İçeriğe atla

Züheyr bin Kayn Beceli: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
 
27. satır: 27. satır:
|Yaşadığı yer =
|Yaşadığı yer =
|Vefat tarihi =
|Vefat tarihi =
|Şehid olduğu tarih = Aşura günü, Hicri Kameri 61. Yıl
|Şehid olduğu tarih = [[Aşura Günü]], Hicri Kameri 61. Yıl
|Vefat yeri =
|Vefat yeri =
|Şehadet şekli =
|Şehadet şekli =
|Türbe = İmam Hüseyin (a.s) hareminde
|Türbe = İmam Hüseyin (a.s) hareminde
|Kimin Sehabesi =
|Kimin Sehabesi = [[İmam Hüseyin (aleyhi selam)]]
|Faaliyetleri =
|Faaliyetleri = Aşura Günü  İmam Hüseyin (a.s) ordusunun Sağ Kanat Komutanı, Düşmanın Çadırlara Saldırmaması İçin Engel Olunması, Aşura Günü Namaz Kılanlara Kalkan olması
|Meşâyih =
|Meşâyih =
|Öğrencileri =
|Öğrencileri =
38. satır: 38. satır:
|Diğer =
|Diğer =
}}
}}
'''Züheyr bin Kayn Beceli''' (Arapça: زهير بن القين البجلي), [[Kufe]]’de yaşayan Beceli kabilesinin büyüklerindendir.<ref>Tenkihu’l Makatil, c. 1, s. 452 – 453.</ref> Kendisi [[Kufe]] şehri ve kavmi arasında saygın, cesur ve yiğit biri olarak sayılırdı. Katıldığı çok sayıdaki savaş ve fetihlerde büyük bir makam elde etmişti.<ref>Es-Semavi, Muhammed, Ebsaru’l Ayn fi Ensari’l Hüseyin (a.s), s. 161.</ref> Bazı kaynaklarda babası Kayn [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimizin (s.a.a) [[ashap]]larından biri olarak sayılmıştır.<ref>Es-Semavi, Muhammed, Ebsaru’l Ayn fi Ensari’l Hüseyin (a.s), s. 161.</ref> Züheyr b. Kayn, [[Kerbela vakıası]]nda [[Aşura günü]] [[şehit]] olan [[Hz. Hüseyin]]’in (a.s) yârenlerinden ve ileri gelenlerinden birisidir.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 187; Tarihi Taberi, c. 4, s. 320; el-İrşat, c. 2, s. 95; el-Ahbaru’t Tival, s. 256; el-Kamil fi Tarihi, c. 4, s. 59.</ref><br />
'''Züheyr bin Kayn Beceli''' (Arapça: {{Arabic|زهير بن القين البجلي}}), [[Kufe]]’de yaşayan Beceli kabilesinin büyüklerindendir.<ref>Tenkihu’l Makatil, c. 1, s. 452 – 453.</ref> Kendisi [[Kufe]] şehri ve kavmi arasında saygın, cesur ve yiğit biri olarak sayılırdı. Katıldığı çok sayıdaki savaş ve fetihlerde büyük bir makam elde etmişti.<ref>Es-Semavi, Muhammed, Ebsaru’l Ayn fi Ensari’l Hüseyin (a.s), s. 161.</ref> Bazı kaynaklarda babası Kayn [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimizin (s.a.a) [[ashap]]larından biri olarak sayılmıştır.<ref>Es-Semavi, Muhammed, Ebsaru’l Ayn fi Ensari’l Hüseyin (a.s), s. 161.</ref> Züheyr b. Kayn, [[Kerbela vakıası]]nda [[Aşura günü]] [[şehit]] olan [[Hz. Hüseyin]]’in (a.s) yârenlerinden ve ileri gelenlerinden birisidir.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 187; Tarihi Taberi, c. 4, s. 320; el-İrşat, c. 2, s. 95; el-Ahbaru’t Tival, s. 256; el-Kamil fi Tarihi, c. 4, s. 59.</ref>


== Aşura Vakıasından Önce Züheyr ==
== Aşura Vakıasından Önce Züheyr ==
Züheyr geçmişte [[Osman]]’ın adamlarından biri olarak tanılmaktaydı. Hicretin 60. yılında  eşi, kabile ve akrabalarından bazıları ile birlikte [[hac]] [[ibadet]]ini yerine getirmiş ve [[Mekke]]’den [[Kufe]]’ye doğru geri dönüyordu. Yolda “Zerud” denilen bir yerde Kufe’ye doğru hareket halinde olan [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve ashabı ile karşılaştı. Deyneveri’nin naklettiğine göre bu görüşme Zerud’da gerçekleşti.<ref>el-Ahbaru’t Tival, s. 246.</ref><br />
Züheyr geçmişte [[Osman]]’ın adamlarından biri olarak tanılmaktaydı. Hicretin 60. yılında  eşi, kabile ve akrabalarından bazıları ile birlikte [[hac]] [[ibadet]]ini yerine getirmiş ve [[Mekke]]’den [[Kufe]]’ye doğru geri dönüyordu. Yolda “Zerud” denilen bir yerde Kufe’ye doğru hareket halinde olan [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve ashabı ile karşılaştı. Deyneveri’nin naklettiğine göre bu görüşme Zerud’da gerçekleşti.<ref>el-Ahbaru’t Tival, s. 246.</ref>


İmam Hüseyin (a.s) adamlarından birisini Züheyr’e göndererek onunla görüşmek istediğini söyledi. Züheyr ilk önce görüşmeye yanaşmadı, ancak eşi –Amr kızı<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 167; Tarihi Taberi, c. 4, s. 298.</ref> Deylem veya Delhem’in- öğüt ve isteği üzerine İmam Hüseyin’in (a.s) yanına giderek görüştü. Bu görüşme Züheyr’in yaşam çizgisini değiştirmiştir. Züheyr, görüşme sonrası neşeli ve sevinçli bir şekilde geri döndü ve çadırların kaldırılmasını ve İmam Hüseyin’in çadırlarının yanına taşınmasını emretti.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 167 – 168; Tarihi Taberi, c. 4, s. 298; Tenkihu’l Makatil, c. 1, s. 452 – 453.</ref> Züheyr eşiyle de vedalaştı, bir nakle göre eşiyle boşanmış ve şöyle demiştir: “Ben İmam Hüseyin’in (a.s) yanında [[şehit]] olmaya gidiyorum. Sen, kardeşinle birlikte ailenin yanına dön, zira benden sana iyilikten başka bir şey kalmasını istemiyorum.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 396; Şeyh Mufid, c. 2, s. 72 – 73; Fetalu Nişaburi, Muhammed bin Hasan, Ravzatu’l Vaizin, c. 2, s. 178; Hilli, İbn Nema, Mesiru’l Ahzan, s. 46 ve 47.</ref><br />
İmam Hüseyin (a.s) adamlarından birisini Züheyr’e göndererek onunla görüşmek istediğini söyledi. Züheyr ilk önce görüşmeye yanaşmadı, ancak eşi –Amr kızı<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 167; Tarihi Taberi, c. 4, s. 298.</ref> Deylem veya Delhem’in- öğüt ve isteği üzerine İmam Hüseyin’in (a.s) yanına giderek görüştü. Bu görüşme Züheyr’in yaşam çizgisini değiştirmiştir. Züheyr, görüşme sonrası neşeli ve sevinçli bir şekilde geri döndü ve çadırların kaldırılmasını ve İmam Hüseyin’in çadırlarının yanına taşınmasını emretti.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 167 – 168; Tarihi Taberi, c. 4, s. 298; Tenkihu’l Makatil, c. 1, s. 452 – 453.</ref> Züheyr eşiyle de vedalaştı, bir nakle göre eşiyle boşanmış ve şöyle demiştir: “Ben İmam Hüseyin’in (a.s) yanında [[şehit]] olmaya gidiyorum. Sen, kardeşinle birlikte ailenin yanına dön, zira benden sana iyilikten başka bir şey kalmasını istemiyorum.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 396; Şeyh Mufid, c. 2, s. 72 – 73; Fetalu Nişaburi, Muhammed bin Hasan, Ravzatu’l Vaizin, c. 2, s. 178; Hilli, İbn Nema, Mesiru’l Ahzan, s. 46 ve 47.</ref>


Züheyr bin Kayn, sonra yanındakilere şöyle dedi: “Her kim şehadeti istiyorsa, benimle birlikte gelsin, yoksa geriye dönsün, bu benim sizinle son görüşmemdir.<ref>El-Ahbaru’t Tival, s. 246 – 247.</ref><br />
Züheyr bin Kayn, sonra yanındakilere şöyle dedi: “Her kim şehadeti istiyorsa, benimle birlikte gelsin, yoksa geriye dönsün, bu benim sizinle son görüşmemdir.<ref>El-Ahbaru’t Tival, s. 246 – 247.</ref><br />
Daha sonra onlara şöyle bir olay anlattı: “Biz Belencer'de (Kafkas'ta) savaştığımızda, Allah bize zafer nasip etti ve büyük ganimetler elde ettik. Bizimle birlikte olan [[Selman Farisi]] – bazı kaynaklarda Selman-ı Farisi yerine Salmanı Bahilî diye geçmiştir-<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299.</ref> bize dedi ki: "Allah'ın nasip ettiği zaferden ve elde ettiğiniz ganimetlerden dolayı çok mu mutlu oldunuz?" "Evet", dediğimizde, Selman şöyle dedi: "Elde ettiğiniz bu ganimetlere sevinmekten ziyade, [[Âl-i Muhammed]] (s.a.a) gençlerinin efendisinin savaştığını gördüğünüzde onunla birlikte savaşmaktan ve onun yanında ölmekten duyduğunuz sevinç bu ganimetlere ulaşmaktan daha çok olmalıdır.’”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299; el-İrşat, c. 2, s. 73; el-Kamil fi Tarih, c. 4, s. 42; Maktelu’l Hüseyin, Harezmî, c. 1, s. 323; Mu’cem ma İste’cem, c. 1, s. 276; Şeyh Müfid, s. 73; Fetalu Nişaburi, c. 2, s. 178; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerem, el-Kamil fi Tarih, Beyrut, c. 4, s. 42.</ref><br />
Daha sonra onlara şöyle bir olay anlattı: “Biz Belencer'de (Kafkas'ta) savaştığımızda, Allah bize zafer nasip etti ve büyük ganimetler elde ettik. Bizimle birlikte olan [[Selman Farisi]] – bazı kaynaklarda Selman-ı Farisi yerine Salmanı Bahilî diye geçmiştir-<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299.</ref> bize dedi ki: "Allah'ın nasip ettiği zaferden ve elde ettiğiniz ganimetlerden dolayı çok mu mutlu oldunuz?" "Evet", dediğimizde, Selman şöyle dedi: "Elde ettiğiniz bu ganimetlere sevinmekten ziyade, [[Âl-i Muhammed]] (s.a.a) gençlerinin efendisinin savaştığını gördüğünüzde onunla birlikte savaşmaktan ve onun yanında ölmekten duyduğunuz sevinç bu ganimetlere ulaşmaktan daha çok olmalıdır.’”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299; el-İrşat, c. 2, s. 73; el-Kamil fi Tarih, c. 4, s. 42; Maktelu’l Hüseyin, Harezmî, c. 1, s. 323; Mu’cem ma İste’cem, c. 1, s. 276; Şeyh Müfid, s. 73; Fetalu Nişaburi, c. 2, s. 178; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerem, el-Kamil fi Tarih, Beyrut, c. 4, s. 42.</ref>


Bazı kaynaklarda Züheyr bin Kayn’ın amcaoğlu Salman bin Muzarib de Züheyr’e katılarak [[İmam Hüseyin]]’in (a.s) ordusuna katıldı. Züheyr’in İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katılması hakkında Beni Fezare ve Beceli kabilelerinden şöyle nakledilmiştir:<br />
Bazı kaynaklarda Züheyr bin Kayn’ın amcaoğlu Salman bin Muzarib de Züheyr’e katılarak [[İmam Hüseyin]]’in (a.s) ordusuna katıldı. Züheyr’in İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katılması hakkında Beni Fezare ve Beceli kabilelerinden şöyle nakledilmiştir:


[[Hac]] amellerinden sonra [[Mekke]]'den hareket ettiğimizde Züheyr b. Kayn el-Beceli ile beraberdik ve [[Hüseyin (a.s)]] ile birlikte yolumuza devam ediyorduk. Ama en istemediğimiz şey, Hüseyin (a.s) ile birlikte aynı menzilde konaklamaktı. Bu yüzden Hüseyin (a.s) yola devam ettiğinde biz geride kalıp konaklıyorduk, Hüseyin (a.s) konakladığında ise, biz öne geçip yolumuza devam ediyorduk. Ama bir süre sonra her ikimiz de Zerud’da konaklamak zorunda kaldık. İşte o sırada Hüseyin’in (a.s) gönderdiği elçi yanımıza geldi.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 396; el-İrşat, c. 2, s. 72 -73; Fetalu Nişaburi, c. 2, s. 178; Hilli, İbn Nema, Mesiru’l Ahzan, s. 46 ve 47.</ref><br />
[[Hac]] amellerinden sonra [[Mekke]]'den hareket ettiğimizde Züheyr b. Kayn el-Beceli ile beraberdik ve [[Hüseyin (a.s)]] ile birlikte yolumuza devam ediyorduk. Ama en istemediğimiz şey, Hüseyin (a.s) ile birlikte aynı menzilde konaklamaktı. Bu yüzden Hüseyin (a.s) yola devam ettiğinde biz geride kalıp konaklıyorduk, Hüseyin (a.s) konakladığında ise, biz öne geçip yolumuza devam ediyorduk. Ama bir süre sonra her ikimiz de Zerud’da konaklamak zorunda kaldık. İşte o sırada Hüseyin’in (a.s) gönderdiği elçi yanımıza geldi.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 396; el-İrşat, c. 2, s. 72 -73; Fetalu Nişaburi, c. 2, s. 178; Hilli, İbn Nema, Mesiru’l Ahzan, s. 46 ve 47.</ref>


== Züheyr’in Zuhusem’de Yaptığı Konuşma ==
== Züheyr’in Zuhusem’de Yaptığı Konuşma ==
[[İmam Hüseyin (a.s)]] [[Hürr bin Yezid er-Riyahi|Hür]]’ün ordusu ile karşılaştıktan sonra “Zu-Husem” bölgesinde bir konuşma yaptı ve konuşmasında şunları söyledi: “… Hakka uyulmadığını ve batıldan da sakınılmadığını görmüyor musunuz? Mümin hakkı arzu edendir ve [[Allah]]’ın likasını (Allah’la buluşmak) istemelidir. Ölümü [[şehadet]] dışında, yaşamı ise utanç ve aşağılanmak dışında görmüyorum.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299.</ref><br />
[[İmam Hüseyin (a.s)]] [[Hürr bin Yezid er-Riyahi|Hür]]’ün ordusu ile karşılaştıktan sonra “Zu-Husem” bölgesinde bir konuşma yaptı ve konuşmasında şunları söyledi: “… Hakka uyulmadığını ve batıldan da sakınılmadığını görmüyor musunuz? Mümin hakkı arzu edendir ve [[Allah]]’ın likasını (Allah’la buluşmak) istemelidir. Ölümü [[şehadet]] dışında, yaşamı ise utanç ve aşağılanmak dışında görmüyorum.”<ref>Tarihi Taberi, c. 4, s. 299.</ref>


İmam Hüseyin’in (a.s) konuşmasının ardından, ayağa kalkarak imamın emirlerine uymak için hazır olduğunu belirten Züheyr şunları söyledi:<br />
İmam Hüseyin’in (a.s) konuşmasının ardından, ayağa kalkarak imamın emirlerine uymak için hazır olduğunu belirten Züheyr şunları söyledi:


“Ey Resulullah’ın oğlu! Bizler konuşmanızdaki mesaj ve açıklamalarınızı dinledik; Ey [[Resulullah]]’ın oğlu! [[Allah]]’a andolsun ki eğer her zaman bu dünyada yaşayacağımızı ve onun tüm imkânlarından yararlanacağımızı bilseydik bile yine de senin yanında bu uğurda kılıç çekmeyi seçerdik.” İmam Hüseyin (a.s) de onun hakkında hayır duada bulunarak sevgisini gösterdi.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 171; Tarihi Taberi, c. 4, s. 305; el-Melhuf, s. 138.</ref>
“Ey Resulullah’ın oğlu! Bizler konuşmanızdaki mesaj ve açıklamalarınızı dinledik; Ey [[Resulullah]]’ın oğlu! [[Allah]]’a andolsun ki eğer her zaman bu dünyada yaşayacağımızı ve onun tüm imkânlarından yararlanacağımızı bilseydik bile yine de senin yanında bu uğurda kılıç çekmeyi seçerdik.” İmam Hüseyin (a.s) de onun hakkında hayır duada bulunarak sevgisini gösterdi.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 171; Tarihi Taberi, c. 4, s. 305; el-Melhuf, s. 138.</ref>


== Hür’le Savaşma Önerisi ==
== Hür’le Savaşma Önerisi ==
İmam Hüseyin’in (a.s) kervanı hicretin 61. yılında [[Muharrem]] ayının ikisinde Perşembe günü Neyveva topraklarına ulaştı. Bu sırada [[Ubeydullah bin Ziyad]]’ın kuryesi [[Hür bin Yezid Riyahi]]’ye bir mektup ulaştırdı. İbn-i Ziyad, Hür’e hitaben şöyle yazmıştı: “Mektubum eline ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanına gelir gelmez Hüseyin'i durdurup baskı altına al, onu sığınak bulamayacağı düz bir vadiye ve otsuz-susuz bir yere sevk et. Elçime de, sürekli seninle birlikte olması ve emirlerimi yerine getirdiğinin haberini bana ulaştırması için senden ayrılmama emrini verdim. Vesselâm."<br />
İmam Hüseyin’in (a.s) kervanı hicretin 61. yılında [[Muharrem]] ayının ikisinde Perşembe günü Neyveva topraklarına ulaştı. Bu sırada [[Ubeydullah bin Ziyad]]’ın kuryesi [[Hür bin Yezid Riyahi]]’ye bir mektup ulaştırdı. İbn-i Ziyad, Hür’e hitaben şöyle yazmıştı: “Mektubum eline ulaşır ulaşmaz ve elçim senin yanına gelir gelmez Hüseyin'i durdurup baskı altına al, onu sığınak bulamayacağı düz bir vadiye ve otsuz-susuz bir yere sevk et. Elçime de, sürekli seninle birlikte olması ve emirlerimi yerine getirdiğinin haberini bana ulaştırması için senden ayrılmama emrini verdim. Vesselâm."


Hür mektubu okuduğunda, [[İmam Hüseyin]]'in (a.s) ashabına dönerek şöyle dedi: “Bu, Ubeydullah b. Ziyad'ın mektubudur.” Sonra Hür b. Yezid, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabını susuz ve bayındır olmayan bir yerde konaklamaları için zorlamaya başladı. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Bize Neyneva'da ya Gaziriyye'de ya da Şufeyye'de konaklama izni ver.” Ancak Hür, “ hayır; ben bunu yapamam. Çünkü bu adam, Ubeydullah İbn-i Ziyad’ın casusu olarak gönderilmiştir”, dedi.<br />
Hür mektubu okuduğunda, [[İmam Hüseyin]]'in (a.s) ashabına dönerek şöyle dedi: “Bu, Ubeydullah b. Ziyad'ın mektubudur.” Sonra Hür b. Yezid, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabını susuz ve bayındır olmayan bir yerde konaklamaları için zorlamaya başladı. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Bize Neyneva'da ya Gaziriyye'de ya da Şufeyye'de konaklama izni ver.” Ancak Hür, “ hayır; ben bunu yapamam. Çünkü bu adam, Ubeydullah İbn-i Ziyad’ın casusu olarak gönderilmiştir”, dedi.


Bunun üzerine Züheyr b. Kayn, İmam Hüseyin'e (a.s) şöyle dedi: “Ey [[Allah Resulü]]'nün oğlu! Allah’a andolsun ki bizim için, şu anda bunlarla (Hür ve adamlarına karşı) savaşmak, bunların ardı sıra gelecek olanlarla savaşmaktan daha kolaydır. Canım üzerine yemin ederim ki, kısa bir süre sonra bizimle savaşmak için çok sayıda insan gelecek ve bizim onların karşısında direnmeye gücümüz olmayacaktır.” İmam Hüseyin (a.s), Züheyr'e şöyle buyurdu: “Ben savaşı başlatan taraf olmayacağım.”<br />
Bunun üzerine Züheyr b. Kayn, İmam Hüseyin'e (a.s) şöyle dedi: “Ey [[Allah Resulü]]'nün oğlu! Allah’a andolsun ki bizim için, şu anda bunlarla (Hür ve adamlarına karşı) savaşmak, bunların ardı sıra gelecek olanlarla savaşmaktan daha kolaydır. Canım üzerine yemin ederim ki, kısa bir süre sonra bizimle savaşmak için çok sayıda insan gelecek ve bizim onların karşısında direnmeye gücümüz olmayacaktır.” İmam Hüseyin (a.s), Züheyr'e şöyle buyurdu: “Ben savaşı başlatan taraf olmayacağım.”


Bunun üzerine Züheyr b. Kayn şöyle dedi: "O hâlde Fırat nehrinin kıyısında olan şu yakınlardaki bayındır yere doğru gidelim ve orada konaklayalım. Orası konaklamaya daha elverişlidir.” İmam Hüseyin (a.s) o bayındır yerin adını sordu. Züheyr dedi ki: “Akr”dır. İmam Hüseyin (a.s): “Akr”dan Allah’a sığınırım!” dedi.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 176; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerem, el-Kamil fi Tarih, Beyrut, c. 4, s. 51 – 52; El-Ahbaru’t Tival, s. 251 – 252; Tarihi Taberi, c. 4, s. 309; el-İrşat, c. 2, s. 83 -84.</ref>
Bunun üzerine Züheyr b. Kayn şöyle dedi: "O hâlde Fırat nehrinin kıyısında olan şu yakınlardaki bayındır yere doğru gidelim ve orada konaklayalım. Orası konaklamaya daha elverişlidir.” İmam Hüseyin (a.s) o bayındır yerin adını sordu. Züheyr dedi ki: “Akr”dır. İmam Hüseyin (a.s): “Akr”dan Allah’a sığınırım!” dedi.<ref>Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 176; İbn Esir, Ali b. Ebu’l Kerem, el-Kamil fi Tarih, Beyrut, c. 4, s. 51 – 52; El-Ahbaru’t Tival, s. 251 – 252; Tarihi Taberi, c. 4, s. 309; el-İrşat, c. 2, s. 83 -84.</ref>


== Tasua Gününde Züheyr ==
== Tasua Gününde Züheyr ==
[[Tasua günü]] ikindi vakti, [[Ömer bin Sa'd]] ordusu ile birlikte savaşmak için [[İmam Hüseyin]]’in (a.s) çadırlarının olduğu yöne doğru saldırıya geçti. İmam Hüseyin (a.s) kardeşi [[Hz. Abbas]]’ı (a.s) onların yanına göndererek ne istediklerini sordu.<br />
[[Tasua günü]] ikindi vakti, [[Ömer bin Sa'd]] ordusu ile birlikte savaşmak için [[İmam Hüseyin]]’in (a.s) çadırlarının olduğu yöne doğru saldırıya geçti. İmam Hüseyin (a.s) kardeşi [[Hz. Abbas]]’ı (a.s) onların yanına göndererek ne istediklerini sordu.


Hz. Abbas (a.s) Züheyr bin Kayn ve [[Habib bin Muzahir]]’in de aralarında olduğu 20 kişilik bir grupla ordunun yanına giderek amaçlarını sordu. Dediler ki: “Bize, [[İbn-i Ziyad]]’ın emri altına girmemeniz durumunda sizlerle savaşmamız emredildi.” Hz. Abbas (a.s), “O hâlde acele etmeyin ve Ebu Abdullah'ın (İmam Hüseyin’in) yanına gidip sizin söylediklerinizi ona ulaştırmama müsaade edin”, dedi. Onlar da kabul ederek İmam Hüseyin’in (a.s) cevabını beklemeye başladılar.
Hz. Abbas (a.s) Züheyr bin Kayn ve [[Habib bin Muzahir]]’in de aralarında olduğu 20 kişilik bir grupla ordunun yanına giderek amaçlarını sordu. Dediler ki: “Bize, [[İbn-i Ziyad]]’ın emri altına girmemeniz durumunda sizlerle savaşmamız emredildi.” Hz. Abbas (a.s), “O hâlde acele etmeyin ve Ebu Abdullah'ın (İmam Hüseyin’in) yanına gidip sizin söylediklerinizi ona ulaştırmama müsaade edin”, dedi. Onlar da kabul ederek İmam Hüseyin’in (a.s) cevabını beklemeye başladılar.


Habib b. Muzahir ve Zuheyr b. Kayn da fırsattan istifade ederek [[Ömer bin Sa'd]]’ın ordusuna nasihat etmeye başladılar. Habib bin Muzahir onları [[Hz. Peygamber]]in (s.a.a) [[Ehlibeyt]]ini ve yârenlerini öldürmekten sakındırdı.<br />
Habib b. Muzahir ve Zuheyr b. Kayn da fırsattan istifade ederek [[Ömer bin Sa'd]]’ın ordusuna nasihat etmeye başladılar. Habib bin Muzahir onları [[Hz. Peygamber]]in (s.a.a) [[Ehlibeyt]]ini ve yârenlerini öldürmekten sakındırdı.


Ömer b. Sa'd'ın ordusundan Uzra b. Kays bu sözleri duyunca, Habib'e şöyle dedi: “Elinden geldiğince sen kendini öv!" Zuheyr dedi ki: "Ey Uzra! [[Allah]] zaten onu temiz kılmış ve hidayete erdirmiştir. Allah'tan kork! Ben senin hayrını istiyorum. Allah'ını seviyorsan, sakın tertemiz insanları öldüren sapmışlara yardım edenlerden olma.”<br />
Ömer b. Sa'd'ın ordusundan Uzra b. Kays bu sözleri duyunca, Habib'e şöyle dedi: “Elinden geldiğince sen kendini öv!" Zuheyr dedi ki: "Ey Uzra! [[Allah]] zaten onu temiz kılmış ve hidayete erdirmiştir. Allah'tan kork! Ben senin hayrını istiyorum. Allah'ını seviyorsan, sakın tertemiz insanları öldüren sapmışlara yardım edenlerden olma.”


Uzra b. Kays dedi ki: "Ey Züheyr! Sen ki bu hanedanın (Ehlibeytin) [[Şii]]’lerinden değildin ve [[Osman]]’ın taraftarı idin! Zuheyr dedi ki: “Burada bulunmam onların taraftarı (Şiileri) olduğum anlamına gelmiyor mu? Vallahi ben Hüseyin bin Ali’ye (a.s) asla mektup yazmadım; hiçbir zaman ona elçi göndermedim ve ona yardım sözü vermedim. Lakin güzergâhımızın kesişmesi, bizi bir araya getirdi. Hüseyin'i (a.s) gördüğümde, Allah Resulü'nü (s.a.a) ve onun Allah Resulü'nün (s.a.a) yanındaki makamını hatırladım ve sonra düşmanına, yani size doğru geldiğini fark ettim. O nedenle maslahatın ona yardım etme, onun hizbinde olma ve canımı onun yolunda feda etmekte olduğunu gördüm ve bu vesileyle sizin yıktığınız ve zayi ettiğiniz Allah ve Resulü'nün (s.a.a) hakkını eda etmeye koyuldum.”<ref>El-Futuh, c. 5, s. 177 – 178; Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 184; Maktelu’l Hüseyin, Harezmî, c. 1, s. 353 – 354; Tarihi Taberi, c. 4, s. 315 – 316.</ref>
Uzra b. Kays dedi ki: "Ey Züheyr! Sen ki bu hanedanın (Ehlibeytin) [[Şii]]’lerinden değildin ve [[Osman]]’ın taraftarı idin! Zuheyr dedi ki: “Burada bulunmam onların taraftarı (Şiileri) olduğum anlamına gelmiyor mu? Vallahi ben Hüseyin bin Ali’ye (a.s) asla mektup yazmadım; hiçbir zaman ona elçi göndermedim ve ona yardım sözü vermedim. Lakin güzergâhımızın kesişmesi, bizi bir araya getirdi. Hüseyin'i (a.s) gördüğümde, Allah Resulü'nü (s.a.a) ve onun Allah Resulü'nün (s.a.a) yanındaki makamını hatırladım ve sonra düşmanına, yani size doğru geldiğini fark ettim. O nedenle maslahatın ona yardım etme, onun hizbinde olma ve canımı onun yolunda feda etmekte olduğunu gördüm ve bu vesileyle sizin yıktığınız ve zayi ettiğiniz Allah ve Resulü'nün (s.a.a) hakkını eda etmeye koyuldum.”<ref>El-Futuh, c. 5, s. 177 – 178; Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 184; Maktelu’l Hüseyin, Harezmî, c. 1, s. 353 – 354; Tarihi Taberi, c. 4, s. 315 – 316.</ref>
86. satır: 86. satır:


== Ömer bin Sa'd’ın Ordusuna Öğüt ==
== Ömer bin Sa'd’ın Ordusuna Öğüt ==
[[Aşura günü]], iki ordu karşı karşıya gelince [[İmam Hüseyin (aleyhi selam)]] düşman ordusuna öğüt vermek için bir konuşma yaptı.<br />
[[Aşura günü]], iki ordu karşı karşıya gelince [[İmam Hüseyin (aleyhi selam)]] düşman ordusuna öğüt vermek için bir konuşma yaptı.


İmam Hüseyin’in (a.s) konuşmasının ardından Hz. Züheyr bin Kayn (r.a) İmam Hüseyin’den (a.s) konuşma yapmak için izin istedikten sonra [[Kufe]] ordusuna hitaben şunları söyledi:<br />
İmam Hüseyin’in (a.s) konuşmasının ardından Hz. Züheyr bin Kayn (r.a) İmam Hüseyin’den (a.s) konuşma yapmak için izin istedikten sonra [[Kufe]] ordusuna hitaben şunları söyledi:


“Ey [[Kûfe]] halkı! Sizi [[Allah]]'ın azabıyla uyarıyorum. Müslümanların görevlerinden birisi de [[Müslüman]] kardeşinin hayrını istemesi, ona nasihatte bulunmasıdır. Aramızda savaş çıkmayana kadar şu anda bile bizler bir din ve bir ümmet üzere kardeşiz. Bu yüzden nasihat hakkına sahibiz, ancak aramıza kılıç (savaş) girdiğinde, bu irtibat kopacak ve bizler bir ümmet ve sizler de ayrı bir ümmet olacaksınız."<br />
“Ey [[Kûfe]] halkı! Sizi [[Allah]]'ın azabıyla uyarıyorum. Müslümanların görevlerinden birisi de [[Müslüman]] kardeşinin hayrını istemesi, ona nasihatte bulunmasıdır. Aramızda savaş çıkmayana kadar şu anda bile bizler bir din ve bir ümmet üzere kardeşiz. Bu yüzden nasihat hakkına sahibiz, ancak aramıza kılıç (savaş) girdiğinde, bu irtibat kopacak ve bizler bir ümmet ve sizler de ayrı bir ümmet olacaksınız."


“Biliniz ki Allah biz ve sizleri Peygamberi [[Muhammed]]'in (s.a.a) evlatları ile sınamakta ve bizlerin onlara karşı nasıl davranacağımızı görmek istemektedir. Biz, sizi onlara yardıma ve bu azgın [[Ubeydullah b. Ziyad]]'a karşı savaşmaya davet ediyoruz. Sizler, Ubeydullah bin Ziyad ve babasından hükümetleri dönemince kötülükten başka bir şey görmediniz. Onlar gözlerinizi çanağından çıkarıyorlardı;<ref>Kızgın şişle gözleri dağlayarak gözleri kör etmek, gözleri yuvasından dışarı çıkarmak. (lügat namei dehhuda)</ref> ellerinizi ve ayaklarınızı kesiyorlardı; sizlere türlü işkenceler ederek bedenlerinizi parçalıyorlardı<ref>Kulak, burun veya bedenin başka bir yerini kesmek; birisinin bir yerini kesmek.(lügat namei dehhuda)</ref> ve sizi hurma ağacına asıyorlardı; Hücr b. Adi ve arkadaşları, [[Hâni b. Urve]] ve benzerleri gibi büyüklerinizi ve [[Kur’an]] karilerinizi (hafızlarınızı) darağacına asıyorlardı.”<br />
“Biliniz ki Allah biz ve sizleri Peygamberi [[Muhammed]]'in (s.a.a) evlatları ile sınamakta ve bizlerin onlara karşı nasıl davranacağımızı görmek istemektedir. Biz, sizi onlara yardıma ve bu azgın [[Ubeydullah b. Ziyad]]'a karşı savaşmaya davet ediyoruz. Sizler, Ubeydullah bin Ziyad ve babasından hükümetleri dönemince kötülükten başka bir şey görmediniz. Onlar gözlerinizi çanağından çıkarıyorlardı;<ref>Kızgın şişle gözleri dağlayarak gözleri kör etmek, gözleri yuvasından dışarı çıkarmak. (lügat namei dehhuda)</ref> ellerinizi ve ayaklarınızı kesiyorlardı; sizlere türlü işkenceler ederek bedenlerinizi parçalıyorlardı<ref>Kulak, burun veya bedenin başka bir yerini kesmek; birisinin bir yerini kesmek.(lügat namei dehhuda)</ref> ve sizi hurma ağacına asıyorlardı; Hücr b. Adi ve arkadaşları, [[Hâni b. Urve]] ve benzerleri gibi büyüklerinizi ve [[Kur’an]] karilerinizi (hafızlarınızı) darağacına asıyorlardı.”


Bu sırada düşman ordusunda bulunanlar Züheyr’e küfrederek Ubeydullah b. Ziyad'ı övmeye başladılar. Daha sonra şöyle dediler:
Bu sırada düşman ordusunda bulunanlar Züheyr’e küfrederek Ubeydullah b. Ziyad'ı övmeye başladılar. Daha sonra şöyle dediler:
“Allah'a andolsun ki, efendin (İmam Hüseyin’i) ve onunla birlikte olanları öldürmedikçe yahut onu ve beraberindekileri Ubeydullah'a teslim etmedikçe sizden el çekmeyeceğiz.”<br />
“Allah'a andolsun ki, efendin (İmam Hüseyin’i) ve onunla birlikte olanları öldürmedikçe yahut onu ve beraberindekileri Ubeydullah'a teslim etmedikçe sizden el çekmeyeceğiz.”


Züheyr dedi ki: “Ey Allah'ın kulları! [[Fatıma]]'nın (selamullahi aleyha) oğlu sevilmeye ve yardım edilmeye, Sümeyye'nin oğlundan daha lâyıktır. Yardım etmeseniz bile en azından Allah’a sığının ve ellerinizi onun kanına bulamayın. Onunla amcası oğlu -[[Yezid b. Muaviye]]'nin- arasından çıkın ve onu kendi haline bırakın. Canıma andolsun ki, sizler Hüseyin'i (a.s) öldürmeseniz bile Yezid kendisine olan itaatinize razı olacaktır.” Bu sırada [[Şimr b. Zi'l-Cevşen]], Züheyr'e doğru bir ok fırlatarak şöyle dedi: "Sus! [[Allah]] sesini kessin, çok konuşarak bizleri yordun!"<br />
Züheyr dedi ki: “Ey Allah'ın kulları! [[Fatıma]]'nın (selamullahi aleyha) oğlu sevilmeye ve yardım edilmeye, Sümeyye'nin oğlundan daha lâyıktır. Yardım etmeseniz bile en azından Allah’a sığının ve ellerinizi onun kanına bulamayın. Onunla amcası oğlu -[[Yezid b. Muaviye]]'nin- arasından çıkın ve onu kendi haline bırakın. Canıma andolsun ki, sizler Hüseyin'i (a.s) öldürmeseniz bile Yezid kendisine olan itaatinize razı olacaktır.” Bu sırada [[Şimr b. Zi'l-Cevşen]], Züheyr'e doğru bir ok fırlatarak şöyle dedi: "Sus! [[Allah]] sesini kessin, çok konuşarak bizleri yordun!"


Züheyr ona şöyle dedi: “Ey ayakta idrarını yapanın (veya tabanlarına idrar edenin) oğlu! Muhatabım sen değilsin. Çünkü sen hayvandan başka bir şey değilsin. Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın kitabından iki ayeti bile doğru okuyabileceğini sanmıyorum. [[Kıyamet]] gününde aşağılık ve elemli bir azap ile müjdeliyorum seni!”<br />
Züheyr ona şöyle dedi: “Ey ayakta idrarını yapanın (veya tabanlarına idrar edenin) oğlu! Muhatabım sen değilsin. Çünkü sen hayvandan başka bir şey değilsin. Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın kitabından iki ayeti bile doğru okuyabileceğini sanmıyorum. [[Kıyamet]] gününde aşağılık ve elemli bir azap ile müjdeliyorum seni!”


[[Şimr]], “Allah, birazdan seni ve efendini (Hüseyin'i) öldürecektir." dediğinde, Zuheyr şöyle dedi: “Beni ölümle mi korkutuyorsun? Allah’a yemin ederim ki Hüseyin'in (a.s) safında ölmek, benim için sizin yanınızdaki ebedî hayattan daha sevimlidir.”<br />
[[Şimr]], “Allah, birazdan seni ve efendini (Hüseyin'i) öldürecektir." dediğinde, Zuheyr şöyle dedi: “Beni ölümle mi korkutuyorsun? Allah’a yemin ederim ki Hüseyin'in (a.s) safında ölmek, benim için sizin yanınızdaki ebedî hayattan daha sevimlidir.”


Ardından insanlara yönelerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ey Allah'ın kulları! Bu ve benzeri aşağılık ve kötü ahlaklı adamlar sizi dininizden saptırmasın! Allah'a yemin ederim ki [[Muhammed]]'in (s.a.a) [[şefaat]]i, evlatlarını ve [[Ehlibeyt]]'in kanını dökenlere, Ehlibeyt'e yardım eden ve onları savunanları öldürenlere ulaşmayacaktır.”
Ardından insanlara yönelerek yüksek sesle şöyle dedi: “Ey Allah'ın kulları! Bu ve benzeri aşağılık ve kötü ahlaklı adamlar sizi dininizden saptırmasın! Allah'a yemin ederim ki [[Muhammed]]'in (s.a.a) [[şefaat]]i, evlatlarını ve [[Ehlibeyt]]'in kanını dökenlere, Ehlibeyt'e yardım eden ve onları savunanları öldürenlere ulaşmayacaktır.”
148. satır: 148. satır:


== Bibliyografi ==
== Bibliyografi ==
<div class="reflist4" style="height: 180px; background:#fffdfa; overflow: auto; padding: 3px" >
{{Bibliyografi}}
<div style="{{column-count|3}}">
* el-Belazuri, Ahmed b. Yahya b. Cabir, Ensabu’l Eşraf, c. 2, tahkik: eş-Şeyh Muhammed Bakır Mahmudi, müessese el-İlmi lil-Matbuat, 1977.
* el-Belazuri, Ahmed b. Yahya b. Cabir, Ensabu’l Eşraf, c. 2, tahkik: eş-Şeyh Muhammed Bakır Mahmudi, müessese el-İlmi lil-Matbuat, 1977.
* İbn E’sem el-Kûfi, el-Futuh, c. 5, tahkik: Ali Şiri, Beyrut, Daru’l Adva, 1991.
* İbn E’sem el-Kûfi, el-Futuh, c. 5, tahkik: Ali Şiri, Beyrut, Daru’l Adva, 1991.
163. satır: 162. satır:
* Şeyh Mufid, el-İrşat fi marifeti hücecullah ale’l ibad, Kum, müessese Alulbeyt li-ihyau’t Turas, k. 1416 / m. 1995.
* Şeyh Mufid, el-İrşat fi marifeti hücecullah ale’l ibad, Kum, müessese Alulbeyt li-ihyau’t Turas, k. 1416 / m. 1995.
* El-Yakubi, Ahmed b. Ebu Yakup, Tarihi Yakubi, c. 2, Beyrut, Daru Sadır.
* El-Yakubi, Ahmed b. Ebu Yakup, Tarihi Yakubi, c. 2, Beyrut, Daru Sadır.
</div>
{{tamam}}
</div><br />


{{İmam Hüseyin'in Ashabı}}
{{İmam Hüseyin'in Ashabı}}
confirmed, templateeditor
2.563

düzenleme