Anonim kullanıcı
Neml Suresi: Revizyonlar arasındaki fark
düzenleme özeti yok
kDeğişiklik özeti yok |
imported>Husein Değişiklik özeti yok |
||
50. satır: | 50. satır: | ||
| data14 = '''4795''' | | data14 = '''4795''' | ||
}} | }} | ||
'''Neml Suresi''' ([[Arapça]]: '''سورة النمل'''), | '''Neml Suresi''' ([[Arapça]]: '''سورة النمل'''), “neml" karınca demektir. İçinde, [[Hz. Süleyman]]'ın (a.s) ordusuna yol veren karıncalardan bahsedildiği için [[sure]] bu adı almıştır. | ||
Sureye "Süleyman Suresi" de denilir. Bu sure, 93 [[ayet]]tir. [[Mekke]]'de, [[Şuara Suresi]]'nden sonra inmiştir. [[Mushaf]]’taki resmi sırası itibarıyla 27 | Sureye "Süleyman Suresi" de denilir. Bu sure, 93 [[ayet]]tir. [[Mekke]]'de, [[Şuara Suresi]]'nden sonra inmiştir. [[Mushaf]]’taki resmi sırası itibarıyla 27. ve iniş sırasına göre ise, 48. suredir. Sure, içinde [[tilavet secdesi]] bulunan surelerden biridir. | ||
== Tanıtım == | == Tanıtım == | ||
59. satır: | 59. satır: | ||
*Nüzul Sırası ve Yeri | *Nüzul Sırası ve Yeri | ||
Neml Suresi, nüzul sırasına göre Peygamber efendimize (s.a.a) nazil olmuş olan, kırk sekizinci Mekki suredir. Neml Suresi, Kur’an-ı | Neml Suresi, nüzul sırasına göre Peygamber efendimize (s.a.a) nazil olmuş olan, kırk sekizinci Mekki suredir. Neml Suresi, Kur’an-ı Kerim’deki sıralamaya göre yirmi yedinci suredir. <ref>Marifet, Amuzeş-i Ulum-u Kur’an, 1371 h.ş. c. 2, s. 166.</ref> Kur’an’ın on dokuzuncu ve yirminci cüzlerinde yer almaktadır. | ||
*Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri | *Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri | ||
[[Dosya:Sülüs Hattıyla Yazılmış Neml Suresi 40. Ayet-i Kerimesi.jpg|küçükresim|Sülüs Hattıyla Yazılmış Neml Suresi 40. Ayet-i Kerimesi]] | [[Dosya:Sülüs Hattıyla Yazılmış Neml Suresi 40. Ayet-i Kerimesi.jpg|küçükresim|Sülüs Hattıyla Yazılmış Neml Suresi 40. Ayet-i Kerimesi]] | ||
Neml Suresi | Neml Suresi 93 ayet, 1166 kelime ve 4795 harfe sahiptir. Sure, hacim açısından Mesani surelerden olup, nispeten orta büyüklüktedir ve yarım cüzden biraz daha az miktardadır. | ||
Neml Suresi 26. | Neml Suresi 26. ayet-i kerime, müstahap secdeye sahiptir; yani 26. ayet-i kerimeyi okuyan veya işiten şahısın secde etmesi müstahaptır. <ref>Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, 1377 h.ş, c. 2, s. 1244.</ref> | ||
Bkz: (Tilavet secdesine sahip sureler) Neml Suresi, Mukatta harfleri olan «طس» Ta-Sin başladığı için ‘‘Tavasin’’ surelerinden sayılmaktadır. <ref>Ramyar, Tarih-i Kur’an, h.ş | Bkz: (Tilavet secdesine sahip sureler) Neml Suresi, Mukatta harfleri olan «طس» Ta-Sin başladığı için ‘‘Tavasin’’ surelerinden sayılmaktadır. <ref>Ramyar, Tarih-i Kur’an, 1387 h.ş, s 598.</ref> | ||
Surenin bir diğer adı ise “Süleyman” suresidir. Zira Hz. Süleyman’ın (a.s) hikayesi bu sürede ayrıntılı bir biçimde ele alınmış ve surenin ana konularından biri oluvermiştir. Surenin bir diğer adı ise “ta-sin”dir | Surenin bir diğer adı ise “Süleyman” suresidir. Zira Hz. Süleyman’ın (a.s) hikayesi bu sürede ayrıntılı bir biçimde ele alınmış ve surenin ana konularından biri oluvermiştir. Surenin bir diğer adı ise “ta-sin”dir; zira sure, Mukatta harfler ile başlayan surelerdendir. | ||
*İki Bismillahirrahmanirrahim’e sahip sure | *İki Bismillahirrahmanirrahim’e sahip sure | ||
Neml Suresi'nin bir diğer özelliği de, 2 [[Bismillahirrahmanirrahim]]’e sahip olmasıdır: İlki surenin başında, ikincisiyse Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesi Belkıs’a yazmış olduğu mektubun başında, 30. | Neml Suresi'nin bir diğer özelliği de, 2 [[Bismillahirrahmanirrahim]]’e sahip olmasıdır: İlki surenin başında, ikincisiyse Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesi Belkıs’a yazmış olduğu mektubun başında, 30. ayet-i kerimede yer almaktadır. <ref>Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, 1377 h.ş, c 1, s 1244.</ref> | ||
== İçeriği == | == İçeriği == | ||
Bu sure, [[Mukatta]] harfler ile başlayan yirmi dokuz surenin on üçüncüsüdür. Mushaf resmi sırasında yirmi yedinci | Bu sure, [[Mukatta]] harfler ile başlayan yirmi dokuz surenin on üçüncüsüdür. Mushaf resmi sırasında yirmi yedinci ve nüzul sırasına göre ise, kırk sekizinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. | ||
[[Küfe]] karilerine göre 93, [[Basra]] ve [[Şam]] karilerine göre 94, [[Hicaz]] karilerine göre ise 95 ayettir | [[Küfe]] karilerine göre 93, [[Basra]] ve [[Şam]] karilerine göre 94, [[Hicaz]] karilerine göre ise, 95 ayettir; ancak birinci görüş daha doğrudur. Sure, 1.166 kelime ve 4.795 harften oluşmaktadır. Hacim olarak mesani ve nispeten orta boyutlu surelerdendir. Yarım cüzden daha azdır. Secde surelerindendir ve 25. ayetinde secde etmek [[müstahap]]tır.<ref>Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, s. 1244.</ref> | ||
Bu surede iki kere “[[Bismillahirrahmanirrahim]]” ayeti yer almıştır (birincisi surenin başında, ikincisi ise 30. | Bu surede iki kere “[[Bismillahirrahmanirrahim]]” ayeti yer almıştır (birincisi surenin başında, ikincisi ise 30. ayetinde). [[Allah]]’ı tanıma ve [[tevhid]]in nişaneleri, [[mead]] ve [[haşır]] olayı, nasihat ve öğütün etkileri, Hz. Süleyman (a.s) ve Belkıs’ın hikayesi, ayrıca bunun yanında [[Hz. Musa]], [[Hz. Salih]] ve [[Hz. Lut]]’un (a.s) hikayelerine de işaret edilmiştir.<ref>Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, s. 1244.</ref> | ||
{{Neml Suresi}} | {{Neml Suresi}} | ||
== Meşhur Ayetler== | == Meşhur Ayetler== | ||
Bu surede aşağıda yer aldığı gibi bazı meşhur ayetler bulunmaktadır: | Bu surede, aşağıda yer aldığı gibi bazı meşhur ayetler bulunmaktadır: | ||
* “Emmen Yucibu'l | * “Emmen Yucibu'l Muztarre” Ayeti | ||
أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ | أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ | ||
89. satır: | 89. satır: | ||
Peki, kimdir darda kalıp [[dua]] ettiğinde dua edenin duasına olumlu cevap veren (Neml Suresi / 62) | Peki, kimdir darda kalıp [[dua]] ettiğinde dua edenin duasına olumlu cevap veren (Neml Suresi / 62) | ||
Bu ayet-i kerime “Emmen Yucibu'l | Bu ayet-i kerime “Emmen Yucibu'l Muztarre” ayeti olarak meşhurdur. Hadis-i şeriflerde şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Bu ayet-i kerime [[İmam Mehdi]] (a.f) hakkında nazil olmuştur; Allah’a yemin olsun ki asıl muztar (darda olan) odur. Hz. İbrahim (a.s), makamında iki rekât namaz kıldığında ve ellerini Allah-u Teâlâ’nın dergâhına kaldırdığında, Allah onun duasını kabul ve rahatsızlıklarını bertaraf ediyor ve onu yeryüzünde halife karar kılıyor. <ref>Kummi, Tefsir-i Kummi, 1363 h.ş, c. 2, s. 129.</ref> | ||
[[İran]]’da Şiiler bu ayet-i kerimeyi dua unvanında, sorunları çözmek ve hastaların şifası için okumaktalar.<ref>[https://www.tasnimnews.com/fa/news/1393/03/16/392473/%D8%AF%D8%B9%D8%A7%DB%8C-%D8%A7%D9%85%D9%86-%DB%8C%D8%AC%DB%8C%D8%A8-%D9%86%D9%85%D8%A7%D8%B2%DA%AF%D8%B2%D8%A7%D8%B1%D8%A7%D9%86-%D8%B3%D9%85%D9%86%D8%A7%D9%86%DB%8C-%D8%A8%D8%B1%D8%A7%DB%8C-%D8%B4%D9%81%D8%A7%DB%8C-%D8%A2%DB%8C%D8%AA-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87-%D9%85%D9%87%D8%AF%D9%88%DB%8C-%DA%A9%D9%86%DB%8C « Simnanlı namazkılanların Ayetullah Mehdevi Keni’nin şifa bulması için okumuş oldukları ‘‘Emmen Yucibu’’ ayet-i kerimesi]؛ [http://www.imam-khomeini.ir/fa/c13_14962/%D8%AE%D8%A7%D8%B7%D8%B1%D8%A7%D8%AA/%D8%AE%D8%A7%D8%B7%D8%B1%D8%A7%D8%AA_%D8%B4%D8%AE%D8%B5%DB%8C%D8%AA_%D9%87%D8%A7/%D8%A7%D9%85%D8%B4%D8%A8_%D8%AE%D8%AA%D9%85_%D8%A7%D9%85%D9%86_%DB%8C%D8%AC%DB%8C%D8%A8_%D8%A8%DA%AF%DB%8C%D8%B1%DB%8C%D8%AF « Tasnim Haber Ajansı; Bu akşam 'Emmen Yucibu' hatmi indirin »].</ref> Elbette [[Ehlibeyt]] (a.s) [[İmamlar]]ı, bu ayet-i kerimeyi dua için okuduklarında şu şekilde okumaktaydılar: Ya Men Yucibu… <ref>Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l | [[İran]]’da Şiiler bu ayet-i kerimeyi dua unvanında, sorunları çözmek ve hastaların şifası için okumaktalar.<ref>[https://www.tasnimnews.com/fa/news/1393/03/16/392473/%D8%AF%D8%B9%D8%A7%DB%8C-%D8%A7%D9%85%D9%86-%DB%8C%D8%AC%DB%8C%D8%A8-%D9%86%D9%85%D8%A7%D8%B2%DA%AF%D8%B2%D8%A7%D8%B1%D8%A7%D9%86-%D8%B3%D9%85%D9%86%D8%A7%D9%86%DB%8C-%D8%A8%D8%B1%D8%A7%DB%8C-%D8%B4%D9%81%D8%A7%DB%8C-%D8%A2%DB%8C%D8%AA-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87-%D9%85%D9%87%D8%AF%D9%88%DB%8C-%DA%A9%D9%86%DB%8C « Simnanlı namazkılanların Ayetullah Mehdevi Keni’nin şifa bulması için okumuş oldukları ‘‘Emmen Yucibu’’ ayet-i kerimesi]؛ [http://www.imam-khomeini.ir/fa/c13_14962/%D8%AE%D8%A7%D8%B7%D8%B1%D8%A7%D8%AA/%D8%AE%D8%A7%D8%B7%D8%B1%D8%A7%D8%AA_%D8%B4%D8%AE%D8%B5%DB%8C%D8%AA_%D9%87%D8%A7/%D8%A7%D9%85%D8%B4%D8%A8_%D8%AE%D8%AA%D9%85_%D8%A7%D9%85%D9%86_%DB%8C%D8%AC%DB%8C%D8%A8_%D8%A8%DA%AF%DB%8C%D8%B1%DB%8C%D8%AF « Tasnim Haber Ajansı; Bu akşam 'Emmen Yucibu' hatmi indirin »].</ref> Elbette [[Ehlibeyt]] (a.s) [[İmamlar]]ı, bu ayet-i kerimeyi dua için okuduklarında şu şekilde okumaktaydılar: Ya Men Yucibu… <ref>Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, 1403 h.k, c 92, s 103; İbn-i Tavus, Mihecu’d-Deavat ve Minhecu’l İbadat, 1411 h.k, s 342.</ref> | ||
*Ricat Ayeti | *Ricat Ayeti | ||
[[Şii]] alimlerine göre, Neml Suresi 83. | [[Şii]] alimlerine göre, Neml Suresi 83. ayet-i kerime, Ricat’in ispatı için en net ve en önemli Kur’ani dayanaktır. <ref>Rızanejat ve Pa ber ca, Berresi-i Delalet-i Aye-i 83 Sure-i Neml ber Ricat ez Didgah-ı Farigeyn, s 4346.</ref>Ricat yani; Yüce Allah, İmam Mehdi’nin (a.f) zuhurundan sonra bazı ölüleri diriltecektir. <ref>Şeyh Mufit, Evailu’l Makalat, 1413 h.k, c 4, s 77.</ref>Şii kelamcı ve tefsircilere göre, bu dirilecek ölüler [[kıyamet günü]]nde dirilecek ölüler değildir; zira kıyamet gününde tüm ölüler dirilecektir; ancak bu ayet-i kerimede söylenene göre, bazı ölüler dirilecektir. Bu ayet-i kerimeyi Ricat’ın ispatı için dayanak ve kanıt olarak kabul eden alimler şunlardan ibarettir: [[Şeyh Saduk]] “el-İtikadat” kitabında <ref>Şeyh Saduk, el-İtikadat, 1414 h.k, 62-63.</ref>[[Şeyh Mufit]] <ref> Şeyh Müfid, el-Mesail'us-Serviye, 1413 h.k, s 32-33.</ref> [[Şeyh Tusi]] et-Tibyan tefsirinde <ref>Şeyh Tusi, et-Tibyan, 1382 h.k, c. 8, s. 120.</ref> Eminu’l İslam Tabersi [[Mecmeu'l Beyan Tefsiri|Mecmau’l Beyan]] tefsirinde <ref>Tabersi, Mecmau’l Beyan, 1372 h.ş, c 7, s 366.</ref> ve Allame Meclisi “Hakku'l Yakin” kitabında <ref>Meclisi, Hakku'l Yakin, 1387 h.k, s336.</ref> ayrı-ayrı zikretmişlerdir. <ref>Rızanejat ve Pa ber ca, Berresi-i Delalet-i Aye-i 83 Sure-i Neml ber Ricat ez Didgah-i Farigeyn, s. 4346.</ref> | ||
==Fazilet ve Özellikleri== | ==Fazilet ve Özellikleri== | ||
Neml Suresi'ni okumanın fazileti hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim, Ta’Sin, Süleyman (Neml Suresi) ni okursa, Hz. Süleyman (a.s), Hz. Hud (a.s), Hz. Şuayb (a.s) Hz. Salih (a.s) ve Hz. İbrahim’i (a.s) tasdik ve tekzip edenlerin sayısınca, on hasenat ve iyilik | Neml Suresi'ni okumanın fazileti hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim, Ta’Sin, Süleyman (Neml Suresi) ni okursa, Hz. Süleyman (a.s), Hz. Hud (a.s), Hz. Şuayb (a.s) Hz. Salih (a.s) ve Hz. İbrahim’i (a.s) tasdik ve tekzip edenlerin sayısınca, on hasenat ve iyilik kazanacak; kıyamet gününde kabrinden dışarı ‘‘[[La İlahe İllallah]]’’ nidası ile çıkacaktır. <ref>Tabersi, Mecmau’l Beyan, 1372 h.ş, c 7, s 327.</ref> Yine aynı şekilde her kim ‘‘Üçlü Tavasin’’ ([[Şuara]], Neml ve [[Kasas]] surelerini) [[Cuma]] akşamı okursa, Allah’ın veli kullarından olacaktır. Allah’ın civarında, lütuf gölgesinde ve desteğine şamil olacak ve dünyada bedbaht olmayacak; razı olması için ahrette ona cennet verilecektir. Hatta rızayetinden daha fazlası ona verilecektir ve Yüce Allah onu 100 huri ile [[Evlilik|evlen]]direcektir. <ref>Hüveyzi, Nuru’s-Sakaleyn, 1415 h.k, c 4, s 74.</ref> | ||
==Tarihi Rivayetler ve Öyküler== | ==Tarihi Rivayetler ve Öyküler== | ||
*Hz. Musa’nın (a.s) [[Nübüvvet]]i: Tur vadisinde ateşi görmesi, Allah ile konuşması, Mucizelerin müşahedesi, Firavunu davet, Firavun ve taraftarlarının inkârı. 7-14. | *Hz. Musa’nın (a.s) [[Nübüvvet]]i: Tur vadisinde ateşi görmesi, Allah ile konuşması, Mucizelerin müşahedesi, Firavunu davet, Firavun ve taraftarlarının inkârı. 7-14. ayet-i kerimeler. | ||
*Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman’ın öyküsü: Onların her ikisine de bilgi verilmesi, Hz. Davud’un (a.s) mirasının Hz. Süleyman’a (a.s) kalması, Hz. Süleyman’ın (a.s) kuşların dilini bilmesi, Hz, Süleyman’ın (a.s) insanlardan ve [[cin]]lerden ordu kurması, Hz. Süleyman’ın (a.s) karınca vadisinden geçmesi, Hüdhüd kuşunun ortadan kaybolması, Hüdhüd’ün dönmesi, Saba Melikesi ve güneşe tapmalarını rapor etmesi, Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesine mektup yazması, Saba Melikesinin vezirleriyle danışması, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’a (a.s) gönderdiği hediyeler, Hz. Süleyman’ın (a.s) gönderilen hediyeleri reddetmesi ve saldırı tehdidinde bulunması, Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesinin tahtını getirmelerini emretmesi, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’ın (a.s) yanına gelmesi ve kendi oturduğu tahtı orada görmesi, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’ın (a.s) sarayına girmesi hayrete düşmesi ve Allah’a iman getirmesi. 15-44. | *Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman’ın öyküsü: Onların her ikisine de bilgi verilmesi, Hz. Davud’un (a.s) mirasının Hz. Süleyman’a (a.s) kalması, Hz. Süleyman’ın (a.s) kuşların dilini bilmesi, Hz, Süleyman’ın (a.s) insanlardan ve [[cin]]lerden ordu kurması, Hz. Süleyman’ın (a.s) karınca vadisinden geçmesi, Hüdhüd kuşunun ortadan kaybolması, Hüdhüd’ün dönmesi, Saba Melikesi ve güneşe tapmalarını rapor etmesi, Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesine mektup yazması, Saba Melikesinin vezirleriyle danışması, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’a (a.s) gönderdiği hediyeler, Hz. Süleyman’ın (a.s) gönderilen hediyeleri reddetmesi ve saldırı tehdidinde bulunması, Hz. Süleyman’ın (a.s) Saba Melikesinin tahtını getirmelerini emretmesi, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’ın (a.s) yanına gelmesi ve kendi oturduğu tahtı orada görmesi, Saba Melikesi’nin Hz. Süleyman’ın (a.s) sarayına girmesi, hayrete düşmesi ve Allah’a iman getirmesi. 15-44. ayet-i kerimeler. | ||
*Hz. Salih’in (a.s) Öyküsü: Hz. Salih’in (a.s) risaleti, kavmi ile konuşması, kavmi tarafından | *Hz. Salih’in (a.s) Öyküsü: Hz. Salih’in (a.s) risaleti, kavmi ile konuşması, kavmi tarafından dokuzlu gruplar halinde Hz. Salih’e (a.s) gece baskını düzenleme kararı almaları, kavminin helak olması ve inananların kurtuluşa ermesi. 45-53. ayet-i kerimeler. | ||
*Hz. Lut’un (a.s) Öyküsü: Hz. Lut’un (a.s) fuhuş hakkında uyarıda bulunması, kavminin Hz. Lut’u (a.s) sürgüne gönderme isteği, Hz. Lut (a.s) ve inanların kurtuluşa ermesi, eşinin helak olması ve kavminin azaba duçar olması. 54-58. | *Hz. Lut’un (a.s) Öyküsü: Hz. Lut’un (a.s) fuhuş hakkında uyarıda bulunması, kavminin Hz. Lut’u (a.s) sürgüne gönderme isteği, Hz. Lut (a.s) ve inanların kurtuluşa ermesi, eşinin helak olması ve kavminin azaba duçar olması. 54-58. ayet-i kerimeler. | ||
==Neml Suresi Arapça ve Türkçe Meali== | ==Neml Suresi Arapça ve Türkçe Meali== | ||
132. satır: | 132. satır: | ||
6. (Resûlüm!) Şüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir. | 6. (Resûlüm!) Şüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir. | ||
7. Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim yahut bir ateş parçası | 7. Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız! | ||
getireceğim, umarım ki ısınırsınız! | |||
8. Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, | 8. Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir! | ||
eksikliklerden münezzehtir! | |||
9. Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım! | 9. Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım! | ||
10. Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; | 10. Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz. | ||
çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz. | |||
11. Ancak, kim haksızlık eder, sonra | 11. Ancak, kim haksızlık eder, sonra işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim. | ||
merhamet sahibiyim. | |||
12. Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim | 12. Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır. | ||
olmuşlardır. | |||
13. Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler. | 13. Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler. | ||
14. Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna | 14. Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak! | ||
bir bak! | |||
15. Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: | 15. Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: “Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun” dediler. | ||
16. Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir | 16. Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur. | ||
lütuftur. | |||
17. Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak | 17. Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. | ||
sevkediliyordu. | |||
18. Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: | 18. Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dedi. | ||
ezmesin! dedi. | |||
19. (Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve | 19. (Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat. | ||
hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat. | |||
20. (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? | 20. (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı? | ||
176. satır: | 166. satır: | ||
23. Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım. | 23. Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım. | ||
24. Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru | 24. Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar. | ||
yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar. | |||
25. (Şeytan böyle yapmış ki) göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler. | 25. (Şeytan böyle yapmış ki) göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler. | ||
189. satır: | 178. satır: | ||
29. (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe' melikesi,) «Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı» dedi. | 29. (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe' melikesi,) «Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı» dedi. | ||
30. «Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta) dır. | 30. «Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır. | ||
31. «Bana başkaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)». | 31. «Bana başkaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)». | ||
32. (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi | 32. (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam. | ||
kestirip atmam. | |||
33. Onlar | 33. Onlar şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz; zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün. | ||
34. Melike: | 34. Melike: “Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır” dedi. | ||
35. Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler. | 35. Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler. | ||
36. (Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden | 36. (Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz. | ||
daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz. | |||
37. (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki | 37. (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki kendilerine asla karşı koyamayacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız! | ||
halde oradan çıkarırız! | |||
38. (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana | 38. (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir? | ||
getirebilir? | |||
39. Cinlerden bir ifrit: | 39. Cinlerden bir ifrit: “Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz” dedi. | ||
40. Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise | 40. Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise. “Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm” dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanı başına yerleşmiş olarak görünce, “Bu” dedi. “Şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim, diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.” | ||
(melikenin tahtını) yanı başına yerleşmiş olarak görünce | |||
Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki | |||
ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir. | |||
41. (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak. | 41. (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak. | ||
42. Melike gelince | 42. Melike gelince, “Senin tahtın da böyle mi?” dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk. | ||
verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk. | |||
43. Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi. | 43. Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi. | ||
44. Ona | 44. Ona “Köşke gir!” dendi. Melike onu görünce, derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: “Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir” dedi. | ||
45. Andolsun ki, «Allah'a kulluk edin!» (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre | 45. Andolsun ki, «Allah'a kulluk edin!» (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler. | ||
oluverdiler. | |||
46. Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet | 46. Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir. | ||
edilir. | |||
47. Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih | 47. Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih “Size çöken uğursuzluk (sebebi), Allah katında (yazılı)dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz” dedi. | ||
(yazılı) dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir | |||
48. O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki | 48. O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı. | ||
49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: «Biz | 49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: «Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanınki doğru söylüyoruz» diyelim. | ||
(Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, | |||
50. Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik. | 50. Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik. | ||
249. satır: | 224. satır: | ||
52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır. | 52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır. | ||
53. İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık. | 53. İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise, kurtardık. | ||
54. Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik.) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâla o hayâsızlığı yapacak mısınız? | 54. Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik.) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâla o hayâsızlığı yapacak mısınız? | ||
55. (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam | 55. (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz! | ||
edegelen bir kavimsiniz! | |||
56. Kavminin cevabı sadece: «Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!» | 56. Kavminin cevabı sadece: «Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!» demelerinden ibaret oldu. | ||
demelerinden ibaret oldu. | |||
57. Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik. | 57. Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik. | ||
58. Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur! | 58. Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan)ların yağmuru ne kötü olmuştur! | ||
59. (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı? | 59. (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı? | ||
60. (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği | 60. (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur. | ||
güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur. | |||
61. (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit | 61. (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar. | ||
dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar. | |||
62. (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün | 62. (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! | ||
hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz! | |||
63. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci | 63. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. | ||
olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. | |||
64. (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan | 64. (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin! | ||
başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin! | |||
65. De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. | 65. De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. | ||
66. Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar | 66. Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler. | ||
ahiretten yana kördürler. | |||
67. İnkârcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız? | 67. İnkârcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız? | ||
68. Andolsun ki | 68. Andolsun ki bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir. | ||
değildir. | |||
69. De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün! | 69. De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün! | ||
70. (Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma | 70. (Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma; kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma. | ||
71. Onlar | 71. Onlar “Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” derler. | ||
72. De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında başınıza gelecektir. | 72. De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında başınıza gelecektir. | ||
302. satır: | 268. satır: | ||
74. Rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. | 74. Rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. | ||
75. Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki | 75. Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın. | ||
76. Doğrusu bu Kur'an, İsrailoğullarına, hakkında ihtilâf anlaşamadıkları şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır. | 76. Doğrusu bu Kur'an, İsrailoğullarına, hakkında ihtilâf anlaşamadıkları şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır. | ||
312. satır: | 278. satır: | ||
79. O halde sen Allah'a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin. | 79. O halde sen Allah'a güvenip dayan. Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin. | ||
80. Bil ki sen ölülere işittiremezsin | 80. Bil ki sen ölülere işittiremezsin; arkalarını dönüp giderlerken, sağırlara da dâveti duyuramazsın. | ||
81. Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin. | 81. Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin. | ||
82. O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize | 82. O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler. | ||
kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler. | |||
83. O gün, her ümmet içinden âyetlerimizi yalan sayanlardan bir cemaat toplarız da onlar toplu olarak (hesap yerine) sevkedilirler. | 83. O gün, her ümmet içinden âyetlerimizi yalan sayanlardan bir cemaat toplarız da onlar toplu olarak (hesap yerine) sevkedilirler. | ||
84. Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse | 84. Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi? | ||
yaptığınız neydi? | |||
85. Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. | 85. Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. | ||
86. Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette | 86. Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda birçok ibretler vardır. | ||
bunda birçok ibretler vardır. | |||
87. Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak | 87. Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler. | ||
O'na gelirler. | |||
88. Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam | 88. Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamen haberdardır. | ||
yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamen haberdardır. | |||
89. Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar. | 89. Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar. | ||
90. (Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) «Ancak yaptıklarınızın karşılığını | 90. (Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise, yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) «Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!» (denir). | ||
görmektesiniz!» (denir). | |||
91, 92. (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten | 91, 92. (De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana Müslümanlardan olmam ve Kur'an okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa, ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım. | ||
O'na aittir. Bana Müslümanlardan olmam ve Kur'an okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de | |||
saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım. | |||
93. Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık faydası | 93. Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık faydası olmayacaktır). Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir. | ||
olmayacaktır). Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir. | |||
|} | |} | ||
364. satır: | 321. satır: | ||
<div class="reflist4" style="height: 200px; background:#f7fcf9; overflow: auto; padding: 3px" > | <div class="reflist4" style="height: 200px; background:#f7fcf9; overflow: auto; padding: 3px" > | ||
<div style="{{column-count|3}}"> | <div style="{{column-count|3}}"> | ||
* Kur’an-ı Kerim, tercüme: Muhammed Mehdi Fuladvend, Tahran, Darü’l | * Kur’an-ı Kerim, tercüme: Muhammed Mehdi Fuladvend, Tahran, Darü’l Kur’ani’l Kerim, 1418 h.k. / m. 1376. | ||
* Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, Bahaddin Hürremşahi’nin katkılarıyla, Tahran, Dustan, Nahid, h.ş | * Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, Bahaddin Hürremşahi’nin katkılarıyla, Tahran, Dustan, Nahid, 1377 h.ş. | ||
*İbn Tavus, Ali | *İbn-i Tavus, Ali b. Musa, Mehcü’d-Deavat ve Minhecü’l İbadat, Ebu Talip Kirmani ve Muhammed Hasan Muharrir, Kum, Daru Zehair, 1411 h.k. | ||
*Bu akşam | *Bu akşam “Emmen Yucibu” hatmi indirin, Sayt-ı Müessese-i Tanzim ve Naşr-i Asar-ı İmam Humeyni (r.a) yayınlanma tarihi: 26 Ferverdin 1392 h.ş, izleme tarihi: 8 İsfend 1395 h.ş. | ||
*Hüveyzi, Abd Ali | *Hüveyzi, Abd Ali b. Cuma, Nuru’s-Sakaleyn, Haşim Resulü’nün katkılarıyla, Kum, İsmailiyan, dördüncü baskı, 1415 h.k. | ||
*Simnanlı namaz kılanların Ayetullah Mehdevi Keni’nin şifa bulması için okumuş oldukları ‘‘Emmen Yucibu’’ duası, Tasnim Haber Ajansı, yayınlanma tarihi, h.ş | *Simnanlı namaz kılanların Ayetullah Mehdevi Keni’nin şifa bulması için okumuş oldukları ‘‘Emmen Yucibu’’ duası, Tasnim Haber Ajansı, yayınlanma tarihi, 16 Hordad 1393 h.ş, izleme tarihi: 8 İsfend 1395 h.ş. | ||
*Ramyar, Mahmut, Tarih-i Kur’an, Tahran, İntişarat- | *Ramyar, Mahmut, Tarih-i Kur’an, Tahran, İntişarat-ı Emir Kebir, 1387 h.ş. | ||
*Şeyh Saduk, Muhammed | *Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali, el-İtikadat, Kum, el-Mu’temer el-Âlemi li’ş-Şeyh Müfid, 1414 h.k. | ||
*Şeyh Müfid, Muhammed | *Şeyh Müfid, Muhammed b. Muhammed, Evailu’l Makalat, Kum, el-Mutemer el-Âlemi li-Elfiyeti Şeyh Müfid, 1413 h.k. | ||
*Şeyh Müfid, Muhammed | *Şeyh Müfid, Muhammed b. Muhammed, el-Mesailu’l Serviye, Kum, el-Mutemer el-Âlemi li’ş-Şeyh Müfid, 1413 h.k. | ||
*Şeyh Tusi, Muhammed | *Şeyh Tusi, Muhammed b. Hasan, et-Tibyan, Beyrut, Daru İhyai't-Turasi'l Arabî, 1382 h.k. | ||
*Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Tercüme Muhammed Bakır Musavi, Kum, Defter-i Neşr-i İslami, beşinci baskı, h.ş | *Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Tercüme Muhammed Bakır Musavi, Kum, Defter-i Neşr-i İslami, beşinci baskı, 1374 h.ş. | ||
*Tabersi, | *Tabersi, Fazıl b. Hasan, Mecmau’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, Nasır Hüsrev, üçüncü baskı, 1363 h.ş. | ||
*Kummi, Ali | *Kummi, Ali b. İbrahim, Tefsir-i Kummi, Daru’l Kitap, üçüncü baskı, 1363 h.ş. | ||
*Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l | *Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Beyrut, Daru İhyai't-Turasi'l Arabî, ikinci baskı, 1403 h.k. | ||
*Meclisi, Muhammed Bakır, Hakku’l | *Meclisi, Muhammed Bakır, Hakku’l Yakin, Tahran, İslamiye, 1387 h.k. | ||
*Marifet, Muhammed Hadi, Amuzeş-i Ulum- | *Marifet, Muhammed Hadi, Amuzeş-i Ulum-u Kur’an, Merkez-i Çap ve Neşr-i Sazman-ı Tebliğat-ı İslami, c. 1, 1371 h.ş. | ||
</div> | </div> | ||
</div><br /> | </div><br /> |