İçeriğe atla

İmam Hüseyin (aleyhi selam): Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
63. satır: 63. satır:
}}
}}


'''Hüseyin bin Ali bin Ebi Talip''' (Arapça: الحسين بن علي بن أبي طالب); [[3 Şaban|Şaban ayının üçü]] [[Hicri Kameri 4. Yıl|Hicri 4]]/Miladi 626  [[Medine]]'de dünyaya gelmiş ve [[10 Muharrem]] Hicrî 61/Milâdi 10 Ekim 680, [[Kerbela]]'da [[şehit]] olmuştur. [[Hz. Muhammed]]'in (s.a.a) torunudur. [[İmam Ali]] ve [[Hz. Fatıma]]’nın (a.s) ikinci oğludur. [[Kisa Ashabı]]nın beşincisi, [[On İki İmam]]ın üçüncüsüdür.  Ebu Abdullah künyesi ile meşhurdur. <br />
'''Hüseyin bin Ali bin Ebi Talip''' (Arapça: الحسين بن علي بن أبي طالب); [[3 Şaban|Şaban ayının üçü]] [[Hicri Kameri 4. Yıl|Hicri 4]]/Miladi 626  [[Medine]]'de dünyaya gelmiş ve [[10 Muharrem]] Hicrî 61/Milâdi 10 Ekim 680, [[Kerbela]]'da [[şehit]] olmuştur. [[Hz. Muhammed]]'in (s.a.a) torunudur. [[İmam Ali]] ve [[Hz. Fatıma]]’nın (a.s) ikinci oğludur. [[Kisa Ashabı]]nın beşincisi, [[On İki İmam]]ın üçüncüsüdür.  Ebu Abdullah künyesi ile meşhurdur.  


[[Şia]] ve Sünni tarihçilerin nakillerine göre; [[Hz. Muhammed (salallahu aleyhi ve alihi)|Hz. Peygamberimiz (s.a.a)]] İmam Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde onun [[şehit]] olacağını bildirmiş ve Araplar arasında pek rastlanmayan Hüseyin adını koymuştur.
[[Şia]] ve Sünni tarihçilerin nakillerine göre; [[Hz. Muhammed (salallahu aleyhi ve alihi)|Hz. Peygamberimiz (s.a.a)]] İmam Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde onun [[şehit]] olacağını bildirmiş ve Araplar arasında pek rastlanmayan Hüseyin adını koymuştur.
Hz. Resul-ü Kibriya (s.a.a), onu ve kardeşi [[Hz. Hasan]] b. Ali’yi (a.s) cennet gençlerinin efendisi olarak ilan etmiştir. Bütün ümmetten, onları sevmelerini istemiştir. İmam Hüseyin'in (a.s) fazileti hakkında Hz. Muhammed'den (s.a.a) çok sayıda hadis nakledilmiştir.<br />
Hz. Resul-ü Kibriya (s.a.a), onu ve kardeşi [[Hz. Hasan]] b. Ali’yi (a.s) cennet gençlerinin efendisi olarak ilan etmiştir. Bütün ümmetten, onları sevmelerini istemiştir. İmam Hüseyin'in (a.s) fazileti hakkında Hz. Muhammed'den (s.a.a) çok sayıda hadis nakledilmiştir.


[[Sıffin]], [[Cemel]] ve [[Nehrevan]] savaşlarında babasının yanında yer alarak savaşmıştır. Kardeşinin [[imamet]]i döneminde kardeşine destek vermiş ve [[Muaviye]] hayatta olduğu sürece Ağabeyi [[İmam Hasan (a.s)|Hz. İmam Hasan]]’ın (a.s) barış antlaşmasına sadık kalmıştır. Ancak Muaviye’nin ölümüyle birlikte [[Yezid]]'in gücü ele almasına karşı çıkıp, [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye gitmek zorunda kalmıştır. Kufelilerin daveti üzerine ailesi ve az sayıdaki dostlarıyla [[Mekke]]’den [[Kufe]]’ye doğru yola çıkmış, ancak Kufelilerin ihanet ve sadakatsizliklerinden dolayı, [[Kerbela]]’da Yezid’in ordusu tarafından kuşatılmış ve [[Aşura]] günü, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı (yaklaşık 72 kişi) kahramanca savaştıktan sonra, susuz bir şekilde [[şehit]] edilmiştir. Geride kalan yakınları, [[Ehlibeyt]]i ve yarenleri esir alınarak [[Kufe]] ve oradan da [[Şam|Şam’a]] gönderilmişlerdir.<br />
[[Sıffin]], [[Cemel]] ve [[Nehrevan]] savaşlarında babasının yanında yer alarak savaşmıştır. Kardeşinin [[imamet]]i döneminde kardeşine destek vermiş ve [[Muaviye]] hayatta olduğu sürece Ağabeyi [[İmam Hasan (a.s)|Hz. İmam Hasan]]’ın (a.s) barış antlaşmasına sadık kalmıştır. Ancak Muaviye’nin ölümüyle birlikte [[Yezid]]'in gücü ele almasına karşı çıkıp, [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye gitmek zorunda kalmıştır. Kufelilerin daveti üzerine ailesi ve az sayıdaki dostlarıyla [[Mekke]]’den [[Kufe]]’ye doğru yola çıkmış, ancak Kufelilerin ihanet ve sadakatsizliklerinden dolayı, [[Kerbela]]’da Yezid’in ordusu tarafından kuşatılmış ve [[Aşura]] günü, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı (yaklaşık 72 kişi) kahramanca savaştıktan sonra, susuz bir şekilde [[şehit]] edilmiştir. Geride kalan yakınları, [[Ehlibeyt]]i ve yarenleri esir alınarak [[Kufe]] ve oradan da [[Şam|Şam’a]] gönderilmişlerdir.


İmam Hüseyin’in (a.s), Kerbela’daki [[şehadet]]i [[İslam]]  tarihi açısından çok önemli ve tarihi etkileyen bir hadisedir. Emevi zalimlerine karşı zulme başkaldırısı, adının mukavemet, direniş ve şehadetle anılmasına sebep olmuş ve öte yandan zamanın zalimlerine karşı geniş katılımlı kıyamların sembolü  olmuştur. [[Aşura vakıası]], yüzyıllar boyu [[Müslüman]] toplumunun çeşitli edebiyat, yazım, resim ve kitabelerinde işlenmiş ve unutulmamıştır.
İmam Hüseyin’in (a.s), Kerbela’daki [[şehadet]]i [[İslam]]  tarihi açısından çok önemli ve tarihi etkileyen bir hadisedir. Emevi zalimlerine karşı zulme başkaldırısı, adının mukavemet, direniş ve şehadetle anılmasına sebep olmuş ve öte yandan zamanın zalimlerine karşı geniş katılımlı kıyamların sembolü  olmuştur. [[Aşura vakıası]], yüzyıllar boyu [[Müslüman]] toplumunun çeşitli edebiyat, yazım, resim ve kitabelerinde işlenmiş ve unutulmamıştır.
91. satır: 91. satır:


===Lakapları===
===Lakapları===
İmam Hüseyin’e (a.s), çok sayıda lakap verilmiştir. “Seyyid-i Şebab-i Ehl-i Cennet” bu gibi lakaplar çoğunlukla kardeşi [[İmam Hasan]]’a (a.s) verilen lakaplarla müşterektir. İmamın has lakapları şunlardan ibarettir: Zeki, Tayyip, Vafi, Seyyid, Mübarek, Nafi, ed-Delilu ela Zatullah (Allah’ın varlığına delil), Raşit, et-Tabi-u Li-Merzatillah (Allah’ın rızasına tabi).<ref> İbn Ebu’s-Selc, s. 28; İbn Talha Şafii, s. 2, s. 374.</ref><ref> Lakapların listesini görmek için Bkz. İbn Şehr-i Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 86.</ref><br />
İmam Hüseyin’e (a.s), çok sayıda lakap verilmiştir. “Seyyid-i Şebab-i Ehl-i Cennet” bu gibi lakaplar çoğunlukla kardeşi [[İmam Hasan]]’a (a.s) verilen lakaplarla müşterektir. İmamın has lakapları şunlardan ibarettir: Zeki, Tayyip, Vafi, Seyyid, Mübarek, Nafi, ed-Delilu ela Zatullah (Allah’ın varlığına delil), Raşit, et-Tabi-u Li-Merzatillah (Allah’ın rızasına tabi).<ref> İbn Ebu’s-Selc, s. 28; İbn Talha Şafii, s. 2, s. 374.</ref><ref> Lakapların listesini görmek için Bkz. İbn Şehr-i Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 86.</ref>


İbn Talha Şafii, İmam Hüseyin’in (a.s) “Zeki” lakabının diğer lakaplardan daha meşhur olduğunu, “Seyyid-i Şebab-i Ehl-i Cennet” lakabının ise onun en önemli lakabı olduğunu belirtmiştir.<ref> İbn Şehr-i Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 86.</ref> [[Şia]] [[İmamlar]]ının bazı [[hadis]]lerinde ise İmam Hüseyin (a.s), “[[Şehit]]” ve “Seyyidü’ş-Şüheda” lakapları ile anılmıştır.<ref> Bkz. Himyeri, s. 99–100; İbn Kuvleveyh, s. 216–219; Tusi, 1414, s. 49–50; Meclisi, c. 37, s. 94–95.</ref>
İbn Talha Şafii, İmam Hüseyin’in (a.s) “Zeki” lakabının diğer lakaplardan daha meşhur olduğunu, “Seyyid-i Şebab-i Ehl-i Cennet” lakabının ise onun en önemli lakabı olduğunu belirtmiştir.<ref> İbn Şehr-i Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 86.</ref> [[Şia]] [[İmamlar]]ının bazı [[hadis]]lerinde ise İmam Hüseyin (a.s), “[[Şehit]]” ve “Seyyidü’ş-Şüheda” lakapları ile anılmıştır.<ref> Bkz. Himyeri, s. 99–100; İbn Kuvleveyh, s. 216–219; Tusi, 1414, s. 49–50; Meclisi, c. 37, s. 94–95.</ref>
110. satır: 110. satır:
#Cafer: Annesi Kudae kabilesindendir. Kendisi İmam Hüseyin (a.s) hayatta iken dünyadan göçmüş ve ondan geride bir soy kalmamıştır.<ref> Mus’ab b. Abdullah, Kitabı Nesebi Kureyş, c. 1, s. 59; Muhammed b. Muhammed Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 135; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A’li Ebi Talib, c. 4, s. 109.</ref>
#Cafer: Annesi Kudae kabilesindendir. Kendisi İmam Hüseyin (a.s) hayatta iken dünyadan göçmüş ve ondan geride bir soy kalmamıştır.<ref> Mus’ab b. Abdullah, Kitabı Nesebi Kureyş, c. 1, s. 59; Muhammed b. Muhammed Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 135; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A’li Ebi Talib, c. 4, s. 109.</ref>
#[[Fatıma (İmam Hüseyin’in Kızı)|Fatıma]]: İmam Hüseyin’in (a.s) büyük kızıdır.<ref> Mus’ab b. Abdullah, Kitabı Nesebi Kureyş, c. 1, s. 59; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 3, s. 214.</ref> Annesi Talha b. Ubeydullah Teymi’nin kızı [[Ümmü İshak]]’tır. Fatıma’nın dünyaya geldiği tarih belli değildir, ancak annesinin [[İmam Hasan]]’ın (a.s) şehadetinden sonra (49 veya 50) İmam Hüseyin’le (a.s) evlendiğini göz önüne alırsak, o bu tarihlerden sonra dünyaya gelmiştir.
#[[Fatıma (İmam Hüseyin’in Kızı)|Fatıma]]: İmam Hüseyin’in (a.s) büyük kızıdır.<ref> Mus’ab b. Abdullah, Kitabı Nesebi Kureyş, c. 1, s. 59; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 3, s. 214.</ref> Annesi Talha b. Ubeydullah Teymi’nin kızı [[Ümmü İshak]]’tır. Fatıma’nın dünyaya geldiği tarih belli değildir, ancak annesinin [[İmam Hasan]]’ın (a.s) şehadetinden sonra (49 veya 50) İmam Hüseyin’le (a.s) evlendiğini göz önüne alırsak, o bu tarihlerden sonra dünyaya gelmiştir.
#Sükeyne: İmam Hüseyin’in (a.s), küçük kızıdır. Onun annesi de Rubab’dır.<br />
#Sükeyne: İmam Hüseyin’in (a.s), küçük kızıdır. Onun annesi de Rubab’dır.


Kaynaklarda bu altı evladının yanı sıra, İmam Hüseyin’in (a.s) Ali Askar, Muhammed ve [[Zeynep]] adında iki erkek ve bir kız evladının olduğu zikredilmiştir.<ref> İbn Şehri Aşub, Menakıbı A’li Ebi Talib, c. 4, s. 109; Delailu’l İmame, Muhammed b. Cerir Taberi Amuli, c. 1, s, 74.</ref> İbn Talha Şafii ise İmam Hüseyin’in (a.s) çocuklarının sayısını 10 olarak belirtmiş, ancak 9 tanesinin adını belirtmiştir.<ref> İbn Talha Şafii, Metalibu’s Suul fi Menakıbı A’li’r Resul, c. 2, s. 69.</ref> Ayrıca sonraki bazı tezkire ve mersiye kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) 4 yaşındaki Rukayye isminde bir kızından da bahsedilmiştir.<ref> Hüseyin b. Ali Kaşifi, Rovzetu’ş Şüheda, c. 1, s. 389 – 390; Emin, Muhsin, A’yanu’ş Şia, c. 7, s. 34.</ref>
Kaynaklarda bu altı evladının yanı sıra, İmam Hüseyin’in (a.s) Ali Askar, Muhammed ve [[Zeynep]] adında iki erkek ve bir kız evladının olduğu zikredilmiştir.<ref> İbn Şehri Aşub, Menakıbı A’li Ebi Talib, c. 4, s. 109; Delailu’l İmame, Muhammed b. Cerir Taberi Amuli, c. 1, s, 74.</ref> İbn Talha Şafii ise İmam Hüseyin’in (a.s) çocuklarının sayısını 10 olarak belirtmiş, ancak 9 tanesinin adını belirtmiştir.<ref> İbn Talha Şafii, Metalibu’s Suul fi Menakıbı A’li’r Resul, c. 2, s. 69.</ref> Ayrıca sonraki bazı tezkire ve mersiye kitaplarında İmam Hüseyin’in (a.s) 4 yaşındaki Rukayye isminde bir kızından da bahsedilmiştir.<ref> Hüseyin b. Ali Kaşifi, Rovzetu’ş Şüheda, c. 1, s. 389 – 390; Emin, Muhsin, A’yanu’ş Şia, c. 7, s. 34.</ref>
116. satır: 116. satır:
==İmamet Öncesi Dönem==
==İmamet Öncesi Dönem==
===Hz. Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.a) Yanında===
===Hz. Fahr-i Kâinat Efendimizin (s.a.a) Yanında===
İmam Hüseyin (a.s), Hz. [[Fahri kainat]] Efendimiz (s.a.a) vefat ettiğinde yedi yaşındaydı. Ancak çocuk yaşta olmasına rağmen, [[Hz. Peygamber]]in (s.a.a) değerli [[Ehlibeyt]]i ile birlikte tarihin önemli kesitlerinde yer almıştır. Örneğin Necran Hristiyanları ile [[Mübahale Ayeti|Mübahale]], [[Kisa Ashabı]] olayında, [[İslam]] Peygamberine (s.a.a) biat ve mektup yazımında şahit olması gibi hadiselere örnek gösterebiliriz.<br />
İmam Hüseyin (a.s), Hz. [[Fahri kainat]] Efendimiz (s.a.a) vefat ettiğinde yedi yaşındaydı. Ancak çocuk yaşta olmasına rağmen, [[Hz. Peygamber]]in (s.a.a) değerli [[Ehlibeyt]]i ile birlikte tarihin önemli kesitlerinde yer almıştır. Örneğin Necran Hristiyanları ile [[Mübahale Ayeti|Mübahale]], [[Kisa Ashabı]] olayında, [[İslam]] Peygamberine (s.a.a) biat ve mektup yazımında şahit olması gibi hadiselere örnek gösterebiliriz.


İbn Sa’d et-Tabakatu’l Kubra kitabında, İmam Hüseyin’i (a.s), Hz. [[Resulullah]]’ın –vefat ettiğinde çocuk olan ve O'nun hiçbir savaşına katılmayan zümreden- beşinci tabaka ashabından saymıştır.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 399.</ref><br />
İbn Sa’d et-Tabakatu’l Kubra kitabında, İmam Hüseyin’i (a.s), Hz. [[Resulullah]]’ın –vefat ettiğinde çocuk olan ve O'nun hiçbir savaşına katılmayan zümreden- beşinci tabaka ashabından saymıştır.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 399.</ref>


Kendisi her zaman Hz. Resulullah’ın (s.a.a) muhabbet ve inayetini görmüştür. Hz. Peygamber [[Efendimiz]] (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kuşkusuz Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.{{enot|انّ الحسن و الحسین سیدا شباب اهل الجنه}} <ref> Müessese Kelimatu’r Resulu’l A’zam, el-Mücelledu’s Sadis, Kitabu’l Hasaneyn (a.s) ve kitabu Ehlibeyt (a.s), s. 22, Şerhi Ahbar, 74,3, h. 995’den naklen.</ref><br />
Kendisi her zaman Hz. Resulullah’ın (s.a.a) muhabbet ve inayetini görmüştür. Hz. Peygamber [[Efendimiz]] (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kuşkusuz Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.{{enot|انّ الحسن و الحسین سیدا شباب اهل الجنه}} <ref> Müessese Kelimatu’r Resulu’l A’zam, el-Mücelledu’s Sadis, Kitabu’l Hasaneyn (a.s) ve kitabu Ehlibeyt (a.s), s. 22, Şerhi Ahbar, 74,3, h. 995’den naklen.</ref>


Ya’la Amiri, [[Hz. Peygamber]] Efendimizden (s.a.a) şöyle rivayet etmiştir:
Ya’la Amiri, [[Hz. Peygamber]] Efendimizden (s.a.a) şöyle rivayet etmiştir:
:"Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin’denim; Allah onu seveni sevsin. Hasan ve Hüseyin Peygamber torunlarından iki torundur."{{enot|حسین منّی و انا من حسین منه، احبّ الله من احبّه، الحسن و الحسین سبطان من الاسباط}}<ref> Ahmed b. Hambel, c. 4, s. 172; Hâkim Nişaburi, c. 3, s. 177 ve el-Kazvini, Muhammed b. Yezid, Süneni İbn Mace, c. 1, s. 51.</ref><br />
:"Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin’denim; Allah onu seveni sevsin. Hasan ve Hüseyin Peygamber torunlarından iki torundur."{{enot|حسین منّی و انا من حسین منه، احبّ الله من احبّه، الحسن و الحسین سبطان من الاسباط}}<ref> Ahmed b. Hambel, c. 4, s. 172; Hâkim Nişaburi, c. 3, s. 177 ve el-Kazvini, Muhammed b. Yezid, Süneni İbn Mace, c. 1, s. 51.</ref>


[[Selman-ı Farisi]]’den (r.a) nakledildiğine göre Hz. Hüseyin (a.s) Hz. Resulullah'ın (s.a.a),  <ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 356, Kass, c. 2, s. 357.</ref> ve babasının defin işlemlerine yetişmiştir.<ref> Bkz. İbn Kuteybe, 1410, c. 1, s. 181; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 355–356; Mufid, c. 1, s. 25; Meclisi, c. 42, s. 235, 294–295.</ref>
[[Selman-ı Farisi]]’den (r.a) nakledildiğine göre Hz. Hüseyin (a.s) Hz. Resulullah'ın (s.a.a),  <ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 356, Kass, c. 2, s. 357.</ref> ve babasının defin işlemlerine yetişmiştir.<ref> Bkz. İbn Kuteybe, 1410, c. 1, s. 181; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 355–356; Mufid, c. 1, s. 25; Meclisi, c. 42, s. 235, 294–295.</ref>
142. satır: 142. satır:
'''İmametinin Delilleri'''
'''İmametinin Delilleri'''
[[Dosya:امامان قاما او قعدا.jpg|küçükresim|Allah Resulü’nün İmam Hüseyin’in Türbesine İşlenmiş Hadisi Şerifi]]
[[Dosya:امامان قاما او قعدا.jpg|küçükresim|Allah Resulü’nün İmam Hüseyin’in Türbesine İşlenmiş Hadisi Şerifi]]
[[Hz. Peygamber]] efendimizden (s.a.a) nakledilen şu [[hadis]]: “Bu iki oğlum (Hasan ve Hüseyin), [[imam]]dırlar, ister kıyam etsinler, ister etmesinler.”{{enot|ابنای هذان امامان قاما او قعدا}} İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s) imametine delalet etmektedir.<br />
[[Hz. Peygamber]] efendimizden (s.a.a) nakledilen şu [[hadis]]: “Bu iki oğlum (Hasan ve Hüseyin), [[imam]]dırlar, ister kıyam etsinler, ister etmesinler.”{{enot|ابنای هذان امامان قاما او قعدا}} İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s) imametine delalet etmektedir.


Buna ek olarak, Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledilen bazı hadislerde [[imam]]ların sayısı, [[İmam Ali]], İmam Hasan, İmam Hüseyin ve İmam Hüseyin’in soyundan gelen dokuz imamın imameti açıkça belirtilmiştir.<ref> El-Mufid, el-İrşad, Kum, Said b. Cubeyr, 1428, s. 290.</ref><br />
Buna ek olarak, Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledilen bazı hadislerde [[imam]]ların sayısı, [[İmam Ali]], İmam Hasan, İmam Hüseyin ve İmam Hüseyin’in soyundan gelen dokuz imamın imameti açıkça belirtilmiştir.<ref> El-Mufid, el-İrşad, Kum, Said b. Cubeyr, 1428, s. 290.</ref>


Başka bir delil ise, İmam Hasan’ın (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) kendisinden sonra halifelik ve imamlığı hakkındaki vasiyeti ve [[Muhammed b. Hanefiyye|Muhammed b. Hanefiyye’ye]] (r.a) İmam Hüseyin’in (a.s) takipçisi olması gerektiğine dair emridir.<ref> Saduk, Kemalu’d Din ve Temamu’n Nimet, s. 257–258; Hazaz Razi, s. 13–14, 23, 28–29 ve Hazaz Razi, s. 217, 221–223.</ref> [[Şeyh Mufid]],<ref> İbn A’sem Kûfi, c. 4, s. 319; Kuleyni, c. 1, s. 301–302; Hazaz Razi, s. 229; Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 421–423; ayrıca Muhammed Hanefiyye’nin O hazretin imametini itirafı için Bkz. Aynı kaynak, c. 1, s. 423.</ref> mezkur delillere göre İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin sabit ve kesin olduğunu, ancak imamın [[takiye]], barış ve ateşkes antlaşmasına bağlılığından dolayı açıkça kendi imametine davet etmediğini; buna rağmen Muaviye’nin ölümünden ve çekişmelerin ardından, imametini açıklayarak aleni ettiğini belirtmektedir.<ref> Aynı kaynak, c. 2, s. 30–31.</ref><br />
Başka bir delil ise, İmam Hasan’ın (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) kendisinden sonra halifelik ve imamlığı hakkındaki vasiyeti ve [[Muhammed b. Hanefiyye|Muhammed b. Hanefiyye’ye]] (r.a) İmam Hüseyin’in (a.s) takipçisi olması gerektiğine dair emridir.<ref> Saduk, Kemalu’d Din ve Temamu’n Nimet, s. 257–258; Hazaz Razi, s. 13–14, 23, 28–29 ve Hazaz Razi, s. 217, 221–223.</ref> [[Şeyh Mufid]],<ref> İbn A’sem Kûfi, c. 4, s. 319; Kuleyni, c. 1, s. 301–302; Hazaz Razi, s. 229; Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 421–423; ayrıca Muhammed Hanefiyye’nin O hazretin imametini itirafı için Bkz. Aynı kaynak, c. 1, s. 423.</ref> mezkur delillere göre İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin sabit ve kesin olduğunu, ancak imamın [[takiye]], barış ve ateşkes antlaşmasına bağlılığından dolayı açıkça kendi imametine davet etmediğini; buna rağmen Muaviye’nin ölümünden ve çekişmelerin ardından, imametini açıklayarak aleni ettiğini belirtmektedir.<ref> Aynı kaynak, c. 2, s. 30–31.</ref>


Dinin bütün marifetlerine ve her şeyin tüm yönlerine tam ve eksiksiz bir şekilde vakıf olmak imametin gereklerindendir. Bundan dolayı, [[İmam Ali (a.s)]], İmam Hüseyin (a.s)'den ve [[İmam Hasan]] (a.s)’dan istediği gibi insanlara konuşma yapmasını istemiş ve Kureyşlilerin onu ileride bilgisizlikle itham etmelerinin önünü almıştır.<ref> Tabersi, Fadıl b. Hasan, 1417, c. 1, s. 423–424.</ref> Bunun en önemli nedeni, İmam Hüseyin’in (a.s) ilmi makamı hakkındaki [[sahabe]]lerin sözleri ve ondan [[fetva]] talep etmeleridir.<ref> Saduk, Emali, s. 425; Saduk, et-Tevhid, s. 307–308.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kendi imameti hakkındaki bazı sözleri<ref> Saduk, Uyunu Ahbari er-Rıza, c. 1, s. 68; Hazaz Razi, s. 230–234.</ref> ve bir kısım mucize ve kerameti de İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin delili olarak ortaya konulmuştur.<ref> Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 423; Örneğin bakınız: Saffarı Kummi, s. 291; İbn Babıveyh, Kemalu'd Din Tamamu'n Nime, s. 537; Tusi, 1401, c. 5, s. 470; Kutbu Ravendi, c. 1, s. 245 - 246; Delailu'l İmame, s. 181 - 183 - 186 ve 188 - 189; İbn Asakir, c. 14, s. 82; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 57 - 59, 60; Meclisi, c. 44, s. 185 - 186; Haşim b. Süleyman Bahrani, c. 2, s. 83 - 230 .</ref>
Dinin bütün marifetlerine ve her şeyin tüm yönlerine tam ve eksiksiz bir şekilde vakıf olmak imametin gereklerindendir. Bundan dolayı, [[İmam Ali (a.s)]], İmam Hüseyin (a.s)'den ve [[İmam Hasan]] (a.s)’dan istediği gibi insanlara konuşma yapmasını istemiş ve Kureyşlilerin onu ileride bilgisizlikle itham etmelerinin önünü almıştır.<ref> Tabersi, Fadıl b. Hasan, 1417, c. 1, s. 423–424.</ref> Bunun en önemli nedeni, İmam Hüseyin’in (a.s) ilmi makamı hakkındaki [[sahabe]]lerin sözleri ve ondan [[fetva]] talep etmeleridir.<ref> Saduk, Emali, s. 425; Saduk, et-Tevhid, s. 307–308.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kendi imameti hakkındaki bazı sözleri<ref> Saduk, Uyunu Ahbari er-Rıza, c. 1, s. 68; Hazaz Razi, s. 230–234.</ref> ve bir kısım mucize ve kerameti de İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin delili olarak ortaya konulmuştur.<ref> Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 423; Örneğin bakınız: Saffarı Kummi, s. 291; İbn Babıveyh, Kemalu'd Din Tamamu'n Nime, s. 537; Tusi, 1401, c. 5, s. 470; Kutbu Ravendi, c. 1, s. 245 - 246; Delailu'l İmame, s. 181 - 183 - 186 ve 188 - 189; İbn Asakir, c. 14, s. 82; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 57 - 59, 60; Meclisi, c. 44, s. 185 - 186; Haşim b. Süleyman Bahrani, c. 2, s. 83 - 230 .</ref>


===Muaviye’nin Hükumet Dönemi===
===Muaviye’nin Hükumet Dönemi===
İmam Hüseyin'in (a.s) [[imamet]] döneminin çoğu Muaviye'nin hükumetiyle eş zamanlıdır. Muaviye'den sonra [[Yezid]]'in hükumetinin ilk yıllarında İmam Hüseyin (a.s)  [[şehit]] edilmiştir.<br>
İmam Hüseyin'in (a.s) [[imamet]] döneminin çoğu Muaviye'nin hükumetiyle eş zamanlıdır. Muaviye'den sonra [[Yezid]]'in hükumetinin ilk yıllarında İmam Hüseyin (a.s)  [[şehit]] edilmiştir.


'''İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye Karşısındaki Siyaseti'''<br />
'''İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye Karşısındaki Siyaseti'''


İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inden sonra hükumet yöneticiliği için en uygun ve ideal kişi olmasına rağmen, kardeşi İmam Hasan’ın (a.s) Muaviye ile yaptığı barış antlaşmasına sadık kalmış ve antlaşmayı çiğnememiştir.<ref> Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32; İbn Şehri Aşub, Menakib Al-i Ebu Talib, c. 4, s. 87.</ref> Ayrıca [[Kufe]] halkının Muaviye’ye karşı kıyam etmesi için kendisine yazdığı mektuplara verdiği cevapta , Muaviye’nin hükumetine karşı olduğunu ve zalimlere karşı [[cihat]] edilmesi gerektiğini vurgulamalarına rağmen kıyam etmemiş  ve bunu Muaviye’nin ölümünden sonraya ertelemiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422–423; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 458–459; Mufid, c. 2, s. 32.</ref> Muaviye, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından korkuyordu, ama zahirde İmam Hüseyin'e (a.s) saygı gösteriyordu.<ref> İbn Sa’d, Kass Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 459–460.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inden sonra hükumet yöneticiliği için en uygun ve ideal kişi olmasına rağmen, kardeşi İmam Hasan’ın (a.s) Muaviye ile yaptığı barış antlaşmasına sadık kalmış ve antlaşmayı çiğnememiştir.<ref> Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32; İbn Şehri Aşub, Menakib Al-i Ebu Talib, c. 4, s. 87.</ref> Ayrıca [[Kufe]] halkının Muaviye’ye karşı kıyam etmesi için kendisine yazdığı mektuplara verdiği cevapta , Muaviye’nin hükumetine karşı olduğunu ve zalimlere karşı [[cihat]] edilmesi gerektiğini vurgulamalarına rağmen kıyam etmemiş  ve bunu Muaviye’nin ölümünden sonraya ertelemiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422–423; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 458–459; Mufid, c. 2, s. 32.</ref> Muaviye, İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından korkuyordu, ama zahirde İmam Hüseyin'e (a.s) saygı gösteriyordu.<ref> İbn Sa’d, Kass Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 459–460.</ref>


Muaviye’nin hükumetin başında olması, toplumun siyasi ve sosyal atmosferinin münasip olmaması İmam Hüseyin’in (a.s) yalnızca kendi inançlarını açıklayarak tanıtmasına ve Muaviye’nin bazı faaliyetlerine itiraz etmekle yetinmesine neden olmuştur. Dolayısıyla onu kıyam etmeye davet edenlere şöyle demekteydi: “Ben bugün böyle bir düşüncede değilim, evlerinizde oturun, kendinizi ele vermeyin. Muaviye hayatta olduğu sürece kuşku ve suistimale neden olacak şeylerden sakının. Eğer [[Allah]] onun için bir şeyi karar kılar (ölürse)  ve ben hayatta olursam, kendi düşüncelerimi size yazarım.”<ref> Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 152; ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, el-Ahbaru’t Teval, s. 222.</ref><br />
Muaviye’nin hükumetin başında olması, toplumun siyasi ve sosyal atmosferinin münasip olmaması İmam Hüseyin’in (a.s) yalnızca kendi inançlarını açıklayarak tanıtmasına ve Muaviye’nin bazı faaliyetlerine itiraz etmekle yetinmesine neden olmuştur. Dolayısıyla onu kıyam etmeye davet edenlere şöyle demekteydi: “Ben bugün böyle bir düşüncede değilim, evlerinizde oturun, kendinizi ele vermeyin. Muaviye hayatta olduğu sürece kuşku ve suistimale neden olacak şeylerden sakının. Eğer [[Allah]] onun için bir şeyi karar kılar (ölürse)  ve ben hayatta olursam, kendi düşüncelerimi size yazarım.”<ref> Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 152; ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, el-Ahbaru’t Teval, s. 222.</ref>
{{Quote box
{{Quote box
  |quote  = “Allah’a isyan ederek bir şeye ulaşmak isteyen kimse, umduğundan uzaklaşarak korktuğu şeye yaklaşır.”
  |quote  = “Allah’a isyan ederek bir şeye ulaşmak isteyen kimse, umduğundan uzaklaşarak korktuğu şeye yaklaşır.”
165. satır: 165. satır:
}}
}}


Defalarca Muaviye’nin çevresindekiler, İmam Hüseyin’i (a.s) kışkırtıcı eylemlerde bulunmakla yahut planlamakla suçlamış ve Muaviye’yi bu konuda uyarmışlardır. Muaviye de bunun üzerine defalarca İmam Hüseyin’e (a.s) barış antlaşmasına sadık kalması konusunda uyarılarda bulunan mektuplar yazmıştır. İmam Hüseyin (a.s) ise barış antlaşmasına bağlı kaldığını açıkça ilan etmiştir.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; El-Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121; ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, el-İmamet ve’s Siyaset, c. 1, s. 202–204.</ref> Bu dönemde İmam Hüseyin (a.s) başta Mervan b. Hakem olmak üzere Muaviye’nin memurlarına tutumlarından dolayı tepki göstermekteydi.<ref> İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, s. 405; İbn Asakir, Tarihi Medine-i Dimeşk, c. 54, s. 209.</ref><br />
Defalarca Muaviye’nin çevresindekiler, İmam Hüseyin’i (a.s) kışkırtıcı eylemlerde bulunmakla yahut planlamakla suçlamış ve Muaviye’yi bu konuda uyarmışlardır. Muaviye de bunun üzerine defalarca İmam Hüseyin’e (a.s) barış antlaşmasına sadık kalması konusunda uyarılarda bulunan mektuplar yazmıştır. İmam Hüseyin (a.s) ise barış antlaşmasına bağlı kaldığını açıkça ilan etmiştir.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; El-Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121; ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, el-İmamet ve’s Siyaset, c. 1, s. 202–204.</ref> Bu dönemde İmam Hüseyin (a.s) başta Mervan b. Hakem olmak üzere Muaviye’nin memurlarına tutumlarından dolayı tepki göstermekteydi.<ref> İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, s. 405; İbn Asakir, Tarihi Medine-i Dimeşk, c. 54, s. 209.</ref>


İmam Hüseyin (a.s), bu dönemde açıkça  veya gizli olarak imamet, hilafet hükümlerini ve hak halifenin taşıması gereken özellikleri açıklamaktaydı. O dönemdeki kamuoyunun düşüncelerini etkilemek ve ilahî hükümleri beyan etmek için İmam Hüseyin’in (a.s) tanıtım çalışmaları daha çok Mina’da<ref> Tabersi, Ahmed b. Ali, el-İhticac, c. 2, s. 296 ve Meclisi, Muhammed Bakır; Biharu’l Envar, c. 44, s. 127.</ref> [[hac]] mevsiminde ve aynı şekilde [[Mekke]]’de gizli toplantılar şeklinde olmaktaydı. <ref> Harrani, Hasan b. Şu’be, Tuhafu’l Ukul, s. 237–239; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 79–81.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s), bu dönemde açıkça  veya gizli olarak imamet, hilafet hükümlerini ve hak halifenin taşıması gereken özellikleri açıklamaktaydı. O dönemdeki kamuoyunun düşüncelerini etkilemek ve ilahî hükümleri beyan etmek için İmam Hüseyin’in (a.s) tanıtım çalışmaları daha çok Mina’da<ref> Tabersi, Ahmed b. Ali, el-İhticac, c. 2, s. 296 ve Meclisi, Muhammed Bakır; Biharu’l Envar, c. 44, s. 127.</ref> [[hac]] mevsiminde ve aynı şekilde [[Mekke]]’de gizli toplantılar şeklinde olmaktaydı. <ref> Harrani, Hasan b. Şu’be, Tuhafu’l Ukul, s. 237–239; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 79–81.</ref>


İmam Hüseyin’in (a.s) 11 yıllık imamet döneminde Muaviye ile karşılıklı yazdığı mektuplar, İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye karşısındaki konumunu belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki Muaviye tarafından gerçekleştirilen her cinayet ve gayri [[İslam]]i tutum, İmam Hüseyin (a.s) tarafından şiddetle eleştirilmiş ve Muaviye, her defasında İmam tarafından kınanarak azarlanmıştır. [[Hücr b. Adiyy]], Amr b. Hamk el-Huzai ve Hadremi ve yarenlerinin Muaviye tarafından [[şehit]] ettirilmesine İmam’ın (a.s) tepkisi çok sert olmuştur.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121 ve Ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, c. 1, s. 202–204.</ref><br />
İmam Hüseyin’in (a.s) 11 yıllık imamet döneminde Muaviye ile karşılıklı yazdığı mektuplar, İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye karşısındaki konumunu belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki Muaviye tarafından gerçekleştirilen her cinayet ve gayri [[İslam]]i tutum, İmam Hüseyin (a.s) tarafından şiddetle eleştirilmiş ve Muaviye, her defasında İmam tarafından kınanarak azarlanmıştır. [[Hücr b. Adiyy]], Amr b. Hamk el-Huzai ve Hadremi ve yarenlerinin Muaviye tarafından [[şehit]] ettirilmesine İmam’ın (a.s) tepkisi çok sert olmuştur.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121 ve Ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, c. 1, s. 202–204.</ref>


Muaviye, oğlu [[Yezid]]’in veliahtlığını sağlamlaştırmak için yaptığı kapsamlı çalışmalar doğrultusunda [[Medine]]’ye bir sefer düzenlemiştir. Bu seferde başlarında İmam Hüseyin (a.s) olmak üzere Medine’nin ileri gelenlerinden oğlu Yezid için biat almaya çalışmıştır. Muaviye, Medine’ye girdikten sonra İmam Hüseyin’le (a.s) görüşmek için yanına gitmiş ve konuşmalarının ardından Yezid’in veliahtlığını öne sürmüş ve İmamın kabul etmesini istemiştir; Ancak İmam (a.s), şiddetle onu azarlamış ve Yezid’in liyakatsizliğini, heva ve heves perestliğini onun yüzüne vurmuş ve Muaviye’yi Yezid’i veliahtı olarak atamaktan sakındırmıştır.<ref> Ed-Deyneveri, c. 1, s. 208–209; İbn İ’sem Kûfi, el-Futuh, s. 339. </ref> Kendisi Yezid’e biat etmeyen nadir kişilerden biri olarak hutbelerinde Muaviye’yi kesin bir şekilde kınayarak mahkûm etmiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422; Yakubi, c. 2, s. 228; İbn İ’sem, Kûfi, c. 4, s. 237–239, 242–243; Taberi, c. 5, s. 303.</ref>
Muaviye, oğlu [[Yezid]]’in veliahtlığını sağlamlaştırmak için yaptığı kapsamlı çalışmalar doğrultusunda [[Medine]]’ye bir sefer düzenlemiştir. Bu seferde başlarında İmam Hüseyin (a.s) olmak üzere Medine’nin ileri gelenlerinden oğlu Yezid için biat almaya çalışmıştır. Muaviye, Medine’ye girdikten sonra İmam Hüseyin’le (a.s) görüşmek için yanına gitmiş ve konuşmalarının ardından Yezid’in veliahtlığını öne sürmüş ve İmamın kabul etmesini istemiştir; Ancak İmam (a.s), şiddetle onu azarlamış ve Yezid’in liyakatsizliğini, heva ve heves perestliğini onun yüzüne vurmuş ve Muaviye’yi Yezid’i veliahtı olarak atamaktan sakındırmıştır.<ref> Ed-Deyneveri, c. 1, s. 208–209; İbn İ’sem Kûfi, el-Futuh, s. 339. </ref> Kendisi Yezid’e biat etmeyen nadir kişilerden biri olarak hutbelerinde Muaviye’yi kesin bir şekilde kınayarak mahkûm etmiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422; Yakubi, c. 2, s. 228; İbn İ’sem, Kûfi, c. 4, s. 237–239, 242–243; Taberi, c. 5, s. 303.</ref>
176. satır: 176. satır:


===Yezid'in Hükumet Dönemi===
===Yezid'in Hükumet Dönemi===
[[Yezid b. Muaviye]]’nin kısa süreli saltanatı siyasi açıdan oldukça çalkantılı ve gergin geçmiş, 3 yıl ve birkaç ay süren bu dönemde daha çok iç başkaldırmaları bastırmak ve [[İslam]] topraklarında yaşanan karışıklıkları gidermek için çaba sarf etmiştir. Yezid, hükumeti boyunca her türlü muhalefete şiddetle karşılık vermiş ve daha muhalefetler büyümeden ortadan kaldırmıştır. Onun dönemindeki baskı ve zorbalık öyle bir hadde varmıştır ki Mes’udi, bu dönemi şöyle anlatmaktadır:<br />
[[Yezid b. Muaviye]]’nin kısa süreli saltanatı siyasi açıdan oldukça çalkantılı ve gergin geçmiş, 3 yıl ve birkaç ay süren bu dönemde daha çok iç başkaldırmaları bastırmak ve [[İslam]] topraklarında yaşanan karışıklıkları gidermek için çaba sarf etmiştir. Yezid, hükumeti boyunca her türlü muhalefete şiddetle karşılık vermiş ve daha muhalefetler büyümeden ortadan kaldırmıştır. Onun dönemindeki baskı ve zorbalık öyle bir hadde varmıştır ki Mes’udi, bu dönemi şöyle anlatmaktadır:


“Yezid’in yaşantısı ve tutumu Firavun’un  tutumunun aynısıydı, hatta Firavun, adamlarına daha adil davranır ve genel ve özelin yanında daha insaflı bir tutum sergilerdi”<ref> Ali b. El-Hüseyin Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cevher, s. 68.</ref> “Hükumetinin birinci yılında İmam Hüseyin’i (a.s) ve Peygamber [[Ehlibeyt]]'ini (a.s) öldürdü. İkinci yılında, [[Hz. Resulullah]]’ın (s.a.a) hareminin (Medine’yi) saygınlığını çiğnedi ve üç gün boyunca ordusuna (şehrin can, mal, namusunu) helal etti. Üçüncü yılında [[Kâbe]]’yi yerle bir edip ateşe verdi.”<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 253 ve İbn et-Taktaki, El-Fahri fi’l Adabu’s Sultaniyye ve’d Duvelu’l İslamiyye, s. 116.</ref> Yezid’in bu kısacık hükumeti dönemindeki davranış ve tutumu, gelecekte Emevi hükumetinin sonunu getirecek çatışma ve muhalefetin önünü açtı.
“Yezid’in yaşantısı ve tutumu Firavun’un  tutumunun aynısıydı, hatta Firavun, adamlarına daha adil davranır ve genel ve özelin yanında daha insaflı bir tutum sergilerdi”<ref> Ali b. El-Hüseyin Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cevher, s. 68.</ref> “Hükumetinin birinci yılında İmam Hüseyin’i (a.s) ve Peygamber [[Ehlibeyt]]'ini (a.s) öldürdü. İkinci yılında, [[Hz. Resulullah]]’ın (s.a.a) hareminin (Medine’yi) saygınlığını çiğnedi ve üç gün boyunca ordusuna (şehrin can, mal, namusunu) helal etti. Üçüncü yılında [[Kâbe]]’yi yerle bir edip ateşe verdi.”<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 253 ve İbn et-Taktaki, El-Fahri fi’l Adabu’s Sultaniyye ve’d Duvelu’l İslamiyye, s. 116.</ref> Yezid’in bu kısacık hükumeti dönemindeki davranış ve tutumu, gelecekte Emevi hükumetinin sonunu getirecek çatışma ve muhalefetin önünü açtı.


[[Yezid]], hilafete ulaşmadan önce müzik aletlerini çalıp oynayan ve içki içmesiyle tanınırdı.<ref> el-Bidayet ve’n Nihayet, c. 8, s. 235.</ref> Bunda o kadar çok aşırıya kaçardı ki babası Muaviye bile onu azarlar ve şarap içmekte aşırıya kaçmamasını isterdi.<ref> El-Ketbi, Fevaidu’l Vefayat, c. 2, s. 645.</ref> Bundan dolayı Muaviye onu kendisine veliaht olarak atamak istediğinde bir grup [[Müslüman]], bu duruma oldukça şaşırmış ve kabul etmemişlerdi. Muaviye, Yezid’in hiç de güzel olmayan bu şöhretini düzeltmek ve onu kamuoyunda iyi tanıtmak için kendisini, [[Hicretin 51. Yıl]]ında<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490.</ref> Şam hacılarının emiri unvanı ile [[Mekke]]’ye gönderdi.<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490 ve Taberi, Muhammed b. Cerir; Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 285 ve Halife b. Hayyat, Tarih-u Halife b. Hayyat, s. 129.</ref> Ancak bu seferinde de Yezid, yine şarap içmekten kendini alı koyamamış ve [[Medine]]’ye girdikten sonra şarap eğlencesi düzenlemiştir.<ref> el-Kamil, c. 4, s. 127; Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 406.</ref><br />
[[Yezid]], hilafete ulaşmadan önce müzik aletlerini çalıp oynayan ve içki içmesiyle tanınırdı.<ref> el-Bidayet ve’n Nihayet, c. 8, s. 235.</ref> Bunda o kadar çok aşırıya kaçardı ki babası Muaviye bile onu azarlar ve şarap içmekte aşırıya kaçmamasını isterdi.<ref> El-Ketbi, Fevaidu’l Vefayat, c. 2, s. 645.</ref> Bundan dolayı Muaviye onu kendisine veliaht olarak atamak istediğinde bir grup [[Müslüman]], bu duruma oldukça şaşırmış ve kabul etmemişlerdi. Muaviye, Yezid’in hiç de güzel olmayan bu şöhretini düzeltmek ve onu kamuoyunda iyi tanıtmak için kendisini, [[Hicretin 51. Yıl]]ında<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490.</ref> Şam hacılarının emiri unvanı ile [[Mekke]]’ye gönderdi.<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490 ve Taberi, Muhammed b. Cerir; Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 285 ve Halife b. Hayyat, Tarih-u Halife b. Hayyat, s. 129.</ref> Ancak bu seferinde de Yezid, yine şarap içmekten kendini alı koyamamış ve [[Medine]]’ye girdikten sonra şarap eğlencesi düzenlemiştir.<ref> el-Kamil, c. 4, s. 127; Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 406.</ref>


[[Hicretin 52. Yıl]]ında Yezid, Muaviye’nin emri ile Şam Ordusu ile birlikte Rum topraklarına doğru sefere çıktı.<ref> Tarihu’t Taberi, c. 5, s. 232 ve İsfahani, Ebu’l Ferec; el-Gani, c. 17, s. 136 ve el-Kamil, c. 3, s. 38.</ref> Şam ordusu, Rum sınırlarına doğru harekete geçmiş, ancak Yezid, eşi Ümmü Külsüm ile birlikte Dir Murran<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 2, s. 533.</ref> denilen yerde konaklamış ve ayyaşlık yaparak gönül eğlendirmekteydi. [[İslam]] ordusunun “Kazkazune”<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188.</ref> denilen yerde kolera ve çiçek hastalığına yakalandığı ve ağır kayıplar verdiği haberini alan Yezid, hiçbir şey yapmaz ve tam bir küstahlık ve acımasızlıkla Müslümanların kolera ve çiçek hastalığına yakalanarak ölmelerinden hiçbir şekilde üzüntü duymadığını ortaya koyan şiirler okur. Muaviye bir sözden etkilenerek Yezid’e Müslümanların karargahına giderek onlara katılması emrini verir. O da zorla hareket ederek ordu ile birlikte Kostantiniye’ye gider.<ref> Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 405-406; ve El-Gani, c. 17, s. 136; Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188-189 ve Ensabu’l Eşraf, s. 288-289.</ref> Ancak şehri fethedemeyerek geri dönmek zorunda kalırlar. Bu savaşa İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr, [[Eyyüp el-Ensari]] ve başka önde gelen [[sahabe]]ler de katılmıştır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 232.</ref><br />
[[Hicretin 52. Yıl]]ında Yezid, Muaviye’nin emri ile Şam Ordusu ile birlikte Rum topraklarına doğru sefere çıktı.<ref> Tarihu’t Taberi, c. 5, s. 232 ve İsfahani, Ebu’l Ferec; el-Gani, c. 17, s. 136 ve el-Kamil, c. 3, s. 38.</ref> Şam ordusu, Rum sınırlarına doğru harekete geçmiş, ancak Yezid, eşi Ümmü Külsüm ile birlikte Dir Murran<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 2, s. 533.</ref> denilen yerde konaklamış ve ayyaşlık yaparak gönül eğlendirmekteydi. [[İslam]] ordusunun “Kazkazune”<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188.</ref> denilen yerde kolera ve çiçek hastalığına yakalandığı ve ağır kayıplar verdiği haberini alan Yezid, hiçbir şey yapmaz ve tam bir küstahlık ve acımasızlıkla Müslümanların kolera ve çiçek hastalığına yakalanarak ölmelerinden hiçbir şekilde üzüntü duymadığını ortaya koyan şiirler okur. Muaviye bir sözden etkilenerek Yezid’e Müslümanların karargahına giderek onlara katılması emrini verir. O da zorla hareket ederek ordu ile birlikte Kostantiniye’ye gider.<ref> Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 405-406; ve El-Gani, c. 17, s. 136; Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188-189 ve Ensabu’l Eşraf, s. 288-289.</ref> Ancak şehri fethedemeyerek geri dönmek zorunda kalırlar. Bu savaşa İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr, [[Eyyüp el-Ensari]] ve başka önde gelen [[sahabe]]ler de katılmıştır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 232.</ref>


[[Mekke]] ve [[Medine]] ileri gelenleri başta olmak üzere [[Müslüman]]ların yoğun itirazlarına rağmen Muaviye, oğlu [[Yezid]]’e Müslümanlardan biat almak için yoğun çaba sarf eder ve sonunda [[Hicretin 56. Yıl]]ında Yezid için halktan biat almayı başarır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 303; el-Kamil, c. 3, s. 503.</ref>
[[Mekke]] ve [[Medine]] ileri gelenleri başta olmak üzere [[Müslüman]]ların yoğun itirazlarına rağmen Muaviye, oğlu [[Yezid]]’e Müslümanlardan biat almak için yoğun çaba sarf eder ve sonunda [[Hicretin 56. Yıl]]ında Yezid için halktan biat almayı başarır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 303; el-Kamil, c. 3, s. 503.</ref>
190. satır: 190. satır:
Muaviye, [[Hicretin 60.yıl]]ında [[Recep]] ayının on beşinde Dımeşk’te öldü.<ref> İbn Sa'd, et-Tabakatu'l Kubra, Hamise 1, s. 442; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 155; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32.</ref> Öldüğü sırada [[Yezid]], Havarin’de bulunuyordu. Dımeşk’e ulaştığında halk ona biat etti.<ref> İbn Sa'd, et-Tabakatu'l Kubra, Hamise 1, s. 442; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 155; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32.</ref> Muaviye döneminde kendisine biat etmeyenlerden biat alma kararı alan Yezid,<ref> Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 338.</ref> [[Medine]] valisi Velid b. Utbe’ye bir mektup yazarak “Hüseyin b. Ali (a.s), Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Zübeyr’den kendi hilafeti için biat almasını ve biat etmeyenlerin ise boyunlarını vurmasını istedi.”<ref> Ebu Muhannef, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 3; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 338; İbn A'sam Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 9 - 10; Harezmi, Mektelu'l Hüseyin (a.s), c. 1 s. 180; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 14.</ref> Daha sonra bir mektup daha yazarak şunu da vurguladı: "Benim tarafımda olanların ve olmayanların adlarını bana yaz ve mektubun cevabını da Hüseyin b. Ali'nin (a.s) başıyla bana gönder."<ref> Şeyh Saduk, el-Emali, s. 152; Harezmi, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 185.</ref>
Muaviye, [[Hicretin 60.yıl]]ında [[Recep]] ayının on beşinde Dımeşk’te öldü.<ref> İbn Sa'd, et-Tabakatu'l Kubra, Hamise 1, s. 442; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 155; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32.</ref> Öldüğü sırada [[Yezid]], Havarin’de bulunuyordu. Dımeşk’e ulaştığında halk ona biat etti.<ref> İbn Sa'd, et-Tabakatu'l Kubra, Hamise 1, s. 442; Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 155; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 32.</ref> Muaviye döneminde kendisine biat etmeyenlerden biat alma kararı alan Yezid,<ref> Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 338.</ref> [[Medine]] valisi Velid b. Utbe’ye bir mektup yazarak “Hüseyin b. Ali (a.s), Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Zübeyr’den kendi hilafeti için biat almasını ve biat etmeyenlerin ise boyunlarını vurmasını istedi.”<ref> Ebu Muhannef, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 3; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 338; İbn A'sam Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 9 - 10; Harezmi, Mektelu'l Hüseyin (a.s), c. 1 s. 180; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 14.</ref> Daha sonra bir mektup daha yazarak şunu da vurguladı: "Benim tarafımda olanların ve olmayanların adlarını bana yaz ve mektubun cevabını da Hüseyin b. Ali'nin (a.s) başıyla bana gönder."<ref> Şeyh Saduk, el-Emali, s. 152; Harezmi, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 185.</ref>


Medine valisi bu konuda Mervan b. Hakem ile istişarede bulundu. Mervan şöyle dedi: “Eğer benim görüşümü kabul edersen halk Muaviye’nin ölümünden haberdar olmadan önce Hüseyin b. Ali (a.s) ve Abdullah b. Zübeyr’i çağır! Eğer biat ederlerse bir sıkıntı yok, ancak eğer kabul etmezlerse boyunlarını vur. Eğer bunlar biat etmez ve halk Muaviye’nin öldüğünden haberdar olursa, Hüseyin (a.s) ve Zübeyr’in oğluna tutunurlar ve büyük bir fitne çıkar. Ömer’in oğlunun ayaklanacak bir karakteri yoktur, ama eğer halk vaktinde onun peşinden gider ve hilafeti ona bırakırsa o başka.”<br />
Medine valisi bu konuda Mervan b. Hakem ile istişarede bulundu. Mervan şöyle dedi: “Eğer benim görüşümü kabul edersen halk Muaviye’nin ölümünden haberdar olmadan önce Hüseyin b. Ali (a.s) ve Abdullah b. Zübeyr’i çağır! Eğer biat ederlerse bir sıkıntı yok, ancak eğer kabul etmezlerse boyunlarını vur. Eğer bunlar biat etmez ve halk Muaviye’nin öldüğünden haberdar olursa, Hüseyin (a.s) ve Zübeyr’in oğluna tutunurlar ve büyük bir fitne çıkar. Ömer’in oğlunun ayaklanacak bir karakteri yoktur, ama eğer halk vaktinde onun peşinden gider ve hilafeti ona bırakırsa o başka.”


Velid, onları çağırtmak için peşlerinden Abdullah b. Amr b. Osman’ı gönderdi. Abdullah b. Zübeyr ve İmam Hüseyin (a.s)  o sırada mescitte idiler. Abdullah b. Amr, onlara  Velid'in mesajını iletti. Abdullah b. Amr’a gitmesini ve birazdan geleceklerini söylediler.<br />
Velid, onları çağırtmak için peşlerinden Abdullah b. Amr b. Osman’ı gönderdi. Abdullah b. Zübeyr ve İmam Hüseyin (a.s)  o sırada mescitte idiler. Abdullah b. Amr, onlara  Velid'in mesajını iletti. Abdullah b. Amr’a gitmesini ve birazdan geleceklerini söylediler.


Velid'in görüşmek için belirttiği saat, valinin normalde halkı kabul ettiği bir saat değildi. İşte bu nedenle Velid'in elçisine "sen git biz de geleceğiz” dediler. Abdullah b. Amr gidince Abdullah b. Zübeyr İmam Hüseyin’e (a.s): "Sence neden bizi istiyor?" Diye sordu. İmam Hüseyin (a.s) Abdullah b. Zübeyr'e şöyle buyurdu: "Öyle sanıyorum ki Muaviye b. Ebî Süfyan öldü ve onun ölüm haberi yayılmadan Yezid için bizden biat almak istiyorlar.” Abdullah b. Zübeyr: "Ben de aynı görüşteyim. Şimdi sen ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi.<br />
Velid'in görüşmek için belirttiği saat, valinin normalde halkı kabul ettiği bir saat değildi. İşte bu nedenle Velid'in elçisine "sen git biz de geleceğiz” dediler. Abdullah b. Amr gidince Abdullah b. Zübeyr İmam Hüseyin’e (a.s): "Sence neden bizi istiyor?" Diye sordu. İmam Hüseyin (a.s) Abdullah b. Zübeyr'e şöyle buyurdu: "Öyle sanıyorum ki Muaviye b. Ebî Süfyan öldü ve onun ölüm haberi yayılmadan Yezid için bizden biat almak istiyorlar.” Abdullah b. Zübeyr: "Ben de aynı görüşteyim. Şimdi sen ne yapmayı düşünüyorsun?" dedi.


İmam Hüseyin (a.s) buyurdu ki: “Valinin yanına gideceğim!” Sonra İmam (a.s) mescitten dışarı çıktı. Akrabalarından bir grubu toplayarak hükumet konağına gitti ve onlara şöyle dedi: "Ben Velid'in yanına gidiyorum; çağırırsam veya Velid'in bağırıp öfkelendiğini görürseniz hemen içeri girip etrafımı sarın; aksi durumda benim gelmemi bekleyin."<br />
İmam Hüseyin (a.s) buyurdu ki: “Valinin yanına gideceğim!” Sonra İmam (a.s) mescitten dışarı çıktı. Akrabalarından bir grubu toplayarak hükumet konağına gitti ve onlara şöyle dedi: "Ben Velid'in yanına gidiyorum; çağırırsam veya Velid'in bağırıp öfkelendiğini görürseniz hemen içeri girip etrafımı sarın; aksi durumda benim gelmemi bekleyin."


İmam içeri girdiğinde Mervan b. Hakem, Velid'in yanı başında oturmuştu. Velid, [[Yezid]]'in mektubunu İmam Hüseyin’e (a.s) okuyarak Yezid adına kendisine biat etmesini istedi. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Benim gibi birisi gizli olarak biat etmez, tüm Medine halkını ve beni davet et, bakalım ne olacak?” Bunun üzerine Velid, İmam Hüseyin’in (a.s) önerisi karşısında: “O halde selametle git” dedi. Olaya tanık olan Mervan Velid'e hitaben şöyle dedi: “Onu bırakma! Eğer biat etmeden giderse, artık bir daha onu bulamazsın. Eğer biat etmezse onu öldür.” İmam Hüseyin (a.s) öfkelenerek şöyle dedi: “Ne sen beni öldürebilirsin, ne de o!.” <br />
İmam içeri girdiğinde Mervan b. Hakem, Velid'in yanı başında oturmuştu. Velid, [[Yezid]]'in mektubunu İmam Hüseyin’e (a.s) okuyarak Yezid adına kendisine biat etmesini istedi. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Benim gibi birisi gizli olarak biat etmez, tüm Medine halkını ve beni davet et, bakalım ne olacak?” Bunun üzerine Velid, İmam Hüseyin’in (a.s) önerisi karşısında: “O halde selametle git” dedi. Olaya tanık olan Mervan Velid'e hitaben şöyle dedi: “Onu bırakma! Eğer biat etmeden giderse, artık bir daha onu bulamazsın. Eğer biat etmezse onu öldür.” İmam Hüseyin (a.s) öfkelenerek şöyle dedi: “Ne sen beni öldürebilirsin, ne de o!.”  


Bu durum üzerine İmam Hüseyin (a.s) yarenleri ile birlikte Yezid'e biat etmeden [[Mekke]]’ye doğru yola çıktılar.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu'l Ümemi ve'l Muluk, s. 341; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 34.</ref> Bu yolculukta Muhammed Hanefiyye<ref> Ebu Muhannef Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 228; Taberi, Tarihu'l Ümemi ve'l Muluk, c. 5, s. 341 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 16.</ref> dışında İmam Hüseyin'in (a.s) kardeşleri, oğulları ve yeğenleri olmak üzere yakınlarının çoğu O'na eşlik etti.<ref> Ebu Muhannef Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 228; Şeyh Saduk, s. 152 - 153.</ref> <br />
Bu durum üzerine İmam Hüseyin (a.s) yarenleri ile birlikte Yezid'e biat etmeden [[Mekke]]’ye doğru yola çıktılar.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu'l Ümemi ve'l Muluk, s. 341; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 34.</ref> Bu yolculukta Muhammed Hanefiyye<ref> Ebu Muhannef Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 228; Taberi, Tarihu'l Ümemi ve'l Muluk, c. 5, s. 341 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 16.</ref> dışında İmam Hüseyin'in (a.s) kardeşleri, oğulları ve yeğenleri olmak üzere yakınlarının çoğu O'na eşlik etti.<ref> Ebu Muhannef Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 228; Şeyh Saduk, s. 152 - 153.</ref>  


[[Beni Haşim]]'in yanı sıra İmam Hüseyin'in (a.s) yarenlerinden yirmi bir kişi de bu yolculukta İmam'a katıldı.<ref> Şeyh Saduk, s. 152.</ref> İmam Hüseyin (a.s) beş günden sonra [[Hicretin 60. yıl]]ı [[Şaban]] ayının üçünde Mekke'ye ulaştı<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 381; Şeyh Saduk, el-İrşad, s. 35.</ref> ve Mekke sakinleri ve [[Allah]]’ın evinin ziyaretçilerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 156; Şeyh Saduk, el-İrşad, s. 36.</ref> İmam Hüseyin (a.s) [[Şaban ayı]]nın üçünden [[Zilhicce]] ayının sekizine kadar; yani 4 ay beş gün Mekke’de ikamet etti.
[[Beni Haşim]]'in yanı sıra İmam Hüseyin'in (a.s) yarenlerinden yirmi bir kişi de bu yolculukta İmam'a katıldı.<ref> Şeyh Saduk, s. 152.</ref> İmam Hüseyin (a.s) beş günden sonra [[Hicretin 60. yıl]]ı [[Şaban]] ayının üçünde Mekke'ye ulaştı<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 381; Şeyh Saduk, el-İrşad, s. 35.</ref> ve Mekke sakinleri ve [[Allah]]’ın evinin ziyaretçilerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, c. 3, s. 156; Şeyh Saduk, el-İrşad, s. 36.</ref> İmam Hüseyin (a.s) [[Şaban ayı]]nın üçünden [[Zilhicce]] ayının sekizine kadar; yani 4 ay beş gün Mekke’de ikamet etti.


===Kufelilerin Mektupları===
===Kufelilerin Mektupları===
Şam yönetimi, Hicaz’dan biat alma telaşındayken, [[Kufe]]’de gelecekte baş gösterebilecek fırtınalar kopmaktaydı. Ali [[Şia]]ları yirmi yıllık Muaviye döneminde yüzlerce [[şehit]] vermiş ve yüzlercesi yahut daha fazlası da zindanlarda bulunmaktaydı. Halk, Muaviye’nin ölüm haberini alınca rahat bir nefes aldı. <br />
Şam yönetimi, Hicaz’dan biat alma telaşındayken, [[Kufe]]’de gelecekte baş gösterebilecek fırtınalar kopmaktaydı. Ali [[Şia]]ları yirmi yıllık Muaviye döneminde yüzlerce [[şehit]] vermiş ve yüzlercesi yahut daha fazlası da zindanlarda bulunmaktaydı. Halk, Muaviye’nin ölüm haberini alınca rahat bir nefes aldı.  


Ali Şiaları, [[Süleyman b. Surad Huzai]]’nin evinde bir araya geldi. Konuşmalar yapıldı ve ardından mektup yazarak İmam Hüseyin'i (a.s) Kufe'ye davet ettiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 157 - 158; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 36 - 37; İbn Kesir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 30.</ref> Kılıktan kılığa giren hemşehrilerinden haberdar olan Süleyman b. Surad, şöyle bir konuşma yaptı: “Ey insanlar! Eğer canınızdan korkuyor ve meydan ehli değilseniz, İmamı boşuna aldatmayın!” sesler yükseldi ve hep bir ağızdan şöyle demeye başladılar: “Asla ve asla, bizler canımızdan vazgeçtik ve Yezid’i devirip Hüseyin’i (a.s) hilafete çıkaracağımıza dair kendi kanımızla ahitleştik!” <br />
Ali Şiaları, [[Süleyman b. Surad Huzai]]’nin evinde bir araya geldi. Konuşmalar yapıldı ve ardından mektup yazarak İmam Hüseyin'i (a.s) Kufe'ye davet ettiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 157 - 158; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 36 - 37; İbn Kesir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 30.</ref> Kılıktan kılığa giren hemşehrilerinden haberdar olan Süleyman b. Surad, şöyle bir konuşma yaptı: “Ey insanlar! Eğer canınızdan korkuyor ve meydan ehli değilseniz, İmamı boşuna aldatmayın!” sesler yükseldi ve hep bir ağızdan şöyle demeye başladılar: “Asla ve asla, bizler canımızdan vazgeçtik ve Yezid’i devirip Hüseyin’i (a.s) hilafete çıkaracağımıza dair kendi kanımızla ahitleştik!”  


Daha sonra İmam Hüseyin’e (a.s) şöyle bir mektup yazdılar: “[[Allah]]’a hamdolsun ki, [[Muhammed (s.a.a)]] ümmetinin iyilerini öldürüp kötülerini iş başına getirdiği düşmanı helak oldu. [[Müslüman]]ların beytülmalını güçlü ve zenginler arasında paylaştırırdı. Şimdi senin yöneticiliğinin önünde hiçbir engel kalmadı. Bu şehrin hakimi, Numan b. Beşir hükumet sarayında yaşamakta. Bizler ne ona encümenlik ediyor ve ne de [[namaz]]larına katılıyoruz.” <br />
Daha sonra İmam Hüseyin’e (a.s) şöyle bir mektup yazdılar: “[[Allah]]’a hamdolsun ki, [[Muhammed (s.a.a)]] ümmetinin iyilerini öldürüp kötülerini iş başına getirdiği düşmanı helak oldu. [[Müslüman]]ların beytülmalını güçlü ve zenginler arasında paylaştırırdı. Şimdi senin yöneticiliğinin önünde hiçbir engel kalmadı. Bu şehrin hakimi, Numan b. Beşir hükumet sarayında yaşamakta. Bizler ne ona encümenlik ediyor ve ne de [[namaz]]larına katılıyoruz.”


Birinci mektubun gönderilmesinden iki gün sonra Kufeliler İmam Hüseyin’e (a.s) 150 mektup daha gönderdiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 158; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 352; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 38.</ref> İki gün sonra yine mektup gönderildi.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 158; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 353; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 38.</ref> Bu mektupların hepsinin içeriğinde İmam Hüseyin (a.s) Kufeye davet ediliyordu.<br />
Birinci mektubun gönderilmesinden iki gün sonra Kufeliler İmam Hüseyin’e (a.s) 150 mektup daha gönderdiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 158; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 352; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 38.</ref> İki gün sonra yine mektup gönderildi.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 158; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 353; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 38.</ref> Bu mektupların hepsinin içeriğinde İmam Hüseyin (a.s) Kufeye davet ediliyordu.


Mektupların sayısı çoğalınca <ref> Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 24.</ref> İmam Hüseyin (a.s) Kufe halkına mektup yazdı.<ref> Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 353; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 21.</ref> Mektubu amcasının oğlu [[Müslim b. Akil]]'e verdi ve şehrin durumunu gözlemleyerek kendisine gerekli bilgileri vermesi için [[Irak]]'a gönderdi.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 230; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 347; Mekatilu'l Hüseyin (a.s), aynı kaynak, s. 39; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 21.</ref><br />
Mektupların sayısı çoğalınca <ref> Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 24.</ref> İmam Hüseyin (a.s) Kufe halkına mektup yazdı.<ref> Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 353; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 21.</ref> Mektubu amcasının oğlu [[Müslim b. Akil]]'e verdi ve şehrin durumunu gözlemleyerek kendisine gerekli bilgileri vermesi için [[Irak]]'a gönderdi.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 230; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 347; Mekatilu'l Hüseyin (a.s), aynı kaynak, s. 39; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 21.</ref>


Diğer yandan, Müslim b. Akil, İmam Hüseyin’in (a.s) mektubu ile Kufe’ye gider. [[Kufe]] halkı, Müslim’i oldukça sıcak bir şekilde coşku ve iştiyakla karşılar. Temiz inançlı bir Müslüman olan Müslim b. Akil, kendisine coşkuyla biat eden Kufe halkının kolay bir şekilde ondan vazgeçeceğini ve onu yalnız bırakacaklarını sanmadığından İmam Hüseyin’e (a.s) mektup yazarak O'nu (a.s) Kufeye davet eder.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 243; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 395.</ref>
Diğer yandan, Müslim b. Akil, İmam Hüseyin’in (a.s) mektubu ile Kufe’ye gider. [[Kufe]] halkı, Müslim’i oldukça sıcak bir şekilde coşku ve iştiyakla karşılar. Temiz inançlı bir Müslüman olan Müslim b. Akil, kendisine coşkuyla biat eden Kufe halkının kolay bir şekilde ondan vazgeçeceğini ve onu yalnız bırakacaklarını sanmadığından İmam Hüseyin’e (a.s) mektup yazarak O'nu (a.s) Kufeye davet eder.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 243; Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 395.</ref>


===Mekke'den Kufe’ye Hareketi===
===Mekke'den Kufe’ye Hareketi===
İmam Hüseyin (a.s) dört ay beş gün [[Mekke]]’de ikamet ettikten sonra, Salı günü [[Zilhicce]] ayının 8. günü (Terviye günü),<ref> Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 381.</ref> yani [[Müslim b. Akil]]'in [[şehit]] edildiği gün, 82 kişiyle beraber<ref> İbn A’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 69; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 220 ve Ali b. İsa Erbili, Keşfu’l Gumme, c. 2, s. 43.</ref> [[Kufe]]’ye gitmek üzere Mekke’den ayrıldı.<br />
İmam Hüseyin (a.s) dört ay beş gün [[Mekke]]’de ikamet ettikten sonra, Salı günü [[Zilhicce]] ayının 8. günü (Terviye günü),<ref> Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 160; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 381.</ref> yani [[Müslim b. Akil]]'in [[şehit]] edildiği gün, 82 kişiyle beraber<ref> İbn A’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 69; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 220 ve Ali b. İsa Erbili, Keşfu’l Gumme, c. 2, s. 43.</ref> [[Kufe]]’ye gitmek üzere Mekke’den ayrıldı.


İmam Hüseyin (a.s), Müslim b. Akil’in mektubunu alır almaz kadınlar, çocuklar ve bir grup ashabı ile birlikte [[Irak]] yolunu tutar. Öte yandan [[Yezid]]’in fermanını alan [[Ubeydullah b. Ziyad]], Kufe’ye doğru yola çıktı. Ubeydullah, Irak ve özellikle Kufe halkını çok iyi tanıyordu. Babası yıllarca bu şehirde valilik yapmış ve Ubeydullah da babasının eli altında burada yetişmişti. Küfe halkına nasıl davranacağını çok iyi biliyordu. Şehre ulaşır ulaşmaz, hemen şehrin ileri gelenlerini tehdit ve rüşvetlerle kendi yanına çekti ve onların yardımı ile casuslar göndererek [[Müslim bin Akil|Müslim]]’in kaldığı yeri öğrendi. İlk önce Müslim b. Akil’i ağırlayan [[Hani b. Urve]]’yi hapse attı. Bunun üzerine, Müslim taraftarlarını savaşa çağırır, ancak sayılarının yüz bin kadar olduğu söylenen halk, hiçbir cesaret örneği göstermeden ve hiçbir çatışmaya girmeden bir gün içinde Müslim b. Akil’in yanından ayrılırlar. Müslim akşam namazını kıldığında bir kişiyi bile yanında bulamaz. Hükumetin güçleri sonunda Müslim’in sığındığı yeri de tespit eder ve Müslim tutuklanır. Sonra Ubeydullah’ın emri ile o ve Hani b. Urve’yi öldürerek başsız bedenlerini iplere bağlayarak [[Kufe]] sokaklarında dolaştırırlar. Kufe’nin ileri gelenleri hiçbir şey olmamışcasına öylece evlerinde kala kalırlar!<ref> Şehidi, Tarihi Tahlilîyi İslam, s. 184–185.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s), Müslim b. Akil’in mektubunu alır almaz kadınlar, çocuklar ve bir grup ashabı ile birlikte [[Irak]] yolunu tutar. Öte yandan [[Yezid]]’in fermanını alan [[Ubeydullah b. Ziyad]], Kufe’ye doğru yola çıktı. Ubeydullah, Irak ve özellikle Kufe halkını çok iyi tanıyordu. Babası yıllarca bu şehirde valilik yapmış ve Ubeydullah da babasının eli altında burada yetişmişti. Küfe halkına nasıl davranacağını çok iyi biliyordu. Şehre ulaşır ulaşmaz, hemen şehrin ileri gelenlerini tehdit ve rüşvetlerle kendi yanına çekti ve onların yardımı ile casuslar göndererek [[Müslim bin Akil|Müslim]]’in kaldığı yeri öğrendi. İlk önce Müslim b. Akil’i ağırlayan [[Hani b. Urve]]’yi hapse attı. Bunun üzerine, Müslim taraftarlarını savaşa çağırır, ancak sayılarının yüz bin kadar olduğu söylenen halk, hiçbir cesaret örneği göstermeden ve hiçbir çatışmaya girmeden bir gün içinde Müslim b. Akil’in yanından ayrılırlar. Müslim akşam namazını kıldığında bir kişiyi bile yanında bulamaz. Hükumetin güçleri sonunda Müslim’in sığındığı yeri de tespit eder ve Müslim tutuklanır. Sonra Ubeydullah’ın emri ile o ve Hani b. Urve’yi öldürerek başsız bedenlerini iplere bağlayarak [[Kufe]] sokaklarında dolaştırırlar. Kufe’nin ileri gelenleri hiçbir şey olmamışcasına öylece evlerinde kala kalırlar!<ref> Şehidi, Tarihi Tahlilîyi İslam, s. 184–185.</ref>


İmam Hüseyin (a.s) Mekke’den çıktıktan sonra [[Irak]] yolunda Müslim ve Hani’nin öldürüldüğünü ve Kufe halkının ahitlerine sadık kalmadıkları haberini alır. Durumu ashabına anlatır ve onlara yanından ayrılmaları için izin verir. Bir grup yanından ayrılır, ancak ailesi ve özverili ve imanlı az sayıdaki ashabı onu yalnız bırakmaz.<br />
İmam Hüseyin (a.s) Mekke’den çıktıktan sonra [[Irak]] yolunda Müslim ve Hani’nin öldürüldüğünü ve Kufe halkının ahitlerine sadık kalmadıkları haberini alır. Durumu ashabına anlatır ve onlara yanından ayrılmaları için izin verir. Bir grup yanından ayrılır, ancak ailesi ve özverili ve imanlı az sayıdaki ashabı onu yalnız bırakmaz.


İmam Hüseyin (a.s) Kufe’ye yaklaştığında, Zu Hasm bölgesinde Ziyad’ın öncü birlikleri ile karşı karşıya gelir. Ordunun komutanı, Beni Riyah kabilesinden [[Hür b. Yezid]]’dir. Ordusuyla İmam Hüseyin’in (a.s) yolunu keserek onları [[Kerbela]] denilen yere sürüklerler. <br />
İmam Hüseyin (a.s) Kufe’ye yaklaştığında, Zu Hasm bölgesinde Ziyad’ın öncü birlikleri ile karşı karşıya gelir. Ordunun komutanı, Beni Riyah kabilesinden [[Hür b. Yezid]]’dir. Ordusuyla İmam Hüseyin’in (a.s) yolunu keserek onları [[Kerbela]] denilen yere sürüklerler.  


Bu arada [[Ubeydullah b. Ziyad|Ubeydullah]]’ın elçisi, Hür’e yazılan bir mektup getirir ve mektupta şunları yazılmıştı: “Mektubum sana ulaştığında ve habercim yanına geldiğinde, Hüseyin’e (a.s) baskı yap ve onu kurak, susuz ve ot yeşermeyen bir çölde durdur. Elçime, emrimi yerine getirene kadar senin yanından ayrılmamasını emrettim”.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 408; Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 67 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 51.</ref>
Bu arada [[Ubeydullah b. Ziyad|Ubeydullah]]’ın elçisi, Hür’e yazılan bir mektup getirir ve mektupta şunları yazılmıştı: “Mektubum sana ulaştığında ve habercim yanına geldiğinde, Hüseyin’e (a.s) baskı yap ve onu kurak, susuz ve ot yeşermeyen bir çölde durdur. Elçime, emrimi yerine getirene kadar senin yanından ayrılmamasını emrettim”.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 408; Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 67 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 51.</ref>


Hür de Ubeydullah’ın yazmış olduğu mektubu İmam’a (a.s) okuduktan sonra İmam Hüseyin (a.s) [[Hür]]’e şöyle buyurdu: “Bırak “Neyneva” veya “Gazıriyye”<ref> Yakutu’l Hamevi, Mu’cemu’l Buldan, c. 1, s. 183.</ref> bölgesinde duralım”. <ref> Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 84; Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 68 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52.</ref> Hür ise cevap olarak bunun mümkün olmayacağını, zira Ubeydullah’ın mektubu getiren habercisini casusluk yapmak için görevlendirdiğini söyledi. Bunun üzerine iki ordu [[Kerbela]]'ya kadar beraber hareket etti ve Kerbela'ya ulaşınca Hür ve askerleri İmam Hüseyin'in (a.s) ve ashabının önünde durarak ilerlemelerine engel oldular.<ref> Abdurrezzak el-Musevi el-Mukarrem, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 192.</ref><br />
Hür de Ubeydullah’ın yazmış olduğu mektubu İmam’a (a.s) okuduktan sonra İmam Hüseyin (a.s) [[Hür]]’e şöyle buyurdu: “Bırak “Neyneva” veya “Gazıriyye”<ref> Yakutu’l Hamevi, Mu’cemu’l Buldan, c. 1, s. 183.</ref> bölgesinde duralım”. <ref> Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 84; Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 68 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52.</ref> Hür ise cevap olarak bunun mümkün olmayacağını, zira Ubeydullah’ın mektubu getiren habercisini casusluk yapmak için görevlendirdiğini söyledi. Bunun üzerine iki ordu [[Kerbela]]'ya kadar beraber hareket etti ve Kerbela'ya ulaşınca Hür ve askerleri İmam Hüseyin'in (a.s) ve ashabının önünde durarak ilerlemelerine engel oldular.<ref> Abdurrezzak el-Musevi el-Mukarrem, Mektelu'l Hüseyin (a.s), s. 192.</ref>


Kufe hakimi Ubeydullah b. Ziyad, İmam Hüseyin’in (a.s), Kufe’ye yaklaştığı haberini alınca, [[Ömer b. Sa’d]] b. Ebu Vakkas komutanlığında bir orduyu onlara doğru gönderir. Ubeydullah b. Ziyad, İmam Hüseyin’den (a.s) [[Yezid]]’e biat etmesini ister, ancak İmam Hüseyin (a.s) bu istekten imtina edip kabul etmez.<ref> Şehidi, Tarihi Tahlilîyi İslam, s. 185.</ref>
Kufe hakimi Ubeydullah b. Ziyad, İmam Hüseyin’in (a.s), Kufe’ye yaklaştığı haberini alınca, [[Ömer b. Sa’d]] b. Ebu Vakkas komutanlığında bir orduyu onlara doğru gönderir. Ubeydullah b. Ziyad, İmam Hüseyin’den (a.s) [[Yezid]]’e biat etmesini ister, ancak İmam Hüseyin (a.s) bu istekten imtina edip kabul etmez.<ref> Şehidi, Tarihi Tahlilîyi İslam, s. 185.</ref>
236. satır: 236. satır:
===Kerbela Faciası===
===Kerbela Faciası===
{{Şablon:Aşura Vakıası Takvimi}}
{{Şablon:Aşura Vakıası Takvimi}}
Çoğu kaynaklar, İmam Hüseyin'in (a.s) [[Kerbela]]’ya giriş tarihini [[Hicretin 61. yıl]]ı [[Muharrem]] ayının ikisi olarak nakletmektedir.<ref> İbn A’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 83; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 84; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 409; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 68; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu Al-i Ebi Talib, c. 4, s. 96.</ref> [[Ömer b. Sa’d]] da, İmam Hüseyin'in (a.s) kafilesinin Kerbela’ya yerleşmesinin ertesi günü, yani Muharrem ayının üçüncü günü [[Kufe]] halkından dört bin kişi ile birlikte Kerbela’ya geldi.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 253; Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 176; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 409 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52.</ref><br />
Çoğu kaynaklar, İmam Hüseyin'in (a.s) [[Kerbela]]’ya giriş tarihini [[Hicretin 61. yıl]]ı [[Muharrem]] ayının ikisi olarak nakletmektedir.<ref> İbn A’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 83; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 84; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 409; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 68; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu Al-i Ebi Talib, c. 4, s. 96.</ref> [[Ömer b. Sa’d]] da, İmam Hüseyin'in (a.s) kafilesinin Kerbela’ya yerleşmesinin ertesi günü, yani Muharrem ayının üçüncü günü [[Kufe]] halkından dört bin kişi ile birlikte Kerbela’ya geldi.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 253; Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 176; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 409 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 52.</ref>


İmam Hüseyin (a.s) [[İbn Sa’d]]’ın neden buraya geldiğini sormak için gönderdiği mesajın cevabında şöyle buyurdu: “Şehrinizin halkı bana mektup yazarak buraya gelmem için davet ettiler, şimdi beni istemiyorlarsa geri dönerim.”<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 253 - 254; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411 ve Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 85 - 86.</ref> İbn Sa’d, [[Ubeydullah b. Ziyad|Ubeydullah]]’a mektup yazarak onu İmam’ın (a.s) sözlerinden haberdar etti.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 86 ve Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 241.</ref> <br />
İmam Hüseyin (a.s) [[İbn Sa’d]]’ın neden buraya geldiğini sormak için gönderdiği mesajın cevabında şöyle buyurdu: “Şehrinizin halkı bana mektup yazarak buraya gelmem için davet ettiler, şimdi beni istemiyorlarsa geri dönerim.”<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 253 - 254; Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411 ve Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 85 - 86.</ref> İbn Sa’d, [[Ubeydullah b. Ziyad|Ubeydullah]]’a mektup yazarak onu İmam’ın (a.s) sözlerinden haberdar etti.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 86 ve Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 241.</ref>  


[[Ubeydullah b. Ziyad]]'da Ömer b. Sa’d’ın mektubuna cevap olarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenlerinden Muaviye b. Yezid için biat almasını istedi.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411 ve Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref> Daha sonra İmam Hüseyin (a.s) ile Ömer b. Sa'd arasında üç veya dört kez konuşma gerçekleşti.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 414 ve Meskuviyye, s. 71.</ref> Bazı kaynaklara göre, İmam (a.s) ve Ömer b. Sa'd, İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'dan gitmesi noktasında anlaşmış, ancak Ubeydullah'ın muhalefet etmesiyle bu olay gerçekleşmemiştir.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 414; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 87; Meskuviyye, s. 71; İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 55.</ref><br />
[[Ubeydullah b. Ziyad]]'da Ömer b. Sa’d’ın mektubuna cevap olarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenlerinden Muaviye b. Yezid için biat almasını istedi.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 411 ve Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref> Daha sonra İmam Hüseyin (a.s) ile Ömer b. Sa'd arasında üç veya dört kez konuşma gerçekleşti.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 414 ve Meskuviyye, s. 71.</ref> Bazı kaynaklara göre, İmam (a.s) ve Ömer b. Sa'd, İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'dan gitmesi noktasında anlaşmış, ancak Ubeydullah'ın muhalefet etmesiyle bu olay gerçekleşmemiştir.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 414; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 87; Meskuviyye, s. 71; İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 55.</ref>




'''Muharrem Ayının 7. günü'''<br />
'''Muharrem Ayının 7. günü'''<br />


[[Muharrem ayı]]nın yedinci günü Ubeydullah b. Ziyad, Ömer b. Sa’d’a mektup yazarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenleri ile [[Fırat]] Nehri arasında engel oluşturmasını ve hatta bir damla su bile  verilmemesini emretti. İbn Ziyad’ın mektubu Ömer Sa’d’ın eline ulaşınca Amr b. Haccac’a, beş yüz atlı ile beraber Fırat suyunun yanına gidererek İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin suya ulaşmasına mani olmasını emretti.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 255; Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 180; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 412 ve Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref><br />
[[Muharrem ayı]]nın yedinci günü Ubeydullah b. Ziyad, Ömer b. Sa’d’a mektup yazarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenleri ile [[Fırat]] Nehri arasında engel oluşturmasını ve hatta bir damla su bile  verilmemesini emretti. İbn Ziyad’ın mektubu Ömer Sa’d’ın eline ulaşınca Amr b. Haccac’a, beş yüz atlı ile beraber Fırat suyunun yanına gidererek İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin suya ulaşmasına mani olmasını emretti.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 255; Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 180; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 412 ve Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref>




'''Tasua Günü'''<br />
'''Tasua Günü'''


[[Şimr b. Zi’l Cevşen]] Muharrem ayının dokuzunda Perşembe günü ikindi namazından sonra, İbn Sa’d’a katıldı. Şimr [[Ümmü’l Benin]]le bir taifeden olması hasebiyle Ubeydullah’tan Ümmü’l Benin’in (a.s) evlatları için emanname almıştı;<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 415; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 246 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 56.</ref> ancak Ümmü’l Benin’in evlatları emannameyi kabul etmediler.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 415; İbn E’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 93 – 94; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 246 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 56.</ref> İmam Hüseyin (a.s) düşman ordusunun [[Tasua günü]] saldırma niyetinden haberdar olunca, kardeşi [[Abbas]]'a şöyle buyurdu: <br />
[[Şimr b. Zi’l Cevşen]] Muharrem ayının dokuzunda Perşembe günü ikindi namazından sonra, İbn Sa’d’a katıldı. Şimr [[Ümmü’l Benin]]le bir taifeden olması hasebiyle Ubeydullah’tan Ümmü’l Benin’in (a.s) evlatları için emanname almıştı;<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 415; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 246 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 56.</ref> ancak Ümmü’l Benin’in evlatları emannameyi kabul etmediler.<ref> Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 415; İbn E’sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 93 – 94; Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 246 ve İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 56.</ref> İmam Hüseyin (a.s) düşman ordusunun [[Tasua günü]] saldırma niyetinden haberdar olunca, kardeşi [[Abbas]]'a şöyle buyurdu:  
:“Onların yanına git, eğer yapabilirsen, onları yarın sabaha kadar ikna et. Bizler de bu geceyi [[ibadet]]le geçirelim. [[Allah]]’a münacat edelim, niyazda bulunalım ve [[namaz]] kılalım. Allah biliyor ki ben [[namaz]] kılmayı, kitabını okumayı, [[dua]] ve istiğfar etmeyi çok seviyorum.”<ref>Taberi, Muhammed bin Cerir, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 5, s. 417; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 91; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerme, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 57.</ref><br />
:“Onların yanına git, eğer yapabilirsen, onları yarın sabaha kadar ikna et. Bizler de bu geceyi [[ibadet]]le geçirelim. [[Allah]]’a münacat edelim, niyazda bulunalım ve [[namaz]] kılalım. Allah biliyor ki ben [[namaz]] kılmayı, kitabını okumayı, [[dua]] ve istiğfar etmeyi çok seviyorum.”<ref>Taberi, Muhammed bin Cerir, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 5, s. 417; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 91; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerme, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 57.</ref>


Bunun üzerine Hz. [[Abbas b. Ali]] (a.s) düşman ordularının yanına gitti ve onlara İmam Hüseyin’in (a.s) mesajını iletti. [[Ömer b. Sa'd]], önce karşı çıksa da, bazı komutanlarının isteği üzerine, İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerine bir gece zaman verir.<ref>Taberi, Muhammed bin Cerir, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 5, s. 417; El-Kûfi, İbn E’sem, el-Futuh, c. 5, s. 98; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerme, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 57.</ref> O gün İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının çadırları düşman ordusu tarafından muhasara altına alınarak kuşatıldı.<br />
Bunun üzerine Hz. [[Abbas b. Ali]] (a.s) düşman ordularının yanına gitti ve onlara İmam Hüseyin’in (a.s) mesajını iletti. [[Ömer b. Sa'd]], önce karşı çıksa da, bazı komutanlarının isteği üzerine, İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerine bir gece zaman verir.<ref>Taberi, Muhammed bin Cerir, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 5, s. 417; El-Kûfi, İbn E’sem, el-Futuh, c. 5, s. 98; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerme, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 57.</ref> O gün İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının çadırları düşman ordusu tarafından muhasara altına alınarak kuşatıldı.




'''Aşura Gecesi'''
'''Aşura Gecesi'''


İmam Hüseyin (a.s) gecenin ilk vakitlerinde yarenlerini bir araya toplayarak onlara şöyle hitap etti: “Ben kendi yarenlerimden ve [[Ehlibeyt]]imden (a.s) daha sadık ve vefalı bir kimse bilmiyor ve tanımıyorum! Yarın savaş günüdür ve ben biatimi üzerinizden kaldırıp sizin üzerinizdeki bütün haklarımdan vazgeçiyorum. Herkesin gecenin karanlığından yararlanarak kendi yolunu tutması ve buradan uzaklaşmasına izin veriyorum.”<br />
İmam Hüseyin (a.s) gecenin ilk vakitlerinde yarenlerini bir araya toplayarak onlara şöyle hitap etti: “Ben kendi yarenlerimden ve [[Ehlibeyt]]imden (a.s) daha sadık ve vefalı bir kimse bilmiyor ve tanımıyorum! Yarın savaş günüdür ve ben biatimi üzerinizden kaldırıp sizin üzerinizdeki bütün haklarımdan vazgeçiyorum. Herkesin gecenin karanlığından yararlanarak kendi yolunu tutması ve buradan uzaklaşmasına izin veriyorum.”


İmam Hüseyin’in (a.s) konuşması sona erince, önce İmam'ın (a.s) [[Ehlibeyt]]i ve daha sonra da yarenleri birbiri ardınca ayağa kalkarak, sonuna kadar İmam’la (a.s) birlikte olacaklarını ve onu her türlü destekleyeceklerini vurgulamakla beraber biatlarında vefalı ve kararlı olduklarını vurguladılar.<ref> El-İrşad, c. 2, s. 91- 94; İ'lamu'l Vera bi E'lamu'l Huda, s. 239.</ref><br />
İmam Hüseyin’in (a.s) konuşması sona erince, önce İmam'ın (a.s) [[Ehlibeyt]]i ve daha sonra da yarenleri birbiri ardınca ayağa kalkarak, sonuna kadar İmam’la (a.s) birlikte olacaklarını ve onu her türlü destekleyeceklerini vurgulamakla beraber biatlarında vefalı ve kararlı olduklarını vurguladılar.<ref> El-İrşad, c. 2, s. 91- 94; İ'lamu'l Vera bi E'lamu'l Huda, s. 239.</ref>




'''Aşura Günü'''<br />
'''Aşura Günü'''


İmam Hüseyin (a.s) sabah namazını eda ettikten sonra,<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 422.</ref> ordusunun saflarını (32 atlı ve 40 yaya) düzenledi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 295; Muhammed b. Cerir, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 422; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 256; İbn A'sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 101; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 59.</ref> İmam Hüseyin (a.s) savaşın başlamasından önce [[Kufe]] ordusuna hücceti tamamlamak üzere atına binerek ashabından birkaç kişi ile birlikte düşman ordusunun yanına yaklaştı ve onlara nasihatlerde bulundu.<ref> el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 252 ve Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 396 – 398.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s) sabah namazını eda ettikten sonra,<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 422.</ref> ordusunun saflarını (32 atlı ve 40 yaya) düzenledi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 295; Muhammed b. Cerir, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 422; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru't Tival, s. 256; İbn A'sem Kufi, el-Futuh, c. 5, s. 101; İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 59.</ref> İmam Hüseyin (a.s) savaşın başlamasından önce [[Kufe]] ordusuna hücceti tamamlamak üzere atına binerek ashabından birkaç kişi ile birlikte düşman ordusunun yanına yaklaştı ve onlara nasihatlerde bulundu.<ref> el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 1, s. 252 ve Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 396 – 398.</ref>


Aşura sabahı [[Hür b. Yezid-i Riyahi]] [[İbn Sa’d]]’ın ordusunu terk ederek İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katıldı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 427; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 99 ve el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 9.</ref> [[Aşura]] günündeki ilk saldırılar gruplar halinde gerçekleşti. Bazı tarihi kaynaklar bu ilk saldırılar sonucunda İmam Hüseyin’in (a.s) elliye yakın ashabının [[şehit]] olduğunu nakletmiştir.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 429 – 430.</ref> İmam’ın (a.s) sahabelerinin şehit olmasından sonra [[Ehlibeyt]]i savaş için hazırlandı. [[Beni Haşim]]’den savaş için ilk izin isteyen ve şehit olan [[Ali Ekber b. Hüseyin]] (a.s) idi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 361 - 362; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 80; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 256; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446; Cafer İbn Nema Hilli, Mesiru’l Ehzan, s. 68 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 49.</ref> [[Ali Ekber]]’in şehadetinden sonra İmam Hüseyin’in (a.s) diğer Ehlibeyti birbiri ardınca meydana giderek şehit oldular. İmam Hüseyin’in (a.s) ordugâhının muhasara altında bulunmasından dolayı su getirme vazifesi ona verilen [[Ebu’l Fazl Abbas]] da –ordunun sancaktarı ve çadırların koruyucusu- su getirmek için gittiği Fırat kıyısında, [[İbn Sa’d]]’ın İmam’ın ordusunun suya ulaşmaması için koyduğu bekçilerle girdiği savaş sonucunda şehit düştü.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446 – 449 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 108.</ref><br />
Aşura sabahı [[Hür b. Yezid-i Riyahi]] [[İbn Sa’d]]’ın ordusunu terk ederek İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katıldı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 427; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 99 ve el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 9.</ref> [[Aşura]] günündeki ilk saldırılar gruplar halinde gerçekleşti. Bazı tarihi kaynaklar bu ilk saldırılar sonucunda İmam Hüseyin’in (a.s) elliye yakın ashabının [[şehit]] olduğunu nakletmiştir.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 429 – 430.</ref> İmam’ın (a.s) sahabelerinin şehit olmasından sonra [[Ehlibeyt]]i savaş için hazırlandı. [[Beni Haşim]]’den savaş için ilk izin isteyen ve şehit olan [[Ali Ekber b. Hüseyin]] (a.s) idi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 361 - 362; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 80; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 256; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446; Cafer İbn Nema Hilli, Mesiru’l Ehzan, s. 68 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 49.</ref> [[Ali Ekber]]’in şehadetinden sonra İmam Hüseyin’in (a.s) diğer Ehlibeyti birbiri ardınca meydana giderek şehit oldular. İmam Hüseyin’in (a.s) ordugâhının muhasara altında bulunmasından dolayı su getirme vazifesi ona verilen [[Ebu’l Fazl Abbas]] da –ordunun sancaktarı ve çadırların koruyucusu- su getirmek için gittiği Fırat kıyısında, [[İbn Sa’d]]’ın İmam’ın ordusunun suya ulaşmaması için koyduğu bekçilerle girdiği savaş sonucunda şehit düştü.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446 – 449 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 108.</ref>


Bütün ashap, ensar ve [[Beni Haşim]]’in şehit olmasından sonra Eba Abdillah (a.s) savaş meydanına gitti. İlk başta [[Kufe]] ordusundan hiç kimse İmam Hüseyin'le (a.s) savaşmak için öne çıkmadı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 452; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 111; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu'l Umem, c. 2, s. 80 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 77.</ref> [[Şimr]]’in komutasında olan piyade birlikleri İmam Hüseyin’in (a.s) etrafını sarmalarına rağmen öne çıkamıyorlardı ve bundan dolayı Şimr çaresizce onları teşvik ediyordu.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 – 408.</ref>  Daha sonra [[Şimr b. Zi’l Cevşen]] okçulardan İmam’ı (a.s) ok yağmuruna tutmalarını istedi. Dört bir taraftan gelen okların çokluğuyla İmam’ın (a.s) bedeni oklarla dolmuştu.<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 111 - 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 35 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 111.</ref> Şimr b. Zi’l Cevşen, aralarında Ebu’l Cunub Abdurrahman b. Ziyad, Kaş’em b. Amr b. Yezid-i Herduvanı Cu’fi, Salih b. Veheb Yezeni, [[Sinan b. Enes Nahai|Sinan b. Enes-i Nehei]] ve Havli b. Yezid Esbehi’nin bulunduğu Kufe ordusundan bir grupla İmam Hüseyin’e (a.s) doğru yaklaştılar. Şimr onları İmam’a saldırarak işini bitirmeleri için teşvik ediyordu<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 - 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 77 ve Ebu’l Fida İsmail b. Amr ibn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c. 8, s. 187.</ref>, ancak kimse bu işe yanaşmıyordu. Daha sonra Şimr, [[Huli b. Yezid]]’e İmam’ın (a.s) başını mübarek bedeninden ayırmasını emretti. Huli b. Yezit İmam’ın (a.s) mübarek başını kesmek için [[İmam Hüseyin'in Katl-i Gâhı|katligaha]] varınca eli ve bedenini titreme sardı ve hedefine ulaşamadan geri döndü. Bunun üzerine Şimr<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 36 ve Tabersi, İ’lamu’l Vera bi İ’lamu’l Huda, c. 1, s. 469.</ref> ve başka bir nakle göre Sinan b. Enes<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450 - 453; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118; el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 126.</ref> atından aşağı indi ve İmam’ın mübarek başını bedeninden ayırarak Huli’nin eline verdi.<ref> Muhammed İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441 ve c. 3, s. 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 453; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118 ve Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258.</ref> İmam (a.s) şehit olurken bedeninde 33 kılıç darbesi ve 34 mızrak yarası vardı.<ref> Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258 - 259.</ref> Düşman ordusu İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inden sonra elbise ve eşyalarını yağmalayarak imamın bedenini üryan bıraktılar.<br />
Bütün ashap, ensar ve [[Beni Haşim]]’in şehit olmasından sonra Eba Abdillah (a.s) savaş meydanına gitti. İlk başta [[Kufe]] ordusundan hiç kimse İmam Hüseyin'le (a.s) savaşmak için öne çıkmadı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 452; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 111; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu'l Umem, c. 2, s. 80 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 77.</ref> [[Şimr]]’in komutasında olan piyade birlikleri İmam Hüseyin’in (a.s) etrafını sarmalarına rağmen öne çıkamıyorlardı ve bundan dolayı Şimr çaresizce onları teşvik ediyordu.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 – 408.</ref>  Daha sonra [[Şimr b. Zi’l Cevşen]] okçulardan İmam’ı (a.s) ok yağmuruna tutmalarını istedi. Dört bir taraftan gelen okların çokluğuyla İmam’ın (a.s) bedeni oklarla dolmuştu.<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 111 - 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 35 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 111.</ref> Şimr b. Zi’l Cevşen, aralarında Ebu’l Cunub Abdurrahman b. Ziyad, Kaş’em b. Amr b. Yezid-i Herduvanı Cu’fi, Salih b. Veheb Yezeni, [[Sinan b. Enes Nahai|Sinan b. Enes-i Nehei]] ve Havli b. Yezid Esbehi’nin bulunduğu Kufe ordusundan bir grupla İmam Hüseyin’e (a.s) doğru yaklaştılar. Şimr onları İmam’a saldırarak işini bitirmeleri için teşvik ediyordu<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 - 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 77 ve Ebu’l Fida İsmail b. Amr ibn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c. 8, s. 187.</ref>, ancak kimse bu işe yanaşmıyordu. Daha sonra Şimr, [[Huli b. Yezid]]’e İmam’ın (a.s) başını mübarek bedeninden ayırmasını emretti. Huli b. Yezit İmam’ın (a.s) mübarek başını kesmek için [[İmam Hüseyin'in Katl-i Gâhı|katligaha]] varınca eli ve bedenini titreme sardı ve hedefine ulaşamadan geri döndü. Bunun üzerine Şimr<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 36 ve Tabersi, İ’lamu’l Vera bi İ’lamu’l Huda, c. 1, s. 469.</ref> ve başka bir nakle göre Sinan b. Enes<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450 - 453; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118; el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 126.</ref> atından aşağı indi ve İmam’ın mübarek başını bedeninden ayırarak Huli’nin eline verdi.<ref> Muhammed İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441 ve c. 3, s. 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 453; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118 ve Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258.</ref> İmam (a.s) şehit olurken bedeninde 33 kılıç darbesi ve 34 mızrak yarası vardı.<ref> Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258 - 259.</ref> Düşman ordusu İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inden sonra elbise ve eşyalarını yağmalayarak imamın bedenini üryan bıraktılar.


İmam Hüseyin'in (a.s) [[şehit]] edilmesinden sonra geride kalan kadın ve çocukları esir alarak [[Kufe]]'ye ve oradan da Şam'a götürdüler. [[İmam Seccad]]'ı (a.s) ise hasta olması nedeniyle öldürmediler.<ref> Şehidi, Tarihi Tahliliyi İslam, s. 185.</ref>
İmam Hüseyin'in (a.s) [[şehit]] edilmesinden sonra geride kalan kadın ve çocukları esir alarak [[Kufe]]'ye ve oradan da Şam'a götürdüler. [[İmam Seccad]]'ı (a.s) ise hasta olması nedeniyle öldürmediler.<ref> Şehidi, Tarihi Tahliliyi İslam, s. 185.</ref>


==Erbain==
==Erbain==
Ana madde: [[Erbain]] <br />
Ana madde: [[Erbain]]  


Erbain (kırkıncı gün); Hicrî takvime göre [[Safer]] ayının 20’si ve [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve yarenlerinin [[Kerbela]]’da şehit edilişlerinin kırkıncı günüdür.<br />
Erbain (kırkıncı gün); Hicrî takvime göre [[Safer]] ayının 20’si ve [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve yarenlerinin [[Kerbela]]’da şehit edilişlerinin kırkıncı günüdür.


[[Kerbela esirleri]]nin [[Hicretin 61. yıl]]ında Safer ayının 20’sinde Şam’dan [[Medine]]’ye dönerken Kerbela’ya uğrayarak İmam Hüseyin’i (a.s) [[ziyaret]] ettikleri meşhurdur. Bazıları<ref> Nuri, s. 208 - 209; Kummi, s. 524 - 525.</ref> bu ziyaretin ilk yıl gerçekleşmediğini ve gerçekte mesafe uzaklığından dolayı böyle bir ziyaretin gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu ileri sürmektedirler. Esirlerin [[Kufe]]’den Şam’a ve oradan da geri dönerek Kerbela’ya geri gelmelerinin 40 gün zarfında gerçekleşmesi mümkün değildir, demektedirler. Muhaddis Nuri’den önce [[Seyyid İbn Tavus]] da “İkbalu’l A’mal” kitabında konu hakkında kuşkusunu dile getirmiştir.<ref>İbn Tavus, İkbalu’l A’mal, c. 2, s. 589.</ref><br />
[[Kerbela esirleri]]nin [[Hicretin 61. yıl]]ında Safer ayının 20’sinde Şam’dan [[Medine]]’ye dönerken Kerbela’ya uğrayarak İmam Hüseyin’i (a.s) [[ziyaret]] ettikleri meşhurdur. Bazıları<ref> Nuri, s. 208 - 209; Kummi, s. 524 - 525.</ref> bu ziyaretin ilk yıl gerçekleşmediğini ve gerçekte mesafe uzaklığından dolayı böyle bir ziyaretin gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu ileri sürmektedirler. Esirlerin [[Kufe]]’den Şam’a ve oradan da geri dönerek Kerbela’ya geri gelmelerinin 40 gün zarfında gerçekleşmesi mümkün değildir, demektedirler. Muhaddis Nuri’den önce [[Seyyid İbn Tavus]] da “İkbalu’l A’mal” kitabında konu hakkında kuşkusunu dile getirmiştir.<ref>İbn Tavus, İkbalu’l A’mal, c. 2, s. 589.</ref>


Bu görüşe karşın, bazı yazarlar Kerbela esirlerinin Şam’dan [[Irak]]’a gittiğini ve Erbain’de Kerbela’ya vardıklarını ve İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin kabr-i şeriflerini ziyaret ettikten sonra Medine’ye doğru hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir.<ref>İbn Tavus, s. 225.</ref><br />
Bu görüşe karşın, bazı yazarlar Kerbela esirlerinin Şam’dan [[Irak]]’a gittiğini ve Erbain’de Kerbela’ya vardıklarını ve İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin kabr-i şeriflerini ziyaret ettikten sonra Medine’ye doğru hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir.<ref>İbn Tavus, s. 225.</ref>


===Erbain Ziyareti===
===Erbain Ziyareti===
:Ana madde: [[Erbain Ziyareti]]
:Ana madde: [[Erbain Ziyareti]]


Tarihi kaynaklara göre, İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ilk [[ziyaret]] eden kişi [[Cabir bin Abdullah Ensari|Cabir bin Abdullah Ensari’dir]]. Cabir, İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inin kırkıncı günü Atiyye bin Said Afvi ile birlikte [[Medine]]’den [[Kerbela]]’ya giderek Erbain’de İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ziyaret etmiştir.<ref> Biharu’l Envar, c. 68, s. 130, hadis 62; Bazıları da İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ilk kişinin Ubeydullah b. Hürr’ü Cufi olarak bilmektedir. (Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 4, s. 470).</ref> Seyyid b. Tavus [[Luhuf]] kitabında, [[Hz. Zeynep]] (s.a) ve diğer Kerbela esirlerinin de bu günde Kerbela’ya yetiştiklerine inanmaktadır.<ref> El-Luhuf fi Katli’t Tufuf, s. 114.</ref><br />
Tarihi kaynaklara göre, İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ilk [[ziyaret]] eden kişi [[Cabir bin Abdullah Ensari|Cabir bin Abdullah Ensari’dir]]. Cabir, İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inin kırkıncı günü Atiyye bin Said Afvi ile birlikte [[Medine]]’den [[Kerbela]]’ya giderek Erbain’de İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ziyaret etmiştir.<ref> Biharu’l Envar, c. 68, s. 130, hadis 62; Bazıları da İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ilk kişinin Ubeydullah b. Hürr’ü Cufi olarak bilmektedir. (Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 4, s. 470).</ref> Seyyid b. Tavus [[Luhuf]] kitabında, [[Hz. Zeynep]] (s.a) ve diğer Kerbela esirlerinin de bu günde Kerbela’ya yetiştiklerine inanmaktadır.<ref> El-Luhuf fi Katli’t Tufuf, s. 114.</ref>


[[İmam Hasan Askeri]]’den (a.s) Mümin’in beş nişanesinin olduğu ve bu beş nişaneden birinin Erbain ziyareti olduğuna dair bir [[hadis]] nakledilmiştir.<ref>Tusi, c. 6, s. 53.</ref><br />
[[İmam Hasan Askeri]]’den (a.s) Mümin’in beş nişanesinin olduğu ve bu beş nişaneden birinin Erbain ziyareti olduğuna dair bir [[hadis]] nakledilmiştir.<ref>Tusi, c. 6, s. 53.</ref>


Yine [[İmam Cafer Sadık]]’tan (a.s) [[Erbain günü]] için bir [[ziyaretname]] nakledilmiştir.<ref> Tusi, c. 6, s. 113.</ref> [[Şeyh Abbas Kummi]], bu ziyaretnameyi “[[Mefatihu’l Cenan]]” kitabının üçüncü bölümünde “Meşhur olmayan [[Aşura Ziyareti]]”nden sonra “Erbain Ziyareti” adıyla nakletmiştir.<br />
Yine [[İmam Cafer Sadık]]’tan (a.s) [[Erbain günü]] için bir [[ziyaretname]] nakledilmiştir.<ref> Tusi, c. 6, s. 113.</ref> [[Şeyh Abbas Kummi]], bu ziyaretnameyi “[[Mefatihu’l Cenan]]” kitabının üçüncü bölümünde “Meşhur olmayan [[Aşura Ziyareti]]”nden sonra “Erbain Ziyareti” adıyla nakletmiştir.


Gazi Tabatabai’nin dediğine göre Erbain günündeki ziyaret, [[Şia]]ların nezdinde “Mereddu’r Re’s” (Başın geri getirilmesidir) diye de bilinmektedir.<ref>Gazi Tabatabai, s. 2.</ref> Bundan maksat Kerbela esirlerinin Kerbela’ya geri döndükleri ve İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek kesik başını da yanlarında getirerek oraya defnettikleridir.
Gazi Tabatabai’nin dediğine göre Erbain günündeki ziyaret, [[Şia]]ların nezdinde “Mereddu’r Re’s” (Başın geri getirilmesidir) diye de bilinmektedir.<ref>Gazi Tabatabai, s. 2.</ref> Bundan maksat Kerbela esirlerinin Kerbela’ya geri döndükleri ve İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek kesik başını da yanlarında getirerek oraya defnettikleridir.
299. satır: 299. satır:
==Aşura Kıyamı==
==Aşura Kıyamı==
:Ana Madde: [[İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı]]
:Ana Madde: [[İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı]]
İmam Hüseyin'in (a.s) [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye ve oradan [[Kufe]]'ye ve ardından da [[Ömer Sa'd]]'ın ordusuyla savaşmak için [[Kerbela]]'ya hareketi noktasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre bu hareketin kıyam ve savaşmak kastıyla değil, sadece canını korumak için gerçekleştiğidir.<ref> İştihardi, Ali Penah, Heft Sale Çera Seda Der Avord?, s. 154.</ref> Bazıları ise İmam Hüseyin'in (a.s) hükümet teşkil etmek için kıyam ettiğine inanmaktadır. Eski alimlerden Seyyid Murtaza<ref> Şerif Murtaza, Tenzihu'l Enbiya, s. 176.</ref> ve muasır alimlerden Salihi Necef Abadi<ref> Salihi Necef Abadi, Şehidi Cavid, s. 159.</ref> bu görüşe sahiptirler. [[Şeyh Mufid]], Seyyid İbn Tavus ve [[Allame Meclisi]] gibi şahsiyetler ise bu görüşe muhaliftir.<ref> Muhammed Sıhhati Serderudi, 1385, s. 296 - 299.</ref><br />
İmam Hüseyin'in (a.s) [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye ve oradan [[Kufe]]'ye ve ardından da [[Ömer Sa'd]]'ın ordusuyla savaşmak için [[Kerbela]]'ya hareketi noktasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre bu hareketin kıyam ve savaşmak kastıyla değil, sadece canını korumak için gerçekleştiğidir.<ref> İştihardi, Ali Penah, Heft Sale Çera Seda Der Avord?, s. 154.</ref> Bazıları ise İmam Hüseyin'in (a.s) hükümet teşkil etmek için kıyam ettiğine inanmaktadır. Eski alimlerden Seyyid Murtaza<ref> Şerif Murtaza, Tenzihu'l Enbiya, s. 176.</ref> ve muasır alimlerden Salihi Necef Abadi<ref> Salihi Necef Abadi, Şehidi Cavid, s. 159.</ref> bu görüşe sahiptirler. [[Şeyh Mufid]], Seyyid İbn Tavus ve [[Allame Meclisi]] gibi şahsiyetler ise bu görüşe muhaliftir.<ref> Muhammed Sıhhati Serderudi, 1385, s. 296 - 299.</ref>


İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamı, çoğu grupların uyanışına neden oldu. İmam'ın (a.s) [[şehadet]]inden hemen sonra başlayan devrimci hareketler ve kıyamlar uzun yıllar devam etti. İlk kıyam Abdullah b. Afif'in<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve'n Nihaye, Beyrut, 1408, c. 8, s. 191, Taberi, c. 5, s. 459; İbn Esir el-Kamil, c. 4, s. 83.</ref> [[İbn Ziyad]]'a karşı kıyamı ve ondan sonraki ise Sistan halkının kıyamıydı. Medine halkı da [[Aşura vakıası]]ndan dolayı [[Yezid]]'e karşı kıyam etti ([[Harre olayı]]). Yezid’in helak olmasından sonra bu kıyamlar devam etti. [[Tevvabin Kıyamı]], [[Muhtar'ın Kıyamı]], Zeyd b. Ali (a.s) ve Yahya b. Zeyd kıyamı onlardan bazılarıdır. Ebu Müslim Horasani’de İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından esinlenerek Ya Lisarati’l Hüseyin sloganıyla Emevilerin düşmesine neden olan siyah giyenler kıyamını başlattı.<ref> Ensabu’l Eşraf, c. 9,  s. 317.</ref> Muhammed b. Abdullah’ın Mansur Abbasi’ye karşı kıyamı, İbrahim’in kıyamı, Şehidi Fah kıyamı ve… gibi [[Şia]]lar tarafından Abbasilere karşı yapılan mücadele ve kıyamların hepsi İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından ilham almıştır.
İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamı, çoğu grupların uyanışına neden oldu. İmam'ın (a.s) [[şehadet]]inden hemen sonra başlayan devrimci hareketler ve kıyamlar uzun yıllar devam etti. İlk kıyam Abdullah b. Afif'in<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve'n Nihaye, Beyrut, 1408, c. 8, s. 191, Taberi, c. 5, s. 459; İbn Esir el-Kamil, c. 4, s. 83.</ref> [[İbn Ziyad]]'a karşı kıyamı ve ondan sonraki ise Sistan halkının kıyamıydı. Medine halkı da [[Aşura vakıası]]ndan dolayı [[Yezid]]'e karşı kıyam etti ([[Harre olayı]]). Yezid’in helak olmasından sonra bu kıyamlar devam etti. [[Tevvabin Kıyamı]], [[Muhtar'ın Kıyamı]], Zeyd b. Ali (a.s) ve Yahya b. Zeyd kıyamı onlardan bazılarıdır. Ebu Müslim Horasani’de İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından esinlenerek Ya Lisarati’l Hüseyin sloganıyla Emevilerin düşmesine neden olan siyah giyenler kıyamını başlattı.<ref> Ensabu’l Eşraf, c. 9,  s. 317.</ref> Muhammed b. Abdullah’ın Mansur Abbasi’ye karşı kıyamı, İbrahim’in kıyamı, Şehidi Fah kıyamı ve… gibi [[Şia]]lar tarafından Abbasilere karşı yapılan mücadele ve kıyamların hepsi İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından ilham almıştır.
311. satır: 311. satır:
==Fazilet ve Erdemleri==
==Fazilet ve Erdemleri==
{{Muharrem Yas Merasimleri}}
{{Muharrem Yas Merasimleri}}
İmam Hüseyin (a.s) beyaz yüzlü idi.<ref> Natık Bil Hak, s. 11.</ref> Bazen kürkten<ref> Tabarani, c. 3, s. 101.</ref> yapılmış bir sarık bazen de siyah bir sarık takardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 415; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 46; Tabarani, c. 3, s. 100.</ref> Baş ve sakalına kına yakardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413 – 417; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 3, 15.</ref> Bir çok [[hadis]], tarih ve eski rical kaynaklarında Hz. Hüseyin’in (a.s), dedesi [[Hz. Resulü Kibriya Efendimiz]]e (s.a.a) benzediğine dair bilgiler mevcuttur.<ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 366, 453; Dulabi, s. 104; Tabarani, c. 3, s. 95; Natık Bil Hak, s. 11; Mufid, c. 2, s. 27.</ref> Bir rivayette ise İmam Hüseyin (a.s), Peygambere (s.a.a) en çok benzeyen kişi olarak tanıtılmıştır.<ref> İbn Hambel, c. 3, s. 261; Buhari, c. 4, s. 216; Tirmizi, c. 5, s. 325.</ref> [[İmam Ali]]’den nakledilen başka bir rivayette ise oğlu İmam Hüseyin’i (a.s) yaratılış ve ahlak açısından kendisine en çok benzeyen kişi olarak tasvir etmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 123.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s) beyaz yüzlü idi.<ref> Natık Bil Hak, s. 11.</ref> Bazen kürkten<ref> Tabarani, c. 3, s. 101.</ref> yapılmış bir sarık bazen de siyah bir sarık takardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 415; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 46; Tabarani, c. 3, s. 100.</ref> Baş ve sakalına kına yakardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413 – 417; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 3, 15.</ref> Bir çok [[hadis]], tarih ve eski rical kaynaklarında Hz. Hüseyin’in (a.s), dedesi [[Hz. Resulü Kibriya Efendimiz]]e (s.a.a) benzediğine dair bilgiler mevcuttur.<ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 366, 453; Dulabi, s. 104; Tabarani, c. 3, s. 95; Natık Bil Hak, s. 11; Mufid, c. 2, s. 27.</ref> Bir rivayette ise İmam Hüseyin (a.s), Peygambere (s.a.a) en çok benzeyen kişi olarak tanıtılmıştır.<ref> İbn Hambel, c. 3, s. 261; Buhari, c. 4, s. 216; Tirmizi, c. 5, s. 325.</ref> [[İmam Ali]]’den nakledilen başka bir rivayette ise oğlu İmam Hüseyin’i (a.s) yaratılış ve ahlak açısından kendisine en çok benzeyen kişi olarak tasvir etmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 123.</ref>


İki yüzüğünden birinde “la ilahe illallah, uddetun lilikaullah” diğerinde ise “İnnellahe baliğu emrehu” yazmaktaydı.<ref> Kuleyni, c. 6, s. 473–474; Saduk, el-Emali, s. 193, 543.</ref><br />
İki yüzüğünden birinde “la ilahe illallah, uddetun lilikaullah” diğerinde ise “İnnellahe baliğu emrehu” yazmaktaydı.<ref> Kuleyni, c. 6, s. 473–474; Saduk, el-Emali, s. 193, 543.</ref>


İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inin ardından yaşı kendisinden büyük olanlar olmasına rağmen [[Haşim Oğulları]]nın içinde en saygın olan kişiydi.<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 226 ve İbn Sa’d, c. 6, s. 409.</ref> Onunla danışıp, onun görüşünü başkalarının görüşüne tercih ederlerdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 414–415.</ref> İmam Hüseyin (a.s), yakınları ile birlikte 25 kere yaya olarak [[hac]]ca gitmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 410; Tabarani, c. 3, s. 115; İbn Abdulbirr, c. 1, s. 397.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inin ardından yaşı kendisinden büyük olanlar olmasına rağmen [[Haşim Oğulları]]nın içinde en saygın olan kişiydi.<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 226 ve İbn Sa’d, c. 6, s. 409.</ref> Onunla danışıp, onun görüşünü başkalarının görüşüne tercih ederlerdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 414–415.</ref> İmam Hüseyin (a.s), yakınları ile birlikte 25 kere yaya olarak [[hac]]ca gitmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 410; Tabarani, c. 3, s. 115; İbn Abdulbirr, c. 1, s. 397.</ref>


Ya’la Amiri, [[Hz. Peygamber]] Efendimizden (s.a.a) şöyle [[rivayet]] etmiştir: “Hüseyin benden ve ben Hüseyin’denim; [[Allah]] onu seveni sever. [[Hasan]] ve Hüseyin torunlardan iki torundur.”{{enot|حسین منّی و انا منه، احبّ الله من احبّه، الحسن و الحسین سبطان من الاسباط}}<ref> Ahmed b. Hambel, c. 4, s. 172; Hâkim Nişaburi, c. 3, s. 177 ve el-Kazvini, Muhammed b. Yezid, Süneni İbn Mace, c. 1, s. 51.</ref><br />
Ya’la Amiri, [[Hz. Peygamber]] Efendimizden (s.a.a) şöyle [[rivayet]] etmiştir: “Hüseyin benden ve ben Hüseyin’denim; [[Allah]] onu seveni sever. [[Hasan]] ve Hüseyin torunlardan iki torundur.”{{enot|حسین منّی و انا منه، احبّ الله من احبّه، الحسن و الحسین سبطان من الاسباط}}<ref> Ahmed b. Hambel, c. 4, s. 172; Hâkim Nişaburi, c. 3, s. 177 ve el-Kazvini, Muhammed b. Yezid, Süneni İbn Mace, c. 1, s. 51.</ref>


[[Selman-ı Farisi]]’den nakledildiğine göre [[Hz. Resulullah (s.a.a)]], Hz. Hüseyin’i (a.s) dizleri üzerine oturtur, onu öper ve şöyle buyururdu: ”Sen seyyit oğlu seyyit ve seyyitlerin babasısın; Sen imam, imam oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetinin oğlu ve sonuncuları kaim olan dokuz hüccetin babası olan hüccetsin.”<ref> Şeyh Saduk, Kemalu’d Din, c. 1, s. 262; Seyyid b. Tavus, et-Teraif, c. 1, s. 174 ve Kummi, Ali b. Muhammed; Kifayetu’l Eser, s. 46; Mektelu’l Harezmî, c. 1, s. 146, Kemalu’d Din, Saduk, s. 152.</ref><br />
[[Selman-ı Farisi]]’den nakledildiğine göre [[Hz. Resulullah (s.a.a)]], Hz. Hüseyin’i (a.s) dizleri üzerine oturtur, onu öper ve şöyle buyururdu: ”Sen seyyit oğlu seyyit ve seyyitlerin babasısın; Sen imam, imam oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetinin oğlu ve sonuncuları kaim olan dokuz hüccetin babası olan hüccetsin.”<ref> Şeyh Saduk, Kemalu’d Din, c. 1, s. 262; Seyyid b. Tavus, et-Teraif, c. 1, s. 174 ve Kummi, Ali b. Muhammed; Kifayetu’l Eser, s. 46; Mektelu’l Harezmî, c. 1, s. 146, Kemalu’d Din, Saduk, s. 152.</ref>


Yine [[Selman-ı Farisi|Selman-ı Farisi’nin]] Hz. Resulü Ekrem’den (s.a.a), naklettiği rivayette Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ey Salman! Her kim bunları severse, beni sevmiştir ve her kim beni severse, Allah’ı sevmiştir.” Sonra ellerini Hüseyin’in (a.s) omuzları üzerine koyarak şöyle buyurdu: “Bu, imam oğlu imamdır. Onun neslinden olan 9 imam, emin ve masumdurlar. Onlardan dokuzuncusu onların kaim (kıyam edici) olanlarıdır.<ref> Kummi, aynı kaynak, s. 45; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 36, s. 304.</ref><br />
Yine [[Selman-ı Farisi|Selman-ı Farisi’nin]] Hz. Resulü Ekrem’den (s.a.a), naklettiği rivayette Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ey Salman! Her kim bunları severse, beni sevmiştir ve her kim beni severse, Allah’ı sevmiştir.” Sonra ellerini Hüseyin’in (a.s) omuzları üzerine koyarak şöyle buyurdu: “Bu, imam oğlu imamdır. Onun neslinden olan 9 imam, emin ve masumdurlar. Onlardan dokuzuncusu onların kaim (kıyam edici) olanlarıdır.<ref> Kummi, aynı kaynak, s. 45; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 36, s. 304.</ref>


Hz. Resulü Ekrem (s.a.a), defalarca şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin benim çocuklarımdır; onları seven beni sever, beni sevense Allah'ı sever; Allah'ı seveni de Allah cennete koyar. Onlara buğzeden bana buğzeder, bana buğzeden Allah'a buğzeder; Allah da kendisine buğzedeni, cehenneme atar.”<ref> Tabersi, İ’lamu’l Ver bi-A’lami’l Huda, c. 1, s. 432; el-Mukrizi, c. 6, s. 11 ve Harkuşi Nişaburi, Ebu Said, 1424, c. 5, s. 334.</ref><br />
Hz. Resulü Ekrem (s.a.a), defalarca şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin benim çocuklarımdır; onları seven beni sever, beni sevense Allah'ı sever; Allah'ı seveni de Allah cennete koyar. Onlara buğzeden bana buğzeder, bana buğzeden Allah'a buğzeder; Allah da kendisine buğzedeni, cehenneme atar.”<ref> Tabersi, İ’lamu’l Ver bi-A’lami’l Huda, c. 1, s. 432; el-Mukrizi, c. 6, s. 11 ve Harkuşi Nişaburi, Ebu Said, 1424, c. 5, s. 334.</ref>


Ebu Hureyre ise Hz. Resulullah’tan şöyle nakletmiştir: “Her kim bu iki çocuğumu –Hasan ve Hüseyin’i- severse, beni sevmiştir ve her kim onlara düşmanlık ederse; bana düşmanlık etmiştir.”<ref> İbn Sa’d, c. 10, s. 266; Ahmed b. Hambel, c. 2, s. 440 ve Hâkim Nişaburi, el-Müstedrek, c. 3, s. 166. Ayrıca Süneni Tirmizi, c. 5, s. 324.</ref><br />
Ebu Hureyre ise Hz. Resulullah’tan şöyle nakletmiştir: “Her kim bu iki çocuğumu –Hasan ve Hüseyin’i- severse, beni sevmiştir ve her kim onlara düşmanlık ederse; bana düşmanlık etmiştir.”<ref> İbn Sa’d, c. 10, s. 266; Ahmed b. Hambel, c. 2, s. 440 ve Hâkim Nişaburi, el-Müstedrek, c. 3, s. 166. Ayrıca Süneni Tirmizi, c. 5, s. 324.</ref>


İmam Hüseyin’in (a.s) düşmanları bile onun faziletlerini itiraf etmişlerdir. Nitekim azılı düşmanlardan Muaviye bile İmam Hüseyin (a.s) hakkında "Hüseyin de babası gibi hile ve dalavere ehli değildir" diye itirafta bulunmuştur.<ref> İbn İ’sem Kûfi, c. 3, s. 40.</ref> Ayrıca [[İmam Ali]] ve [[İmam Hasan]]’a (a.s) da düşmanlık eden Amr b. As da İmam Hüseyin (a.s) hakkında ‘gök ehli yanında yeryüzündeki en sevgili kişinin İmam Hüseyin olduğunu’ söylemiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 408; İbn Ebi Şeybe, c. 7, s. 269.</ref><br />
İmam Hüseyin’in (a.s) düşmanları bile onun faziletlerini itiraf etmişlerdir. Nitekim azılı düşmanlardan Muaviye bile İmam Hüseyin (a.s) hakkında "Hüseyin de babası gibi hile ve dalavere ehli değildir" diye itirafta bulunmuştur.<ref> İbn İ’sem Kûfi, c. 3, s. 40.</ref> Ayrıca [[İmam Ali]] ve [[İmam Hasan]]’a (a.s) da düşmanlık eden Amr b. As da İmam Hüseyin (a.s) hakkında ‘gök ehli yanında yeryüzündeki en sevgili kişinin İmam Hüseyin olduğunu’ söylemiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 408; İbn Ebi Şeybe, c. 7, s. 269.</ref>


İmam Hüseyin (a.s), her daim ağabeyi [[İmam Hasan]]’a (a.s) saygı duymuş ve onun karşısında konuşmamıştır.<ref> İbn Şehraşub, c. 3, s. 401; Allame Meclisi, c. 43, s. 319.</ref>  Hiçbir zaman onun önünde yürümemiş ve her ikisinin hazır bulunduğu yerde ondan önce konuşmamış ve görüş bildirmemiştir.<ref> Ebu’l Fadl Ali b. Hüseyin Tabarsi, Mişkatu’l Envar, s. 170 ve Muhaddis Nuri, Mustedrek el-Vesail, c. 8, s. 393.</ref> Hatta oldukça bağışlayıcı ve [[Medine]]’de bağış ve cömertliği ile tanınmasına<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73.</ref> rağmen cömertliğinde bile İmam Hasan’a (a.s) ihtiram göstermekteydi. Söylendiğine göre bir ihtiyaç sahibi İmam Hasan’ın (a.s) yanına gelir ve ondan yardım ister. İmam Hasan (a.s) ona bir miktar yardımda bulunur. Aynı kişi daha fazla yardım almak için bu kez İmam Hüseyin’in (a.s) yanına gider. İmam Hüseyin (a.s) ağabeyinin ona yardım ettiğini öğrenince ağabeyine saygısızlık olmasın diye İmam Hasan’ın (a.s) yardım ettiği miktardan bir dinar daha az o kişiye yardımda bulunur.<ref> Şeyh Saduk, el-Hisal, c. 1, s. 135; Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 43, s. 333 ve Şeyh Hurrü Amuli, Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 447.</ref>
İmam Hüseyin (a.s), her daim ağabeyi [[İmam Hasan]]’a (a.s) saygı duymuş ve onun karşısında konuşmamıştır.<ref> İbn Şehraşub, c. 3, s. 401; Allame Meclisi, c. 43, s. 319.</ref>  Hiçbir zaman onun önünde yürümemiş ve her ikisinin hazır bulunduğu yerde ondan önce konuşmamış ve görüş bildirmemiştir.<ref> Ebu’l Fadl Ali b. Hüseyin Tabarsi, Mişkatu’l Envar, s. 170 ve Muhaddis Nuri, Mustedrek el-Vesail, c. 8, s. 393.</ref> Hatta oldukça bağışlayıcı ve [[Medine]]’de bağış ve cömertliği ile tanınmasına<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73.</ref> rağmen cömertliğinde bile İmam Hasan’a (a.s) ihtiram göstermekteydi. Söylendiğine göre bir ihtiyaç sahibi İmam Hasan’ın (a.s) yanına gelir ve ondan yardım ister. İmam Hasan (a.s) ona bir miktar yardımda bulunur. Aynı kişi daha fazla yardım almak için bu kez İmam Hüseyin’in (a.s) yanına gider. İmam Hüseyin (a.s) ağabeyinin ona yardım ettiğini öğrenince ağabeyine saygısızlık olmasın diye İmam Hasan’ın (a.s) yardım ettiği miktardan bir dinar daha az o kişiye yardımda bulunur.<ref> Şeyh Saduk, el-Hisal, c. 1, s. 135; Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 43, s. 333 ve Şeyh Hurrü Amuli, Vesailu’ş Şia, c. 9, s. 447.</ref>
<br />
<br />


Kendisi öksüzlerle oturur, onların davetlerini kabul eder, onlarla yemek yer ve onları evine davet ederdi. Evinde olan şeyleri onlardan esirgemezdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413.</ref> Fakir birisi ondan bir şey istediğinde [[namaz]]da bile olsa namazını kısa kesip (çabuk bitirip) her neyi istiyorsa ona verirdi.<ref> İbn Asakir, c. 14, s. 185.</ref> Köle ve cariyelerini güzel ahlakları gereği azat ederdi. Söylendiğine göre Muaviye çok sayıda mal, elbise ve bir cariyeyi İmam Hüseyin’e (a.s) hediye olarak gönderir. Cariyeyi [[Kur’an]]’dan birkaç ayet okuduğu ve dünyanın fani oluşu ve insanların öleceğine dair bir şiir okuduğundan dolayı azat eder.<ref> İbn Asakir, c. 70, s. 196–197; İbn Hazm, c. 8, s. 515; Bahattin Erbili, c. 2, s. 476.</ref> Hatta bir gün kölelerden birisi cezayı gerektiren  bir hata yapar, ancak köle "insanları affederler" {{enot|<sub>3–134</sub> وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِ}} ayetini okur ve bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s) onu Allah yolunda azat eder.<ref> Erbili, c. 2, s. 478–479.</ref> Hastalanarak yatağa düşen ve borcunu ödemekten aciz kalan Usame b. Zeyd’in borcunu kendisi öder.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 72–73.</ref><br />
Kendisi öksüzlerle oturur, onların davetlerini kabul eder, onlarla yemek yer ve onları evine davet ederdi. Evinde olan şeyleri onlardan esirgemezdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413.</ref> Fakir birisi ondan bir şey istediğinde [[namaz]]da bile olsa namazını kısa kesip (çabuk bitirip) her neyi istiyorsa ona verirdi.<ref> İbn Asakir, c. 14, s. 185.</ref> Köle ve cariyelerini güzel ahlakları gereği azat ederdi. Söylendiğine göre Muaviye çok sayıda mal, elbise ve bir cariyeyi İmam Hüseyin’e (a.s) hediye olarak gönderir. Cariyeyi [[Kur’an]]’dan birkaç ayet okuduğu ve dünyanın fani oluşu ve insanların öleceğine dair bir şiir okuduğundan dolayı azat eder.<ref> İbn Asakir, c. 70, s. 196–197; İbn Hazm, c. 8, s. 515; Bahattin Erbili, c. 2, s. 476.</ref> Hatta bir gün kölelerden birisi cezayı gerektiren  bir hata yapar, ancak köle "insanları affederler" {{enot|<sub>3–134</sub> وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِ}} ayetini okur ve bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s) onu Allah yolunda azat eder.<ref> Erbili, c. 2, s. 478–479.</ref> Hastalanarak yatağa düşen ve borcunu ödemekten aciz kalan Usame b. Zeyd’in borcunu kendisi öder.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 72–73.</ref>


Bir rivayete göre bir arsa ve bir miktar eşya ona miras kalır, ancak daha kendisine ulaşmadan onları bağışlar.<ref> Gazi Numan, c. 2, s. 339.</ref> Üç soruya verdiği cevaptan dolayı bir adama yüzüğünü bağışlar.<ref> Meclisi, c. 44, s. 196; İbn Ebi ed-Dünya, s. 140; Kuleyni, c. 4, s. 47; İbn Babaveyh, 1362, c. 1, s. 135–136.</ref> Kerem ve cömertliği o kadar çoktu ki Yahudi bir kadınla erkek onun güzel ahlakından dolayı [[Müslüman]] olmuşlardı.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 83.</ref> Çocuklarının öğretmenine fazlaca mal, elbise ve inci bağışlar, buna rağmen “bu senin taliminin karşılığı değildir’ derdi.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73–74.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) hilim ve alçakgönüllülüğü hakkında dediklerine göre, Şamlı adamın birisi ona ve babasına küfreder, ama İmam Hüseyin (a.s) onu bağışlar ve ihsanda bulunur.<ref> İbn Asakir, c. 43, s. 224–225.</ref> Tarihi nakillere göre yetim ve yoksullara o kadar çok erzak taşırdı ki taşıdığı erzak çuvalı sırtında iz bırakmıştı.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73.</ref><br />
Bir rivayete göre bir arsa ve bir miktar eşya ona miras kalır, ancak daha kendisine ulaşmadan onları bağışlar.<ref> Gazi Numan, c. 2, s. 339.</ref> Üç soruya verdiği cevaptan dolayı bir adama yüzüğünü bağışlar.<ref> Meclisi, c. 44, s. 196; İbn Ebi ed-Dünya, s. 140; Kuleyni, c. 4, s. 47; İbn Babaveyh, 1362, c. 1, s. 135–136.</ref> Kerem ve cömertliği o kadar çoktu ki Yahudi bir kadınla erkek onun güzel ahlakından dolayı [[Müslüman]] olmuşlardı.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 83.</ref> Çocuklarının öğretmenine fazlaca mal, elbise ve inci bağışlar, buna rağmen “bu senin taliminin karşılığı değildir’ derdi.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73–74.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) hilim ve alçakgönüllülüğü hakkında dediklerine göre, Şamlı adamın birisi ona ve babasına küfreder, ama İmam Hüseyin (a.s) onu bağışlar ve ihsanda bulunur.<ref> İbn Asakir, c. 43, s. 224–225.</ref> Tarihi nakillere göre yetim ve yoksullara o kadar çok erzak taşırdı ki taşıdığı erzak çuvalı sırtında iz bırakmıştı.<ref> İbn Şehraşub, c. 4, s. 73.</ref>


==İmam Hüseyin’in (a.s) Türbesi==
==İmam Hüseyin’in (a.s) Türbesi==
340. satır: 340. satır:
[[Dosya:گلدسته حرم امام حسین.jpg|küçükresim]]
[[Dosya:گلدسته حرم امام حسین.jpg|küçükresim]]


İmam Hüseyin'in (a.s) Türbesi veya Hairi Hüseyni; [[Ehlibeyt]]in üçüncü imamı İmam Hüseyin’in (a.s) toprağa verildiği [[Kerbela]] bölgesidir. [[Hadis]]lerde türbe sınırları için zikredilen en az fasıla 20 – 25 zira’dır {{enot|normal bir kişinin dirseğinden orta parmak ucuna kadar ki uzunluktur}}. Buna göre İmam’ın (a.s) türbesinin çapını 22 metre olarak saymışlardır.<ref> Kiliddar, Tarihi Kerbela ve Hairu’l Hüseyin (a.s), s. 51 – 52; 58 – 60.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin üzerine bina inşası, [[şehadet]]inin ilk yıllarına dayanmaktadır. Üzerinin (tavanın) kapatılması ve kabrinin üzerinde küçük bir yapıtın bulunması hakkında Hicri 65. yıla kadar bilgiler bulunmaktadır. Muhtemelen İmam Hüseyin’in (a.s) kabri üstüne ilk kubbeyi yapan Muhtar b. Ebu Ubeyd Sakafi dir (öldürülme tarihi Hicri 67). [[Muhtar’ın Kıyamı|Muhtar kıyamı]]nda zafere ulaştıktan sonra Hicri 66. yılda bu kubbeyi inşa etmiştir.<ref> Kerbasi, Tarihu’l Merakidi’l Hüseyin ve Ehli Beytihi ve Ensarihi, c. 1, s. 245 – 250; Tu’me, Tarihu Merkadi’l Hüseyin ve’l Abbas, s. 70 – 73.</ref> [[İmam Sadık]]’tan (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin adab ve ziyaret keyfiyetine dair hadislerin nakledilmesi<ref> Meclisi, Bihar, c. 98, s. 177 – 178; 198 – 199; 259 – 260.</ref> bu kubbenin İmam Sadık (a.s) zamanına kadar baki kaldığının göstergesidir.<ref> Kerbasi, Tarihu’l Merakidi’l Hüseyin ve Ehli Beytihi ve Ensarihi, c. 1, s. 255 – 259.</ref><br />
İmam Hüseyin'in (a.s) Türbesi veya Hairi Hüseyni; [[Ehlibeyt]]in üçüncü imamı İmam Hüseyin’in (a.s) toprağa verildiği [[Kerbela]] bölgesidir. [[Hadis]]lerde türbe sınırları için zikredilen en az fasıla 20 – 25 zira’dır {{enot|normal bir kişinin dirseğinden orta parmak ucuna kadar ki uzunluktur}}. Buna göre İmam’ın (a.s) türbesinin çapını 22 metre olarak saymışlardır.<ref> Kiliddar, Tarihi Kerbela ve Hairu’l Hüseyin (a.s), s. 51 – 52; 58 – 60.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin üzerine bina inşası, [[şehadet]]inin ilk yıllarına dayanmaktadır. Üzerinin (tavanın) kapatılması ve kabrinin üzerinde küçük bir yapıtın bulunması hakkında Hicri 65. yıla kadar bilgiler bulunmaktadır. Muhtemelen İmam Hüseyin’in (a.s) kabri üstüne ilk kubbeyi yapan Muhtar b. Ebu Ubeyd Sakafi dir (öldürülme tarihi Hicri 67). [[Muhtar’ın Kıyamı|Muhtar kıyamı]]nda zafere ulaştıktan sonra Hicri 66. yılda bu kubbeyi inşa etmiştir.<ref> Kerbasi, Tarihu’l Merakidi’l Hüseyin ve Ehli Beytihi ve Ensarihi, c. 1, s. 245 – 250; Tu’me, Tarihu Merkadi’l Hüseyin ve’l Abbas, s. 70 – 73.</ref> [[İmam Sadık]]’tan (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin adab ve ziyaret keyfiyetine dair hadislerin nakledilmesi<ref> Meclisi, Bihar, c. 98, s. 177 – 178; 198 – 199; 259 – 260.</ref> bu kubbenin İmam Sadık (a.s) zamanına kadar baki kaldığının göstergesidir.<ref> Kerbasi, Tarihu’l Merakidi’l Hüseyin ve Ehli Beytihi ve Ensarihi, c. 1, s. 255 – 259.</ref>


Daha sonraki dönemlerde şahıs veya hükümetler İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin restore edilmesi için çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır.<ref> Tu’me, Tarihu Merkadi’l Hüseyin ve’l Abbas, s. 87 – 93.</ref> Buveyh Oğulları, Celayiriler, Safeviler ve Kaçarlılar hükümeti zamanında İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini süsleme ve genişletme noktasında esaslı ve kapsamlı faaliyetler yapılmıştır.<ref> Kiliddar, Tarihi Kerbela ve Hairu’l Hüseyin (a.s), s. 171 – 173.</ref>
Daha sonraki dönemlerde şahıs veya hükümetler İmam Hüseyin’in (a.s) türbesinin restore edilmesi için çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır.<ref> Tu’me, Tarihu Merkadi’l Hüseyin ve’l Abbas, s. 87 – 93.</ref> Buveyh Oğulları, Celayiriler, Safeviler ve Kaçarlılar hükümeti zamanında İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini süsleme ve genişletme noktasında esaslı ve kapsamlı faaliyetler yapılmıştır.<ref> Kiliddar, Tarihi Kerbela ve Hairu’l Hüseyin (a.s), s. 171 – 173.</ref>




'''İmam Hüseyin'in (a.s) Kabrinin Tahrip Edilmesi'''<br />
'''İmam Hüseyin'in (a.s) Kabrinin Tahrip Edilmesi'''


:Ana Madde: İmam Hüseyin’in (a.s) Türbesinin Tahribi
:Ana Madde: İmam Hüseyin’in (a.s) Türbesinin Tahribi
Harun Reşit ve Mütevekkil gibi bazı Abbasi halifeleri, defalarca İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip ettiler. Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin izini yok etmek ve halkın ziyaretini engellemek için İmam’ın (a.s) türbesinin bulunduğu bölgenin ekilmesini ve su verilmesini emretmiştir.<ref> Ebu’l Ferec İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 395 – 396; Tusi, el-Emali, s. 325 - 329.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etme girişiminin en kötüsü son zamanlarda; yani [[Vahhabiler]]in 1216 yılında [[Kerbela]]’ya saldırmasıyla vuku bulmuştur. Cani vahhabiler bu saldırı da İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etmiş ve türbeye ait zerih ve kıymetli eşyaları yağmalamışlardır.<ref> Longrigg, Four centuries of modern Iraq,217.</ref> Ayrıca 1991 yılında [[Irak]] Baas hükümeti güçleri, İmam Hüseyin’in (a.s) haremine saldırarak türbeyi hedef almışlardır.<ref>[http://www.abna.ir/persian/420331/print.html ABNA]</ref><br />
Harun Reşit ve Mütevekkil gibi bazı Abbasi halifeleri, defalarca İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip ettiler. Mütevekkil, İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin izini yok etmek ve halkın ziyaretini engellemek için İmam’ın (a.s) türbesinin bulunduğu bölgenin ekilmesini ve su verilmesini emretmiştir.<ref> Ebu’l Ferec İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 395 – 396; Tusi, el-Emali, s. 325 - 329.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etme girişiminin en kötüsü son zamanlarda; yani [[Vahhabiler]]in 1216 yılında [[Kerbela]]’ya saldırmasıyla vuku bulmuştur. Cani vahhabiler bu saldırı da İmam Hüseyin’in (a.s) türbesini tahrip etmiş ve türbeye ait zerih ve kıymetli eşyaları yağmalamışlardır.<ref> Longrigg, Four centuries of modern Iraq,217.</ref> Ayrıca 1991 yılında [[Irak]] Baas hükümeti güçleri, İmam Hüseyin’in (a.s) haremine saldırarak türbeyi hedef almışlardır.<ref>[http://www.abna.ir/persian/420331/print.html ABNA]</ref>


==İmam Hüseyin’in (a.s) Ziyaret Adabı==
==İmam Hüseyin’in (a.s) Ziyaret Adabı==
360. satır: 360. satır:
*Matemde olan ve musibet görmüş kimse gibi, solgun çehre ve elbiselerle ziyaret etme.<ref>  İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eba Abdillah’ın ziyaretine gidince gam ve hüzün dolu bir kalp, perişan ve tozlanmış bir beden, susuz ve aç bir halde onu ziyaret et. Zira Hüseyin (a.s) hüzünlü, kederli, perişan, tozlanmış, aç ve susuz bir şekilde öldürüldü. Ondan ihtiyaçlarını dile ve geri dön. Onun kabrinin yanını vatan edinme.”; Sevabu’l Amal, s. 114.</ref>
*Matemde olan ve musibet görmüş kimse gibi, solgun çehre ve elbiselerle ziyaret etme.<ref>  İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eba Abdillah’ın ziyaretine gidince gam ve hüzün dolu bir kalp, perişan ve tozlanmış bir beden, susuz ve aç bir halde onu ziyaret et. Zira Hüseyin (a.s) hüzünlü, kederli, perişan, tozlanmış, aç ve susuz bir şekilde öldürüldü. Ondan ihtiyaçlarını dile ve geri dön. Onun kabrinin yanını vatan edinme.”; Sevabu’l Amal, s. 114.</ref>
*Ziyaretten önce Fırat suyuyla [[gusül]] alma.
*Ziyaretten önce Fırat suyuyla [[gusül]] alma.
*Yalın ayak ziyarete gitme.<ref> [http://www.aviny.com/mafatih/motoon/Mafatih069.aspx Mefatihu’l Cinan].</ref><br />
*Yalın ayak ziyarete gitme.<ref> [http://www.aviny.com/mafatih/motoon/Mafatih069.aspx Mefatihu’l Cinan].</ref>


'''Özel Ziyaret Günleri'''<br />
'''Özel Ziyaret Günleri'''<br />
377. satır: 377. satır:
*[[Aşura]] gecesi.
*[[Aşura]] gecesi.
*[[Aşura günü]].<ref> Cabir Cu’fi şöyle nakletmektedir: Aşura günü İmam Sadık’ın (a.s) huzuruna vardım ve İmam (a.s) bana şöyle buyurdu: “Bu grup (İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretçileri) Allah’ın ziyaretçileriydi ve Allah ziyaretçilerine ikramda bulunur. Her kim Aşura gecesini İmam Hüseyin’in (a.s) mutahhar türbesinin yanında geçirirse, kıyamet günü sanki Kerbela’da İmam’ın (a.s) safında şehit edilmiş gibi kanına bulanmış bir şekilde Allah'ın huzuruna çıkar. Aşura günü İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ve geceyi de kabrinin başında geçiren kimse de, İmam Hüseyin’in (a.s) önünde şehit olmuş kimse gibidir.” Kamilu’z Ziyarat, s. 173.</ref>
*[[Aşura günü]].<ref> Cabir Cu’fi şöyle nakletmektedir: Aşura günü İmam Sadık’ın (a.s) huzuruna vardım ve İmam (a.s) bana şöyle buyurdu: “Bu grup (İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretçileri) Allah’ın ziyaretçileriydi ve Allah ziyaretçilerine ikramda bulunur. Her kim Aşura gecesini İmam Hüseyin’in (a.s) mutahhar türbesinin yanında geçirirse, kıyamet günü sanki Kerbela’da İmam’ın (a.s) safında şehit edilmiş gibi kanına bulanmış bir şekilde Allah'ın huzuruna çıkar. Aşura günü İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ve geceyi de kabrinin başında geçiren kimse de, İmam Hüseyin’in (a.s) önünde şehit olmuş kimse gibidir.” Kamilu’z Ziyarat, s. 173.</ref>
*[[Erbain]].<ref> İmam Hasan Askeri’den (a.s) rivayet edilen bir hadiste, İmam Hüseyin’i (a.s) Erbain günü ziyaret etmek müminin nişanelerinden biri sayılmıştır. El-Mezar, Şeyh Mufid, s. 53.</ref><br />
*[[Erbain]].<ref> İmam Hasan Askeri’den (a.s) rivayet edilen bir hadiste, İmam Hüseyin’i (a.s) Erbain günü ziyaret etmek müminin nişanelerinden biri sayılmıştır. El-Mezar, Şeyh Mufid, s. 53.</ref>
</div>


'''Ziyaretnameler'''<br />
'''Ziyaretnameler'''


Camiu’z Ziyaratı [[Masumin]] (a.s) kitabında İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek için, yirmi altıncısı her zamanda ve otuz üçüncüsü ise belli ve özel vakitlerde okunan ziyaretler bir araya getirilmiştir. [[Ziyaret-i Aşura]], [[Ziyaret-i Varis]] ve [[Ziyaret-i Nahiye-yi Mukaddese]] en bilinen ziyaretnamelerdendir.
Camiu’z Ziyaratı [[Masumin]] (a.s) kitabında İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek için, yirmi altıncısı her zamanda ve otuz üçüncüsü ise belli ve özel vakitlerde okunan ziyaretler bir araya getirilmiştir. [[Ziyaret-i Aşura]], [[Ziyaret-i Varis]] ve [[Ziyaret-i Nahiye-yi Mukaddese]] en bilinen ziyaretnamelerdendir.


==Ayrıca bakınız==
==Ayrıca bakınız==
{{col-begin|4}}
* [[Hz. Muhammed]]
* [[Hz. Muhammed]]
* [[Hz. Fatıma]]
* [[Hz. Fatıma]]
confirmed, templateeditor
2.558

düzenleme