Anonim kullanıcı
Gadir Hutbesi: Revizyonlar arasındaki fark
düzenleme özeti yok
imported>Moghaddami Değişiklik özeti yok |
imported>Husein Değişiklik özeti yok |
||
12. satır: | 12. satır: | ||
| seçkin madde = | | seçkin madde = | ||
}}</onlyinclude> | }}</onlyinclude> | ||
'''Gadir hutbesi''' (Arapça: '''خطبة الغدير'''), [[Hz. Peygamber]] Ekrem’in (s.a.a) [[hicretin onuncu yılı]]nda [[ | '''Gadir hutbesi''' (Arapça: '''خطبة الغدير'''), [[Hz. Peygamber]]-i Ekrem’in (s.a.a) [[hicretin onuncu yılı]]nda, [[Zilhicce]] ayının on sekizinde [[Veda Haccı]]ndan dönerken, [[Maide suresi]]’nin 67. ayetinin nazil olmasıyla, [[Gadir-i Hum]] denen yerde okuduğu hutbedir. Çok sayıda [[Şia]] ve [[Ehli sünnet]] aliminin naklettiği bu hutbede, [[Hz. Resulullah]] (s.a.a) insanlara "yakında aralarından ayrılacağını ve [[Müslüman]]lara iki ağır emanet bıraktığını" açıkladıktan sonra,<ref>Yakubi, c. 2, s. 1, b. 12. </ref> [[Hz. Ali]]’nin (a.s) elini tutarak, kaldırdı ve şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlası (veli ve önderi) isem, Ali de onun mevlasıdır (veli ve önderidir)". Böylece [[İmam Ali]]’yi (a.s) kendisinden sonra Müslümanların önderi olarak tanıtmış oldu. Bu esnada [[Allah-u Teâlâ]] Maide suresinin 3. ayetini nazil etti: “Bugün [[kâfir]]ler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümitsizliğe düştüler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim; üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim.” ([[İkmal Ayeti]]). Gadir hutbesi, İmam Ali’nin (a.s) Hz. Peygamberden (s.a.a) sonraki hilafet ve [[velayet]]ini ispat eden en önemli delillerdendir. Bu delil, çeşitli karinelerle teyit edilerek, pekiştirilmektedir. [[Allame Emini]], tüm bu karine ve delilleri Ehli sünnet kaynaklarından bir araya getirmiş ve 11 ciltlik “[[el-Gadir]]” adlı bir eser yayınlamıştır. | ||
[[Dosya:Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı.png|küçükresim|Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı]] | [[Dosya:Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı.png|küçükresim|Peygamber Efendimizin (s.a.a) Medine’den Mekke’ye Yol Güzergahı]] | ||
18. satır: | 18. satır: | ||
== Veda Haccı == | == Veda Haccı == | ||
:Ana Madde: [[Veda Haccı]] | :Ana Madde: [[Veda Haccı]] | ||
[[Hicretin onuncu yılı]]nda, [[müşrik]]ler tarafından unutulmaya yüz tutmuş ve değiştirilmiş olan [[haram aylar]] ilk günkü haline dönmüştü.<ref>Biruni, s. 71</ref>-<ref>Saduk, el-Hisal, c. 2, s. 487.</ref>-<ref>Meclisi, Biharu’l Envar, c. 15, s. 252.</ref>-<ref>İbn Esir, en-Nihayet, c. 2, s. 140.</ref> Bu yıl [[Hz. | [[Hicretin onuncu yılı]]nda, [[müşrik]]ler tarafından unutulmaya yüz tutmuş ve değiştirilmiş olan [[haram aylar]] ilk günkü haline dönmüştü.<ref>Biruni, s. 71</ref>-<ref>Saduk, el-Hisal, c. 2, s. 487.</ref>-<ref>Meclisi, Biharu’l Envar, c. 15, s. 252.</ref>-<ref>İbn-i Esir, en-Nihayet, c. 2, s. 140.</ref> Bu yıl [[Hz. Resul-ü Kibriya]] Efendimiz (s.a.a) [[hac]]ca gitme kararı aldı. Peygamber Efendimizin (s.a.a) son haccı olarak da bilinen bu hacca [[Veda Haccı]] denir.<ref>Buhari, c. 4, s. 1599.</ref>-<ref>Taberi, c. 3, s. 152.</ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 360.</ref> Hz. Peygamberin (s.a.a) hacca gideceği [[Müslüman]]lara haber verildi<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref> ve onlardan hac için hazırlık yapmaları istendi.<ref>İbn-i Hişam, c. 2, s. 601.</ref><br /> | ||
Çok sayıda Müslüman Hz. | Çok sayıda Müslüman Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte, o yıl hacca gitmek için [[Medine]]’de bir araya geldi.<ref>El-Vakıdi, c. 3, s. 1089.</ref>-<ref>İbn-i Kesir, c. 5, s. 110.</ref> Hz. Resulullah (s.a.a) [[Zilkade]] ayının 25’inde Medine’den ayrılarak, [[Mekke]]’ye doğru yola koyuldu.<ref>Taberi, c. 3, s. 149.</ref><br /> | ||
O yılın [[Ramazan]] ayında [[Yemen]]’in Mazhec bölgesinde [[kâfir]]lerle savaşmak için Yemen’e giden<ref>Taberi, c. 3, s. 133.</ref>-<ref>Yakubi, c. 2, s. 118 </ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 289.</ref> [[İmam Ali]] (a.s) | O yılın [[Ramazan]] ayında [[Yemen]]’in Mazhec bölgesinde [[kâfir]]lerle savaşmak için Yemen’e giden<ref>Taberi, c. 3, s. 133.</ref>-<ref>Yakubi, c. 2, s. 118 </ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 289.</ref> [[İmam Ali]] (a.s) zafer kazandıktan ve ganimetleri topladıktan sonra, Hz. Peygamberin (s.a.a) emri ile [[hac]] amellerini yerine getirmek üzere Mekke’ye doğru yola çıktı.<ref>Vakıdi, c. 3, s. 1079 ve 1080.</ref>-<ref>Halebi, c. 3, s. 289.</ref><br /> | ||
Hz. Peygamber Ekrem (s.a.a) [[Arife günü]] hacılar için bir konuşma yapmış | Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) [[Arife günü]] hacılar için bir konuşma yapmış; Müslümanların kan ve malının saygınlığı, emanete riayet etmek, faizin haram oluşu, kadın hakları ve şeytana tabi olunmaması gerektiği konularında önemli açıklamalarda bulunmuştur.<ref>Taberi, c. 3, s. 152-153.</ref>-<ref>İbn-i Hişam, c. 2, s. 603 ve 604.</ref><br /> | ||
Hac ibadeti bittikten sonra [[Müslümanlar]] [[Mekke]]’den ayrılmış ve herkes kendi memleketine doğru yola koyulmuştur. | Hac ibadeti bittikten sonra [[Müslümanlar]] [[Mekke]]’den ayrılmış ve herkes kendi memleketine doğru yola koyulmuştur. Hacıların kervanı, Zilhicce ayının 18’inde “Hum” denen yere vardı.<ref>Yakubi, c. 2, s. 118.</ref> Gadir-i Hum, Mekke-Medine yolu güzergâhında bulunan ve Cuhfe’ye dört kilometre mesafede yer alan ve yolların birbirinden ayrıldığı bir bölgenin adıdır.<ref>Yakut, c. 2, s. 103.</ref> Hz. Resulullah (s.a.a) ve hacıların kervanı bu bölgeye vardığında, vahiy meleği nazil olmuş ve [[Maide Suresi]]’nin 67. ayetini indirmiştir:<br /> | ||
{{Centered pull quote|{{Arabic|یا أَیهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ ما أُنْزِلَ إِلَیک مِنْ رَبِّک وَ إِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَما بَلَّغْتَ رِسالَتَهُ وَ اللَّهُ یعْصِمُک مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ لا یهْدِی الْقَوْمَ الْکافِرینَ}}}} | {{Centered pull quote|{{Arabic|یا أَیهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ ما أُنْزِلَ إِلَیک مِنْ رَبِّک وَ إِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَما بَلَّغْتَ رِسالَتَهُ وَ اللَّهُ یعْصِمُک مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ لا یهْدِی الْقَوْمَ الْکافِرینَ}}}} | ||
“Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” | “Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” | ||
Bu [[Ayet]]in nazil olmasıyla, [[Peygamber]] Efendimiz (s.a.a) [[Hz. Ali]]’nin (a.s) velayetini ilan etmekle görevlendirildi.<ref>Mufid, Tefsir, c. 1, s. 184.</ref>-<ref>Ayyaşi, c. 1, s. 332.</ref> Kervan, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) emri ile | Bu [[Ayet]]in nazil olmasıyla, [[Peygamber]] Efendimiz (s.a.a) [[Hz. Ali]]’nin (a.s) velayetini ilan etmekle görevlendirildi.<ref>Mufid, Tefsir, c. 1, s. 184.</ref>-<ref>Ayyaşi, c. 1, s. 332.</ref> Kervan, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) emri ile durdurularak, öne geçenler geriye geldiler ve geride kalanlar da oraya vardılar. Öğlen namazından sonra Hz. Peygamber (s.a.a) için bir minber hazırlandı ve Efendimiz (s.a.a) orada bir konuşma yaptı. İnsanlara "yakında aralarından ayrılacağını ve Müslümanlara iki ağır emanet bıraktığını" açıkladıktan sonra<ref>Yakubi, c. 2, s. 1, b. 12. </ref> Hz. Ali’nin (a.s) elini tutarak, kaldırdı ve şöyle buyurdu: “Ben kimin Mevla ve velisi (yöneticisi) isem, Ali de onun Mevla ve Velisidir (yöneticisidir).”<ref>Usdu’l Ğabe, c. 5, s. 253.</ref>-<ref>Kuleyni, c. 2, s. 27.</ref> Daha sonra Hz. Ali’ye (a.s) ve sevenlerine [[dua]] ederek, düşmanlarına beddua etti.<ref>Belazuri, c. 2, s. 111.</ref>-<ref>İbn-i Kesir, c. 7, s. 349.</ref>-<ref>Nesai, c. 5, s. 45.</ref> Bu esnada meşhur şairlerden biri olan Hassan b. Sabit Hz. Peygamber Efendimizden (s.a.a) izin isteyerek, bu vakıa hakkında bir şiir okudu.<ref>Saduk, Emali, s. 575.</ref>-<ref>Mufid, Aksamu’l Mevla, s. 35.</ref>-<ref>Tusi, el-İktisat, s. 351.</ref>-<ref>Tusi, er-Resail, s. 138.</ref> Daha sonra [[Ömer İbn-i Hattab]], Hz. Ali’yi (a.s) tebrik ederek, kutladı.<ref>İbn-i Kesir, c. 7, s. 349.</ref>Bu esnada [[Allah-u Teâlâ]] Maide suresinin 3. ayetini nazil etti: “Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümitsizliğe düştüler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim; üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim.”([[İkmal Ayeti]]). | ||
== Hutbenin Metni Hakkında Kısa Bir Anekdot == | == Hutbenin Metni Hakkında Kısa Bir Anekdot == | ||
* Hutbenin başında [[Hz. Peygamber]] Efendimiz (s.a.a) ilahî hamd ve senalar ederek, uzunca bir süre [[Hak Teâlâ]]’nın sıfatlarını baliğ ve fasih bir şekilde oradakilere beyan etmiştir | * Hutbenin başında [[Hz. Peygamber]] Efendimiz (s.a.a) ilahî hamd ve senalar ederek, uzunca bir süre [[Hak Teâlâ]]’nın sıfatlarını baliğ ve fasih bir şekilde oradakilere beyan etmiştir | ||
* Önemli bir konu ve Tebliğ ayetinin insanlara ulaştırılma emrini yerine getirmek | * Önemli bir konu ve Tebliğ ayetinin insanlara ulaştırılma emrini yerine getirmek | ||
* Hz. Resulullah’ın (s.a.a) münafıkların fitne çıkarmasından çekindiği için Allah’tan kendisini bu tebliğden muaf tutmasını istemesi ve [[Cebrail]]’in birkaç kere nazil olarak Peygamberin insanların fitnesinden korunacağını haber vermesi | * Hz. Resulullah’ın (s.a.a) münafıkların fitne çıkarmasından çekindiği için, Allah’tan kendisini bu tebliğden muaf tutmasını istemesi ve [[Cebrail]]’in birkaç kere nazil olarak, Hz. Peygamberin (s.a.a) insanların fitnesinden korunacağını haber vermesi | ||
* Hz. Peygamberin böyle bir toplumda son kez bulunduğu ve ümmetin hilafet ve [[imamet]]inin [[Kıyamet]] gününe kadar Hz. Ali ve (Allah katında belirlenmiş) çocuklarına verildiğinin ilan edilmesi | * Hz. Peygamberin (s.a.a) böyle bir toplumda son kez bulunduğu ve ümmetin hilafet ve [[imamet]]inin [[Kıyamet]] gününe kadar Hz. Ali (a.s) ve (Allah katında belirlenmiş) çocuklarına verildiğinin ilan edilmesi | ||
* [[Hz. Muhammed]]’in getirdiği haram ve helal kıyamet gününe kadar [[haram]] ve helal olarak kalacaktır | * [[Hz. Muhammed]]’in (s.a.a) getirdiği haram ve helal, kıyamet gününe kadar [[haram]] ve helal olarak kalacaktır | ||
* [[Hz. Ali]]’nin (a.s) ilim ve fazilet derecesinin beyan edilmesi | * [[Hz. Ali]]’nin (a.s) ilim ve fazilet derecesinin beyan edilmesi | ||
* Hz. Ali’nin (a.s) velayetinin | * Hz. Ali’nin (a.s) velayetinin inkârının bağışlanmayacak bir [[günah]] olduğu | ||
* Hz. Peygamber (s.a.a) veya [[imamlar]]dan birinin sözlerinde şek ve şüphe duyan kimsenin, cahiliyet kâfirleri gibi olduğu | * Hz. Peygamber (s.a.a) veya [[imamlar]]dan (a.s) birinin sözlerinde şek ve şüphe duyan kimsenin, cahiliyet kâfirleri gibi olduğu | ||
* Ben kimin Mevla ve velisi isem Ali de onun Mevla ve velisidir (Men kuntu mevlahu fehaza Ali’yyun mevlahu) sözünün açıklanması | * "Ben kimin Mevla ve velisi isem Ali de onun Mevla ve velisidir" (Men kuntu mevlahu fehaza Ali’yyun mevlahu) sözünün açıklanması | ||
* [[Sekaleyn hadisi]] ve [[Kur’an]] ve [[Ehlibeyt]]in birlikteliğinin bir kez daha açıklanması | * [[Sekaleyn hadisi]] ve [[Kur’an]] ve [[Ehlibeyt]]in (a.s) birlikteliğinin bir kez daha açıklanması | ||
* Hz. Ali’nin (a.s) vasi, halife ve ardıl olduğuna vurgu yapılması | * Hz. Ali’nin (a.s) vasi, halife ve ardıl olduğuna vurgu yapılması | ||
* Hz. Ali’nin (a.s) dost ve sevenlerine karşı [[dua]] edilmesi ve düşmanlarına lanet edilmesi: “Allah’ım! Ali’nin velayetini kabul eden ve onu seven kimseyi sen de sev. Ali’ye düşmanlık eden kimseye sen de düşmanlık et” (Allahumme | * Hz. Ali’nin (a.s) dost ve sevenlerine karşı [[dua]] edilmesi ve düşmanlarına lanet edilmesi: “Allah’ım! Ali’nin velayetini kabul eden ve onu seven kimseyi sen de sev. Ali’ye düşmanlık eden kimseye sen de düşmanlık et” (Allahumme vali men valahu ve adi men adahu) | ||
* Cabrail’in (a.s) nazil olması ve dinin tamamlandığının ilan edilmesi | * Cabrail’in (a.s) nazil olması ve dinin tamamlandığının ilan edilmesi | ||
* İmamet makamına vurgu yapılması ve insanların imama haset duymaktan sakındırılması | * İmamet makamına vurgu yapılması ve insanların imama haset duymaktan sakındırılması | ||
* Münafıkların ihanetleri ve sözlerine bağlı kalmadıklarına işaret | * Münafıkların ihanetleri ve sözlerine bağlı kalmadıklarına işaret | ||
* [[İmamet]] makamının Hz. Ali’nin çocuklarının kaimi olan [[Hz. Mehdi]] eliyle sona ereceğinin açıklanması | * [[İmamet]] makamının Hz. Ali’nin (a.s) çocuklarının kaimi olan [[Hz. Mehdi]] (a.f) eliyle sona ereceğinin açıklanması | ||
* İnsanların kendisinden sonra yalancı imam ve halifelerden sakınmaları gerektiği | * İnsanların kendisinden sonra yalancı imam ve halifelerden sakınmaları gerektiği | ||
* Orada bulunanların Gadir mesajını orada olmayanlara ulaştırmalarının zorunluluğu | * Orada bulunanların Gadir mesajını orada olmayanlara ulaştırmalarının zorunluluğu | ||
* İnsanların | * İnsanların Ehlibeyt'i (a.s) sevmeleri ve düşmanlarına düşmanlık gütmelerinin öğütlenmesi | ||
* Hz. [[İmam Mehdi]] (a. | * Hz. [[İmam Mehdi]] (a.f) ve hükümetinin vasfı hakkında, yirmi kadar cümlenin kullanılması | ||
* En üstün emri bil maruf (iyiliği emretmek) Hz. Peygamberin (s.a.a) Gadir’de söylediği sözlerin idrak edilmesi ve başkalarına ulaştırılması | * En üstün emri bil maruf (iyiliği emretmek), Hz. Peygamberin (s.a.a) Gadir’de söylediği sözlerin idrak edilmesi ve başkalarına ulaştırılması | ||
* Hz. İmam Ali’nin (a.s) diğer faziletlerinin açıklanması ve insanların resmi olarak ona | * Hz. İmam Ali’nin (a.s) diğer faziletlerinin açıklanması ve insanların resmi olarak ona Hz. Peygamber'den (s.a.a) sonraki imam ve halife unvanıyla biat etmeleri | ||
== Gadir Hutbesinin Metni == | == Gadir Hutbesinin Metni == | ||
67. satır: | 67. satır: | ||
<font color=#000000> | <font color=#000000> | ||
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla<br /> | Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla<br /> | ||
Hamd ve sena | Hamd ve sena, birliğinde yüce, yalnızlığında ve tekliğinde yakın, kudret ve sultasında azametli, erkânında azim olan Allah’a mahsustur. Allah’ın ilmi yerinde kaldığı halde (hareket etmeksizin) her şeyi kuşatmıştır. O bütün yaratıkları kudret ve burhanıyla hâkimiyet altına almıştır.<br /> | ||
Allah sürekli olarak övülmüş ve de övülmektedir. Allah yok olmayan bir azametin sahibidir. Yaratan O’dur. Yeniden dirilten de O’dur. Her iş O’na dönmektedir.<br /> | Allah, sürekli olarak övülmüş ve de övülmektedir. Allah, yok olmayan bir azametin sahibidir. Yaratan O’dur. Yeniden dirilten de O’dur. Her iş O’na dönmektedir.<br /> | ||
Yükseltilmişleri (göklerden ve semavi isimlerden kinayedir) vücuda getiren, serilenleri (yeryüzünden kinayedir) seren, yerlerin ve göklerin hükümranı, pak münezzeh, tenzih edilmiş, melek ve ruhların Rabbi, yarattığı her şeye ihsanda bulunan, vücuda getirdiği her şeye lütfeden O’dur. Her göz O’nun gözetiminde, O’nun gözü önündedir; ama gözler O’nu göremez.<br /> | Yükseltilmişleri (göklerden ve semavi isimlerden kinayedir) vücuda getiren, serilenleri (yeryüzünden kinayedir) seren, yerlerin ve göklerin hükümranı, pak, münezzeh, tenzih edilmiş, melek ve ruhların Rabbi, yarattığı her şeye ihsanda bulunan, vücuda getirdiği her şeye lütfeden O’dur. Her göz O’nun gözetiminde, O’nun gözü önündedir; ama gözler O’nu göremez.<br /> | ||
Allah ikram edici, sabırlı ve tahammül sahibidir. Rahmeti her şeyi kaplamış, nimeti ile hepsine ihsanda bulunmuştur. İntikam almasında acele davranmaz ve müstahak oldukları azabına hemen teşebbüste bulunmaz.<br /> | Allah, ikram edici, sabırlı ve tahammül sahibidir. Rahmeti her şeyi kaplamış, nimeti ile hepsine ihsanda bulunmuştur. İntikam almasında acele davranmaz ve müstahak oldukları azabına hemen teşebbüste bulunmaz.<br /> | ||
Batınları ve gizlilikleri anlar, içleri bilir, gizlilikler ona saklı kalmaz ve gizlilikler O’na karmaşık gelmez. Her şeyi ihata (kuşatan) eden O’dur. Her şeye galebe çalan O’dur. Her şeyde kuvvet O’dur | Batınları ve gizlilikleri anlar, içleri bilir, gizlilikler ona saklı kalmaz ve gizlilikler O’na karmaşık gelmez. Her şeyi ihata (kuşatan) eden O’dur. Her şeye galebe çalan O’dur. Her şeyde kuvvet O’dur. Her şey üzerindeki kudret O’dur. O'nun gibi bir şey yoktur. Hiçbir şey yokken bir şey var eden O’dur. Daimidir, diridir, adalet ile kaimdir. İzzet ve hikmet sahibi O’ndan başka bir ilah yoktur.<br /> | ||
O gözler tarafından idrak edilmekten daha yücedir. Ama kendisi gözleri derk ve idrak eder. O lütuf sahibi ve bilendir. Hiç kimse görmekle sıfatlarına ulaşamaz | O, gözler tarafından idrak edilmekten daha yücedir. Ama kendisi gözleri derk ve idrak eder. O, lütuf sahibi ve bilendir. Hiç kimse görmekle sıfatlarına ulaşamaz. Hiç kimse bizzat aziz ve celil olan Allah’ın kendisinin kılavuzluk ettiği dışında, gizli ve açık niteliği hakkında bir şey elde edemez.<br /> | ||
Şahadet ederim ki kutsiyeti, temizliği ve münezzeh oluşu zamanı dolduran ilah O’dur. O’nun nuru ebediyeti kapsamıştır. O emirlerini meşveret eden kimselerle meşveret etmeksizin icra etmekte | Şahadet ederim ki kutsiyeti, temizliği ve münezzeh oluşu, zamanı dolduran ilah O’dur. O’nun nuru ebediyeti kapsamıştır. O, emirlerini meşveret eden kimselerle meşveret etmeksizin icra etmekte; takdirinde ortağı bulunmamakta ve tedbirinde hiçbir yardım görmemektedir.<br /> | ||
Yarattığı şeyi örnek ve misali olmaksızın yaratmış | Yarattığı şeyi örnek ve misali olmaksızın yaratmış; yarattığı her şeyi hiç kimseden yardım almadan, zahmete katlanmadan ve fikir ve çare bulmaya ihtiyaç duymadan var etmiştir. Allah mahlukatı yarattı ve onlar da var oldular. Yarattı ve onlar da zahir oldular. O halde O'ndan başka ilah yoktur. Yaptığı sağlam ve işi güzeldir. Zulmetmeyen bir adil ve işlerin kendisine döndüğü bir ikram sahibidir.<br /> | ||
Şahadet ederim ki her şeyin azameti karşısında tevazu gösterdiği | Şahadet ederim ki her şeyin azameti karşısında tevazu gösterdiği; her şeyin izzeti karşısında zelil olduğu; her şeyin kudreti karşısında teslim olduğu; her şeyin heybeti karşısında huzu gösterdiği (boyun eğdiği) ilah O’dur. Padişahların padişahı, galaksilerin döndürücüsü, güneş ve ayın müsahhar kılıcısı da (boyun eğdiricisi) O’dur. Her şey tayin edilmiş bir zamanla hareket etmektedir. Geceyi gündüze, gündüzü de geceye giydirmekte ve süratle ardıca gitmektedir. İnatçı zorbayı döküp kıran ve her isyankar şeytanı helak eden O’dur.<br /> | ||
O’nun için bir zıt ve O'nunla birlikte bir muarız mevcut değildir. Tek ve ihtiyaçsızdır. Doğurulmamış ve doğurmamıştır | O’nun için bir zıt ve O'nunla birlikte bir muarız mevcut değildir. Tek ve ihtiyaçsızdır. Doğurulmamış ve doğurmamıştır. O’nun hiç bir benzeri yoktur. Tek olan Allah ve azamet sahibi Rab’dır. İstemekte, ardından yerine getirmektedir. İrade etmekte ve ardından mukadder kılmakta; bilmekte ve ardından saymaktadır. Öldürmekte ve diriltmektedir. Fakir kılmakta ve zenginleştirmektedir. Güldürmekte ve ağlatmaktadır. Yakın kılmakta ve uzaklaştırmaktadır. Esirgemekte ve bağışta bulunmaktadır. Hükümdarlık O’nundur. Hamd ve sena O'na mahsustur. Hayır O'nun elindedir. O, her şeye kadirdir.<br /> | ||
Geceyi gündüze ve gündüzü geceye giydirir. O'ndan başka ilah yoktur.<br /> | Geceyi gündüze ve gündüzü geceye giydirir. O'ndan başka ilah yoktur.<br /> | ||
Allah izzet ve mağfiret sahibidir. Dualara icabet eden | Allah izzet ve mağfiret sahibidir. Dualara icabet eden; çok ihsanda bulunan ve nefesleri sayandır. Cin ve insanların Rabbidir. Hiç bir şey O’na zor gelmez. Yardım isteyenlerin feryadı O’nu usandırmaz. Israr edenlerin ısrarı O'nu bıktırmaz. Salihlerin koruyucusu, kurtuluşa erenlerin başarıya ulaştırıcısı, müminlerin ihtiyaç sahibi ve âlemlerin Rabbidir. Yarattığı her şeyden dolayı, kendisine her halde şükredilmesi gereken Allah’tır.<br /> | ||
O’na hamd | O’na hamd ediyor ve sürekli şükrediyorum. Rahatlık ve sıkıntı halinde, şiddet ve rahatlık halinde, zorluk ve huzur halinde O’na şükrediyorum. Meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ediyorum. O’nun emrini dinliyor ve sadece O’na itaat ediyorum. O’nu hoşnut eden şeylere teşebbüste bulunuyorum. İtaatinde rağbet içinde olmak ve cezasından korkmak açısından, O’nun mukadderatı karşısında teslim oluyorum. Zira düzeninden güvende olunmayan ve zulmünden korkulmayan (yani asla zulmetmeyen) Allah O’dur. | ||
{{Çizgi}} | {{Çizgi}} | ||
'''Önemli Bir Hususta Allah’ın Emri''' | '''Önemli Bir Hususta Allah’ın Emri''' | ||
{{Çizgi}} | {{Çizgi}} | ||
Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf | Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf ediyor ve O’nun Rab olduğuna tanıklık ediyorum. Bana vahyettiği her şeyi eda ediyorum. Zira eğer onu eda etmezsem, bana azabının ineceğinden korkuyorum. Her ne kadar büyük düzen kursa da ve dostluğu halis olsa da, şüphesiz O’nun azabını hiç kimse def edemez. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah, bana Ali hakkında nazil buyurduğunu tebliğ etmediğim takdirde risalet ve peygamberliğimi eda etmemiş olacağımı bildirdi. Beni, insanların şerrinden koruyacağını garantiledi. Allah, kifayet eden ve yücelik sahibidir.<br /> | ||
Allah bana şöyle vahyetmiştir:<br /> | Allah bana şöyle vahyetmiştir:<br /> | ||
101. satır: | 101. satır: | ||
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ<br /> | يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ<br /> | ||
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et | “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.”<br /> | ||
Ey insanlar! Ben Allah’ın bana nazil buyurduğu her şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve ben bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:<br /> | Ey insanlar! Ben, Allah’ın bana nazil buyurduğu her şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve ben, bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:<br /> | ||
Cebrail üç defa bana nazil oldu ve Selam sahibi olan -ki o Selam’dır- Rabbim tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkmamı, siyah ve beyaz (ırktan) herkese “Ali | Cebrail üç defa bana nazil oldu ve Selam sahibi olan -ki o Selam’dır- Rabbim tarafından bu toplantı yerinde ayağa kalkmamı, siyah ve beyaz (ırktan) herkese “Ali b. Ebi Talib benim kardeşimdir, vasimdir, ümmetim üzerinde benim halifemdir ve benden sonra imamdır. O’nun bana olan konum ve nispeti, Harun’un Musa’ya olan konum ve nispeti gibidir. Sadece şu farkla ki benden sonra peygamber gelmeyecektir. O, Allah ve Resulünden sonra sizlerin ihtiyar sahibidir” diye ilan etmemi emretti. Allah bu konuda kitabından bana bir de ayet nazil buyurdu:<br /> | ||
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ<br /> | إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ<br /> | ||
“Şüphesiz sizin veliniz Allah Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren müminlerdir.”<br /> | “Şüphesiz sizin veliniz Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren müminlerdir.”<br /> | ||
Namaz kılıp rükû halinde zekât veren ve her halinde aziz ve celil olan Allah’a yönelen kimse Ali | Namaz kılıp, rükû halinde zekât veren ve her halinde aziz ve celil olan Allah’a yönelen kimse, Ali b. Ebi Talip’tir. | ||
Ey insanlar! Ben Cebrail’den benim için Allah’tan, beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mazur görmesini dilemesini istedim | Ey insanlar! Ben Cebrail’den benim için Allah’tan, beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mazur görmesini dilemesini istedim. Zira takva sahiplerinin az olduğunu, münafıkların çokluğunu, kınayanların fesadını, İslam’ı alaya alanların hilelerini biliyorum. Onlar Allah’ın kitabında kendilerini şöyle nitelendirdiği kimselerdir: “Bilmediğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz. Onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Oysa Allah katında önemi büyüktü.” <br /> | ||
Hakeza, münafıklar defalarca bana eziyette bulundular ve beni, “uzun” (her söze kulak asan kimse) olarak adlandırdılar. Onlar Ali’nin benden ayrılmaması, benim kendisine düşkünlük göstermemem, O’nun bana temayülü ve beni kabullenişi sebebiyle böyle olduğumu sandılar. Sonunda aziz ve celil olan Allah şu ayeti nazil buyurdu: <br /> | Hakeza, münafıklar defalarca bana eziyette bulundular ve beni, “uzun” (her söze kulak asan kimse) olarak adlandırdılar. Onlar Ali’nin benden ayrılmaması, benim kendisine düşkünlük göstermemem, O’nun bana temayülü ve beni kabullenişi sebebiyle, böyle olduğumu sandılar. Sonunda aziz ve celil olan Allah şu ayeti nazil buyurdu: <br /> | ||
وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ<br /> | وَمِنْهُمُ الَّذِينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيِقُولُونَ هُوَ أُذُنٌ قُلْ أُذُنُ خَيْرٍ لَّكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِينَ وَرَحْمَةٌ لِّلَّذِينَ آمَنُواْ مِنكُمْ<br /> |