Gadir Hutbesi: Revizyonlar arasındaki fark
düzenleme özeti yok
Değişiklik özeti yok |
Değişiklik özeti yok |
||
12. satır: | 12. satır: | ||
| seçkin madde = | | seçkin madde = | ||
}}</onlyinclude> | }}</onlyinclude> | ||
'''Gadir hutbesi''' (Arapça: | '''Gadir hutbesi''' (Arapça: {{Arabic|خطبة الغدير}}), [[Hz. Peygamber]]-i Ekrem’in (s.a.a) [[hicretin onuncu yılı]]nda, [[Zilhicce]] ayının on sekizinde [[Veda Haccı]]ndan dönerken, [[Maide suresi]]’nin 67. ayetinin nazil olmasıyla, [[Gadir-i Hum]] denen yerde okuduğu hutbedir. Çok sayıda [[Şia]] ve [[Ehli sünnet]] aliminin naklettiği bu hutbede, [[Hz. Resulullah]] (s.a.a) insanlara "yakında aralarından ayrılacağını ve [[Müslüman]]lara iki ağır emanet bıraktığını" açıkladıktan sonra,<ref>Yakubi, c. 2, s. 1, b. 12. </ref> [[Hz. Ali]]’nin (a.s) elini tutarak, kaldırdı ve şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlası (veli ve önderi) isem, Ali de onun mevlasıdır (veli ve önderidir)". Böylece [[İmam Ali]]’yi (a.s) kendisinden sonra Müslümanların önderi olarak tanıtmış oldu. Bu esnada [[Allah-u Teâlâ]] Maide suresinin 3. ayetini nazil etti: “Bugün [[kâfir]]ler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümitsizliğe düştüler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim; üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim.” ([[İkmal Ayeti]]). Gadir hutbesi, İmam Ali’nin (a.s) Hz. Peygamberden (s.a.a) sonraki hilafet ve [[velayet]]ini ispat eden en önemli delillerdendir. Bu delil, çeşitli karinelerle teyit edilerek, pekiştirilmektedir. [[Allame Emini]], tüm bu karine ve delilleri Ehli sünnet kaynaklarından bir araya getirmiş ve 11 ciltlik “[[el-Gadir]]” adlı bir eser yayınlamıştır. | ||
[[Dosya:منطقه غدیر خم.png|küçükresim|Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı]] | [[Dosya:منطقه غدیر خم.png|küçükresim|Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı]] | ||
18. satır: | 18. satır: | ||
== Veda Haccı == | == Veda Haccı == | ||
:''Ana Madde: [[Veda Haccı]]'' | :''Ana Madde: [[Veda Haccı]]'' | ||
[[Hicretin onuncu yılı]]nda, [[müşrik]]ler tarafından unutulmaya yüz tutmuş ve değiştirilmiş olan [[haram aylar]] ilk günkü haline dönmüştü.<ref>Biruni, s. 71</ref>-<ref>Saduk, el-Hisal, c. 2, s. 487.</ref>-<ref>Meclisi, Biharu’l Envar, c. 15, s. 252.</ref>-<ref>İbn-i Esir, en-Nihayet, c. 2, s. 140.</ref> Bu yıl [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimiz (s.a.a) [[hac]]ca gitme kararı aldı. Peygamber Efendimizin (s.a.a) son haccı olarak da bilinen bu hacca [[Veda Haccı]] denir.<ref>Buhari, c. 4, s. 1599.</ref>-<ref>Taberi, c. 3, s. 152.</ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 360.</ref> Hz. Peygamberin (s.a.a) hacca gideceği [[Müslüman]]lara haber verildi<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref> ve onlardan hac için hazırlık yapmaları istendi.<ref>İbn-i Hişam, c. 2, s. 601.</ref | [[Hicretin onuncu yılı]]nda, [[müşrik]]ler tarafından unutulmaya yüz tutmuş ve değiştirilmiş olan [[haram aylar]] ilk günkü haline dönmüştü.<ref>Biruni, s. 71</ref>-<ref>Saduk, el-Hisal, c. 2, s. 487.</ref>-<ref>Meclisi, Biharu’l Envar, c. 15, s. 252.</ref>-<ref>İbn-i Esir, en-Nihayet, c. 2, s. 140.</ref> Bu yıl [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimiz (s.a.a) [[hac]]ca gitme kararı aldı. Peygamber Efendimizin (s.a.a) son haccı olarak da bilinen bu hacca [[Veda Haccı]] denir.<ref>Buhari, c. 4, s. 1599.</ref>-<ref>Taberi, c. 3, s. 152.</ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 360.</ref> Hz. Peygamberin (s.a.a) hacca gideceği [[Müslüman]]lara haber verildi<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref> ve onlardan hac için hazırlık yapmaları istendi.<ref>İbn-i Hişam, c. 2, s. 601.</ref> | ||
Çok sayıda Müslüman Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte, o yıl hacca gitmek için [[Medine]]’de bir araya geldi.<ref>El-Vakıdi, c. 3, s. 1089.</ref>-<ref>İbn-i Kesir, c. 5, s. 110.</ref> Hz. Resulullah (s.a.a) [[Zilkade]] ayının 25’inde Medine’den ayrılarak, [[Mekke]]’ye doğru yola koyuldu.<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref> | Çok sayıda Müslüman Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte, o yıl hacca gitmek için [[Medine]]’de bir araya geldi.<ref>El-Vakıdi, c. 3, s. 1089.</ref>-<ref>İbn-i Kesir, c. 5, s. 110.</ref> Hz. Resulullah (s.a.a) [[Zilkade]] ayının 25’inde Medine’den ayrılarak, [[Mekke]]’ye doğru yola koyuldu.<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref> | ||
798. satır: | 798. satır: | ||
=== Dâhili Karineler === | === Dâhili Karineler === | ||
* '''“Elestu evla bikum min enfusekum” (Peygamber Efendimizin ilk cümlesi) ve “men kuntu Mevla” cümlelerinin uyum ve simetrisi''' | * '''“Elestu evla bikum min enfusekum” (Peygamber Efendimizin ilk cümlesi) ve “men kuntu Mevla” cümlelerinin uyum ve simetrisi''' | ||
Bu hadiste [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimiz (s.a.a) Müminlere kendisinin onların nefsinden daha evla olduğunu tasrih etmektedir. Bu söz “Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır”(En-Nebiyyu evla bil mu'minine min enfusihim)<ref>Ahzab, 6.</ref> ayet-i kerimesi esasına göre sarf edilmiştir. Bu ayet-i kerimede ifade edilen "evla olmak", Müminlerin yaşamı ile ilgili yöneticilikte evleviyet ve aynı şekilde "onların kendileri ile ilgili konularda hüküm vermekte öncelikli ve evla olmak" anlamındadır. Evleviyet olduğu zaman, kişinin hükmünü kabul etmek ve itaat etmek bizim için öncelikli ve evleviyeti olan bir durum olur ve kabul etmek kaçınılmaz olur.<ref>Tusi, et-Tibyan, c. 8, s. 317.</ref> Tıpkı bazı müfessirlerin görüşüne göre bu ayetteki evleviyet, dinin tüm alanında ve Müslümanların dünyevi konularını da kapsamaktadır.<ref>Beyzavi, c. 4, s. 225.</ref>-<ref>Zemahşeri, c. 3, s. 523.</ref> Çünkü Hz. Resulullah (s.a.a) Müminleri sadece onların din ve dünyasına menfaati ve yararı olan şeylere yönlendirir ve emirde bulunur.<ref>Zemahşeri, c. 3, s. 525.</ref> | Bu hadiste [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimiz (s.a.a) Müminlere kendisinin onların nefsinden daha evla olduğunu tasrih etmektedir. Bu söz “Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır”(En-Nebiyyu evla bil mu'minine min enfusihim)<ref>Ahzab, 6.</ref> ayet-i kerimesi esasına göre sarf edilmiştir. Bu ayet-i kerimede ifade edilen "evla olmak", Müminlerin yaşamı ile ilgili yöneticilikte evleviyet ve aynı şekilde "onların kendileri ile ilgili konularda hüküm vermekte öncelikli ve evla olmak" anlamındadır. Evleviyet olduğu zaman, kişinin hükmünü kabul etmek ve itaat etmek bizim için öncelikli ve evleviyeti olan bir durum olur ve kabul etmek kaçınılmaz olur.<ref>Tusi, et-Tibyan, c. 8, s. 317.</ref> Tıpkı bazı müfessirlerin görüşüne göre bu ayetteki evleviyet, dinin tüm alanında ve Müslümanların dünyevi konularını da kapsamaktadır.<ref>Beyzavi, c. 4, s. 225.</ref>-<ref>Zemahşeri, c. 3, s. 523.</ref> Çünkü Hz. Resulullah (s.a.a) Müminleri sadece onların din ve dünyasına menfaati ve yararı olan şeylere yönlendirir ve emirde bulunur.<ref>Zemahşeri, c. 3, s. 525.</ref> |