İçeriğe atla

Hamrau'l-Esed Gazvesi: Revizyonlar arasındaki fark

imported>Rustem
imported>Rustem
7. satır: 7. satır:


== Gazvenin Şekillenmesi ==
== Gazvenin Şekillenmesi ==
Uhud savaşının ertesi günü, (yaralılar kendi yaralarını tedavi etmek meşgul iken) sabah namazından sonra, Allah Resulü (s.a.a) Bilal’e şöyle nida etmesini emretti:  
[[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]nın ertesi günü, (yaralılar kendi yaralarını tedavi etmek meşgul iken) sabah namazından sonra, [[Allah Resulü]] (s.a.a) [[Bilal Habeşi|Bilal]]’e şöyle nida etmesini emretti:  
: “Resûlullah, düşmanınızı takip etmenizi size emrediyor! Dün, Uhud savaşında bizimle birlikte çarpışmada bulunmayanlar gelmeyeceklerdir. Sadece, Uhud savaşına katılanlar geleceklerdir!”<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 300; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 – 43.</ref>  
: “Resûlullah, düşmanınızı takip etmenizi size emrediyor! Dün, Uhud savaşında bizimle birlikte çarpışmada bulunmayanlar gelmeyeceklerdir. Sadece, Uhud savaşına katılanlar geleceklerdir!”<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 300; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 – 43.</ref><br />
Başka bir rivayette Allah Resulünün (s.a.a) sadece Uhud savaşında yaralananların kendisiyle gelmesine izin verdiği nakledilmiştir.<ref> Kummi, Tefsiru’l-Kummi, A-li İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref>


İlk rivayet esasınca, Uhud savaşına katılan 700 Müslümandan 70’den fazlası şehit düşmüş<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 300; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 - 43.</ref> ve onlardan geriye kalanların hepsi de Hamrau’l-Esed savaşına katılmıştır.<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 2, cüz 4, s. 51 - 52.</ref>
Başka bir rivayette [[Allah Resulü]]nün (s.a.a) sadece Uhud savaşında yaralananların kendisiyle gelmesine izin verdiği nakledilmiştir.<ref> Kummi, Tefsiru’l-Kummi, [[Al-i İmaran suresi|Al-i İmran Suresi]]: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref>


Ancak ikinci rivayet esasınca, bu savaşta Hz. Fahri Kainat Efendimize (s.a.a) 60<ref> Makdisi, Kitabu’l-Bed’u ve’t-Tarih, c. 4, s. 205.</ref> veya 70 kişi<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, A-li İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref> eşlik etmiştir. Yani Uhud savaşında yaralananlar bu savaşa katılmıştır.<ref> Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref>  
İlk rivayet esasınca, [[Uhud Savaşı|Uhud savaşı]]na katılan 700 Müslümandan 70’den fazlası şehit düşmüş<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 300; İbn Sa’d, Tabakat, c. 2, s. 39, 42 - 43.</ref> ve onlardan geriye kalanların hepsi de Hamrau’l-Esed savaşına katılmıştır.<ref> İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 2, cüz 4, s. 51 - 52.</ref>
Nitekim Allah Teala’nın A-li İmran suresinin 172. ayetindeki buyruğu “Savaşta yara aldıktan sonra, yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına icabet edenlerden iyi ve takvalı olanlar için büyük bir mükâfat vardır.”<ref> الَّذِینَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِینَ أَحْسَنُواْ مِنْهُمْ وَاتَّقَواْ أَجْرٌ عَظِیمٌ.</ref> ve Allah Resulünün (s.a.a) “Şüphesiz Allah’ın emirlerinde sabitkadem olan ve düşmanını takip eden gruptur, bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir ve çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> اَلا عِصابةٌ تشدّ لامراللّه تطلب عدوّها فانها انکی للعدو و ابعد للسمع.</ref> sözü, ikinci görüşü desteklemektedir.<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, A-li İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerin tefsiri; Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref>
 
Şemsi Şami bu iki görüşü cem etmeye çalışmıştır.<ref> Şemsi Şami, Subulu’l-Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 447.</ref> Zayıf bir rivayette de, Allah Resulünün (s.a.a) Uhud savaşına katılan veya katılmayanlardan oluşturduğu bir orduyu bu gazveye götürdüğü nakledilmiştir.<ref> Belazuri, Ensabu’l-Eşraf, c. 1, s. 403.</ref>
Ancak ikinci rivayet esasınca, bu savaşta [[Hz. Fahri Kainat Efendimiz|Hz. Fahri Kainat Efendimize]] (s.a.a) 60<ref> Makdisi, Kitabu’l-Bed’u ve’t-Tarih, c. 4, s. 205.</ref> veya 70 kişi<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, Al-i İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerinin tefsiri.</ref> eşlik etmiştir. Yani Uhud savaşında yaralananlar bu savaşa katılmıştır.<ref> Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref> Nitekim [[Allah]] Teala’nın Al-i İmran suresinin 172. ayetindeki buyruğu “Savaşta yara aldıktan sonra, yine Allah'ın ve Peygamber'in çağrısına icabet edenlerden iyi ve takvalı olanlar için büyük bir mükâfat vardır.”<ref> الَّذِینَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِینَ أَحْسَنُواْ مِنْهُمْ وَاتَّقَواْ أَجْرٌ عَظِیمٌ.</ref> ve Allah Resulünün (s.a.a) “Şüphesiz Allah’ın emirlerinde sabitkadem olan ve düşmanını takip eden gruptur, bu (iş) düşman için daha fazla ziyan vericidir ve çok fazla ve geniş yankı uyandırır.”<ref> اَلا عِصابةٌ تشدّ لامراللّه تطلب عدوّها فانها انکی للعدو و ابعد للسمع.</ref> sözü, ikinci görüşü desteklemektedir.<ref> Tabersi, Mecmeu’l-Beyan, A-li İmran Suresi: 172 – 174. Ayetlerin tefsiri; Amuli, es-Sahih min Sireti’n-Nebi, c. 4, s. 335.</ref><br />
 
Şemsi Şami bu iki görüşü cem etmeye çalışmıştır.<ref> Şemsi Şami, Subulu’l-Huda ve’r-Reşad, c. 4, s. 447.</ref> Zayıf bir rivayette de, Allah Resulünün (s.a.a) Uhud savaşına katılan veya katılmayanlardan oluşturduğu bir orduyu bu [[gazve]]ye götürdüğü nakledilmiştir.<ref> Belazuri, Ensabu’l-Eşraf, c. 1, s. 403.</ref>
   
   
Her hâlükârda Uhud savaşında yaralananlar Allah Resulünün (s.a.a) emrine icabet ederek silahlarını kuşanmışlardır. Bu arada diğerlerinden daha çok yara alan Beni Seleme kabilesinden 40 kişi de peygambere katılmışlardır. Abdullah b. Sehl ve kardeşi Rafi’ gibi merkebi olmayan bazıları da düşe kalka kendilerini Peygamber’e yetiştirmişlerdir. Sadece Uhud savaşında bulunmayan Cabir b. Abdullah, Hz. Resulün (s.a.a) izniyle Müslümanların ordusuna katılmıştır.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 334 - 336.</ref>
Her hâlükârda Uhud savaşında yaralananlar Allah Resulünün (s.a.a) emrine icabet ederek silahlarını kuşanmışlardır. Bu arada diğerlerinden daha çok yara alan [[Beni Seleme]] kabilesinden 40 kişi de peygambere katılmışlardır. [[Abdullah b. Sehl]] ve kardeşi Rafi’ gibi merkebi olmayan bazıları da düşe kalka kendilerini Peygamber’e yetiştirmişlerdir. Sadece Uhud savaşında bulunmayan [[Cabir b. Abdullah]], Hz. Resulün (s.a.a) izniyle Müslümanların ordusuna katılmıştır.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 334 - 336.</ref><br />
Allah Resulü (s.a.a) Uhud savaşından sonra toplanan sancağı İmam Ali’ye (a.s) verdi (başka bir görüşe göre Ebubeki’e) ve kendisi de aldığı yaralara rağmen mescide giderek namaz kıldı ve ardından savaş kıyafetlerini kuşanarak savaşa çıktı.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 336 – 337; Tabersi, İ’lamu’l-Vera, c. 1, s. 183 – 184; İbn Şehri Aşub, Menakıb, c. 1, s. 167.</ref>
 
Allah Resulü (s.a.a) Uhud savaşından sonra toplanan sancağı [[İmam Ali]]’ye (a.s) verdi (başka bir görüşe göre [[Ebubekir]]’e) ve kendisi de aldığı yaralara rağmen mescide giderek [[namaz]] kıldı ve ardından savaş kıyafetlerini kuşanarak savaşa çıktı.<ref> Vakıdi, Kitabu’l-Magazi, c. 1, s. 336 – 337; Tabersi, İ’lamu’l-Vera, c. 1, s. 183 – 184; İbn Şehri Aşub, Menakıb, c. 1, s. 167.</ref>


== Savaşın Hedefi ==
== Savaşın Hedefi ==
Anonim kullanıcı