İçeriğe atla

Âl-İ İmran Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

imported>Moghaddami
Değişiklik özeti yok
imported>Moghaddami
91. satır: 91. satır:
:Ana Madde: [[Muhkem ve Müteşabih]]
:Ana Madde: [[Muhkem ve Müteşabih]]


'''"هُوَ الَّذِي أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ‌ مُتَشَابِهَاتٌ"'''
:"Öyle bir Tanrı'dır ki sana kitap indirdi. Onun bir kısmı, mânası-apaçık âyetlerdir ve bunlar, kitabın temelidir. Diğer kısmıysa çeşitli mânalara benzerlik gösterir âyetlerdir."<ref>Âl-i İmrân, 7.</ref>{{enot|


'''"Öyle bir Tanrı'dır ki sana kitap indirdi. Onun bir kısmı, mânası-apaçık âyetlerdir ve bunlar, kitabın temelidir. Diğer kısmıysa çeşitli mânalara benzerlik gösterir âyetlerdir."'''<ref>Âl-i İmrân, 7.</ref><br />
"هُوَ الَّذِي أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ‌ مُتَشَابِهَاتٌ"}}<br />


Bu ayet-i kerime, Kur’an’ı Kerim’deki Müteşabih adlı ayetler hakkında bahsetmektedir, zira bu ayetlerin manası açık olmadığından, bazı münharif (yoldan çıkmış, çarpık) kişiler tarafından suistifade edilerek, kötüye kullanılmaktadır.
Bu ayet-i kerime, Kur’an’ı Kerim’deki Müteşabih adlı ayetler hakkında bahsetmektedir. Bu ayetlerin manası açık olmadığından, bazı münharif (yoldan çıkmış, çarpık) kişiler tarafından suistifade edilerek, kötüye kullanılmaktadır.


Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi’ye göre; Kuran’ı Kerim’deki bu tür ayetlerin varlık nedeni, işlenilen ve ele alınan konuların çok yüksek mana içermesinden dolayı kaynaklanmakta veya Allah’ın sıfatları, [[Mead|ölümden sonra tekrar diriliş]] ve gayb âlemi gibi beşerin ve insanlığın elinin ulaşamayacağı diğer âlemlerden bahsettiği içindir. <ref>Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, h.ş 1374, c 2, s 432 ve 433.</ref>
Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi’ye göre; Kuran’ı Kerim’deki bu tür ayetlerin varlık nedeni, işlenilen ve ele alınan konuların çok yüksek mana içermesinden dolayı kaynaklanmakta veya Allah’ın sıfatları, [[Mead|ölümden sonra tekrar diriliş]] ve gayb âlemi gibi beşerin ve insanlığın elinin ulaşamayacağı diğer âlemlerden bahsettiği içindir. <ref>Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, h.ş 1374, c 2, s 432 ve 433.</ref>
103. satır: 103. satır:
===Hak Din Ayeti===
===Hak Din Ayeti===
[[Dosya:Âl-i İmrân Suresi 61. Ayet.jpg|sağ|250px|Âl-i İmrân Suresi 61. Ayet]]
[[Dosya:Âl-i İmrân Suresi 61. Ayet.jpg|sağ|250px|Âl-i İmrân Suresi 61. Ayet]]
'''"إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللَّـهِ الْإِسْلَامُ"''' ; '''"Allah katında din, ancak İslâm dinidir."'''<ref>Âl-i İmrân, 19.</ref>
:"Allah katında din, ancak İslâm dinidir."<ref>Âl-i İmrân, 19.</ref>{{enot|"إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللَّـهِ الْإِسْلَامُ"}}<br/>


[[El-Mizan]] Tefsiri yazarı, Muhammed Hüseyin Tabatabai, Mübahele ayeti hakkında şu şekilde söylemiştir: Ayet-i kerime de geçen İslam kelimesinden maksat, kelimenin lügat anlamıdır ve buda tüm semavi dinlerin hakikatinin aynı şey olduğunun göstergesidir yani; Allah karşısında teslim olarak itaat etmek.
[[El-Mizan]] Tefsiri yazarı, Muhammed Hüseyin Tabatabai, Mübahele Ayeti hakkında şu şekilde söylemiştir: Ayet-i kerime de geçen İslam kelimesinden maksat, kelimenin lügat anlamıdır ve buda tüm semavi dinlerin hakikatinin aynı şey olduğunun göstergesidir yani; Allah karşısında teslim olarak itaat etmek.


Tefsir-i Numune’deyse şu şekilde beyan edilmiştir: Ayet-i kerime de geçen İslam kelimesinden maksat; Allah’a teslim olmak ve Allah katında ki hakiki din ve ayindir yani Allah’ın emir ve buyrukları karşısında teslim olmak. İslam peygamberinin (s.a.a) getirmiş olduğu din ve ayine, en son ve en üstün din ve ayin olduğu için İslam denilmiştir. Elbette bu açıdan bakacak olursak tüm semavi dinler İslam demektir.
Tefsir-i Numune’deyse şu şekilde beyan edilmiştir: Ayet-i kerime de geçen İslam kelimesinden maksat; Allah’a teslim olmak ve Allah katında ki hakiki din ve ayindir yani Allah’ın emir ve buyrukları karşısında teslim olmak. İslam peygamberinin (s.a.a) getirmiş olduğu din ve ayine, en son ve en üstün din ve ayin olduğu için İslam denilmiştir. Elbette bu açıdan bakacak olursak tüm semavi dinler İslam demektir.
112. satır: 112. satır:
:Ana Madde: [[Mübahele Ayeti]]
:Ana Madde: [[Mübahele Ayeti]]


'''"فَمَنْ حَاجَّكَ فِیهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَاءَنَا وَأَبْنَاءَكُمْ وَنِسَاءَنَا وَنِسَاءَكُمْ وَأَنفُسَنَا وَأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل‌لَّعْنَتَ اللَّـهِ عَلَی الْكَاذِبِینَ"'''
:"Sana iyice bildirildikten sonra da gene bu hususta seninle tartışan olursa de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da [[dua]] edelim ve Allah'ın lânetini [[yalan]]cılara havale edelim."<ref>Âl-i İmrân, 61.</ref>{{enot|"فَمَنْ حَاجَّكَ فِیهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا نَدْعُ أَبْنَاءَنَا وَأَبْنَاءَكُمْ وَنِسَاءَنَا وَنِسَاءَكُمْ وَأَنفُسَنَا وَأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل‌لَّعْنَتَ اللَّـهِ عَلَی الْكَاذِبِینَ"}}<br/>


'''"Sana iyice bildirildikten sonra da gene bu hususta seninle tartışan olursa de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da [[dua]] edelim ve Allah'ın lânetini [[yalan]]cılara havale edelim.'''"<ref>Âl-i İmrân, 61.</ref>
Mübahele Ayeti, Kuran’ı Kerim’in en meşhur ayetlerinden biridir. İslam fırkalarına mensup birçok din adamı ve âlim, bu ayet-i kerime üzerinde önemle durmuş ve Kelam, Tefsir, [[Fıkıh]] ve Tarih alanlarındaki tüm yazılarında Mübahele ayetine değinmişlerdir. <ref>El-Gafuri, Halid, Haneş-i Fıkh-i Cedid-i ez Aye-i Mübahele, Tercüme: Mahmut Rıza Tevekküli Muhammedi, s 48.</ref>
 
Mübahele ayeti, Kuran’ı Kerim’in en meşhur ayetlerinden biridir. İslam fırkalarına mensup birçok din adamı ve âlim, bu ayet-i kerime üzerinde önemle durmuş ve Kelam, Tefsir, [[Fıkıh]] ve Tarih alanlarındaki tüm yazılarında Mübahele ayetine değinmişlerdir. <ref>El-Gafuri, Halid, Haneş-i Fıkh-i Cedid-i ez Aye-i Mübahele, Tercüme: Mahmut Rıza Tevekküli Muhammedi, s 48.</ref>


[[Şii]] müfessir ve tefsircilerin yanı sıra bazı Ehlisünnet tefsirciler, bu ayet-i kerimeyi [[Kisa Ashabı]]’nın, özelliklede [[İmam Ali]]’nin (a.s) faziletlerinden biri olarak saymışlardır. <ref>Bkz: Kuran’ı Kerim, Tercüme, Tevzihat ve Vajename ez Bahauddin Hürremşahi, h.ş 1376, Mübahele ayeti altında, s 57; Zamahşeri, Tefsir-i el-Keşşaf, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61; Fahri Razi, et-Tefsirü’l-Kebir, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61; Beyzavi, Envaru't Tenzîl ve Esraru't Te'vil, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61.</ref>
[[Şii]] müfessir ve tefsircilerin yanı sıra bazı Ehlisünnet tefsirciler, bu ayet-i kerimeyi [[Kisa Ashabı]]’nın, özelliklede [[İmam Ali]]’nin (a.s) faziletlerinden biri olarak saymışlardır. <ref>Bkz: Kuran’ı Kerim, Tercüme, Tevzihat ve Vajename ez Bahauddin Hürremşahi, h.ş 1376, Mübahele ayeti altında, s 57; Zamahşeri, Tefsir-i el-Keşşaf, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61; Fahri Razi, et-Tefsirü’l-Kebir, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61; Beyzavi, Envaru't Tenzîl ve Esraru't Te'vil, Âl-i İmrân Sûresi  ayet 61.</ref>


İmam Ali (a.s) Mübahele ayetinde Peygamber efendimiz’in (s.a.a) canı ve nefsi olarak tanıtılmıştır. [[İmam Rıza]] (a.s) Mübahele ayetini, İmam Ali’nin (a.s) Kuran’ı Kerim’deki en büyük fazileti olarak bilmiştir. <ref>Şeyh Müfit, el-Fusûlü'l-Muhtâra, h.k 1414, s 38.</ref>
İmam Ali (a.s) Mübahele ayetinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) canı ve nefsi olarak tanıtılmıştır. [[İmam Rıza]] (a.s) Mübahele Ayetini, İmam Ali’nin (a.s) Kuran’ı Kerim’deki en büyük fazileti olarak bilmiştir. <ref>Şeyh Müfit, el-Fusûlü'l-Muhtâra, h.k 1414, s 38.</ref>
[[Dosya:Nestâlik Hattıyla Yazılmış Âl-i İmrân Sûresi 169. Ayet.jpg|sağ|küçükresim|220px|Nestâlik Hattıyla Yazılmış Âl-i İmrân Sûresi 169. Ayet]]
[[Dosya:Nestâlik Hattıyla Yazılmış Âl-i İmrân Sûresi 169. Ayet.jpg|sağ|küçükresim|220px|Nestâlik Hattıyla Yazılmış Âl-i İmrân Sûresi 169. Ayet]]


===Şehitler Ayeti===
===Şehitler Ayeti===
'''"وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّـهِ أَمْوَاتًا ۚ بَلْ أَحْيَاءٌ عِندَ رَ‌بِّهِمْ يُرْ‌زَقُونَ"''' ; '''"Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Onlar diridir ve Rableri katında rızıklanırlar."'''<ref>Al-i İmran, 169.</ref><br />
 
:"Allah yolunda öldürülenleri ölü sanma. Onlar diridir ve Rableri katında rızıklanırlar."'''<ref>Al-i İmran, 169.</ref>{{"وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّـهِ أَمْوَاتًا ۚ بَلْ أَحْيَاءٌ عِندَ رَ‌بِّهِمْ يُرْ‌زَقُونَ"}}<br />


Ayet-i kerime [[şehit]]lerin yüce makamını yâd ederek ölümden sonra onların diri olduğuna ve Rableri katındaki fevkalade yaşantılarına değinmektedir. <ref>Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, h.ş 1374, c 3, s 168-170.</ref>
Ayet-i kerime [[şehit]]lerin yüce makamını yâd ederek ölümden sonra onların diri olduğuna ve Rableri katındaki fevkalade yaşantılarına değinmektedir. <ref>Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, h.ş 1374, c 3, s 168-170.</ref>
Anonim kullanıcı