İçeriğe atla

Gadir Hutbesi: Revizyonlar arasındaki fark

imported>Zuhdi
imported>Zuhdi
95. satır: 95. satır:
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ<br />
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ<br />


“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.”<br />
'''“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.”'''<br />


Ey insanlar! Ben Allah’ın bana nazil buyurduğu her şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:<br />
Ey insanlar! Ben Allah’ın bana nazil buyurduğu her şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:<br />
103. satır: 103. satır:
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ<br />
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ<br />


“Şüphesiz sizin veliniz Allah Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren müminlerdir.”<br />
'''“Şüphesiz sizin veliniz Allah Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren müminlerdir.”'''<br />


Namaz kılıp rükû halinde zekât veren ve her halinde aziz ve celil olan Allah’a yönelen kimse Ali bin Ebi Talip’tir.
Namaz kılıp rükû halinde zekât veren ve her halinde aziz ve celil olan Allah’a yönelen kimse Ali bin Ebi Talip’tir.
112. satır: 112. satır:
وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ<br />
وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ<br />


“(Yine o münafıklardan:) O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü O Allah'a inanır, müminlere güvenir ve O, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.”<br />
'''“(Yine o münafıklardan:) O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü O Allah'a inanır, müminlere güvenir ve O, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.”'''<br />


Eğer ben, bana bu sözü (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenlerin isimlerini ifşa etmek istersem ifşa edebilirim. Eğer onların kimliklerine işaret etmek istersem, kimliklerine de işaret edebilirim. Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem tanıtabilirim ama Allah’a andolsun ki ben onların işi hususunda yücelik gösterdim.<br />
Eğer ben, bana bu sözü (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenlerin isimlerini ifşa etmek istersem ifşa edebilirim. Eğer onların kimliklerine işaret etmek istersem, kimliklerine de işaret edebilirim. Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem tanıtabilirim ama Allah’a andolsun ki ben onların işi hususunda yücelik gösterdim.<br />
134. satır: 134. satır:
وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ<br />
وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ<br />


“Her şeyi, apaçık bir İmam’da saymışızdır.”<br />
'''“Her şeyi, apaçık bir İmam’da saymışızdır.”'''<br />


Ey insanlar! O'ndan (Ali’den) başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin. O'ndan yüz çevirmeyin, O'nun velayetinden ayrılmayın. O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Batılı iptal eder ve batıldan sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması ona engel olamaz.<br />
Ey insanlar! O'ndan (Ali’den) başkasına yönelerek sapıklığa düşmeyin. O'ndan yüz çevirmeyin, O'nun velayetinden ayrılmayın. O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Batılı iptal eder ve batıldan sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması ona engel olamaz.<br />
157. satır: 157. satır:
أَن تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتَى علَى مَا فَرَّطتُ فِي جَنبِ اللَّهِ<br />
أَن تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتَى علَى مَا فَرَّطتُ فِي جَنبِ اللَّهِ<br />


“Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): “Cenbillah’a (Hz. Ali’ye) karşı kusurlu davranışımdan (ve gevşeklik gösterdiğimden) ötürü bana yazıklar olsun…”<br />
'''“Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): “Cenbillah’a (Hz. Ali’ye) karşı kusurlu davranışımdan (ve gevşeklik gösterdiğimden) ötürü bana yazıklar olsun…”'''<br />


Ey insanlar! Kur’an hakkında tefekkür ediniz, ayetlerini anlamaya çalışınız, muhkem ayetlerine bakınız, müteşabih ayetlerinin ardınca koşmayınız. Allah’a yemin olsun ki Kur’an’ın batınını sizlere beyan edebilecek ve tefsirini sizler için açıklayabilecek olan kimse, benim elinden tuttuğum, onu kendime doğru yükselttiğim, pazısından tuttuğum, iki elimle kaldırdığım ve sizlere, “Ben kimin Mevla’sıysam (Velisi) Ali de onun Mevla’sıdır” diye tanıttığım kimsedir ve O benim kardeşim ve yerime geçecek olan Ali b. Ebi Talip’tir. O'nun velayeti, bana nazil buyuran aziz ve celil olan Allah tarafındandır.<br />
Ey insanlar! Kur’an hakkında tefekkür ediniz, ayetlerini anlamaya çalışınız, muhkem ayetlerine bakınız, müteşabih ayetlerinin ardınca koşmayınız. Allah’a yemin olsun ki Kur’an’ın batınını sizlere beyan edebilecek ve tefsirini sizler için açıklayabilecek olan kimse, benim elinden tuttuğum, onu kendime doğru yükselttiğim, pazısından tuttuğum, iki elimle kaldırdığım ve sizlere, “Ben kimin Mevla’sıysam (Velisi) Ali de onun Mevla’sıdır” diye tanıttığım kimsedir ve O benim kardeşim ve yerime geçecek olan Ali b. Ebi Talip’tir. O'nun velayeti, bana nazil buyuran aziz ve celil olan Allah tarafındandır.<br />
165. satır: 165. satır:
Biliniz ki ben eda ettim, biliniz ki ben tebliğ ettim, biliniz ki ben duyurdum, biliniz ki ben açıkladım, biliniz ki Allah buyurmuştur ve ben aziz ve celil olan Allah adına konuşuyorum. Biliniz ki Müminlerin Emiri de benim kardeşimdir. Biliniz ki “Müminlerin Emiri” olmak, benden sonra O'ndan başka hiç kimse için helal değildir.<br />
Biliniz ki ben eda ettim, biliniz ki ben tebliğ ettim, biliniz ki ben duyurdum, biliniz ki ben açıkladım, biliniz ki Allah buyurmuştur ve ben aziz ve celil olan Allah adına konuşuyorum. Biliniz ki Müminlerin Emiri de benim kardeşimdir. Biliniz ki “Müminlerin Emiri” olmak, benden sonra O'ndan başka hiç kimse için helal değildir.<br />


Daha sonra Peygamber (s.a.a) eliyle Ali’nin (a.s) kolundan tuttu ve yukarı kaldırdı. Müminlerin Emiri ise Peygamber (s.a.a) minberin üstüne çıktığı andan beri, O'ndan bir basamak aşağıda bulunuyordu. Peygamber’in yüzüne (a.s) oranla sağ tarafına gelmekteydi ve dolayısıyla da yer itibariyle ikisi de bir mekânda durmuş gibiydiler.<br />
''Daha sonra Peygamber (s.a.a) eliyle Ali’nin (a.s) kolundan tuttu ve yukarı kaldırdı. Müminlerin Emiri ise Peygamber (s.a.a) minberin üstüne çıktığı andan beri, O'ndan bir basamak aşağıda bulunuyordu. Peygamber’in yüzüne (a.s) oranla sağ tarafına gelmekteydi ve dolayısıyla da yer itibariyle ikisi de bir mekânda durmuş gibiydiler.''<br />


''Sonra Peygamber (s.a.a) eliyle elini tuttu ve her ikisi de elini göğe doğru kaldırdı. Ali (a.s) yerinden kalktı ve ayağı Peygamber’in (s.a.a) diziyle aynı hizaya geldi. Daha sonra Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:''<br />
''Sonra Peygamber (s.a.a) eliyle elini tuttu ve her ikisi de elini göğe doğru kaldırdı. Ali (a.s) yerinden kalktı ve ayağı Peygamber’in (s.a.a) diziyle aynı hizaya geldi. Daha sonra Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:''<br />
182. satır: 182. satır:
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ<br />
مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ<br />


“Nezdimde söz değişmez”<br />
'''“Nezdimde söz değişmez”'''<br />


Ey Rabbim! Senin emrinle şöyle diyorum: “Allah’ım! Ali’yi seven kimseyi sev, Ali’ye düşman olan kimseye düşman ol. O'na yardım edene yardım et, O'nu yardımsız bırakan kimseyi, sen de yardımsız bırak. Ali’yi inkâr eden kimseye lanet et, Ali’nin hakkını inkar eden kimseye gazap et.”<br />
Ey Rabbim! Senin emrinle şöyle diyorum: “Allah’ım! Ali’yi seven kimseyi sev, Ali’ye düşman olan kimseye düşman ol. O'na yardım edene yardım et, O'nu yardımsız bırakan kimseyi, sen de yardımsız bırak. Ali’yi inkâr eden kimseye lanet et, Ali’nin hakkını inkar eden kimseye gazap et.”<br />
190. satır: 190. satır:
اَلْیوْمَ اَکْمَلْتُ لَکُمْ دینَکُمْ وَ اَتْمَمْتُ عَلَیکُمْ نِعْمَتی وَ رَضیتُ لکُمُ الاْءِسْلامَ دینا<br />
اَلْیوْمَ اَکْمَلْتُ لَکُمْ دینَکُمْ وَ اَتْمَمْتُ عَلَیکُمْ نِعْمَتی وَ رَضیتُ لکُمُ الاْءِسْلامَ دینا<br />


“Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam’ı beğendim.”<br />
'''“Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam’ı beğendim.”'''<br />


وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ<br />
وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ<br />


“Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir.”<br />
'''“Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir.”'''<br />


Ey Rabbim sen de tanıklık et ki ben tebliğ ettim.
Ey Rabbim sen de tanıklık et ki ben tebliğ ettim.
214. satır: 214. satır:
بسم الله الرحمن الرحيم وَالْعَصْرِ إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ<br />
بسم الله الرحمن الرحيم وَالْعَصْرِ إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ<br />


“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. İkindi vaktine And olsun ki, İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.”<br />
“'''Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. İkindi vaktine And olsun ki, İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.'''”<br />


İkindi vaktine and olsun ki iman eden, hak ve sabırdan hoşnut olan Ali dışında tüm insanlar hüsran içindedir.<br />
İkindi vaktine and olsun ki iman eden, hak ve sabırdan hoşnut olan Ali dışında tüm insanlar hüsran içindedir.<br />
235. satır: 235. satır:
Ey insanlar! Benden sonra ateşe davet edecek olan imamlar olacaktır. Onlar kıyamet günü yardım görmezler. Ey insanlar! Allah ve ben onlardan uzağız. Ey insanlar! Onlar ve yardımcıları, onlara tabi olanlar, onları takip edenler ateşin en alt derecesinde olacaklardır ve kibirli kimselerin yeri nede kötüdür. Biliniz ki onlar, Ashab-ı Sahife’dir. O halde sizden her biriniz kendi sahifesine baksın.”<br />
Ey insanlar! Benden sonra ateşe davet edecek olan imamlar olacaktır. Onlar kıyamet günü yardım görmezler. Ey insanlar! Allah ve ben onlardan uzağız. Ey insanlar! Onlar ve yardımcıları, onlara tabi olanlar, onları takip edenler ateşin en alt derecesinde olacaklardır ve kibirli kimselerin yeri nede kötüdür. Biliniz ki onlar, Ashab-ı Sahife’dir. O halde sizden her biriniz kendi sahifesine baksın.”<br />


Peygamber (s.a.a), “Ashab-ı Sahife” adını zikredince insanların çoğu Peygamberin bu sözden neyi kastettiğini anlamadılar. Kendileri için bir soru işareti doğdu. Oradakilerden çok azı Peygamber’in maksadını anlayabildi.<br />
''Peygamber (s.a.a), “Ashab-ı Sahife” adını zikredince insanların çoğu Peygamberin bu sözden neyi kastettiğini anlamadılar. Kendileri için bir soru işareti doğdu. Oradakilerden çok azı Peygamber’in maksadını anlayabildi.''<br />


“Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde kıyamet gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar.<br />
“Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde kıyamet gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar.<br />
249. satır: 249. satır:
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ<br />
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ<br />


“Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. Suçlulara böyle yaparız. O gün! Yalanlamış olanların vay haline!”<br />
'''“Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız. Suçlulara böyle yaparız. O gün! Yalanlamış olanların vay haline!”'''<br />


Ey insanlar! Allah bana emretmiş ve beni sakındırmıştır. Ben de Allah’ın emriyle Ali’ye emrettim ve O'nu sakındırdım. Emir ve yasaklama ilmi O'nun nezdindedir. O halde O'nun emrini dinleyiniz ki esenlikte kalasınız. O'na itaat ediniz ki hidayet bulasınız. O'nun yasaklamalarını kabul ediniz ki doğru yolda olasınız ve O'nun maksat ve muradına doğru hareket edesiniz ve bilinmedik yollar sizleri O'nun yolundan alıkoymasın.
Ey insanlar! Allah bana emretmiş ve beni sakındırmıştır. Ben de Allah’ın emriyle Ali’ye emrettim ve O'nu sakındırdım. Emir ve yasaklama ilmi O'nun nezdindedir. O halde O'nun emrini dinleyiniz ki esenlikte kalasınız. O'na itaat ediniz ki hidayet bulasınız. O'nun yasaklamalarını kabul ediniz ki doğru yolda olasınız ve O'nun maksat ve muradına doğru hareket edesiniz ve bilinmedik yollar sizleri O'nun yolundan alıkoymasın.
257. satır: 257. satır:
Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve sonra O'nun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder, hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar.<br />
Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve sonra O'nun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder, hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar.<br />


Daha sonra Peygamber şu ayeti tilavet buyurdu: <br />
''Daha sonra Peygamber şu ayeti tilavet buyurdu:'' <br />


بسم الله الرحمن الرحيم الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ<br />
بسم الله الرحمن الرحيم الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ<br />


“Rahman ve Rahîm olan Allah’ın Adıyla, Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur'''…(Fatiha suresi'nin tamamı)”<br />
'''“Rahman ve Rahîm olan Allah’ın Adıyla, Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur'''… (Fatiha suresi'nin tamamı)”<br />


Bu sure benim hakkımda nazil olmuştur ve Allah’a andolsun ki onlar (imamlar) hakkında nazil olmuştur. Genel olarak onları kapsamaktadır. Özel olarak da onlar hakkındadır. Onlar Allah’ın dostlarıdır, onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah’ın hizbi galip gelecektir.<br />
Bu sure benim hakkımda nazil olmuştur ve Allah’a andolsun ki onlar (imamlar) hakkında nazil olmuştur. Genel olarak onları kapsamaktadır. Özel olarak da onlar hakkındadır. Onlar Allah’ın dostlarıdır, onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah’ın hizbi galip gelecektir.<br />
269. satır: 269. satır:
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ<br />
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ<br />


“Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir millettir, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.”<br />
'''“Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir millettir, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.”'''<br />


Biliniz ki Ehlibeyt’in dostları aziz ve celil olan Allah’ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:<br />
Biliniz ki Ehlibeyt’in dostları aziz ve celil olan Allah’ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:<br />
275. satır: 275. satır:
الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَـئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ<br />
الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَـئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ<br />


“İşte güven; onlara iman edip haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.”<br />
'''“İşte güven; onlara iman edip haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.”'''<br />


Biliniz ki Ehlibeytin dostları iman edenler ve kuşkuya düşmeyen kimselerdir.<br />
Biliniz ki Ehlibeytin dostları iman edenler ve kuşkuya düşmeyen kimselerdir.<br />
289. satır: 289. satır:
كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَّعَنَتْ أُخْتَهَا<br />
كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَّعَنَتْ أُخْتَهَا<br />


“Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.”<br />
'''“Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.”'''<br />


Biliniz ki Ehlibeytin düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:<br />
Biliniz ki Ehlibeytin düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:<br />
295. satır: 295. satır:
كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ... فَسُحْقًا لِّأَصْحَابِ السَّعِيرِ<br />
كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ... فَسُحْقًا لِّأَصْحَابِ السَّعِيرِ<br />


“Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar. Onlar: “Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik” derler... Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!”<br />
'''“Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar. Onlar: “Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik” derler... Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!”'''<br />


Biliniz ki Ehlibeytin dostları, gizlide Rablerinden korkan ve kendileri için mağfiret bulunan ve büyük ecir sahibi kimselerdir.<br />
Biliniz ki Ehlibeytin dostları, gizlide Rablerinden korkan ve kendileri için mağfiret bulunan ve büyük ecir sahibi kimselerdir.<br />
332. satır: 332. satır:
إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا<br />
إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا<br />


“Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler, Allah’a baş eğip el vermiş sayılırlar. Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük ecir verecektir.”
'''“Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler, Allah’a baş eğip el vermiş sayılırlar. Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük ecir verecektir.”
 
'''
{{Çizgi}}
{{Çizgi}}
'''Helal ve Haram, Farzlar ve Haramlar'''
'''Helal ve Haram, Farzlar ve Haramlar'''
341. satır: 341. satır:
اللّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا<br />
اللّهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا<br />


“Kim Kabe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur.”<br />
'''“Kim Kabe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur.”'''<br />


Ey insanlar! Allah’ın evini hac etmeye gidin. Allah’ın evine giren her hanedan müstağni olur ve sevinir. Allah’ın evini terk eden her hanedan ise (soy açısından) kesilir ve fakirleşir.<br />
Ey insanlar! Allah’ın evini hac etmeye gidin. Allah’ın evine giren her hanedan müstağni olur ve sevinir. Allah’ın evini terk eden her hanedan ise (soy açısından) kesilir ve fakirleşir.<br />
366. satır: 366. satır:
جَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ<br />
جَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ<br />


“Bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.”<br />
'''“Bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.”'''<br />


Ey insanlar takvalı olunuz, takvalı olunuz ve kıyametten sakınınız. Nitekim aziz ve celil olan Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Ey insanlar takvalı olunuz, takvalı olunuz ve kıyametten sakınınız. Nitekim aziz ve celil olan Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
372. satır: 372. satır:
إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ<br />
إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ<br />


“Doğrusu kıyamet gününün sarsıntısı büyük şeydir.”<br />
'''“Doğrusu kıyamet gününün sarsıntısı büyük şeydir.”'''<br />


Ölüm, ahiret, hesap, ilahî teraziler, âlemlerin rabbi nezdinde hesaba çekilmek, sevap ve cezayı hatırlayın. Her kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse o iyilik esasınca sevaba erişir. Her kim de günah getirirse cennette onun bir nasibi olmayacaktır.
Ölüm, ahiret, hesap, ilahî teraziler, âlemlerin rabbi nezdinde hesaba çekilmek, sevap ve cezayı hatırlayın. Her kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse o iyilik esasınca sevaba erişir. Her kim de günah getirirse cennette onun bir nasibi olmayacaktır.
394. satır: 394. satır:
سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ<br />
سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ<br />


“İşittik, itaat ettik, Rabbimiz, affını dileriz, dönüş sanadır.”<br />
'''“İşittik, itaat ettik, Rabbimiz, affını dileriz, dönüş sanadır.”'''<br />


Hakeza şöyle deyiniz: <br />
Hakeza şöyle deyiniz: <br />
400. satır: 400. satır:
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ<br />
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ<br />


“Bizi buraya hidayet eden Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bizi hidayet etmeseydi, biz hidayeti bulamazdık.”<br />
'''“Bizi buraya hidayet eden Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bizi hidayet etmeseydi, biz hidayeti bulamazdık.”'''<br />


Ey insanlar! Kur’an’ın nazil buyurmuş olduğu Ali b. Ebi Talib’in faziletleri Allah nezdinde, tümü bir oturumda sayabilecek miktardan çok daha fazladır. O halde her kim onları size haber verir ve onları tanırsa, siz de kendisini tasdik edin.<br />
Ey insanlar! Kur’an’ın nazil buyurmuş olduğu Ali b. Ebi Talib’in faziletleri Allah nezdinde, tümü bir oturumda sayabilecek miktardan çok daha fazladır. O halde her kim onları size haber verir ve onları tanırsa, siz de kendisini tasdik edin.<br />
Anonim kullanıcı