Anonim kullanıcı
Ebu Bekir: Revizyonlar arasındaki fark
→Hilafetin Başlaması
imported>Moghaddami (→Sakife) |
imported>Moghaddami |
||
99. satır: | 99. satır: | ||
== Hilafetin Başlaması == | == Hilafetin Başlaması == | ||
Sakife macerasından bir gün sonra Ebu Bekir mescide gitmiş ve şöyle bir konuşma yapmıştır: “Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım halde, sizin başınıza geçtim. İyi işlerde bana yardım ediniz ve yanlış yaparsam bana doğru yolu gösteriniz… Sizin en zayıfınız benim yanımda da zayıftır. Onun hakkını ona inşallah ulaştırırım. Sizin en güçlünüz benim yanımda zayıftır; inşallah hakkı ondan alırım. Hiç kimse Allah yolunda [[cihad]]ı terk etmesin. Cihadı terk eden toplulukları, Allah alçaltmıştır… Allah’a ve | [[Sakife]] macerasından bir gün sonra Ebu Bekir mescide gitmiş ve şöyle bir konuşma yapmıştır: “Ey insanlar! En hayırlınız olmadığım halde, sizin başınıza geçtim. İyi işlerde bana yardım ediniz ve yanlış yaparsam bana doğru yolu gösteriniz… Sizin en zayıfınız benim yanımda da zayıftır. Onun hakkını ona inşallah ulaştırırım. Sizin en güçlünüz benim yanımda zayıftır; inşallah hakkı ondan alırım. Hiç kimse [[Allah]] yolunda [[cihad]]ı terk etmesin. Cihadı terk eden toplulukları, Allah alçaltmıştır… Allah’a ve Peygamberine uyduğum sürece, bana itaat ediniz ve eğer Allah ve Peygamberinin emirlerine uymazsam, bana itaat etme hakkınız yoktur. Namaza durunuz ve Allah size rahmet etsin.”<ref>İbn-i Hişam, c. 4, s. 311; Taberi, c. 3, s. 210; Belazuri, Ensab, c. 1, s. 590, 591; İbn-i Habban, c. 2, s. 159, 161.</ref> Ebu Bekir başka bir konuşmasında ise şöyle demiştir: “Ey insanlar! Ben de sizdenim. Şayet Resulullah’ın (s.a.a) yapmayı başardığı şeyleri benden de bekleyeceksiniz. Allah, Muhammed’i (s.a.a) insanlar arasından seçti ve afetlerden onu korudu. Ancak ben icat edici değil, tabi olanım. Eğer doğru yola gidersem itaat ediniz ve eğer hata yaparsam, doğru yola iletiniz… Biliniz ki benim bir şeytanım vardır. Bazen beni alaşağı etmekte ve her ne zaman benim yanıma gelirse, benden uzak durunuz…”<ref>İbn-i Sa’d, c. 3, s. 212; el-İmamet, c. 1, s. 16; Taberi, c. 3, s. 223, 224; Belazuri, c. 1, s. 590, 591.</ref><br /> | ||
Ebu Bekir’in yaptığı bu konuşmalar Sünni âlim ve araştırmacılar tarafından onun edep, tevazu, nebevi sünnete bağlılık, gelecek nesiller için hükûmet yönetimindeki değerli liderlik olarak yorumlanmıştır<ref>Azzam, 90, 91; Deruze, s. 30.</ref>, ancak Şia uleması, Ebu Bekir’in konuşmalarını yakından inceleyerek, Ebu Bekir’in kendisinin yetersiz olduğunu itiraf ettiğini; bunun da onun hilafet konusunda liyakat ve kabiliyetinin olmadığına kanıt olduğunu savunarak, bu konuda kendi inanç temellerini ([[imamet]]) ortaya koymuştur.<ref>Kenturi, c. 1, s. 197, 224; Firuzabadi, s. 9, 11.</ref><br /> | Ebu Bekir’in yaptığı bu konuşmalar Sünni âlim ve araştırmacılar tarafından onun edep, tevazu, nebevi sünnete bağlılık, gelecek nesiller için hükûmet yönetimindeki değerli liderlik olarak yorumlanmıştır<ref>Azzam, 90, 91; Deruze, s. 30.</ref>, ancak Şia uleması, Ebu Bekir’in konuşmalarını yakından inceleyerek, Ebu Bekir’in kendisinin yetersiz olduğunu itiraf ettiğini; bunun da onun hilafet konusunda liyakat ve kabiliyetinin olmadığına kanıt olduğunu savunarak, bu konuda kendi inanç temellerini ([[imamet]]) ortaya koymuştur.<ref>Kenturi, c. 1, s. 197, 224; Firuzabadi, s. 9, 11.</ref><br /> | ||
Ebu Bekir’in hilafeti o toplantıda kesinleşmesine rağmen, Muhacir ve Ensar’dan bir grup ona biat etmemiştir. Tarihi kaynaklarda Ebu Bekir’e biat etmeyenlerin bazılarının isimleri zikredilmiştir. Örneğin Hz. Ali (a.s), [[Hz. Fatıma]] (s.a), Sa’d b. Ubade, Abbas b. Abdulmuttalib, Fazıl b. Abbas, [[Zübeyr b. Avvam]], Halit b. Said, [[Mikdad b. Esved]], Salman-ı Farsi, Ebu Zer-i | Ebu Bekir’in hilafeti o toplantıda kesinleşmesine rağmen, Muhacir ve Ensar’dan bir grup ona biat etmemiştir. Tarihi kaynaklarda Ebu Bekir’e biat etmeyenlerin bazılarının isimleri zikredilmiştir. Örneğin [[Hz. Ali]] (a.s), [[Hz. Fatıma]] (s.a), Sa’d b. Ubade, Abbas b. Abdulmuttalib, Fazıl b. Abbas, [[Zübeyr b. Avvam]], Halit b. Said, [[Mikdad b. Esved]], [[Salman-ı Farsi]], [[Ebu Zer-i Giffari]], [[Ammar b. Yasir]], Berra b. Azib, Ebi b. Ka’b, Huzeyfe b. Yeman, Huzeyme b. Sabit, [[Ebu Eyyup Ensari|Ebu Eyyup el-Ensari]], Sehl b. Huneyf, [[Osman b. Huneyf]], Ebu'l-Heysem et-Teyyihan, Sa’d b. Ebu Vakkas, Ebu Sufyan b. Harb.<ref>Yakubi, c. 2, s. 123, 126; Belazuri, Ensab, c. 1, s. 588; İbn-i Abdurrabbe, c. 4, s. 259, 260; Tabersi, c. 1, s. 97; İbn-i Ebi’l-Hadid, c. 2, s. 44, 61.</ref><br /> | ||
Bu kişiler arasında halife olma iddiasında olan Sa’d b. Ubade ve dünyevi çıkarlar peşinde olan Ebu Süfyan ve yandaşları dışındakilerin tamamı hilafetin Hz. Ali’nin (a.s) hakkı olduğunu ortaya koymuş ve bunun için mücadele etmişlerdir. Bu grup, Hz. Ali’nin (a.s) daha ilk günden beri Hz. Resulullah’ın (s.a.a) yanında yer aldığını, [[İslam]]’a yaptığı hizmetlerin kimsenin yetişemeyeceği derecede hadsiz ve hesapsız olduğunu, Hz. Peygamber'e (s.a.a) olan yakınlığının normal akrabalık bağlarından öte olduğunu ileri sürmüş ve Sakife’de Ebu Bekir’in halife olması için iddia ettikleri sözlerin gerçekte Hz. Ali’ye (a.s) mensup olan faziletler olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ebu Bekir’in seçilmesini sağlayan sözlerin aynısını bu grup Hz. Ali (a.s) için söylemiştir;<ref>Belazuri, c. 1, s. 588; Hüseyin, Ali ve Çocukları, s. 33, 34.</ref> Ben-i Haşim de muhalifleri ikna etmek için onların ortaya koydukları delillerin aynısı ile öne çıkmaktaydılar.<ref>El-İmamet, c. 1, s. 11, 12; Belazuri, Ensab, c. 1, s. 582; Yakubi, c. 2, s. 125, 126; Nehcü’l-Belağa, hutbe, 67; Ayeti, Havaşi, s. 108, 109.</ref> Bu kişiler hilafetin Hz. Ali’nin (a.s) hakkı olduğunu ileri sürmekte idiler. Hz. Ali’nin (a.s) | Bu kişiler arasında halife olma iddiasında olan Sa’d b. Ubade ve dünyevi çıkarlar peşinde olan Ebu Süfyan ve yandaşları dışındakilerin tamamı hilafetin Hz. Ali’nin (a.s) hakkı olduğunu ortaya koymuş ve bunun için mücadele etmişlerdir. Bu grup, Hz. Ali’nin (a.s) daha ilk günden beri Hz. Resulullah’ın (s.a.a) yanında yer aldığını, [[İslam]]’a yaptığı hizmetlerin kimsenin yetişemeyeceği derecede hadsiz ve hesapsız olduğunu, Hz. Peygamber'e (s.a.a) olan yakınlığının normal akrabalık bağlarından öte olduğunu ileri sürmüş ve Sakife’de Ebu Bekir’in halife olması için iddia ettikleri sözlerin gerçekte Hz. Ali’ye (a.s) mensup olan faziletler olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ebu Bekir’in seçilmesini sağlayan sözlerin aynısını bu grup Hz. Ali (a.s) için söylemiştir;<ref>Belazuri, c. 1, s. 588; Hüseyin, Ali ve Çocukları, s. 33, 34.</ref><br/> | ||
[[Ben-i Haşim]] de muhalifleri ikna etmek için onların ortaya koydukları delillerin aynısı ile öne çıkmaktaydılar.<ref>El-İmamet, c. 1, s. 11, 12; Belazuri, Ensab, c. 1, s. 582; Yakubi, c. 2, s. 125, 126; Nehcü’l-Belağa, hutbe, 67; Ayeti, Havaşi, s. 108, 109.</ref> Bu kişiler hilafetin Hz. Ali’nin (a.s) hakkı olduğunu ileri sürmekte idiler. Hz. Ali’nin (a.s) [[Şia]]larından başka bir grup ise, Hz. Ali’nin (a.s) [[İslam]] toplumunun halife ve önderliğini savunmakta; bunun en önemli dini bir makam olduğunu belirtmekteydiler. Bu grup [[Kur’an-ı Kerim]]’in şu ayeti kerimesine istinat ederek: “Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmrân ailesini seçip, âlemlere üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.”<ref>Al-i İmran, 33, 34.</ref> " [[Hz. Muhammed]] (s.a.a) ve [[Ehlibeyt|Ehlibeyti]] Hz. İbrahim’in (a.s) zürriyeti olduğundan aynı üstünlük ve faziletlere sahiptirler" demiş <ref>Caferi, 14.</ref> ve yine: “Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar ve rükû halindeyken zekât verenlerdir.”<ref>Maide, 55.</ref> ayet-i kerimesi ve başka bir çok ayet gereği<ref>Bkz. Mufid, el-Cemel, 32, 33; Tabatabai, Şia, 113; Ebu Muhabbeti, 488.</ref> ve aynı şekilde mütevatir haddinde olan “[[Yevmu’d-Dar|Yevmu’d-Dar Hadisi]]”<ref>Taberi, c. 2, s. 319, 321; Ahmed b. Hambel, c. 1, s. 111; İbn-i Esir, el-Kamil, c. 2, s. 62, 63; İbn-i Ebi’l-Hadid, c. 13, s. 212; Hindi, c. 13, s. 131, 132.</ref>, “[[Menzilet hadisi]]”<ref>Genci, s. 281; Hindi, c. 13, s. 150, 151; İbn-i Sa’d, c. 3, s. 23, 24; Mufid, el-Cemel, 33-34. Tirmizi, c. 6, s. 640, 641; İbn-i Sabbag, 39.</ref>, “[[Gadir-i Hum|Gadir Hadisi]]”<ref>Muhib Taberi, Zahair, 67, 68; İbn-i Kesir, c. 5, s. 208, 214, c. 7, s. 346, 351.</ref> gibi hadisler gereği, hilafetin birilerinin seçimi ile değil, “nass ve tayinle” olduğuna inanmışlardır.<ref>Tabatabai, Şia, s. 113, 114.</ref><br /> | |||
Sa’d b. Ubade, ömrünün sonuna kadar Ebu Bekir ve [[Ömer]]’e biat etmemiştir. Ömer’in hilafeti döneminde Şam’a göç etmiş ve Havran’da bir gece yarısı öldürülmüş olarak bulunmuştur.<ref>El-İmamet, c. 1, s. 10; Taberi, c. 3, s. 222, 223; İbn-i Sa’d, c. 3, s. 616, 617.</ref> Ancak Ehlisünnetin ünlü tarihçisi Belazuri’nin, Medaini, Ebu Mihnef ve Kelbi’den naklettiğine göre Ömer, ‘bir kişiyi Havran’a göndermiş ve ona ikramda bulunmasını ve ardından ondan biat almasını; eğer biat etmezse, Allah’tan ona karşı yardım dilemesini ister.’ O kişi Sa’d’la karşılaşır ama ondan biat almayı başaramaz. O da bir okla onu öldürür. Daha sonra Belazuri çok meşhur olan: “Sa’d, cinler tarafından öldürüldü” sözüne işaret eder.<ref>Belazuri, c. 1, s. 589; İbn-i Abdurrabe, c. 4, s. 260; Lammens, s. 142.</ref> | Sa’d b. Ubade, ömrünün sonuna kadar Ebu Bekir ve [[Ömer]]’e biat etmemiştir. Ömer’in hilafeti döneminde Şam’a göç etmiş ve Havran’da bir gece yarısı öldürülmüş olarak bulunmuştur.<ref>El-İmamet, c. 1, s. 10; Taberi, c. 3, s. 222, 223; İbn-i Sa’d, c. 3, s. 616, 617.</ref> Ancak Ehlisünnetin ünlü tarihçisi Belazuri’nin, Medaini, Ebu Mihnef ve Kelbi’den naklettiğine göre Ömer, ‘bir kişiyi Havran’a göndermiş ve ona ikramda bulunmasını ve ardından ondan biat almasını; eğer biat etmezse, Allah’tan ona karşı yardım dilemesini ister.’ O kişi Sa’d’la karşılaşır ama ondan biat almayı başaramaz. O da bir okla onu öldürür. Daha sonra Belazuri çok meşhur olan: “Sa’d, cinler tarafından öldürüldü” sözüne işaret eder.<ref>Belazuri, c. 1, s. 589; İbn-i Abdurrabe, c. 4, s. 260; Lammens, s. 142.</ref> |