Sahife-i Seccadiye’nin 52. Duası

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
kaynaksız
wikishia sitesinden
Yakarış
Dosya:Hürremşehr Camisi.jpg

Sahife-i Seccadiye’nin 52. duası; İmam Zeynel Abidin’e (a.s) mensup Sahife-i Seccadiye’de yer alan bu dua, 11 pasajdan oluşmaktadır. Haceti, ısrarla Allah’tan isteme hakkındaki duadır.

Duanın Öğretileri

  • Ne yerde ve ne de gökte Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.
  • Kendi yarattığı şey nasıl kendisine gizli kalabilir?!
  • Mahlûklar arasında her kim Allah’ı daha çok tanırsa, Allah’tan daha çok korkar.
  • En zelil mahlûk, rızkını Allah verdiği halde, başkasına tapan kimsedir.
  • Allah’a şirk koşulması ve Resulünün yalanlanması, O’nun saltanatından bir şey eksiltmez.
  • İster Allah’a tapsın, ister tapmasın, herkes ölümü tadacaktır ve Allah’a dönecektir.
  • Uzun arzular, insanı boş işlere sevk eder.
  • Allah’ın zatı eskimez, değişmez, halden hale geçmez ve yok olmaz.

Şerhler

Bu dua, şu eserlerde şerh edilmiştir:

Farsça Şerhler

  • Hüseyin Ensariyan’ın kaleme aldığı “Diyar-ı Aşikan” kitabının 7. cildinin, 611. sayfasından 622. sayfasına kadar (detaylı bir şekilde şerh edilmiştir).
  • Muhammed Hasan Memduhi Kirmanşahi’nin kaleme aldığı “Şuhut ve Şinaht” kitabının, 4. cilt, 341. sayfası (muhtasar olarak).
  • Muhammed Ali Müderrisi Çahardehi’nin yazdığı “Sahife-i Seccadiye’nin Şerhi”.

Arapça Şerhler

  • Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah’ın yazdığı “Afaku’r-Ruh” kitabı.
  • Seyyid Alihan Hüseyni’nin yazdığı “Riyazu’s-Salikin fi Şerhi Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin” kitabının 7. cildinin, 363. sayfasından 393. sayfasına kadar.
  • Muhammed Cevad Muğniye’nin yazdığı “Fi Zilali’s-Sahifeti’s-Seccadiye” kitabının 647. sayfasından 657. sayfasına kadar.

Lügat İçerikli Şerhler

Duaların sözlük anlamını açıklayan ve mana eden eserler:

  • Muhammed b. Murtaza Feyzi Kaşani’nin yazdığı “Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye".
  • Muhammed Bakır Şefii Hüseyni’nin yazdığı “Hellu Lügat-i Sahife-i Seccadiye”.
  • İzzettin Cezairi’nin yazdığı “Şerh-i Sahife-i Seccadiye” kitabı.

Arapça ve Türkçesi

Duanın Arapçası

وَ كَانَ مِنْ دُعَائِهِ عَلَيْهِ السَّلَامُ فِي الْإِلْحَاحِ عَلَى اللَّهِ تَعَالَى

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

(۱) يَا اللَّهُ الَّذِي‏ لا يَخْفى‏ عَلَيْهِ شَيْ‏ءٌ فِي الْأَرْضِ وَ لا فِي السَّماءِ، وَ كَيْفَ يَخْفَى عَلَيْكَ- يَا إِلَهِي- مَا أَنْتَ خَلَقْتَهُ، وَ كَيْفَ لَا تُحْصِي مَا أَنْتَ صَنَعْتَهُ، أَوْ كَيْفَ يَغِيبُ عَنْكَ مَا أَنْتَ تُدَبِّرُهُ، أَوْ كَيْفَ يَسْتَطِيعُ أَنْ يَهْرُبَ مِنْكَ مَنْ لَا حَيَاةَ لَهُ إِلَّا بِرِزْقِكَ، أَوْ كَيْفَ يَنْجُو مِنْكَ مَنْ لَا مَذْهَبَ لَهُ فِي غيْرِ مُلْكِكَ. (۲) سُبْحَانَكَ! أَخْشَى خَلْقِكَ لَكَ أَعْلَمُهُمْ بِكَ، وَ أَخْضَعُهُمْ لَكَ أَعْمَلُهُمْ بِطَاعَتِكَ، وَ أَهْوَنُهُمْ عَلَيْكَ مَنْ أَنْتَ تَرْزُقُهُ وَ هُوَ يَعْبُدُ غَيْرَكَ (۳) سُبْحَانَكَ! لَا يَنْقُصُ سُلْطَانَكَ مَنْ أَشْرَكَ بِكَ، وَ كَذَّبَ رُسُلَكَ، وَ لَيْسَ يَسْتَطِيعُ مَنْ كَرِهَ قَضَاءَكَ أَنْ يَرُدَّ أَمْرَكَ، وَ لَا يَمْتَنِعُ مِنْكَ مَنْ كَذَّبَ بِقُدْرَتِكَ، وَ لَا يَفُوتُكَ مَنْ عَبَدَ غَيْرَكَ، وَ لَا يُعَمَّرُ فِي الدُّنْيَا مَنْ كَرِهَ لِقَاءَكَ. (۴) سُبْحَانَكَ! مَا أَعْظَمَ شَأْنَكَ، وَ أَقْهَرَ سُلْطَانَكَ، وَ أَشَدَّ قُوَّتَكَ، وَ أَنْفَذَ أَمْرَكَ! (۵) سُبْحَانَكَ! قَضَيْتَ عَلَى جَمِيعِ خَلْقِكَ الْمَوْتَ: مَنْ وَحَّدَكَ وَ مَنْ كَفَرَ بِكَ، وَ كُلٌّ ذَائِقُ الْمَوْتِ، وَ كُلٌّ صَائِرٌ إِلَيْكَ، فَتَبَارَكْتَ وَ تَعَالَيْتَ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَا شَرِيكَ لَكَ. (۶) آمَنْتُ بِكَ، وَ صَدَّقْتُ رُسُلَكَ، وَ قَبِلْتُ كِتَابَكَ، وَ كَفَرْتُ بِكُلِّ مَعْبُودٍ غَيْرِكَ، وَ بَرِئْتُ مِمَّنْ عَبَدَ سِوَاكَ. (۷) اللَّهُمَّ إِنِّي أُصْبِحُ وَ أُمْسِي مُسْتَقِلًّا لِعَمَلِي، مُعْتَرِفاً بِذَنْبِي، مُقِرّاً بِخَطَايَايَ، أَنَا بِإِسْرَافِي عَلَى نَفْسِي ذَلِيلٌ، عَمَلِي أَهْلَكَنِي، وَ هَوَايَ أَرْدَانِي، وَ شَهَوَاتِي حَرَمَتْنِي. (۸) فَأَسْأَلُكَ يَا مَوْلَايَ سُؤَالَ مَنْ نَفْسُهُ لَاهِيَةٌ لِطُولِ أَمَلِهِ، وَ بَدَنُهُ غَافِلٌ لِسُكُونِ عُرُوقِهِ، وَ قَلْبُهُ مَفْتُونٌ بِكَثْرَةِ النِّعَمِ عَلَيْهِ، وَ فِكْرُهُ قَلِيلٌ لِمَا هُوَ صَائِرٌ إِلَيْهِ. (۹) سُؤَالَ مَنْ قَدْ غَلَبَ عَلَيْهِ الْأَمَلُ، وَ فَتَنَهُ الْهَوَى، وَ اسْتَمْكَنَتْ مِنْهُ الدُّنْيَا، وَ أَظَلَّهُ الْأَجَلُ، سُؤَالَ مَنِ اسْتَكْثَرَ ذُنُوبَهُ، وَ اعْتَرَفَ بِخَطِيئَتِهِ، سُؤَالَ مَنْ لَا رَبَّ لَهُ غَيْرُكَ، وَ لَا وَلِيَّ لَهُ دُونَكَ، وَ لَا مُنْقِذَ لَهُ مِنْكَ، وَ لَا مَلْجَأَ لَهُ مِنْكَ، إِلَّا إِلَيْكَ. (۱۰) إِلَهِي أَسْأَلُكَ بِحَقِّكَ الْوَاجِبِ عَلَى جَمِيعِ خَلْقِكَ، وَ بِاسْمِكَ الْعَظِيمِ الَّذِي أَمَرْتَ رَسُولَكَ أَنْ يُسَبِّحَكَ بِهِ، وَ بِجَلَالِ وَجْهِكَ الْكَرِيمِ، الَّذِي لَا يَبْلَى وَ لَا يَتَغَيَّرُ، وَ لَا يَحُولُ وَ لَا يَفْنَى، أَنْ تُصَلِّيَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ، وَ أَنْ تُغْنِيَنِي عَنْ كُلِّ شَيْ‏ءٍ بِعِبَادَتِكَ، وَ أَنْ تُسَلِّيَ نَفْسِي عَنِ الدُّنْيَا بِمَخَافَتِكَ، وَ أَنْ تُثْنِيَنِي بِالْكَثِيرِ مِنْ كَرَامَتِكَ بِرَحْمَتِكَ. (۱۱) فَإِلَيْكَ أَفِرُّ، و مِنْكَ أَخَافُ، وَ بِكَ أَسْتَغِيثُ، وَ إِيَّاكَ أَرْجُو، وَ لَكَ أَدْعُو، وَ إِلَيْكَ أَلْجَأُ، وَ بِكَ أَثِقُ، وَ إِيَّاكَ أَسْتَعِينُ، وَ بِكَ أُومِنُ، وَ عَلَيْكَ أَتَوَكَّلُ، وَ عَلَى جُودِكَ وَ كَرَمِكَ أَتَّكِلُ.

Duanın Türkçe Anlamı

Haceti, Israrla Allah’tan İsteme Hakkındaki Duası
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla


Ey ne yerde ve ne de gökte kendisine hiçbir şey gizli kalmayan Allah! Ey Allah’ım! Kendi yarattığın şey nasıl sana gizli kalabilir?! Kendi yaptığın şeyi nasıl bilmezsin?! Kendi yönettiğin şey, nasıl senden gizlenebilir?! Hayatı senin rızkına bağlı olan, nasıl senden kaçabilir?! Senin mülkünden başka gidecek bir yeri olmayan, nasıl senden kurtulabilir?!

(Her türlü eksiklikten) Münezzehsin sen! Yaratıklarının senden en çok korkanı, seni en iyi tanıyanıdır; sana karşı en mütevazı olanı, sana en çok itaat edenidir ve katında en değersiz (hor) olanı, senin rızkını yiyip, senden başkasına ibadet edenidir.

Münezzehsin sen! Sana ortak koşan ve resullerini yalanlayan, saltanatından bir şey eksiltemez. Yargından hoşlanmayan, emrini geri çeviremez. Kudretini yalanlayan, kendini senden koruyamaz. Senden başkasına ibadet eden, senin elinden çıkmış sayılmaz. Ve seninle karşılaşmak istemeyen, dünyada ebedi yaşatılmaz.

Münezzehsin sen! Makamın ne de büyük; saltanatın ne de galip; gücün ne de şiddetli ve emrin ne de geçerlidir!

Münezzehsin sen! Bütün yaratıklarına ölümü yazdın; seni birleyene de, seni inkâr edene de. Herkes ölümü tadacak ve herkes sana dönecektir. Ne kadar kutlu ve ne kadar yücesin sen. Senden başka ilah yoktur; teksin, ortağın bulunmamaktadır. Sana inanmış, elçilerini doğrulamış, Kitabını kabullenmiş, senin dışında her mâbudu inkâr etmiş ve senden başkasına ibadet edenlerden uzak olduğumu haykırmışım.

Allah’ım! Ben her zaman amelimi az bularak, günahımı itiraf ederek ve hatalarımı kabullenerek sabahlayıp akşamlamaktayım. Kendi aleyhimde haddi aşıp ölçüyü taşırmam, beni hor kıldı; amelim beni helak etti; tutkularım beni alçalttı ve şehvetlerim (nefsanî isteklerim) beni (her hayırdan) mahrum bıraktı.

Ey Mevlam! Şu halde uzun arzulara takılarak, nefsi boş şeylerle uğraşan; damarlarının atmayışından bedeni gaflet içinde bulunan; nimetlerinin çokluğundan kalbi azmış olan; döneceği yer (ahiret) hakkındaki düşüncesi pek sığ olan; arzularına yenik düşmüş; tutkularına uyarak azmış; dünyanın sultası altına girmiş; ölümün gölgesini üzerinde hissetmiş; günahları çok olan; hatalarını itiraf eden; senden başka Rabbi, senin dışında velisi olmayan ve kendisini senden kurtaracak biri bulunmadığının, senden ancak sana kaçabileceğinin bilincinde olan biri olarak senden rahmetini dileniyorum.

Allah’ım! Bütün yaratıklarına farz olan hakkın; Resulüne, seni onunla tesbih etmesini emrettiğin büyük ismin ve eskimeyen, değişmeyen ve fani olmayan Kerîm Zâtının yüceliği hürmetine senden, Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat etmeni ve ibadetinle beni her şeyden müstağni kılmanı, korkunla dünya sevgisini benden gidermeni ve rahmetinle beni bol bağışlarına geri döndürmeni istiyorum.

(Allah’ım!) Sana kaçıyor, senden korkuyor, senden medet bekliyor, seni çağırıyor, sana sığınıyor, sana güveniyor, senden yardım istiyor, sana inanıyor, seni vekil ediniyor ve senin lütf-u keremine itimad ediyorum.

Kaynakça

Bibliyografi

  • Ensariyan, Hüseyin, Diyar-i Aşikan, Tefsir-i Cami-i Sahife-i Seccadiye, ikinci baskı, Tahran, Peyam-ı Azadi baskısı, 1373 h.ş.
  • Cezairi, İzzettin, Şerh-i Sahife-i Seccadiye, Beyrut, Daru’t-Taarif lil-Matbuaat, 1402 h.k.
  • Hüseyni Medeni, Seyyid Alihan, Riyazu’s-Salikin fi Şerhi Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin, Kum, Müessese en-Neşri İslami, 1409 h.k.
  • Heleci, Muhammed Taki, Esrar-ı Hamuşan, Kum, Pertov-u Horşit yayınları, 1383 h.ş.
  • Şefii Hüseyni, Muhammed Bakır, Hellu Lügat-i Sahife-i Seccadiye, Meşhed, Tasua, 1420 h.k.
  • Fazlullah, Seyyid Muhammed Hüseyin, Afaku’r-Ruh, c. 2, Beyrut, Daru’l Malik, 1420 h.k.
  • Fehri, Seyyid Ahmed, Şerh ve Tercüme Sahife-i Seccadiye, Tahran, Usve yayınları.
  • Feyzi Kaşani, Muhammed b. Murtaza, Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye, Tahran, Müessese el-Buhus ve’t-Tahkikati’s-Sikafiyet, 1407 h.k.
  • Muğniye, Muhammed Cevad, Fi Zilali’s-Sahife-i Seccadiye, dördüncü baskı, Kum, Daru’l Kitab-ı İslami, 1428 h.k.
  • Memduhi Kirmanşahi, Hasan, Şuhut ve Şinaht, Tercüme ve Şerh-i Sahife-i Saccadiye, Ayetullah Cevadi Amuli’nin mukaddimesi ile, ikinci baskı, Kum, Bostan-ı Kitap, 1385 h.ş.


Dış Bağlantılar