İçeriğe atla

Kıyamet Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

imported>Smnazem
Değişiklik özeti yok
imported>Zuhdi
52. satır: 52. satır:
*[http://tanzil.net/?locale=fa_IR#75:1 Kıyamet Suresini Kur'an Karileri ve Türkçe Meal Seçenekleri İle Online Olarak Dinlemek ve Okumak için Tıklayın]
*[http://tanzil.net/?locale=fa_IR#75:1 Kıyamet Suresini Kur'an Karileri ve Türkçe Meal Seçenekleri İle Online Olarak Dinlemek ve Okumak için Tıklayın]
== Surenin Metni ==
== Surenin Metni ==
{{Quote box
{| class="infobox" style="text-align:Center; width:97%; margin-right:15px; font-size:110%"
|+ style="font-weight:bold" |
|-
! style="background:#ADFF2F;" |  '''Kıyamet Suresi'''
|-
|class="mw-collapsible mw-collapsed wikitable" style="margin: auto; "| {{Quote box
  |class =
  |class =
  |title = '''Kıyamet Suresi'''
  |title = بِسْمِ اللَّـهِ الرَّ‌حْمَـٰنِ الرَّ‌حِيمِ
  |quote =
  |quote =
بِسْمِ اللَّـهِ الرَّ‌حْمَـٰنِ الرَّ‌حِيمِ
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ ﴿١﴾ وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ ﴿٢﴾ أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَّجْمَعَ عِظَامَهُ ﴿٣﴾ بَلَىٰ قَادِرِ‌ينَ عَلَىٰ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ ﴿٤﴾ بَلْ يُرِ‌يدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ‌ أَمَامَهُ ﴿٥﴾ يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ ﴿٦﴾ فَإِذَا بَرِ‌قَ الْبَصَرُ‌ ﴿٧﴾ وَخَسَفَ الْقَمَرُ‌ ﴿٨﴾ وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ‌ ﴿٩﴾ يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ‌ ﴿١٠﴾ كَلَّا لَا وَزَرَ‌ ﴿١١﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ‌ ﴿١٢﴾ يُنَبَّأُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ‌ ﴿١٣﴾ بَلِ الْإِنسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَ‌ةٌ ﴿١٤﴾ وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَ‌هُ ﴿١٥﴾ لَا تُحَرِّ‌كْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ ﴿١٦﴾ إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْ‌آنَهُ ﴿١٧﴾ فَإِذَا قَرَ‌أْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْ‌آنَهُ ﴿١٨﴾ ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ ﴿١٩﴾ كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ ﴿٢٠﴾ وَتَذَرُ‌ونَ الْآخِرَ‌ةَ ﴿٢١﴾ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَ‌ةٌ ﴿٢٢﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّهَا نَاظِرَ‌ةٌ ﴿٢٣﴾ وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَ‌ةٌ ﴿٢٤﴾ تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَ‌ةٌ ﴿٢٥﴾ كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَ‌اقِيَ ﴿٢٦﴾ وَقِيلَ مَنْ ۜ رَ‌اقٍ ﴿٢٧﴾ وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَ‌اقُ ﴿٢٨﴾ وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ ﴿٢٩﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ ﴿٣٠﴾ فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ﴿٣١﴾ وَلَـٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٣٢﴾ ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ ﴿٣٣﴾ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٤﴾ ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٥﴾ أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَ‌كَ سُدًى ﴿٣٦﴾ أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَىٰ ﴿٣٧﴾ ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ ﴿٣٨﴾ فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ‌ وَالْأُنثَىٰ ﴿٣٩﴾ أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ‌ عَلَىٰ أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ ﴿٤٠
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ ﴿١﴾ وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ ﴿٢﴾ أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَّجْمَعَ عِظَامَهُ ﴿٣﴾ بَلَىٰ قَادِرِ‌ينَ عَلَىٰ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ ﴿٤﴾ بَلْ يُرِ‌يدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ‌ أَمَامَهُ ﴿٥﴾ يَسْأَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ ﴿٦﴾ فَإِذَا بَرِ‌قَ الْبَصَرُ‌ ﴿٧﴾ وَخَسَفَ الْقَمَرُ‌ ﴿٨﴾ وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ‌ ﴿٩﴾ يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ‌ ﴿١٠﴾ كَلَّا لَا وَزَرَ‌ ﴿١١﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ‌ ﴿١٢﴾ يُنَبَّأُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ‌ ﴿١٣﴾ بَلِ الْإِنسَانُ عَلَىٰ نَفْسِهِ بَصِيرَ‌ةٌ ﴿١٤﴾ وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَ‌هُ ﴿١٥﴾ لَا تُحَرِّ‌كْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ ﴿١٦﴾ إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْ‌آنَهُ ﴿١٧﴾ فَإِذَا قَرَ‌أْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْ‌آنَهُ ﴿١٨﴾ ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ ﴿١٩﴾ كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ ﴿٢٠﴾ وَتَذَرُ‌ونَ الْآخِرَ‌ةَ ﴿٢١﴾ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَ‌ةٌ ﴿٢٢﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّهَا نَاظِرَ‌ةٌ ﴿٢٣﴾ وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَ‌ةٌ ﴿٢٤﴾ تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَ‌ةٌ ﴿٢٥﴾ كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَ‌اقِيَ ﴿٢٦﴾ وَقِيلَ مَنْ ۜ رَ‌اقٍ ﴿٢٧﴾ وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَ‌اقُ ﴿٢٨﴾ وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ ﴿٢٩﴾ إِلَىٰ رَ‌بِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ ﴿٣٠﴾ فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ﴿٣١﴾ وَلَـٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٣٢﴾ ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰ أَهْلِهِ يَتَمَطَّىٰ ﴿٣٣﴾ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٤﴾ ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٥﴾ أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَ‌كَ سُدًى ﴿٣٦﴾ أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَىٰ ﴿٣٧﴾ ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ ﴿٣٨﴾ فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ‌ وَالْأُنثَىٰ ﴿٣٩﴾ أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ‌ عَلَىٰ أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ ﴿٤٠
   |source =
   |source =
62. satır: 66. satır:
  |width =
  |width =
  |border =
  |border =
  |fontsize = 12px
  |fontsize = 16px
  |bgcolor =#ecfcf4
  |bgcolor =#ecfcf4
  |style =
  |style =
76. satır: 80. satır:
{{Quote box
{{Quote box
  |class =
  |class =
  |title = '''Tercüme'''
  |title = Rahman (ve) Rahim (olan) Allah'ın adıyla
|quote = '''Rahman (ve) Rahim (olan) Allah'ın adıyla.<br />
|quote =
1. Kıyamet gününe yemin ederim. 2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz). 3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır? 4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. 5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister. 6. Kıyamet günü ne zamanmış? diye sorar. 7. İşte, göz kamaştığı, 8. Ay tutulduğu, 9. Güneşle ay biraraya getirildiği zaman! 10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir. 11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur! 12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. 13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir. 14. Artık insan, kendi kendinin şahididir. 15. İsterse özürlerini sayıp döksün. 16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. 17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. 18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. 19. Sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir. 20. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da, 21. Ahireti bırakıyorsunuz. 22 Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. 23. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir). 24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır; 25. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir. 26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır, 27. Tedavi edebilecek kimdir? denir. 28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. 29. Ve bacak bacağa dolaşır. 30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur. 31. İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı. 32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti. 33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti. 34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! 35. Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık! 36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! 37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi? 38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti. 39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti. 40. Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?'''
1. Kıyamet gününe yemin ederim. 2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz). 3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır? 4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. 5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister. 6. Kıyamet günü ne zamanmış? diye sorar. 7. İşte, göz kamaştığı, 8. Ay tutulduğu, 9. Güneşle ay biraraya getirildiği zaman! 10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir. 11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur! 12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. 13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir. 14. Artık insan, kendi kendinin şahididir. 15. İsterse özürlerini sayıp döksün. 16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. 17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. 18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. 19. Sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir. 20. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da, 21. Ahireti bırakıyorsunuz. 22 Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. 23. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir). 24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır; 25. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir. 26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır, 27. Tedavi edebilecek kimdir? denir. 28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar. 29. Ve bacak bacağa dolaşır. 30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur. 31. İşte o, (Peygamber'in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı. 32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti. 33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti. 34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! 35. Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık! 36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! 37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi? 38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti. 39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti. 40. Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?'''
   |source =
   |source =
83. satır: 87. satır:
  |width =
  |width =
  |border =
  |border =
  |fontsize = 12px
  |fontsize = 16px
  |bgcolor =#ecfcf4
  |bgcolor =#ecfcf4
  |style =
  |style =
96. satır: 100. satır:
}}
}}


{{Kur'an sureleri|2|[[Müddesir Suresi]]|[[İnsan Suresi]]}}
|-
|-
|}
|}
{{Kur'an sureleri|2|[[Müddesir Suresi]]|[[İnsan Suresi]]}}


== Kaynakça ==
== Kaynakça ==
Anonim kullanıcı