İçeriğe atla

İmam Cafer Sadık (a.s): Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
36. satır: 36. satır:


}}
}}
'''İmam Cafer Sadık''' diye meşhur olan '''Cafer bin Muhammed bin Ali bin Hüseyin''' (Arapça: {{Arabic|الإمام الصادق عليه السلام}}) ([[Medine]], [[hicri kamerı 83]]/Medine, h. 148), On İki İmam'ın (a.s) altıncısıdır. 65 yaşında iken [[şehit]] oldu; babası [[İmam Muhammed Bakır]] (a.s), dedeleri [[İmam Seccad]] (a.s) ve [[İmam Hasan]]’ın (a.s) yanında [[Cennetü’l Baki]] mezarlığında defnedildi. Annesi Kasım bin Muhammed bin Ebu Bekir’in kızı Ümmü Ferve’dir. [[İmamet]]i 34 yıl sürmüştür.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref> Künyesi Ebu Abdullah’tır ve [[Caferi mezhebi]] ona nispet verilmektedir.<ref>Şehidi, 1384, s. 4.</ref><br />
'''İmam Cafer Sadık''' diye meşhur olan '''Cafer bin Muhammed bin Ali bin Hüseyin''' (Arapça: {{Arabic|الإمام الصادق عليه السلام}}) ([[Medine]], [[hicri kamerı 83]]/Medine, h. 148), On İki İmam'ın (a.s) altıncısıdır. 65 yaşında iken [[şehit]] oldu; babası [[İmam Muhammed Bakır]] (a.s), dedeleri [[İmam Seccad]] (a.s) ve [[İmam Hasan]]’ın (a.s) yanında [[Cennetü’l Baki]] mezarlığında defnedildi. Annesi Kasım bin Muhammed bin Ebu Bekir’in kızı Ümmü Ferve’dir. [[İmamet]]i 34 yıl sürmüştür.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref> Künyesi Ebu Abdullah’tır ve [[Caferi mezhebi]] ona nispet verilmektedir.<ref>Şehidi, 1384, s. 4.</ref>


İmam Cafer Sadık’tan (a.s) [[fıkıh]] ve kelam alanında çeşitli konularda geniş ve değişik [[hadis]]ler nakledilmiştir. Bundan dolayı [[Şia]] mezhebini "Caferi mezhebi" olarak adlandırmışlardır. Hz. İmam’ın (a.s) imametinin ilk yıllarında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerine neden olmuş ve fıkhi, kelami konuları ondan öğrenmişlerdir.<ref>Şehidi, 1384, s. 61.</ref><br />
İmam Cafer Sadık’tan (a.s) [[fıkıh]] ve kelam alanında çeşitli konularda geniş ve değişik [[hadis]]ler nakledilmiştir. Bundan dolayı [[Şia]] mezhebini "Caferi mezhebi" olarak adlandırmışlardır. Hz. İmam’ın (a.s) imametinin ilk yıllarında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerine neden olmuş ve fıkhi, kelami konuları ondan öğrenmişlerdir.<ref>Şehidi, 1384, s. 61.</ref>


Ehlisünnet ulemalarından İbni Hacer Heysemi şöyle diyor: "İnsanlar, onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan b. Uyeyne, Süfyan Sevri Ebu Hanife, Şu’be b. El-Haccac ve Eyüp Sahtiyani gibi büyük şahsiyetler ondan rivayet nakletmişlerdir."
Ehlisünnet ulemalarından İbni Hacer Heysemi şöyle diyor: "İnsanlar, onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan b. Uyeyne, Süfyan Sevri Ebu Hanife, Şu’be b. El-Haccac ve Eyüp Sahtiyani gibi büyük şahsiyetler ondan rivayet nakletmişlerdir."


[[Ehlibeyt İmamları]]ndan (a.s) hiçbirinin İmam Cafer Sadık (a.s) kadar öğrencisi olmamış ve İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetler ondan nakledilen rivayetlerin sayısına ulaşmamıştır. [[Hadis]] [[Sahabe|ashabı]], ondan [[rivayet]] nakleden ravilerin sayısını 4000 olarak belirtmişlerdir.<br />
[[Ehlibeyt İmamları]]ndan (a.s) hiçbirinin İmam Cafer Sadık (a.s) kadar öğrencisi olmamış ve İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetler ondan nakledilen rivayetlerin sayısına ulaşmamıştır. [[Hadis]] [[Sahabe|ashabı]], ondan [[rivayet]] nakleden ravilerin sayısını 4000 olarak belirtmişlerdir.


İmam Cafer'in (a.s) Şehadeti, Mansur Devaneki tarafından tedarik edilen zehir sonucu olmuştur.<ref>Menakıp, c. 4, s. 280; Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.</ref><br />
İmam Cafer'in (a.s) Şehadeti, Mansur Devaneki tarafından tedarik edilen zehir sonucu olmuştur.<ref>Menakıp, c. 4, s. 280; Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.</ref>


== Nesep, Künye ve Lakapları ==
== Nesep, Künye ve Lakapları ==
Cafer bin [[Muhammed bin Ali|Muhammed ]] bin [[Ali bin Hüseyin |Ali]] bin [[Hüseyin bin Ali|Hüseyin]] bin [[Ali bin Ebu Talip]] (a.s), [[Şia]]ların altıncı İmamı ve Müminlerin Emiri’nin soyundan gelen beşinci imamdır. Künyesi Ebu Abdullah ve en ünlü lakabı ise “Sadık”tır. Öteki lakapları ise, şunlardan ibarettir: Sabır, Tahir ve Fazıl. Ancak Şia bile olmayan kendi asrındaki fakih ve [[muhaddis]]ler, onun hadisteki doğruluğundan ve rivayetleri nakletmesindeki sadakatinden dolayı onu övdüklerinden “Sadık” lakabı ile şöhret bulmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 3.</ref><br />
Cafer bin [[Muhammed bin Ali|Muhammed ]] bin [[Ali bin Hüseyin |Ali]] bin [[Hüseyin bin Ali|Hüseyin]] bin [[Ali bin Ebu Talip]] (a.s), [[Şia]]ların altıncı İmamı ve Müminlerin Emiri’nin soyundan gelen beşinci imamdır. Künyesi Ebu Abdullah ve en ünlü lakabı ise “Sadık”tır. Öteki lakapları ise, şunlardan ibarettir: Sabır, Tahir ve Fazıl. Ancak Şia bile olmayan kendi asrındaki fakih ve [[muhaddis]]ler, onun hadisteki doğruluğundan ve rivayetleri nakletmesindeki sadakatinden dolayı onu övdüklerinden “Sadık” lakabı ile şöhret bulmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 3.</ref>


Annesinin adı Fatıma veya Garibe, künyesi ise Ümmü Ferve’dir.<ref>Şehidi, 1384, s. 5.</ref> Ümmü Ferve, Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir’in kızıdır.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref>
Annesinin adı Fatıma veya Garibe, künyesi ise Ümmü Ferve’dir.<ref>Şehidi, 1384, s. 5.</ref> Ümmü Ferve, Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir’in kızıdır.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref>
53. satır: 53. satır:
== Dünyaya Gelişi ve Şehadeti ==
== Dünyaya Gelişi ve Şehadeti ==
İmam Cafer Sadık (a.s), hicretin 83. yılında [[Medine]]’de dünyaya geldi ve h. 148. yılında 65 yaşında iken orada [[şehit]] edildi. Babası [[İmam Muhammed Bakır]] (a.s), dedesi [[İmam Seccad]] (a.s) ve büyük amcası [[İmam Hasan]]’ın (a.s) yanında [[Cennetü’l Baki]] mezarlığında [[defn]]edildi.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref>
İmam Cafer Sadık (a.s), hicretin 83. yılında [[Medine]]’de dünyaya geldi ve h. 148. yılında 65 yaşında iken orada [[şehit]] edildi. Babası [[İmam Muhammed Bakır]] (a.s), dedesi [[İmam Seccad]] (a.s) ve büyük amcası [[İmam Hasan]]’ın (a.s) yanında [[Cennetü’l Baki]] mezarlığında [[defn]]edildi.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref>
Dünyaya geliş tarihini 17 [[Rebiülevvel]] ve şehadetini ise [[25 Şevval]] olarak belirtmişlerdir. [[Şehadet]] günü için [[Recep]] ayı veya [[Şevval]] ayının ortasını da nakletmişlerdir.<br />
Dünyaya geliş tarihini 17 [[Rebiülevvel]] ve şehadetini ise [[25 Şevval]] olarak belirtmişlerdir. [[Şehadet]] günü için [[Recep]] ayı veya [[Şevval]] ayının ortasını da nakletmişlerdir.


Bazı tarihçi ve tezkire yazarları dünyaya gelişini hicretin 80. yılında,<ref>Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 155; Şehidi, 1384, s. 4’den naklen.</ref> İbni Kuteybe ise, şehadetini hicretin 146. yılında olduğunu belirtmiştir.<ref>El-Mearif, s. 215; Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.</ref> Ömrünün 12 yılını dedesi (İmam Seccad) (a.s), 19 yılını ise babası (İmam Muhammed Bakır) (a.s) ile geçirmiştir. İmamet süresi 34 yıl sürmüştür.<ref>El-Tabersi, k. 1417, s. 514.</ref>
Bazı tarihçi ve tezkire yazarları dünyaya gelişini hicretin 80. yılında,<ref>Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 155; Şehidi, 1384, s. 4’den naklen.</ref> İbni Kuteybe ise, şehadetini hicretin 146. yılında olduğunu belirtmiştir.<ref>El-Mearif, s. 215; Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.</ref> Ömrünün 12 yılını dedesi (İmam Seccad) (a.s), 19 yılını ise babası (İmam Muhammed Bakır) (a.s) ile geçirmiştir. İmamet süresi 34 yıl sürmüştür.<ref>El-Tabersi, k. 1417, s. 514.</ref>
61. satır: 61. satır:


== Eş ve Çocukları ==
== Eş ve Çocukları ==
'''Eşleri:''' Kendisine üç çocuk dünyaya getiren, Hüseyin b. Ali b. Hüseyin’in kızı Fatıma. Kendisine üç çocuk doğuran bir cariye ve öteki çocuklarını dünyaya getiren diğer kadınlar.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553.</ref><br />
'''Eşleri:''' Kendisine üç çocuk dünyaya getiren, Hüseyin b. Ali b. Hüseyin’in kızı Fatıma. Kendisine üç çocuk doğuran bir cariye ve öteki çocuklarını dünyaya getiren diğer kadınlar.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553.</ref>


'''Çocukları:'''  [[Şeyh Müfid]], İmam Cafer Sadık’ın (a.s) 10 çocuğunun olduğunu belirtmiştir:<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553.</ref><br />
'''Çocukları:'''  [[Şeyh Müfid]], İmam Cafer Sadık’ın (a.s) 10 çocuğunun olduğunu belirtmiştir:<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553.</ref>


* İsmail, Abdullah, Ümmü Ferve ve anneleri Hüseyin b. Ali b. Hüseyin’in kızı Fatıma’dır.
* İsmail, Abdullah, Ümmü Ferve ve anneleri Hüseyin b. Ali b. Hüseyin’in kızı Fatıma’dır.
69. satır: 69. satır:
* Abbas, Ali, Esma ve Fatıma farklı annelerden dünyaya gelmişlerdir.
* Abbas, Ali, Esma ve Fatıma farklı annelerden dünyaya gelmişlerdir.
Tabersi şöyle yazmaktadır:  Musa, İshak, Fatıma ve Muhammed bir anneden dünyaya gelmişlerdir. Annelerinin adı ise, Hamide Berberiye’dir.<ref>El-Tabersi
Tabersi şöyle yazmaktadır:  Musa, İshak, Fatıma ve Muhammed bir anneden dünyaya gelmişlerdir. Annelerinin adı ise, Hamide Berberiye’dir.<ref>El-Tabersi
, k. 1417, c. 1, s. 546.</ref><br />
, k. 1417, c. 1, s. 546.</ref>


İsmail, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) en büyük oğlu idi ve İmam (a.s) ona oldukça ilgi göstermekteydi. Hatta bir grup [[Şia]], onun İmam Cafer Sadık’tan (a.s) sonraki imam olduğunu tasavvur etmekteydiler. Ancak kendisi daha İmam Sadık (a.s) hayatta iken vefat etmiş ve Baki mezarlığında defnedilmiştir. Rivayet edildiğine göre İmam Cafer Sadık (a.s) onun naaşının kaldırılması sırasında abasını üzerine almadan, yalın ayak bir şekilde cenazenin önünde giderek, defnedilmeden önce yol üzerinde birkaç kere cenazenin yere konularak [[kefen]]inin açılmasını emretmiş, çevredekilere ona bakmalarını ve bu şekilde İmamdan (a.s) sonra onun imam olacağını tasavvur edenlerin onun öldüğüne yakin etmelerini istemiştir.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553-554.</ref>
İsmail, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) en büyük oğlu idi ve İmam (a.s) ona oldukça ilgi göstermekteydi. Hatta bir grup [[Şia]], onun İmam Cafer Sadık’tan (a.s) sonraki imam olduğunu tasavvur etmekteydiler. Ancak kendisi daha İmam Sadık (a.s) hayatta iken vefat etmiş ve Baki mezarlığında defnedilmiştir. Rivayet edildiğine göre İmam Cafer Sadık (a.s) onun naaşının kaldırılması sırasında abasını üzerine almadan, yalın ayak bir şekilde cenazenin önünde giderek, defnedilmeden önce yol üzerinde birkaç kere cenazenin yere konularak [[kefen]]inin açılmasını emretmiş, çevredekilere ona bakmalarını ve bu şekilde İmamdan (a.s) sonra onun imam olacağını tasavvur edenlerin onun öldüğüne yakin etmelerini istemiştir.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 553-554.</ref>
77. satır: 77. satır:


== İmamet Delilleri ==
== İmamet Delilleri ==
Hişam b. Salim, Ebü’s-Sabah Kenani, Cabir b. Yezid Cu’fi, Abdü’l A’lâ Mevla Âl-i Sam gibi çeşitli kişiler [[İmam Muhammed Bakır]]’dan (a.s) oğlu “Cafer”in imametini ortaya koyan hadisler nakletmişlerdir.<ref>Bkz. El- Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref><br />  
Hişam b. Salim, Ebü’s-Sabah Kenani, Cabir b. Yezid Cu’fi, Abdü’l A’lâ Mevla Âl-i Sam gibi çeşitli kişiler [[İmam Muhammed Bakır]]’dan (a.s) oğlu “Cafer”in imametini ortaya koyan hadisler nakletmişlerdir.<ref>Bkz. El- Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.</ref>


[[Şeyh Müfid]] şöyle yazmaktadır: İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) oğlu Cafer’in [[imamet]]ini anlatan vasiyetinin yanı sıra, İmam Cafer’in ilim, züht ve ameldeki üstünlüklerinin tüm kardeşlerine, amcaoğullarına ve öteki insanlara açık olması onun imametine bir delildir.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 527-528.</ref>
[[Şeyh Müfid]] şöyle yazmaktadır: İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) oğlu Cafer’in [[imamet]]ini anlatan vasiyetinin yanı sıra, İmam Cafer’in ilim, züht ve ameldeki üstünlüklerinin tüm kardeşlerine, amcaoğullarına ve öteki insanlara açık olması onun imametine bir delildir.<ref>El-Müfid, h. ş. 1380, s. 527-528.</ref>


== İlmi Hareket ve Ayaklanma ==
== İlmi Hareket ve Ayaklanma ==
[[Hz. Resulü Kibriya]] Efendimizin (s.a.a) vefatından sonra halifeler döneminde ne zaman [[fıkh]]i bir mesele halife veya sahabelere zor gelirse, [[İmam Ali]]’ye (a.s) müracaat edilir ve o da meseleyi çözerdi. [[İmam Ali (a.s)]] [[şehit]] olduktan sonra, düşmanlar ortamı onun oğulları ve [[Şialar]]a karşı zorlaştırmış ve onlar ile halk arasına mesafe koymuşlardı. Öte yandan dinini dünyasına satanlar da zamanın hakimlerini memnun etmek veya kendi menfaatleri için [[hadis]] uydurmaya koyulmuşlardı. Öyle ki artık doğru hadisle uydurma hadisleri ayırmak fakihlere zor gelmeye başlamıştı. Söylenebilir ki hicretin 40. yılından neredeyse birinci asrın sonuna kadar az bir [[sahabe]] ve tabiin dışında doğru  fıkıhtan –Âl-i Muhammed’in Fıkhı- kimse yararlanamamıştı. [[İmam Muhammed Bakır (a.s)]] döneminde az bir rahatlama yaşanmış ve 114-148 (İmam Cafer Sadık’ın (a.s) [[imamet]] dönemi) yıllarında Âl-i Muhammed fıkhı yayılmaya veya başka bir ifadeyle, Caferi fıkhının eğitim ve öğretim günleri başlamıştı. [[Medine]] bile bu yıllarda farklı bir yüze bürünmüştü.<ref>Şehidi, 1384, s. 60.</ref><br />
[[Hz. Resulü Kibriya]] Efendimizin (s.a.a) vefatından sonra halifeler döneminde ne zaman [[fıkh]]i bir mesele halife veya sahabelere zor gelirse, [[İmam Ali]]’ye (a.s) müracaat edilir ve o da meseleyi çözerdi. [[İmam Ali (a.s)]] [[şehit]] olduktan sonra, düşmanlar ortamı onun oğulları ve [[Şialar]]a karşı zorlaştırmış ve onlar ile halk arasına mesafe koymuşlardı. Öte yandan dinini dünyasına satanlar da zamanın hakimlerini memnun etmek veya kendi menfaatleri için [[hadis]] uydurmaya koyulmuşlardı. Öyle ki artık doğru hadisle uydurma hadisleri ayırmak fakihlere zor gelmeye başlamıştı. Söylenebilir ki hicretin 40. yılından neredeyse birinci asrın sonuna kadar az bir [[sahabe]] ve tabiin dışında doğru  fıkıhtan –Âl-i Muhammed’in Fıkhı- kimse yararlanamamıştı. [[İmam Muhammed Bakır (a.s)]] döneminde az bir rahatlama yaşanmış ve 114-148 (İmam Cafer Sadık’ın (a.s) [[imamet]] dönemi) yıllarında Âl-i Muhammed fıkhı yayılmaya veya başka bir ifadeyle, Caferi fıkhının eğitim ve öğretim günleri başlamıştı. [[Medine]] bile bu yıllarda farklı bir yüze bürünmüştü.<ref>Şehidi, 1384, s. 60.</ref>


İmam Cafer Sadık’ın (a.s) dönemi, Mervani hükumetin önce zayıflamasına ve ardından yıkılmasına denk gelmiştir. Öyle ki bu durum siyasi özgürlükleri beraberinde getirmiş, köşe ve bucaklarda dini ve yöneticilere karşı ayaklanmalar görülmeye başlanmış, bu da çeşitli dallarda bilimsel tartışmalar için özgür bir alan oluşmasına neden olmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 47.</ref><br />
İmam Cafer Sadık’ın (a.s) dönemi, Mervani hükumetin önce zayıflamasına ve ardından yıkılmasına denk gelmiştir. Öyle ki bu durum siyasi özgürlükleri beraberinde getirmiş, köşe ve bucaklarda dini ve yöneticilere karşı ayaklanmalar görülmeye başlanmış, bu da çeşitli dallarda bilimsel tartışmalar için özgür bir alan oluşmasına neden olmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 47.</ref>


İmam Cafer Sadık’tan (a.s) [[fıkh]]i ve kelami olan değişik konularda nakledilen hadisler, çok geniş ve çeşitlidir. Bundan dolayı [[Şia]] mezhebine Caferi mezhebi de denmektedir. İkinci yüzyılın ilk yarısında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerini sağlayarak fıkhi ve kelami sorularını ondan öğrenmelerine neden olmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 61.</ref><br />
İmam Cafer Sadık’tan (a.s) [[fıkh]]i ve kelami olan değişik konularda nakledilen hadisler, çok geniş ve çeşitlidir. Bundan dolayı [[Şia]] mezhebine Caferi mezhebi de denmektedir. İkinci yüzyılın ilk yarısında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerini sağlayarak fıkhi ve kelami sorularını ondan öğrenmelerine neden olmuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 61.</ref>


İbn Hacer, İmam Cafer Sadık (a.s) hakkında şöyle yazmıştır: insanlar onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan B. Uyeyne, Süfyan Servi, Ebu Hanife, Şu’be b. El-Hüccac ve Eyüp Sahtiyana gibi büyük şahsiyetler ondan [[rivayet]] nakletmişlerdir.<ref>Ahmed b. Hacer Heytemi, 1385, s. 201.</ref><br />
İbn Hacer, İmam Cafer Sadık (a.s) hakkında şöyle yazmıştır: insanlar onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan B. Uyeyne, Süfyan Servi, Ebu Hanife, Şu’be b. El-Hüccac ve Eyüp Sahtiyana gibi büyük şahsiyetler ondan [[rivayet]] nakletmişlerdir.<ref>Ahmed b. Hacer Heytemi, 1385, s. 201.</ref>


Alimler, [[Hz. Muhammed]]’in (s.a.a) [[Ehlibeyt]]inden (a.s) olan İmam Cafer Sadık’tan (a.s) naklettikleri kadar hiç kimseden [[hadis]] nakletmemiş ve hiçbirinin onun kadar öğrencisi olmamıştır. Ayrıca ondan nakledilen rivayet kadar 14 On dört Masum un (a.s) hiçbirinden rivayet nakledilmemiştir. Hadis ashabı, ondan hadis nakledenlerin sayısını 4000 olarak açıklamışlardır.<ref>Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 166; Şehidi, 1384, s. 61’den naklen.</ref><br />
Alimler, [[Hz. Muhammed]]’in (s.a.a) [[Ehlibeyt]]inden (a.s) olan İmam Cafer Sadık’tan (a.s) naklettikleri kadar hiç kimseden [[hadis]] nakletmemiş ve hiçbirinin onun kadar öğrencisi olmamıştır. Ayrıca ondan nakledilen rivayet kadar 14 On dört Masum un (a.s) hiçbirinden rivayet nakledilmemiştir. Hadis ashabı, ondan hadis nakledenlerin sayısını 4000 olarak açıklamışlardır.<ref>Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 166; Şehidi, 1384, s. 61’den naklen.</ref>


=== Fıkıh ===
=== Fıkıh ===
Zehebi’nin [[Ebu Hanife]]’den naklettiğine göre, Ebu Hanife şöyle demiştir: Cafer b. Muhammed’den, yani İmam Sadık’tan (as.) daha [[fakih]] birisini görmedim.<ref>Tezkiretü’l Hafız, c. 1, s. 166; Şehidi, 1384, s. 61’den naklen.</ref> Ehlisünnetin dört büyük mezhebinden birinin imamı olan Malik b. Enes şöyle demiştir: Fazilet, bilim ve takvada ondan daha üstün birisini görmedim.<ref>Şehidi, 1384, s. 60-61.</ref><br />
Zehebi’nin [[Ebu Hanife]]’den naklettiğine göre, Ebu Hanife şöyle demiştir: Cafer b. Muhammed’den, yani İmam Sadık’tan (as.) daha [[fakih]] birisini görmedim.<ref>Tezkiretü’l Hafız, c. 1, s. 166; Şehidi, 1384, s. 61’den naklen.</ref> Ehlisünnetin dört büyük mezhebinden birinin imamı olan Malik b. Enes şöyle demiştir: Fazilet, bilim ve takvada ondan daha üstün birisini görmedim.<ref>Şehidi, 1384, s. 60-61.</ref>


Zübeyr Bekâr şöyle yazmaktadır: Ebu Hanife’nin İmam Cafer Sadık’la çeşitli mülakatları olmuştur. Bu mülakatlardan birinde İmam, Ebu Hanife’ye şöyle demiştir: [[Allah]]’tan kork ve dinde kıyas etme; kıyas eden ilk kişi şeytandır. Allah şeytana şöyle buyurmuştur: Âdem’e secde et. Şeytan: Beni ateşten onu topraktan yarattın, demiştir. ([[A’raf]], 21) Sonra İmam, Ebu Hanife’ye şöyle sormuştur: İnsanı öldürmek mi, yoksa zina mı daha günahtır?
Zübeyr Bekâr şöyle yazmaktadır: Ebu Hanife’nin İmam Cafer Sadık’la çeşitli mülakatları olmuştur. Bu mülakatlardan birinde İmam, Ebu Hanife’ye şöyle demiştir: [[Allah]]’tan kork ve dinde kıyas etme; kıyas eden ilk kişi şeytandır. Allah şeytana şöyle buyurmuştur: Âdem’e secde et. Şeytan: Beni ateşten onu topraktan yarattın, demiştir. ([[A’raf]], 21) Sonra İmam, Ebu Hanife’ye şöyle sormuştur: İnsanı öldürmek mi, yoksa zina mı daha günahtır?
99. satır: 99. satır:
Ebu Hanife: İnsan öldürmek!
Ebu Hanife: İnsan öldürmek!


İmam: Öyleyse neden insan öldürmek iki şahitle sabit olmakta iken zina ise, dört şahitle? Kıyasla ne yapmaktasın? Allah katında [[namaz]] mı daha üstündür, yoksa [[oruç]] mu?<br />
İmam: Öyleyse neden insan öldürmek iki şahitle sabit olmakta iken zina ise, dört şahitle? Kıyasla ne yapmaktasın? Allah katında [[namaz]] mı daha üstündür, yoksa [[oruç]] mu?


Ebu Hanife: Namaz<br />
Ebu Hanife: Namaz


İmam: Öyleyse neden adet gören kadın orucunun kazasını tutmakta ama [[namazın kazası]]nı kılmamaktadır? Allah’ın kulu! Allah’tan kork ve kıyas etme.<ref>El-Ahbarü’l Muvafakiyat, s. 76-77; Hilyetü’l Evliya, c. 3, s. 197; Şehidi, 1384, s. 62’den naklen.</ref><br />
İmam: Öyleyse neden adet gören kadın orucunun kazasını tutmakta ama [[namazın kazası]]nı kılmamaktadır? Allah’ın kulu! Allah’tan kork ve kıyas etme.<ref>El-Ahbarü’l Muvafakiyat, s. 76-77; Hilyetü’l Evliya, c. 3, s. 197; Şehidi, 1384, s. 62’den naklen.</ref>


[[Dosya:محراب مقام امام صادق(ع).jpg|küçükresim|İmam Caferi Sadık (a.s)-ın Kerbelada mihrab makamı]]
[[Dosya:محراب مقام امام صادق(ع).jpg|küçükresim|İmam Caferi Sadık (a.s)-ın Kerbelada mihrab makamı]]
=== Mütekellimlerin Eğitimi ===
=== Mütekellimlerin Eğitimi ===
[[Kuleyni]], kendi senediyle Yunus b. Yakub’dan şöyle [[rivayet]] etmektedir: Ebu Abdullah’ın (Cafer Sadık a.s ) yanında bulunduğum bir sırada yanına Şamlı bir adam geldi ve şöyle dedi: Ben kelam, [[fıkıh]] ve feraiz ilimlerini bilen bir kimseyim. Senin arkadaşlarınla tartışmak için geldim.<br />
[[Kuleyni]], kendi senediyle Yunus b. Yakub’dan şöyle [[rivayet]] etmektedir: Ebu Abdullah’ın (Cafer Sadık a.s ) yanında bulunduğum bir sırada yanına Şamlı bir adam geldi ve şöyle dedi: Ben kelam, [[fıkıh]] ve feraiz ilimlerini bilen bir kimseyim. Senin arkadaşlarınla tartışmak için geldim.


Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: Acaba senin kelamın, [[Resulullah]]'ın (s.a.a) sözlerine mi dayanıyor? Yoksa kendine ait düşüncelerden mi kaynaklanıyor?<br />
Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: Acaba senin kelamın, [[Resulullah]]'ın (s.a.a) sözlerine mi dayanıyor? Yoksa kendine ait düşüncelerden mi kaynaklanıyor?


Adam şöyle dedi: Hem Resulullah’ın (s.a.a) sözlerine ve hem de kendi düşüncelerime dayanıyor.<br />
Adam şöyle dedi: Hem Resulullah’ın (s.a.a) sözlerine ve hem de kendi düşüncelerime dayanıyor.


Ebu Abdullah (a.s): “Öyleyse sen, Resulullah'ın (s.a.a) ortağısın.<br />
Ebu Abdullah (a.s): “Öyleyse sen, Resulullah'ın (s.a.a) ortağısın.


- Adam: "Hayır" dedi.<br />
- Adam: "Hayır" dedi.


İmam (a.s): “Yoksa Allah'tan [[vahiy]] mi aldın? O mu sana haber verdi?”<br />
İmam (a.s): “Yoksa Allah'tan [[vahiy]] mi aldın? O mu sana haber verdi?”


-Adam: "Hayır" dedi.<br />
-Adam: "Hayır" dedi.


-İmam (a.s): “O zaman Resulullah'a (s.a.a) olduğu gibi, sana da itaat etmek [[farz]] olmalı" dedi.<br />
-İmam (a.s): “O zaman Resulullah'a (s.a.a) olduğu gibi, sana da itaat etmek [[farz]] olmalı" dedi.


Adam: "Hayır" dedi.<br />
Adam: "Hayır" dedi.


Bunun üzerine Ebu Abdullah (a.s) bana dönerek şöyle dedi: “Ey Yunus b. Yakup! Bu adam, konuşmadan önce kendi çelişkisini ortaya koydu.” Ardından şöyle dedi:<br />
Bunun üzerine Ebu Abdullah (a.s) bana dönerek şöyle dedi: “Ey Yunus b. Yakup! Bu adam, konuşmadan önce kendi çelişkisini ortaya koydu.” Ardından şöyle dedi:


“Ey Yunus! Eğer sen, kelam ilmini iyi biliyorsan onunla tartış.”<br />
“Ey Yunus! Eğer sen, kelam ilmini iyi biliyorsan onunla tartış.”


Yunus der ki: "İçimden şöyle dedim:<br />
Yunus der ki: "İçimden şöyle dedim:


-Vay başıma gelenler!<br />
-Vay başıma gelenler!


İmam'a (a.s) şu karşılığı verdim: Sana kurban olayım! Senin, kelam ilmiyle uğraşmayı yasakladığını ve “Bu kabul edilir; Şu kabul edilmez; Bu bir sonuca varır; Şu bir sonuca varmaz; Bunu anlayabiliriz; Şunu anlayamayız” diyerek kelamla uğraşanlara-“Yazıklar olsun!”- dediğini duymuştum.<br />
İmam'a (a.s) şu karşılığı verdim: Sana kurban olayım! Senin, kelam ilmiyle uğraşmayı yasakladığını ve “Bu kabul edilir; Şu kabul edilmez; Bu bir sonuca varır; Şu bir sonuca varmaz; Bunu anlayabiliriz; Şunu anlayamayız” diyerek kelamla uğraşanlara-“Yazıklar olsun!”- dediğini duymuştum.


Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurdu: “Benim dediklerimi bırakıp, kendi istediklerine uyanlara yazıklar olsun” demiştim.
Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurdu: “Benim dediklerimi bırakıp, kendi istediklerine uyanlara yazıklar olsun” demiştim.
Sonra bana şöyle dedi: “Dışarı çık ve gördüğün bütün kelamcıları içeri çağır.”<br />
Sonra bana şöyle dedi: “Dışarı çık ve gördüğün bütün kelamcıları içeri çağır.”


Bunun üzerine kelamı iyi bilen Humran b. A'yen''i, yine kelamdan iyi anlayan Ahvel'i, kelam ilminde iyi bir yeri olan Hişam b. Salim'i ve benim nazarımda kelam ilmini en iyi bilen biri olan Kays b. Masir'i içeri çağırdım. Bunlardan Kays b. Masir, Ali b. Hüseyin’den (a.s) kelam derslerini almıştı. Derken [[Hişam b. Hakem]] çıkageldi. Sakalları yeni çıkıyordu. İçimizde yaş olarak ondan büyük olmayan kimse yoktu. Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselam) ona yer açtı ve şöyle dedi:<br />
Bunun üzerine kelamı iyi bilen Humran b. A'yen''i, yine kelamdan iyi anlayan Ahvel'i, kelam ilminde iyi bir yeri olan Hişam b. Salim'i ve benim nazarımda kelam ilmini en iyi bilen biri olan Kays b. Masir'i içeri çağırdım. Bunlardan Kays b. Masir, Ali b. Hüseyin’den (a.s) kelam derslerini almıştı. Derken [[Hişam b. Hakem]] çıkageldi. Sakalları yeni çıkıyordu. İçimizde yaş olarak ondan büyük olmayan kimse yoktu. Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselam) ona yer açtı ve şöyle dedi:


“Bu, kalbiyle, diliyle ve eliyle, biz [[Ehlibeyt]]e (a.s) yardım eden bir kimsedir.”<br />
“Bu, kalbiyle, diliyle ve eliyle, biz [[Ehlibeyt]]e (a.s) yardım eden bir kimsedir.”


Sonra şöyle buyurdu: “Ey Humran! Adamla kelam tartışmasına gir.”<br />
Sonra şöyle buyurdu: “Ey Humran! Adamla kelam tartışmasına gir.”


Humran, adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.<br />
Humran, adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.


Sonra şöyle dedi: “Ey Taki! Onunla kelam tartışmasına gir.”<br />
Sonra şöyle dedi: “Ey Taki! Onunla kelam tartışmasına gir.”


Ahvel de adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.<br />
Ahvel de adamla tartıştı ve ona üstünlük sağladı.


Sonra şöyle dedi: “Ey Hişam b. Salim! Onunla kelami konularda tartış.<br />
Sonra şöyle dedi: “Ey Hişam b. Salim! Onunla kelami konularda tartış.


Sonra Ebu Abdullah, Kays el-Masir'e: “Onunla kelami tartışmalara gir” dedi.<br />
Sonra Ebu Abdullah, Kays el-Masir'e: “Onunla kelami tartışmalara gir” dedi.


Kays da onunla tartıştı.<br />
Kays da onunla tartıştı.


İmam (a.s), Şamlı adama: “Şu delikanlıyla tartış” dedi.<br />
İmam (a.s), Şamlı adama: “Şu delikanlıyla tartış” dedi.


İmam (a.s), Hişam b. Hakem'i kastediyordu.<br />
İmam (a.s), Hişam b. Hakem'i kastediyordu.


Adam: "Evet" dedi.<br />
Adam: "Evet" dedi.


Adam, Hişam'a şöyle dedi: "Ey delikanlı! Bana bu adamın imamlığı hakkında soru sor".<br />
Adam, Hişam'a şöyle dedi: "Ey delikanlı! Bana bu adamın imamlığı hakkında soru sor".


Hişam, adamın bu sözlerinden dolayı öfkelenerek titremeye başladı ve Şamlıya şöyle dedi: Ey adam! Acaba senin Rabbin mi kulları hakkında daha çok hayır diler, yoksa kulların kendileri mi kendileri hakkında daha çok hayır dilerler?
Hişam, adamın bu sözlerinden dolayı öfkelenerek titremeye başladı ve Şamlıya şöyle dedi: Ey adam! Acaba senin Rabbin mi kulları hakkında daha çok hayır diler, yoksa kulların kendileri mi kendileri hakkında daha çok hayır dilerler?
Adam: Bilâkis, benim Rabbim daha çok kulları hakkında hayır diler.<br />
Adam: Bilâkis, benim Rabbim daha çok kulları hakkında hayır diler.


Hişam: Peki, kullarına yönelik hayır dilemesi açısından ne yapmıştır?<br />
Hişam: Peki, kullarına yönelik hayır dilemesi açısından ne yapmıştır?


Adam şöyle dedi: Onlar için bir hüccet ve delil ortaya koymuştur ki, dağılmasınlar veya anlaşmazlığa düşmesinler. Onları birleştirerek kaynaştırsın; onları sevgiyle kucaklasın ve Rablerinin koyduğu farzları onlara haber versin.<br />
Adam şöyle dedi: Onlar için bir hüccet ve delil ortaya koymuştur ki, dağılmasınlar veya anlaşmazlığa düşmesinler. Onları birleştirerek kaynaştırsın; onları sevgiyle kucaklasın ve Rablerinin koyduğu farzları onlara haber versin.


Hişam: "Bu hüccet kimdir?" diye sordu.<br />
Hişam: "Bu hüccet kimdir?" diye sordu.


Adam: [[Resulullah]] (s.a.a) dedi.<br />
Adam: [[Resulullah]] (s.a.a) dedi.


Hişam: "Peki, Resulullah'tan (s.a.a) sonra kimdir?" diye sordu.<br />
Hişam: "Peki, Resulullah'tan (s.a.a) sonra kimdir?" diye sordu.


Adam: "Resulullah'tan (s.a.a) sonra hüccet, kitap ve sünnettir."<br />
Adam: "Resulullah'tan (s.a.a) sonra hüccet, kitap ve sünnettir."


Hişam: "Bu gün aramızdaki fikir ayrılıklarını ortadan kaldırma hususunda kitap ve [[sünnet]]in bize bir yararı oluyor mu?" diye sordu.<br />
Hişam: "Bu gün aramızdaki fikir ayrılıklarını ortadan kaldırma hususunda kitap ve [[sünnet]]in bize bir yararı oluyor mu?" diye sordu.


Şamlı adam: "Evet" dedi.<br />
Şamlı adam: "Evet" dedi.


Hişam şöyle dedi: Öyleyse ben ve sen, niçin anlaşamıyoruz ve sen ne diye Şam'dan buralara kadar fikir ayrılığı yaşamamız için kalkıp geldin? Bu soru karşısında Şamlı adam sustu.<br />
Hişam şöyle dedi: Öyleyse ben ve sen, niçin anlaşamıyoruz ve sen ne diye Şam'dan buralara kadar fikir ayrılığı yaşamamız için kalkıp geldin? Bu soru karşısında Şamlı adam sustu.


Ebu Abdullah (a.s) Şamlı adama: "Niçin konuşmuyorsun?" diye sordu.<br />
Ebu Abdullah (a.s) Şamlı adama: "Niçin konuşmuyorsun?" diye sordu.


Şamlı adam şöyle dedi: "Eğer anlaşıyoruz" desem, yalan söylemiş olurum. "Kitap ve sünnet aramızdaki anlaşmazlıkları kaldırıyor" desem, bu sefer batıl bir iddiada bulunmuş olurum. Çünkü kitap ve sünnet farklı şekillerde yorumlanabilecek mahiyettedir. Eğer "Anlaşamıyoruz ve her birimizin savunduğu haktır desem" o zaman kitap ve sünnetin bize bir yararı olmamış olur. Fakat bu kanıt benim aleyhime ve onun lehinedir."<br />
Şamlı adam şöyle dedi: "Eğer anlaşıyoruz" desem, yalan söylemiş olurum. "Kitap ve sünnet aramızdaki anlaşmazlıkları kaldırıyor" desem, bu sefer batıl bir iddiada bulunmuş olurum. Çünkü kitap ve sünnet farklı şekillerde yorumlanabilecek mahiyettedir. Eğer "Anlaşamıyoruz ve her birimizin savunduğu haktır desem" o zaman kitap ve sünnetin bize bir yararı olmamış olur. Fakat bu kanıt benim aleyhime ve onun lehinedir."


Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: “Sor, o zaman onun bilimle dolu olduğunu anlarsın.”<br />
Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: “Sor, o zaman onun bilimle dolu olduğunu anlarsın.”


Şamlı adam şöyle dedi: Ey adam! Kullar hakkında kim daha çok hayır diler, onların Rabbi mi, yoksa kendileri mi?<br />
Şamlı adam şöyle dedi: Ey adam! Kullar hakkında kim daha çok hayır diler, onların Rabbi mi, yoksa kendileri mi?


Hişam: Müminlerin Rabbi, kullarından daha çok onlar hakkında hayır dilemektedir.<br />
Hişam: Müminlerin Rabbi, kullarından daha çok onlar hakkında hayır dilemektedir.


Bunun üzerine Şamlı adam şöyle dedi:<br />
Bunun üzerine Şamlı adam şöyle dedi:


Peki, Rableri onları birleştiren, eğri taraflarını doğrultan ve hak ile batıl olanı birbirinden ayırarak onlara anlatan birini tayin etmiş midir?<br />
Peki, Rableri onları birleştiren, eğri taraflarını doğrultan ve hak ile batıl olanı birbirinden ayırarak onlara anlatan birini tayin etmiş midir?


Hişam: Resulullah (s.a.a) zamanını mı, yoksa şimdiki zamanı mı soruyorsun?<br />
Hişam: Resulullah (s.a.a) zamanını mı, yoksa şimdiki zamanı mı soruyorsun?


Şamlı: Resulullah (s.a.a) zamanında kendisiydi. Bugün kimdir?<br />
Şamlı: Resulullah (s.a.a) zamanında kendisiydi. Bugün kimdir?


Hişam: Bugün, şurada oturan (İmam Sadık aleyhisselam) ve kendisini görmek için kafilelerin yola çıktığı ve bize göklerin ve yerin haberlerini veren şu kişidir. O, bu yetkiyi miras olarak babasından, o da dedesinden devralmıştır.<br />
Hişam: Bugün, şurada oturan (İmam Sadık aleyhisselam) ve kendisini görmek için kafilelerin yola çıktığı ve bize göklerin ve yerin haberlerini veren şu kişidir. O, bu yetkiyi miras olarak babasından, o da dedesinden devralmıştır.


Şamlı: Bunu nasıl bilebilirim?<br />
Şamlı: Bunu nasıl bilebilirim?


Hişam: Aklına geleni ona sor.<br />
Hişam: Aklına geleni ona sor.


Şamlı: Bütün bahanelerimin önünü kestin. Artık ona sormam gerekiyor.<br />
Şamlı: Bütün bahanelerimin önünü kestin. Artık ona sormam gerekiyor.


Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: “Ey Şamlı! Sana yolculuğunun nasıl geçtiğini ve hangi yolu izlediğini haber vereyim mi? Şu şekilde değil miydi?”<br />
Ebu Abdullah (a.s) şöyle dedi: “Ey Şamlı! Sana yolculuğunun nasıl geçtiğini ve hangi yolu izlediğini haber vereyim mi? Şu şekilde değil miydi?”


Şamlı döndü ve şöyle dedi: "Doğru söyledin; ben şimdi [[Allah]]'a teslim oldum." “Şimdi Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in (s.a.a) [[Allah'ın Resulü]] olduğuna ve senin de vasilerden bir vasi olduğuna tanıklık ediyorum.”<ref>Usul-i Kafi, c. 1, s. 171-173; Menakıp, c. 2, s. 243-244; Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 173-175, İ’lamü’l Vera, s. 280-283; Şehidi, 1384, s. 55-57’den naklen.</ref><br />
Şamlı döndü ve şöyle dedi: "Doğru söyledin; ben şimdi [[Allah]]'a teslim oldum." “Şimdi Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in (s.a.a) [[Allah'ın Resulü]] olduğuna ve senin de vasilerden bir vasi olduğuna tanıklık ediyorum.”<ref>Usul-i Kafi, c. 1, s. 171-173; Menakıp, c. 2, s. 243-244; Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 173-175, İ’lamü’l Vera, s. 280-283; Şehidi, 1384, s. 55-57’den naklen.</ref>


Bu münazaranın benzerleri İmamla (a.s) karşıtları arasında birçok kez gerçekleşmiş ve her defasında İmamın (a.s) [[imamet]] makamını bu ilimler ortaya koymuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 57.</ref>
Bu münazaranın benzerleri İmamla (a.s) karşıtları arasında birçok kez gerçekleşmiş ve her defasında İmamın (a.s) [[imamet]] makamını bu ilimler ortaya koymuştur.<ref>Şehidi, 1384, s. 57.</ref>
219. satır: 219. satır:
== Döneminde Gerçekleşen Ayaklanmalar ==
== Döneminde Gerçekleşen Ayaklanmalar ==
=== Zeyd b. Ali’nin Kıyamı ===
=== Zeyd b. Ali’nin Kıyamı ===
İmam Cafer Sadık (a.s) Zeyd b. Ali b. Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur: O, Âl-i Muhammed âlimlerinden biriydi, Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür.<ref>Uyun-u Ahbari’r-Rıza, s. 15; Şehidi, 1384, s. 26’dan naklen.</ref> Bazı rivayetlerin içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla [[Zeyd bin Ali'nin Kıyamı|Zeyd’in (a.s) ayaklanması]] İmam Cafer Sadık (a.s) tarafından teyit edilmiştir. [[Şeyh Saduk]], Uyun-u Ahbari’r-Rıza kitabında şöyle nakletmiştir: Zeyd b. Musa b. Cafer (a.s) Basra’da ayaklanarak Abbas oğullarının evini ateşe verdiğinde, Me’mun [[İmam Rıza]]’ya şöyle dedi: Eğer kardeşin Zeyd böyle bir iş yapmışsa, ondan önce de Zeyd b. Ali (a.s) ayaklanmış ve öldürülmüştür. Eğer senin hatırın olmasaydı, onu öldürürdüm; çünkü o çok kötü bir şey yaptı.<br />
İmam Cafer Sadık (a.s) Zeyd b. Ali b. Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur: O, Âl-i Muhammed âlimlerinden biriydi, Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür.<ref>Uyun-u Ahbari’r-Rıza, s. 15; Şehidi, 1384, s. 26’dan naklen.</ref> Bazı rivayetlerin içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla [[Zeyd bin Ali'nin Kıyamı|Zeyd’in (a.s) ayaklanması]] İmam Cafer Sadık (a.s) tarafından teyit edilmiştir. [[Şeyh Saduk]], Uyun-u Ahbari’r-Rıza kitabında şöyle nakletmiştir: Zeyd b. Musa b. Cafer (a.s) Basra’da ayaklanarak Abbas oğullarının evini ateşe verdiğinde, Me’mun [[İmam Rıza]]’ya şöyle dedi: Eğer kardeşin Zeyd böyle bir iş yapmışsa, ondan önce de Zeyd b. Ali (a.s) ayaklanmış ve öldürülmüştür. Eğer senin hatırın olmasaydı, onu öldürürdüm; çünkü o çok kötü bir şey yaptı.


İmam (a.s) şöyle buyurdu: Kardeşim Zeyd’i, Zeyd b. Ali (a.s) ile  karşılaştırma! O, Âl-i Muhammed’in alimlerindendi. Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür. Babam Musa b. Cafer, babası Cafer b. Muhammed’den (İmam Cafer Sadık) şöyle duymuştur:<br />
İmam (a.s) şöyle buyurdu: Kardeşim Zeyd’i, Zeyd b. Ali (a.s) ile  karşılaştırma! O, Âl-i Muhammed’in alimlerindendi. Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür. Babam Musa b. Cafer, babası Cafer b. Muhammed’den (İmam Cafer Sadık) şöyle duymuştur:


Allah, amcam Zeyd’i (a.s) bağışlasın! O, insanları “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırıyordu ve eğer zafer kazansaydı, vadesine vefa gösterecekti. Kıyam etmeden önce benimle istişare etti. Ona şöyle dedim: Amca! Eğer razı olursan, öldürüleceksin ve [[Kufe]]’de darağacına asılacaksın, kendin biliyorsun.<ref> Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 1, s. 194-195; Şehidi, 1384, s. 37’den naklen.</ref><br />
Allah, amcam Zeyd’i (a.s) bağışlasın! O, insanları “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırıyordu ve eğer zafer kazansaydı, vadesine vefa gösterecekti. Kıyam etmeden önce benimle istişare etti. Ona şöyle dedim: Amca! Eğer razı olursan, öldürüleceksin ve [[Kufe]]’de darağacına asılacaksın, kendin biliyorsun.<ref> Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 1, s. 194-195; Şehidi, 1384, s. 37’den naklen.</ref>


Abdullah b. Seyabe’nin naklettiği başka bir rivayette ise şöyle geçmiştir: Bizler yedi kişiydik. [[Medine]]’ye giderek İmam Sadık’ın (a.s) yanına uğradık. İmam (a.s) bize: "Amcam Zeyd’den (a.s) ne haber?" diye sordu.<br />
Abdullah b. Seyabe’nin naklettiği başka bir rivayette ise şöyle geçmiştir: Bizler yedi kişiydik. [[Medine]]’ye giderek İmam Sadık’ın (a.s) yanına uğradık. İmam (a.s) bize: "Amcam Zeyd’den (a.s) ne haber?" diye sordu.


Şöyle dedik: Ayaklandı veya ayaklanmak üzeredir.<br />
Şöyle dedik: Ayaklandı veya ayaklanmak üzeredir.


İmam (a.s): Eğer bir haber alırsanız, bana haber verin.<br />
İmam (a.s): Eğer bir haber alırsanız, bana haber verin.


Birkaç gün geçti ve Besam Sayrafi’den bir mektup ulaştı. Mektupta şöyle yazmaktaydı: Zeyd, [[Safer]] ayında çarşamba günü ayaklandı ve cuma günü öldürüldü. Biz, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yanına gittik ve mektubu ona verdik. İmam (a.s) mektubu okudu ve ağladı. Sonra şöyle buyurdu:<br />
Birkaç gün geçti ve Besam Sayrafi’den bir mektup ulaştı. Mektupta şöyle yazmaktaydı: Zeyd, [[Safer]] ayında çarşamba günü ayaklandı ve cuma günü öldürüldü. Biz, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yanına gittik ve mektubu ona verdik. İmam (a.s) mektubu okudu ve ağladı. Sonra şöyle buyurdu:


İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Amcamı Allah’ın sonsuz rahmetine emanet ediyoruz. Bizim dünya ve [[ahiret]] adamımızdı. Allah’a and olsun ki amcam, [[Resulullah]] (s.a.a), Ali, Hasan ve Hüseyin’in (s.a) yanında [[şehit]] olanlar gibi dünyadan şehit olarak ayrılmıştır.<ref> Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 1, s. 197; Şehidi, 1384, s. 38’den naklen.</ref><br />
İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Amcamı Allah’ın sonsuz rahmetine emanet ediyoruz. Bizim dünya ve [[ahiret]] adamımızdı. Allah’a and olsun ki amcam, [[Resulullah]] (s.a.a), Ali, Hasan ve Hüseyin’in (s.a) yanında [[şehit]] olanlar gibi dünyadan şehit olarak ayrılmıştır.<ref> Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 1, s. 197; Şehidi, 1384, s. 38’den naklen.</ref>


[[Hz. Mehdi]]’nin (a.s) zuhurundan önce kılıçla ayaklanma babında nakledilen bir rivayette şöyle geçmiştir: Zeyd’in (a.s) ayaklandığını söylemeyin. (Onun ayaklanmasını örnek almayın) Zeyd (a.s), alim ve doğru bir adamdı. O, sizleri kendisine çağırmadı; bilakis “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırdı. Eğer zafer kazansaydı, vaat ettiği şeye vefa edecekti.<ref>Ravzatü’l Kafi, s. 264; Vesailü’ş- Şia, c. 11, s. 36; Şehidi, 1384, s. 38’den naklen.</ref>
[[Hz. Mehdi]]’nin (a.s) zuhurundan önce kılıçla ayaklanma babında nakledilen bir rivayette şöyle geçmiştir: Zeyd’in (a.s) ayaklandığını söylemeyin. (Onun ayaklanmasını örnek almayın) Zeyd (a.s), alim ve doğru bir adamdı. O, sizleri kendisine çağırmadı; bilakis “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırdı. Eğer zafer kazansaydı, vaat ettiği şeye vefa edecekti.<ref>Ravzatü’l Kafi, s. 264; Vesailü’ş- Şia, c. 11, s. 36; Şehidi, 1384, s. 38’den naklen.</ref>
247. satır: 247. satır:


== Başka Ayaklanmalar==
== Başka Ayaklanmalar==
Ayaklanmaların birçoğu İmam Sadık (a.s) tarafından teyit edilmemekte ve insanların yardım etme vaadini kabul etmemekteydi. İmam (a.s), Âl-i Muhammed’in [[fıkh]]ı ve [[Ehlibeyt]]in (a.s) bilimlerinin yayılmasını daha öncelikli bilmekteydi. Zira [[Haşim oğulları]]nı ayaklanmaya davet edip yardım edeceklerini vaat edenlerin tamamı veya çoğu, zamanın hükumetlerine tahammül edememekte ya da kendileri hükumeti ele geçirmek istemekteydiler. Yoksa amaçları "bidatleri ortadan kaldırmak ve Allah'ın dinini ihya etmek" değildi.<ref>Şehidi, 1384, s. 34.</ref><br />
Ayaklanmaların birçoğu İmam Sadık (a.s) tarafından teyit edilmemekte ve insanların yardım etme vaadini kabul etmemekteydi. İmam (a.s), Âl-i Muhammed’in [[fıkh]]ı ve [[Ehlibeyt]]in (a.s) bilimlerinin yayılmasını daha öncelikli bilmekteydi. Zira [[Haşim oğulları]]nı ayaklanmaya davet edip yardım edeceklerini vaat edenlerin tamamı veya çoğu, zamanın hükumetlerine tahammül edememekte ya da kendileri hükumeti ele geçirmek istemekteydiler. Yoksa amaçları "bidatleri ortadan kaldırmak ve Allah'ın dinini ihya etmek" değildi.<ref>Şehidi, 1384, s. 34.</ref>


Abbasilerin davetleri [[İran]]’ın doğusunda yayılmaya başladığında, yöre insanları ve orada yaşayan Kahtani Araplar birbirleriyle ittifak kurarak Mervanilere karşı muhalefetlerini netleştirdikleri zaman Mervan’ın koltuğa oturttuğu hakim ile çekişmeye başladılar. Ebu Müslim Nasır Seyyar, Horasan hakimini kaçırttı ve Şib’in oğlu Kahtiye’yi, onun tarafından Horasan’a yönelik Mervan b. Muhammed’in ordusunu yenmesi için gönderdi. Fırat nehri yanında gerçekleşen savaşta, Kahtiye öldürüldü ve ordu onun oğlu Hasan’a biat etti. Kahtiye ölmeden önce ordusuna şöyle dedi: Kufe’ye girdiğinizde Ebu Seleme Hallal’in yanına gidin ve ona itaat edin.<br />
Abbasilerin davetleri [[İran]]’ın doğusunda yayılmaya başladığında, yöre insanları ve orada yaşayan Kahtani Araplar birbirleriyle ittifak kurarak Mervanilere karşı muhalefetlerini netleştirdikleri zaman Mervan’ın koltuğa oturttuğu hakim ile çekişmeye başladılar. Ebu Müslim Nasır Seyyar, Horasan hakimini kaçırttı ve Şib’in oğlu Kahtiye’yi, onun tarafından Horasan’a yönelik Mervan b. Muhammed’in ordusunu yenmesi için gönderdi. Fırat nehri yanında gerçekleşen savaşta, Kahtiye öldürüldü ve ordu onun oğlu Hasan’a biat etti. Kahtiye ölmeden önce ordusuna şöyle dedi: Kufe’ye girdiğinizde Ebu Seleme Hallal’in yanına gidin ve ona itaat edin.


Hasan ordusuyla birlikte hicretin 130. yılında ve [[Muharrem]] ayında [[Kufe]]’ye girdi. O günlerde Abbasilerin dayısı İbrahim el-İmam hapiste hayatını kaybetmişti. O, ölmeden önce takipçilerine Kufe’ye gitmelerini ve Ebü’l Abbas Seffah’a itaat etmelerini istemişti.<br />
Hasan ordusuyla birlikte hicretin 130. yılında ve [[Muharrem]] ayında [[Kufe]]’ye girdi. O günlerde Abbasilerin dayısı İbrahim el-İmam hapiste hayatını kaybetmişti. O, ölmeden önce takipçilerine Kufe’ye gitmelerini ve Ebü’l Abbas Seffah’a itaat etmelerini istemişti.


Ebü’l Abbas, Hicretin 132. yılında Safer ayında kendi hanedanı ile birlikte Kufe’ye gitti. Ebu Seleme onlara Velid b. Sa’d’ın evinde yer verdi. Yazdıklarına göre onların oraya geldiğini 40 gün halktan sakladı.<ref>El-Kamil, c. 5, s. 409; Şehidi, 1384, s. 34-35’den naklen.</ref> Ona “İmam kimdir?” diye her sorduklarında "acele etmeyin" derdi. O, yöneticiliği [[Ebu Talib]] oğullarına vermek istiyordu.<ref>Şehidi, 1384, s. 35.</ref><br />
Ebü’l Abbas, Hicretin 132. yılında Safer ayında kendi hanedanı ile birlikte Kufe’ye gitti. Ebu Seleme onlara Velid b. Sa’d’ın evinde yer verdi. Yazdıklarına göre onların oraya geldiğini 40 gün halktan sakladı.<ref>El-Kamil, c. 5, s. 409; Şehidi, 1384, s. 34-35’den naklen.</ref> Ona “İmam kimdir?” diye her sorduklarında "acele etmeyin" derdi. O, yöneticiliği [[Ebu Talib]] oğullarına vermek istiyordu.<ref>Şehidi, 1384, s. 35.</ref>


[[Yakubi]]’nin yazdığına göre, Ebu Seleme, Ebü’l Abbas Seffah’ı gizlice Kufe’de sakladı. Bu süre zarfında Cafer b. Muhammed’e (İmam Sadık) (a.s) bir mektup yazdı ve istediğiniz şeyde ben yokum cevabını aldı. Aynı şekilde Ebu Seleme, Abdullah b. Hasan’a bir mektup gönderdi. O da "ben yaşlanmış birisiyim ve oğlum Muhammed bu işe benden daha uygundur" dedi. Kendi adamlarına haber gönderip "oğlum Muhammed’e biat edin" diye çağrıda bulundu.<br />
[[Yakubi]]’nin yazdığına göre, Ebu Seleme, Ebü’l Abbas Seffah’ı gizlice Kufe’de sakladı. Bu süre zarfında Cafer b. Muhammed’e (İmam Sadık) (a.s) bir mektup yazdı ve istediğiniz şeyde ben yokum cevabını aldı. Aynı şekilde Ebu Seleme, Abdullah b. Hasan’a bir mektup gönderdi. O da "ben yaşlanmış birisiyim ve oğlum Muhammed bu işe benden daha uygundur" dedi. Kendi adamlarına haber gönderip "oğlum Muhammed’e biat edin" diye çağrıda bulundu.


Cafer b. Muhammed (a.s) ona şöyle buyurdu: Ey Şeyh! Oğlunun kanını dökme; ben onun Ehcarü’z-Zeyt’de ([[Medine]] dışında ve Muhammed’in öldürüldüğü yer) öldürüleceğinden korkuyorum.<ref>Tarih-i Yakubi, c. 3, s. 86;  Şehidi, 1384, s. 35’den naklen.</ref><br />  
Cafer b. Muhammed (a.s) ona şöyle buyurdu: Ey Şeyh! Oğlunun kanını dökme; ben onun Ehcarü’z-Zeyt’de ([[Medine]] dışında ve Muhammed’in öldürüldüğü yer) öldürüleceğinden korkuyorum.<ref>Tarih-i Yakubi, c. 3, s. 86;  Şehidi, 1384, s. 35’den naklen.</ref>


Yazdıklarına göre Ebu Seleme’nin mektubunu İmam Sadık’a (a.s) gönderen kişi İmamdan (a.s) cevap istediğinde, İmam (a.s) mektubu ateşe tutarak yaktı ve sonra şöyle buyurdu: Bu, mektubun cevabıdır.<br />
Yazdıklarına göre Ebu Seleme’nin mektubunu İmam Sadık’a (a.s) gönderen kişi İmamdan (a.s) cevap istediğinde, İmam (a.s) mektubu ateşe tutarak yaktı ve sonra şöyle buyurdu: Bu, mektubun cevabıdır.


Neden İmam Sadık (a.s) Ebu Seleme’nin davetine cevap vermemiş ve mektubunu yakmıştır? Çünkü Ebu Seleme’nin daveti siyasi idi. İmam Sadık’ı (a.s) itaati vacip bir imam (a.s) olarak bilmiyordu. Eğer böyle olsaydı, Abdullah b. Hasan’a başka bir mektup yazıp ondan ordunun komutanlığını üstlenmesini istememesi gerekirdi.<br />
Neden İmam Sadık (a.s) Ebu Seleme’nin davetine cevap vermemiş ve mektubunu yakmıştır? Çünkü Ebu Seleme’nin daveti siyasi idi. İmam Sadık’ı (a.s) itaati vacip bir imam (a.s) olarak bilmiyordu. Eğer böyle olsaydı, Abdullah b. Hasan’a başka bir mektup yazıp ondan ordunun komutanlığını üstlenmesini istememesi gerekirdi.


Başka bir olay ise, kendi senediyle Sedir Sayrafi’den yazdığına göre, Ebu Abdullah’ın yanına geldim ve şöyle dedim: Neden ayaklanmıyorsun?<br />
Başka bir olay ise, kendi senediyle Sedir Sayrafi’den yazdığına göre, Ebu Abdullah’ın yanına geldim ve şöyle dedim: Neden ayaklanmıyorsun?


İmam (a.s): Neden?<br />
İmam (a.s): Neden?


- Çünkü dostların, Şiaların ve yarenlerin çok fazladır. Allah’a and olsun ki eğer Ali’nin (a.s) senin kadar [[Şia]] ve yareni olsaydı, onun hakkını alamazlardı.<br />
- Çünkü dostların, Şiaların ve yarenlerin çok fazladır. Allah’a and olsun ki eğer Ali’nin (a.s) senin kadar [[Şia]] ve yareni olsaydı, onun hakkını alamazlardı.


İmam (a.s): Sedir! Onların sayısı ne kadardır?<br />
İmam (a.s): Sedir! Onların sayısı ne kadardır?


- Yüz bin.<br />
- Yüz bin.


İmam (a.s): Yüz bin mi?<br />
İmam (a.s): Yüz bin mi?


Evet, belki de iki yüz bin.<br />
Evet, belki de iki yüz bin.


İmam (a.s): İki yüz bin mi?<br />
İmam (a.s): İki yüz bin mi?


Evet, dünyanın yarısı<br />
Evet, dünyanın yarısı


Ebu Abdullah sessiz kaldı. Yola koyulduk ve bir keçi sürüsünün yanından geçtik.<br />
Ebu Abdullah sessiz kaldı. Yola koyulduk ve bir keçi sürüsünün yanından geçtik.


İmam (a.s) şöyle buyurdu: Ey Sedir! Allah’a and olsun ki eğer bu keçilerin sayısı kadar Şia’m olsaydı, benim kıyam etmemem doğru olmazdı.
İmam (a.s) şöyle buyurdu: Ey Sedir! Allah’a and olsun ki eğer bu keçilerin sayısı kadar Şia’m olsaydı, benim kıyam etmemem doğru olmazdı.
289. satır: 289. satır:
[[Dosya:مقام امام صادق در مسجد سهله.jpg|küçükresim|İmam Sadıkın (a.s) [[Sehle Mescidi|Sehle mescidi]]nde makamı]]
[[Dosya:مقام امام صادق در مسجد سهله.jpg|küçükresim|İmam Sadıkın (a.s) [[Sehle Mescidi|Sehle mescidi]]nde makamı]]
== Seçilmiş Konuşmalarından ==
== Seçilmiş Konuşmalarından ==
* Adamın birisi, İmam'dan (a.s) kendisine dünya ve ahiret saadeti için kısa bir şey öğretmesini istedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: [[Yalan]] konuşma.<ref>Şehidi, Seyyid Cafer, 1384, s. 102.</ref><br />
* Adamın birisi, İmam'dan (a.s) kendisine dünya ve ahiret saadeti için kısa bir şey öğretmesini istedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: [[Yalan]] konuşma.<ref>Şehidi, Seyyid Cafer, 1384, s. 102.</ref>


* Allah’ın faizi neden [[haram]] kıldığını sorduklarında, İmam (a.s) şöyle buyurdu: "İnsanlar birbirini bağıştan mahrum bırakmasınlar".<ref>Şehidi, Seyyid Cafer, 1384, s. 102.</ref><br />
* Allah’ın faizi neden [[haram]] kıldığını sorduklarında, İmam (a.s) şöyle buyurdu: "İnsanlar birbirini bağıştan mahrum bırakmasınlar".<ref>Şehidi, Seyyid Cafer, 1384, s. 102.</ref>


* Fakihler, Peygamberlerin (s.a.a) eminleridir. Eğer fakihlerin güç sahiplerinin yanına gittiklerini görürseniz, onları itham ediniz (doğru bilmeyiniz).<ref>Hilyetü’l Evliya, c. 3, s. 196; Şehidi, 1384, s. 106’den naklen.</ref><br />
* Fakihler, Peygamberlerin (s.a.a) eminleridir. Eğer fakihlerin güç sahiplerinin yanına gittiklerini görürseniz, onları itham ediniz (doğru bilmeyiniz).<ref>Hilyetü’l Evliya, c. 3, s. 196; Şehidi, 1384, s. 106’den naklen.</ref>


== Ashabı ==
== Ashabı ==
confirmed, templateeditor
2.253

düzenleme