لا اُخْبِرْنا بِفَضْلِكَ عَنْكَ. يا كَريمُ يا رَبِّ وَ اَنْتَ تَعْلَمُ ضَعْفي عَنْ قَليل مِنْ بَلاءِ الدُّنْيا وَ عُقُوباتِها، وَ ما يَجْري فيها مِنَ الْمَكارِهِ عَلى أهْلِها، عَلى أنَّ ذلِكَ بَلاءٌ وَ مَكْرُوهٌ قَليلٌ مَكْثُهُ، يَسيرٌ بَقاؤُهُ، قَصيرٌ مُدَّتُهُ، فَكَيْفَ احْتِمالي لِبَلاءِ الآخِرَةِ، وَ جَليلِ وُقُوعِ الْمَكارِهِ فيها، وَ هُوَ بَلاءٌ تَطُولُ مُدَّتُهُ، وَ يَدُومُ مَقامُهُ، وَ لا يُخَفَّفُ عَنْ اَهْلِهِ، لاَِنَّهُ لا يَكُونُ إلاّ عَنْ غَضَبِكَ وَ اْنتِقامِكَ وَ سَخَطِكَ، وَ هذا ما لا تَقُومُ لَهُ السَّماواتُ وَ الأرْضُ، يا سَيِّدِي فَكَيْفَ لي وَ أنَا عَبْدُكَ الضَّعيفُ الذَّليلُ الْحَقيرُ الْمِسْكينُ الْمُسْتَكينُ. يا اِلهي وَ رَبّي وَ سَيِّدِي وَ مَوْلايَ لأيِّ الاُْمُورِ اِلَيْكَ اَشْكُو، وَ لِما مِنْها أضِجُّ وَ اَبْكي، لأليمِ الْعَذابِ وَ شِدَّتِهِ، أمْ لِطُولِ الْبَلاءِ وَ مُدَّتِهِ، فَلَئِنْ صَيَّرْتَني لِلْعُقُوباتِ مَعَ أعْدائِكَ، وَ جَمَعْتَ بَيْني وَ بَيْنَ أهْلِ بَلائِكَ، وَ فَرَّقْتَ بَيْني وَ بَيْنَ أحِبّائِكَ وَ أوْليائِكَ، فَهَبْني يا إلهي وَ سَيِّدِي وَ مَوْلايَ وَ رَبّي صَبَرْتُ عَلى عَذابِكَ، فَكَيْفَ اَصْبِرُ عَلى فِراقِكَ، وَ هَبْني صَبَرْتُ عَلى حَرِّ نارِكَ، فَكَيْفَ اَصْبِرُ عَنِ النَّظَرِ إلى كَرامَتِكَ، أمْ كَيْفَ أسْكُنُ فِي النّارِ وَ رَجائي عَفْوُكَ، فَبِعِزَّتِكَ يا سَيِّدي وَ مَوْلايَ اُقْسِمُ صادِقاً لَئِنْ تَرَكْتَني ناطِقاً لاَِضِجَّنَّ إلَيْكَ بَيْنَ أهْلِها ضَجيجَ الآمِلينَ، وَ لأصْرُخَنَّ إلَيْكَ صُراخَ الْمَسْتَصْرِخينَ، وَ لأبْكِيَنَّ عَلَيْكَ بُكاءَ الْفاقِدينَ، وَ لاَُنادِيَنَّكَ اَيْنَ كُنْتْ (كُنْتُ) يا وَلِيَّ الْمُؤْمِنينَ، يا غايَةَ آمالِ الْعارِفينَ، يا غِياثَ الْمُسْتَغيثينَ، يا حَبيبَ قُلُوبِ الصّادِقينَ، وَ يا اِلهَ الْعالَمينَ. أفَتُراكَ سُبْحانَكَ يا إلهي وَ بِحَمْدِكَ تَسْمَعُ فيها صَوْتَ عَبْد مُسْلِم سُجِنَ فيها بِمُخالَفَتِهِ، وَ ذاقَ طَعْمَ عَذابِها بِمَعْصِيَتِهِ، وَ حُبِسَ بَيْنَ اَطْباقِها بِجُرْمِهِ وَ جَريرَتِهِ، وَ هُوَ يَضِجُّ إلَيْكَ ضَجيجَ مُؤَمِّل لِرَحْمَتِكَ، وَ يُناديكَ بِلِسانِ أهْلِ تَوْحيدِكَ، وَ يَتَوَسَّلُ إلَيْكَ بِرُبُوبِيَّتِكَ، يا مَوْلايَ فَكَيْفَ يَبْقى فِي الْعَذابِ وَ هُوَ يَرْجُو ما سَلَفَ مِنْ حِلْمِكَ، أَمْ كَيْفَ تُؤْلِمُهُ النّارُ وَ هُوَ يَأْمُلُ فَضْلَكَ وَ رَحْمَتَكَ، اَمْ كَيْفَ يُحْرِقُهُ لَهيبُها وَ أنْتَ تَسْمَعُ صَوْتَهُ وَ تَرى مَكانَه، اَمْ كَيْفَ يَشْتَمِلُ عَلَيْهِ زَفيرُها وَ أنْتَ تَعْلَمُ ضَعْفَهُ، اَمْ كَيْفَ يَتَقَلْقَلُ بَيْنَ اَطْباقِها وَ أنْتَ تَعْلَمُ صِدْقَهُ، اَمْ كَيْفَ تَزْجُرُهُ زَبانِيَتُها وَ هُوَ يُناديكَ يا رَبَّهُ، اَمْ كَيْفَ يَرْجُو فَضْلَكَ في عِتْقِهِ مِنْها فَتَتْرُكُهُ فيها، هَيْهاتَ ما ذلِكَ الظَّنُ بِكَ، وَ لاَ الْمَعْرُوفُ مِنْ فَضْلِكَ، وَ لا مُشْبِهٌ لِما عامَلْتَ بِهِ الْمُوَحِّدينَ مِنْ بِرِّكَ وَ اِحْسانِكَ، فَبِالْيَقينِ اَقْطَعُ لَوْ لا ما حَكَمْتَ بِهِ مِنْ تَعْذيبِ جاحِديكَ، وَ قَضَيْتَ بِهِ مِنْ اِخْلادِ مُعانِدِيكَ، لَجَعَلْتَ النّارَ كُلَّها بَرْداً وَ سَلاماً، وَ ما كانَ لأحَد فيها مَقَرّاً وَ لا مُقاماً، لكِنَّكَ تَقَدَّسَتْ أسْماؤُكَ اَقْسَمْتَ أنْ تَمْلاََها مِنَ الْكافِرينَ مِنَ الْجِنَّةِ وَ النّاسِ اَجْمَعينَ، وَ أنْ تُخَلِّدَ فيهَا الْمُعانِدينَ، وَ أنْتَ جَلَّ ثَناؤُكَ قُلْتَ مُبْتَدِئاً، وَ تَطَوَّلْتَ بِالإنْعامِ مُتَكَرِّماً، اَفَمَنْ كانَ مُؤْمِناً كَمَنْ كانَ فاسِقاً لا يَسْتَوُونَ. إلهي وَ سَيِّدى فَأَسْأَلُكَ بِالْقُدْرَةِ الَّتي قَدَّرْتَها، وَ بِالْقَضِيَّةِ الَّتي حَتَمْتَها وَ حَكَمْتَها، وَ غَلَبْتَ مَنْ عَلَيْهِ اَجْرَيْتَها، أنْ تَهَبَ لي في هذِهِ اللَّيْلَةِ وَ في هذِهِ السّاعَةِ كُلَّ جُرْم اَجْرَمْتُهُ، وَ كُلَّ ذَنْب اَذْنَبْتُهُ، وَ كُلَّ قَبِيح أسْرَرْتُهُ، وَ كُلَّ جَهْل عَمِلْتُهُ، كَتَمْتُهُ أوْ اَعْلَنْتُهُ، أخْفَيْتُهُ أوْ اَظْهَرْتُهُ، وَ كُلَّ سَيِّئَة أمَرْتَ بِاِثْباتِهَا الْكِرامَ الْكاتِبينَ الَّذينَ وَكَّلْتَهُمْ بِحِفْظِ ما يَكُونُ مِنّي، وَ جَعَلْتَهُمْ شُهُوداً عَلَيَّ مَعَ جَوارِحي، وَ كُنْتَ أنْتَ الرَّقيبَ عَلَيَّ مِنْ وَرائِهِمْ، وَ الشّاهِدَ لِما خَفِيَ عَنْهُمْ، وَ بِرَحْمَتِكَ اَخْفَيْتَهُ، وَ بِفَضْلِكَ سَتَرْتَهُ، وَ أنْ تُوَفِّرَ حَظّي مِنْ كُلِّ خَيْر اَنْزَلْتَهُ أوْ اِحْسان فَضَّلْتَهُ، أوْ بِرٍّ نَشَرْتَهُ، أوْ رِزْق بَسَطْتَهُ، أوْ ذَنْب تَغْفِرُهُ، أوْ خَطَأ تَسْتُرُهُ، يا رَبِّ يا رَبِّ يا رَبِّ. يا اِلهي وَ سَيِّدي وَ مَوْلايَ وَ مالِكَ رِقّي، يا مَنْ بِيَدِهِ ناصِيَتي، يا عَليماً بِضُرّي وَ مَسْكَنَتي، يا خَبيراً بِفَقْري وَ فاقَتي، يا رَبِّ يا رَبِّ يا رَبِّ، أَسْأَلُكَ بِحَقِّكَ وَ قُدْسِكَ، وَ اَعْظَمِ صِفاتِكَ وَ اَسْمائِكَ، أنْ تَجْعَلَ اَوْقاتي مِنَ اللَّيْلِ وَ النَّهارِ بِذِكْرِكَ مَعْمُورَةً، وَ بِخِدْمَتِكَ مَوْصُولَةً، وَ اَعْمالي عِنْدَكَ مَقْبُولَةً، حَتّى تَكُونَ أعْمالي وَ أوْرادي كُلُّها وِرْداً واحِداً، وَ حالي في خِدْمَتِكَ سَرْمَداً. يا سَيِّدي يا مَنْ عَلَيْهِ مُعَوَّلي، يا مَنْ اِلَيْهِ شَكَوْتُ أحْوالي، يا رَبِّ يا رَبِّ يا رَبِّ، قَوِّ عَلى خِدْمَتِكَ جَوارِحي، وَ اشْدُدْ عَلَى الْعَزيمَةِ جَوانِحي، وَ هَبْ لِيَ الْجِدَّ في خَشْيَتِكَ، وَ الدَّوامَ فِی الاِْتِّصالِ بِخِدْمَتِكَ، حَتّى أسْرَحَ إلَيْكَ في مَيادينِ السّابِقينَ، وَ اُسْرِعَ إلَيْكَ فِي الْبارِزينَ، وَ اَشْتاقَ إلى قُرْبِكَ فِي الْمُشْتاقينَ، وَ اَدْنُوَ مِنْكَ دُنُوَّ الُْمخْلِصينَ، وَ اَخافَكَ مَخافَةَ الْمُوقِنينَ، وَ اَجْتَمِعَ في جِوارِكَ مَعَ الْمُؤْمِنينَ. اَللّهُمَّ وَ مَنْ اَرادَني بِسُوء فَاَرِدْهُ، وَ مَنْ كادَني فَكِدْهُ، وَ اجْعَلْني مِنْ أحْسَنِ عَبيدِكَ نَصيباً عِنْدَكَ، وَ اَقْرَبِهِمْ مَنْزِلَةً مِنْكَ، وَ اَخَصِّهِمْ زُلْفَةً لَدَيْكَ، فَاِنَّهُ لا يُنالُ ذلِكَ إلاّ بِفَضْلِكَ، وَ جُدْ لي بِجُودِكَ، وَ اعْطِفْ عَلَيَّ بِمَجْدِكَ، وَ احْفَظْني بِرَحْمَتِكَ، وَ اجْعَلْ لِساني بِذِكْرِكَ لَهِجَاً، وَ قَلْبي بِحُبِّكَ مُتَيَّماً، وَ مُنَّ عَلَيَّ بِحُسْنِ اِجابَتِكَ، وَ اَقِلْني عَثْرَتي، وَ اغْفِرْ زَلَّتي، فَاِنَّكَ قَضَيْتَ عَلى عِبادِكَ بِعِبادَتِكَ، وَ اَمَرْتَهُمْ بِدُعائِكَ، وَ ضَمِنْتَ لَهُمُ الإجابَةَ، فَاِلَيْكَ يا رَبِّ نَصَبْتُ وَجْهي، وَ اِلَيْكَ يا رَبِّ مَدَدْتُ يَدي، فَبِعِزَّتِكَ اسْتَجِبْ لي دُعائي، وَ بَلِّغْني مُنايَ، وَ لا تَقْطَعْ مِنْ فَضْلِكَ رَجائي، وَ اكْفِني شَرَّ الْجِنِّ وَ الإنْسِ مِنْ اَعْدائي. یا سَریعَ الرِّضا اِغْفِرْ لِمَنْ لایمْلِک اِلّا الدُّعاَّءَ فَاِنَّک فَعّالٌ لِما تَشاَّءُ یا مَنِ اسْمُهُ دَوآءٌ وَ ذِکرُهُ شِفاَّءٌ وَ طاعَتُهُ غِنی اِرْحَمْ مَنْ رَأسُ مالِهِ الرَّجاَّءُ وَ سِلاحُهُ الْبُکاَّءُ یا سابِغَ النِّعَمِ یا دافِعَ النِّقَمِ یا نُورَ الْمُسْتَوْحِشینَ فِی الظُّلَمِ یا عالِماً لایعَلَّمُ صَلِّ عَلی مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَافْعَلْ بیما اَنْتَ اَهْلُهُ وَ صَلَّی اللّهُ عَلی رَسُولِهِ وَالاْئِمَّةِ الْمَیامینَ مِنْ الِهِ وَ سَلَّمَ تَسْلیماً کثیراً. |
Kumeyl Duasının Türkçe Anlamı |
Allah'ım! Senin her şeyi kaplayan rahmetin hakkına; kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği gücün hakkına; her şeye galip geldiğin ceberutun hakkına; önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına; her şeyi dolduran azametin hakkına; her şeye üstün gelen saltanatın hakkına; her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak vechin hakkına; her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına; her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına senden niyaz ederim. Ey nur, ey kutlu, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri! Allah'ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı affet. Allah'ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı affet. Allah'ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı affet. Allah'ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı affet. Allah'ım! Belanın inmesine sebep olan günahlarımı affet. Allah'ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet. Allah'ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve seninle senden şefaat diliyorum ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni istiyorum. Allah'ım! Huzu, huşu ve zelil olmuş bir dille, senden (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı, kanaatkâr ve her durumda mütevazı kılmanı diliyorum. Allah'ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getirene, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi sana yalvarırım. Allah'ım! Saltanatın büyük ve mekânın yücedir; tedbirin gizlidir; emrin açık; kahrın galip ve kudretin her yerde caridir (yürürlüktedir) ve senin hükumetinden kaçmak imkânsızdır. Allah'ım! Senden başka günahlarımı affedecek, kabahatlerimi örtecek, kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam. Senden başka ilah yoktur; münezzehsin; sana hamt ederim. Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım ve eskiden beri sürekli bana lütuf ve ihsanında bulunduğun için kendimi güvende hissettim (ve korkmadan sana karşı geldim.) Allah'ım! Mevlam! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice belaları benden geri çevirdin; nice hatalardan beni korudun; hoşa gitmeyen şeyleri uzaklaştırdın; layık olmadığım nice güzel övgüleri benim hakkımda yazdın. Allah'ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş; uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş ve dünya beni boş şeylerle aldatmış ve sürekli kötülüklere çeken nefsim, cinayeti ve hoşgörülüğümle beni aldatmış. Ey Efendim! İzzetinin hakkına senden istiyorum ki amelimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin ve bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli ihmalkârlığım ve cahilliğim, nefsanî isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmakta acele etme. Allah'ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde rauf ol. Mabudum, Rabbim! Senden başka kimim var ki ondan, kötü durumumu gidermesini ve bu halime bakmasını dileyeyim. Mabudum, Mevlam! Sen bana hükmettin; ben ise o hükümlerin hususunda nefsime uydum; bu konuda düşmanım (şeytan)'ın (günahları) tezyin etmesinden korkmadım. Böylece beni istediği gibi aldattı ve alın yazısı da bu işte ona yardımcı oldu. İşte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım ve bazı emirlerine karşı çıktım. Bütün bunlarda sana hamt etmek benim vazifemdir. (Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderin ve beni yakalayan hüküm ve imtihanın karşısında gösterecek hiçbir mazeret ve bahanem yoktur. Ey Rabbim! Kendimi ihmal edip işlediğim kusurlardan sonra özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde affını ve mağfiretini ümit ederek, tövbe edip tekrar (sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve (suçluluğumu) itiraf ederek senin huzuruna geldim. İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekân ve zor durumlarda sığınacak bir yer bulamıyorum. Mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahmetine dâhil etmenden başka ümidim yok. O halde mazeretimi kabul eyle ey Allah'ım! Ve perişanlığımın şiddetine acı (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni. Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ince ve kemiklerimin hassas oluşuna acı. Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yâd eden, beni terbiye edip iyilik ve rızık veren! Bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle. Ey mabudum, ey seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan; marifetin bütün kalbimi doldurduktan; dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi? Böyle bir şey senden uzaktır. Sen kendi yetiştirdiğin birisini yitirmezsin; yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmazsın; barındırdığın birisini kovmazsın veya kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin. Keşke bir bilseydim, ey seyyidim, mabudum ve Mevlam! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şehadet eden ve medh ile sana şükür eden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere; senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere ibadet yerlerine koşan ve günahını itiraf ettiği halde senden mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?) Senin hakkında böyle düşünülemez. Senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır, ey kerem sahibi, ey Rabb! Dünyanın azıcık bela ve cezası ve ondaki zorluklar karşısında benim tahammülsüzlüğümü sen biliyorsun. Hâlbuki dünyadaki bela ve zorlukların devamı az, tahammülü kolay ve süresi kısadır. O halde nasıl tahammül edeyim ahiretteki belaya; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara? Hâlbuki o belanın müddeti uzun ve süreklidir ve ehline bir hafifletme de olmaz. Çünkü bu azap ancak, senin intikam ve gazabından kaynaklanır. Bu ise göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şey. Ey seyyidim! O zaman senin güçsüz, zelil, hakir, muhtaç ve biçare bir kulun olan ben, nasıl dayanabilirim. Ey mabudum, Rabbim, seyyidim ve ey mevlam! Hangi şeyden dolayı sana şikâyette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlayayım? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamı ve süresinin uzunluğuna mı? Eğer bana ceza çektirmek için düşmanların yanında yer verirsen ve bela ehliyle beni bir araya toplarsan, beni dostların ve velilerinden ayırırsan, ey mabudum, ey seyyidim, mevlam ve Rabbim! Azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim? Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim? Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim? İzzetin hakkına ey seyyidim ve mevlam! Sadakatle yemin ediyorum ki: Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasında, ümitliler gibi sürekli dergâhına yönelip inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim senden ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarım sana ve seni çağırıp "Neredesin ey müminlerin velisi!" der dururum. Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey âlemlerin ilahı! (Neredesin)? Ey Mabudum! Münezzehsin sen. Ve ben sana hamt ediyorum. Olacak şey mi, sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan ve günahından ötürü onun azabını tadan ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulunun sesini duyasın da affetmeyesin. Oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte ve tevhit ehlinin diliyle seni çağırmakta ve rububiyet makamını vasıta ederek sana el açmada. Ey Mevlam! O, senin önceden yaptığın merhametini umduğu halde, nasıl azapta kalabilir? Ya da senin ihsan ve merhametini ümit ettiği halde ateş nasıl onu incitebilir? Yahut Sen onun sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde ateş nasıl onu yakabilir? Ya da sen onun zaaf ve güçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir? Ya da sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde, cehennemin tabakaları arasında nasıl kıvranıp kalır? Yahut o, seni "Ey Rabbim!" diye çağırırken, cehennemin azap melekleri nasıl ona eziyet edebilir? Ya da cehennemden kurtulmak için senin lütuf ve keremini dilediği halde onu nasıl orada bırakırsın? Sen münezzehsin. Hakkında bunlar düşünülemez. Senin fazlınla ilgili tanıtılan bunlar değildir ve bunlar senin muvahhit insanlara yaptığın ihsan ve iyiliklere benzeyen şeyler de değildir. Ben şüphesiz biliyorum ki, eğer inkârcılarını azabına hükmetmeseydin ve düşmanlarını ebedi azaba duçar etmeyi kararlaştırmasaydın, ateşi tamamıyla soğuk ve selamet ederdin ve onda hiç kimse yer almazdı. Ama sen, isimleri kutsal olan! Cehennemi, insanların ve cinlerin kâfirleriyle doldurmaya ve düşmanları orada ebedi olarak tutmaya yemin etmişsin. Ve sen, (ey) methi yüce olan! Evvelden beri söylemiş ve sürekli olarak nimet verip kerem ve ihsanda bulunmuşsun. Buyurmuşsun ki: "Mümin olan bir kimse, fasık olan kimseyle bir olur mu? Hayır, onlar aynı olmazlar." Mabudum, seyyidim! Takdir ettiğin kudret hakkına ve hükmedip kesinlik kazandırdığın kaza ve kaderine ki, kime takdir etsen galip gelirsin, bu gecede ve bu saatte benim işlediğim bütün suçları ve günahları ve gizlediğim bütün kötülükleri affet. Yaptıktan sonra üzerini örttüğüm veya açığa çıkardığım, gizleyip veya aşikâr ettiğim cahilliklerimi ve amelleri yazmakla görevli melekleri kaydetmelerine emrettiğin kötülüklerimi affet! Öyle melekler ki, benim yaptığım amelleri zapt edip korumakla görevlendirdiğin uzuvlarımla birlikte onları da bana gözetleyici yaptın ve kendin de bunların ardından gözetleyicim oldun ve onlara gizli kalan şeylere şahit oldun, rahmetinle gizledin ve fazlınla onları örttün. İndirdiğin her hayırdan ve gönderdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten yahut dağıttığın her rızıktan, affettiğin günahlardan veya kapattığın hatalardan nasibimi arttırmanı diliyorum. Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim! Ey mabudum, ey seyyidim, ey mevlam ve ey benim Sahibim! Ey varlığımı elinde tutan! Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen! Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan! Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim! Hakkın, kutsiyetin, en yüce sıfatın ve ismin hürmetine senden dileğim şudur: Gece ve gündüzden oluşan vakitlerimi zikrinle canlandır ve beni kendi hizmetinde tut ve amellerimi kendi indinde kabul buyur. Öylesine ki, artık bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir şekline dönüşsün ve bütün hallerim senin hizmetinde geçsin. Ey Seyyidim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine hallerimi sunduğum (Allah)! Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim! Uzuvlarımı hizmetin için güçlendir; sana yönelmemde kalbime güç ve sebat ver; senden korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öylesine bir ciddiyet ver ki, sana kulluktaki yarış meydanlarında sana doğru koşayım. Bu yolda mücadele verenler arasında yer alıp hızla sana doğru geleyim. Sana gönül verenler arasında senin yakınlığına meyil edeyim. İhlaslılar gibi sana yakınlaşayım ve senden yakin ehlinin korktuğu gibi korkayım ve indinde müminlerle bir araya geleyim. Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyeni cezalandır; bana tuzak kuran kimseye tuzak kur ve beni, yanında en iyi pay alan ve sana göre en yakın makama sahip olan ve sana hususi yakınlığı olan kullarından eyle. Gerçekten bunlara erişmek, ancak senin lütuf ve kereminle olur. Cömertliğin hakkına bana cömert davran ve yüceliğin hakkına bana teveccüh eyle. Rahmetin hakkına beni koru; dilimi zikrine alıştır; kalbimi, kendi muhabbetine bağlı kıl ve dualarımı iyi bir şekilde kabul etmekle beni minnettar eyle; yanılgılarımdan geç ve hatalarımı affet. Muhakkak ki sen, kullarının sana ibadet etmelerine hükmettin; sana dua etmelerini emredip, kabul etmeyi taahhüt ettin. O halde ey Rabbim! Yüzümü sana çevirdim ve ellerimi sana açtım. İzzetin hakkına duamı kabul eyle ve arzularıma ulaştır; fazlın ve kereminden ümidimi kesme; beni insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımdan koru. Ey çabuk razı olan! Duadan başka bir şeye sahip değilim, beni affet. Muhakkak ki sen her istediğini yaparsın. Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan! Sermayesi ümit ve silahı ağlamak olan bana merhamet eyle. Ey nimetleri tamamlayıp yayan, ey zorlukları defeden! Ey karanlıklarda dehşete kapılanların nuru! Ey öğretilmeden bilen! Muhammed ve Ehli Beyt’ine salâvat gönder ve bana da sana yakışan şekilde muamele et. Allah'ın rahmeti, Peygamber’ine ve onun soyundan gelen mübarek İmamlara olsun. Ve Allah'ın sonsuz selamı onların üzerine olsun. |
Kumeyl Duasının Türkçe Yazılışı |
Allahumme inni es’eluke birahmetikelleti vesiet kulle şey, ve biguvvetikelleti gaherte biha kulle şey, ve hezee leha kullu şey, ve zelle leha kullu şey, ve biceberutikelleti ğalebte biha kulle şey, ve biizzetikelleti la yegûmu leha şey, ve biazametikelleti meleet kulle şey, ve bisultanikellezi ela kulle şey, ve bivechikel baki be’de fenai kulli şey, ve biesmaikelleti meleet erkane kulli şey, ve biilmikellezi ehate bikulli şey, ve binuri vechikellezi ezae lehu kullu şey, ya nuru ya guddus, ya evvelel evvelin ve ya ahirel ahirin, Allahummeğfir liyez zunubelleti tehtikul isam, Allahummeğfir liyez zunubelleti tunzilun nigam, Allahummeğfir liyez zunubelleti tuğeyyirun niem, Allahummeğfir liyez zunubelleti tehbisu’d dua, Allahummeğfir liyez zunubelleti tunzilul bela, Allahummeğfir li kulle zenbin eznebtuh, ve kulle hatietin ehte’tuha, Allahumme inni etegarrabu ileyke bizikrike, ve esteşfiu bike ila nefsik, ve eseluke bicudike en tudniyeni min gurbik, ve en tuzieni şukrek, ve en tulhimeni zikrek, Allahumme inni eseluke suale hâziin mutezellilin hâşiin en tusamiheni ve terhemeni ve tec’eleni bigısmike raziyen ganien ve fi cemii’l ehvali mutevazien, Allahumme ve es’eluke suale menişteddet fagatuh, ve enzele bike indeşşedaidi haceteh, ve ezume fima indeke rağbetuh, Allahumme ezume sultanuk ve ela mekanuk ve hefiye mekruke ve zehere emruk ve ğalebe gahruke ve ceret gudretuke ve la yumkinul firaru min hukumetik, Allahumme la ecidu lizunubi ğafiren ve la ligabaihi satiren ve la lişey’in min emeliyel gabihi bilheseni mubeddilen ğayrek, la ilahe illa ente subhaneke ve bihemdik, zalemtu nefsi ve tecerre’tu bicehli ve sekentu ila gadimi zikrike li ve mennike aleyye, Allahumme mevlaye kem min gabihin setertehu ve kem min fadihin minel belai egaltehu (emeltehu) ve kem min isarin vegaytehu ve kem min mekruhin defe’tehu ve kem min senain cemilin lestu ehlen lehu neşertehu, Allahumme ezume belai ve efrete bi suu hali ve gasuret bi e’mali ve gaedet bi eğlali ve hebeseni en nef’ii bu’du emeli ve hedeetni’d dunya biğururiha ve nefsi bicinayetiha ve mitali ya seyyidi fe eseluke biizzetike en la yehcube enke duai suu emeli ve fiali ve la tefzehni bihefiyyi mettele’te aleyhi min sırri ve la tuacilni bil ugubeti alâ ma emiltuhu fi helevati min sui fi’li ve isaeti ve devami tefrîti ve cehaleti ve kesreti şehevati ve ğefleti, ve kunillahumme biizzetike li fi kullil ehvali raufen ve aleyye fi cemii’l umuri atufen, ilahi ve rabbi men li ğayruk, es’eluhu keşfe zurri vennezere fî emri, ilahi ve mevlay ecrayte aleyye hukmen ittebe’tu fîhi heva nefsi ve lem ehteris fîhi min tezyini aduvvi, feğarreni bima ehva ve es’edehu alâ zalikel gazâu fetecaveztu bima cera aleyye min zalike be’ze hududik, ve haleftu be’ze evamirike felekel hamdu aleyye fî cemii zalike ve la huccete li fima cera aleyye fîhi gazâuke ve elzemeni hukmuke ve belauk, ve gad eteytuke ya ilahi be’de taksîri ve isrâfi alâ nefsi mu’teziren nadimen munkesiren mustegîlen musteğfiren munîben mugirren muz’inen mu’terifen la ecidu meferren mimma kane minni ve la mefzeen eteveccehu ileyhi fî emri ğayra gabûlike uzri ve idhâlike iyyaye fî seeti rahmetik. Allahumme fegbel uzri verhem şiddete zurri ve fukkeni min şeddi vesagi ya rabbirhem za’fe bedeni ve riggate cildi ve diggate azmi ya men bedee halki ve zikri ve terbiyeti ve birri ve teğziyeti hebni libtidai keremike ve salifi birrike bi ya ilahi ve seyyidi ve rabbi! Eturake muezzibi binarike be’de tevhidike ve be’de menteva aleyhi galbî min marifetike ve lehice bihi lisanî min zikrik, ve’tegadehu zamîrî min hubbike ve be’de sidgi’tirafî ve duai hâzien lirububiyyetike, heyhate ente ekremu min en tuzeyyie men rabbeytehu ev tub’ide men edneytehu ev tuşerride men eveytehu ev tusellime ilel belai men kefeytehu ve rahimtehu ve leyte şi’ri ya seyyidi ve ilahi ve mevlay, etusellitunnare alâ vucuhin harret liazametike sacideh ve alâ elsunin netagat bitevhidike sadigaten ve bişukrike madiheten ve alâ gulubin i’terefet biilahiyyetike muhaggigaten ve alâ zemaire hevet minel ilmi bike hetta saret haşieten ve alâ cevarihe seet ila evtani teebbudike taieten ve eşaret bistiğfarike muzineh, ma hakeze-z zennu bike vela uhbirna bifezlike enke ya kerimu ya rabbi ve ente te’lemu za’fi en galilin min belai’d dunya ve ugubatiha ve ma yecri fiha minel mekarihi alâ ehliha ela enne zalike belaun ve mekruhun galilun meksuhu, yesirun begauhu, gasirun muddetuhu, fekeyfehtimali libelail ahireti ve celîli vuguil mekarihi fîha ve huve belaun tetûlu muddetuhu ve yedûmu megâmuhu ve la yuheffefu en ehlihi liennehu la yekunu illa en ğazabike ventigamike ve sehatik, ve hâza mâ lâ tegumu lehu’s semavatu vel erzu, ya seyyidi fekeyfe li ve ene ebduke-z zaifu-z zelilu-l hegiru-l miskinu-l mustekin, ya ilahi ve rabbi ve seyyidi ve mevlay, lieyyil umuri ileyke eşku ve lima minha eziccu ve ebki, lielimil azabi ve şiddetihi em litulil belai ve muddetih, felein seyyerteni lilugubati mee e’daike ve ceme’te beyni ve beyne ehli belaik ve ferregte beyni ve beyne ehibbaike ve evliyaik, fehebni ya ilahi ve seyyidi ve mevlaye ve rabbi sabertu alâ azabike fekeyfe esbiru alâ firagik ve hebni ya ilahi sabertu alâ herri narik fekeyfe esbiru eninnezeri ila kerametik em keyfe eskunu finnari ve recai afvuke febiizzetike ya seyyidi ve mevlay, ugsimu sadigan lein terekteni natigan leeziccenne ileyke beyne ehliha zecicel amilin ve leesruhenne ileyke surahel mustesrihin ve leebkiyenne aleyke bukael fagidin ve leunadiyenneke eyne kunte ya veliyyel muminin, ya ğayete amalil arifin, ya ğiyasel musteğisin, ya hebibe gulubi-s sadigin, ve ya ilahel alemin efeturake subhaneke ya ilahi ve bihemdike tesmeu fiha savte ebdin muslimin sucine fiha bimuhalefetihi ve zaga te’me ezabiha bime’siyetihi ve hubise beyne etbagiha bicurmihi ve ceriretihi ve huve yeziccu ileyke zecice muemmilin li rahmetike ve yunadike bilisani ehli tevhidike ve yetevesselu ileyke birububiyyetike ya mevlaye fekeyfe yebga fil azabi ve huve yercu ma selefe min hilmik em keyfe tu’limuhunnaru ve huve ye’melu fezleke ve rahmeteke em keyfe yuhriguhu lehibuha ve ente tesmeu savtehu ve tera mekanehu em keyfe yeştemilu aleyhi zefiruha ve ente te’lemu ze’fehu em keyfe yetegelgelu beyne etbagiha ve ente te’lemu sidgahu emkeyfe tezcuruhu zebaniyetuha ve huve yunadike ya rabbeh, emkeyfe yercu fezleke fi itgihi minha fetetrukuhu fiha heyhate mee zalike-z zennu bike ve lel me’rufu min fezlike vela muşbihun lima amelte bihil muvehhidine min birrike ve ihsanike febil yakini egtau levla ma hekemte bihi min te’zibi câhidîke ve gazeyte bihi min ihladi muanidike leceeltennare kulleha berden ve selamen ve ma kan eli ehedin fiha megarren vela mugamen lakinneke tegaddeset esmauke egsamte en temleeha minel kafirine minel cinneti vennasi ecmeine ve en tuhellide fihel muanidine ve ente celle senauke gulte mubtedien ve tetevvelte bil in’ami mutekerrimen efemen kane mu’minen kemen kane fasigen la yestevun. İlahi ve seyyidi fe eseluke bil gudretilleti gadderteha ve bil gaziyyetilleti hetemteha ve hekemteha ve ğelebete men eleyhi ecreyteha, en tehebe li fi hazihi’l leyleti ve fi hazihi’s saeti kulle curmin ecremtuhu ve kulle zenbin eznebtuhu ve kulle gebihin esrertuhu ve kulle cehlin emiltuhu ketemtuhu ev e’lentuhu, ehfeytuhu ev ezhertuhu ve kulle seyyietin emerte biisbatihe’l kirame’l katibin, ellezine vekkeltehu bihifzi ma yekunu minni, ve ceeltehum şuhûden aleyye mee cevarihi, ve kunte ente’r ragibe aleyye min veraihim ve’ş şahide lima hefiye enhum ve birehmetike ehfeytehu ve bifezlike setertehu ve en tuveffire hezzi min kulli heyrin enzeltehu ev ihsanin fezzeltehu ev birrin neşertehu ev rızgın besettehu ev zenbin teğfiruhu ev hetein testuruhu, ya Rabbi ya Rabbi ya Rabbi ya İlahi ve Seyyidi ve Mevlay ve malike riggi, ya men biyedihi nasiyeti ya Elimen bizurri ve meskeneti ya Habiren bifegri ve fageti ya Rabbi ya Rabbi ya Rabbi es’eluke biheggike ve gudsike ve e’zeme sifatike ve esmaike en tec’ele evgati minel leyli vennahari bizikrike me’mureten ve bihidmetike mevsuleten ve e’mali indeke megbuleten hetta tekune e’mali ve evradi kulluha virden vahiden ve hali fi hidmetike sermeda ya seyyidi ya men aleyhi muevveli ya men ileyhi şekevtu ehvali ya Rabbi ya Rabbi ya Rabbi gavvi alâ hidmetike cevarihi, ve heb liyel cudde fi ğeşyetike, ve’d devame fi’t tisali bihidmetike hetta esrehe ileyke fi meyadini’s sabigin, ve usrie ileyke fi’l barizin, ve eştage ila gurbike fi’l muştagin, ve ednuve minke dunuvvel muhlisin ve ehafeke mehafete’l muginin, ve ectemie fi civarike meel mu’minin, Allahumme ve men eradeni bisuin feeridhu ve men kadeni fekidhu vec’elni min ehseni ebidike nesiben indeke ve egrebihim menzileten minke ve ehessihim zulfeten ledeyke feinnehu la yunalu zalike illa bifezlike ve cud li bicudike ve’tif aleyye bimecdik, vehfezni birahmetike vec’el lisani bizikrike lehica ve galbi bihubbike muteyyema ve munne aleyye bihusni icabetik, ve egilni esreti veğfir zelleti feinneke gazeyte alâ ibadike biibadetike ve emertehum biduaike ve zemimte lehumu’l icabete feileyke ya Rabbi nesebtu vechi ve ileyke ya Rabbi medettu yedi fe biizzetike istecib li duai ve belliğni munaye vela tagta’ min fezlike recai vekfini şerrel cinni vel insi min e’dai ya serie’r Rıza iğfir limen la yemliku ille’d dua feinneke fe’âlun lima teşa ya men ismuhu deva ve zikrihu şifa ve taetuhu ğina irhem men re’su malihi’r reca ve silahuhu’l buka ya sabiğen niem ya dafien nigam ya nure’l mustevhişine fiz zulem ya âlimen la yuellem salli alâ Muhammedin ve âli Muhammed, vef’el bima ente ehluhu, ve sallallahu alâ resulihi ve’l eimmeti’l meyamin min alihi ve selleme teslimen (kesira). |
Kumeyl Duasının Şerh ve Tercümeleri
Kumeyl duasının bazı şerh ve tercümeleri şunlardan ibarettir:
- Tercümeyi Duayı Kumeyl; Allame Muhammed Bakır Meclisi.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Ez-Zeri’e kitabının yazarı ile aynı dönemde yaşayan Mirza Ebu’l Hasan Lari’nin kaleminden. Bu kitap Allame Meclisi’nin Zadu’l Mead kitabının haşiyesinde basılmıştır.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Hacı Molla Hadi Sebzivari’nin öğrencilerinden Mevla Abdullah Sebzivari’nin eseri (vefat: 1324).
- İmam Ali b. Ebi Talip’in Kumeyl duası; Kumeyl duasının tercüme ve şerhini içeren bu kitap 1351 yılında basılmıştır.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Hacı Sebzivari’nin öğrencilerinden Mirza Abbas Darabi’nin eseri.
- Enisu’l Leyl der Şerh-i Duayı Kumeyl; Merhum Hacı Muhammed Rıza Kelbasi.
- Duayı Kumeyl ve Nudbe; Kumeyl duasının vezinsiz tercümesi olan bu kitabı Ebu’l Kasım Emin Zade kaleme almış ve Tahran’da basılmıştır.
- Tercümeyi Duayı Kumeyl; Ağabozork Tahrani’nin muasırlarından Mevlevi Makbul Ahmet kaleme almıştır.
- Kumeyl Duasının tercümesi; İngilizce olan bu eseri Ez-Zerie kitabının muasırı olan Seyyid Rezi Hindi yazmıştır.
- Kumeyl duası ve şerhi; Muhammed Ali Müderris Çahardehi’nin eseri (vefat: 1334).
- Kumeyl duasının Arapça ve Farsça şerhi; Muhammed İbrahim Sebzivari (vefat: 1291).
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Hüccet Mamgani’nin oğlu Mirza Ebu’l Kasım’ın eseri (1285 - 1321).
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Seyyid Ebu’l Mekarim Musevi Zencani (vefat: 1320).
- Miftahu’l Murad; Kumeyl duasının şerhi.
- Kumeyl Duasının Şerhi; Mirza Muhammed Ali Reşti Necefi (vefat: 1334).
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Mirza Muhammed Tenkabeni.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Muhammed Necef Kirmani Meşhedi (vefat: 1292).
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Mirza Yusuf Hansari.
- El-Misbahu’l Munir; Mirza Ali Mişkini.
- Kumeyl ve Niyayiş; Şeyh Abbas Muhbir Dezfuli.
- Ahengi Niyayiş; Şeyh Ahmed Recebi İsfahani.
- Derman-ı Ruh ve Revan; Şeyh Muhammed Bakır Melbubi.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Ebu Turab Hudayi.
- Kumeyl Mahremi Esrar-ı Emiru’l Mu’minin.
- Nefahatu’l Leyl der Şerh-i Duayı Kumeyl; Muhammed Rıza Kelbasi. Bu kitabın yazılışı hicri kameri 1375 yılında Mukaddes Meşhed şehrinde tamamlandı.
- Fi Rihabı Duayı Kumeyl; Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah.
- Ali ve Kumeyl; Ahmed Zümridiyan.
- Şerh-i Duayı Kumeyl; Hüseyin Ensariyan.
- Zemzeme-i Aşigan; Lütfullah Meysemi.
- Tercümeyi Duayı Kumeyl; Şehid Mustafa Çamran.
- Duayı Kumeyl; Kumeyl duasının tercümesi ve kısa şerhi, Mahmud Beheşti.
- Niyayişi Arifan; Niyayişi Arifan; Şerh-i Hikmet ve Maneviyeti Şii der Duayı Kumeyl, Muhammed Fenayi Eşkuri.[15]
Kaynakça
- ↑ Tarih-i Taberi (tercüme), c. 6, s. 2195 – 2199.
- ↑ Nazım Zade Kummi, s. 1011- 1018.
- ↑ Tusi, Misbahu’l Müteheccid, s. 584.
- ↑ İbn-i Tavus, İkbalu’l Amal, s. 220.
- ↑ Allame Meclisi, Zadu’l Mead, s. 60.
- ↑ Kef’emi, Beledu’l Emin, s. 267; Misbah, s. 737.
- ↑ Kummi, Mefatihu’l Cinan, s. 112.
- ↑ Allame Meclisi, Zadu’l Mead, s. 60.
- ↑ İbn-i Tavus, İkbalu’l Amal, s. 220.
- ↑ Duhan Suresi; 4.
- ↑ Secde Suresi; 18.
- ↑ Yezdi, Urvetu’l Vuska, c. 1, s. 513 - 514.
- ↑ İmam Humeyni, Talikatu ala Urvetu’l Vuska, s. 141; Tovzihu’l Mesaili Meracii.
- ↑ İbn-i Tavus, İkbalu’l Amal, s. 220.
- ↑ Eşkuri, Niyayişi Arifan, s. 87 ila 89.
Bibliyografi
- İbn-i Tavus, İkbalu’l Amal, Beyrut, baskı E’lami, 1417 / 1996.
- Humeyni, Ruhullah, Talikatu ala Urvetu’l Vuska, Tahran, Müessese-i Neşr ve Tenzim-i Asar-ı İmam Humeyni, 1386 / 1428.
- Tusi, Muhammed b. Hasan, Misbahu’l Müteheccid, Beyrut, baskı Alaeddin E’lami, 1418 / 1998.
- Fenayi Eşkuri, Muhammed, Niyayişi Arifan; Şerh-i Hikmet ve Maneviyeti Şii der Duayı Kumeyl, Kum, Şia Şinasi, 1386.
- Kummi, Abbas, Mefatihu’l Cinan, Tahran, Merkez-i Neşr-i Ferhengiyi Reca, 1369.
- Kef’emi, İbrahim b. Ali, el-Biladu’l Emin ve’d Der’u’l Hasin, Beyrut, baskı Alaeddin E’lami, 1418 / 1997.
- Kef’emi, İbrahim b. Ali, el-Misbah, Beyrut, baskı Alaeddin E’lami, 1414 / 1994.
- Meclisi, Muhammed Bakır, Zadu’l Mead, Beyrut, baskı Alaeddin E’lami, 1423 / 2003.
- Muhammed Kazım, Yezdi, Urvetu’l Vuska, c. 1, Kum, Camiayı Müderrisin, 1417.
- Nazımzade Kummi, Seyyid Askar, Ashab-ı İmam Ali (a.s), Kum, Bustan-ı Kitap, birinci baskı, 1386.