İçeriğe atla

Hamrau'l-Esed Gazvesi: Revizyonlar arasındaki fark

düzenleme özeti yok
imported>Moghaddami
Değişiklik özeti yok
imported>Husein
Değişiklik özeti yok
13. satır: 13. satır:
}}</onlyinclude>
}}</onlyinclude>
{{Infobox
{{Infobox
  |name        = Hamrau'l-Esed Gazvesi
  |name        = Hamrau'l Esed Gazvesi
  |bodystyle    =
  |bodystyle    =


20. satır: 20. satır:
  |subheaderstyle =
  |subheaderstyle =
  |title        =
  |title        =
  |above        = Hamrau'l-Esed Gazvesi
  |above        = Hamrau'l Esed Gazvesi
  |subheader    =
  |subheader    =
  |subheader2  =
  |subheader2  =
  |imagestyle  =
  |imagestyle  =
  |captionstyle =
  |captionstyle =
  |  image      = [[Dosya:Hamrau'l-Esed.jpg|200px|alt=Example alt text]]
  |  image      = [[Dosya:Hamrau'l Esed.jpg|200px|alt=Example alt text]]
  |caption      =
  |caption      =
  |headerstyle  = background:#cfc;
  |headerstyle  = background:#cfc;
33. satır: 33. satır:
  |  data5 =  Hicretin üçüncü yılı [[Şevval Ayı]]nın sekizi
  |  data5 =  Hicretin üçüncü yılı [[Şevval Ayı]]nın sekizi
| label6 = Yer
| label6 = Yer
  |  data6 = Hamrau'l-Esed bölgesi
  |  data6 = Hamrau'l Esed bölgesi
| label7 = Özellikleri
| label7 = Özellikleri
  |  data7 = Medine’nin sekiz veya on mil güneyi (yaklaşık 20km)
  |  data7 = Medine’nin sekiz veya on mil güneyi (yaklaşık 20 km)
| label8 = Sonucu
| label8 = Sonucu
  |  data8 = Müslümanlar savaşmadan Medine’ye geri döndüler
  |  data8 = Müslümanlar savaşmadan Medine’ye geri döndüler
45. satır: 45. satır:
  |  data11 = [[Hz. Muhammed (s.a.a)]] {{-}} [[Ebu Süfyan]]
  |  data11 = [[Hz. Muhammed (s.a.a)]] {{-}} [[Ebu Süfyan]]
}}
}}
'''Hamrau’l-Esed Gazvesi''' ([[Arapça]]: غزوة حمراء الأسد); [[Hicretin üçüncü yılı]]nda, [[Uhud Gazvesi|Uhud gazvesi]]nden bir gün sonra gerçekleşmiştir. [[Allah Resulü]] (s.a.a) bu savaşla, [[müşrik]]lerin yeniden [[Medine]]’ye saldırmasına engel olmayı hedeflemiştir.<br />
'''Hamrau’l Esed Gazvesi''' ([[Arapça]]: غزوة حمراء الأسد); [[Hicretin üçüncü yılı]]nda, [[Uhud Gazvesi|Uhud gazvesi]]nden bir gün sonra gerçekleşmiştir. [[Allah Resulü]] (s.a.a) bu savaşla, [[müşrik]]lerin yeniden [[Medine]]’ye saldırmasına engel olmayı hedeflemiştir.<br />
   
   
Hamrau’l-Esed’de bir muharebe gerçekleşmemiş ve bundan dolayı da bazıları bu savaşı [[gazve]]lerden saymamışlardır.  
Hamrau’l Esed’de bir muharebe gerçekleşmemiş ve bundan dolayı da bazıları bu savaşı [[gazve]]lerden saymamışlardır.  


== Gazvenin Zamanı ve Coğrafi Konumu ==
== Gazvenin Zamanı ve Coğrafi Konumu ==
Hamrau’l-Esed Gazvesi; Hicretin üçüncü yılı [[Şevval Ayı|Şevval ayı]]nın sekizinde; [[Uhud Gazvesi|Uhud gazvesi]]nden bir gün sonra, Medine’nin sekiz veya on mil güneyindeki (yaklaşık 20km) Hamrau’l-Esed bölgesinde meydana gelmiştir.<ref> İbni Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 3, s. 107 - 108; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 49.</ref>
Hamrau’l Esed Gazvesi, Hicretin üçüncü yılı [[Şevval Ayı|Şevval ayı]]nın sekizinde, [[Uhud Gazvesi|Uhud gazvesi]]nden bir gün sonra, Medine’nin sekiz veya on mil güneyindeki (yaklaşık 20 km) "Hamrau’l Esed" bölgesinde meydana gelmiştir.<ref> İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 3, s. 107 - 108; İbn-i Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 49.</ref>


== Gazvenin Şekillenmesi ==
== Gazvenin Şekillenmesi ==
[[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]nın ertesi günü, (yaralılar kendi yaralarını tedavi etmekle meşgul iken) sabah [[namaz]]ından sonra, [[Allah Resulü]] (s.a.a) [[Bilal Habeşi|Bilal]]’e şöyle nida etmesini emretti:  
[[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]nın ertesi günü, (yaralılar kendi yaralarını tedavi etmekle meşgul iken) sabah [[namaz]]ından sonra, [[Allah Resulü]] (s.a.a) [[Bilal Habeşi|Bilal]]’e şöyle nida etmesini emretti:  
: “Resûlullah, düşmanınızı takip etmenizi size emrediyor! Dün, Uhud savaşında bizimle birlikte çarpışmada bulunmayanlar gelmeyeceklerdir. Sadece, Uhud savaşına katılanlar geleceklerdir!”<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Meğazi, c. 1, s. 300; İbni Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 – 43.</ref><br />
: “Resûlullah, düşmanınızı takip etmenizi size emrediyor! Dün, Uhud savaşında bizimle birlikte çarpışmada bulunmayanlar gelmeyeceklerdir. Sadece, Uhud savaşına katılanlar geleceklerdir!”<ref> Vakıdi, Kitabu’l Meğazi, c. 1, s. 300; İbn-i Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 – 43.</ref><br />


Başka bir rivayette [[Allah Resulü]]nün (s.a.a) sadece Uhud savaşında yaralananların kendisiyle gelmesine izin verdiği nakledilmiştir.<ref> Kummi, Tefsiru’l-Kummi, [[Al-i İmran Suresi]]: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref>
Başka bir rivayette [[Allah Resulü]]nün (s.a.a) sadece Uhud savaşında yaralananların kendisiyle gelmesine izin verdiği nakledilmiştir.<ref> Kummi, Tefsiru’l Kummi, [[Al-i İmran Suresi]]: 172 – 174. ayetlerinin tefsiri.</ref>


İlk rivayet esasınca, [[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]na katılan 700 Müslümandan 70’den fazlası [[şehit]] düşmüş<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Meğazi, c. 1, s. 300; İbni Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 - 43.</ref> ve onlardan geriye kalanların hepsi de Hamrau’l-Esed savaşına katılmıştır.<ref> İbni Kesir, el-Bidayetu ve’n-Nihaye, c. 2, cüz 4, s. 51 - 52.</ref>
İlk rivayet esasınca, [[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]na katılan 700 Müslümandan 70’den fazlası [[şehit]] düşmüş<ref> Vakıdi, Kitabu’l Meğazi, c. 1, s. 300; İbn-i Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 - 43.</ref> ve onlardan geriye kalanların hepsi de Hamrau’l Esed savaşına katılmıştır.<ref> İbn-i Kesir, el-Bidayetu ve’n-Nihaye, c. 2, cüz 4, s. 51 - 52.</ref>


Ancak ikinci rivayet esasınca, bu seferde [[Hz. Fahri Kainat Efendimiz|Hz. Fahri Kainat Efendimize]] (s.a.a) 60<ref> Makdisi, Kitabu’l-Bed’u ve’t-Tarih, c. 4, s. 205.</ref> veya 70 kişi<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, Al-i İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref> eşlik etmiştir. Yani Uhud savaşında yaralananlar bu sefere katılmıştır.<ref> Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref> Nitekim [[Allah]] Teala’nın Al-i İmran suresinin 172. ayetindeki buyruğu “Savaşta yara aldıktan sonra, yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına icabet edenlerden iyi ve takvalı olanlar için büyük bir mükâfat vardır.”<ref> الَّذِینَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِینَ أَحْسَنُواْ مِنْهُمْ وَاتَّقَواْ أَجْرٌ عَظِیمٌ.</ref> ve Allah Resulünün (s.a.a) “Şüphesiz Allah’ın emirlerinde sabitkadem olan ve düşmanını takip eden gruptur, bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir ve çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> اَلا عِصابةٌ تشدّ لامراللّه تطلب عدوّها فانها انکی للعدو و ابعد للسمع.</ref> sözü, ikinci görüşü desteklemektedir.<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, A-li İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerin tefsiri; Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref><br />
Ancak ikinci rivayet esasınca, bu seferde [[Hz. Fahr-i Kainat Efendimiz|Hz. Fahr-i Kainat Efendimize]] (s.a.a) 60<ref> Makdisi, Kitabu’l Bed’u ve’t-Tarih, c. 4, s. 205.</ref> veya 70 kişi<ref> Tabersi, Mecmeu’l Beyan, Al-i İmran Suresi: 172 – 174. ayetlerinin tefsiri.</ref> eşlik etmiştir. Yani Uhud savaşında yaralananlar bu sefere katılmıştır.<ref> Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref> Nitekim [[Allah]] Teala’nın Al-i İmran suresinin 172. ayetindeki buyruğu “Savaşta yara aldıktan sonra, yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına icabet edenlerden iyi ve takvalı olanlar için büyük bir mükâfat vardır.”<ref> الَّذِینَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِینَ أَحْسَنُواْ مِنْهُمْ وَاتَّقَواْ أَجْرٌ عَظِیمٌ.</ref> ve Allah Resulünün (s.a.a) “Şüphesiz Allah’ın emirlerinde sabitkadem olan ve düşmanını takip eden gruptur. Bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir; çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> اَلا عِصابةٌ تشدّ لامراللّه تطلب عدوّها فانها انکی للعدو و ابعد للسمع.</ref> sözü, ikinci görüşü desteklemektedir.<ref> Tabersi, Mecmeu’l Beyan, A-li İmran Suresi: 172 – 174. ayetlerin tefsiri; Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref><br />


Şemsi Şami bu iki görüşü cem etmeye çalışmıştır.<ref> Şemsi Şami, Subulu’l-Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 447.</ref> Zayıf bir rivayette de, Allah Resulünün (s.a.a) Uhud savaşına katılan veya katılmayanlardan oluşturduğu bir orduyu bu [[gazve]]ye götürdüğü nakledilmiştir.<ref> Belazuri, Ensabu’l-Eşraf, c. 1, s. 403.</ref>
Şemsi Şami, bu iki görüşü cem etmeye çalışmıştır.<ref> Şemsi Şami, Subulu’l Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 447.</ref> Zayıf bir rivayette de, Allah Resulü'nün (s.a.a) Uhud savaşına katılan veya katılmayanlardan oluşturduğu bir orduyu bu [[gazve]]ye götürdüğü nakledilmiştir.<ref> Belazuri, Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 403.</ref>
   
   
Her hâlükârda Uhud savaşında yaralananlar Allah Resulünün (s.a.a) emrine icabet ederek silahlarını kuşanmışlardır. Bu arada diğerlerinden daha çok yara alan [[Seleme oğulları]] kabilesinden 40 kişi de peygambere katılmışlardır. [[Abdullah b. Sehl]] ve kardeşi Rafi’ gibi merkebi olmayan bazıları da düşe kalka kendilerini Peygamber’e yetiştirmişlerdir. Sadece Uhud savaşında bulunmayan [[Cabir b. Abdullah]], Hz. Resulün (s.a.a) izniyle Müslümanların ordusuna katılmıştır.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Meğazi, c. 1, s. 334 - 336.</ref><br />
Her hâlükârda Uhud savaşında yaralananlar, Allah Resulü'nün (s.a.a) emrine icabet ederek, silahlarını kuşanmışlardır. Bu arada diğerlerinden daha çok yara alan [[Seleme oğulları]] kabilesinden 40 kişi de Hz. Peygamber'e (s.a.a) katılmışlardır. [[Abdullah b. Sehl]] ve kardeşi Rafi’ gibi merkebi olmayan bazıları da düşe kalka kendilerini Hz. Peygamber’e (s.a.a) yetiştirmişlerdir. Sadece Uhud savaşında bulunmayan [[Cabir b. Abdullah]], Hz. Resul'ün (s.a.a) izniyle Müslümanların ordusuna katılmıştır.<ref> Vakıdi, Kitabu’l Meğazi, c. 1, s. 334 - 336.</ref><br />


Allah Resulü (s.a.a) Uhud savaşından sonra toplanan sancağı [[İmam Ali]]’ye (a.s) verdi (başka bir görüşe göre [[Ebu Bekir]]’e) ve kendisi de aldığı yaralara rağmen mescide giderek [[namaz]] kıldı ve ardından savaş kıyafetlerini kuşanarak savaşa çıktı.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Meğazi, c. 1, s. 336 – 337; Tabersi, E’lamu’l-Vera, c. 1, s. 183 – 184; İbni Şehraşub, Menakıb, c. 1, s. 167.</ref>
Allah Resulü (s.a.a) Uhud savaşından sonra toplanan sancağı [[İmam Ali]]’ye (a.s) verdi (başka bir görüşe göre [[Ebu Bekir]]’e) ve kendisi de aldığı yaralara rağmen mescide giderek, [[namaz]] kıldı ve ardından savaş kıyafetlerini kuşanarak, savaşa çıktı.<ref> Vakıdi, Kitabu’l Meğazi, c. 1, s. 336 – 337; Tabersi, E’lamu’l Vera, c. 1, s. 183 – 184; İbn-i Şehraşub, Menakıb, c. 1, s. 167.</ref>


== Savaşın Hedefi ==
== Savaşın Hedefi ==
[[Allah]] Teala’nın emriyle vuku bulan bu savaşta, [[Hz. Resulü Ekrem]]’in (s.a.a) hedefi<ref> Al-i İmran Suresi, 172 – 174. Ayetler; Kummi, Tefsiru’l-Kummi, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. Ayetlerin tefsiri; Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. Ayetlerin tefsiri.</ref> müşrikleri [[Medine]]’ye yeniden saldırmaktan korkutmak, Müslümanların gücünü düşmana sergilemek ve [[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]nda alınan yara ve yenilginin düşmanlarla mücadele etmedeki azim ve iradelerini zayıflatmadığını göstermekti.<ref> İbni Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 3, s. 107; İbni Hazm, Cevamiu’s-Sire, s. 175.</ref><br />
[[Allah]]-u Teala’nın emriyle vuku bulan bu savaşta, [[Hz. Resulü Ekrem]]’in (s.a.a) hedefi<ref> Al-i İmran Suresi, 172 – 174. ayetler; Kummi, Tefsiru’l Kummi, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. ayetlerin tefsiri; Tabersi, Mecmeu’l Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. ayetlerin tefsiri.</ref> müşrikleri [[Medine]]’ye yeniden saldırmaktan korkutmak, Müslümanların gücünü düşmana sergilemek ve [[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]nda alınan yara ve yenilginin düşmanlarla mücadele etmedeki azim ve iradelerini zayıflatmadığını göstermekti.<ref> İbn-i Hişam, es-Siretu’n-Nebeviyye, c. 3, s. 107; İbn-i Hazm, Cevamiu’s-Sire, s. 175.</ref><br />


Allah Resulünün (s.a.a) Müslümanları savaşmak için hazırlarken yaptığı konuşma da buna işaret etmektedir: “…bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir ve çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> Taberi, Cami’, Al-i İmran Suresi, 172. Ayetin tefsiri; Mecmeu’l-Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. Ayetlerin tefsiri.</ref><br />
Allah Resulü'nün (s.a.a) Müslümanları savaşmak için hazırlarken yaptığı konuşma da buna işaret etmektedir: “… bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir; çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> Taberi, Cami’, Al-i İmran Suresi, 172. ayetin tefsiri; Mecmeu’l Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. ayetlerin tefsiri.</ref><br />


Başka bir rivayete göre [[Allah Resulü]] (s.a.a) müşriklerin [[Revha]]’da Medine’ye yeniden saldırmaktan söz ettiklerinden haberdar olunca Müslümanları, onların peşine düşmeleri için bir araya toplamıştır.<ref> Bakınız: Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. Ayetlerin tefsiri; Şemsi Şami, Subulu’l-Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 438 – 439 ve 441.</ref>
Başka bir rivayete göre [[Allah Resulü]] (s.a.a) müşriklerin [[Revha]]’da Medine’ye yeniden saldırmaktan söz ettiklerinden haberdar olunca, Müslümanları onların peşine düşmeleri için bir araya toplamıştır.<ref> Bakınız: Tabersi, Mecmeu’l Beyan, Al-i İmran Suresi, 172 – 174. ayetlerin tefsiri; Şemsi Şami, Subulu’l Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 438 – 439 ve 441.</ref>


== Müşriklerin Takibi ==
== Müşriklerin Takibi ==
Anonim kullanıcı