İmam Hüseyin (aleyhi selam): Revizyonlar arasındaki fark
→İmametinden Şehadetine
Değişiklik özeti yok |
|||
148. satır: | 148. satır: | ||
Buna ek olarak, Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledilen bazı hadislerde [[imam]]ların sayısı, [[İmam Ali]], İmam Hasan, İmam Hüseyin ve İmam Hüseyin’in soyundan gelen dokuz imamın imameti açıkça belirtilmiştir.<ref> El-Mufid, el-İrşad, Kum, Said b. Cubeyr, 1428, s. 290.</ref><br /> | Buna ek olarak, Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledilen bazı hadislerde [[imam]]ların sayısı, [[İmam Ali]], İmam Hasan, İmam Hüseyin ve İmam Hüseyin’in soyundan gelen dokuz imamın imameti açıkça belirtilmiştir.<ref> El-Mufid, el-İrşad, Kum, Said b. Cubeyr, 1428, s. 290.</ref><br /> | ||
Başka bir delil ise, İmam Hasan’ın (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) kendisinden sonra halifelik ve imamlığı hakkındaki vasiyeti ve Muhammed b. Hanefiyye’ye (r.a) İmam Hüseyin’in (a.s) takipçisi olması gerektiğine dair emridir.<ref> Saduk, Kemalu’d Din ve Temamu’n Nimet, s. 257–258; Hazaz Razi, s. 13–14, 23, 28–29 ve Hazaz Razi, s. 217, 221–223.</ref> [[Şeyh Mufid]],<ref> İbn A’sem Kûfi, c. 4, s. 319; Kuleyni, c. 1, s. 301–302; Hazaz Razi, s. 229; Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 421–423; ayrıca Muhammed Hanefiyye’nin O hazretin imametini itirafı için Bkz. Aynı kaynak, c. 1, s. 423.</ref> mezkur delillere göre İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin sabit ve kesin olduğunu, ancak imamın [[takiye]], barış ve ateşkes antlaşmasına bağlılığından dolayı açıkça kendi imametine davet etmediğini; buna rağmen Muaviye’nin ölümünden ve çekişmelerin ardından, imametini açıklayarak aleni ettiğini belirtmektedir.<ref> Aynı kaynak, c. 2, s. 30–31.</ref><br /> | Başka bir delil ise, İmam Hasan’ın (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) kendisinden sonra halifelik ve imamlığı hakkındaki vasiyeti ve [[Muhammed b. Hanefiyye|Muhammed b. Hanefiyye’ye]] (r.a) İmam Hüseyin’in (a.s) takipçisi olması gerektiğine dair emridir.<ref> Saduk, Kemalu’d Din ve Temamu’n Nimet, s. 257–258; Hazaz Razi, s. 13–14, 23, 28–29 ve Hazaz Razi, s. 217, 221–223.</ref> [[Şeyh Mufid]],<ref> İbn A’sem Kûfi, c. 4, s. 319; Kuleyni, c. 1, s. 301–302; Hazaz Razi, s. 229; Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 421–423; ayrıca Muhammed Hanefiyye’nin O hazretin imametini itirafı için Bkz. Aynı kaynak, c. 1, s. 423.</ref> mezkur delillere göre İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin sabit ve kesin olduğunu, ancak imamın [[takiye]], barış ve ateşkes antlaşmasına bağlılığından dolayı açıkça kendi imametine davet etmediğini; buna rağmen Muaviye’nin ölümünden ve çekişmelerin ardından, imametini açıklayarak aleni ettiğini belirtmektedir.<ref> Aynı kaynak, c. 2, s. 30–31.</ref><br /> | ||
Dinin bütün marifetlerine ve her şeyin tüm yönlerine tam ve eksiksiz bir şekilde vakıf olmak imametin gereklerindendir. Bundan dolayı, [[İmam Ali (a.s)]], İmam Hüseyin (a.s)'den ve [[İmam Hasan]] (a.s)’dan istediği gibi insanlara konuşma yapmasını istemiş ve Kureyşlilerin onu ileride bilgisizlikle itham etmelerinin önünü almıştır.<ref> Tabersi, Fadıl b. Hasan, 1417, c. 1, s. 423–424.</ref> Bunun en önemli nedeni, İmam Hüseyin’in (a.s) ilmi makamı hakkındaki [[sahabe]]lerin sözleri ve ondan [[fetva]] talep etmeleridir.<ref> Saduk, Emali, s. 425; Saduk, et-Tevhid, s. 307–308.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kendi imameti hakkındaki bazı sözleri<ref> Saduk, Uyunu Ahbari er-Rıza, c. 1, s. 68; Hazaz Razi, s. 230–234.</ref> ve bir kısım mucize ve kerameti de İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin delili olarak ortaya konulmuştur.<ref> Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 423; Örneğin bakınız: Saffarı Kummi, s. 291; İbn Babıveyh, Kemalu'd Din Tamamu'n Nime, s. 537; Tusi, 1401, c. 5, s. 470; Kutbu Ravendi, c. 1, s. 245 - 246; Delailu'l İmame, s. 181 - 183 - 186 ve 188 - 189; İbn Asakir, c. 14, s. 82; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 57 - 59, 60; Meclisi, c. 44, s. 185 - 186; Haşim b. Süleyman Bahrani, c. 2, s. 83 - 230 .</ref> | Dinin bütün marifetlerine ve her şeyin tüm yönlerine tam ve eksiksiz bir şekilde vakıf olmak imametin gereklerindendir. Bundan dolayı, [[İmam Ali (a.s)]], İmam Hüseyin (a.s)'den ve [[İmam Hasan]] (a.s)’dan istediği gibi insanlara konuşma yapmasını istemiş ve Kureyşlilerin onu ileride bilgisizlikle itham etmelerinin önünü almıştır.<ref> Tabersi, Fadıl b. Hasan, 1417, c. 1, s. 423–424.</ref> Bunun en önemli nedeni, İmam Hüseyin’in (a.s) ilmi makamı hakkındaki [[sahabe]]lerin sözleri ve ondan [[fetva]] talep etmeleridir.<ref> Saduk, Emali, s. 425; Saduk, et-Tevhid, s. 307–308.</ref> İmam Hüseyin’in (a.s) kendi imameti hakkındaki bazı sözleri<ref> Saduk, Uyunu Ahbari er-Rıza, c. 1, s. 68; Hazaz Razi, s. 230–234.</ref> ve bir kısım mucize ve kerameti de İmam Hüseyin’in (a.s) imametinin delili olarak ortaya konulmuştur.<ref> Fadıl b. Hasan Tabersi, 1417, c. 1, s. 423; Örneğin bakınız: Saffarı Kummi, s. 291; İbn Babıveyh, Kemalu'd Din Tamamu'n Nime, s. 537; Tusi, 1401, c. 5, s. 470; Kutbu Ravendi, c. 1, s. 245 - 246; Delailu'l İmame, s. 181 - 183 - 186 ve 188 - 189; İbn Asakir, c. 14, s. 82; İbn Şehri Aşub, Menakıbı A'li Ebi Talib, c. 4, s. 57 - 59, 60; Meclisi, c. 44, s. 185 - 186; Haşim b. Süleyman Bahrani, c. 2, s. 83 - 230 .</ref> | ||
171. satır: | 171. satır: | ||
İmam Hüseyin (a.s), bu dönemde açıkça veya gizli olarak imamet, hilafet hükümlerini ve hak halifenin taşıması gereken özellikleri açıklamaktaydı. O dönemdeki kamuoyunun düşüncelerini etkilemek ve ilahî hükümleri beyan etmek için İmam Hüseyin’in (a.s) tanıtım çalışmaları daha çok Mina’da<ref> Tabersi, Ahmed b. Ali, el-İhticac, c. 2, s. 296 ve Meclisi, Muhammed Bakır; Biharu’l Envar, c. 44, s. 127.</ref> [[hac]] mevsiminde ve aynı şekilde [[Mekke]]’de gizli toplantılar şeklinde olmaktaydı. <ref> Harrani, Hasan b. Şu’be, Tuhafu’l Ukul, s. 237–239; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 79–81.</ref><br /> | İmam Hüseyin (a.s), bu dönemde açıkça veya gizli olarak imamet, hilafet hükümlerini ve hak halifenin taşıması gereken özellikleri açıklamaktaydı. O dönemdeki kamuoyunun düşüncelerini etkilemek ve ilahî hükümleri beyan etmek için İmam Hüseyin’in (a.s) tanıtım çalışmaları daha çok Mina’da<ref> Tabersi, Ahmed b. Ali, el-İhticac, c. 2, s. 296 ve Meclisi, Muhammed Bakır; Biharu’l Envar, c. 44, s. 127.</ref> [[hac]] mevsiminde ve aynı şekilde [[Mekke]]’de gizli toplantılar şeklinde olmaktaydı. <ref> Harrani, Hasan b. Şu’be, Tuhafu’l Ukul, s. 237–239; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 97, s. 79–81.</ref><br /> | ||
İmam Hüseyin’in (a.s) 11 yıllık imamet döneminde Muaviye ile karşılıklı yazdığı mektuplar, İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye karşısındaki konumunu belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki Muaviye tarafından gerçekleştirilen her cinayet ve gayri [[İslam]]i tutum, İmam Hüseyin (a.s) tarafından şiddetle eleştirilmiş ve Muaviye, her defasında İmam tarafından kınanarak azarlanmıştır. Hücr b. Adiyy, Amr b. Hamk el-Huzai ve Hadremi ve yarenlerinin Muaviye tarafından [[şehit]] ettirilmesine İmam’ın (a.s) tepkisi çok sert olmuştur.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121 ve Ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, c. 1, s. 202–204.</ref><br /> | İmam Hüseyin’in (a.s) 11 yıllık imamet döneminde Muaviye ile karşılıklı yazdığı mektuplar, İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye karşısındaki konumunu belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Şöyle ki Muaviye tarafından gerçekleştirilen her cinayet ve gayri [[İslam]]i tutum, İmam Hüseyin (a.s) tarafından şiddetle eleştirilmiş ve Muaviye, her defasında İmam tarafından kınanarak azarlanmıştır. [[Hücr b. Adiyy]], Amr b. Hamk el-Huzai ve Hadremi ve yarenlerinin Muaviye tarafından [[şehit]] ettirilmesine İmam’ın (a.s) tepkisi çok sert olmuştur.<ref> Ed-Deyneveri, Ebu Hanife Ahmed b. Davud, s. 224–225; Belazuri, Ahmed b. Yahya, c. 5, s. 120–121 ve Ed-Deyneveri, İbn Kuteybe, c. 1, s. 202–204.</ref><br /> | ||
Muaviye, oğlu [[Yezid]]’in veliahtlığını sağlamlaştırmak için yaptığı kapsamlı çalışmalar doğrultusunda [[Medine]]’ye bir sefer düzenlemiştir. Bu seferde başlarında İmam Hüseyin (a.s) olmak üzere Medine’nin ileri gelenlerinden oğlu Yezid için biat almaya çalışmıştır. Muaviye, Medine’ye girdikten sonra İmam Hüseyin’le (a.s) görüşmek için yanına gitmiş ve konuşmalarının ardından Yezid’in veliahtlığını öne sürmüş ve İmamın kabul etmesini istemiştir; Ancak İmam (a.s), şiddetle onu azarlamış ve Yezid’in liyakatsizliğini, heva ve heves perestliğini onun yüzüne vurmuş ve Muaviye’yi Yezid’i veliahtı olarak atamaktan sakındırmıştır.<ref> Ed-Deyneveri, c. 1, s. 208–209; İbn İ’sem Kûfi, el-Futuh, s. 339. </ref> Kendisi Yezid’e biat etmeyen nadir kişilerden biri olarak hutbelerinde Muaviye’yi kesin bir şekilde kınayarak mahkûm etmiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422; Yakubi, c. 2, s. 228; İbn İ’sem, Kûfi, c. 4, s. 237–239, 242–243; Taberi, c. 5, s. 303.</ref> | Muaviye, oğlu [[Yezid]]’in veliahtlığını sağlamlaştırmak için yaptığı kapsamlı çalışmalar doğrultusunda [[Medine]]’ye bir sefer düzenlemiştir. Bu seferde başlarında İmam Hüseyin (a.s) olmak üzere Medine’nin ileri gelenlerinden oğlu Yezid için biat almaya çalışmıştır. Muaviye, Medine’ye girdikten sonra İmam Hüseyin’le (a.s) görüşmek için yanına gitmiş ve konuşmalarının ardından Yezid’in veliahtlığını öne sürmüş ve İmamın kabul etmesini istemiştir; Ancak İmam (a.s), şiddetle onu azarlamış ve Yezid’in liyakatsizliğini, heva ve heves perestliğini onun yüzüne vurmuş ve Muaviye’yi Yezid’i veliahtı olarak atamaktan sakındırmıştır.<ref> Ed-Deyneveri, c. 1, s. 208–209; İbn İ’sem Kûfi, el-Futuh, s. 339. </ref> Kendisi Yezid’e biat etmeyen nadir kişilerden biri olarak hutbelerinde Muaviye’yi kesin bir şekilde kınayarak mahkûm etmiştir.<ref> Aynı kaynak, c. 6, s. 422; Yakubi, c. 2, s. 228; İbn İ’sem, Kûfi, c. 4, s. 237–239, 242–243; Taberi, c. 5, s. 303.</ref> | ||
182. satır: | 182. satır: | ||
“Yezid’in yaşantısı ve tutumu Firavun’un tutumunun aynısıydı, hatta Firavun, adamlarına daha adil davranır ve genel ve özelin yanında daha insaflı bir tutum sergilerdi”<ref> Ali b. El-Hüseyin Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cevher, s. 68.</ref> “Hükumetinin birinci yılında İmam Hüseyin’i (a.s) ve Peygamber [[Ehlibeyt]]'ini (a.s) öldürdü. İkinci yılında, [[Hz. Resulullah]]’ın (s.a.a) hareminin (Medine’yi) saygınlığını çiğnedi ve üç gün boyunca ordusuna (şehrin can, mal, namusunu) helal etti. Üçüncü yılında [[Kâbe]]’yi yerle bir edip ateşe verdi.”<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 253 ve İbn et-Taktaki, El-Fahri fi’l Adabu’s Sultaniyye ve’d Duvelu’l İslamiyye, s. 116.</ref> Yezid’in bu kısacık hükumeti dönemindeki davranış ve tutumu, gelecekte Emevi hükumetinin sonunu getirecek çatışma ve muhalefetin önünü açtı. | “Yezid’in yaşantısı ve tutumu Firavun’un tutumunun aynısıydı, hatta Firavun, adamlarına daha adil davranır ve genel ve özelin yanında daha insaflı bir tutum sergilerdi”<ref> Ali b. El-Hüseyin Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cevher, s. 68.</ref> “Hükumetinin birinci yılında İmam Hüseyin’i (a.s) ve Peygamber [[Ehlibeyt]]'ini (a.s) öldürdü. İkinci yılında, [[Hz. Resulullah]]’ın (s.a.a) hareminin (Medine’yi) saygınlığını çiğnedi ve üç gün boyunca ordusuna (şehrin can, mal, namusunu) helal etti. Üçüncü yılında [[Kâbe]]’yi yerle bir edip ateşe verdi.”<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 253 ve İbn et-Taktaki, El-Fahri fi’l Adabu’s Sultaniyye ve’d Duvelu’l İslamiyye, s. 116.</ref> Yezid’in bu kısacık hükumeti dönemindeki davranış ve tutumu, gelecekte Emevi hükumetinin sonunu getirecek çatışma ve muhalefetin önünü açtı. | ||
[[Yezid]], hilafete ulaşmadan önce müzik aletlerini çalıp oynayan ve içki içmesiyle tanınırdı.<ref> el-Bidayet ve’n Nihayet, c. 8, s. 235.</ref> Bunda o kadar çok aşırıya kaçardı ki babası Muaviye bile onu azarlar ve şarap içmekte aşırıya kaçmamasını isterdi.<ref> El-Ketbi, Fevaidu’l Vefayat, c. 2, s. 645.</ref> Bundan dolayı Muaviye onu kendisine veliaht olarak atamak istediğinde bir grup [[Müslüman]], bu duruma oldukça şaşırmış ve kabul etmemişlerdi. Muaviye, Yezid’in hiç de güzel olmayan bu şöhretini düzeltmek ve onu kamuoyunda iyi tanıtmak için kendisini, [[Hicretin 51. Yıl]]ında<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490.</ref> Şam hacılarının | [[Yezid]], hilafete ulaşmadan önce müzik aletlerini çalıp oynayan ve içki içmesiyle tanınırdı.<ref> el-Bidayet ve’n Nihayet, c. 8, s. 235.</ref> Bunda o kadar çok aşırıya kaçardı ki babası Muaviye bile onu azarlar ve şarap içmekte aşırıya kaçmamasını isterdi.<ref> El-Ketbi, Fevaidu’l Vefayat, c. 2, s. 645.</ref> Bundan dolayı Muaviye onu kendisine veliaht olarak atamak istediğinde bir grup [[Müslüman]], bu duruma oldukça şaşırmış ve kabul etmemişlerdi. Muaviye, Yezid’in hiç de güzel olmayan bu şöhretini düzeltmek ve onu kamuoyunda iyi tanıtmak için kendisini, [[Hicretin 51. Yıl]]ında<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490.</ref> Şam hacılarının emiri unvanı ile [[Mekke]]’ye gönderdi.<ref> el-Kamil, c. 3, s. 490 ve Taberi, Muhammed b. Cerir; Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 285 ve Halife b. Hayyat, Tarih-u Halife b. Hayyat, s. 129.</ref> Ancak bu seferinde de Yezid, yine şarap içmekten kendini alı koyamamış ve [[Medine]]’ye girdikten sonra şarap eğlencesi düzenlemiştir.<ref> el-Kamil, c. 4, s. 127; Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 406.</ref><br /> | ||
[[Hicretin 52. Yıl]]ında Yezid, Muaviye’nin emri ile Şam Ordusu ile birlikte Rum topraklarına doğru sefere çıktı.<ref> Tarihu’t Taberi, c. 5, s. 232 ve İsfahani, Ebu’l Ferec; el-Gani, c. 17, s. 136 ve el-Kamil, c. 3, s. 38.</ref> Şam ordusu, Rum sınırlarına doğru harekete geçmiş, ancak Yezid, eşi Ümmü Külsüm ile birlikte Dir Murran<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 2, s. 533.</ref> denilen yerde konaklamış ve ayyaşlık yaparak gönül eğlendirmekteydi. [[İslam]] ordusunun “Kazkazune”<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188.</ref> denilen yerde kolera ve çiçek hastalığına yakalandığı ve ağır kayıplar verdiği haberini alan Yezid, hiçbir şey yapmaz ve tam bir küstahlık ve acımasızlıkla Müslümanların kolera ve çiçek hastalığına yakalanarak ölmelerinden hiçbir şekilde üzüntü duymadığını ortaya koyan şiirler okur. Muaviye bir sözden etkilenerek Yezid’e Müslümanların karargahına giderek onlara katılması emrini verir. O da zorla hareket ederek ordu ile birlikte Kostantiniye’ye gider.<ref> Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 405-406; ve El-Gani, c. 17, s. 136; Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188-189 ve Ensabu’l Eşraf, s. 288-289.</ref> Ancak şehri fethedemeyerek geri dönmek zorunda kalırlar. Bu savaşa İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr, [[Eyyüp el-Ensari]] ve başka önde gelen [[sahabe]]ler de katılmıştır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 232.</ref><br /> | [[Hicretin 52. Yıl]]ında Yezid, Muaviye’nin emri ile Şam Ordusu ile birlikte Rum topraklarına doğru sefere çıktı.<ref> Tarihu’t Taberi, c. 5, s. 232 ve İsfahani, Ebu’l Ferec; el-Gani, c. 17, s. 136 ve el-Kamil, c. 3, s. 38.</ref> Şam ordusu, Rum sınırlarına doğru harekete geçmiş, ancak Yezid, eşi Ümmü Külsüm ile birlikte Dir Murran<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 2, s. 533.</ref> denilen yerde konaklamış ve ayyaşlık yaparak gönül eğlendirmekteydi. [[İslam]] ordusunun “Kazkazune”<ref> Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188.</ref> denilen yerde kolera ve çiçek hastalığına yakalandığı ve ağır kayıplar verdiği haberini alan Yezid, hiçbir şey yapmaz ve tam bir küstahlık ve acımasızlıkla Müslümanların kolera ve çiçek hastalığına yakalanarak ölmelerinden hiçbir şekilde üzüntü duymadığını ortaya koyan şiirler okur. Muaviye bir sözden etkilenerek Yezid’e Müslümanların karargahına giderek onlara katılması emrini verir. O da zorla hareket ederek ordu ile birlikte Kostantiniye’ye gider.<ref> Tarih-i Medine-i Dimeşk, s. 405-406; ve El-Gani, c. 17, s. 136; Mu’cemu’l Buldan, c. 4, s. 188-189 ve Ensabu’l Eşraf, s. 288-289.</ref> Ancak şehri fethedemeyerek geri dönmek zorunda kalırlar. Bu savaşa İbn Abbas, Abdullah b. Zübeyr, [[Eyyüp el-Ensari]] ve başka önde gelen [[sahabe]]ler de katılmıştır.<ref> Tarihi Taberi, c. 5, s. 232.</ref><br /> | ||
207. satır: | 207. satır: | ||
=== Kufelilerin Mektupları === | === Kufelilerin Mektupları === | ||
Şam yönetimi, Hicaz’dan biat alma telaşındayken, [[Kufe]]’de gelecekte baş gösterebilecek fırtınalar kopmaktaydı. | Şam yönetimi, Hicaz’dan biat alma telaşındayken, [[Kufe]]’de gelecekte baş gösterebilecek fırtınalar kopmaktaydı. Ali [[Şia]]ları yirmi yıllık Muaviye döneminde yüzlerce [[şehit]] vermiş ve yüzlercesi yahut daha fazlası da zindanlarda bulunmaktaydı. Halk, Muaviye’nin ölüm haberini alınca rahat bir nefes aldı. <br /> | ||
Ali Şiaları, [[Süleyman b. Surad Huzai]]’nin evinde bir araya geldi. Konuşmalar yapıldı ve ardından mektup yazarak İmam Hüseyin'i (a.s) Kufe'ye davet ettiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 157 - 158; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 36 - 37; İbn Kesir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 30.</ref> Kılıktan kılığa giren hemşehrilerinden haberdar olan Süleyman b. Surad, şöyle bir konuşma yaptı: “Ey insanlar! Eğer canınızdan korkuyor ve meydan ehli değilseniz, İmamı boşuna aldatmayın!” sesler yükseldi ve hep bir ağızdan şöyle demeye başladılar: “Asla ve asla, bizler canımızdan vazgeçtik ve Yezid’i devirip Hüseyin’i (a.s) hilafete çıkaracağımıza dair kendi kanımızla ahitleştik!” <br /> | Ali Şiaları, [[Süleyman b. Surad Huzai]]’nin evinde bir araya geldi. Konuşmalar yapıldı ve ardından mektup yazarak İmam Hüseyin'i (a.s) Kufe'ye davet ettiler.<ref> Belazuri, Ensabu'l Eşraf, s. 157 - 158; Şeyh Mufid, el-İrşad, s. 36 - 37; İbn Kesir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 30.</ref> Kılıktan kılığa giren hemşehrilerinden haberdar olan Süleyman b. Surad, şöyle bir konuşma yaptı: “Ey insanlar! Eğer canınızdan korkuyor ve meydan ehli değilseniz, İmamı boşuna aldatmayın!” sesler yükseldi ve hep bir ağızdan şöyle demeye başladılar: “Asla ve asla, bizler canımızdan vazgeçtik ve Yezid’i devirip Hüseyin’i (a.s) hilafete çıkaracağımıza dair kendi kanımızla ahitleştik!” <br /> | ||
246. satır: | 246. satır: | ||
'''Muharrem Ayının 7. günü'''<br /> | '''Muharrem Ayının 7. günü'''<br /> | ||
[[Muharrem ayı]]nın yedinci günü Ubeydullah b. Ziyad, Ömer b. Sa’d’a mektup yazarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenleri ile Fırat Nehri arasında engel oluşturmasını ve hatta bir damla su bile verilmemesini emretti. İbn Ziyad’ın mektubu Ömer Sa’d’ın eline ulaşınca Amr b. Haccac’a, beş yüz atlı ile beraber Fırat suyunun yanına gidererek İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin suya ulaşmasına mani olmasını emretti.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 255; Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 180; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 412 ve Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref><br /> | [[Muharrem ayı]]nın yedinci günü Ubeydullah b. Ziyad, Ömer b. Sa’d’a mektup yazarak ondan Hüseyin (a.s) ve yarenleri ile [[Fırat]] Nehri arasında engel oluşturmasını ve hatta bir damla su bile verilmemesini emretti. İbn Ziyad’ın mektubu Ömer Sa’d’ın eline ulaşınca Amr b. Haccac’a, beş yüz atlı ile beraber Fırat suyunun yanına gidererek İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin suya ulaşmasına mani olmasını emretti.<ref> Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 255; Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 180; Muhammed b. Cerir Et-Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 412 ve Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 86.</ref><br /> | ||
270. satır: | 270. satır: | ||
Aşura sabahı [[Hür b. Yezid-i Riyahi]] [[İbn Sa’d]]’ın ordusunu terk ederek İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katıldı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 427; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 99 ve el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 9.</ref> [[Aşura]] günündeki ilk saldırılar gruplar halinde gerçekleşti. Bazı tarihi kaynaklar bu ilk saldırılar sonucunda İmam Hüseyin’in (a.s) elliye yakın ashabının [[şehit]] olduğunu nakletmiştir.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 429 – 430.</ref> İmam’ın (a.s) sahabelerinin şehit olmasından sonra [[Ehlibeyt]]i savaş için hazırlandı. [[Beni Haşim]]’den savaş için ilk izin isteyen ve şehit olan [[Ali Ekber b. Hüseyin]] (a.s) idi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 361 - 362; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 80; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 256; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446; Cafer İbn Nema Hilli, Mesiru’l Ehzan, s. 68 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 49.</ref> [[Ali Ekber]]’in şehadetinden sonra İmam Hüseyin’in (a.s) diğer Ehlibeyti birbiri ardınca meydana giderek şehit oldular. İmam Hüseyin’in (a.s) ordugâhının muhasara altında bulunmasından dolayı su getirme vazifesi ona verilen [[Ebu’l Fazl Abbas]] da –ordunun sancaktarı ve çadırların koruyucusu- su getirmek için gittiği Fırat kıyısında, [[İbn Sa’d]]’ın İmam’ın ordusunun suya ulaşmaması için koyduğu bekçilerle girdiği savaş sonucunda şehit düştü.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446 – 449 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 108.</ref><br /> | Aşura sabahı [[Hür b. Yezid-i Riyahi]] [[İbn Sa’d]]’ın ordusunu terk ederek İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katıldı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 427; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 99 ve el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 9.</ref> [[Aşura]] günündeki ilk saldırılar gruplar halinde gerçekleşti. Bazı tarihi kaynaklar bu ilk saldırılar sonucunda İmam Hüseyin’in (a.s) elliye yakın ashabının [[şehit]] olduğunu nakletmiştir.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 429 – 430.</ref> İmam’ın (a.s) sahabelerinin şehit olmasından sonra [[Ehlibeyt]]i savaş için hazırlandı. [[Beni Haşim]]’den savaş için ilk izin isteyen ve şehit olan [[Ali Ekber b. Hüseyin]] (a.s) idi.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 361 - 362; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 80; Ebu Hanife Ahmed b. Davud ed-Deyneveri, el-Ahbaru’t Tival, s. 256; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446; Cafer İbn Nema Hilli, Mesiru’l Ehzan, s. 68 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 49.</ref> [[Ali Ekber]]’in şehadetinden sonra İmam Hüseyin’in (a.s) diğer Ehlibeyti birbiri ardınca meydana giderek şehit oldular. İmam Hüseyin’in (a.s) ordugâhının muhasara altında bulunmasından dolayı su getirme vazifesi ona verilen [[Ebu’l Fazl Abbas]] da –ordunun sancaktarı ve çadırların koruyucusu- su getirmek için gittiği Fırat kıyısında, [[İbn Sa’d]]’ın İmam’ın ordusunun suya ulaşmaması için koyduğu bekçilerle girdiği savaş sonucunda şehit düştü.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 446 – 449 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 108.</ref><br /> | ||
Bütün ashap, ensar ve [[Beni Haşim]]’in şehit olmasından sonra Eba Abdillah (a.s) savaş meydanına gitti. İlk başta [[Kufe]] ordusundan hiç kimse İmam Hüseyin'le (a.s) savaşmak için öne çıkmadı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 452; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 111; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu'l Umem, c. 2, s. 80 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 77.</ref> [[Şimr]]’in komutasında olan piyade birlikleri İmam Hüseyin’in (a.s) etrafını sarmalarına rağmen öne çıkamıyorlardı ve bundan dolayı Şimr çaresizce onları teşvik ediyordu.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 – 408.</ref> Daha sonra [[Şimr b. Zi’l Cevşen]] okçulardan İmam’ı (a.s) ok yağmuruna tutmalarını istedi. Dört bir taraftan gelen okların çokluğuyla İmam’ın (a.s) bedeni oklarla dolmuştu.<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 111 - 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 35 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 111.</ref> Şimr b. Zi’l Cevşen, aralarında Ebu’l Cunub Abdurrahman b. Ziyad, Kaş’em b. Amr b. Yezid-i Herduvanı Cu’fi, Salih b. Veheb Yezeni, [[Sinan b. Enes Nahai|Sinan b. Enes-i Nehei]] ve Havli b. Yezid Esbehi’nin bulunduğu Kufe ordusundan bir grupla İmam Hüseyin’e (a.s) doğru yaklaştılar. Şimr onları İmam’a saldırarak işini bitirmeleri için teşvik ediyordu<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 - 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 77 ve Ebu’l Fida İsmail b. Amr ibn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c. 8, s. 187.</ref>, ancak kimse bu işe yanaşmıyordu. Daha sonra Şimr, [[Huli b. Yezid]]’e İmam’ın (a.s) başını mübarek bedeninden ayırmasını emretti. Huli b. Yezit İmam’ın (a.s) mübarek başını kesmek için katligaha varınca eli ve bedenini titreme sardı ve hedefine ulaşamadan geri döndü. Bunun üzerine Şimr<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 36 ve Tabersi, İ’lamu’l Vera bi İ’lamu’l Huda, c. 1, s. 469.</ref> ve başka bir nakle göre Sinan b. Enes<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450 - 453; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118; el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 126.</ref> atından aşağı indi ve İmam’ın mübarek başını bedeninden ayırarak Huli’nin eline verdi.<ref> Muhammed İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441 ve c. 3, s. 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 453; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118 ve Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258.</ref> İmam (a.s) şehit olurken bedeninde 33 kılıç darbesi ve 34 mızrak yarası vardı.<ref> Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258 - 259.</ref> Düşman ordusu İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inden sonra elbise ve eşyalarını yağmalayarak imamın bedenini üryan bıraktılar.<br /> | Bütün ashap, ensar ve [[Beni Haşim]]’in şehit olmasından sonra Eba Abdillah (a.s) savaş meydanına gitti. İlk başta [[Kufe]] ordusundan hiç kimse İmam Hüseyin'le (a.s) savaşmak için öne çıkmadı.<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu'l Umem ve'l Muluk, c. 5, s. 452; Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 111; Ebu Ali Meskuviyye, Tecaribu'l Umem, c. 2, s. 80 ve İbn Esir, el-Kamil fi't Tarih, c. 4, s. 77.</ref> [[Şimr]]’in komutasında olan piyade birlikleri İmam Hüseyin’in (a.s) etrafını sarmalarına rağmen öne çıkamıyorlardı ve bundan dolayı Şimr çaresizce onları teşvik ediyordu.<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 – 408.</ref> Daha sonra [[Şimr b. Zi’l Cevşen]] okçulardan İmam’ı (a.s) ok yağmuruna tutmalarını istedi. Dört bir taraftan gelen okların çokluğuyla İmam’ın (a.s) bedeni oklarla dolmuştu.<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 111 - 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 35 ve İbn Şehri Aşub, Menakibu A’li Ebi Talib, c. 4, s. 111.</ref> Şimr b. Zi’l Cevşen, aralarında Ebu’l Cunub Abdurrahman b. Ziyad, Kaş’em b. Amr b. Yezid-i Herduvanı Cu’fi, Salih b. Veheb Yezeni, [[Sinan b. Enes Nahai|Sinan b. Enes-i Nehei]] ve Havli b. Yezid Esbehi’nin bulunduğu Kufe ordusundan bir grupla İmam Hüseyin’e (a.s) doğru yaklaştılar. Şimr onları İmam’a saldırarak işini bitirmeleri için teşvik ediyordu<ref> Ahmed b. Yahya el-Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 407 - 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450; Ali b. Ebi’l Kiram İbn Esir, el-Kamil fi’t Tarih, c. 4, s. 77 ve Ebu’l Fida İsmail b. Amr ibn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c. 8, s. 187.</ref>, ancak kimse bu işe yanaşmıyordu. Daha sonra Şimr, [[Huli b. Yezid]]’e İmam’ın (a.s) başını mübarek bedeninden ayırmasını emretti. Huli b. Yezit İmam’ın (a.s) mübarek başını kesmek için [[İmam Hüseyin'in Katl-i Gâhı|katligaha]] varınca eli ve bedenini titreme sardı ve hedefine ulaşamadan geri döndü. Bunun üzerine Şimr<ref> Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112; el-Muvaffak b. Ahmed el-Harezmî, Mektelu’l Hüseyin (a.s), c. 2, s. 36 ve Tabersi, İ’lamu’l Vera bi İ’lamu’l Huda, c. 1, s. 469.</ref> ve başka bir nakle göre Sinan b. Enes<ref> Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 450 - 453; İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118; el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258; Şeyh Müfid, el-İrşad, c. 2, s. 112 ve Seyyid b. Tavus, el-Luhuf, s. 126.</ref> atından aşağı indi ve İmam’ın mübarek başını bedeninden ayırarak Huli’nin eline verdi.<ref> Muhammed İbn Sa’d, et-Tabakatu’l Kubra, c. 6, s. 441 ve c. 3, s. 409; Muhammed b. Cerir Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk (Tarihi Taberi), c. 5, s. 453; Ali Ebu’l Ferec el-İsfahani, Mekatilu’t Talibin, s. 118 ve Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258.</ref> İmam (a.s) şehit olurken bedeninde 33 kılıç darbesi ve 34 mızrak yarası vardı.<ref> Ali b. el-Hüseyin el-Mes’udi, Murucu’z Zeheb ve Meadinu’l Cuher, c. 3, s. 258 - 259.</ref> Düşman ordusu İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inden sonra elbise ve eşyalarını yağmalayarak imamın bedenini üryan bıraktılar.<br /> | ||
İmam Hüseyin'in (a.s) [[şehit]] edilmesinden sonra geride kalan kadın ve çocukları esir alarak [[Kufe]]'ye ve oradan da Şam'a götürdüler. [[İmam Seccad]]'ı (a.s) ise hasta olması nedeniyle öldürmediler.<ref> Şehidi, Tarihi Tahliliyi İslam, s. 185.</ref> | İmam Hüseyin'in (a.s) [[şehit]] edilmesinden sonra geride kalan kadın ve çocukları esir alarak [[Kufe]]'ye ve oradan da Şam'a götürdüler. [[İmam Seccad]]'ı (a.s) ise hasta olması nedeniyle öldürmediler.<ref> Şehidi, Tarihi Tahliliyi İslam, s. 185.</ref> | ||
== Erbain == | == Erbain == | ||
Ana madde: | Ana madde: Erbain <br /> | ||
Erbain (kırkıncı gün); Hicrî takvime göre [[Safer]] ayının 20’si ve [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve yarenlerinin [[Kerbela]]’da şehit edilişlerinin kırkıncı günüdür.<br /> | [[Erbain]] (kırkıncı gün); Hicrî takvime göre [[Safer]] ayının 20’si ve [[İmam Hüseyin]] (a.s) ve yarenlerinin [[Kerbela]]’da şehit edilişlerinin kırkıncı günüdür.<br /> | ||
[[Kerbela esirleri]]nin [[Hicretin 61. yıl]]ında Safer ayının 20’sinde Şam’dan [[Medine]]’ye dönerken Kerbela’ya uğrayarak İmam Hüseyin’i (a.s) [[ziyaret]] ettikleri meşhurdur. Bazıları<ref> Nuri, s. 208 - 209; Kummi, s. 524 - 525.</ref> bu ziyaretin ilk yıl gerçekleşmediğini ve gerçekte mesafe uzaklığından dolayı böyle bir ziyaretin gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu ileri sürmektedirler. Esirlerin [[Kufe]]’den Şam’a ve oradan da geri dönerek Kerbela’ya geri gelmelerinin 40 gün zarfında gerçekleşmesi mümkün değildir, demektedirler. Muhaddis Nuri’den önce Seyyid İbn Tavus da “İkbalu’l A’mal” kitabında konu hakkında kuşkusunu dile getirmiştir.<ref>İbn Tavus, İkbalu’l A’mal, c. 2, s. 589.</ref><br /> | [[Kerbela esirleri]]nin [[Hicretin 61. yıl]]ında Safer ayının 20’sinde Şam’dan [[Medine]]’ye dönerken Kerbela’ya uğrayarak İmam Hüseyin’i (a.s) [[ziyaret]] ettikleri meşhurdur. Bazıları<ref> Nuri, s. 208 - 209; Kummi, s. 524 - 525.</ref> bu ziyaretin ilk yıl gerçekleşmediğini ve gerçekte mesafe uzaklığından dolayı böyle bir ziyaretin gerçekleşmesinin imkânsız olduğunu ileri sürmektedirler. Esirlerin [[Kufe]]’den Şam’a ve oradan da geri dönerek Kerbela’ya geri gelmelerinin 40 gün zarfında gerçekleşmesi mümkün değildir, demektedirler. Muhaddis Nuri’den önce [[Seyyid İbn Tavus]] da “İkbalu’l A’mal” kitabında konu hakkında kuşkusunu dile getirmiştir.<ref>İbn Tavus, İkbalu’l A’mal, c. 2, s. 589.</ref><br /> | ||
Bu görüşe karşın, bazı yazarlar Kerbela esirlerinin Şam’dan [[Irak]]’a gittiğini ve Erbain’de Kerbela’ya vardıklarını ve İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin kabr-i şeriflerini ziyaret ettikten sonra Medine’ye doğru hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir.<ref>İbn Tavus, s. 225.</ref><br /> | Bu görüşe karşın, bazı yazarlar Kerbela esirlerinin Şam’dan [[Irak]]’a gittiğini ve Erbain’de Kerbela’ya vardıklarını ve İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin kabr-i şeriflerini ziyaret ettikten sonra Medine’ye doğru hareket ettiklerini ileri sürmüşlerdir.<ref>İbn Tavus, s. 225.</ref><br /> | ||
286. satır: | 286. satır: | ||
:Ana madde: [[Erbain Ziyareti]] | :Ana madde: [[Erbain Ziyareti]] | ||
Tarihi kaynaklara göre, İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ilk [[ziyaret]] eden kişi Cabir bin Abdullah Ensari’dir. Cabir, İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inin kırkıncı günü Atiyye bin Said Afvi ile birlikte [[Medine]]’den [[Kerbela]]’ya giderek Erbain’de İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ziyaret etmiştir.<ref> Biharu’l Envar, c. 68, s. 130, hadis 62; Bazıları da İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ilk kişinin Ubeydullah b. Hürr’ü Cufi olarak bilmektedir. (Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 4, s. 470).</ref> Seyyid b. Tavus Luhuf kitabında, [[Hz. Zeynep]] (s.a) ve diğer Kerbela esirlerinin de bu günde Kerbela’ya yetiştiklerine inanmaktadır.<ref> El-Luhuf fi Katli’t Tufuf, s. 114.</ref><br /> | Tarihi kaynaklara göre, İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ilk [[ziyaret]] eden kişi [[Cabir bin Abdullah Ensari|Cabir bin Abdullah Ensari’dir]]. Cabir, İmam Hüseyin’in (a.s) [[şehadet]]inin kırkıncı günü Atiyye bin Said Afvi ile birlikte [[Medine]]’den [[Kerbela]]’ya giderek Erbain’de İmam Hüseyin’in (a.s) kabri şeriflerini ziyaret etmiştir.<ref> Biharu’l Envar, c. 68, s. 130, hadis 62; Bazıları da İmam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret eden ilk kişinin Ubeydullah b. Hürr’ü Cufi olarak bilmektedir. (Taberi, Tarihu’l Umem ve’l Muluk, c. 4, s. 470).</ref> Seyyid b. Tavus [[Luhuf]] kitabında, [[Hz. Zeynep]] (s.a) ve diğer Kerbela esirlerinin de bu günde Kerbela’ya yetiştiklerine inanmaktadır.<ref> El-Luhuf fi Katli’t Tufuf, s. 114.</ref><br /> | ||
[[İmam Hasan Askeri]]’den (a.s) Mümin’in beş nişanesinin olduğu ve bu beş nişaneden birinin Erbain ziyareti olduğuna dair bir [[hadis]] nakledilmiştir.<ref>Tusi, c. 6, s. 53.</ref><br /> | [[İmam Hasan Askeri]]’den (a.s) Mümin’in beş nişanesinin olduğu ve bu beş nişaneden birinin Erbain ziyareti olduğuna dair bir [[hadis]] nakledilmiştir.<ref>Tusi, c. 6, s. 53.</ref><br /> | ||
Yine [[İmam Cafer Sadık]]’tan (a.s) [[Erbain günü]] için bir [[ziyaretname]] nakledilmiştir.<ref> Tusi, c. 6, s. 113.</ref> Şeyh Abbas Kummi, bu ziyaretnameyi “[[Mefatihu’l Cenan]]” kitabının üçüncü bölümünde “Meşhur olmayan [[Aşura Ziyareti]]”nden sonra “Erbain Ziyareti” adıyla nakletmiştir.<br /> | Yine [[İmam Cafer Sadık]]’tan (a.s) [[Erbain günü]] için bir [[ziyaretname]] nakledilmiştir.<ref> Tusi, c. 6, s. 113.</ref> [[Şeyh Abbas Kummi]], bu ziyaretnameyi “[[Mefatihu’l Cenan]]” kitabının üçüncü bölümünde “Meşhur olmayan [[Aşura Ziyareti]]”nden sonra “Erbain Ziyareti” adıyla nakletmiştir.<br /> | ||
Gazi Tabatabai’nin dediğine göre Erbain günündeki ziyaret, [[Şia]]ların nezdinde “Mereddu’r Re’s” (Başın geri getirilmesidir) diye de bilinmektedir.<ref>Gazi Tabatabai, s. 2.</ref> Bundan maksat Kerbela esirlerinin Kerbela’ya geri döndükleri ve İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek kesik başını da yanlarında getirerek oraya defnettikleridir. | Gazi Tabatabai’nin dediğine göre Erbain günündeki ziyaret, [[Şia]]ların nezdinde “Mereddu’r Re’s” (Başın geri getirilmesidir) diye de bilinmektedir.<ref>Gazi Tabatabai, s. 2.</ref> Bundan maksat Kerbela esirlerinin Kerbela’ya geri döndükleri ve İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek kesik başını da yanlarında getirerek oraya defnettikleridir. | ||
300. satır: | 300. satır: | ||
== Aşura Kıyamı== | == Aşura Kıyamı== | ||
:Ana Madde: İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı | :Ana Madde: İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı | ||
İmam Hüseyin'in (a.s) [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye ve oradan [[Kufe]]'ye ve ardından da [[Ömer Sa'd]]'ın ordusuyla savaşmak için [[Kerbela]]'ya hareketi noktasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre bu hareketin kıyam ve savaşmak kastıyla değil, sadece canını korumak için gerçekleştiğidir.<ref> İştihardi, Ali Penah, Heft Sale Çera Seda Der Avord?, s. 154.</ref> Bazıları ise İmam Hüseyin'in (a.s) hükümet teşkil etmek için kıyam ettiğine inanmaktadır. Eski alimlerden Seyyid Murtaza<ref> Şerif Murtaza, Tenzihu'l Enbiya, s. 176.</ref> ve muasır alimlerden Salihi Necef Abadi<ref> Salihi Necef Abadi, Şehidi Cavid, s. 159.</ref> bu görüşe sahiptirler. [[Şeyh Mufid]], Seyyid İbn Tavus ve Allame Meclisi gibi şahsiyetler ise bu görüşe muhaliftir.<ref> Muhammed Sıhhati Serderudi, 1385, s. 296 - 299.</ref><br /> | İmam Hüseyin'in (a.s) [[Medine]]'den [[Mekke]]'ye ve oradan [[Kufe]]'ye ve ardından da [[Ömer Sa'd]]'ın ordusuyla savaşmak için [[Kerbela]]'ya hareketi noktasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre bu hareketin kıyam ve savaşmak kastıyla değil, sadece canını korumak için gerçekleştiğidir.<ref> İştihardi, Ali Penah, Heft Sale Çera Seda Der Avord?, s. 154.</ref> Bazıları ise İmam Hüseyin'in (a.s) hükümet teşkil etmek için kıyam ettiğine inanmaktadır. Eski alimlerden Seyyid Murtaza<ref> Şerif Murtaza, Tenzihu'l Enbiya, s. 176.</ref> ve muasır alimlerden Salihi Necef Abadi<ref> Salihi Necef Abadi, Şehidi Cavid, s. 159.</ref> bu görüşe sahiptirler. [[Şeyh Mufid]], Seyyid İbn Tavus ve [[Allame Meclisi]] gibi şahsiyetler ise bu görüşe muhaliftir.<ref> Muhammed Sıhhati Serderudi, 1385, s. 296 - 299.</ref><br /> | ||
İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamı, çoğu grupların uyanışına neden oldu. İmam'ın (a.s) [[şehadet]]inden hemen sonra başlayan devrimci hareketler ve kıyamlar uzun yıllar devam etti. İlk kıyam Abdullah b. Afif'in<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve'n Nihaye, Beyrut, 1408, c. 8, s. 191, Taberi, c. 5, s. 459; İbn Esir el-Kamil, c. 4, s. 83.</ref> [[İbn Ziyad]]'a karşı kıyamı ve ondan sonraki ise Sistan halkının kıyamıydı. Medine halkı da [[Aşura vakıası]]ndan dolayı [[Yezid]]'e karşı kıyam etti ([[Harre olayı]]). Yezid’in helak olmasından sonra bu kıyamlar devam etti. [[Tevvabin Kıyamı]], [[Muhtar'ın Kıyamı]], Zeyd b. Ali (a.s) ve Yahya b. Zeyd kıyamı onlardan bazılarıdır. Ebu Müslim Horasani’de İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından esinlenerek Ya Lisarati’l Hüseyin sloganıyla Emevilerin düşmesine neden olan siyah giyenler kıyamını başlattı.<ref> Ensabu’l Eşraf, c. 9, s. 317.</ref> Muhammed b. Abdullah’ın Mansur Abbasi’ye karşı kıyamı, İbrahim’in kıyamı, Şehidi Fah kıyamı ve… gibi [[Şia]]lar tarafından Abbasilere karşı yapılan mücadele ve kıyamların hepsi İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından ilham almıştır. | İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamı, çoğu grupların uyanışına neden oldu. İmam'ın (a.s) [[şehadet]]inden hemen sonra başlayan devrimci hareketler ve kıyamlar uzun yıllar devam etti. İlk kıyam Abdullah b. Afif'in<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve'n Nihaye, Beyrut, 1408, c. 8, s. 191, Taberi, c. 5, s. 459; İbn Esir el-Kamil, c. 4, s. 83.</ref> [[İbn Ziyad]]'a karşı kıyamı ve ondan sonraki ise Sistan halkının kıyamıydı. Medine halkı da [[Aşura vakıası]]ndan dolayı [[Yezid]]'e karşı kıyam etti ([[Harre olayı]]). Yezid’in helak olmasından sonra bu kıyamlar devam etti. [[Tevvabin Kıyamı]], [[Muhtar'ın Kıyamı]], Zeyd b. Ali (a.s) ve Yahya b. Zeyd kıyamı onlardan bazılarıdır. Ebu Müslim Horasani’de İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından esinlenerek Ya Lisarati’l Hüseyin sloganıyla Emevilerin düşmesine neden olan siyah giyenler kıyamını başlattı.<ref> Ensabu’l Eşraf, c. 9, s. 317.</ref> Muhammed b. Abdullah’ın Mansur Abbasi’ye karşı kıyamı, İbrahim’in kıyamı, Şehidi Fah kıyamı ve… gibi [[Şia]]lar tarafından Abbasilere karşı yapılan mücadele ve kıyamların hepsi İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından ilham almıştır. | ||
313. satır: | 313. satır: | ||
İmam Hüseyin (a.s) beyaz yüzlü idi.<ref> Natık Bil Hak, s. 11.</ref> Bazen kürkten<ref> Tabarani, c. 3, s. 101.</ref> yapılmış bir sarık bazen de siyah bir sarık takardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 415; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 46; Tabarani, c. 3, s. 100.</ref> Baş ve sakalına kına yakardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413 – 417; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 3, 15.</ref> Bir çok [[hadis]], tarih ve eski rical kaynaklarında Hz. Hüseyin’in (a.s), dedesi [[Hz. Resulü Kibriya Efendimiz]]e (s.a.a) benzediğine dair bilgiler mevcuttur.<ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 366, 453; Dulabi, s. 104; Tabarani, c. 3, s. 95; Natık Bil Hak, s. 11; Mufid, c. 2, s. 27.</ref> Bir rivayette ise İmam Hüseyin (a.s), Peygambere (s.a.a) en çok benzeyen kişi olarak tanıtılmıştır.<ref> İbn Hambel, c. 3, s. 261; Buhari, c. 4, s. 216; Tirmizi, c. 5, s. 325.</ref> [[İmam Ali]]’den nakledilen başka bir rivayette ise oğlu İmam Hüseyin’i (a.s) yaratılış ve ahlak açısından kendisine en çok benzeyen kişi olarak tasvir etmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 123.</ref><br /> | İmam Hüseyin (a.s) beyaz yüzlü idi.<ref> Natık Bil Hak, s. 11.</ref> Bazen kürkten<ref> Tabarani, c. 3, s. 101.</ref> yapılmış bir sarık bazen de siyah bir sarık takardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 415; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 46; Tabarani, c. 3, s. 100.</ref> Baş ve sakalına kına yakardı.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413 – 417; İbn Ebi Şeybe, c. 6, s. 3, 15.</ref> Bir çok [[hadis]], tarih ve eski rical kaynaklarında Hz. Hüseyin’in (a.s), dedesi [[Hz. Resulü Kibriya Efendimiz]]e (s.a.a) benzediğine dair bilgiler mevcuttur.<ref> Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 366, 453; Dulabi, s. 104; Tabarani, c. 3, s. 95; Natık Bil Hak, s. 11; Mufid, c. 2, s. 27.</ref> Bir rivayette ise İmam Hüseyin (a.s), Peygambere (s.a.a) en çok benzeyen kişi olarak tanıtılmıştır.<ref> İbn Hambel, c. 3, s. 261; Buhari, c. 4, s. 216; Tirmizi, c. 5, s. 325.</ref> [[İmam Ali]]’den nakledilen başka bir rivayette ise oğlu İmam Hüseyin’i (a.s) yaratılış ve ahlak açısından kendisine en çok benzeyen kişi olarak tasvir etmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 413; Belazuri, 1996–2000, c. 2, s. 123.</ref><br /> | ||
İki yüzüğünden birinde “la ilahe illallah, uddetun lilikaullah” diğerinde ise “İnnellahe | İki yüzüğünden birinde “la ilahe illallah, uddetun lilikaullah” diğerinde ise “İnnellahe baliğu emrehu” yazmaktaydı.<ref> Kuleyni, c. 6, s. 473–474; Saduk, el-Emali, s. 193, 543.</ref><br /> | ||
İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inin ardından yaşı kendisinden büyük olanlar olmasına rağmen [[Haşim Oğulları]]nın içinde en saygın olan kişiydi.<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 226 ve İbn Sa’d, c. 6, s. 409.</ref> Onunla danışıp, onun görüşünü başkalarının görüşüne tercih ederlerdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 414–415.</ref> İmam Hüseyin (a.s), yakınları ile birlikte 25 kere yaya olarak [[hac]]ca gitmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 410; Tabarani, c. 3, s. 115; İbn Abdulbirr, c. 1, s. 397.</ref><br /> | İmam Hüseyin (a.s), [[İmam Hasan]]’ın (a.s) [[şehadet]]inin ardından yaşı kendisinden büyük olanlar olmasına rağmen [[Haşim Oğulları]]nın içinde en saygın olan kişiydi.<ref> Tarihu’l Yakubi, s. 226 ve İbn Sa’d, c. 6, s. 409.</ref> Onunla danışıp, onun görüşünü başkalarının görüşüne tercih ederlerdi.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 414–415.</ref> İmam Hüseyin (a.s), yakınları ile birlikte 25 kere yaya olarak [[hac]]ca gitmiştir.<ref> İbn Sa’d, c. 6, s. 410; Tabarani, c. 3, s. 115; İbn Abdulbirr, c. 1, s. 397.</ref><br /> | ||
321. satır: | 321. satır: | ||
[[Selman-ı Farisi]]’den nakledildiğine göre [[Hz. Resulullah (s.a.a)]], Hz. Hüseyin’i (a.s) dizleri üzerine oturtur, onu öper ve şöyle buyururdu: ”Sen seyyit oğlu seyyit ve seyyitlerin babasısın; Sen imam, imam oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetinin oğlu ve sonuncuları kaim olan dokuz hüccetin babası olan hüccetsin.”<ref> Şeyh Saduk, Kemalu’d Din, c. 1, s. 262; Seyyid b. Tavus, et-Teraif, c. 1, s. 174 ve Kummi, Ali b. Muhammed; Kifayetu’l Eser, s. 46; Mektelu’l Harezmî, c. 1, s. 146, Kemalu’d Din, Saduk, s. 152.</ref><br /> | [[Selman-ı Farisi]]’den nakledildiğine göre [[Hz. Resulullah (s.a.a)]], Hz. Hüseyin’i (a.s) dizleri üzerine oturtur, onu öper ve şöyle buyururdu: ”Sen seyyit oğlu seyyit ve seyyitlerin babasısın; Sen imam, imam oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetinin oğlu ve sonuncuları kaim olan dokuz hüccetin babası olan hüccetsin.”<ref> Şeyh Saduk, Kemalu’d Din, c. 1, s. 262; Seyyid b. Tavus, et-Teraif, c. 1, s. 174 ve Kummi, Ali b. Muhammed; Kifayetu’l Eser, s. 46; Mektelu’l Harezmî, c. 1, s. 146, Kemalu’d Din, Saduk, s. 152.</ref><br /> | ||
Yine Selman-ı Farisi’nin Hz. Resulü Ekrem’den (s.a.a), naklettiği rivayette Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ey Salman! Her kim bunları severse, beni sevmiştir ve her kim beni severse, Allah’ı sevmiştir.” Sonra ellerini Hüseyin’in (a.s) omuzları üzerine koyarak şöyle buyurdu: “Bu, imam oğlu imamdır. Onun neslinden olan 9 imam, emin ve masumdurlar. Onlardan dokuzuncusu onların kaim (kıyam edici) olanlarıdır.<ref> Kummi, aynı kaynak, s. 45; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 36, s. 304.</ref><br /> | Yine [[Selman-ı Farisi|Selman-ı Farisi’nin]] Hz. Resulü Ekrem’den (s.a.a), naklettiği rivayette Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ey Salman! Her kim bunları severse, beni sevmiştir ve her kim beni severse, Allah’ı sevmiştir.” Sonra ellerini Hüseyin’in (a.s) omuzları üzerine koyarak şöyle buyurdu: “Bu, imam oğlu imamdır. Onun neslinden olan 9 imam, emin ve masumdurlar. Onlardan dokuzuncusu onların kaim (kıyam edici) olanlarıdır.<ref> Kummi, aynı kaynak, s. 45; Meclisi, Biharu’l Envar, c. 36, s. 304.</ref><br /> | ||
Hz. Resulü Ekrem (s.a.a), defalarca şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin benim çocuklarımdır; onları seven beni sever, beni sevense Allah'ı sever; Allah'ı seveni de Allah cennete koyar. Onlara buğzeden bana buğzeder, bana buğzeden Allah'a buğzeder; Allah da kendisine buğzedeni, cehenneme atar.”<ref> Tabersi, İ’lamu’l Ver bi-A’lami’l Huda, c. 1, s. 432; el-Mukrizi, c. 6, s. 11 ve Harkuşi Nişaburi, Ebu Said, 1424, c. 5, s. 334.</ref><br /> | Hz. Resulü Ekrem (s.a.a), defalarca şöyle buyurmuştur: “Hasan ve Hüseyin benim çocuklarımdır; onları seven beni sever, beni sevense Allah'ı sever; Allah'ı seveni de Allah cennete koyar. Onlara buğzeden bana buğzeder, bana buğzeden Allah'a buğzeder; Allah da kendisine buğzedeni, cehenneme atar.”<ref> Tabersi, İ’lamu’l Ver bi-A’lami’l Huda, c. 1, s. 432; el-Mukrizi, c. 6, s. 11 ve Harkuşi Nişaburi, Ebu Said, 1424, c. 5, s. 334.</ref><br /> | ||
382. satır: | 382. satır: | ||
'''Ziyaretnameler'''<br /> | '''Ziyaretnameler'''<br /> | ||
Camiu’z Ziyaratı [[Masumin]] (a.s) kitabında İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek için, yirmi altıncısı her zamanda ve otuz üçüncüsü ise belli ve özel vakitlerde okunan ziyaretler bir araya getirilmiştir. [[Ziyaret-i Aşura]], [[Ziyaret-i Varis]] ve Ziyaret-i Nahiye-yi Mukaddese en bilinen ziyaretnamelerdendir. | Camiu’z Ziyaratı [[Masumin]] (a.s) kitabında İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmek için, yirmi altıncısı her zamanda ve otuz üçüncüsü ise belli ve özel vakitlerde okunan ziyaretler bir araya getirilmiştir. [[Ziyaret-i Aşura]], [[Ziyaret-i Varis]] ve [[Ziyaret-i Nahiye-yi Mukaddese]] en bilinen ziyaretnamelerdendir. | ||
== Ayrıca bakınız == | == Ayrıca bakınız == |