Sahife-i Seccadiye’nin 12. Duası

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
Yakarış
Dosya:Hürremşehr Camisi.jpg

Sahife-i Seccadiye’nin 12. duası; İmam Zeynel Abidin’e (a.s) mensup Sahife-i Seccadiye’de yer alan bu dua, 16 metinden oluşmaktadır. Temel konusu, günahları itiraf edip yüce Allah’a dönüş (tövbe) istemiyle ilgilidir.[1]

Duanın Öğretileri

  • Duaya mani olan şeyler: 1. Allah’ın emirlerine uymamak ve farzlardan gaflet etmek. 2. Allah’ın yasakladığı şeyleri yapmak. 3. Nimetlerine şükretmemek.
  • Allah’a hüsnü zanla yönelirsek, bizlere lütuf ve rahmetiyle yaklaşır.
  • Kul günah işlese de Allah onu nimetinden mahrum bırakmaz.
  • Allah’a sürçmelerimizi itiraf etmeli ve O’nun rahmetinden ümitsiz olmamalıyız. Çünkü tövbe, O’na dönüş ve günah işleyen kişinin ıslahına neden olur.
  • Günah işleyen kul, kendisine zulmeder ve Allah’ın hürmetini hafife alır.
  • Allah, merhametlilerin en merhametlisi; en şefkatli Zât-ı Kibriya; affı cezalandırmasından çok; rızası gazabından bol; güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; kullarının az amellerine razı olan; onların az amellerine çok mükâfat verendir.[2]
  • Allah katında en sevgili kul, şu üç şeyi yapan kuldur: Allah’a karşı itaatsizlik ve serkeşliği bırakan, günahlardan uzak duran ve bağışlanma ve af istemeye devam eden.
  • Üç kötü ahlak sıfatı için bağışlanmada bulunmak: 1. Kibir ve gurur. 2. Günahlarda ısrar. 3. Amelleri ihmal etmek.

Açıklamalar

Bu dua, şu eserlerde açıklanmıştır:

Farsça Açıklamalar

  • Hüseyin Ensariyan’ın kaleme aldığı “Diyar-ı Aşikan/Âşıklar Diyarı” kitabının 5. cildinin, 129. sayfasından 157. sayfasına kadar (detaylı bir şekilde açıklanmıştır).
  • Muhammed Hasan Memduhi Kirmanşahi’nin kaleme aldığı “Şuhut ve Şinaht” kitabının, 1. cilt, 505. sayfası (kısaca).
  • Seyyid Ahmed Fehri’nin yazdığı “Şerh ve Tercüme-i Sahife-i Seccadiye” kitabında.
  • Muhammed b. Süleyman Tenkabani’nin yazdığı “Şerh-i Sahife-i Seccadiye.”

Arapça Açıklamalar

  • Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah’ın yazdığı “Afaku’r-Ruh” kitabı.
  • Seyyid Alihan Hüseyni’nin yazdığı “Riyazu’s-Salikin fi Şerh-i Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin” kitabının 2. cildinin, 463. sayfasından 526. sayfasına kadar.
  • Muhammed Cevad Muğniye’nin yazdığı “Fi Zilali’s-Sahifeti’s-Seccadiye” kitabının 171. sayfasından 183. sayfasına kadar.

Lügat İçerikli Açıklamalar

Duaların sözlük anlamını yazıp ve açıklayan eserler:

  • Muhammed b. Murtaza Feyzi Kaşani’nin yazdığı “Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye.
  • Muhammed Bakır Şefii Hüseyni’nin yazdığı “Hellu Lügat-i Sahife-i Seccadiye”.
  • İzzettin Cezairi’nin yazdığı “Şerh-i Sahife-i Seccadiye” kitabı.

Arapça ve Türkçesi

Duanın Arapçası

وَ کانَ مِنْ دُعَائِهِ علیه‌السلام فِی الِاعْتِرَافِ وَ طَلَبِ التَّوْبَةِ إِلَی اللَّهِ تَعَالَی
بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

(۱) اللَّهُمَّ إِنَّهُ یحْجُبُنِی عَنْ مَسْأَلَتِک خِلَالٌ ثَلَاثٌ، وَ تَحْدُونِی عَلَیهَا خَلَّةٌ وَاحِدَةٌ: (۲) یحْجُبُنِی أَمْرٌ أَمَرْتَ بِهِ فَأَبْطَأْتُ عَنْهُ، وَ نَهْی نَهَیتَنِی عَنْهُ فَأَسْرَعْتُ إِلَیهِ، وَ نِعْمَةٌ أَنْعَمْتَ بِهَا عَلَی فَقَصَّرْتُ فِی شُکرِهَا. (۳) وَ یحْدُونِی عَلَی مَسْأَلَتِک تَفَضُّلُک عَلَی مَنْ أَقْبَلَ بِوَجْهِهِ إِلَیک، وَ وَفَدَ بِحُسْنِ ظَنِّهِ إِلَیک، إِذْ جَمِیعُ إِحْسَانِک تَفَضُّلٌ، وَ إِذْ کلُّ نِعَمِک ابْتِدَاءٌ (۴) فَهَا أَنَا ذَا، یا إِلَهِی، وَاقِفٌ بِبَابِ عِزِّک وُقُوفَ الْمُسْتَسْلِمِ الذَّلِیلِ، وَ سَائِلُک عَلَی الْحَیاءِ مِنِّی سُؤَالَ الْبَائِسِ الْمُعِیلِ

(۵) مُقِرٌّ لَک بِأَنِّی لَمْ أَسْتَسْلِمْ وَقْتَ إِحْسَانِک إِلَّا بِالْإِقْلَاعِ عَنْ عِصْیانِک، وَ لَمْ أَخْلُ فِی الْحَالاتِ کلِّهَا مِنِ امْتِنَانِک. (۶) فَهَلْ ینْفَعُنِی، یا إِلَهِی، إِقْرَارِی عِنْدَک بِسُوءِ مَا اکتَسَبْتُ وَ هَلْ ینْجِینِی مِنْک اعْتِرَافِی لَک بِقَبِیحِ مَا ارْتَکبْتُ أَمْ أَوْجَبْتَ لِی فِی مَقَامِی هَذَا سُخْطَک أَمْ لَزِمَنِی فِی وَقْتِ دُعَای مَقْتُک. (۷) سُبْحَانَک، لَا أَیأَسُ مِنْک وَ قَدْ فَتحْتَ لِی بَابَ التَّوْبَةِ إِلَیک، بَلْ أَقُولُ مَقَالَ الْعَبْدِ الذَّلِیلِ الظَّالِمِ لِنَفْسِهِ الْمُسْتَخِفِّ بِحُرْمَةِ رَبِّهِ. (۸) الَّذِی عَظُمَتْ ذُنُوبُهُ فَجَلَّتْ، وَ أَدْبَرَتْ أَیامُهُ فَوَلَّتْ حَتَّی إِذَا رَأَی مُدَّةَ الْعَمَلِ قَدِ انْقَضَتْ وَ غَایةَ الْعُمُرِ قَدِ انْتَهَتْ، وَ أَیقَنَ أَنَّهُ لَا مَحِیصَ لَهُ مِنْک، وَ لَا مَهْرَبَ لَهُ عَنْک، تَلَقَّاک بِالْإِنَابَةِ، وَ أَخْلَصَ لَک التَّوْبَةَ، فَقَامَ إِلَیک بِقَلْبٍ طَاهِرٍ نَقِی، ثُمَّ دَعَاک بِصَوْتٍ حَائِلٍ خَفِی. (۹) قَدْ تَطَأْطَأَ لَک فَانْحَنَی، وَ نَکسَ رَأْسَهُ فَانْثَنَی، قَدْ أَرْعَشَتْ خَشْیتُهُ رِجْلَیهِ، وَ غَرَّقَتْ دُمُوعُهُ خَدَّیهِ، یدْعُوک: بِیا أَرْحَمَ الرَّاحِمِینَ، وَ یا أَرْحَمَ مَنِ انْتَابَهُ الْمُسْتَرْحِمُونَ، وَ یا أَعْطَفَ مَنْ أَطَافَ بِهِ الْمُسْتَغْفِرُونَ، وَ یا مَنْ عَفْوُهُ أَکثرُ مِنْ نَقِمَتِهِ، وَ یا مَنْ رِضَاهُ أَوْفَرُ مِنْ سَخَطِهِ.

(۱۰) وَ یا مَنْ تَحَمَّدَ إِلَی خَلْقِهِ بِحُسْنِ التَّجَاوُزِ، وَ یا مَنْ عَوَّدَ عِبَادَهُ قَبُولَ الْإِنَابَةِ، وَ یا مَنِ اسْتَصْلَحَ فَاسِدَهُمْ بِالتَّوْبَةِ وَ یا مَنْ رَضِی مِنْ فِعْلِهِمْ بِالْیسِیرِ، وَ مَنْ کافَی قَلِیلَهُمْ بِالْکثِیرِ، وَ یا مَنْ ضَمِنَ لَهُمْ إِجَابَةَ الدُّعَاءِ، وَ یا مَنْ وَعَدَهُمْ عَلَی نَفْسِهِ بِتَفَضُّلِهِ حُسْنَ الْجَزَاءِ. (۱۱) مَا أَنَا بِأَعْصَی مَنْ عَصَاک فَغَفَرْتَ لَهُ، وَ مَا أَنَا بِأَلْوَمِ مَنِ اعْتَذَرَ إِلَیک فَقَبِلْتَ مِنْهُ، وَ مَا أَنَا بِأَظْلَمِ مَنْ تَابَ إِلَیک فَعُدْتَ عَلَیهِ. (۱۲) أَتُوبُ إِلَیک فِی مَقَامِی هَذَا تَوْبَةَ نَادِمٍ عَلَی مَا فَرَطَ مِنْهُ، مُشْفِقٍ مِمَّا اجْتَمَعَ عَلَیهِ، خَالِصِ الْحَیاءِ مِمَّا وَقَعَ فِیهِ. (۱۳) عَالِمٍ بِأَنَّ الْعَفْوَ عَنِ الذَّنْبِ الْعَظِیمِ لَا یتَعَاظَمُک، وَ أَنَّ التَّجَاوُزَ عَنِ الْإِثْمِ الْجَلِیلِ لَا یسْتَصْعِبُک، وَ أَنَّ احْتِمَالَ الْجِنَایاتِ الْفَاحِشَةِ لَا یتَکأَّدُک، وَ أَنَّ أَحَبَّ عِبَادِک إِلَیک مَنْ تَرَک الِاسْتِکبَارَ عَلَیک، وَ جَانَبَ الْإِصْرَارَ، وَ لَزِمَ الِاسْتِغْفَارَ. (۱۴) وَ أَنَا أَبْرَأُ إِلَیک مِنْ أَنْ أَسْتَکبِرَ، وَ أَعُوذُ بِک مِنْ أَنْ أُصِرَّ، وَ أَسْتَغْفِرُک لِمَا قَصَّرْتُ فِیهِ، وَ أَسْتَعِینُ بِک عَلَی مَا عَجَزْتُ عَنْهُ.

(۱۵) اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ هَبْ لِی مَا یجِبُ عَلَی لَک، وَ عَافِنِی مِمَّا أَسْتَوْجِبُهُ مِنْک، وَ أَجِرْنِی مِمَّا یخَافُهُ أَهْلُ الْإِسَاءَةِ، فَإِنَّک مَلِیءٌ بِالْعَفْوِ، مَرْجُوٌّ لِلْمَغْفِرَةِ، مَعْرُوفٌ بِالتَّجَاوُزِ، لَیسَ لِحَاجَتِی مَطْلَبٌ سِوَاک، وَ لَا لِذَنْبِی غَافِرٌ غَیرُک، حَاشَاک (۱۶) وَ لَا أَخَافُ عَلَی نَفْسِی إِلَّا إِیاک، إِنَّک «أَهْلُ التَّقْوی وَ أَهْلُ الْمَغْفِرَةِ»، صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ، وَ اقْضِ حَاجَتِی، وَ أَنْجِحْ طَلِبَتِی، وَ اغْفِرْ ذَنْبِی، وَ آمِنْ خَوْفَ نَفْسِی، «إِنَّک عَلی کلِّ شَیءٍ قَدِیرٌ»، وَ ذَلِک عَلَیک یسِیرٌ، آمِینَ رَبَّ الْعَالَمِینَ.

Duanın Türkçe Anlamı

Günahları İtiraf Edip Yüce Allah’a Dönüş (Tövbe) İstemi Hakkındaki Duası

“Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Allah’ım! Senden (bir şey) istememe üç haslet engel oluyor ve bir haslet de senden (bir şey) istemeye itiyor beni.

(Rabbim!) Yerine getirmediğim; getirmekte ağır davrandığım emirlerine; tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cüret ediyorum. Çünkü, senin bütün ihsanların bir lütuf ve bütün nimetlerin karşılıksız bir bağıştır.

Ey mâbudum! Şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir halde, izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr-u zaruret içindeki biri gibi, utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum. İtiraf ediyorum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman, sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim; hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım.

Şimdi ey Rabbim! Katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı? Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı? Yoksa bulunduğum durum itibariyle gazabını mı hakkettim?! Yoksa seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin?!

Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra, senden ümit kesmem. Aksine, günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bittiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtulamayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, tertemiz bir kalple sana dönüp ihlasla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek gözyaşları suratını ıslatmış bir halde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi, “ey merhametlilerin en merhametlisi; ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat; ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zât-ı Kibriya; ey affı cezalandırmasından çok olan; ey rızası gazabından bol olan; ey güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; ey kullarının az amellerine razı olan; ey onların az amellerine çok mükâfat veren; ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vaad eden (yüce Allah)!” diyerek seni çağırır ve sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.

Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara pişman olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıklarından utanç duyan; senin indinde büyük günahı affetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terkeden, günahlardan sakınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyorum.

(Ey Rabbim!) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınırım. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı dilerim. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım isterim.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle. Üzerime farz ettiklerini bana bağışla; hakkettiğim cezalandırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun; mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın; hacetimi senden başka kimseden dilemem; günahımı senden başka bağışlayacak olan yoktur. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen. Senden başka kimse bana zarar veremez ve senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. Muhammed ve âline salat eyle. Hacetimi gider; dileğimi kabul et; günahımı bağışla; korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır. Âmin, ya Rabbe’l âlemin.

Kaynakça

  1. Bazıları “İmamların Şia nezdinde masum olduğunu ve dolayısıyla nasıl günah ve hatadan dolayı tövbe etmektedirler?” diye sorabilirler. Bunun için Bkz: İstiğfar.
  2. “Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse, o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.” (En’am, 160)

Bibliyografi

  • Ensariyan, Hüseyin, Diyar-i Aşikan, Tefsir-i Cami-i Sahife-i Seccadiye, ikinci baskı, Tahran, Peyam-ı Azadi baskısı, 1373 h.ş.
  • Cezairi, İzzettin, Şerh-i Sahife-i Seccadiye, Beyrut, Daru’t-Taarif lil-Matbuaat, 1402 h.k.
  • Hüseyni Medeni, Seyyid Alihan, Riyazu’s-Salikin fi Şerh-i Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin, Kum, Müessese en-Neşri İslami, 1409 h.k.
  • Heleci, Muhammed Taki, Esrar-ı Hamuşan, Kum, Pertov-u Hurşit yayınları, 1383 h.ş.
  • Şefii Hüseyni, Muhammed Bakır, Hel Lügat-i Sahife-i Seccadiye, Meşhed, Tasua, 1420 h.k.
  • Fazlullah, Seyyid Muhammed Hüseyin, Afaku’r-Ruh, c. 2, Beyrut, Daru’l Malik, 1420 h.k.
  • Fehri, Seyyid Ahmed, Şerh ve Tercüme-i Sahife-i Seccadiye, Tahran, Usve yayınları.
  • Feyzi Kaşani, Muhammed b. Murtaza, Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye, Tahran, Müessese el-Buhus ve’t-Tahkikati’s-Sikafiyet, 1407 h.k.
  • Muğniye, Muhammed Cevad, Fi Zilali’s-Sahife-i Seccadiye, dördüncü baskı, Kum, Daru’l Kitab-ı İslami, 1428 h.k.
  • Memduhi Kirmanşahi, Hasan, Şuhut ve Şinaht, Tercüme ve Şerh-i Sahife-i Saccadiye, Ayetullah Cevadi Amuli’nin mukaddimesi ile, ikinci baskı, Kum, Bostan-ı Kitap, 1385 h.ş.


Dış Bağlantılar